Mavi Marmara davasında 4 İsrailli komutan hakkında mahkemenin verdiği karar sadece İsrail'i değil cemaat tabanlı paralel yapıyı da sarstı. 9 Türk vatandaşının İsrail askerlerinin saldırısı sonucu hayatını kaybetmesine karşın Fetullah Gülen Mavi Marmara gemisine Türk yolcuların binmesini eleştirmiş, otorite olan İsrail'den izin alınmadan yola çıkılmasını hata olarak değerlendirmişti. Bu çarpık yaklaşım, o dönem tüm dünya müslümanlarını sarsmıştı. Gazeteci Abdurrahman Dilipak, yazısında cemaat medyasının bu çarpık yaklaşımda ısrar ettiğini çarpıcı bir örnekle işliyor.
12.06.2014 15:44 Filistin'in Gazze kentine insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine 31 Mayıs 2010'da İsrail askerlerince uluslararası sularda düzenlenen ve 9 Türk vatandaşının öldürüldüğü saldırıya ilişkin Türkiye'de görülen davada geçtiğimiz ay verilen bir karar dünya gündemini sarsmıştı. Saldırıdan sorumlu tutulan ve aralarında dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Ashknazi'nin de olduğu dört üst düzey İsrail'li komutan hakkında İstanbul 7. Ağır Ceza mahkemesi, tutuklama ve uluslararası yakalama kararı çıkartılmasına karar vermişti.
Mahkemenin verdiği kararın sadece İsrail'i değil cemaat tabanlı paralel yapıyı da sarstığı anlaşılıyor. Hatırlanacağı gibi, 9 Türk vatandaşının İsrail askerlerinin saldırısı sonucu hayatını kaybetmesine karşın Fetullah Gülen Mavi Marmara gemisine Türk yolcuların binmesini eleştirmiş, otorite olan İsrail'den izin alınmadan yola çıkılmasını hata olarak değerlendirmişti. (1) Bu çarpık yaklaşım, o dönem tüm dünya müslümanlarını sarsmıştı. Gazeteci Abdurrahman Dilipak, yazısında cemaat medyasının bu çarpık yaklaşımda ısrar ettiğini çarpıcı bir örnekle işliyor.
Dilipak'ın Yeni Akit gazetesinde bugün yayınlanan yazısından ilgili bölümler şu şekilde:
"Mavi Marmara konusunda İsrailli generaller için tutuklama kararı birilerinin neşesini kaçırdı.. Marmaratimes.com diye bir site var. Anlaşılan cemaatin bir sitesi. Faruk Arslan diye de bir yazarları var.. 11.2014’de “Mavi Marmara ve Gülen Hocaefendiyi Anlamak” diye bir yazı yazmış. Abilerin olayları cemaate aktarmak için yayınladıkları “Bilinmeyen yönleri ile Gündemdeki konular” isimli kitapçığın ilk makalesi bu..
Bu insanların bilmedikleri bir konuda bile nasıl kendilerinden bu kadar emin olduklarını anlamak zor.. Bilmedikleri gibi bilmediklerini de bilmiyorlar.. Ve birileri de bunların yazdıklarına inanıyor ve bunları mümkün olan tek doğru olarak tabanlarına aktarıyor.. Yanlışlarla dolu yazısını bu birader “Mavi Marmara balonunu patlattım, ama egolarını patlatamadım” diye noktalamış..
Yazar “Gülen’in Amerikan gazetelerine ilan vererek, ‘Mavi Marmara’da İsrail otoritesinden neden izin alınmadı’ görüşünü savunması, AK Parti ile cemaatin kırılma noktasıdır” şeklinde tanımlıyor.
Kendinden emin bir şekilde şu tesbiti yapıyor: “İlk tepkim ve sorum şu oldu: ‘Mavi Marmara gemisiyle gerçekten, samimi olarak Gazze’ye yardım mı götürüyordunuz, yoksa amacınız siyasi bir şov yapmak mıydı?’ İHH Başkanı Bülent Yıldırım bu projenin sahibi olarak gözükse de Erdoğan’ın emri ile yapılıyordu.” Bu tesbit yanlış.. Mavi Marmara projesi Free Gazanın bir parçasıydı ve Free Gazze İngiliz Parlementer George Galavi’nin bir projesi idi. Ne İHH nın, ne Bülent Yıldırım’ın, ne de Tayyib Erdoğan’ın.. Biz sadece bu projeye destek veriyorduk.. Ve gemide 22 ülkeden insanlar vardı, İsrail dahil.. Mavi Marmara’nın filoya eklenmesi son aya kadar gündemde de değildi.. İHH tek gemi ile destek verecekti. Zaten bu filo daha önce karadan yapılan yolculuğun deniz yolu ile denenmesi idi.
Cemaatçi arkadaşın kendi cevabı şöyle: “Gayeniz siyasi bir gösteri yaparak Arap dünyasında Erdoğan’ın popülerliğini artırmak, ölü doğan Büyük Ortadoğu Projesi’nde halife lider oluşturmaktı. Eğer gerçekten yardım götürmek isteseydiniz, Kimse Yok mu Derneği gibi yapar, İsrail ile diplomatik kanallarla görüşür ve yardımınızı Mısır üzerinden karayolu ile yapabilirdiniz. İsrail terör devleti, Filistinlilere zulmediyor söyleminizin Gazze’deki mazlumlara, mağdurlara faydası olmadı. Kimse Yok Mu, milyonlarca dolarlık yardımını elden ulaştırdı, siz ise ulaştıramadınız. Mesele İsrail’e boyun eğmek değildi, mazluma yardımdı. Bir mazlumun derdine deva olmak siyasi getirilerden evladır. Aramızdaki fark bu, bizim siyasi takıntımız yok, Allah rızası gayemiz.”
Yahu, BOP, Cemaat hareketinin siyasi ayağını oluşturmuyor mu idi? İkisi de aynı merkezlerin servis ettiği projeler değil mi idi..
Arkadaş bilmiyor, bilmek de istemiyor, çünkü onun gerçeğe ihtiyacı yok, kutsal kanaatleri var.. Amerikalıların, Yahudi Lobisinin ne düşündüğü konusunda söylediklerinin ne derece doğru olduğunu bilmiyorum ama, bu arkadaş bu olay hakkında ya hiç bir şey bilmiyor, ya da..
Siyasilerin ve benim gemiye binmem, gemiden inmem hepsi yalan.. Geminin seyahati 15 gün ertelenince daha önce gitmeyi planlayan bir takım kişiler bu seyahate katılamadı..
Nedense ABD, İsrail ve Batıya laf dokundurulmuyor. Onların yaptıkları görülmüyor.. Görmek istemeyince, görmüyorlar demek ki.."
(1) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=1861
(12 Haziran 2014, 14:06)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: