Malatya'da 9 kamu görevlisinin DHKP-C adına faaliyet gösterdiği iddiasıyla yargılandığı dava özel yetkili mahkemeler kapanınca Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Savcı Kurtuluş Çalışır, daha önce özel yetkili mahkeme sürecinde toplanmış deliller için 'zehirli meyve' benzetmesi yaptı. Savcının görüşüne uyan mahkeme de 'hukuka aykırı olduğu iddia edilen delillerin tespiti ve bunların kovuşturma aşamasında dosyadan ayıklanması hususunda beyanda bulunması için' dosyayı Savcı Çalışır'a havale etti. Savcı Çalışır'ın adı 21 Nisan'da da gündeme gelmişti. Telekulak olaylarını eleştiren yazıları ve yargı üzerine kitapları nedeniyle yasa dışı olarak dinlenen Malatya Cumhuriyet Savcısı Kurtuluş Tayanç Çalışır, paralel yapıyı 'mandacılıkla' suçlamıştı. Kendisini dinleyen ve emri verenler için suç duyurusunda bulunan Çalışır, gelişmelere rağmen sessiz kalan YARSAV üyeliğinden istifa ettiğini açıklamıştı. Çalışır, yasadışı elde edilen deliller için zehirli meyve benzetmesini o gün de yapmıştı.
09.07.2014 12:28 Malatya’da dokuz kamu görevlisinin bir terör örgütü adına faaliyet gösterdiği iddiasıyla yargılandığı davada ilginç bir karar alındı. Savcı, dosyadaki delillerin, kaldırılmış olan özel yetkili savcılık tarafından toplandığını, bu delillerin hukuka ve yasal düzenlemelere aykırı olabileceğini, yargılamanın önyargılar dahilinde sürmemesi için delillerin hak ve özgürlükler ışığında değerlendirilmesi gerektiğini savundu. Mahkeme de “hukuka aykırı olduğu iddia edilen delillerin tespiti ve bunların kovuşturma aşamasında dosyadan ayıklanması hususunda beyanda bulunması için” dosyayı Savcı Çalışır’a havale etti.
‘ZEHİRLİ AĞACIN MEYVESİ DE ZEHİRLİ OLUR’
Radikal'in haberine göre; DHKP-C adına faaliyette bulundukları suçlamasıyla Malatya 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde haklarında dava açılan dokuz kamu görevlisi ile ilgili yargılama, özel yetkili mahkemelerin kaldırıldığı 6526 sayılı yasadan sonra Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne düştü. Davanın, geçen 25 Haziran’da görülen ilk duruşmasında söz alan Savcı Kurtuluş Tayanç Çalışır, özel yetkili savcılık ve mahkemelerin kaldırılması ile birlikte davanın açılmasına yol açan delillerin de tartışmalı hale geldiğini savunarak, “Zehirli ağacın meyveleri de zehirli olur” benzetmesini yaptı. Dava dosyasında hukuka aykırı deliller bulunabileceğini savunan Savcı Çalışır, şunları kaydetti:
“Hukuka ve mevcut yasal düzenlemelere aykırı olma olasılığı, bu aykırılığın tespiti halinde 6526 sayılı yasa ile görevlendirilmiş ağır ceza mahkemelerindeki kovuşturma aşamasının da hukuka aykırı olarak toplanmış kanıtlar üzerinden oluşması, muhtemel önyargılar dahilinde devam etmesi hususları göz önünde bulundurulduğunda, mevcut dosyanın, toplanmış olan kanıtların, mevcut hukuki düzenlemeler, hak ve özgürlükler ışığında mahkemece değerlendirilerek, hukuka aykırı olduğunun tespit edilmesi halinde kovuşturmanın hukuka aykırı kanıtların göz önünde bulundurulmaksızın devam etmesi gerektiği mütalaa olunur.”
Mahkeme heyeti, savcının bu değerlendirmesini dikkate alarak, “hukuka aykırı olduğu iddia edilen delillerin tespiti ve bunların kovuşturma aşamasında dosyadan ayıklanması hususunda beyanda bulunması için” dosyayı savcıya verdi. Duruşma, 6 Kasım 2014’e bırakıldı.
Konuyla ilgili bir açıklama yapan avukat Engin Gökoğlu, Malatya ve diğer illerde açılan KESK davalarının tamamının, Yürüyüş dergisi bürosunda bulunduğu savunulan 1055 numaralı bir CD’ye dayandırıldığını ve bu CD’nin kaybolduğunun söylendiğini belirtiyor. Aynı şekilde, bu davaların tamamında soruşturma aşamasında usulsüz dinleme, teknik takip ve arama kararları verildiğini ileri süren Gökoğlu, “Özel yetkili mahkemeler usulsüz mahkemelerdi ve bunların yaptığı bütün işlemler de hukuka aykırıydı. O mahkemeleri kaldırıp bunların yaptığı işlemlerle yargılamaya devam etmek demek, temeli sakat bir işlem yapmak demektir. Bu usulsüz işlemlerin tamamının dosyadan çıkarılması gerekiyordu. Başka türlü de dava sürmezdi” diyor.
SAVCI: PARALEL KULAKLAR MANDACI
Savcı Çalışır'ın adı 21 Nisan 2014 tarihinde de gündeme gelmişti. Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı'na bir dilekçe veren Çalışır, "İllegal olarak dinlenen 148 bin kişi içinde, kullandığım telefon numaram 2011 yılı içinde 3 ay süreyle dinlendiğimi öğrendim.. Söz konusu tertip malzemelerin kale gibi korunan yerlerden elde edilmesidir. Bu da yapılanların belli bir merkezden yönetildiğini, gizli amacın da devlet ve ulus meselesi olacak kadar büyük sahip olduğunu göstermektedir. Bu amaç için çok büyük teknolojik olanaklar seferber edilmektedir." diyordu. Biyolojik, kimyasal ya da nükleer savaştan sonra sıranın bilişim teknolojisinin kirli savaşına gelindiğini belirten Çalışır, "Bu savaş pilot bölge seçilip ülkemizde uygulamaya konuldu. Acaba 'manda yönetimi'nin bir örneği bu yollarla ülkemizde mi denenmeye çalışılıyor" sorusunu yöneltiyordu.
Çalışır, yasadışı elde edilen deliller için zehirli meyve benzetmesini o gün de yapmıştı. Bu tip usulsüz yöntemlerle elde edilmiş çeşitli bilgilere zaman zaman kanıt değeri tanımasının kahredici olduğunu belirten Kurtuluş Çalışır, "Zehirli ağaç usulsüzlüklerse, zehirli ağaçtan elde edilen her meyve de zehirlidir, yani usulsüzdür. Fakat hukuk, zehirli ağacı kesip atmadığı sürece, bu ağacın meyvesi, toplumu zehirlemeye devam edecektir." diyordu.
(09 Temmuz 2014, 12:28)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: