Sabah yazarı Mehmet Barlas, geçtiğimiz günlerde yabancı sanatçıların The Times´da yayınlanan ve AK Parti hükümetini Gezi olayları nedeniyle yerden yere vurdukları ilanın, niçin ´Today´s Zaman´ gazetesinde yayınlanmadığını soruyor ve cevabını da veriyor. Somut bulgular sıralayan Barlas, ilandaki görüşlerin zaten hemen hergün cemaatin yayın organı olan o gazetede yayınlandığına dikkat çekiyor. Barlas, cemaatin 28 Şubat döneminin Başbakanı Mesut Yılmaz´a gösterdiği tahammülü Başbakan Erdoğan´a niçin göstermediğini de ilginç bir olaydan hareketle soruyor.
30.07.2013 10:49 Gezi olaylarına Fethullah Gülen cemaatinin destek verdiği iddiası tartışılmaya devam ediyor. Cemaate bağlı yayın organlarının Gezi olaylarını meşru görür tarzda haberleştirme politikası ile bu basın organlarında çalışan bazı yazar ve muhabirlerin açık tavır alması, iddianın ilk kez dile getirilmesine neden olmuştu. Ardından cemaat lideri Fethullah Gülen´in son vaazlarında Başbakan Erdoğan´ı dolaylı cümlelerle eleştirmesi geldi.
Gülen son vaazlarından birinde diktatörlükten kaçınılmasını istemişti. Gezi eylemcilerinin Başbakan Erdoğan Erdoğan´a yönelik ´diktatör´ tepkilerinden hemen sonraya gelen bu vaaz, kamuoyunda Erdoğan´a yönelik bir tepki olarak algılanmıştı. Gülen´in diktatörlükten kaçınılması uyarısı, Gezi eylemcileri ve onları destekleyen çevrelerde ise takdirle karşılanmıştı.
Fethullah Gülen, bir sonraki vaazında da, Başbakan Erdoğan´ın adını belirtmeden Gezi Parkı eylemcileri için ´çapulcu´ demesini eleştirmişti. Gülen´in, ´İçlerinden belki geleceğin Halid Bin Velid´leri çıkabilir´ gibi tuhaf bir mantıkla gezi eylemcilerine çapulcu denilmemesini istemesi kamuoyunda tepkilere yol açmıştı. Hatırlanacağı gibi, Gezi eylemcilerine yönelik ´çapulcu´ nitelemesini ilk kez Başbakan Erdoğan kullandı. Ardından da eylemciler bu nitelemeyi benimseyerek kendilerini çapulcu olarak ifade etmeye başladılar.
Cemaat yetkilileri iddiaları yalanlıyor. Başbakan Erdoğan ise iddiayı imaen de olsa hiç dile getirmiyor. Ancak hem cemaate mensup medyanın Gezi olaylarında izlediği yayın politikası, hem Gülen´in vaazlarında verdiği kritik mesajlar ve hem de bu olguların Gezi eylemcileri ile diğer kamuoyu kesimlerinde oluşturduğu algı, Gezi olaylarının ardında ya bizzat cemaatin de yer aldığı, ya da en azından, Başbakan Erdoğan´ı devirmeyi amaçlayan olaylara cemaatin de destek verdiği iddiaları dile getirilmişti. Bu iddiaları dile getirenler, aralarındaki bağlantı nedeniyle, 2012 Şubat ayında yaşanan ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan´ın gözaltına alınma ve ardından tutuklanmasını hedefleyen ´MİT krizi´ olayını ve bu yolla, cemaatin Fidan üzerinden Başbakan Erdoğan´ı itibarsızlaştırma girişiminde bulunduğu iddialarını da hatırlatıyorlardı.
Bu tartışmalar dinmiş gibi görünse de geçtiğimiz günlerde ´The Times´a verilen ilan olayı ve buna dayanarak Sabah yazarı Mehmet Barlas´ın dile getirdiği iddialar tartışmaları yeniden alevlendirecek gibi görünüyor.
Gündeme İslam dinine yönelik hakaretleri ile sık sık gelen ve hakkında açılmış davalar bulunan Piyanist Fazıl Say´ın da içinde bulunduğu 2´si Türk, 28´i İngiliz, ABD ve diğer yabancı ülke vatandaşı sanatçılar, geçtiğimiz günlerde İngiliz gazetesi The Times´a tam sayfa ilan vermiş, Türkiye´deki demokratik yönetime hakaretler savurmuştu. Taksim´i terörize eden grupların saldırılarının barışçıl gösteriler olarak lanse edildiği ilanda, bu saldırılara yönelik tepkiler ise zalimlik olarak değerlendirilmişti. AK Parti´nin Milli İradeye Saygı Mitingleri, Almanya´daki Nazi Partisi´nin Nürnberg´deki yıllık toplantılarına benzetilmiş, bu mitinglere katılan yüzbinlere, Nazi taraftarı denilerek hakaret edilmişti. Taksim´i savaş alanına çevirenler için ?Türkiye´nin kurucusu Kemal Atatürk´ün öngördüğü şekilde laik bir cumhuriyet olarak kalmasını isteyen gençlerdi? denilen ilanda, olaylarda ölen 5 kişinin ölüm emrini verdiği iddiasıyla Başbakan Erdoğan´ın Strasburgda yargılanacağı da iddia ediliyordu. Kendi ülkelerinde; ırkçılık, sorgusuz infaz, katliam, ve benzer bir çok insanlık suçu oluşturan eyleme imza atan ülkelerin sanatçı ve aydınlarının Türk hükümetine terbiye vermeye kalkışır tarzda ilan vermesi, hükümeti seçen halk kesimlerine hakaret etmesi, kamuoyunda ve hükümet çevrelerinde büyük tepkiye yol açmıştı.
Sabah yazarı Mehmet Barlas, bugünkü köşe yazısında işte bu ilandan hareketle cemaatin Gezi olaylarına destek olan yayın politikasının hala devam ettiğini somut bulgulara dayanarak dile getiriyor. Barlas´ın konuyla ilgili çarpıcı başka görüşlerini de dile getirdiği yazısı şu şekilde:
BU İLAN NEDEN ´TODAY´S ZAMAN´DA YAYINLANMADI?
(Mehmet Barlas /Sabah): Siz sayın okurlarımın da anlamakta zorlandığınız durumlar yok mu? Mesela ben kendi mesleğimi doğrudan ilgilendiren çok güncel bir durumu anlamakta zorlandım.
Şöyle ki... - Türkiye´deki AK Parti iktidarının mitinglerini Hitler´in Nazi Partisi´nin gösterilerine benzeten ve ünlü sanatçıların imzaladığı bildiri, neden sadece The Timesda yayınlandı? İngilizce yayın yapan ve üstelik Türklerin daha fazla okudukları Cemaat´in (veya Hizmet´in) yayın organı Today´s Zamanda da neden yayınlanmadı bu bildiri?
Çünkü bu bildiride yer alan iddialar Today´s Zaman köşelerinde hemen her gün seslendirilmekte. Bu arada gazetemiz Sabah da hemen her gün hedefte...
Türk medyasındaki tabloyu genel açıdan bilen ama ayrıntıları ve mülkiyet yapılarını bilmeyenler, ilk bakışta Today´s Zamanın da Gezi eylemlerinin sözcüsü ve pompalayıcısı konumundaki Doğan Medyası´na ait bir yayın organı olduğunu düşünebilir.
Dünkü köşe yazılarının başlıklarını özetle vereyim isterseniz.
- Erdoğan neden Türkiye´yi kutuplaştırıyor?
- Muhalefetin kriminalleştirilmesi.
- Erdoğan´ın gazetecileri.
Bu arada bir köşe yazısında beni de ele alan bir yazar da Mehmet Barlas köşesini Erdoğan´ın eylemlerini haklı göstermeye adadı. Erdoğan mükemmel lider, baba, eş, evlat olarak sunuluyor çizgisinde bir şeyler yazmış.
Evet... Anlamakta zorlandığım durumlardan biri de Cemaatin yayın organlarının Gezi Parkı eylemleri sürecinde tencere ve tava gürültüsüne kendilerini neden böyle fazlaca kaptırdıklarıdır?
Cemaat böyledir, Cemaat organlarında yazanlar iktidar yanında yer almaz demeyin sakın. Ben 28 Şubat post-modern darbesinde çok kısa süre Zaman´da yazmak imkânına kavuştum. Ama dönemin sorumlularından biri olan Mesut Yılmaz´ı eleştiren cümlelerim yazılarımdan çıkarılmak istendiği için ayrıldım Zaman´dan. 28 Şubat´ta atanmış Mesut Yılmaz´a sergilenen muhabbet ve hoşgörünün şimdiki seçilmiş Başbakan Erdoğan´dan niçin esirgendiğini anlamakta tabii ki zorlanıyorum.
Hatırlarsınız... Bir dönemde Avrupa Birliği´ne giden yol Diyarbakır´dan geçer denilmişti. Acaba şimdi de bazıları Alternatif iktidara giden yol Pensylvannia´dan geçer diye mi düşünüyor. AK Parti´ye öfkeli veya bu iktidara alternatif arayan kim varsa, mutlaka Fethullah Gülen´i ziyaret ediyor.
İşin garibi dini bir cemaatin lideri ile dertleşen bu ziyaretçilerden bazıları AK Parti iktidarının özel yaşam alanlarını kısıtlayacağını düşünen laikçi endişeliler. İşte bu Cemaat´in yayın organlarında yer alan bazı yorumlara bakarsanız, Başbakan Erdoğan´ı desteklemek ve sokak eylemlerine karşı çıkmak, hem düşünce özgürlüğüne, hem de basın özgürlüğüne karşı olmakla eş anlamlıdır.
Sayın Gülen´in ülkeye ve insanlara sunduğu hizmetlerini yok saymak sadece insafsızlıktır. Ama onun ülkesine neden dönmediğini ve Cemaat´in bazı sözcülerinin neden bir siyasi karşı kampın üyeleri izlenimi verdiklerini anlamak da mümkün değildir.
Neticede Cemaat bir cemaattir ve AK Parti bir siyasi partidir. Aydın Doğan´la Fethullah Gülen´i aynı eğilimdeki medya sermayesinin sahipleri olarak görmeye eğilimli olanlar, sadece Gülen´e haksızlık ederler, onun imajını bozarlar.
(30 Temmuz 2013, 10:49)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
TAKSİM GEZİ OLAYLARIYLA İLGİLİ MANŞETLERİMİZ
Belgeleriyle Gezi´nin Ardındakiler
Cemaat de Gezi´de mi?
Cemaat de Gezi´de mi?
Çapulcu=İşgalci=Emperyalist
Çapulcuların emperyalistliği sırıttı
MİT GÖREVLİLERİNİN İFADEYE ÇAĞRILMASI KRİZİ MANŞETLERİMİZ
Cemaat-MİT çatışması mı yaşanıyor?
Hükümet sivil darbeyi engelledi