17 Aralık operasyonu ile ilgili Hukukun Üstünlüğü Platformu'ndan açıklama geldi. Savcıların tarafsız olmadığına dair somut bulguların gerekçe gösterildiği açıklamada; operasyon savcılarının davadan bir an önce çekilmesi ya da HSYK tarafından görevden alınması gerektiği belirtildi. Öte yandan konuyla ilgili 4 gün önce de önemli bir gelişme yaşanmış, operasyonla ilgili savcılığa suç duyurusu yapılmıştı.
24.12.2013 17:03 17 Aralık operasyonu kapsamında yapılan baskınlar ve gözaltılar sonrasında, operasyonla ilgili ortaya atılan çelişkili iddialar bir çok kişinin aklında soru işareti bırakırken, kamuoyunda operasyonun arkasında gizli güçlerin olduğuna yönelik bir kanının da oluşmasına sebep oldu.
17 Aralık operasyonunda tarafsızlığını yitirdiklerinden dolayı savcıların, HSYK nın da kabul ettiği ''Savcılar İçin Avrupa Konseyi İlke Kararları'' çerçevesinde dosyadan çekilmeleri gerektiğini dile getiren Hukukun Üstünlüğü Platformu Başkanı Avukat Cahit Özkan konu ile ilgili şu açıklamayı yaptı.
Hukukun Üstünlüğü Platformu'ndan yapılan açıklama şöyle;
"Kamuoyunun yakından ilgilendiği, 17 aralık operasyonu ile başlayan süreç gündemimize tekrar adil yargı sorunlarını getirmiştir. Bu kez soruşturmanın yoğunlaştığı temel tartışma noktası; soruşturma savcısının kamuoyunda ileri sürüldüğü ve sayın savcılar tarafından da tekzip edilmeyen cemaate yakınlığı meselesidir. Bu çerçevede kamuoyunda iddia edilen camia mensubiyeti, bir savcının soruşturmanın adil ve tarafsız yürütülmesini engelleyip engellemediği engelliyor ise hakimlerin reddi nedenlerindekine benzer bir nedenle savcının reddi mümkün olup olmadığı meselesidir.
Gerçekten gündemdeki operasyonu yürüten savcının birtakım camiaya yakınlığı iddiaları yanında soruşturma dosyasına UYAP kaydı açılmadığı, soruşturma dosyasının İstanbul Adliyesinde hazırlanmadığı, gizlilik kararı olan dosya içeriği bir kısım gazeteci ile aylar öncesinden paylaşıldığı veya sızdırıldığı iddiaları, yine arama ve tutuklamaya sevk ile ilgili kendi camiasına yakın olan hakim nöbetinin beklendiği iddiaları savcının tarafsızlığı ve adil yargılanma hakkı konularında ciddi şüpheleri gündeme getirmiştir.
Hukukumuzda hakimin reddi mümkün iken savcının reddine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak böyle bir düzenlemenin bulunmamış olması savcının her soruşturmayı takip yetkisinin olup olmadığı önemli bir tartışma konusudur. Savcının reddi meselesine ilişkin tartışmalar soruşturmanın tarafı olup olmaması temel alınarak yürütülmektedir.
Tarafsızlığa ilişkin hükümler sadece Anayasa ve kanunlarda yer almamaktadır. Ayrıca ulusal ve uluslar arası alandaki etik kurallarda tarafsızlığa yer verilmiştir. Bu çerçevede savcının yürüttüğü soruşturma hakkında adil soruşturma ve yargılama açından savcının tarafsızlığı etik anlamda elzemdir.
Mevzuatımızda kamu görevlilerinin tarafsızlığına ilişkin pek çok düzenleme mevcuttur. Bu düzenlemelere bakıldığında herhangi bir kamu görevlisi için gerekli olan tarafsızlık ilkesinin, suçların soruşturulması ile görevlendirilmiş savcılar için evleviyetle gerekli olduğu açıktır.
Kamu Görevlileri Etik Kurulu tarafından hazırlanan "Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik"e göre kamu görevlilerinin tarafsızlık, dürüstlük, çatışmadan kaçınma, güven sağlayıcı düzenlemelere yer verilmiştir.
Bunun yanında Savcılar için, Avrupa Konseyi tarafından 31 mayıs 2005 de Savcılar İçin Etik ve Davranış Biçimlerine İlişkin Avrupa Esasları "Budapeşte İlkeleri kabul edilmiştir. Budapeşte İlkelerinin birinci maddesinde savcıların görevlerini tarafsız olarak icra edeceklerine, ikinci maddesinde de savcılar görevlerini her zaman; tarafsız ve önyargısız olmak, herkese eşit mesafede olmak, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya diğer düşünceler, cinsiyet tercihleri, ulusal veya sosyal köken, ulusal azınlık, mülkiyet, doğum, sağlık, özürlülük veya herhangi bir diğer statü ile ilişki temelinde her hangi bir kişiye karşı ayrımcılıktan sakınmak zorundadır. Özellikle, kendilerinin, ailelerinin veya kendi çevrelerinin, özel ve mali çıkarları ile ilgili olan davalarda görev yapmaktan kaçınırlar.
Bu durumda Avrupa Konseyi tarafından belirlenen ilkeler çerçevesinde savcılar, özel yaşamlarındaki faaliyet ve çevreleri ile makul olarak algılanan savcılık hizmetinin dürüstlüğünü, adilliğini ve tarafsızlığını tehlikeye atmamalıdırlar,
HSYK'nın da benimsediği Budapeşte'de kabul edilen ilkelerden anlaşıldığı üzere tarafsızlık sadece hâkimler için geçerli bir etik ilke değildir. Savcılar tarafından yürütülen adalet hizmetinin niteliği göz önüne alındığında tarafsızlığın önemi daha belirgin şekilde ortaya çıkmaktadır. Ancak usul kanunlarımıza bakıldığında etik ilkelerle belirlenen tarafsızlığı gerçekleştirmeye yönelik ret ve çekinmenin, savcılar yönünden geçerli olmadığı görülmektedir.
Bu çerçevede 17 aralık tarihinde başlayan soruşturma savcısının, soruşturmanın selameti adil yargılanma hakkı kanun önünde eşitlik ilkeleri dikkate alındığında yürüttüğü soruşturmanın konusu savcının tarafsızlığı hususunda ciddi şüphe uyandırdığından Avrupa Konseyi'nin 2005 tarihli "Savcılar İçin Etik ve Davranış Biçimlerine İlişkin Avrupa Esasları" ilkelerine göre dosyaya bakmaktan çekilmelidir." (Haber7)
OPERASYONLAR İÇİN SUÇ DUYURUSU DA YAPILMIŞTI
Öte yandan konuyla ilgili 4 gün önce önemli bir gelişme yaşanmış, operasyonla ilgili savcılığa suç duyurusu yapılmıştı. Sakarya Adalet ve Vicdan Platformu'nun suç duyurusunda, daha önce 18 Aralık'ta yapılmış olan ve "emniyet ve yargı içindeki adli cuntanın ortaya çıkarılması talebi"ni içeren ilk suç duyurusuna eklenmek üzere çok önemli iki delil savcılığa iletilmekteydi. Yeni delillerin sadece bu cunta yapılanmasının varlığını değil aynı zamanda son operasyonların da aynı yapılanmanın işi ya da onunla bağlantılı olduğu şüphesini doğurduğu dile getiriliyordu. Suç duyurusunda çok önemli iki delil olarak, Taraf yazarları Emre Uslu ve Mehmet Baransu'nun operasyonları aylar öncesinden bilmeleri ve halen de gizli belgelere ulaşmaları gösterilmekteydi.
Konuyla ilgili bu şüpheleri güçlendiren bir yeni gelişme de, soruşturmanın başındaki Savcı Zekeriya Öz'ün belgelerin medyaya sızma olayı yerine emniyet istihbaratın soruşturma bilgilerini İçişleri Bakanı Muammer Güler'e sızdırdığı suçlamasıyla bir emniyet görevlisini şüpheli sıfatıyla ifade almaya çağırması olmuştu. Medyada çarşaf çarşaf belgeler yayınlanmasına sessiz kalan Öz'ün aksine yönde bir soruşturma yürütmesi ise şüpheleri güçlendirmişti. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
HUKUKÇULAR: ÖZ'ÜN YETKİSİ YOK
25.12.2013 13:33 17 Aralık soruşturmasını yürüten savcıların yetkisiz olduğu iddia ediliyor. Soruşturmayı yürüten savcıların özel yetkileri olmamasına rağmen operasyon yaptığı öğrenildi. Toplum mühendisliği” yada “kirli operasyon” olarak adlandırılan 17 Aralık soruşturmasını yürüten savcıların yetkisiz olduğu ortaya çıktı. 17 Aralık soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Vekili Zekeriya Öz ile savcılar Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç’in özel yetkileri olmamasına rağmen operasyon başlattığı öğrenildi. 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu (TMK) 10. maddesinin a fıkrasında; “Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerini aklama suçu”na ilişkin soruşturmalara TMK’nın 10. maddesiyle yetkili savcı ve hakimlerin yürüteceği ifade ediliyor.
İŞTE O MADDE
3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu 10. maddesinin a fıkrasında; “Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerini aklama suçu (…) dolayısıyla açılan davalar, birinci fıkra hükmüne göre görevlendirilen mahkemelerde görülür” deniliyor. Söz konusu maddenin 1. fıkrası; “Görev ve yargı çevresinin belirlenmesi, soruşturma ve kovuşturma usulü” başlığıyla tanımlanmış. Maddede şu ifadeler yer alıyor: “Bu Kanun kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davalar; Adalet Bakanlığı’nın teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca yargı çevresi birden çok ili kapsayabilecek şekilde belirlenecek illerde görevlendirilecek ağır ceza mahkemelerinde görülür. Bu mahkemelerin başkan ve üyeleri adlî yargı adalet komisyonunca, bu mahkemelerden başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler ile askerî mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır. Bu Kanun kapsamına giren suçlarla ilgili olarak; a) Soruşturma, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca bu suçların soruşturma ve kovuşturmasında görevlendirilen Cumhuriyet savcılarınca bizzat yapılır. Bu Cumhuriyet savcıları, Cumhuriyet başsavcılığınca başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez.”
TUNA: ÖZ, ORTAYA ÖRGÜT ÇIKARTMAYA ÇALIŞTI
AK Parti Konya Eski Milletvekili ve Hukukçular Derneği Eski Başkanı avukat Hüsnü Tuna, Zekeriya Öz’ün ortaya bir örgüt çıkarmaya çalıştığını belirterek, “Bu soruşturma Zekeriya Öz’ün soruşturma alanına girmez. Bu, Kartal Adliyesi başsavcılarının görev alanına giriyor. Öz, Halkbank soruşturmasını ele alabilmek için İstanbul Adliyesi’nin sınırlarına giren Fatih Belediyesi ve Ali Ağaoğlu ile ilgili imar yolsuzluğunu da soruşturmanın içine alarak bir dosya birleştirmesi yapmak sureti ile bunu da örgüt olarak bu işi yaptıkları iddiası ile yetkisine almaya çalıştı” dedi.
Öz’ün operasyonda hiçbir yetkisinin olmadığının altını çizen Tuna, “Ortada örgütlü bir iş söz konusu değil. Bu normal mahkemelerin görev alanına giren bir durumdur. Dolayısı ile zorlama bir girişim ile Zekeriya Öz bu soruşturmayı kendi görev alanına çekmeye çalıştı. Sanıyorum, önümüzdeki günlerde dosyalar birbirlerinden ayrılacak, sonra da muhtemelen herkesin dosyası ilgili olduğu yere gönderilecek” diye konuştu.
TORAMAN: YETKİLİ OLMAYAN SAVCI DOSYAYA BAKAMAZ
Avukat Cüneyt Toraman da, isnat edilen suçların vasfını bilmediğini ve dosyayı da görmediğini belirterek, “Yanlış beyanda bulunmak istemem. Suçun vasfının tayini savcıya aittir, eğer savcı suçun vasfını yanlış tayin etmişse zaten sorumluluğu vardır” dedi. Müfettişlerin Adalet Bakanlığı’ndan HSYK’ya bağlandığına değinen Toraman, “Bu müfettişler bunu araştırırlar ve ortada bir usulsüzlük var ise gerekli işlemler yapılır. Zaten yetkisi olmayan bir savcı kesinlikle bu soruşturma içerisinde bulunamaz” diye konuştu.
Toraman, “Eğer suçlar farklı savcıların görev alanlarına giriyorsa o suçların tefrik edilmesi lazım. Bu soruşturma sırasında ortaya çıkarsa savcı o suçlarla ilgili tefrik kararı verir, suçları ayırır ve TMK 10. madde ile görevlendirilen mahkemeye gönderilir. Yetkisi olmayan savcı kesinlikle bakamaz. Böyle bir şey soruşturma sırasında ortaya çıkarsa dosyaların ayrılması lazım” ifadelerini kullandı. (Yeni Akit)
(24 Aralık 2013, 17:03), son güncel.: (25 Aralık 2013, 13:33)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: