KONTRGERİLLA'NIN TARİHÇESİ
KontrgerillanınTarihçesi_KlasikİlkBölüm GladioÖrgütAğlarınınTümAvrupadaÖrülmesi,16Agustos2008 İlkGladio'yuNazilerKurdu,16Mayis2014
28 Ocak-9 Şubat 1995, Akit gazetesi, yazı dizisi -
Hitler'i tasfiye edince rahat bir nefes alabileceğini sanan ABD ve Batı, faşistlerden sonra
komünist tehditle karşı karşıya kaldığını gördü. Bir taraftan Rusya'nın
yayılmacı eğilimi, diğer taraftan ABD ve Batı ülke halkları arasında
1917 devriminden beri sürekli yayılan komünist ideoloji, kapitalist dünyada
yaygın bir korku oldu. Örneğin, İtalya'da komünistlerden duyulan korku
sebebiyle Rusların geleceği beklentisi içindeydi herkes. Bir Rus işgalinde komünist sempatizanların Rus ordularına yardım edeceğine inanılıyordu.
Sınırlı Savaş ve Kontrgerilla'nın Doğuşu
Soğuk savaşın ilk yıllarında ABD'nin savaş stratejisi, nükleer silahların da kullanıldığı
topyekün bir savaş esasına göre oluşturulmuştu. Fakat Kore, Vietnam, Kamboçya
yenilgileri ile Küba'daki sosyalist devrim bu stratejinin bir işe yaramadığını
gösterdi. Bu durum Amerika'yı yeni stratejiler arayışına itti. "Sınırlı
Savaş" teorisi ve "Dolaylı Saldırı" kavramı gündeme geldi.
Bu sıralarda hazırlanan Rockefeller Raporu'nda şöyle denilmektedir:
"Bizim güvenliğimizi
sadece açık saldırılar tehdit etmiyor. Bu açık saldırılar yanında
ondan daha tehlikeli, fakat saldırı görünüşünde olmayan başka cins
tehditler de vardır. Bu tehditler; içerden yapılmak istenen değişme ve dönüşümlerdir.
Bu maskeli saldırılar bazen iç savaş şeklinde, bazen demokratik akımlar ve
reformlar biçiminde karşımıza çıkmaktadır. Bu anlamda Yunanistan bize
birinci örneği, Vietnam ikinci ve Ortadoğu olayları da üçüncü örneği
verdi. Bizim amacımız bu ve buna benzer akımları önlemek olmalıdır. Bu akımlar,
dikkatleri üzerlerine çekecek noktaya geldiklerinde, izlememiz
gereken iki yol vardır. Gerek bizim, gerekse komünist olmayan diğer dünya
devletlerinin güvenliğini sağlamak için; mahalli kuvvetler ve akımlar tarafından
sıkışık durumda bırakılmış olan dost hükümet ve rejimlere silahlı
yardımlar yapmak zorunluluğunu duymalıyız. Bu zorunlulukla yapılacak askeri
müdahale, ne klasik askeri stratejiye uymakta, ne de geleneksel diplomatik müdahaleye
benzemektedir. Bu askeri müdahalenin kendine özgü bir biçimi ve niteliği
vardır." (1)
Finletter ise Sınırlı
Savaş'ın gerekliliğini şöyle savunmaktadır:
"Amerika'yı
hem intihar harbinden hem de içine düştüğü çıkmazdan ancak ve ancak sınırlı
savaşlar kurtarabilir. Amerika'nın hür dünya liderliği ancak bu yolla devam
ettirilebilir ve nihayet mevcut milletlerarası düzen ve ilişkiler gene bu
cins savaşlar yardımıyla devam ettirilebilir. Asya, Afrika ve Latin
Amerika'daki, komünistlerin kışkırttığı ayaklanma ve statükoyu bozma
hareketleri ancak sınırlı savaşlar yoluyla bastırılabilir." (2)
Kennedy'nin politik
danışmanı Samuel P. Huntington'un sözleri de şöyledir:
"Önümüzdeki
on yıl içinde doğrudan doğruya saldırılarla devletlerin sınırlarına
tecavüz etmenin imkanları gittikçe azalmaktadır. Bu cinsten saldırıların
yerini, devletlerin kendi sınırları içindeki hükümet darbeleri, gerilla
hareketleri ve iç savaşların alması imkanları ise artmaktadır. Böyle bir
durumda Amerikan dostu hükümetler için ABD silahlı kuvvetlerinin, hükümetlere
veya hareketlere yardım maksadıyla kullanılmasıyla; ister istemez bu
devletlerin içişlerine karışma ve müdahale etme sonucunu verecektir. Bu kaçınılmaz
zorunlu müdahaleler; kullanılacak silahlı kuvvetlerle diplomatik amaçların
iyice incelenmesini, değerlendirilmesini ve bunlar arasındaki sıkı ilişkilerin
daima göz önünde bulundurulmasını gerektirmektedir. Bu bakımdan yeni bir
stratejik kavrama ihtiyaç vardır. Kullanılacak silah ve taktiklerden, yapılacak
siyasi ve askeri işbirliği için gerekli araçlara kadar, herşeyi hesaplayan
bir strateji tespiti zorunlu olmuştur." (3)
Sınırlı savaş
teorisyenlerinden Reterparet ve Sohnwshy'nin sözleri ise daha açık:
"Birleşik
Amerika, hoşuna gitmeyen solcu veya solcu olmayan hükümetleri devirmek için
gerilla taktiğini kullanabilir ve kullanmalıdır. Bu tip hükümetlerin en
belirgin örnekleri, özellikle sosyalist ülkelere komşu veya yakın olan bölgelerde
bulunmaktadır." (4)
Kissinger'in
Türkiye'den bahseden sözleri
Kissinger şöyle diyordu: "Sınırlı savaş stratejisinin başlıca amaçları arasında
en önemli bir yer işgal eden nokta, komünist ülkelere komşu olan ülkelerden
başlayarak Latin Amerika ülkelerine kadar yayılmakta olduğunu gördüğümüz
komünist kışkırtmalarını bastırmaktır. Komünist ülkelere komşu olan bölge
Türkiye'den başlamakta ve Uzak Doğu Asya'ya kadar uzanmaktadır. Sınırlı
savaşların yürütülmesi ihtimalinin en fazla olduğu yerler bu bölgedeki
ülkelerdir. (5)
Dolaylı Saldırı
Anlaşmalarının imzalanması
İkna faaliyetlerine girişilerek
ABD'nin etki alanındaki ülkelerin yöneticileriyle ve tabi Türkiye ile de
"Dolaylı Saldırı" anlaşmaları imzalanır. (6) ABD, ülkelerin sivil yöneticileri ile de anlaşma
yapmayı denemiş, asıl anlaşmaları ise o ülkelerin askeri ya da istihbarat
servisi yöneticileriyle yapmıştır. Bu anlaşmalar gizliydi, o kadar ki, en
üst düzeydeki çoğu yöneticiler ve parlamentolar bile haberdar olmamışlardır.
İtalya'daki Gladio skandalında ortaya çıkan bilgilere göre, Gladio örgütü,
ABD ve İtalya istihbaratları arasındaki anlaşmayla kurulmuş olup kamuoyu
ve parlamentonun haberi olmamıştır. (7)
NATO'nun kanatları
altına gizlenen Kontrgerilla
Sınırlı savaş teorisyenlerinin önem verdikleri bir konu, NATO stratejisinin
yeniden ele alınıp iyice gözden geçirilmesi ve Sınırlı Savaş
stratejisine uygun düşen bir savaş hazırlığına NATO ortaklarının ikna
edilmesiydi. (8) Bunun başarıldığı Gladio skandalı ile açığa çıkmıştır.
NATO bünyesinde kurulan ACC (Allied Coordination Committee - Müttefik
Koordinasyon Komitesi)'nin aralarındaki koordinasyonu sağladığı, yani
komuta ettiği, NATO ülkelerinde kurulan antikomünist karakterli gizli yeraltı
teşkilatlarının varlığı birçok NATO ülkesinin yetkilileri tarafından
itiraf edildi. (9)
Bu arada Türkiye'deki
durum
50'li yılların sonunda Türkiye'de sol akımlar gittikçe
gelişmekte diğer taraftan da ABD ile peşpeşe ikili anlaşmalar imzalanmaktadır.
Bu dönemde Türkiye, Amerika'nın en sadık müttefikidir. Bu durum 1964 yılı
sonlarına kadar devam eder. Türkiye'de tıpkı Batı Avrupa ülkelerinde olduğu
gibi geniş bir anti-Amerikancılık akımı oluşmuş, Amerikan üslerinin,
ikili anlaşmaların ve NATO'nun Türkiye'nin çıkarlarına aykırı olduğu söylenmeye,
yazılmaya ve kamuoyu uyarılmaya başlanmıştır. Bu durum ABD'yi açık bir
soğukluğa götürür ve ardından da sosyal uyanışı körletmek, boğmak için
CIA'nın da yardım ve tertipleriyle örtülü faaliyetlere girişir.
Sınırlı
Savaş taktiklerine ne zaman başvurulacaktı?
Amerikalı teorisyenlere göre Sınırlı Savaş taktiklerine başvurulacak iki
durum sözkonusudur: 1. Hükümet ABD taraftarıdır, ayaklanma sözkonusudur.
Ayaklanma bastırılmaya, pasifize edilmeye çalışılacaktır. 2. Ayaklanma
ile ya da başka bir şekilde hükümet, ABD aleyhtarı bir değişime uğramıştır.
Bu durumda askeri darbe ile ya da suikastlerle aleyhteki yönetici unsurlar
bertaraf edilecek ve yerlerine dost unsurlar getirileceklerdir. Yani iki durumda
da Sınırlı Savaş'a başvurularak ABD aleyhtarı akım ya da hükümetler
safdışı edileceklerdir. Washington, bu politikanın gerçekleştirilmesini özellikle
CIA eliyle yürütmektedir. Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde milli
nitelik taşıyan, Amerikan çıkarlarına hizmet etmeyen hükümetlerin CIA
tertipleriyle düşürüldükleri, örneğin, Musaddık, Peron, Betancourt,
Goulart, Nukrumah, Lumumba ve benzerleri hatırlanırsa, Amerikan çevrelerinin
bu ikinci meseleye ne kadar önem verdikleri kendiliğinden anlaşılır. (10)
Pentagon'un gerilla savaşı
uzmanları bu tip savaşları üçe ayırmaktaydılar: Birincisi, sıcak savaşta
orduya yardımcı olarak düşman işgali altındaki bölgede yürütülen
gerilla savaşı, ikincisi, sömürgeci rejimlere karşı silahla ayaklanan
gerillaların yürüttüğü gerilla savaşı, üçüncüsü ise, ABD aleyhtarı
yönetimleri devirmek için Amerika'nın finanse ve teçhiz ettiği bazı
sivillerce yürütülen gerilla savaşıdır.
"Ayaklanmaya
Karşı Koyma" ya da Kontrgerilla taktikleri
"Dolaylı Saldırı" anlaşmaları çerçevesinde, Vietnam, Kamboçya
ve benzerlerine yapılan Amerikan müdahalelerinin başarısızlığa uğraması
ile yukarıda anlatılan taktikleri geliştiren ABD, bunlara "Ayaklanmaya
Karşı Koyma" ya da kontrgerilla adını vermiştir. Operasyonlarda yerel
kuvvet kullanımına ağırlık verilecek, bu kuvvetlere ABD lojistik desteği
ve genel talimatları verilecektir. "Ayaklanmaya Karşı Koyma" ile
amaçlanan hedeflerden biri de, ABD ve Batı aleyhtarı akımların mümkün
olduğunca, gerilla savaşına girişebilecek güce ulaşamadan raydan çıkarılması,
pasifize edilmesiydi.
Sonuç:
Kontrgerilla ağları tüm Batı Avrupa'da örüldü
NATO kullanılarak uygulamaya geçildi.
Üye
olan her ülkede, az sayıda ve çok seçkin subaylardan oluşan anti-komünist
direniş grupları kuruldu. Yunanistan eski Başbakanı Andreas Papendreu'nun açıklamasına
göre, bu direniş grupları her yeni katılan NATO üyesine imzalatılan anlaşmalar
çerçevesinde kurulmuş, böylece bu karanlık şebekeye her türlü eylem için
açık çek verilmiştir. (11) Bu seçkin
gruplara mensup subaylar, halkın anti-komünist kısmını örgütleyecek ve
direniş ağı o ülkenin tümüne yayılacaktı. Amaç bir Rus işgali
durumunda cephe gerisinde aktif hale gelerek halkı direnişçilere karşı
ayaklandırmak, Rus ordularına karşı sabotaj, suikast ve benzeri yıpratma
eylemleri ile direnişe geçmektir. Bu durumda gereksinim duyacakları silahlar
da o ülkenin belirli yerlerine gömüldü. Genel bir askeri strateji çerçevesinde
ağlar, bağlantılar, depolar ve gereçler hazırlanmış, ilgili ülkelerin
savunma anlaşmalarıyla silahlı kuvvetlerinin devreye girmesi de kayıt
altına alınmıştır. Sınırların ötesinde işbirliği yapacak ve ortak
savunmaya gireceklerdir. (12) Ve artık kontrgerillalar hizmete hazırdırlar...
Dipnotlar:
1 Amerikan Harp Doktrinleri, M. Fahri, s.
297
2 Amerikan Harp Doktrinleri, M. Fahri, s.
260
3 Amerikan Harp Doktrinleri, M. Fahri, s. 296
4 Amerikan Harp Doktrinleri, M. Fahri, s. 301
5 Amerikan Harp Doktrinleri, M. Fahri, s. 261
6
Milliyet, 14 Kasım 1990, Ecevit'in açıklaması
7 Milliyet, 13 Kasım 1990, "Gladio,
devlet çetesi"
8 Amerikan Harp Doktrinleri, M. Fahri, s. 264
9 Cumhuriyet, 15 Kasım 1990, "Süper NATO her taşın altında"
10 Amerikan Harp Doktrinleri, M. Fahri, s. 300
11 Yüzyıl gazetesi, 11 Kasım 1990
12 Gladio, Leo A. Müller, s. 36
|