Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Veli Küçük, Doğu Perinçek, Tuncay Özkan, Sedat Peker, Mustafa Levent Göktaş'ın da aralarında olduğu Ergenekon davası sanığı 35 kişinin tahliye taleplerini oybirliğiyle reddetti. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, gerekçe yazısında; özel yetkili mahkemelerin TBMM tarafından kaldırılmasının Anayasa'ya aykırı olduğunu, mahkemelerin kapatılmasının HSYK'nın yetkisinde olduğunu, çıkarılan son yasanın anayasaya aykırılığı nedeniyle iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurduklarını söyledi. Bu açıklamaya ilk tepki HSYK'dan geldi. Mahkemenin yetki gaspı yaptığını belirten HSYK 'Mahkeme kurma-kaldırma yetkisi TBMM'dedir' dedi. HSYK, mahkemenin kanun iptali için AYM'ye başvurma yetkisine sahip olmadığını da açıkladı. Bir açıklama yapan Anayasa mahkemesi ise, mahkemeden kendilerine herhangi bir başvurunun gelmediğini belirtti. Konuyla ilgili bir başka gelişme daha yaşandı. Ergenekon sanıklarından Tuncay Özkan, Levent Göktaş ve Sedat Peker'in talebini görüşen İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi üç sanığa da tahliye kararı verdi. Dolayısıyla bu üç sanık için aynı gün aksi yönde bir karar üst mahkemeden gelmiş oldu. Kararla ilgili bir açıklama yapan mahkeme üyesi Keskin Karakurt, Ergenekon davasına bakan mahkeme heyetini eleştirerek, 'Yetkili biziz. Yedi aydır karar yazmadınız, daha ne kadar tutacaksınız!' dedi. Bu şok gelişmeler sonrası HSYK'nın acilen harekete geçip Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyetini görevden alabileceği ileri sürülüyor.
10.03.2014 15:53 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Veli Küçük, Doğu Perinçek, Tuncay Özkan, Sedat Peker, Mustafa Levent Göktaş'ın da aralarında olduğu Ergenekon davası sanığı 35 kişinin tahliye taleplerini reddetti. Ancak Çağlayan Adliyesi'ndeki diğer mahkemelerde davanın diğer sanıklarının tahliye talepleri görüşülürken 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği bu karar kafaları karıştırdı.
MAHKEME BAŞKANI: ÖYM'LERİN KALDIRILMASI ANAYASAYA AYKIRI
Karar yazısında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Özel Yetkili Mahkemelerin (ÖYM) TBMM tarafından kaldırılmasının Anayasa'ya aykırı olduğunu ve mahkemelerin kapatılmasının HSYK'nın yetkisinde olduğunu açıkladı. Özese, mahkemenin bu konu ile ilgili Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunduğunu da söyledi.
MAHKEMEDEN OYBİRLİĞİYLE RET
Ergenekon Davası'ndan tutuklu bulunan aralarında İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Gazeteci Tuncay Özkan, emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu 35 sanığın tahliye talebi oy birliğiyle reddedildi. 16 sayfalık kararda Ergenekon Davası'na bakan Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ile üye hakimler Sedat Sami Haşıloğlu ve Hüsnü Çalmuk'un imzası bulunuyor. Oybirliğiyle alınan kararda, 6 Mart 2014 günü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanarak Resmi gazetede yayınlanmasıyla yürürlüğe giren yasa gereği azami tutukluluk süresinin 5 yıl olması ve sanık Mehmet İlker Başbuğ hakkında Anayasa Mahkemesince verilen 6 Mart 2014 tarihli ihlal kararı nazara alınarak tahliye talebinde bulundukları belirtildi.
"GEREKÇELİ KARARIN ÖNEMLİ BİR KISMI YAZILMIŞTIR"
Dava hakkında genel bilgilerin verildiği kararda, 20 Ekim 2008'de duruşmaları başlayan Ergenekon Silahlı Terör Örgütü Davası'nın 5 Ağustos 2013' te sona erdiği hatırlatıldı. Kararda, "Mahkememizin kısa kararında ayrıca, bir kısım sanıklar hakkında 125 suçtan beraat, 9 sanık hakkında düşme, 7 sanık hakkında tefrik, 6 sanık hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yöneticiliğinden, üyeliğinden ve diğer suçlardan dolayı sanıklara, 05 Ağustos 2013 tarihinde değişik cezalar verilmiştir. Ancak karar kesinleşmemiş olup gerekçeli kararın yazımı devam etmektedir. Gerekçeli kararın önemli bir kısmı yazılmıştır" denildi.
"ÇOK SANIK HAKKINDA AĞIR CEZALAR TAKDİR EDİLMİŞTİR"
Kararda, "Yargılama sonunda, Ergenekon diye bir örgüt olduğu, bu örgütün yapısı, eylemleri ve belgeleri dikkate alındığında mevcut yasalara göre silahlı bir terör örgütü olduğu, bu silahlı terör örgütünün bir derin devlet yani Gladyo /Kontrgerilla yapılanması olduğu ve esas olarak Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yasadışı olarak oluşturulup faaliyet gösterdiği, mensupları arasında asker-sivil toplumun her kesim ve statüsünden insanların bulunduğu, bu örgütün toplumda kaos oluşturmaya yeterli nitelik ve nicelik olarak vahamet arz eden miktarda kayıt dışı mühimmata sahip olduğu gibi hususlar mahkememiz tarafından sabit görülmüş, mahkememiz tarafından bu nedenle müebbet hapis dahil bir çok sanık hakkında ağır cezalar takdir edilmiştir" ifadelerine yer verildi.
"ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ÇOK KARIŞIK BİR İLİŞKİLER YUMAĞINA SAHİP OLDUĞU GÖRÜLMÜŞTÜR"
Kararda şu ifadelere yer verildi: "Yapılan yargılamada, Türkiye'deki derin devletin adı olan Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün çok karışık bir ilişkiler yumağına sahip olduğu görülmüştür. Örgütün yargılanan ve mensuplarının cezalandırıldığı belli bir kısmı açığa çıkarılmış ise de, bazı hücrelerine ulaşılamadığı görülmüştür. Yine Ergenekon Terör Örgütü' nün bazı birimleri ve uzantıları hakkında dosya kapsamına göre isabetli yorum yapılabilmesi mümkün olsa da, bunlarla alakalı dosyada hukuki olarak yeterli delile ulaşılamadığı ortadadır. Bu yüzden bunların ayrı bir soruşturma ile ortaya çıkarılmasının mümkün ve gerekli olduğu düşünülmektedir."
TAHLİYE TALEPLERİ REDDEDİLDİ
Karar şu ifadelerle tamamlandı: "İzah edilen hususlar ve davanın henüz kesinleşmemiş olması dikkate alındığında, mahkememizin 27 Temmuz 2012 tarihli oturumunda tüm tutuklu sanıklar için belirtilen ortak gerekçeler ile birlikte her bir sanık için belirtilen özel gerekçenin (g) bentlerinde ayrıntılı şekilde, Tutuklu sanıkların tutuklamayı gerektirir mevcut somut delillerin gösterildiği ve bu gösterilen gerekçeler doğrultusunda sanıkların suçları sabit görülerek haklarında ağır müeyyideleri gerektiren cezaların tayin edildiği, sanıkların psikolojik harekat, kara propaganda yapmak suretiyle görsel ve yazılı medyayı, milletvekillerini, kamu oyunu, yargılama mercilerini etkileme, yönlendirme ihtimallerinin bulunması, davayı itibarsızlaştırma ve kaçma şüphelerinin bulunması, hükümle birlikte haklarında yakalama kararı çıkarılan bir kısım sanıkların halen yakalanamamış olmaları, daha önce haklarında yakalama kararı çıkartılıp firari durumda bulunan ve dosyamızdan tefrik edilen sanıklarından henüz yakalanamamış olmaları, Sanıkların, halen hükmen tutuklu durumunda olmaları, almış oldukları cezaların miktarları, 19 sanık hakkında müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmiş olması, daha önceki gerekçelerimizde dikkate alınarak sanıkların tutukluluk hallerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi uygulamalarında tutuklama için makul suç şüphesinin dahi yeterli görüldüğünün AİHM içtihatlarında da kabul edildiği, bu nedenlerle atılı suçları işledikleri sabit olan tutuklu sanıklar haklarında daha hafif koruma tedbiri olan adli kontrol tedbiri uygulanmasının yetersiz kalacağı yönündeki 05 Ağustos 2013 tarihli kararımızda herhangi bir değişiklik bulunmadığından ve bu sanıkların AİHM kararlarından ve Yargıtay Genel Ceza Kurulu kararlarından da hükmen tutuklu statüsünde olup bu sürede geçen zamanın tutukluluktan sayılmadığı ve kanunen tutuklu olmadıkları anlaşıldığından, bu konuda kanunen bir karar verilmesi imkanı da bulunmadığından, sanıkların vaki taleplerinin reddine oy birliğiyle karar verildi."
TAHLİYE TALEBİ REDDEDİLEN SANIKLAR ŞÖYLE:
1-Levent Göktaş, 2-Mehmet Fikri Karadağ, 3-Özkan Kurt, 4-Ulaş Özel, 5-İsmail Sağır, 6-Mehmet Demirtaşyin Öz, 7-Hasan Ataman Yıldırım, 8-Levent Ersöz , 9-Muzaffer Tekin, 10-Sedat Peker, 11-Boğaç Kaan Murathan , 12-Semih Tufan Gülaltay, 13-Mustafa Dönmez, 14-Veli Küçük, 15-Fikret Emek, 16-Kemal Kerinçsiz, 17-Serdar Öztürk, 18-Yalçın Küçük, 19-Aykut Metin Şükre, 20-Ergün Poyraz, 21-İbrahim Şahin, 22-Kemal Aydın, 23-Doğu Perinçek, 24-Mehmet Bedri Gültekin, 25-Turhan Özlü, , 26-Erkan Önsel, , 27-Hikmet Çiçek, 28-Mehmet Deniz Yıldırım, 29-Hikmet Çiçek, 30-Hasan Atilla Uğur, 31-Ahmet Tuncay Özkan, 32-Durmuş Ali Özoğlu, 33-Mehmet Zekeriya Öztürk, 34-İsmail Yıldız, 35-Oktay Yıldırım.
HSYK: MAHKEME KURMA-KALDIRMA YETKİSİ MECLİS'TEDİR
Mahkemenin şok açıklamasına ilk jet yanıt HSYK'dan geldi. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, kanunlar çerçevesinde mahkeme kurma ve kaldırma yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ait olduğunu açıklayarak 13. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği kararı "yetki gaspı" olarak yorumladı.
13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin "TBMM 'nin Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırması Anayasa'ya aykırı" iddiasına yanıt HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur'dan geldi. Okur, yaptığı açıklamada, "Mahkemeleri Meclis kurar ve kapatır" diyerek 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin iddialarını yalanladı.
13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ortaya attığı iddialar ve HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur'un yanıtları şöyle:
13. AĞIR CEZA'NIN İDDİASI: TBMM'nin ÖYM'leri kaldırma yetkisi yok...
HSYK'NIN YANITI: Mahkeme kurma ve kapatma yetkisi TBMM'nindir. Anayasa'nın 142. maddesi mahkemelerin kurulması kararını kanuna bırakır.
13. AĞIR CEZANIN İDDİASI: Davaya bakma yetkisi, hala bizde...
HSYK'NIN YANITI: Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin yasa Cumhurbaşkanının da onayından geçerek yürürlüğe girmiştir. Artık 13. Ağır Ceza Mahkemesi diye bir mahkeme kalmamıştır.
13. AĞIR CEZANIN İDDİASI: Anayasa Mahkemesi'ne ÖYM'leri kaldıran kanunun iptali için başvurduk.
HSYK'NIN YANITI: Bir Mahkeme bir kanunun iptalini isteyemez. Kanun iptal isteme yetkisi milletvekillerine ve Cumhurbaşkanı'na aittir. Bir mahkeme ancak, elindeki davayı Anayasa Mahkemesi'ne götürebilir.
ANAYASA MAHKEMESİ'NDEN DE JET YANIT
Mahkemeye bir diğer cevap AYM'den geldi. Anayasa Mahkemesi'nden yapılan açıklamada, ''13. Ağır Ceza Mahkemesi'nden bize ulaşan herhangi bir başvuru yok'' denildi.
TUNCAY ÖZKAN'I TAHLİYE EDEN HAKİM: ONLAR DEĞİL, BİZ YETKİLİYİZ
Konuyla ilgili bir başka gelişme daha yaşandı. Ergenekon sanıklarından Tuncay Özkan, Levent Göktaş ve Sedat Peker'in talebini görüşen İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi üç sanığa da tahliye kararı verdi. Dolayısıyla bu üç sanık için aynı gün aksi yönde bir karar üst mahkemeden gelmiş oldu.
İstanbul 21'inci Ağır Ceza Mahkemesi Özkan ve Göktaş hakkında yurt dışı çıkış yasağı koyarken, Peker'e aldığı ceza miktarını dikkate alarak adli kontrol tedbiri uygulanmasına gerek görmedi. Tuncay Özkan ve Levent Göktaş'a tahliye gerekçesi şöyle: "Sanıkların tutuklu kaldıkları süreler, delillerin toplanmış olup karartılma kuşkusunun kalmaması, sanıkların sabit ikametgah sahibi olması, karar onansa dahi kesinleşebilmesi için geçebilecek muhtemel süre, kararın bozulması halinde telafisi mümkün olmayan mağduriyetlere neden olabileceği, tutuklamanın tedbir olması, benzer konumda tahliye edilmiş sanıklar bulunması nedeniyle söz konusu durumun adalet duygularını incitebilecek olması."
Ergenekon davası kapsamında hakkında tahliye kararı verilen Sedat Peker'in, hakkında İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hapis verilen ve Yargıtay tarafından onaylanan cezası nedeniyle tahliye edilmesi beklenmiyor. Peker’in, "silahlı suç örgütü kurmak ve yönetmek", "gasba teşebbüs", 2 kişiye karşı "kişi hürriyetinden yoksun kılma" suçlamasıyla yargılandığı İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezası verilmiş, Yargıtay 9. Ceza Dairesi de Sedat Peker'in 15 yıl 8 aylık hapis cezasını onamıştı. Peker’in tahliye edilmesi beklenmiyor. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi, Sedat Peker'e, "silahlı suç örgütü kurmak ve yönetmek", "gasba teşebbüs", 2 kişiye karşı "kişi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından toplam 14 yıl 5 ay 10 gün hapis cezası vermişti.
Kararla ilgili bir açıklama yapan İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi Keskin Karakurt, Ergenekon davasına bakan mahkeme heyetini eleştirerek, 'Yetkili biziz. Yedi aydır karar yazmadınız, daha ne kadar tutacaksınız!' dedi.
HANGİ KARAR GEÇERLİ?
İki mahkemenini verdiği iki ayrı karar 'peki hangi karar geçerli?' sorusunu gündeme getirdi. Sanık avukatları ve hukukçular, 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 'tahliye reddi' kararının yok hükmünde olduğu konusunda hemfikir.
HSYK, HAKİMLERİ GÖREVDEN ALABİLİR
Bu şok gelişmeler sonrası HSYK'nın acilen harekete geçip Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyetini görevden alabileceği ileri sürülüyor.
SANIK AVUKATI ERSÖZ: KARAR GEÇERSİZ
Ergenekon Davası'nda sanık avukatlarından Hüseyin Ersöz, ''Biz tahliye taleplerimizi nöbetçi mahkemelere yaptık. Cumhurbaşkanı'nın onaylamasıyla Özel Yetkili Mahkemeler kalkmıştır. Bu karar geçersizdir. Bizim için önemli olan 21. Ağır Ceza Mahkemesi'nin vereceği karardır'' dedi.
AVUKAT ÜLGEN: KARAR YOK HÜKMÜNDE
13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararını değerlendiren sanık avukatlarından Celal Ülgen ise, ''13. Ağır Ceza Mahkemesi direnişini sürdürüyor. Biz 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurmadık. Çünkü böyle bir mahkeme yok. 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararları yok hükmündedir. Mahkeme 'Ben yasaya da direneceğim' demek istiyor. İlker Başbuğ konusunda bir karar veremedik, çünkü karar verilmiştir diyor mahkeme'' yorumunda bulundu.
MAHKEME KARARINDAKİ ŞOK AYRINTI
Ülgen, 13. Ceza Mahkemesi'nin kararını "darbe" olarak nitelendirdi. Ülgen, açıklamasında bir de şok ayrıntı verdi. Ülgen, Silivri'deki Ergenekon sanıklarından, avukatların bilgisi dışında, cumartesi ve pazar günleri, infaz koruma memurları aracılığıyla "tahliye isteği dilekçeleri" toplandığını söyledi. Ülgen, "cumartesi ve pazar günleri, Silivri'deki sanıklara infaz koruma memurlarını göndermişler. 'sizleri tahliye edeceğiz' diyerek, dilekçe istemişler. Ve bugün de, avukatlara bile haber verilmeden alınan bu dilekçeleri görüşmüşler" dedi.
"DARBE DAVASINA BAKAN MAHKEME DARBE YAPTI..."
Yürürlüğe giren Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin kanun çerçevesinde, özel yetkili konumdaki 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin dağıtıldığını, bu mahkemenin yetkilerinin de Çağlayan Adliyesi'ndeki diğer ağır ceza mahkemelerine bölüştürüldüğünü anlatan Ülgen, "Avukatlar olarak, bizlerin bilgisi dışında cezaevindeki sanıklardan dilekçeler toplanmış. Yani darbe davasına bakan mahkemenin kendisi darbe yapmış. Biz ise, Çağlayan Adliyesi'ndeki, davalara bakmakla yeni görevlendirilen ağır ceza mahkemelerine yaptık tahliye başvurularını. Nitekim, 3. ağır ceza, 20. ağır ceza, 21. ağır ceza mahkemeleri, kendilerine bölüştürülen dosyaları, biz avukatların talepleri doğrultusunda halen görüşüyorlar" dedi.
"MAHKEMENİN İDDİASI ABSÜRD..."
Ülgen, 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin tahliyelere red kararı verirken ortaya koyduğu, "TBMM, özel yetkili mahkemeleri kaldıramaz. Bu Anayasa aykırıdır" gerekçesini ise, "absürd, absürd, absürd" olarak nitelendirdi. Ülgen şöyle konuştu;
"Özel yetkili mahkemeler nasıl kuruldu? HSYK tarafından kuruldu. Peki HSYK nasıl kuruldu? TBMM'den çıkan bir kanunla kuruldu. Yani kanunla kurulmuş olan mahkeme, şimdi TBMM'den çıkan, kendini geçersiz kılan bir kanunu tanımadığını açıklıyor. Böyle birşey olabilir mi? buna darbe denir."
22 MADDELİK PAKETTEKİ İKİ KRİTİK MADDE
Ergenekon'un tutuklu sanıklarının tahliye edilmelerinin önünü, TBMM'de kabul edilen 22 maddelik son demokratikleşme paketi açtı. Paket, Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmesinden çok kısa bir süre sonra, geçen hafta Perşembe günü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanmış, Cuma günü de Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmişti.
Paketteki iki kritik madde ise, tahliyelerin önünü açtı;
Bu maddelerden ilki, Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılmasın öngörüyor. Ergenekon, Balyoz, Oda TV gibi son dönemde kamuoyu tarafından çok tartışılan tüm davalara, özel yetkili mahkemeler bakmıştı. Yasanın yürürlülük maddesi uyarınca, yasa yürürlüğe girer girmez, Özel Yetkili Mahkemeler kaldırıldı.
Yasa değişikliğindeki ikinci kritik madde ise, tutukluluk süresine sınırlama getirilen madde; Bu madde uyarınca da tutukluluk süresi en çok 5 yılla sınırlanıyor. Ergenekon sanıklarının bir kısmı 5 yıldan fazladır tutuklu olarak yargılanıyorlar.
ADALET BAKANI: HSYK'YI GÖREVE ÇAĞIRIYORUM
10.03.2014 17:51 Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 13. Ağır Ceza Mahkemesine ilişkin yaptığı açıklamada; "İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, kaldırılmış bir mahkemedir. Ortada olmayan bir mahkeme var. Burada görevli hakim ve savcıların görevleri sona ermiştir. Bunlar sadece ellerinde bulunan dosyaları devredebilirler. Bu işlemleri yapabilirler. Karar verme yetkileri yoktur. HSYK'yı göreve çağırıyorum" dedi.
------------------------------------------------------------------------------
FLAŞ!!! HSYK'DAN 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ İÇİN İNCELEME KARARI
11.03.2014 16:47 Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 3. Dairesi, Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Hüseyin Özese ve üyeler Sedat Sami Haşıloğlu ve Hüsnü Çalmuk hakkında, "Ergenekon Davası gerekçeli kararını hala yazmadıkları" gerekçesiyle oy çokluğuyla inceleme kararı verdi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi üyeleri hakkında Ergenekon davasının gerekçeli kararını 7 aydır yazmadıkları gerekçesiyle davanın sanıklarından Tuncay Özkan'ın avukatı Hüseyin Ersöz, HSYK'ya şikayette bulunmuştu.
Ergenekon sanıklarının tahliye taleplerini reddeden İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince dün yapılan açıklamada da 'Özel yetkili mahkemelerin TBMM tarafından kaldırılmasının Anayasa'ya aykırı olduğu ve konunun Anayasa Mahkemesine götürüleceği belirtilmişti.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da konuyla ilgili HSKY'yı görev çağırmıştı.
Ahmet Hamsici'nin başkanlığında toplanan HSYK 3. Dairesi, hakimler hakkındaki şikayet dilekçesini ve dün yapılan açıklamaları değerlendirdi.
Daire, Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ve üyeler Sedat Sami Haşıloğlu ve Hüsnü Çalmuk hakkında, "Ergenekon Davası gerekçeli kararını 7 aydır yazmadıkları" için oy çokluğuyla inceleme yapılması kararı verdi. İnceleme kararı, onay için Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'a gönderilecek. Adalet Bakanından gelecek onayın ardından hakimler hakkında inceleme yapılacak. İnceleme sonunda, savcılar hakkında soruşturma açılmasına gerek görülürse 3. Daire, soruşturma işlemleri için teklifte bulunacak. Adalet Bakanının soruşturmaya da onay vermesinin ardından bu savcılar hakkında soruşturma işlemlerini HSYK 2. Dairesi yürütecek.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin tahliye taleplerinin reddine ilişkin dün yaptığı açıklamalarla ilgili konular ise HSYK 3. Dairesi'nin bir üyesinin "konuyu incelemek ve mevzuatı irdelemek" istemesi nedeniyle oy çokluğuyla görüşülmedi. Daire, bu konularla ilgili incelemesini, üyenin yaptığı çalışmalar sonrası ele alacak. (AA)
------------------------------------------------------------------------------
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY: ŞAŞKINLIK, HADDİ AŞMA!
11.03.2014 16:50 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin tahliyelere ilişkin tavrı konusundaki değerlendirmesi sorulan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, "Şaşkınlık, Tamamen şaşkınlık. Haddi aşma. Ben şu anda zaten bu yapının değişik unsurlarında doğrusu çok çılgınlıklar görüyorum. Yazdıkları yazılarda, verdikleri beyanatlarda, gazetelerin attığı manşetlerde yani çok haddi aşan, çılgınca, artık şu ortamda şaşkın, sanki çok sınırı aşan şeyler yapıyorlar, yapacaklar gibi... Öyle görünüyor. Yani bunlar bir anlamda sıkışmışlığın, geldikleri yanlış noktanın da bir sonucudur diye ben görüyorum" diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, tutukluluğu 5 yıl ile sınırlayan düzenlemenin ardından verilen tahliye kararlarıyla ilgili olarak "Bu tahliyelerin hiçbirisi beraat değildir" dedi.
Atalay, Kanal 24 televizyonunda, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
"Ergenekon tahliyeleri nasıl karşılanmalı, bunlara nasıl bakmak gerekiyor?" sorusu üzerine Atalay, öncelikle eski Genelkurmay Başkanı emekli orgeneral İlker Başbuğ'un tahliyesine bakılması gerektiğini dile getirerek, Başbuğ'un tutuklu yargılanmasına başından beri gönüllerinin razı olmadığını ve bunu makul bulmadıklarını belirtti.
Tutukluluk sürelerinin 5 yıla indirilmesinin, üzerinde çok tartışılan bir konu olduğunu ifade eden Atalay, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu düzenleme bizim düzenlememiz ve uluslararası standartlar içinde 10 yıl tutukluluk çok yüksek. Bir dava ile ilgili isterse en karmaşık, isterse en kapsamlı dava olsun, 5 yılda karar verilemiyorsa bu adliyenin, adaletin kendi sorunudur. Biz, insanların hakkında karar verilmeden, 5 yılın üzerinde cezaevinde kalmasını uygun bulmadık, parlamentoda bu düzenlemeyi yaptık.
Ama işin özüyle ilgili, bu tutuklamaların, şu anda tahliyeye dönüşmesi, bir kısmının... Bunlar beraat etmediler. Bu dava devam ediyor. Ciddi bir dava. Yani Ergenekon davası, dosyası devam ediyor. Bunlar dışarıdan yine yargılanacaklar, ama tutuksuz yargılanacaklar."
"Bu tahliyeler Ergenekon gerçeğini değiştirmiyor mu? Bir darbe girişimi olduğu tezi hala geçerli mi?" sorusuna Atalay, "Asla. Asla değiştirmiyor. Bu dava devam ediyor. Sadece özel yetkili mahkemeler kaldırıldı. Yine o düzenlemeyle... Bu davalar ağır ceza mahkemelerinde devam edecek" yanıtını verdi.
Beşir Atalay, "İşin özüne gelince, biz Hükümet olarak, parti olarak darbelere karşı, milli iradeye kasteden ne olursa olsun tutumumuz bellidir. 11-12 yılda bu tutumuzu hep gösterdik. Ergenekon sadece Başbuğ değil, sadece tahliye edilenler değil. Ergenekon, büyük bir dosya. Ergenekon'un içinde cinayetler var, darbe teşebbüsü var, bombalar var, pek çok şey var. Dolayısıyla o dosya devam edecek" diye konuştu.
Danıştay Davası faili Alparslan Arslan ve Malatya'daki Zirve Yayınevi davası sanıkları hakkında verilen tahliye kararlarının rahatsızlık yaratıp yaratmadığının sorulması üzerine Atalay, Danıştay saldırısının üzerinden 7 yılın geçtiğini anımsatarak, "Peki niye halen ortalıkta sallanıyor bu? Bunun faili en belli olan, zaten yakalandı, çıkarken yakalandı. Kendisi de zaten itiraf etti. Hiçbir belirsizlik yok ortada. Bu kadar zaman niye cezası verilmiyor? Bu kadar zamandır niye bu halen tutuklu statüsünde. Ergenekon'un bir şanssızlığı da şu. Çok önemli bir dosya yargının elinde. Ama bu yapı, maalesef adliye diyeyim, adliyedeki bununla ilgilenen bu yapı karmakarışık etti, genişletti. Masumla suçlusu birbirine karıştı" dedi.
Malatya'daki Zirve Yayınevi davasına da değinen ve bu davanın sanıklarını "cani" diye niteleyen Atalay, "Misyoner insanları o şekilde acımasızca katlettiler. Bunlar biliniyor. Peki bunlarla ilgili niye halen karar verilmiyor, niye gerekçe yazılmıyor?" ifadesini kullandı.
"Tamamen şaşkınlık. Haddi aşma"
Atalay, şunları kaydetti: "Burada hepsi Ergenekon ile irtibatlandırılıyor. Ergenekon iddianamesi vesaire geciktikçe, onlar da bunun içinde gecikmiş oldu. İlgili ilgisiz pek çok şey Ergenekon'un içine dahil edildi. Şöyle olabilirdi. Yani onlar cezasını görür, ama Ergenekon'la da ilgili şey varsa, Ergenekon içinde devam edebilirdi. Yani adeta yapılan, buradaki usulsüzlük, yapılan yanlışlar, hepimiz biliyoruz, pek çok haksızlık da var bunun içinde, masum insan da var. Şu İzmir işte Casusluk Davası'nda olduğu gibi falan. Bunlar eğer daha yargının titiz çalışmasıyla masum insanların ayıklandığı, öyle rastgele belgelerle işte hemen büyük dosyanın içine dahil edilmediği falan bir süreç yürüseydi, şimdi hem Ergenekon sonuçlanırdı, hem de diğer davaların hepsi sonuçlanırdı. Bunlar şu anda hükümlü olarak cezaevinde cezasını çekerdi. Ama bütün bunlara rağmen, şöyle bağlayayım bu konuyu, bu tahliyelerin hiçbirisi beraat değildir."
"Kamuoyu vicdanında rahatsızlık yaratan tahliyelerde, gerekçelerin yazımının gecikmesi ve böyle karmaşık bir hale gelmesinde bir kasıt olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine Atalay, burada kasıt yoksa bile büyük bir beceriksizliğin söz konusu olduğunu belirterek, "İşi dağıtma, işi uzatma vesaire. Yani uzadıkça uzadı. Halbuki herkes bundan şikayetçiydi" değerlendirmesinde bulundu.
Demokratikleşme adımları içinde yıllardır tutuklulukların uzun olduğunun ve davaların uzamasının tartışıldığını hatırlatan Atalay, bu durumların, vicdanlarda kabul edilebilecek şeyler olmadığını söyledi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin tahliyelere ilişkin tavrı konusundaki değerlendirmesi sorulan Atalay, "Şaşkınlık, Tamamen şaşkınlık. Haddi aşma. Ben şu anda zaten bu yapının değişik unsurlarında doğrusu çok çılgınlıklar görüyorum. Yazdıkları yazılarda, verdikleri beyanatlarda, gazetelerin attığı manşetlerde yani çok haddi aşan, çılgınca, artık şu ortamda şaşkın, sanki çok sınırı aşan şeyler yapıyorlar, yapacaklar gibi... Öyle görünüyor. Yani bunlar bir anlamda sıkışmışlığın, geldikleri yanlış noktanın da bir sonucudur diye ben görüyorum" diye konuştu.
"Biz hiç darbecilerle barışmayız"
Atalay, "Şu anda aslında eski Türkiye özlemi içinde olanlar, Ergenekoncular, CHP'liler, ulusalcılar hepsi birlikteler ve paralel yapı da bunlarla birlikte şu anda. AK Parti iktidarını yıpratma yönünde o Ergenekoncularla falan şu anda el ele çalışıyor. Yani o kadar çelişkiler içindeler ki... Yani bizim darbeye karşı tutumumuzu, darbenin kokusuna bile, gölgesine bile tutumumuzu biz çok ispatlamış bir Hükümetiz, tepkimiz ispatlamış bir Hükümetiz. Biz nice yollardan geldik buraya" ifadesini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Atalay, şöyle devam etti: "Biz hiç darbecilerle barışmayız. Biz daima haktan, hukuktan, adaletten yanayız. Darbenin zerresine, gölgesine biz karşıyız. Milli iradenin üzerine hiçbir toz kondurmadık. Millet iradesi bizim için esastır. Biz bunun mücadelesini verdik. Biz partimizin kapatılması süreçlerinden, risklerinden geldik. Biz 27 Nisan 2007'lerden geldik. Biz yani o tür şeylerden, Allah'ın izniyle sınavlardan çok başarıyla çıktık. Ergenekon'un, Balyoz'un, hepsinin özündeki o darbeci tutuma biz yine aynı şekilde bakıyoruz ve bu davaların o şekilde adaletle sonuçlanmasını bekliyoruz."
"Bu yargı sürecinde yanlışlıkların ayıklanarak bir sonuç çıkmasını bekliyor musunuz?" sorusunu ise Atalay, "Tabii. Yani masum insanlar buradan ayıklansın. Adalet çok önemlidir. Eğer insanlara adil davranmıyorsanız, zulmediyorsunuz demektir" şeklinde cevapladı.
Temel misyonlarının, toplumu demokratikleştirmek, normalleştirmek, milli iradeyi esas ve yönetimde sürekli kılmak ve buna kasteden herkesle de mücadele etmek olduğunu belirten Atalay, "Şu 11-12 yıllık mücadelemizin temeli budur. Şimdi de biz 'Daima millet daima hizmet' diyoruz. Yani millet bizim için çok önemli. Milletin sandıktaki verdiği oyun haysiyetini, onurunu korumak, onun gücünü korumak bizim en önemli misyonumuz" dedi.
"Paralel yapı ile mücadele nereye varacak?" sorusu üzerine Atalay, paralel yapının, AK Parti'ye karşı, seçim meydanlarında şu anda CHP'den, MHP'den, BDP'den ve muhalefet partilerinden daha fazla çalıştığını kaydederek, dini bir grup ve cemaat olarak gördükleri bu yapının, şu anda siyasetin göbeğinde, tam bir siyasi grup olduğunu dile getirdi.
"Takiye, yalan çok yaygınlaştı"
Atalay, kendilerine karşı içeride ve dışarıda bir koalisyonun kurulduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Bu sadece bir yapının, bir grubun işi değil. Sadece bir grubun olsaydı belki bu kadar ileriye gidemeyebilirlerdi ama şu anda çok ilerde. Profesyonel yardım, uluslararası irtibat, çok kapsamlı bir koalisyon. İşin özü de şu, Türkiye'yi gittiği kutlu yoldan, bu büyük yürüyüşten durdurmak. AK Parti'yi hükümetten düşürmek, seçimde AK Parti'yi başarısız kılmak temel amaçları bu. Çünkü AK Parti çok farklı bir şey. Türkiye'yi güçlendiren, muhafazakar değerleriyle, dini değerleriyle, milli değerleriyle, tarihiyle Türkiye'yi büyük bir atağa kaldırdı. Bunun durması gerekiyor. Her zaman taşeronlar kullanılmıştır. Kimi zaman terör kullanılmıştı, kimi zaman başka şey, şimdide dostları kullandılar. Ben büyük koalisyon olarak bakıyorum."
Kendisinin telefon görüşmelerinin dinlendiğini ve görüşmelerinin bir yerlere servis edildiğini bildiğini ve bunlardan bir tanesini de dinlediğini ifade eden Atalay, "Burada ben hayret içinde kalıyorum. Takiye, yalan çok yaygınlaştı. Ben İslam adına, İslami toplumları adına şu anda Türkiye'deki İslami ortam adına çok üzülüyorum. Böyle bir şey olamaz. Bakın ben İçişleri Bakanlığı yaptım, çok şey biliyorum. Hep söylerim, içişleri bakanları çok şey bilir az konuşur. Orada emniyet teşkilatında çalışanlarda üst yönetime kadar, 'bunların yapmayacağı bir şey yok'. Yani endişe ediliyordu. Yani her şey meşru, size her kötülüğü yapabilir anlamında sözler söylüyorlardı. Beni de öyle uyardıkları da olmuştu" dedi.
Atalay, usulsüz dinlemelerle ilgili TİB'in, Emniyet İstihbaratın tüm tarafların mercek altında olduğunu bildirerek, yayımlanan haberlerde 500-600 bin kişinin dinlediğini ama kendi tahminine göre bu sayının daha da artacağını söyledi.
Mahkemelerin hiçbir somut delil olmadan bu kadar çok kişi için dinleme kararını nasıl çıkarttığını anlayamadığını dile getiren Atalay, "İncelemeler sürüyor. Bunların hepsinin hesabı sorulur. Bunların sorumlulukları mutlaka yargılanacak, mutlaka hesap verecek. Bu kaçınılmaz. Hiçbir devlet bunları es geçemez" dedi.
------------------------------------------------------------------------------
DOSYALARA UYAP ÜZERİNDEN ERİŞİM AÇILDI
11.03.2014 16:58 Dünkü tahliye kararları 7 mahkeme tarafından verildi. İstanbul Nöbetçi 21. Ağır Ceza Mahkemesi gazeteci Tuncay Özkan, Özel Kuvvetler'den emekli albay olan avukat Levent Göktaş ile yaklaşık 2 yıldır tutuklu bulunan Sedat Peker'i tahliye etti. 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi Kemal Kerinçsiz'in tahliyesine karar verdi. 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi Doğu Perinçek, Atilla Uğur, Muzaffer Tekin, Oktay Yıldırım, Mehmet Demirtaş ve Hikmet Çiçek'i, 6'ncı Ağır Ceza Dursun Çiçek ile Alparslan Arslan'ı, 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi İbrahim Şahin'i, 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi Yalçın Küçük'ü, 20'nci Ağır Ceza Mahkemesi ise Hasan Iğsız, Alaaddin Sevim, Mehmet Ali Çelebi, Merdan Yanardağ ve Şener Eruygur'un tahliyelerine karar verdi.
DOSYA BİLGİSİ DE VERMEDİ
Ergenekon davasına bakan İstanbıl 13'üncü Ağır Ceza mahkemesi, tahliye taleplerini değerlendiren nöbetçi ağır ceza mahkemelerine sanıkalrın dosyaları hakkında bilgi de vermedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ise tahliye taleplerini değerlendiren nöbetçi mahkeme heyetlerine, UYAP'tan Ergenekon dava dosyasına erişim hakkı tanıdı. Bu yolla dosyalara erişen mahkemeler, sanıkalrın bilgilerini inceleyerek tahliye kararlarını verdiler ya da reddettiler.
------------------------------------------------------------------------------
ESKİ SAVCIDAN ŞOK İDDİA: GEREKÇELİ KARAR ALGI YÖNETİMİ İÇİN GECİKTİRİLDİ
12.03.2014 14:16 Emekli Savcı Reşat Petek, yargı ve emniyet içinde bir yapının Meclis ve hükümete karşı olumsuz faaliyetler içinde olduğunu söyledi. Petek, mahkemeler, "Hükümet Ergenekon ile anlaştı, sanıkları tahliye ediyor algısı oluşturmak için kararları bilerek geciktiriyorlar" diye konuştu.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin her satırına hakim olduğu Ergenekon davasının gerekçesini 7 ayda yazmamasını kasıtlı bulduğunu söyleyen Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek "Özel yetkili mahkemelerde hükümete karşı bir operasyon var. Siyasal iktidar aleyhinde 'Ergenekon sanıklarıyla anlaştı, bunları çıkarmak için uğraşıyor' söylemleri kuvvetlensin diye, mahkemeler kararı bekletiyor. Gerekçeli kararı yazmıyor" dedi. Ergenekon davasına bakan 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin gerekçeli kararını 15 gün içinde vermesinin, haklarında tahliye kararı çıkan sanıkların tutuklanacağı anlamına gelmediğini belirten Reşat Petek, "15 gün içinde gerekçeli karar Yargıtay'a gitse bile, Yargıtay'da inceleme yapılıp, cezalara onama kararı verilirse ancak o zaman salıverilen kişiler tekrar tutuklanırlar. Yargıtay, genelde bu tip davalarda kararı 1 yıl içinde veriyor. Karar çıkması Mayıs 2015'i bulacak gibi görünüyor. Tabii Yargıtay onama kararı verirse." diye konuştu.
Petek şunları söyledi:
Mahkeme AYM'ye başvuramaz
"Karar verirken zaten akıllarında gerekçe vardır. Hadi 2 ayda hazırlasın. 7 ay, 210 gün demek. Her sanığa bir gün ayırsaydı bugüne kadar gerekçe yazılırdı. Ben 17 Aralık süreci ile birlikte düşününce yargının araç olarak kullanıldığını düşünüyorum. Bir mahkeme heyetinin mahkemenin kanunla kurulup kaldırılacağını bilmemesi düşünülemez.'AYM'ye ancak görmekte olduğu davaya ilişkin bir kanun maddesine ilişkin olabilir. Zaten sen davayı görmüşsün, el çekmişsin."
Emniyet ve yargıdaki örgüt
Emniyet ve yargı içinde hükümeti düşürme girişimi olduğunun görüldüğünü belirten Petek, "Siyasal iktidar aleyhinde Ergenekon sanıklarıyla anlaştı, bunları çıkarmak için uğraşıyor söylemleri kuvvetlensin diye, mahkemeler kararı bekletiyor. Alparslan Arslan gibi cinayet sanıklarının tahliye edilmesinin temel sebebi burada mahkemenin tutumudur. Bu olumsuzlukların sorumlusu olarak hükümeti ve TBMM'yi gösterme gayreti darbe girişiminde yargının araç olarak kullanıldığını ortaya koyuyor." dedi.
AYM de mahkemeyi suçladı
Ergenekon davası sanıklarının tahliyesine yol açan Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeleri kararı dünkü Resmi Gazete'de yayımlandı. AYM İlker Başbuğ'un başvurusu üzerine verdiği kararda, İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi'nin Başbuğ'un tahliye talebini "kovuşturma aşaması tamamlandığı" gerekçesiyle reddetmesini eleştirdi. Ergenekon mahkemesinin tahliye taleplerinde işin esasına girmediğini tespit etti. Yüksek Mahkeme, 7 aydır yazılamayan gerekçeli karar nedeniyle Başbuğ'un hak arama özgürlüğünün engellendiğini ifade etti. AYM, kararında yer alan "Başvurucunun eylemlerinin nitelendirilmesine ve bu kapsamda yargılama görevinin Yüce Divan'a ait olduğuna ilişkin itirazının dayanaktan yoksun olmadığı görülmektedir" cümlesi dikkat çekti. (Star)
------------------------------------------------------------------------------
MAHKEMENİN GEREKÇE İÇİN 10 GÜNÜ KALDI
12.03.2014 16:36 Ergenekon Davası'nda kararını 5 Ağustos 2013'te açıklayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 7 aydır gerekçeli kararını yazmadı. Yeni yasanın 6 Mart'ta yürürlüğe girmesiyle 13. Ağır Ceza Mahkemesine gerekçeli kararı yazması için 15 gün süre verildi. Mahkemenin, gerekçeli kararı yazmak için 10 günü kaldı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi başkan ve üyeleri, 21 Mart'a kadar gerekçeyi yazmazsa haklarında HSYK'ca yürütülecek incelemenin yanı sıra disiplin yönünden de yaptırım uygulanacak.
Gerekçeli karar yazılırsa süreç nasıl işleyecek?
Yerel Mahkeme, gerekçeli kararını yazarak, Yargıtay'a gönderecek. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında yapılacak incelemenin ardından hazırlanacak tebliğname, davaya bakacak Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilecek. Daire'de de bir süre yapılacak incelemenin ardından duruşma günü verilerek dava görülmeye başlanacak.
Anayasa Mahkemesi, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un yaptığı bireysel başvuruda, yerel mahkeme gerekçeli kararı yazmadığı için Başbuğ'un kişi hak ve hürriyetlerinin ihlal edildiğine karar vermişti.
HSYK tarafından da inceleme
Ergenekon davasının gerekçeli kararını 7 aydır yazmadıkları gerekçesiyle davanın sanıklarından Tuncay Özkan'ın avukatı Hüseyin Ersöz'ün yaptığı şikayet de Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 3. Dairesi'nce ele alınmıştı.
Daire, Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Hüseyin Özese ve üyeler Sedat Sami Haşıloğlu ve Hüsnü Çalmuk hakkında, "Ergenekon Davası gerekçeli kararını hala yazmadıkları" gerekçesiyle oy çokluğuyla inceleme kararı vermişti.
------------------------------------------------------------------------------
BAKAN BOZDAĞ'DAN MAHKEME HEYETİNE İNCELEME İZNİ
18.03.2014 14:16 Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi başkan ve üyeleri hakkında "Ergenekon Davası gerekçeli kararını hala yazmadıkları" gerekçesiyle inceleme izni verdi. Bakan Bozdağ, aralarında siyasetçi, iş adamı ve gazetecilerin de bulunduğu pekçok kişiyi dinledikleri iddia edilen savcılar Adem Özcan ile Adnan Çimen ve ilgili hakimler hakkında da Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 3. Dairesinin inceleme kararını onayladı.
HSYK 3. Dairesi, Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Hüseyin Özese ve üyeler Sedat Sami Haşıloğlu ve Hüsnü Çalmuk hakkında, "Ergenekon Davası gerekçeli kararını hala yazmadıkları" gerekçesiyle oy çokluğuyla inceleme kararı vererek, onay için Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'a göndermişti.
Bakan Bozdağ, bu hakimler hakkındaki inceleme kararını onayladı. Onayın ardından hakimler hakkında müfettişler inceleme yapacak. Müfettişlerin incelemesi sonucu hazırladığı rapor uyarınca HSYK 3. Dairesi, hakimler hakkında soruşturma gerekip gerekmediğine karar verecek. 3. Daire, bu hakimler hakkında soruşturma kararı verirse, bu da onay için Adalet Bakanı Bozdağ'a gönderilecek. Bozdağ'ın onay vermesi durumunda hakimler hakkındaki soruşturma işlemleri HSYK 2. Dairesince yürütülecek.
Bu arada, özel yetkili mahkemeleri kaldıran Kanun'un 6 Mart'ta yürürlüğe girmesinin ardından gerekçesini yazmayan mahkemelere tanınan 15 günlük süre nedeniyle Ergenekon Davası'nda gerekçeli kararı yaklaşık 7 aydır tamamlamayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin de 21 Mart'a kadar gerekçeli kararı yazması gerekiyor.
-Dinlemeyle ilgili savcılara da inceleme izni-
Adalet Bakanı Bozdağ, aralarında siyasetçi, iş adamı ve gazetecilerin de bulunduğu pekçok kişiyi dinledikleri iddia edilen savcılar Adem Özcan ile Adnan Çimen hakkında da inceleme izni verdi. "Paralel yapı"nın telefon dinleme iddialarına konu olan soruşturmayı bir süre yürüten savcılardan Adem Özcan ile Adnan Çimen, iddialar üzerine, HSYK'ya dilekçe göndererek, kendileri hakkında inceleme yapılması talebinde bulunmuştu. HSYK 3. Dairesi, savcılar hakkında çıkan haberleri ve savcıların dilekçelerini ele alarak, savcılar Özcan ve Çimen hakkında inceleme yapılması kararı vermişti. Adalet Bakanı Bozdağ, bu inceleme kararını da onayladı. (Star)
(10 Mart 2014, 15:53), son güncel.: (18 Mart 2014, 14:16)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ergenekon: Sanıklara ceza yağdı
Flaş!!! Mütalaa: Ergenekon var
Ergenekon ve benzer davaları engelleme girişimleri
Ergenekon, Balyoz ve benzer davalarda delil tartışmaları
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap