LAİKLİK SUİKASTLERİYLE AMAÇLANANLAR
28 Ocak-9 Şubat 1995, Akit gazetesi, yazı dizisi -
1990 yılının başında Muammer Aksoy'la başlayıp ardı ardına gelen ve
en son halkasını da Uğur Mumcu'nun oluşturduğu 90'lı yıllar
suikastleriyle neler amaçlanmış olabilir? Bu bölümde çeşitli kesimlerin
bu konudaki yaklaşımları sergilenmeye çalışılmıştır.
YERYÜZÜ, ARALIK'90, "Kontrgerillanın Maskesi Düştü":
"..(1990 yılı içinde öldürülen Aksoy, Emeç, Dursun ve Üçok)
radikal laik akımın sol kanadına mensup kişilerdi (Uğur Mumcu da ilave
edilebilir listeye). (Bu yüzden kontrgerilla tarafından rahatça kurban
edildiler denilebilir. Cümlenin hemen devamındaki yorum da ilginç.) Radikal
laik akımın sağcı isimlerinin değil de bu isimlerin öldürülmesi elbette,
sol güçlerden laik cepheye militan bir taban oluşturma operasyonudur.
Nitekim, bu isimlerin cenaze törenlerinde, sol kanat gençliğinin yer alması,
atılan sloganlar, başlatılan kampanyalar da gösteriyor ki, amaç müslümanlarla
solcuları kapıştırmaktır. Solun bütünüyle böyle bir oyuna alet olmadığı,
ancak bir kesimin hayli hevesli olduğu gözlendi..."
Yeryüzü ilginç bir noktayı yakalamış!.. İdeolojileri yıkılınca boşlukta
kalan solun, sistemi tekrar sorgulayarak başa bela olması, ya da daha önemlisi,
sisteme yegane alternatif durumuna gelen islami antiemperyalist cepheye kayma
tehlikesi böylece bertaraf edildi ya da en azından asgariye indirildi de
denebilir.
TERÖR VE GÜNEYDOĞU SORUNU, Fehmi Koru, S.48:
"..Her eylemden sonra tedirgin hale gelen çıkacak yasaları, yasakların
yumuşatılmasını kısıtlayıcı yasa maddelerinin tümüyle kaldırılmasını
engellediler..."
TERÖR VE GÜNEYDOĞU SORUNU, Fehmi Koru, S.78:
"..'Laik' kesimi hedef alan terör, üniversite hocalarının, aydınların
'Kahrolsun irtica' diye sokağa dökülmesine, Evren'in önüne gelen yasayı
vetosuna, başörtülü genç kızlara zulmün devam etmesine yaradı... Körfez
bunalımı sırasında işlenen her cinayetle, Türkiye biraz daha fazla
Amerikan çizgisine yanaştı. Olağanüstü Hal uygulamasının devamı
oylanacakken işlenen cinayetler, milletvekillerini uzatma yönünde oy
kullanmaya sevketmekte... Milletvekili olmaktansa ne yaptığını bilen terörist
olmak sonuç almak bakımından daha emin..."
MİLLİ GAZETE, 31 OCAK'93, Ahmet Kekeç'in yazısından:
"..Mumcu'nun öldürülmesi Türkiye'deki demokratikleşme çabalarını
sekteye uğrattı. Resmi söylem kendisine çıkış yolu arıyordu, bunu buldu.
Sivilleşme ve liberalleşme istekleri büsbütün tarihe karışmasa da, en azından
akamete uğradı. Örneğin darbecileri yargılayacak malum anayasa değişikliği
bundan böyle meclisten geçemeyecek. İmam-Hatip'lilerin Harp okullarına alınmasını
sağlayan yasa tasarısı komisyondan okey almasına rağmen geri çekilecek.
Sivil direniş grupları Milli Güvenlik Kurulu'nun işlevini kolay kolay tartışamayacak.
Faili meçhul cinayetler sürecek. Kontrgerillanın üzerine gidilemeyecek.
Parlamentonun üzerindeki demoklesin kılıcı kalkmayacak. Ülkeyi generaller yönetmeye
devam edecek."
MİLLİYET, 31 OCAK'93, Derya Sazak'ın yazısından:
"..İlginçtir... İran alerjisi ile Uğur Mumcu'nun öldürülmesi ardından
bazı kesimlerde ortaya çıkan köktendinciliğe isyan, Türkiye'de rejimin
yeni güvencelere bağlanması senaryosuna uygun düşmektedir. Eğer böyleyse,
terör daha da tırmanacak demektir..."
CUMHURİYET, 30 OCAK'93, "Doğu Perinçek 'Cinayetten CIA..'":
"..Doğu Perinçek şöyle diyor; "Türkiye ile İran arasında
gerginliği kışkırtmak isteyenler Uğur Mumcu'nun kişiliğinde amaçlarına
çok uygun hedef seçmişlerdir. Bir parmak Türkiye'ye sürekli İran hedefini
gösteriyor. Bir imalathane sürekli İran düşmanlığı üretiyor. Türkiye-İran
savaşını kışkırtmak amacıyla tezgahını kuran CIA ekibinin karargahı
ABD-Türkiye Dostluk Derneği'dir...""
HÜRRİYET, 29 OCAK'93, Zeynep Göğüş'ün yazısından:
"..Bana öyle geliyor ki, birileri Türkiye'yi bölme planını çoktan
yaptılar. Senaryoyu adım adım uyguluyorlar. Mumcu'nun ölümü, bunun bir parçası.
Planı her kim yaptıysa, amacı Türkiye'yi İran'la kapıştırmak, çünkü o
zaman, Türkiye'nin parçalanması daha kolay olacak; darbeler vs., ortalık
iyice karışacak. Ve Türkiye, dış dünyaya açılımını durduracak, içine
dönecek. Londra'dan bu düşüncelerle döner dönmez, Jak Kamhi'ye suikast
girişimi haberini alıyoruz. Kamhi, Türk özel sektörünün Avrupa Topluluğu
ile ilişkilerini yıllarca başarıyla yürütmüş bir Türk musevisi... Plan
muhteşem. Biz bu oyuna gelmeyecek kadar akıllanmış olmalıyız. Zaten Başbakan
da önceki gün Mumcu suikastiyle ilgili olarak, "Tuzak sezilmiştir"
demedi mi? Öyle Hizbullah falan, yemezler beyler."
|