MİT üst düzey yetkililerinin savcılık tarafından şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrılması Türkiye´yi sarstı. PKK ve KCK´ya karşı tavizsiz şekilde mücadelesini sürdüren hükümete ve Başbakan Erdoğan´a karşı MİT üzerinden karşı hamle yapılmaya çalışıldığı, komplonun ardında İsrail ve onun MİT içindeki uzantılarının olduğu ileri sürülüyor. İfadeye gerekçe gösterilen MİT-PKK yetkilileri arası görüşmenin ses kaydı Başbakan Erdoğan´ın Mısır´da halka konuşma yaptığı saatlerde bir internet sitesi hacklenerek verilmişti. Diğer yandan, MİT Kanunu´nun 26´ncı maddesine göre Başbakan´ın direkt izni gerektiği gerekçesiyle Müsteşar Hakan Fidan´ın ifade vermeye gitmeyeceği haberleri geliyor. Saat 13:00 itibarıyla da Başbakan Erdoğan´ın Adalet Bakanı ile görüşmekte olduğu bildiriliyor.
09.02.2012 11:48 MİT üst düzey yetkililerinin savcılık tarafından ifadeye çağrılması Türkiye´yi sarstı. KCK soruşturması kapsamında ifadeye çağrılan MİT Müsteşarı Hakan Fidan´ın PKK´lılarla İsveç Oslo´da yaptığı görüşme kayıtları bir süre önce internete sızdırılmıştı. Çatışmaların durdurulması için yapıldığı ortaya çıkan ancak PKK´nın taviz vermeye yanaşmaması üzerine kesildiği iddia edilen görüşmelerin ses kaydının tam Başbakan Mısır´da halka bir konuşma yaptığı saatlerde bir internet sitesi hacklenerek verilmesi dikkati çekmişti. Hakan Fidan´ın müsteşarlığa getirilmesinin İsrail´i rahatsız ettiği o ülke yetkililerinin de açıkladığı bir gerçek. Hem Fidan´ı hem hükümeti zor durumda bırakmak için ve hem de çok kritik bir zamanlamayla ses kaydı Başbakan´ın Mısır´da konuşma yaptığı saatlerde medyaya sızdırıldı. Bu hamle Erdoğan´ın mesajına karşı İsrail´in mesaj olarak yorumlanmıştı.
Başbakan sorumluluğu üstlendi, buna rağmen soruşturma yapılıyor
Görüşme kayıtlarında Fidan´ın görüşmelere Başbakan´ın emriyle katıldığı ifadeleri yer alıyor.Başbakan Erdoğan da, Fidan ve diğer MİT yetkililerinin hükümetin insiyatifiyle o görüşmeleri yaptığını ve bunun gayet normal olduğunu resmen açıklamış, olayı siyaseten üstlenmişti. Buna rağmen MİT yetkililerinin ifadeye, hem de şüpheli sıfatıyla çağrılması kamuoyunu rahatsız etti. PKK´nın silah bırakmayı kabul etmemesi üzerine Oslo´da yapılan görüşmeler kesilmişti. Ardından hükümetin stratejisi doğrultusunda PKK´lılarla peşpeşe silahlı çatışmalar yaşanmış, çok sayıda PKK´lı öldürülmüştü. Dün 9 teröristin daha öldürüldüğü bildiriliyor. PKK ve KCK yapılanmasına karşı tavizsiz şekilde mücadelesini sürdüren hükümete karşı Fidan üzerinden karşı hamle yapılmaya çalışıldığı, komplonun ardında İsrail´in olduğu ileri sürülüyor.
SES KAYDINI ´ONE MINUTE´ YÜKLEDİ
13 Eylül 2011 tarihinde internete düşen bir ses kaydında, 2010 yılında MİT ve PKK temsilcileri arasında Norveç´in başkenti Oslo´da yapılan çatışmaları durdurma ve PKK´nın silahsızlanması amaçlı görüşme yapıldığı iddia ediliyordu. Ses kaydının medyaya çıktığı saatlerde Başbakan Erdoğan Mısır´da tüm dünyaya yönelik bir konuşma gerçekleştirmekteydi. Ses kaydının yayınlandığı Dicle Haber isimli web sitesi, kaydı kendilerinin yayınlamadığını, sitelerinin hacklendiğini açıkladı. Mesaja mesaj olarak yorumlanan ilginç zamanlamalı ses kaydının site hacklenerek verilmesi, istihbarat operasyonu gibi görünen bu olayın arkasında İsrail´in olduğu kuşkusunu doğurdu. Bu olaydan birkaç gün önce İsrail hükümet yetkilisi Lieberman Türkiye´ye karşı PKK´yı destekleyeceklerini açıklamıştı.
Ses kaydı önce, 12 Eylül 2011´de saat 18:00´da PKK´ya yakınlığıyla bilinen Fırat News´te, ardından 13 Eylül´de 09.30´da Dicle Haber Ajansı (DİHA) sitelerinden yayınlandı. Oradan da dakikalar içerisinde tüm Türkiye öğrendi. Ancak DİHA, kısa süre sonra bu yayının kendi kontrolleri dışında siteye yüklendiğini açıkladı ve ses kaydı iki siteden de kaldırıldı. Ses kaydının Vimeo üzerinden yeni oluşturulmuş ´One Minute´ profilli kullanıcı tarafından yüklenmesi, İsrail bağlantısını akıllara getirdi. Kaydın, Türkiye´nin ´Arap Baharı´ liderliğinin ilanı olarak değerlendirilen Başbakan´ın ziyaretleri ve PKK´nın K. Irak´taki terör kamplarına yönelik olası kara harekatı öncesinde yayınlanması da İsrail-PKK bağlantısını tekrar gündeme taşıdı.
SES KAYDINDA NELER GEÇİYOR?
İnternet sitelerinde de yayınlanan ses kaydına göre, Norveç´in başkenti Oslo´da yapıldığı belirtilen zirvede, koordinatör bir ülke gözlemciliğinde, dönemin Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı şimdiki MİT Müsteşarı Hakan Fidan, o dönemki MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş ile KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, PKK yöneticisi Sabri Ok, KONGRA-GEL Başkan Yardımcısı Zübeyir Aydar´ın bir araya geldiği iddia ediliyor. Emre Taner ise iddia edilen görüşme sırasında MİT Müsteşarlığı görevinde bulunuyor. Fidan´dan Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olarak söz edilen kayıtlarda, Güneş olduğu iddia edilen kişi, PKK´nın eylemsizlik kararının seçime ya da bir başka nedene bağlı olmaksızın uzatılması gerektiğini anlatıyor ve Fidan´ın görüşmede bulunmasının hükümetin konuya verdiği önemi gösterdiğini belirtiyor. Fidan olduğu iddia edilen kişi de, İmralı´da Öcalan´la görüşen 3 kişilik heyette bulunduğunu, Başbakan tarafından görevlendirildiğini, siyasi riske rağmen zirveye katıldığını anlatıyor. Görüşmede, PKK tarafının eylemsizliğe rağmen yapılanlara yönelik şikayetlerine Güneş olduğu iddia edilen kişi, ordunun planlı operasyonu bulunmadığı yanıtını veriyor. 47 dakikalık kayıtta, Fidan olduğu iddia edilen kişi siyasi atmosferi, yapılacakları anlatıyor. Koordinatör ülke temsilcisi de hem Ankara´ya hem dağa gitmeleri gerektiğini, Oslo´daki 6. zirveye hazırlanmaları gerektiğini söylüyor.
BAŞBAKAN ERDOĞAN: HAKAN BEY´İ HARCAMAYIZ
Ses kaydının basında yer almasının ardından Başbakan Erdoğan, ?Malum çevrelerin geçmişte de Hakan Bey´i hedef aldığı biliniyor. Sızma nasıl olmuş onu araştırıyoruz. Ama hatası da olsa Hakan Bey´i böyle nedenlerle harcamayız. Biz kolay kolay adam yemeyiz? demişti. MİT Müsteşarı Hakan Fidan, kurumun 85. kuruluş yıldönümü nedeniyle gazetecileri ağırladığı toplantıda bu görüşme kayıtları ile ilgili olarak ´Edit edilmiş copy paste hazırlanmış bir şey var. Keşke daha fazlası yayınlansaydı. Keşke konuşsak da bazı şeyleri düzeltsek ama konuşamıyoruz. Kurgulanmış bir şey´ demişti.
ATALAY: RİSK ALMADAN SORUNLAR ÇÖZÜLMEZ
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, MİT-PKK arasındaki görüşmelerin ses kaydının deşifre olmasının ardından CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu´nun yaptığı ?Şimdi şerefsiz kim? açıklamalarına ?bunlar fırsatçılıktır? sözleriyle tepki göstermişti. Atalay, muhalefete bu konuların siyaset üstü olduğu çağrısında bulunarak ?Risk almadan bu sorunlar çözülmez? demişti. Terörle mücadelede iktidar ve muhalefetin ortak hareket etmesi gerektiğine vurgu yapan Atalay, ?Hükümetler bir anlamda muhalefet, bir anlamda ülkenin geneli bazı riskleri alarak bu sorunları çözer. Risk almadan bu sorunlar çözülmez? demişti. Devlet-PKK görüşmelerinin ses kaydının internete düşmesinden önce hafta başında ilginç bir bilgi de kamuoyu ile paylaşılmıştı. Haftabaşında gazetecilerle bir araya gelen Beşir Atalay, çok ilginç bir bilgiyi paylaşmıştı. Atalay, eldeki istihbarat verilerden hareketle şöyle demişti: İsrail´in Kuzey Irak yönetimi ile arası çok iyi. Hatta bu bölgenin istihbarat örgütünü İsrailliler kurup yetiştirdi. Hala da temasları sürüyor. İsrail medyasının PKK´ya ilgisi de fazla. Sık sık terör örgütü yöneticilerinin röportajlarını yayınlıyorlar.
SES KAYDI NEDEN O GÜN SERVİS EDİLDİ?
Devlet-MİT görüşmelerine ilişkin olduğu iddia edilen ses kaydının servis edilmesi içerikten çok zamanlamaya dikkat çektirmişti.. Kaydın deşifresi olduğu iddia edilen metindeki ifadeler, konuşmaların geçtiği tarihe ilişkin ipuçları içeriyor. İsrail, ´PKK kartını oynama´ tehdidinde bulunurken Başbakan´ın arap baharı turuna çıkmasından saatler önce başkentte komutanlarla ve ilgili bakanlarla güvenlik zirvesi yapıldı. Ses kaydının kara harekatı için geri sayım devam ederken, zirvenin ertesi günü servis edilmesi, zamanlama konusunda soru işaretleri yarattı.
Yargı skandalı
MİT zirvesinin KCK soruşturması kapsamında ´şüpheli´ sıfatıyla ifadeye çağrılmasının arkasından yargı skandalı çıktı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner ve eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş´in Özel Yetkili Savcı Bilal Bayraktar tarafından ifade vermek üzere İstanbul´a çağrılmasıyla Ankara´da başlayan hareketlilik İstanbul´da sert yankılandı.
Yargı sürecinde yaşanan skandalların ilki, çağrıyı yaptığı belirtilen Savcı Bayraktar´ın yurtdışı görevlendirmesiyle Amerika´da bulunduğu bilgisiyle gün yüzüne çıktı. MİT´in tepesini hedef alan çağrıyı KCK dosyasına daha fazla hakim olan Savcı Bayraktar yerine Savcı Sadrettin Sarıkaya´nın yaptığı ortaya çıktı. Soruşturmadan sorumlu savcının yerine MİT´in tepesini ifadeye çağıran Sarıkaya, gündemi sarsan tebligatı telefonla yaptı. Savcı Sarıkaya´nın Fidan, Taner ve Güneş´ten ifade vermek üzere Perşembe günü adliyede olmalarını istedi.
MİT´in zirvesine tebligat yapan Savcı Sarıkaya´nın konuyla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı ve Başsavcı Vekili Fikret Seçen´e bilgi vermemesi de dikkat çekti. Çolakkadı ve Seçen, tebligat haberinin geçtiğimiz gün gece saatlerinde basına yansımasının ardından ´Bilgimiz yok´ açıklamasını yapmıştı. Başsavcı Vekili Seçen, dün sabah saatlerinde söz konusu tebligatı doğrulamıştı.
Savcı Sarıkaya´nın Başsavcılığa bilgi vermemesi Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ´ın da tepkisini çekti. Bozdağ yaşananları, Belli ki bu konuda irtibat kopukluğu var. Başsavcı ve Başsavcıvekili´nin de muhtevasını bilmediği gerçeği ortaya çıktı´ diye yorumladı. Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, Hakan Fidan, Emre Taner ve Afet Güneş´in şüpheli sıfatıyla ifade vermek üzere savcılığa çağrılmasını Hukuk etiği ile açıklamak mümkün değil şeklinde değerlendirdi. Öneş, dosyanın içeriğini bilmeden ifadeye çağırma konusunda yorum yapmanın doğru olmayacağını belirterek Ancak kamuoyu önünde yaşanan bir süreç var. Kamuoyuna sızan görüşmede MİT Müsteşarı´nın açık ifadeleri var. Savcılık ifadeyi başka türlü de alabilirdi dedi.
Cevat Öneş, ifadeye çağırma yönteminin yanlışlığına vurgu yaparken eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök´ün Ergenekon soruşturması kapsamında ifadesinin alınmasını örnek gösterdi. Öneş, MİT görevlilerinin böyle kamuoyuna yansıyacak biçimde davet edilmesi doğru olmamıştır. Ergenekon savcıları eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök´ün ifadesini İzmir´e gidip almıştı. Burada da bu yol izlenebilirdi diye konuştu.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner ve eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş´in KCK soruşturması kapsamında ´şüpheli´ sıfatıyla ifadeye çağrılma gerekçelerinden birinin Oslo görüşmeleri olduğu öğrenildi. Görüşme geçtiğimiz yılın Eylül ayında PKK´ya yandaşı siteler tarafından servis edilmişti. Devlet kararıyla terörü bitirmek için MİT görevlileri ile PKK arasında geçen görüşmenin terör kapsamında değerlendirilmesi de yargı skandalını büyütmesi açısından tepki çekti.
Özel izne gerek yok
Prof. Dr. Ersan Şen: Özel yetkili savcı MİT müsteşarını ifade vermeye çağırabilir. Görev dışında ve görevle ilgili şekilde çağırabilir. Görev dışında sorun yok, herkes yasalar önünde eşit. Görevle ilgili olduğunda özel yetkili olmazsa, Başbakan´dan soruşturma iznine ihtiyaç var.
Kılıçdaroğlu: Benim için sürpriz oldu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Hakan Fidan´ın ifadeye çağrılmasının kendisi için sürpriz olduğunu söyledi. Bir ülkede Milli İstihbarat Teşkilatının ifadeye çağrılmasını dünyanın her tarafında önemli bir olay´ diyen Kılıçdaroğlu şunları kaydetti: ´Ben özel yetkili mahkemelerin siyasi otoritenin emriyle hareket ettiğini söyleyen birisiyim. Şaşırdım diyebilirim.´
4. Madde ne diyor
2937 sayılı MİT yasasının 4. Maddesi, MİT´in görevlerini düzenliyor. Bu maddede MİT, istihbarat dışı faaliyette kullanılamaz düzenlemesi bulunuyor. Kanun, MİT´e istihbarat dışında görev verilemeyeceğini belirtirken Bu teşkilat devletin güvenliği ile ilgili istihbarat hizmetlerinden başka hizmet istikametlerine yöneltilemez hükmünü içeriyor. Bunun tek istisnası ise 4. Madde´nin f fıkrasında yer alıyor. Bu maddede MİT´in MGK´da belirlenecek diğer görevleri yapacağı belirtiliyor.
Aklımla izah edemiyorum
MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner ve eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş´in ifade için adliyeye çağrılmalarına Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç şu değerlendirmeyi yaptı: Ben ancak tanıklıklarına başvurulabilir diye düşünüyorum. Olsa olsa MİT´in bilgisine müracaat edeceklerdir veya bu konuda tanzim edilmiş eski raporlar, bilgi notları vesaire varsa belki onları bizzat hazırlayanlara sorulmasına karar verilmiş olabilir. Şüpheli sıfatıyla KCK içerisinde bu 3 kişi nasıl yer alır, aklımla izah edemiyorum. Olsa olsa tanıklıklarına başvurulabilecek bir nokta olur diye aklıma geliyor.
MİT görevini yapıyor
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu: Hukuki süreç bağlamında ortada netleşmemiş bir tablo var, bu nedenle bağlayıcı bir yorumda bulunmak doğru olmaz ancak hukuki süreçten bağımsız olarak iki hususun altını çizmek isterim. Birincisi her kurumun vazifesini yürütürken, devlete hizmet ederken yürüttüğü vazifenin özelliklerinden kaynaklanan bazı yöntemleri, bazı üslubu, bazı söylemleri vardır. İstihbarat teşkilatları dünyanın her yerinde belli bir hedefi gerçekleştirmek, bilgi toplamak için en geniş davranış biçimlerini benimseyerek bunu yürütürler ki nihai hedefe ulaşılabilsin. Vazifesinin doğası gereği bu böyle. İkincisi de Sayın Müsteşarımız Hakan Fidan ve ekibi gerçekten dış istihbarat bağlamında da, günbegün beraber çalıştığım için, içerdeki çalışmaları da takip etiğim için, görevlerinin hakkını yapan, verilen talimatlar doğrultusunda son derece etkin, başarılı bir şekilde bu görevlerin yerine getiren bir ekiptir.
Mahmut Övür (Sabah): MİT´i itibarsızlaştırma
KCK soruşturmasını yürüten Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya tarafından MİT´in eski ve yeni müsteşarları Emre Taner, Hakan Fidan ve müsteşar yardımcısı Afet Güneş hakkında KCK davası eksenli şüpheli soruşturması başlatılması ve ifadelerinin alınmak istenmesi herkesi şoke etti. Acaba yargı üzerinden yeni bir süreç mi başlatılıyor? İlk yorumlar iyi niyetliydi. Yargı, MİT´i de işin içine katarak barış sürecini kimin sabote ettiğini araştırıyordu. Yani bir yandan KCK yargılamasını sürdürüp bir yandan da KCK davasında karanlıkta kalan soru işaretlerini aydınlatmak.Böylece çok tartışılan barış görüşmelerini kimin sabote ettiği meselesi yargı sürecinin şeffaflaşması yoluyla açığa çıkacaktı. Bu durumda adı geçen isimlerin şüpheli değil başka bir statüde çağrılmaları gerekiyordu.
Ama Ankara´dan özellikle de hükümet çevresinden gelen bilgiler gerçeğin böyle olmadığını gösterdi. O bilgilere göre, yapılan tam anlamıyla aylardır MİT Müsteşarı Hakan Fidan´a yönelik kampanyanın bir parçası. Yeni bir durumla karşı karşıya olduğumuz çok açık ama bunun ne anlama geldiği de bir o kadar karışık. Çünkü sözünü ettiğimiz kurum bu ülkenin istihbarat teşkilatı... İstihbarat teşkilatları şiddeti sonlandırma için dünyanın her yerinde benzer işler üstlenir. Ancak şüpheli sıfatıyla yargıya ifade vermeye çağrılmaları başka ülkede olmadığı gibi bizde ilk kez oluyordu. Üstelik bu düzeyde bürokratların ifade vermeleri Başbakan´ın iznine bağlıyken... Böyle bir izin de yok. Bunu hem Başbakan Erdoğan´ın çevresi doğruluyor, hem de Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç açıkladı. Peki, ortada izin olmadığına göre bu soruşturma ne anlama geliyor? Tek anlamı var: MİT´i itibarsızlaştırma. Vahim bir durumla karşı karşıyayız. Aslında dün ortaya çıkan bu gerçeği büyük olasılıkla İstanbul Başsavcısı da yardımcıları da bilmiyordu. Öyle olmasıydı, Başsavcı Yardımcısı Fikret Seçen´in çevresine Bu nasıl olur? diye yakınmazdı.
Dahası olayın doğrulanmasından hemen sonra İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın tarafından, Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atagün ile İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan´ın görevden alınmaları da manidar. Görevden almaların gerekçesi belli olmasa da anlaşılan o ki, bu isimler son dönemde MİT´e yönelik kampanyayla yakından ilgili... Şimdi o kampanya bu hamleyle daha ileri bir aşamaya taşınıyor. MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve eski yöneticilerinin şüpheli sıfatıyla ifadelerinin alınıyor olması çok açık biçimde Devletin yürüttüğü şiddeti devreden çıkartma politikasının sorgulanacağı anlamına geliyor. Yani bu, bir anlamda Başbakan Erdoğan´ın arkasında durduğu politikanın da sorgulandığı anlamına geliyor ki işin belki de en vahim yanı burası.
Benzer şeyleri son dönemlerde devreye giren birçok olayda gördük. En son Başbakan Erdoğan´ı ve Genelkurmay Başkanı Özel´i zora sokan Uludere katliamı sonrası başlatılan kampanyada olduğu gibi... Görünen o ki devlet içindeki bu güç çatışması giderek sınır tanımaz hale geliyor. Merak ediyorum, siyasi irade ve diğer kurumlar bu süreci sadece Olmaz böyle şey diyerek mi izleyecek? Dün devreye sokulan bu yeni hamlenin nasıl sonuçlanacağı, başarılı olup olmayacağı siyasi iradenin tavrına bağlı... Bu tavra göre, soruşturmanın seyri değişebilir. Ya prosedür gereği yapılan bir soruşturma denip geçilir ya da güç savaşı daha da şiddetlenir. ( Mahmut Övür / Sabah)
Ali Bayramoğlu (Yenişafak): Fidan´ın ifadeye çağrılması aslında Başbakan´ın çağrılmasıdır
Büyük kavga: Fidan´a davet... Bardağı taşıran son damla.. Devlet içinde büyük bir deprem yaşanıyor. İstanbul polisinin hazırladığı bir fezleke üzerine ilgili savcı MİT Müsteşarı´nı, bir önceki müsteşarı ve Oslo görüşmelerine MİT adına katılan dönemin müsteşar yardımcısını ifadeye çağırdı. Konu, çağrılan kişilerden de anlaşılacağı gibi, MİT´in PKK ve Öcalan´la yaptığı görüşmeler ve bu çerçevede yürüttüğü faaliyetler... Açık: Bir kurum ve politika yargı ve polis tarafından hesaba çekilmiş durumda... Nasıl açıklamalı, nasıl yorumlamalı. Önce bir tespit: Hakan Fidan MİT´in ve hükümetin çiçeği burnunda müsteşarıdır. AK Parti´nin ürettiği yeni seçkinlerdendir. Kürt meselesi başta olmak üzere güvenlik konularında Başbakan´ın en yakınındaki danışman ve yardımcılarından birisidir. Başbakan açısından tam anlamıyla bir güven adamı, yakın çalışma arkadaşı ve içeriden bir isimdir. Bu vasıflara sahip bir ismin şüpheli sıfatıyla ifade vermeye çağrılması, üstelik Başbakan´ın talimatıyla kimi temas ve görüşmelerden dolayı savcılığa celp edilmesi, bir anlamda Başbakan´ın ifadeye çağrılmasıdır. Hükümetin ve politikalarının savcı tarafından sorgulanmasıdır. Özetle bir meydan okumadır... O zaman adını koyalım: Bu deprem bir iktidar kavgasının izdüşümüdür. Bir süredir devam eden saray içi iktidar mücadelesinin su yüzüne çıktığı en keskin noktadır. ( Ali Bayramoğlu / Yenişafak)
13.00: FLAŞ!!! MİT Müsteşarı ifade vermeye gitmeyecek
MİT Müsteşarı Hakan Fidan´ın ifade vermeye gelmeyeceği netleşti. Fidan, yardımcılarıyla birlikte halen Ankara´da toplantıda. Ankara´daki kaynaklardan ulaşılan bilgilere göre MİT Müsteşarı Hakan Fidan ifade vermeye gelmeyecek. MİT Kanunu´nun 26´ncı maddesine göre Başbakan´ın direkt izni gerekiyor. Fidan halen Ankara´da. Dün gece yarısı 12´ye kadar kurmayları ile durumu istişare eden Fidan, bu sabah saat 7 civarı MİT karargahındaki odasına geldi. Kahvaltısını ettikten sonra saat 10´da az önce müsteşar yardımcıları ve daire başkanları ile kritik bir toplantıya girdi. Toplantının ana gündemi olarak yakın komşularla ilişkiler ele alınıyor. Toplantı hala müsteşarın odasının bulunduğu binanın giriş katındaki büyük toplantı odasında sürüyor. ( Sabah)
MAHİR KAYNAK: HAKAN FİDAN´I TASFİYE OPERASYONU
MİT Eski Daire Başkanı Prof. Dr. Mahir Kaynak, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner ve MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş´in İstanbul özel yetkili Cumhuriyet Savcılığı tarafından ifadeye çağrılmasını ?Hakan Fidan´ı tasfiye operasyonu? olarak değerlendirdi. İstanbul özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı´nın terör örgütü PKK´nın şehir yapılanması KCK soruşturması çerçevesinde şüpheli sıfatıyla MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner ve MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş´i ifadeye çağırmasını yarattığı etki devam ederken MİT eski Daire Başkanı Prof. Dr. Mahir Kaynak ANKA´nın konuya ilişkin sorularını yanıtladı. Kaynak, ?Evvela MİT Müsteşarı Fidan´ın neyle itham edildiğine bakmak lazım. Bunu ?bu adam niçin yapar? diye soruyorum kendime. Bir işi yapmanız için bir beklentiniz olur. Ya Kürtsünüzdür, Kürtlere hizmet için yaparsınız, bu değil, ya da daha büyük bir mevki verilecektir, bu da değil, Büyük bir maddi imkan mı, onu da zannetmiyorum. İfadeye çağrılması için bir sebep bulamıyorum? dedi. Kaynak, MİT Müsteşarı´nın tasfiye edilmesini hedefleyen büyük bir güç bulunduğunu ve ifadeye çağırma işleminin Fidan´ı tasfiye operasyonu olduğunu savundu.
´ULUDERE İSTİHBARATÇISI BULUNURSA FİDAN´I İSTEMEYEN DE BULUNUR´
MİT´e yönelik ithamların sadece KCK´yla sınırlı olmadığını belirten Kaynak, ?Uludere´de 34 kişinin hayatını kaybettiği saldırıda MİT´in istihbaratının yol açtığı söyleniyor. Eğer 34 kişinin öldürülmesinde rol oynayan bulunursa, Hakan Fidan´a da bu operasyonu yapan bulunur, operasyonları yapan güç aynıdır. Öncelikle onun bulunması lazım? dedi. Emniyet ve MİT arasında bir çekişme olduğunu söylemenin yanlış olacağının altını çizen Kaynak, ?Emniyetin içindeki bazı kişilerle olabilir. Bazı kişiler bağlı oldukları başka bir güç tarafından yönlendirilebilirler. MİT-Emniyet arasında bir çekişme olduğunu zannetmiyorum. Ancak şahıslar bazında olabilir? değerlendirmesinde bulundu. Uludere´de 34 vatandaşın ölümüne neden olan olaya ilişkin istihbaratı verenin önemine dikkat çeken Kaynak, ?İstihbaratı vereni bulamadık. Uludere işini örneğin İsrail yapmışsa Fidan operasyonunu da o yapmıştır? diyerek, Fidan´ın göreve gelmesinin ardından MİT´in operasyonlarını Türkiye dışında aktifleştirmeyi hedeflediğinin altını çizdi.
´TÜRKİYE´NİN BÖLGESEL BİR GÜÇ OLMASI İSTENMİYOR´
Türkiye´nin bölgesel bir güç olduğunun altını çizen Kaynak, ?Türkiye´nin bölgesinde güçlenmesini istemeyen taraflar vardır, herkes Türkiye´nin böyle bir güç olmasını tasvip edecek değil. O güç Fidan´ı hedef almış olabilir. O güç MİT eskisi gibi kendi sınırları içerisinde kalsın dışarıya bakmasın istiyor olabilir? değerlendirmesinde bulundu. MİT´in Türkiye çevresindeki ülkelerin iktidarları veya muhalifleri ile biraya geldiğini o ülkelere yönelik destekler sağladığını, tüm dünyada da istihbarat örgütlerinin bunu yaptığını belirten Kaynak, Türkiye´nin bunu yapmasını istemeyen güç odaklarının bulunduğuna dikkat çekti.
Emre Taner döneminde KCK´nın kamuoyunda çok da bilinmediğini vurgulayan Kaynak, ?MİT´i yıpratmak ve etkisini sınırlandırmak istiyorlar. Bu aynı zamanda MİT´e yönelik de bir operasyondur. Birbirinin devamı olmayan, birbirinden çok farklı kaynakları olan iki insandır Fidan ve Taner. Bu Fidan´ı tasfiye operasyonunun yanı sıra MİT´e de yöneliktir. Teşkilatın tümüne yönelik bir kampanya var. Dışarıdaki güçler ´George veya Hans´ olarak gelmezler, içeride kullandıkları yerli insanlar vardır. Bu operasyon bunlar aracılığıyla yapılıyor. Fidan´ın görevden alınması durumunda başka birinin gelmesi isteniyor olabilir. Demek ki bir güç başka dünya görüşü olan bir insan getirmek istiyor? diye konuştu. ( Anka)
MİT Müsteşarı Çankaya Köşkü´nde
09.02.2012 15:10 Cumhurbaşkanı Abdullah Gül haftalık olağan görüşme kapsamında MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile bir araya geldi. Yaklaşık 1,5 saat süren görüşme 15:55 sularında sona erdi.
Başbakan Çankaya´ya çıkacak
Başbakanlık Merkez Bina´da Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile görüşen Başbakan Tayyip Erdoğan da saat 17.30´da Cumhurbaşkanı Gül ile görüşmek için Çankaya Köşkü´ne çıkacak. Başbakan Erdoğan Ergin´in ardından Genelkurmay Başkanı Org. Özel ile görüştü.
MİT savcılığa ´yetkisizlik´ itirazı yaptı
09.02.2012 15:44Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Müsteşar Hakan Fidan, eski MİT Müsteşarı Emre Taner ve Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş´in ifadeye çağrılması ile ilgili olarak savcılığa ´yetkisizlik´ itirazında bulundu. İtiraz değerlendirilinceye kadar MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve diğer 4 kişinin ifade vermeye gelmeyeceği bildirildi. MİT´ten yapılan açıklamada ifade için Başbakanlık´tan izin gerektiği ve soruşturmanın Ankara´ya gönderilmesi gerektiği belirtildi.
MİT´in yaptığı itirazı ise Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Fikret Seçen açıkladı. Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Fikret Seçen savcılığın ifade alma davetine cevap olarak Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarlığından bir yazı gönderildiğini, bu yazıda görev ve yetki açısından itirazda bulunulduğunu bildirdi. MİT Müsteşarının ifadeye çağrıldığının belirtildiği yazıda, Söz konusu iddialar görev suçu kapsamına girmektedir. Kanuna göre görev suçu ile ilgili konularda Başbakanlık´tan soruşturma için izin alınması gerekmektedir denildi. Soruşturma için Başbakanlıktan izin alınmadığının belirtildiği yazıda soruşturma ile ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´nın yetkisiz olduğu belirtildi. Yazıda, Ankara´da bir soruşturma olduğu ve dosyanın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderilmesi istenildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, MİT´in söz konusu itirazları ve taleplerini incelemeye aldı.
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
MİT´E YÖNELTİLEN SUÇLAMALAR AĞIR |
MİT ile KCK/PKK terör örgütü arasında ´organik´ ilişki olduğu yönündeki iddialar gündemi sarstı. İddiaya göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´nın KCK soruşturması kapsamında 13 Ocak´ta BDP Diyarbakır İl Başkanlığı´nda yapılan aramada ele geçirdiği belgeler, Hakan Fidan ve selefi Emre Taner´le yardımcısı Afet Güneş´in ifadeye çağrılmasında etkili oldu. Aramalarda MİT-PKK bağlantısını tamamlayıcı yeni deliller bulunduğu ileri sürülüyor. İşte o iddialardan bazıları:
MİT ELEMANLARI KURYELİK YAPTI: Yeni delillere göre, PKK´nın İmralı´daki lideri Öcalan´ın, terör örgütünün Avrupa ve kırsal kadrolarıyla iletişimini MİT heyetinin kuryelik yaparak sağladığı öne sürülüyor. Ocak ayında Diyarbakır´da ele geçirilen el yazısı mektupların PKK/KCK´ya ulaştırılmasında MİT rol aldı.
ÖZERKLİK İLANI BİLDİRİLMEDİ: MİT´in Öcalan´dan KCK´ya ulaştırdığı mektupta alternatif devlet kurmaktan söz ediliyor. Bu mektup üzerine 14 Temmuz 2011´de DTK´nın demokratik özerklik ilan ettiği ortaya çıktı. MİT heyeti bu mektuptan, hatta demokratik özerklikten haberdar olmasına rağmen bunu ilgili kurumlara iletmemekle suçlanıyor.
OPERASYONLARI ENGELLEDİ: İddiaya göre MİT, örgüte verdiği taahhüt gereği güvenlik birimlerinin operasyonlarını engellemek için çalışma yürüttü. Üstelik bu çalışmalarla ilgili örgüte geri bildirimde de bulundu. Operasyonların durmasını sağladı.
KCK´NIN TARAF OLARAK KABUL EDİLMESİNİ SAĞLADI:MİT, yabancı devlet ajanları ile yaptığı görüşmelerde PKK/KCK´nın taraf statüsünde kabul edilmesine zemin hazırlıyordu. Bunun için MİT, ´Oslo görüşmeleri´ adı altında PKK/KCK´nın kırmızı bültenle aranan Zübeyr Aydar, Mustafa Karasu ve Sabri Ok gibi yöneticileriyle görüşmeye devam etti.
KCK´NIN TAMAMLANMASINA GÖZ YUMDU:MİT heyetinin örgüt ile yaptığı görüşmelerde, KCK yapılanmasının tamamlanması için devlet birimlerinin oyalanması konusunda taahhütte bulunduğu anlaşıldı. Öcalan, bir taraftan heyetle görüşüp öte taraftan avukatlar aracılığıyla eylem talimatları verdi.
ÖZERK KÜRDİSTAN MUTABAKATI: İstihbarat toplama vazifesi aşılarak devletin bütünlüğü ve anayasal düzene karşı anlaşma noktasına varıldı. Yeni anayasada özerk Kürdistan´a imkân tanınması, Öcalan´ın önce ev hapsine, ardından özgürlüğüne kavuşması konusunda mutabakata varıldı.
TATLISES´İ VURAN SİLAH MİT´TEN: Ünlü sanatçı İbrahim Tatlıses´e düzenlenen suikast için İstanbul´a gönderilen 2 Kaleşnikof tüfeğin MİT´in haber elemanı tarafından suikastı düzenleyen Abdullah Uçmak´a İstanbul´da teslim edildiği iddia edildi. MİT haber elemanının, saldırı ile ilgili kuruma hiçbir uyarıda bulunmadığı öne sürüldü.
MİT HABER ELEMANLARI 50 OLAYA KARIŞTI: Son 3 yılda MİT´in haber elemanlarının İstanbul´da yaklaşık 50 olaya karıştığı belirlendi. MİT haber elemanlarının karıştığı olayların büyük çoğunluğunun PKK-KCK eylemleri olduğu polis tarafından da tespit edildi.
HAKİME KURŞUN: Mart 2011´de Başak-şehir´deki adliye lojmanlarına gelen bir araçtan uzun namlulu silahla ateş açıldı. Kurşunlardan bazıları mahkemeye giden hakimin aracına isabet etti. Yakalanan saldırganların arasında bir MİT haber elemanı bulunduğu ortaya çıktı. Kayıtlara girdi. ( Zaman)
(09 Şubat 2012), son güncel.: (10 Şubat 2012)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
MİT BAŞKAN VE GÖREVLİLERİNİN İFADEYE ÇAĞRILMASI KRİZİYLE İLGİLİ MANŞETLERİMİZ
´Mesaja mesaj´ ses kaydı
İSRAİL´in PKK bağlantıları ve Türkiye´deki terörde rolü manşetlerimiz
Yazılım devrede, İsrail düşman
İsrail´den şok C planı: PKK´ya yardım
Lübnan´da İsrail casusu 3 PKK´lı yakalandı
İlişkiler artık gizlenmiyor: 3 PKK´lıya ´İsrail casusu´ suçlaması
ABD Basını: İskenderun İsrail işi
İskenderun´da İsrail olasılığı güçleniyor
Odatv İsrail´in arka ´Oda´sı mı?