Fetullah Gülen'in daha önce ortaya çıkmamış vaaz görüntüleri dün akşam yayınlandı. Bazıları camideki cemaate, biri ise muhtemelen özel bir toplantıda yapılan 4 adet vaaz konuşmasında, yayıncı Sevilay Yükselir'in iddiasının aksine paralel yapıyı gösteren şok edici içeriğe rastlanmadı. Ancak Yükselir'i haklı çıkaran çok önemli bir ayrıntı söz konusu. O da bahsi geçen vaaz görüntülerinin Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu üyesi bir hakimden çıkması.. Hakimden ele geçen belgelerin de paralel yapıyla özdeşleşen birtakım kurumların antedini taşıdığı belirtiliyor.
06.05.2014 10:40 Türkiye dün akşam saat 21.30'a kilitlendi. A Haber'deki %100 Siyaset programında yargı içindeki paralel yapılanma konuşuldu. Programda Gülen'in daha önce hiç ortaya çıkmamış, bazıları camideki cemaate, biri ise muhtemelen özel bir toplantıda yaptığı 4 adet vaaz konuşması yer alıyordu. Ancak, Sabah yazarı Sevilay Yükselir tarafından kamuoyuna sunulan görüntülerin içeriğinde Yükselir'in iddiasının aksine paralel yapıyı gösteren şok edici içeriğe rastlanmadı. Yine programda, ele geçen bazı belgelerden de bahsedildi. Aynı şekilde belgelerin içeriğinde de doğrudan paralel yapıyı gösteren bir içeriğin yer almadığı görüldü.
YÜKSELİR: PARALEL YAPI YARGIYI ESİR ALMIŞ
Yayınlanan bilgilere ve değerlendirilmesine geçmeden önce onları yayınlayan gazeteci Sevilay Yükselir'in o bilgileri nasıl elde ettiğine dair açıklamalarını aktaralım. Yükselir şöyle diyor:
"Geçtiğimiz hafta içi bir davette konuklarla sohbet ederken bir ara fırsat bulup cep telefonlarıma gelen maillere baktım. Son mailde çok enteresan bir ihbar vardı. İhbarda HSYK'da görevli bir hâkimin Ankara'nın bir köyünde tandır fırınında bazı evrak ve dokümanları yaktığı ve son ve en önemli parti dokümanların önce tahrif edildiği, sonra da yakılacağı bilgisi yazıyordu. Bunun üzerine konunun ciddiyeti ve gazete politikamız gereği önce haber kaynağımı aradım, hemen arkasından gazetemizin İstihbarat Müdürü Abdurrahman Şimşek'i ve Yardımcısı Ferhat Ünlü'yü arayarak maili kendisine yönlendirdim. Ve merakla beklemeye başladım. Gecenin ilerleyen saatlerinde Abdurrahman Şimşek telefon açarak yakılmak üzere olan tüm belge ve dokümanların Ankara'da bahsi geçen köyden, konunun ciddiyeti ve aciliyeti nedeniyle haber verdiği "%100 SİYASET"in daimi yorumcusu Fidel Okan tarafından alındığını ve içinde çok önemli bilgiler olduğunu bana iletti.
Sonrasında ekibimizle bir araya gelerek durum değerlendirmesi yaptık. Fidel Okan ve Abdurrahman Şimşek video kayıtlarına yoğunlaşırken, ben ise elimize geçen belgeleri inceledim. Bu belgelerin temel özelliği kesin olarak HSYK'da görev yapmış olan Yıldırım Şimşek isimli hâkime ait olması ve her bir evrakın paralel yapı ile özdeşleşen birtakım kurumların antedini taşımasıydı. Evrakları inceledikten sonra kalan zamanda videoların küçük bir bölümüne baktığımda şunu anladım ki; paralel yapı, yargıyı öyle bir esir almış ki, örgüt mensupları olan hâkimler ve savcılar bu yapının adete efsunlanmış müridi haline getirilmiş."
İŞTE O BİLGİLER
Bize göre; açıklanan görüntü ve belgelerin içeriği açısından programı izleyenlerin beklentilerinin boşa çıktığı söylenebilir. Yayınlananların içerisinde gözden kaçırdıklarımız olabilir. Görebildiğimiz kadarıyla yayınlanan görüntü ve belgelerin dökümünü şu şekilde aktarabilir ve ardından değerlendirmesini yapabiliriz:
İLK VİDEO: TEKNİK NAKAVT TAKTİĞİ
Programda yayınlanan ilk Fethullah Gülen videosu, teknik nakavtla ilgili. Gülen, amaca ulaşmak için teknik nakavtın nasıl yapılacağını şöyle anlatıyor:
"Kuvvet dengesi olmadığı yerde teknik esastır. Sen karşı tarafı teknik nakavt edeceksin. Hep sen haklı görüneceksin, alem sana haklı diyecek, hukuki müesseseler sana haklı diyecek, efkar-ı amme sana hak verecek. Nesi vardı bu insanların diyecek. Sizi böyle salya atıp gezen kuduz köpek gibi gösteriyor adamı. Adam 10 defa deniyor sizi, nabzınızı tutuyor, kalbinize bakıyor... Allah Allah diyor bir de bu adam için şöyle derler nesi var bu adamın? Ben umum cemaat için işte bu sözün söylenmesini bekliyorum. Nesi var bu insanların? O müteahhir yüzde seksen hayretle çamuru balçığı misk-i amber gibi yüzüne gözüne süren insanlara bunu dedirteceğimiz anı bekliyoruz."
İKİNCİ VİDEO: FATİH'İN İSTANBUL'U FETHİ
İkinci videoda ise, Fethullah Gülen, fetihlerden bahsederken, sözü İstanbul'un fethine getiriyor ve Fatih Sultan Mehmet'in ihlasından bahsediyor. Gülen o videoda şöyle konuşuyor:
"Dünya adına istediğin şeyler, ilim adına istediğin şeyler hatta bu memlekete islamın gelmesi adına istediğin şeyler hatta fatih olma adına istediğin şeyler. Hatta dünyada istanbul gibi bulunan İstanbul'un fethi Roma'nın fethi Vatikan'ın fethi Washington'ın fethi New Jersey'in Londra'nın fethi Paris'in fethi mücehhez ordularınız olsa bunları fethe imkan verse Allah bunların hiç birisi sizin şu rıza taleplerinizin yanında deryada damla bile olamazlar. İstanbulun fethi eğer bir değer ifade ediyorsa onu Fatih'in ihlasında araştırmak lazım. Eğer ihlası yok, bir çağ açma bir çağ kapama İstanbul'un fethetme sevdasıyla yaptıysa kendini zor kurtarır. Bu iş iş değildir yani."
ÜÇÜNCÜ VİDEO: KÜÇÜK FETHULLAH'IN BABASI
Üçüncü videoda ise Fethullah Gülen'in sinirlendiğinde nasıl davrandığı görülüyor. Görüntüde Gülen, Necdet Hoca diye birisinden bahsediyor, ve ona tepkisini dile getiriyor. Fethullah Gülen üçüncü videoda şöyle konuşuyor:
"Sıfırlayacağın günü bekliyorum ama gerçekten bana da inandırman lazım. Necdet hocaya söylüyorum Hollanda'da bir Necdet Hoca var ya, şimdilik Necdet Hoca diyorum. Eğer kendini sıfırlayamazsa onu anarken "bizim Küçük Fethullah'ın babası" diyeceğim. Esas benim mezhebime göre günde 5 defa kendini sıfırlama madem başımızı yere koyuyor, ayaklarımızın bulunduğu yerle başımızın bulunduğu yeri birleştiriyor bir halka haline geliyor ve böyle bir halka haline gelmekle Allah'a en yakın noktayı yakalıyor. Sen sonsuzsun bizde sıfırız diyoruz. Yalan söylememek lazım. Sonsuz o sıfır biz."
KÜÇÜK FETHULLAH KİM?
Görüntülerin yayınlanmasının ardından Fidel Okan, Küçük Fethullah hakkında kendisine ulaşan bilgiyi izleyiciyle paylaştı. Okan'ın belirttiğine göre, Gülen'in bahsettiği Necdet Hoca'nın Fethullah isminde bir çocuğu var ve Gülen "Küçük Fethullah" sözüyle söz konusu çocuğa işaret ediyor.
DÖRDÜNCÜ VİDEO: ÜZERİMDE DELİLİK EMARELERİ VAR
Programda yayınlanan bir diğer videoda ise Gülen, muhtemelen özel bir toplantıda sivil kıyafetiyle vaaz konuşması yapıyor. Konuşmada Gülen, askeri darbelerden önce ruh halinin sıkıldığını, sokaklarda oradan oraya dolaştığını ve bunu bir "delilik" olarak gördüğünü ifade ediyor. Gülen, "üzerimde hala delilik emareleri var" ifadesini de kullanıyor.
DEĞERLENDİRME
Evet sunulan dört videonun içeriği bu şekilde. Teknik nakavt videosunda herhangi bir sakıncalı içerik yer almıyor bize göre. Bir müslümanın topluma kendini kabul ettirmesinden bahsediliyor. Yakın zamana kadar müslüman kesimin nasıl öcü olarak görüldüğü, PKK'dan bile tehlikeli ilan edilip, 1'inci tehdit olarak kırmızı kitaplara geçirilmiş olduğu malum. Dolayısıyla sadece Gülen cemaatinde değil tüm islami cemaatlerde bu öcüleştirme yaklaşımına karşı tepkilerin olduğu bilinen bir şey. Gülen, tepkisini bu şekilde ifade etmiş olabilir.
İkinci videoya gelince; orada Gülen'in sözlerinden hareketle, Fatih Sultan Mehmed'in aşağılandığını söylemek mümkün değil. Konuşmada ihlas ve niyet öne çıkarılmış. Gülen, sözlerinde Fatih'in İstanbul'u fethederken ihlası olmadığını söylemiyor. "Eğer öyleyse" diye misal veriyor, ki verilebilir. Niye olmasın. Aynı sözlerin altına biz de imza atarız. Gerekirse Fatih de eleştirilebilir. Bir hocanın vaazlarında dikkatli bir üslup kullanması elbette arzu edilen bir şeydir. Ancak bu yok diye de bir insanı bu yönden sıfırlamak doğru bir tavır olarak görülemez.
Üçüncü videoda da yine sakıncalı bir içerik yer almıyor. Bir dini lider bir başkasını dini açıdan eleştirmiş, daha fazla samimiyete davet etmiş görünüyor. Kızgınlığını kelimelerine yansıtmış olabilir.
Dördüncü videoya gelince; Gülen, bazı toplumsal olayların psikolojisini etkilediğini söylüyor. Samimi şekilde "üzerimde delilik emareleri" var ifadesini de kullanıyor. Buradan hareketle ona deli demek fazla zorlama olur. Karşımızdaki kim olursa olsun dürüst olmalıyız. Amacı aşan kelimeler kullanıldı diye fırsatçılık yapmak ve o kişiyi lekelemeye kalkmak bizce doğru bir davranış değildir.
Evet görüldüğü gibi, bize göre videolarda sakıncalı bir içerik yer almıyor. Zorlama yorumlarla bir takım çıkarımlarda bulunmak eleştirdiğimiz kişiye haksızlık yapmak demektir. O kişinin de haklarının olduğu unutulmamalıdır.
ANCAK
Ancak olayda gazeteci Yükselir'i haklı çıkaran çok önemli bir ayrıntıdan bahsedilebilir. O da bahsi geçen vaaz görüntülerinin Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu üyesi bir hakimde çıkmış olmasıdır.. Yükselir programda o hakimin adını da açıkladı: Yıldırım Şimşek.. Şimşek, son atamalarda Adana'ya tayin edilmişti. Ancak Şimşek, görev yerine gitmeme noktasında direnç göstermişti.
Yükselir, hakimden ele geçen çok sayıda belgenin paralel yapıyla özdeşleşen birtakım kurumların antetini taşıdığını da belirtiyor.
İşte bu iki unsur bize göre önemli ve somut bir bulguyu teşkil ediyor. O da; iddia edildiği gibi paralel yapılanmanın yargıda en üst konumlara kadar kadrolaştığını gösteriyor.
Her kurumda her fikirden insanın bulunduğu söylenebilir elbet. Fikirlerini işine yansıtmadığı, çalışma talimatlarını cemaat abilerinden değil işyerindeki amirlerinden aldığı sürece bunda bir sorun olamaz. Ancak tartışma konusu olan paralel yapılanmanın bunun aksini yaptığı çok sayıda somut bulgu ile ortaya çıkmış bulunuyor. A Haber TV'de açıklanan vaaz görüntüleri ve belgelerin HSYK gibi yargının en üst konumundaki bir kurum çalışanında çıkması, bu kişinin elindeki belgeleri yok etmeye çalışması, bu somut bulgulara eklenebilecek yeni bir örneği teşkil ediyor.
Kanaatimizce somut bulgular ilerleyen süreçte giderek çoğalacaktır. Şu ana kadar ortaya çıkanlar bile paralel yapılanmanın varlığını fazlasıyla kanıtlamaya yeterlidir. 23 Ocak 2014 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na biz de bir adet suç duyurusunda bulunmuştuk. Ayrıntılı dilekçede somut bulgulara dayanarak paralel yapılanmanın varlığını göstermiş, soruşturma başlatılmasını talep etmiştik. Ancak o tarihten sonra delillerin sayısı daha da arttı. Ve geçtiğimiz günlerde Ankara ve İstanbul'da "hükümeti devirme" suçlamasını da içeren çeşitli soruşturmaların başlatıldığı ortaya çıktı. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
------------------------------------------------------------------------------
GÜLEN CEMAATİ MENSUBU OLMAK SUÇ MUDUR?
08.05.2014 11:41 Sevilay Yükselir (Sabah): Bugün değil. 17 Aralık sürecinin başından beri dikkat çekmeye çalıştığım bir konudur HSYK (Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu) konusu. Son dönemlerde Gülen Cemaati güdümündeki yargı mensuplarının adeta karargâhı haline gelen bu kurulun sahip olduğu güç Bakanlar Kurulu'nun sahip olduğu güçten daha da mühim. Hükümet geç de olsa bu gerçeği görüp HSYK ile ilgili birtakım değişikliklere gitti ama bunların hiçbiri kesin çözüm değil. Çünkü demokrat bağımsız yargı mensuplarının tarafıma aktardığı bilgilere göre HSYK'da hâlâ üstün olan güç maklubeci tayfa. Bu güç belki görünür değil. Evvelden olduğu gibi vitrinden seyredilemiyor ama el altından bu gücün varlığı tüm yargı camiası tarafından biliniyor. İşte bu hafta aHaber'de yayımlanan "% 100 Siyaset" programında gündeme getirmeye çalıştığımız asıl konu bu kurula yeniden dikkat çekmekti. "Yargıda paralel yapı yok! Gülen Cemaati'nin örgütlü bir gücü yok!" iddiasıyla ortaya çıkıp gerçeği perdelemeye çalışanlara karşı ortaya koyduğumuz somut veriler epeyce ilgi çekti.
Dün cemaatçi bir okurum gönderdiği e-postayla şöyle bir soru sormuştu; "HSYK da görevli hâkimin yakmak üzereyken sizin elinize geçtiğini iddia ettiğiniz hangi belge ve bilgilere dayanıp da 'yargıda paralel yapının varlığı ispat edildi' diyebiliyorsunuz? Aslına bakarsanız cevabı içinde bir soru bu! Çünkü adını açık açık yazmakta hiçbir beis görmediğim Hâkim Yıldırım Şimşek'in boxer şortunun etiketinin, çocuğunun ev ödevinin bile yer aldığı onlarca belge ile içinde Fethullah Gülen'in sohbetlerinin yer aldığı CD'leri yakıp yok etme gayreti zaten bunun bir göstergesi değil mi?
Defalarca çağrı yapmama rağmen dönüş alamadım Şimşek'ten. Arasaydı eğer soracağım tek bir soru vardı: "Nedir sizi böyle bir paniğe sürükleyen sebepler ki evinizdeki, ofisinizdeki her kâğıt parçasını ve görüntü yüklü CD'leri ortadan kaldırmak istediniz? Neden bilgisayarınızın hard disk'ini kırıp parçalayıp çöpe atmak istediniz?" Parçalanan CD'lerde, hard diskte ne vardı bilmiyoruz. Elimizdeki verilere bakıp "Bunlar suç unsuru taşıyor. Bunlara bakıp Yıldırım Şimşek'in bir suç örgütü üyesi olduğunu söylememiz pekala mümkün" falan da diyemeyiz. Çünkü Gülen'in sohbetlerinin, tanımadığımız bir iki kişinin fotoğrafı ve yine cemaate dair bilgilerin yer aldığı belgeler böyle bir şey diyebilmemiz için katiyen yeterli değil. Ama şunu rahatlıkla dile getirebiliriz, "HSYK'da tetkik hâkimi olarak görev yapan Yıldırım Şimşek, Gülen Cemaati'nin sıkı bir mensubu!"
Peki bu suç mu? Elbette değil. Niçin suç olsun? Hâkim de olsa bir birey herhangi bir cemaatin mensubu olamaz mı? Olur! Bunda sorun yoktur. Sorun ancak bu hâkimi, HSYK gibi önemli bir kurulda, önemli bir pozisyona taşıyan gücün, torpilin, referansın cemaatle olan bu yakın bağıyla başlar.
Eğer bu hâkim bu bağdan hareketle görev yaptığı dönemde imkânlarını mensubu olduğu Gülen Cemaati lehine kullandı ise veya bu hâkim elinde bulundurduğu gücü cemaat karşıtı kişilerin kötülüğü, onların zora düşmesi için seferber ettiyse başlar. Böyle bir durum varsa... Eğer bunlardan biri gerçekse "Evet Yıldırım Şimşek yargıda örgütlü bir suç örgütünün üyesidir" demek mümkündür. Değilse böyle bir şey demek iftiradır, günahtır ve bühtandır. İşte neyin doğru olup olmadığını anlamamız için devreye bağımsız Türk Polisi ile adaletinin girmesi gerekiyor. Olayın perde arkasını araştırıp, bulup ortaya çıkaracak onlardır çünkü. Bu onların boynunun borcudur artık. Biz haberci kimliğimizle elimizden geleni yaptık. Bundan sonrası için yapılacak şey açılacak bir soruşturma ile bu olayın perde arkasını aralayıp gerçekleri ortaya çıkarmaktır. Gerçek ne ise bize onu anlatmaktır. (Sevilay Yükselir / Sabah)
------------------------------------------------------------------------------
O HAKİMDEN AÇIKLAMA: "PARALEL İTHAMI ŞAHSIMA YAPILMIŞ SALDIRIDIR"
08.05.2014 17:55 A Haber'de yayınlanan bir programda harddisk ve bazı belgeleri yok etmekle suçlanan hakim Yıldırım Şimşek, "Şahsımın ne yargıdaki ne de yargı dışında hiçbir yapılanma ile alakası bulunmamaktadır" dedi.
Pazartesi günü A Haber’de yayınlanan bir programda eski HSYK Tetkik Hakimi Yıldırım Şimşek’e ait olduğu iddia edilen harddisk, CD ve çeşitli belgelerin ele geçirildiği belirtilmişti. İddiaya göre Şimşek, bu malzemeleri yaktırmak için Ankara’da bir köye gönderiyordu ve bu şekilde ele geçirilmişti. Eski HSYK hakimi, hakkındaki iddialardan sonra basın açıklaması yaptı.
Şimşek, yaptığı açıklamada halen Adana İdare Mahkemesi üyesi olduğunu belirterek, basında yer alan gerçek dışı olduğunu söylediği iddialara zorunlu olarak açıklama yapmak ihtiyacı hissettiğini belirtti. Hakim Şimşek, açıklamasında “ne şekilde elde edildiğini bilmediğim adımın yazılı olduğu davetiye kartı, eşimin ÖSYM belgesi, bazı aldığım şeylere ait faturalar gibi kişisel verilerim ile bana ait olmayan CD, hard disk vb. eşyalardan bahsedilerek, şahsıma yönelik algı oluşturulmaya çalışılmaktadır” diyor. Şimşek, çocuğuna ait olduğu iddia edilen ‘Alamut Kalesi’ çiziminin de algı oluşturma operasyonunun parçası haline getirildiği ifade ederek, açıklamasının devamında şunları söylüyor:
* Bu mizansen o kadar ileri götürülmüştür ki, “Alamut Kalesi” yazılı bir resimde, bu algı oluşturma operasyonunun parçası olarak kullanılmıştır. İfade etmeliyim ki, bu resim benim ve eşim tarafından çizilmediği gibi, henüz ilkokul 1. Sınıf öğrencisi olan ve el yazısı ile yazmayı öğrenen çocuğum tarafından çizilerek yazılması da mümkün değildir. Haberde belirtilen şekilde tarafımdan yakılmış ya da yakılmaya çalışılan bir eşya da yoktur. Kaldı ki, yukarda belirtilen şahsıma ait şeyleri yakmamı gerektirecek bir sebep de yoktur.
* Söz konusu haber içeriğinde yer alan iddia ve ithamların tamamı gerçek dışı olup, hem şahsımın hem de daha önce görev yaptığım kurumun yıpratılmasına yöneliktir. Şahsımın ne yargıdaki ne de yargı dışında hiçbir yapılanma ile alakası bulunmamaktadır. Şahsım için ifade edilen paralel yapıyla ilişkili gösterme çabasının kişilik haklarıma saldırı ve suç isnadı niteliği taşıdığı da açıktır.
* Ayrıca, HSYK kanununda yapılan değişiklik ile HSYK’daki görevimin kanunen sona ermesi üzerine, HSYK 1. Dairesi tarafından yapılan atamaya karşı kullandığım kanuni hakkım olan itiraz dilekçemde belirttiğim çocuğumun sağlık mazereti ile ilgili hususun, HSYK tarafından gündeme dahi alınmamışken haberi yapan basın mensuplarınca nasıl elde edildiği ya da kimler tarafından paylaşıldığı beni hayrette bıraktığı gibi, alaycı bir şekilde ifade edilmesi de son derece üzmüştür. Bazı kişisel verilerim kullanılarak, şahsım hakkında yapılan algı oluşturmaya yönelik gerçek dışı yayınlara karşı her türlü yasal hakkımı kullanacağımı belirtmek isterim.” (Radikal)
------------------------------------------------------------------------------
HADİ HODRİ MEYDAN MAKLUBECİ HÂKİM BEY!
11.05.2014 12:26 Sevilay Yükselir (Sabah): "HSYK'da görevli hâkim Yıldırım Şimşek'e defalarca çağrı yaptım! E-posta ile gelen bir ihbarla peşine düştüğümüz ve tam da onun Ankara'da bir köyde akrabalarına ait olan bir tandırda yakmak üzereyken ele geçirdiğimiz bazı belge, CD, hard diskle ilgili cevap hakkını kullanmasını istedim. Nedense sustu. Uzunca bir süre konuşmadı. Ancak ne zamanki olaya savcılığın dahil olması gerektiğini yazdım bunun üzerine bir açıklama yaptı Yıldırım Şimşek. Ve akıllara ziyan o açıklamada tamamen gerçeği saptırmak amacı taşıyan şu ifadeleri kullandı.
Dedi ki, "Ne şekilde elde edildiğini bilmediğim adımın yazılı olduğu davetiye kartı, eşimin ÖSYM belgesi, bazı aldığım şeylere ait faturalar gibi kişisel verilerim ile bana ait olmayan CD, hard disk vb. eşyalardan bahsedilerek, şahsıma yönelik algı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Söz konusu haber içeriğinde yer alan iddia ve ithamların tamamı gerçek dışı olup, hem şahsımın hem de daha önce görev yaptığım kurumun yıpratılmasına yöneliktir. Şahsımın ne yargıdaki ne de yargı dışında hiçbir yapılanma ile alakası bulunmamaktadır. Şahsım için ifade edilen paralel yapıyla ilişkili gösterme çabasının kişilik haklarıma saldırı ve suç isnadı niteliği taşıdığı da açıktır"
Yani mealen diyor ki Sayın Hâkim; "A haber'de yayımlanan % 100 Siyasette konu edilen belgelerin evet bazıları bana ait ama bazıları değil. Ben bunları yakmaya falan çalışmadım. Bana ait olan bazı özel belgeleri ele geçirmiş bu arkadaşlar ve bu belgelerin yanına bana ait olmayan cd ve hard diskleri ekleyerek beni paralel yapıyla ilişkilendirmeye çalışıyorlar!"
Yani bizi kurgu haber yaparak kendisine komplo kurmakla itham ediyor. Yalancılıkla, sahtekarlıkla suçluyor. Şimdi buradan ben Sayın Şimşek'e tekrar çağrı da bulunuyorum. "Gelin yayına... Ve biz size milyonların gözü önünde bu belgelerin, dokümanların tamamının size ait olduğunu ve sizin bunları yakarak yok etmeye çalıştığınızı canlı yayında ispatlayalım! "
Değerli okurlarım... Ben bu çağrıyı yapıyorum bütün açık yürekliliğimle ama emin olun Hâkim Yıldırım Şimşek'ten sonsuza değin karşılık gelmeyecek. Çünkü kesinlikle yalan söylüyor. % 100 Siyasette sergilediğimiz bütün o belgeler ve dokümanlar maalesef kendisine ait ve onları yakmaya çalıştı. Ha bilmiyoruz ki elbette neden bunu yapmaya çalıştı ama biz o tandırı da, nerede hangi köyde olduğunu da hepsini ispat etmeye hazırız. O tandır lalettayin bir kişiye de ait değil üstelik. Şimşek'in çok yakın bir akrabasına ait. Bize de bu dokümanlar o akrabaları tarafından ulaştırıldı. Buradan onların kim olduklarını ve nerede yaşadıklarını falan yazmayacağım. Ama savcılık soruşturma başlattığında başta tarafıma gelen e-posta olmak üzere yapılan bütün telefon görüşmelerini ve çalışmalarımızı açık ve seçik bir biçimde savcının önüne koyacağım. Bugün o belegelerin, CD'lerin ve hard diskin Yıldırım Şimşek'e ait olduğu konusunda ne kadar gerçekçi olduğumuzu anlamanız için sizlerle sadece gazetedeki posta kutuma gelen ilk e-postayı paylaşıyorum. Geri kalanları da Hâkim Şimşek'in hakkımda suç duyurusunda bulunması halinde soruşturmayı yapacak savcının önüne koymayı düşünüyorum!" (Sevilay Yükselir / Sabah)
(06 Mayıs 2014, 10:40), son güncel.: (11 Mayıs 2014 12:26)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: