Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ofisine dinleme cihazı yerleştirilmesi soruşturmasındaki ayrıntılar açığa çıkıyor. Paralel yapının delil karartma ve soruşturmayı engelleme çabalarına rağmen her aşaması titizlikle yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan dosyanın içeriği, ihaneti bütün yönleri ve bütün çıplaklığıyla açığa çıkarıyor. Habere, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın avukatı Fidel Okan da katkı sundu. Böcek yerleştirme olayını ve konuyla ilgili soruşturmayı bir hukukçu gözüyle değerlendiren Okan'ın çarpıcı değerlendirmeleri var.
08.07.2014 15:01 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ofisine dinleme cihazı yerleştirilmesi soruşturmasındaki ayrıntılar açığa çıkıyor. Medyamit haber sitesinde, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın avukatı Fidel Okan'ın da katkı sunduğu bir haberde bu detaylar aktarıldı. Buna göre; paralel yapının delil karartma ve soruşturmayı engelleme çabalarına rağmen her aşaması titizlikle yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan dosyanın içeriği, ihaneti bütün yönleri ve bütün çıplaklığıyla açığa çıkarıyor.
İşte soruşturmanın bütün detayları:
BÖCEKLERİN BULUNMASI…
Başbakanlık makamının görevlendirmesi üzerine MİT-Bilim Teknoloji ve Teknik Uygulamalar (BTU) Başkanlığı personelinden oluşan bir ekip tarafından 28-30 Aralık 2011 tarihleri arasında Başbakanın Keçiören ikametgahında, AK Parti Genel Merkez binasında, Başbakanlık merkez binasında ve Başbakanlık konutundaki çalışma ofislerinde teknik arama yapılıyor.
Arama neticesinde Başbakan’ın Keçiören ve Çankaya’daki ofislerinde başbakanın bizzat kullandığı masaların sağ tarafındaki çoklu prizlerin içinden böcek diye tabir edilen telsiz verici çıkıyor.
Böceklerin Başbakan’ın kriptolu telefonuna yakın bir yerden çıkması, uzun süreli dinleme amaçlı yerleştirilmiş olması dikkat çekiyor. Başbakanlık resmi konutu etrafında çok sayıda yabancı misyon var. Böceklerle aktarılan seslerin söz konusu misyonlara yerleştirilecek bir alıcı ile elde edilmesi mümkün. Keçiören’de bulunan böcek ise daha uzak mesafelere ses aktarabiliyor.
ŞÜPHELİ DAVRANIŞLAR, YALAN BEYANLAR…
Bulunan böcekler MİT ekibine teslim ediliyor. Başbakanlık Teftiş Kurulu soruşturma başlatıyor. Soruşturma neticesinde Keçiören ve Çankaya ofislerinde bulunan böceklerin tasarımının, yerleştirilme yöntemlerinin aynı olduğu tespit ediliyor. Cihazlar daha detaylı incelenmek üzere TÜBİTAK’a gönderiliyor.
Bu arada cihazların prizler içerisine montajı ile cihazların bulunduğu tarih arasında kalan zaman dilimi içinde (14-24 Kasım ile 28-29 Aralık), cihazların bulunduğu mekanlara giriş/çıkış yapma yetkisine haiz olan şahıslar araştırılmaya başlanıyor.
Dönemin Güvenlik Sistemleri ve Teknik Büro Amiri Serhat Demir ve arama/tarama ekibinin daha önceki böcek takip arama formlarını düzenli olarak tutmadıkları, ekibin söz konusu mekanlara giriş çıkışlarının kayıt altına alınmadığı, çalışma ofislerinin ayda iki defa taranması yönünde başkanlık talimatı olmasına rağmen talimatın düzenli bir biçimde yerine getirilmediği ve sorumlu kişilerin çeşitli bahanelerle sorumluluklarını örtmeye çalıştıkları tespit ediliyor.
Serhat Demir’in amirlerinin bilgisi dışında İstihbarat Dairesi Başkanlığı Teknik Şube Müdür Yardımcısı Sedat Zavar ve ekibi ile birlikte Keçiören’deki konutta dinleme cihazının bulunduğu odada 25 Kasım 2011’de ve 7 – 18 Aralık 2011 tarihleri arasında iki ayrı arama / tarama faaliyeti yaptığı ve jammer testi adı altında çalışmalar yaptığı tespit ediliyor.
Arama / tarama faaliyetleri ve “jammer testi” çalışmalarına katılan personelin zaman zaman ofiste yalnız kaldıkları tanık ifadeleriyle doğrulanmasına rağmen bu kişilerin sonradan teftiş kuruluna verdikleri ifadede bunun aksini söyleyerek gerçeğe aykırı beyanda bulundukları tespit ediliyor.
Böceklerin bulunmasından sonra MİT araştırmasına katkı sağlamak amacıyla Başbakanlık Koruma Dairesi (eski) Başkanı Mehmet Yüksel, Serhat Demir ile bir görüşme yapıyor. Serhat Demir’in İstanbul’da özel bir görev sebebiyle bulunduğu sırada Ankara’ya gelerek yaptığı arama / tarama faaliyetiyle ilgili olarak gerçeğe aykırı beyanda bulunarak söz konusu faaliyetleri gizlemeye çalıştığı tespit ediliyor.
Ayrıca Sedat Zavar ile Serhat Demir arasındaki irtibatın, Eylül – Aralık 2011’de devam edip, dinleme cihazlarının bulunması akabinde kesildiği tespit ediliyor.
Teknik Şube Müdürü Ali Özdoğan ile Sedat Zavar’ın aynı yıl içerisinde Haziran ve Kasım aylarındaki senelik izinlerini ABD’de geçirmelerine rağmen, kurumlarına bu izinleri Almanya’nın Stuttgart şehrinde geçirdikleri yönünde iki defa gerçeğe aykırı beyanda bulunarak ABD seyahatlerini gizleme çabası içinde oldukları tespit ediliyor.
PARALEL “FIRSAT OPERASYONU”
Soruşturmanın sonuç kısmında şu ifadelere yer veriliyor:
“Tespit ve değerlendirmeler neticesinde Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığı Güvenlik Sistemleri ve Teknik Büro (eski) Amiri Serhat Demir, İDB Teknik Şubesi (eski) Müdürü Ali Özdoğan, İDB Teknik Şubesi (eski) Md. Yrd. Sedat Zavar ve personeli İlker Usta ile Enes Çiğci’nin Keçiören İkametgah’ta 25 Kasım 2011 tarihinde ve 7-18 Aralık 2011 tarihleri arasında, resmi konutta ise 24 Kasım, 14 Aralık ve 20 Aralık 2011 tarihlerinde arama / tarama faaliyeti ve jammer testi adı altında gerçekleştirilen çalışmalar esnasında bir “fırsat operasyonu” şeklinde dinleme cihazlarını yerleştirdikleri, bilerek ve isteyerek bu faaliyet içerisinde yer aldıklarının değerlendirildiği;
İBD personeli Sedat Zavar’ın bu çalışmada önemli bir rol üstlendiği, Serhat Demir’in, Mehmet Yüksel ile gerçekleştirdiği görüşmelerde Ankara’ya gelişi, Çankaya ve Keçiören’deki aramalara ilişkin yalan ifadelere başvurması sebebiyle faaliyete bilerek ve isteyerek iştirak ettiği;
Serhat Demir tarafından kurallara aykırı olarak amirinin bilgisi dışında Çankaya konutunda İBD’de görevli şahıslarla birlikte 24 Kasım 2011’de dinleme cihazının bulunduğu makam odasında yapılması, ayrıca işlem esnasında 2 İBD personelinin kapalı kapılar ardında 10 dakika süreyle ofiste yalnız kalmaları sebebiyle Çankaya konutuna yerleşmenin 24 Kasım 2011’deki sözde arama çalışması sırasında yapıldığı;
Amir konumunda bulunmasından hareketle Sedat Zavar tarafından organize edilen faaliyete İBD personeli İlker Usta’nın da iştirak ettiği, yine İBD personeli Enes Çiğci’nin yerleşmeyi yapan ekiple bağlantılı olduğu;
Sedat Zavar’ın faaliyetlerini gizlemek amacıyla başkası adına kayıtlı GSM hatlarını kullandığı;
Başbakanın Keçiören’deki konutuna yönelik teknik yerleşmenin, konutta Serhat Demir, İstihbarat Daire Başkanlığı personeli Sedat Zavar ve İlker Usta ile Başbakanlık Teknik Arama Ekibi’nden polis memuru Sedat Saydam tarafından 25 Kasım 2011’de gerçekleştirilen sözde teknik arama sırasında yapıldığı;
Serhat Demir, Sedat Zavar ve İlker Usta’nın teknik yerleşme çalışmasını yönlendirdikleri ve bilerek faaliyette yer aldıkları kanaatine varıldığı;
İBD Teknik Şube Müdürlüğünde görevli Emniyet Amiri Sedat Zavar’ın Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Şube Müdürlüğü ile temas halinde olduğu, dinleme cihazlarına yönelik tarama işlemlerinin talep edilmesi halinde koordineli olarak gerçekleştirilmesi yönünde görevinin bulunduğu, Başbakanlık Koruma Dairesine araştırmaya konu dinleme cihazlarına yönelik tarama faaliyeti ve benzer konularda teknik desteklerin daha önce de verildiği, bu durumun rutin bir uygulama olduğu, Güvenlik Sistemleri Şube Müdürü Serhat Demir’in dinleme cihazlarına yönelik tarama işlemlerinin sorumlusu olduğu ve bu görevi rutin olarak yerine getirdiği;
Bir görevlendirme sebebiyle uzun süre İstanbul’da bulunduğu dönemde, 23 Kasım 2011’de Ankara’ya geldiği, geliş sebebinin böcek araması ve aile ziyareti olarak gerçekleştiği, Kasım-Aralık 2011 tarih aralığında Ankara’ya 6 kez gelip gittiği, bu ziyaretlerde 2 gün veya daha kısa süreli ailesi ile vakit geçirdiği;
Sedat Zavar’ın görevi gereği, 24-25 Kasım 2011 tarihlerindeki tarama işlemlerinin kendisi tarafından koordine edildiği, ekibi ile birlikte taramayı gerçekleştirdiği, Sedat Zavar’ın ekibi ile birlikte, 24 Kasım 2011 akşamı Çankaya resmi konutunda, 25 Kasım 2011 tarihinde ise Keçiören ikametinde ve AK Parti Genel Merkezi’nde dinleme cihazı aramasına destek verdiği, çalışma sırasında Başbakanlıkta bulunmayıp da İDB’de bulunan ve telefon hatlarını tarayan TALAN cihazı ve cihazın kullanımı için yardımcı olunduğu;
24 Kasım 2011’den sonra ise Çankaya resmi konutunda, Başbakanlık Resmi Konut Müdürü Cevdet Yıldırım’ın onayı ile 15 ya da 16 Aralık 2011 tarihinde toplam bir kez, daha sonra kurulması planlanan jammer cihazı denemesi için yardımcı olunduğu, çalışmalara Başbakanlık Koruma Dairesi görevlisi Başkomiser Volkan Korkmaz ile Başbakanlık Koruma Dairesi personelinden iki kişinin refakat ettiği;
Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar ile İstihbarat Dairesi (eski) Başkanı Ömer Altıparmak’ın MİT Müsteşarlığına giderek yaptıkları görüşme esnasında, MİT müsteşarının sorusu üzerine İDB Başkanının, arama / tarama ekiplerinin Başbakanlığa ait mekanlara 2010 yılı öncesinde gidilmekle birlikte son iki yıldır gitmedikleri şeklinde beyanda bulunduğu;
MİT tarafından İstihbarat Dairesi (eski) Başkanı Ömer Altıparmak ve ekibine yapılan bilgilendirme esnasında Serhat Demir ile birlikte İDB personelinin Başbakanlığa ait mekanlarda yaptığı arama / tarama faaliyetleriyle ilgili olarak emniyet görevlilerini itham eden ve tanık ifadeleriyle de desteklenen ciddi tespitlerin paylaşıldığı;
Bu paylaşıma rağmen İstihbarat Dairesi (eski) Başkanı Ömer Altıparmak tarafından herhangi bir soruşturma süreci başlatmak yerine, ilgili personel ile yapılan şifahi görüşmelerden edinilen bilgilere itibar etmek suretiyle personelini savunduğu ve kurumsal savunma refleksi geliştirilerek önceki beyanından farklı olarak Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar’a kendisinin bilgisi olmadan ekibinin zaman zaman mezkur mekanlara arama / tarama faaliyetlerine destek olmak üzere gittiğini söylediği;
Diğer taraftan Başbakanın Keçiören İkametgahındaki çalışma ofisinde MİT BTU Başkanlığı ekibince yapılan çalışma neticesinde ilk dinleme cihazının tespit edildiği 28 Aralık 2011 tarihinde, ifadesinde aksini beyan etmesine rağmen MİT BTU Başkanlığı AR-GE Daire Başkanı Orhan Şengül ile söz konusu teknik yerleşme çalışmasını yönlendirdiği ve bilerek bu faaliyetin içerisinde yer aldığı değerlendirilen Ali Özdoğan arasında bir irtibatın olması, ertesi gün, yani Başbakanın resmi konutundaki çalışma ofisinde ikinci dinleme cihazının bulunduğu 29 Aralık 2011 tarihinde adı geçenlerin irtibat kurmaları ve akabinde bir araya gelerek kısa süreli bir görüşme gerçekleştirmeleri, yine aynı tarihte İDB personeli İlker Usta’nın Başbakanın ikametgahı civarında olması, adı geçenlerin irtibatlarının 2012 yılı Ocak ayının ilk haftasında da devam etmesi ve sonrasında herhangi bir irtibatlarının bulunmaması,
Yine, ifadesinde aksini beyan etmesine rağmen Orhan Şengül ile dinleme cihazlarının bulunması akabinde cihazların teknik özellikleri ve hangi tarihlerde mekanlara yerleştirildiğinin tespiti amacıyla yapılan çalışmaları yöneten TÜBİTAK BİLGEM Başkanı Hasan Palaz arasında Kasım 2011 – Şubat 2012 tarihleri arasında irtibatın olması,
Cihazlar üzerinde teknik çalışmaların yapıldığı Aralık 2011 – Ocak 2012 tarih aralığında, dönem itibariyle TÜBİTAK bünyesinde Kocaeli ilinde görev yapan Faruk Sarı ile ifadesinde aksini beyan etmesine rağmen Ali Özdoğan’ın irtibat halinde olması ve sonrasında bu kişilerin irtibatlarının kesilmesi, Faruk Sarı ile Hasan Palaz’ın aynı dönemde irtibatlı olmasına rağmen 2012 Şubat ayı sonrasında irtibatlarının kesilmesi,
Yönündeki tespit ve değerlendirmeler, dinleme cihazlarının tespit edilmesi akabinde ilgililerin bulunması amacıyla MİT tarafından yapılan çalışmalar sürdürülürken bu çalışmalar içerisinde yer alan MİT mensubunun, söz konusu teknik yerleşme çalışmasını yönlendirdiği ve bilerek bu faaliyetin içerisinde yer aldığı düşünülen İDB Teknik Şube (eski) Müdürü Ali Özdoğal ile irtibatının olması, akabinde aynı kişinin olayın aydınlatılması için cihazlar üzerinde teknik çalışmalar yapan TÜBİTAK yöneticisiyle görüşmesi, dönemin hassasiyeti de dikkate alındığında durumun şüpheli bulunduğu;
Cihazların mekanlara yerleştirilebileceği muhtemel tarih aralığının tespitine yönelik gerek TÜBİTAK gerekse TOBB bilirkişilerince yapılan incelemede 14-24 Kasım 2011 tarihleri arasında dinleme cihazlarının poliüretan dolgu malzemesiyle çoklu prizlerin içerisine monte edildiği tahmini ve cihazların Keçiören ikametgah ve resmi konutunda 28 – 29 Aralık 2011 tarihlerinde bulunduğu dikkate alındığında cihazların priz içerisine montajıyla cihazların bulunduğu tarih arasında kalan zaman dilimi, dinleme cihazlarının başbakanın çalışma ofislerine konulduğu muhtemel tarih olarak ele alındığı şeklinde rapor düzenleniyor.
Yapılan soruşturma esnasında “bulan koymuştur şeklinde bir varsayımdan hareketle cihazların daha önceden MİT elemanları veya MİT elemanları ile iltisaklı kişilerce mekanlara konulduğu, daha sonra gelen MİT tarama ekibinin de cihazları bulduğu” şeklindeki hususu destekler nitelikte herhangi bir tespit olmadığı gibi bu şüpheyi doğrular nitelikte herhangi bir somut emare ile de karşılaşılmıyor.”
İŞTE BÖCEKLERİ YERLEŞTİRENLER…
“Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı Teknik Şubesi (eski) Müdürü Ali Özdoğan, Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığı Güvenlik Sistemleri ve Teknik Büro (eski) Amiri Serhat Demir, İstihbarat Dairesi Başkanlığı Teknik Şubesi (eski) Müdür Yardımcısı Sedat Zavar ve İstihbarat Dairesi Başkanlığı personelleri Komiser Yardımcısı Enes Çiğci ile Başpolis Memuru İlker Usta’nın Başbakanın Keçiören ikametgahı ve Çankaya resmi konutunda bulunan çalışma ofislerine dinleme cihazlarını yerleştirdikleri,
Şüphelilerin bu faaliyetlerinde TÜBİTAK’ta görevli Hasan Palaz ve Faruk Sarı’dan destek alarak amaçlarını uygulamaya geçirdikleri,
Başbakanlık Koruma Daire Başkanı Mehmet Yüksel ve Başkan Yardımcısı Zeki Bulut’un ve Ahmet Türer’in denetim görevlerini tam yapmadıklarından dolayı böcek koyma işini yapan şüphelilere bilerek ve isteyerek yardım ederek faaliyetlerine ortak oldukları,
Şüpheli Ahmet Türer’in Bulgaristan vatandaşına ait kimlik bilgilerini kullanarak bu şahsın kimliği ve Emniyet Genel Müdürlüğünden ihraç edilmesine rağmen personel kimlik kartını halen taşıyarak, örgütlü bir yapılanma içerisinde elde edilen bilgi / belgelerin taşınmasında rahat hareket etme kabiliyeti kazandığı,
Diğer şüpheliler İbrahim Sarı, Seyit Saydam, Hurşit Gölbaşı ve Harun Yavuz’un böcek koyma işlemini gerçekleştiren şüpheliler ile birlikte hareket ettikleri, suçun işlenmesine göz yumdukları, bilerek ve isteyerek diğer şüphelilere yardım ettikleri yönünde kanaat hasıl olmuştur.”
CEPTEN ÇIKAN PARALEL BELGE
Dosyaya göre ayrıca Şüpheli Ahmet Türer’in ceket cebinden çıkan bir A4 kağıdında “…daireler kurulunda HİZMET’İN HAKİMLERİ tarafından bozulmuş, şu an HİZMET’İN HAKİMLERİNİN hukuka aykırı bir şekilde mahkumiyet için uğraştıkları biliniyor” şeklinde ifadeler yer aldığı da belirtiliyor.
Dosyada Ahmet Keleş, Latif Erdoğan ve Selim Çoraklı gibi daha önce hareket içinde yer alıp sonra ayrılmış kişilerin ifadeleri de referans gösteriliyor:
DEVLETİ ELE GEÇİRMEYE ÇALIŞAN BİR YAPI…
“Eğitim / öğretim çağlarında tespit edilerek yetiştirilen zeki çocukların, daha önceden belirlenen hassasiyet arz eden devlet kurumlarına (emniyet, yargı, silahlı kuvvetler vb.) uzun vadeli bir plan/program/strateji dahilinde sistematik bir şekilde yerleştirildikleri, süreç içerisinde burada kritik görevlere gelmelerinin sağlanarak etkinlikleri / yetkileri arttırılıyor ve kadrolaşıyorlar.
Ülke genelinde yapılan sınavlarda sınav sorularını ele geçirip (komiser yardımcılığı, KPSS, üniversite giriş, hakim ve savcı sınavları vb.) kendi mensuplarına vermek suretiyle sınavlarda başarılı olmaları sağlanıyor, bu sayede yüksek mevki ve makamlara gelmelerine imkan tanınıyor.
Bu mensupları vasıtasıyla emniyet ve yargı başta olmak üzere bütün devlet kurumları içerisinde farklı bir alternatif/paralel örgütlenmeye giderek devletin ve milletin menfaatlerini hiçe sayarak, hukuk dışı yollara tevessül etmek suretiyle kendi yapılanmalarının çıkarları doğrultusunda hareket ediyorlar, nihayetinde devleti ele geçirmeyi planlıyorlar”.
7 KATMANLI ÖRGÜT YAPISI
“Bu örgütün içerisinde piramit şeklinde 7 katmandan oluşan bir yapılanma var. 1. Katman halk tabakası, 2. ve 3. Katman kutsiler olarak cemaatin vurucu gücü operasyonel gücü. Asli elemanları burada yetiştirilip, motive edilip, şekillendirilip sahaya indiriliyor, resmi kurumlar, medya, hastane hizmetleri ve ticari hizmetler gibi unsurlar bulunuyor. 4. katman ara kat. 5-6 ve 7. katmanın içerisinde ülke imamı, şehir imamı, semt imamı, Işık Evleri imamı şeklinde sorumlular bulunuyor. Ayrıca devlet kurumları içerisinde de benzer şekilde hiyerarşik bir yapılanma oluşturuyor.
Himmet adı altında mensuplarından toplanan aidat paraları, özel okul, dershane, şirket vs. gibi ticari işletmeleri vasıtasıyla yüksek oranlarda bir kaynak akışları bulunuyor.
SADECE KENDİ ÇIKARINI DÜŞÜNEN BİR ÖRGÜT
Dosyada ayrıca tanık beyanlarına dayanılarak şu ifadelere de yer verildi:
“Son dönemde özellikle seçim sürecinde devletin gizli kayıtlarını, gizli toplantılarını, gizli telefon görüşmelerini, devlet kademelerindeki kendi unsurları vasıtasıyla her türlü yolu mubah sayan bir anlayışla ele geçirip Twitter, Facebook, You Tube gibi sosyal paylaşım sitelerinde yayınlayarak ifşa etmek suretiyle devleti / hükümeti zor durumda bıraktıkları, itibarsızlaştırmak gayretiyle bir nevi casusluk suçunu işledikleri, usulsüz, gerçek dışı sebeplerle hukuka aykırı dinlemeler yaparak sahte deliller ürettikleri, bu delillerin kullanılmasıyla mahkemelerde davaların açıldığı ve kendi çıkarlarına ters düşen, kendilerine tehdit olarak gördükleri kişilerin yargılanmalarını, hatta cezaevlerine gönderilmelerini sağladıkları, meslekten / memuriyetten çıkarılmalarına sebep oldukları,
Bütün bunların, devletin ortadan kaldırılmasına, ele geçirilmesine, anayasal düzenin cebren değiştirilerek yok edilmesine, hükümeti iş yapamaz hale getirmeye ve devirmeye yönelik belirli bir strateji doğrultusunda gelen talimatlar üzerine yapıldığı, bu uğurda her türlü baskı, cebir vb. tarzda hareketlerin de mubah görüldüğü ve buna salık verildiği, dolayısıyla yasadışı bir örgüt konumuna geldikleri yönünde kendilerini “Hizmet Hareketi” olarak adlandıran yapıya matuf birtakım iddialara yer verildiği anlaşılmaktadır”.
Soruşturmanın sonuç bölümündeki ifadeler ise şöyle:
“17 Aralık sonrasında yayınlanan ses kayıtlarının ülkemizde karışıklık ve benzeri ortamlar oluşturma amacıyla bir plan dahilinde kamuoyuna servis edildiği, bunların analiz edilmesi sonrasında;
3 AŞAMALI DARBE PLANI
Birinci aşamada yayınlanan / yayınlanacak olan ses kayıtlarının genel çerçevesinin kamuoyunda gündem oluşturan yazarlar tarafından geniş kitlelere iddia şeklinde ana hatları ile duyurulması,
İkinci aşamada şahıslar tarafından ortaya atılan bu iddiaların özellikle belirli basın kuruluşları aracılığı ile haberleştirilerek ülke genelinde tartışılır hale getirilmesi,
Üçüncü aşamada ise konuya ilişkin bilinçaltı algısı oluşturulmuş kitlelere yönelik ajite edici ses kayıtlarının yayınlanması ve bunu müteakiben sosyal medya üzerinden belirtildiği üzere geniş kitlelere hitap eden söz konusu yazarlar aracılığı ile ses kayıtlarının ülke düzeyinde tartışılır hale getirilmesi, mevcut hükümet aleyhine tepkiselliğin arttırılması, kitlelerin harekete geçirilmesi, devlet kurumlarının ve bürokrasinin yıpratılmaya çalışılması, hükümeti iş yapamaz hale getirmeye ve devirmeye yönelik bir strateji doğrultusunda gelen talimatlar üzerine yapıldığı değerlendirilmiş,
Bu noktada oluşturulan sistemin tamamen organize bir şekilde, üst akılla profesyonelce oluşturulmuş ve ülkemiz aleyhine işletilen programlı bir sistem olduğu ve bu sistemi “Hizmet Hareketi” olarak değerlendirdikleri, bu haliyle yasadışı bir örgüt konumunda bulundukları açık ve net bir biçimde ortaya çıktığı anlaşılmıştır.”
------------------------------------------------------------------------------
FİDEL OKAN: VATANA İHANET!
Bu habere, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın avukatı Fidel Okan da katkı sundu. Böcek yerleştirme olayını ve konuyla ilgili soruşturmayı bir hukukçu gözüyle değerlendiren Okan'ın sözleri şu şekilde:
"Başbakanı yıllardır dinleyen “çete”nin marifetlerini, Böcek Operasyonu dosyasını okuduğumda daha iyi anladım. Operasyon sonucunda şimdilik 5 kişi hakkında tutuklama kararı çıkarıldı. Zaman ilerledikçe bu dosyanın örgüt ana dosyasına bağlanacağını şimdiden söyleyebilirim. Kamuoyunun dosyayı daha iyi anlayabilmesi için önemli detayları çıkarıp yazıya döküyorum.
Operasyonun Başlangıcı
Operasyonun son döneminde gerek TMK Daire Başkanlığı, gerekse İstihbarat Daire Başkanlığı son derece titiz bir çalışma yürütmüş. Mesele her boyutuyla ele alınmış. Daha önce cemaatin kontrolünde olan bir takım birimlerin her türlü delil karartma ve soruşturmayı engelleme girişimlerine rağmen, karartmayı unuttukları delillerden yola çıkılarak, son derece başarılı bir çalışmanın altına imza atılmış.
Öncelikle Böcek Operasyonunun, Başbakanlığın görevlendirmesi ile MİT- Bilim Teknoloji ve Teknik Uygulamalar Başkanlığı personelinin 28-30 Aralık 2011 tarihleri arasındaki çalışmaları ile start aldığını söylemek gerekir.
Bu görevlendirme;
-Keçiören İkametgâhı
-Ak Parti Genel Merkez Binası
-Başbakanlık Merkez Binası
-Başbakanlık Konutundaki Çalışma Ofisleri
gibi mahrem mekanların gizli dinleme ve gözetleme sistemlerine karşı kontrol amacıyla yapılmıştır.
28 Aralık 2011 tarihinde Keçiören’de Başbakan tarafından kullanılan Çalışma Ofisinin teknik araması sırasında, 416 MHz bir telsiz verici yayını ile karşılaşılmış, bu yayının dış ortamdan yapılmadığı tespit edildikten sonra aramalara hız verilmiş, sonunda Başbakan tarafından kullanılan masanın sağ tarafındaki ‘Far Marka 6 Girişli Çoklu Priz’ içinden telsiz yayınının yapıldığı tespit edilmiştir.
Ayrıca çoklu prizin elektriği kesildiğinde yayının sonlandığı, elektrik verildiğinde yayının tekrar başladığı da tespit edilmiştir. Çoklu Priz açılmadan önce X-RAY cihazı ile görüntüleme yapılmış ve özel bir yapının varlığını andıran görüntü ile karşılaşılmıştır. Sonrasında ise ilk böcek “telsiz verici”ye ulaşılmıştır. Bu ilk durum sadece Başbakanlık Başmüşaviri ile paylaşılmış, sonrasında ise çoklu priz MİT görevlileri tarafından teslim alınmıştır.
29 Aralık 2011 tarihinde Başbakanlık Çankaya Resmi Konutundaki makam odasında yapılan aramada aynı şekilde Başbakan tarafından kullanılan masanın sağ tarafında 3 girişli çoklu piriz içerisinde elektrik şebekesinden beslenen bir böcek ‘telsiz verici’ daha tespit edilmiştir.
Yukardaki tespitlerin yapılmasından sonra, Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanı ve aynı zamanda dosyanın şüphelisi Mehmet Yüksel tarafından durumun rapor edilmesi üzerine, Başbakanın 25.12.2012 tarih ve 106 Sayılı oluru ve Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 02.01.2013 tarihli 0002 Sayılı oluru ile soruşturma başlatılmıştır. Böceklerin tespitinden bir yıl sonra soruşturmanın başlatılması dikkat çekicidir…
Yapılan incelemelerde iki verici devresinin aynı tasarıma sahip olduğu, cihazların yerleştirme yönteminin aynı olduğu ve yerleştirilen cihazları gizlemek için kullanılan malzemeler ile malzemelerin kapatıldığı plastik kalıbın yapılarının birbirine benzediği ortaya çıkmıştır.
Daha Kapsamlı değerlendirme İçin TÜBİTAK incelemesi;
Malzemelerin ömür tespiti, işlemci üzerindeki yazılımın okunması, kart üzerindeki malzemelerin listesinin oluşturulması, üzeri silinmiş malzemelerin isimlerinin belirlenmesine yönelik olarak Tübitak çalışmalarını yapmış ve raporunu sunmuştur. Sadece Tübitak değil TOBB Ekonomi ve Teknoloji Ünv. de bir inceleme gerçekleştirmiştir.
Keçiören ve Resmi Konuta Giren herkesin tespit çalışması;
Yukardaki inceleme ve raporlardan sonra, malzemenin en erken yerleştirildiği düşünülen 01 Temmuz 2011 ile malzemelerin ele geçtiği 28/29 Aralık 2011 arasında konuta girdiği görülen tüm isimler, öncelikle meslekleri ve meşguliyetleri, ofise gelme gerekçeleri, buraya direkt erişim olanakları, adlarına veya başka isimlerle kayıtlı oldukları GSM’ler tespit edilmiş, analizleri yapılarak kullanıcılar ve irtibatları tek tek tespit edilmiştir.
Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nden alınan fiziki takip kararları sonrasında şüphelilerin ilişkileri ve yaptıkları görüşmeler de ayrıca tespit edilerek dosyaya girmiştir.
Dosyanın Pensilvanya ayağı;
Özellikle ifade etmek lazım; gerek böceklerin yerleştirilmesi, gerekse yapılan faaliyetin profesyonelce yapıldığı arkada hiçbir iz bırakmamak adına çok önemli gayretler sarf edildiği çok rahat anlaşılmaktadır. Ancak dikkate alınmayacağı ve ortaya çıkmayacağı düşünülen bazı ipuçları “Böcek Operasyonu”nun gizli bağlantılarını da açığa çıkarmıştır.
Örneğin Şüphelilerden Ali Özdoğan ve Sedat Zavar aynı yıl içerisinde Haziran ve Ekim- Kasım aylarında senelik izinlerini ABD’de geçirmelerine rağmen, kurumlarına bu izinlerini Almanya/Stutgart’ta geçirecekleri yönünde iki defa gerçeğe aykırı beyanda bulunarak, ABD seyahatlerini gizlemeye çalışmışlardır.
Şüpheli Ahmet Türer’in üst aramasında cebinden A4 kağıdına yazılmış bir not çıkmış. Not içeriğinde “…. Daireler kurulunda hizmetin hakimleri tarafından bozulmuş, şu an hizmetin hakimlerinin hukuka aykırı bir şekilde mahkumiyet için uğraştıkları biliniyor” şeklindeki bilgiye ulaşılmıştır. “Hizmetin Hakimleri” sözünün Fethullah Gülen liderliğindeki “hizmet hareketi”ni işaret ettiği dosyadaki diğer bulgularla birlikte ortaya çıkarılmıştır.
Böcek Operasyonu devam ederken bazı yazarların, “böcekleri kim bulduysa o koymuştur ”şeklindeki yazıları ve bu yönde bir algı oluşturma çabaları, örgütün diğer ayağı tarafından yapılmaktadır. Açıkça söylemek gerekir ki, böceklerin daha önceden MİT elemanları veya Mit elemanları ile iltisaklı kişilerce mekânlara konulduğu, daha sonra gelen MİT tarama ekibinin de cihazları bulduğu şeklindeki hususu destekler nitelikte herhangi bir tespit olmadığı gibi, bu şüpheyi doğurur nitelikte herhangi bir somut emare ile dahi karşılaşılmamıştır.
Sonuç;
Böcek operasyonu bize çok açık bir şekilde göstermiştir ki; devletin mahremiyetine tecavüz eden bir ihanet çetesi vardır. Şimdi burada devlet, bu çeteyi tüm unsurları ile ortaya çıkarıp deşifre edecektir. Bu bir temenni değildir; bu bir zorunluluktur.
Ortada bir vatan hainliği olduğu da bu noktada tartışmasızdır. Taraflı tarafsız herkesin meseleye böyle bakması gerekmektedir. (Fidel Okan, Medyamit)
(08 Temmuz 2014, 15:01)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: