Mahkeme, görülmemiş bir sansüre imza atarak, TİB'deki casusluk iddialarını konu alan haberlerin internet sitelerinden kaldırılmasına karar verdi. Yargıtay'ın aksi yöndeki içtihatlarını yok sayan karar kesinleşirse internet gazeteciliğine ağır darbe vurulacak. Öte yandan bir başka mahkeme, benzer durumda aksi yönde karar verdi.
05.05.2014 10:52 Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi, görülmemiş bir sansür kararına imza atarak, TİB'deki casusluk iddialarını konu alan haberlerin internet sitelerinden kaldırılmasına karar verdi. Skandalı kapsayan dönemde TİB'in başkanvekili olan Osman Nihat Şen hakkında bu eylemlerden sorumlu olduğuna dair bir mahkeme kararının bulunmaması, karara gerekçe yapıldı. Yargıtay'ın aksi yönde içtihatlarını yok sayan kararın kesinleşmesi halinde internet gazeteciliğine ağır bir darbe vurulacak.
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'ndaki (TİB) dinleme skandalını önce Sabah ve Takvim gazeteleri gündeme getirdi. Bu iki gazetenin 'TİB'in kuruluşunda Emniyet İstihbarat Dairesi'ne yasal fiber optik hatlara paralel gizli bir hat daha çekilerek hedefteki kişiler hukuka aykırı dinlendi' şeklindeki 1 Ocak 2014 tarihli haberinin ardından TİB'de inceleme başlatıldı. İncelemenin sonuçları, mart ayının ilk haftasında belirginleşti.
Başbakanlık Teftiş Kurulu (BTK) müfettişlerinin elde ettikleri bilgi, belge ve tanık beyanlarının ortaya çıkardığı sonuç, yenilir yutulur cinsten değildi. Pek çok gazete ve televizyonun yanısıra gazetelerin internet siteleri de müfettişlerin yürüttükleri incelemeye dayalı pek çok haber yayınladı. Her bir yayın organı farklı boyutlara dikkat çekse de, ortak noktalar şu şekilde belirdi:
'TİB'de yapılan incelemelerde 2012 yılına kadar yapılan tüm dinlemelerin dijital kayıtlarının kopyalarının alındığı ve arşivden silindiği ortaya çıktı. Kurumun tüm elektronik donanım ve yazılımları 'paralel' şirketlerden alınmış; yetmemiş, o şirketlerin personeli 'TİB giriş kartı' verilerek kurumda görevlendirilmiş. İnternet uydularıyla yabancı ülkelere devlet sırları servis edilmiş.'
5. SULH CEZA ERİŞİMİ ENGELLEDİ
TİB'deki skandal diğer gazeteler gibi Yeni Şafak'ta da yer buldu. 'TİB Çiftliği' başlığıyla Abdülkadir Selvi imzasıyla 5 Mart'ta yayınlanan haber, yukarıda kısaca özetlenen içeriği taşıyor. Çünkü diğer gazeteler gibi Yeni Şafak'ın haberi de Başbakanlık müfettişlerinin inceleme raporlarına dayanıyor. Haberde adı hiçbir yerde geçmemesine rağmen, incelemeye alınan dönemde TİB Başkanvekili olan Osman Nihat Şen, bu haberde kişilik haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek gazetedeki haber için Ankara 15. Sulh Ceza Mahkemesi'nden tekzip kararı aldı. Gazete karara itiraz etti, sonucu bekleniyor. Aynı kişi, Yeni Şafak'ın internet sitesindeki habere erişimin engellenmesi için de Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi'nden karar çıkarttı. 5. Sulh Ceza, Yeni Şafak'la birlikte 8 gazete, 2 internet sitesi ve 1 de TV internet sitesindeki toplam 23 haber için 'erişimin engellenmesi'ne karar verdi.
RAPORA DAYANAN HABERE KÖKSALDI 'KİŞİSEL' DEDİ
Haberlerde, 'Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun incelemesi sonucu...' şeklinde bir dil kullanılmasına rağmen, 5. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi Süleyman Köksaldı, kararında, 'İçeriği yayınlayan ya da yazanların kişisel görüşlerini yansıtmakta olan bu beyan ve ifadeler haber verme sınırlarını aşmakta, hakaret ve suçlama boyutuna ulaşmaktadır' dedi.
Hakim Köksaldı, kararında, Yargıtay'ın pek çok kararını yok sayarak, basın mahkemeleri tarihine mutlak bir sansür olarak geçecek olan bir gerekçe de yazdı. 'Haber verme hakkını' mahkeme kararına bağlayan Köksaldı, 'Talep edenin müvekkili aleyhinde isnat edilen suçlamalarla ilgili herhangi bir yargı kararı yayın içeriğine konulmuş değildir' ifadelerini kullandı.
Hakimin zihin yapısı: Karar yoksa haber de yok
5. Sulh Ceza Mahkemesi'nin TİB'deki 'paralel' dinleme faaliyetlerine ilişkin verdiği sansür kararı, bugüne kadar istikrar kazanmış işleyişi ters yüz eden bir hükmü yansıtması bakımından dikkat çekici. Zira, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ve vatandaşlarının geleceğini tehlikeye sokabilecek ve casusluk olarak nitelenen böyle bir eylem ve planın 'haber değeri' taşıdığı tartışma götürmüyor. Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun raporunda yeralan bilgilere göre bina edilmiş bu haberlerin 'gerçekliğinde' de şüphe yok. Rapordaki tespitler sonucu dönemin yetkilileri ve bazı çalışanları suçlanabilir, haklarında dava da açılabilir.
Nitekim Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı, TİB'de olup bitenlerle ilgili soruşturma başlattı. Ancak 'gazeteci'nin, bu kişiler hakkında çıkacak mahkeme kararlarını bekleme gibi bir zorunluluğu bulunmuyor. Bir gazetecinin, haberini yazması için yalnızca 'o rapor'a ulaşması yeterli.
Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi ise verdiği sansür kararıyla bu işleyişten 'gerçekten habersiz' ya da 'habersiz gibi' davrandığını ortaya koyuyor.
GAZETECİYE 'EKSEN DEĞİŞTİR' BASKISI
Gelinen noktada, artık gelecek nesillere 'hafıza aktaran' bir konuma gelmiş olan internet gazeteciliği ile ilgili karar mevkiinde olan mahkeme, devletin bir kurumunun raporunu esas alan haberleri, 'kişisel görüşler' olarak değerlendirip başlı başına bir skandala imza attı. Hakim Süleyman Köksaldı bununla da kalmadı; 'Mahkeme kararı olmadan haber yapamazsınız' diyerek, gazeteciyi eksen değiştirmeye zorlamış oldu. Skandal karar, Hakim Köksaldı'nın zihnindeki 'gazetecilik' anlayışının, bundan böyle bütün haberlerin yayınlanmadan önce bir mahkeme kararına bağlı hale gelmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Uzmanlar, toplumu ilgilendiren çok önemli haberlere ilişkin internet sansüründe ısrarlı olunması halinde, Türkiye'de dijital arşivin sonunun gelebileceğine dikkat çekiyor.
Yargıtay'ı hiçe saydı
Türkiye'de belki de dijital haber arşivinin sonunu getirebilecek skandal bir yoruma imza atan Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi, Yargıtay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin içtihatlarını görmezden geldi. Bu içtihatlarda 'Gazetecinin 'gerçeği' somut gerçeklik değil, 'görünür gerçekliktir'. O da, yayının yapıldığı andaki olayın beliriş biçimidir' deniliyor. Bu ise şu anlamı taşıyor: 'Gazetecinin rapora bir şekilde ulaşılması, haber yapmak için yeterlidir. Rapordaki bilgiler 'görünür gerçekliği' ifade eder. Gazeteci için 'gerçek' budur. Yargılama sonucu ortaya çıkacak gerçeklik ise 'somut gerçeklik' olup, gazeteci bu gerçeğin peşinde koşmaz. Zira somut gerçeğin ortaya çıkması zaman alır. Gazeteci, bu zamanı beklemek zorunda kalırsa görevini yapamaz.'
Başka hakimden 'ders' gibi yorum
Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi'nin toplam 23 haber için verdiği sansür kararı Yeni Şafak, Sabah, Takvim, Star, Akşam, Habertürk, Yeni Asır, Yeni Akit gazeteleriyle, Sontv ve Habervaktim internet sitelerinin yanısıra Kanal A televizyonunun yetkililerine ulaştı. Mahkeme, cumhuriyet tarihinin en büyük casusluk skandalı olarak nitelenebilecek TİB'deki olup bitenleri yayınlayan internet sitelerine, 'Bu haberleri silin, gelecek nesiller bu haberleri görmesin' diye talimat verirken, Ankara'da başka bir hakim, tüm meslektaşları için ders niteliğinde bir karara imza attı. Yeni Şafak'ın internet sitesinde halen yayınlanmakta olan çeşitli tarihlere ait 55 haberin kaldırılması için mahkemeye baş vuran OYAK, mahkemeden tarihi bir cevap aldı. Ankara 9. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi İsmail Kara, 'Bu haberlerin güncelliğini yitirdiği ileri sürülmüşse de talebin kabulü halinde bir şekilde ülkenin fotoğrafını gelecek kuşaklara aktaran bu arşiv sistemlerinin aşınmasına neden olacağından yerinde bulunmayan talebin reddine' karar verdi. Arşivden kaldırılması istenen ancak mahkemenin reddettiği haberlerin büyük bir kısmını, OYAK Güvenlik şirketinin karıştığı 'dinleme' ve 'izleme' iddiaları oluşturuyor. (Yenişafak)
TİB'deki casusluğa soruşturma haberini okumak için tıklayın
KONTRGERİLLA.COM
OYAK Güvenlik firması hukuk temsilcileri, kendileriyle ilgili çok sayıdaki haberi kaldırmamız için 'kontrgerilla.com' olarak bize de defalarca ihtarda bulundu. Ancak bir mahkeme kararına dayanmayan bu talepleri kabul edemeyeceğimizi kendilerine nazikçe bildirdik.
Yukarıdaki paragrafta yer alan, sansür talebine ret kararı veren hakimin gerekçesine ek olarak şu da söylenebilir: Eğer bir haberin güncelliğini yitirdiği gerekçesiyle kaldırılması gerekiyorsa, o halde kütüphanelerde muhafaza edilip okuyuculara sunulan gazetelerin geçmiş nüshalarının da yok edilmesi gerekecektir. Ancak e-sansürü savunanlar nedense bunu savunamayacaktır. Oysa aynı mantık söz konusudur. Şu halde; o nasıl bir arşiv ise ve yok edilmesi son derece çirkin bir düşünce ise aynı şey internet medyası için de söylenebilir. Güncelliğini yitirdi diye bir haberin kaldırılması, kabul edilemez, sakat ve yanlış bir bakış açısıdır. Tartışılması bile abestir. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(05 Mayıs 2014, 10:52)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: