Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi, 9 sanık hakkında yürütülen soruşturma sonunda hazırlanan telekulak iddianamesini kabul etti. Böylece paralel yapılanmaya yönelik ilk dava açılmış oldu. Öte yandan davayı açan Savcı cemaat tabanlı paralel medya yazarlarından biri hakkında suç duyurusunda bulundu.
05.05.2014 14:06 Adana'da yürütülen ve Emniyet İstihbarat yetkililerinin şüpheli olduğu telekulak soruşturması sona erdi. Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi, Adana Cumhuriyet Başsavcıvekili Ali Doğan'ın yazdığı iddianameyi kabul etti. Böylece paralel yapılanmaya yönelik ilk adli dava resmen açıldı.
41 sayfalık iddianamenin kabul edilmesiyle açılan telekulak davasında yer alan sanıklar istihbaratçı kimlikleriyle dikkat çekiyor. 9 sanık arasında Adana eski İl Emniyet Müdür Yardımcısı İsmail Bilgin ile İstihbarat Şube Müdürü Ertuğrul Yetkin de bulunuyor. Sanıklara 31 yıldan 78 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
İŞTE 9 SANIĞIN İSMİ
Davanın 9 sanığı bulunuyor. 2'si savcılıkça tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan, 6'sı ise önce tutuklanıp itiraz üzerine daha sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan 9 sanığın isimleri şu şekilde:
-İsmail Bilgin (Kemal Serhatlı Polis Okulunda Öğretmen Emniyet Müdürü 2. Sınıf Emniyet Müdürü)
-Ertuğrul Yetkin (Evrak Arşiv Şube Müdürü 3.Sınıf Emniyet Müdürü)
-Fevzi Mert (100. Yıl Polis Merkez Amirliğinde Grup Amiri Komiser)
-Hasan Serçe (İstihbarat Şube Müdürlüğünde Polis Memuru)
-Ahmet Şenal (İstihbarat Şube Müdürlüğünde Polis Memuru)
-Abdullah Karaca (İstihbarat Şube Müdürlüğünde Polis memuru iken Emekliye Ayrıldı.)
-Ramazan Kasap (Polis Memuru)
-Mehtap Avcu (Kadın Polis Memuru)
-Aytaç Akyol (Emniyet Amiri)
SAVCIDAN PARALEL YAZARA SUÇ DUYURUSU
Bu arada konuyla ilgili sayılabilecek bir diğer gelişme bugün yaşandı. Adana'daki telekulak soruşturmasına bakan ve bugün kabul edilen iddianameyi hazırlayan Adana Cumhuriyet Başsavcıvekili Ali Doğan, cemaat tabanlı paralel medyada yazan Bugün gazetesi yazarı Adem Yavuz Arslan hakkında suç duyurusunda bulundu. Yenişafak'ın haberine göre; Doğan, özel hayatının takip edilip yazıldığını, yürüttüğü soruşturmalar nedeniyle kumpas kurma iftirasına maruz kaldığını belirterek Bugün Gazetesi yazarı Adem Yavuz Arslan'dan şikayetçi oldu. Arslan'ın 28.04.2014 tarihli yazısında kendisine iftira attığını ve yargılamayı etkilemeye çalışarak özel hayatını takip ettiğini belirten Ali Doğan, şüphelinin cezalandırılmasını istedi. Doğan, Adana'da baktığı dosyalar nedeniyle Arslan tarafından 'bir tarafın avukatı' gibi gösterilmeye çalışıldığını ve yıllık izin tarihinin dahi afişe edildiğini belirtti.
OLAYIN DETAYLARI
Adana'da yasadışı dinlemelerle ilgili 9 polis hakkında hazırlanan iddianame mahkeme tarafından kabul edildi. 41 sayfalık iddianamede Savcı 'uydurma gerekçeyle' dinleme yapıldığını söylerken, şüpheli polisler ise hakimlerin 'yanlışlıkla' dinlendiğini savunuyor.
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturması sonucunda Cumhuriyet Başsavcıvekili Ali Doğan'ın hazırladığı iddianamede 9 polis şüpheliye 'resmi belgede sahtecilik, iftira, suç uydurma, haberleşmenin gizliliğini ihlâl, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, özel hayatın gizliliğini ihlâl ve kişisel verilerin kaydedilmesi' gibi suçlamalar yöneltiliyor.
Polisler, Adana’da görevli bazı hâkim ve savcıları da yasadışı dinlemekle suçlanırken, bu savcı ve hâkimler iddianamede müşteki olarak yer alıyor.
İddianamenin ilk bölümünde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 'iletişimin gizliliği ve özel hayatın korunmasına' ilişkin kararları alıntılanıyor.
'Devlete güveni sarstı'
Başsavcıvekili Doğan iddianamede, delillere başka yoldan ulaşılamasa da telefon dinlemelerinin kanun koyucu tarafından istenmediğini belirtiyor ve buna gerekçe olarak da "Yasal dinleme dahil bireyin iç dünyasını sarsan, sonuna kadar özel alanını ihlâl eden, düşünce dünyasının tüm derinliklerini ortaya çıkaran son derece ağır bir ceza usûl tedbiridir" açıklamasını getiriyor.
Doğan, yasadışı dinlemelerin bazı kolluk görevlilerince yapılmasının hukuk devletine güveni derinden sarstığını da vurguluyor.
'Erdoğan'a suikast dinlemeyle önlendi'
9 şüpheli polis, iddianamede yer alan ifadelerinde, yaptıkları dinlemenin yasal olduğunu savunup, hâkim ve savcıların yasadışı dinlendiği suçlamasını da kabul etmedi.
Ancak şüphelilerden Adana İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde çalışmış Aytaç Akyol, 'önleyici dinlemeler' ile birçok önemli olayın önlendiğini savundu. Akyol, yasadışı dinlemelerin yapıldığı iddia edilen 2012 yılında, Adana İstihbarat Şube Müdür Yardımcılığı görevini yürütüyordu. Akyol bu dinlemeler sayesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a suikast yapacağı iddia edilen A.Ö isimli şahsın yakalandığını belirtti.
SAVCI TUTUKLAMA İSTEDİ
Adana'da yasadışı dinleme iddialarıyla ilgili 9 polis hakkında hazırlanan iddianame Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Savcı, polisler hakkında yakalama kararı çıkarılarak tutuklanmalarını talep etti. Dosyadaki tek delil ise polislerin imzaları ve paraflarının bulunduğu ‘dinleme talep formu’ oldu. Mahkemenin polislerin tutuklanıp tutuklanmayacağına dair kararını önümüzdeki günlerde açıklaması bekleniyor.
Başbakan Erdoğan’ın ‘vatansever savcı’ olarak nitelediği Adana Cumhuriyet Başsavcı vekili Ali Doğan tarafından hazırlanan iddianamede telefon dinlemelerine ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin görüşlerine yer verildi. İddianamede Hakim ve savcılarından da aralarında olduğu 4 kişi şikayetçi olarak yer aldı. İddianamede polislere “Kamu Görevlisinin Resmi Belgede Sahteciliği, İftira, Suç Uydurma, Haberleşmenin Gizliliğini İhlal, Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması, Özel Hayatın Gizliliğini İhlal ve Kişisel Verilerin Kaydedilmesi” suçlamalarında bulunuldu.
SORUŞTURMA NASIL BAŞLADI?
İddianamede soruşturmanın hakim ve savcıların şikayeti üzerine başladığı ifade edildi. Soruşturmanın nasıl başladığı şu şekilde anlatıldı: “Şikayetler üzerine yapılan incelemede karar kartonlarında söz konusu isimlerle ilgili dinleme kararlarının yer aldığı görülmesi üzerine söz konusu kişilerin yasa dışı dinlendiği iddiasıyla ilgili Adana Cumhuriyet Başsavcılığımızca çeşitli soruşturmalar başlatılmıştır. Bu kapsamda Müşteki (Adana 3 ACM Başkanı) Süleyman Köse ve Müşteki ( Adana Cumhuriyet Savcısı ) Şükrü Uçkan'ın cep telefonlarının sahte isimlerle IMEI numaraları üzerinden yasa dışı dinlendiği iddiasıyla ilgili soruşturmada 2014/20181 Sor. Numarası üzerinden başlatılmış ve sürdürülmüştür.”
Savcı Doğan’ın hazırladığı iddianamenin ilk bölümünde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 'iletişimin gizliliği ve özel hayatın korunmasına' ilişkin kararları anlatıldı. Son bölümünde ise şüphelilerin savunmalarına neden itibar edilmediği ve Türkiye ’de yapılan yasal dinlemelere ilişkin tespitlere yer verildi. Dosyadaki tek delil ise ‘Dinleme talep formu’ üzerindeki imza ve paraflar.
‘DİNLEDİĞİ İDDİA EDİLEN POLİSİ TANIYORUM’
İddianamede şikayette bulunan savcı ve hakimlerin ifadelerine de yer verildi. Cumhuriyet Savcısı Şükrü Uçkan, adına kayıtlı telefon numaralarını Star Gazetesi’nde geçen haberde okuduğunu ve telefonunun 3 ay boyunca dinlenildiğini öğrendiğini ifade etti. Uçkan, dinlemeyi yaptığı iddia edilen polislerden sadece İkinci Sınıf Emniyet Müdürü İsmail Bilgin'i çok iyi tanıdığını belirterek, şunları söyledi:
“O da beni iyi tanır. Ayrıca diğer polisleri ismen tanımıyor isem de dinlemede görev alan tüm polis görevlileri beni çok iyi tanır buna eminim çünkü kesintisiz 8 yıl Adana Suçüstü ve Müracaat Savcılığı yaptım polisler her işlemlerini Müracaat Savcılığıyla yaparlar. Bu nedenle beni Adana' da tanımayan polis yoktur. Bu nedenle bu dinlemenin benim telefonum olduğunu bilerek yapıldığını yani kötü niyetli yapıldığını düşünüyorum. Ben bu kişilerin benim dinleme kayıtlarımı arşivlediklerini düşünüyorum. Yine ben haricen öğrendiğime göre aynı Emniyet görevlileri Adana Adliyesi'nde pek çok Hakim Savcıyı ve belli mevkilerdeki kişileri de benzer yöntemlerle yasa dışı dinlemişler. Genelde de kararı Adana TMK Mahkemelerinden almışlar. Bu nedenle ben bu olayda iyi niyet olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca ben tümünden şikâyetçiyim.”
3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Süleyman Köse de ifadesinde 6 ay boyunca sahte isimle dinlendiğini belirterek, polislerden şikayetçi oldu. İddianamede şikayetçi olan hakim ve savcıların ifadelerinin noktası virgülüne aynı olması ise dikkat çekti.
POLİSLERİN İFADELERİ
İddianamede şüpheli sıfatıyla yargılanan 9 polisin ifadesinin tamamına yer verildi. Polislerin ifadesi özetle şöyle:
FEVZİ MERT: “Ben Adana İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde Büro Amir Yardımcısı (Komiser Yardımcısı) olarak görev yapıyordum. Ben dinlemeye esas bu IMEI numaralarının nasıl tespit edildiğini bilmem. Bu dinlemelerde sadece talep formu bulunmaktadır. Memur ihbar ya da duyum tutanağı yoktur. Önleme dinlemesinde illa ki memur raporu olacak diye bir kaide yoktur. Ben yukarıda belirtilen Hakim Savcıların ve kimliği kullanılan kişilerin bilgilerinin nasıl temin edilip talepte bulunduğumuzu bilmiyorum, hatırlamıyorum. Ben bunların kamu görevlisi olduğunu, Hakim Savcı olduklarını bilmiyordum.”
İSMAİL BİLGİN: “Ben Emniyetteki İfademi tekrar ederim. Ben 2012 yılında Adana İl Emniyet Müdürlüğü'nde İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapıyordum. Arama kararında ben ve benden sonraki İstihbarat Müdürünün ismi vardı. Ancak en son İstihbarat Müdürünün ismi yoktu. Bende bu nedenle R. listede neden yok diye sordum. Çünkü biz varsak o da niye yok diye düşündüm. Yoksa R. İle ilgili somut bir iddiam yoktur. Ben hukuksuz herhangi bir işlem yapmam. Burada kesinlikle farklı isimlere farklı talepler olduğunu bahsettiğiniz işlemlerin emrini vermedim. İmzam vardır çünkü bana o şekilde gelmiştir. Benim hepsini kontrol etme durumum yoktur. Ben suç işlediğimi düşünmüyorum.”
MEHTAP AVCU: “Ben Adana İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü Teknik Operasyon Büro Amirliği'nde yazıcı olarak görev yapıyordum. İçerikle ilgili bir görevim yoktu. Herhangi bir bilgim de yoktu. Dinleme bölümünde değildim. Biz hiçbir evrakın içeriğini ve mahiyetini bilmeyiz. Sadece yazım ve büro işlemlerini yaparız. Sekreterya görevlerini yaparız. Bu nedenle benim istihbari bir görevim yoktu. Bu nedenle suçsuzum ve sadece yazım işlerinde görevliydim. Suçlamayı kabul etmem. Uzlaşma kapsamında kalan suç olursa uzlaşmak isterim...”
RAMAZAN KASAP: “Ben İstihbarat Şube Müdürlüğü Teknik Operasyon Büro Amirliği'nde yazıcı olarak görev yapıyordum. İçerikle ilgili bir görevim yoktu. Herhangi bir bilgim de yoktu. Dinleme bölümünde değildim. İstihbaratın tüm bölümlerinden gelen evrakların büro yazılarını ben, Mehtap AVCU ile beraber yapıyorduk. Bir de Bayram Alidoğru isimli polis memuru da büronun yazım işleri ve kararları getirip götürme işlerini yapıyordu. Biz hiçbir evrakın içeriğini ve mahiyetini bilmeyiz. Sadece yazım ve büro işlemlerini yaparız.”
ABDULLAH KARACA: “Ben İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde Başpolis olarak görev yapıyordum. İstihbarat şubede o tarihlerdeki dinlemeyi Ahmet ŞENAL ve Hasan SERÇE isimli polis memurları yapıyordu. Onlar izinli olduklarında veya bir işleri olduklarında ben dinleme yapıyordum. Kısa süreli oluyordu. Ben normalde resmi yazı ve yazışmalardan sorumlu oluyordum. Dinleme kararlarını da ben yazdığım için aidiyet numaram da geçiyordu. Ben dinleme yaparken dinlediğim kişilerin Hakim Savcı ya da Ağır Ceza Başkanı olduklarını bilmiyordum. Dinleme sırasında Hakim Savcı gibi bir söz duymadım. Zaten istinat edilen suç unsurları varsa o konular dinlenir. Biz oradaki isimlere karar almıştık. Hakim Savcı olduğunu bilmiyorduk. Dinlerken de hiçbirinin Hakim Savcı olduğunu anlamadık. Çünkü dinleme yaptığım dönemde konuşmalarda hiç Hakim Savcı sözü geçmedi. Arayan ya da aranan savcım ya da hakimim gibi bir tabir kullanmıyordu. Ben Hakim Savcı olduklarını bilmiyordum. Sürekli dinleme yapmadığım için Hakim Savcı olduğunu fark etmedim. Ben suçsuzum savunmama ekleyeceğim bir şey yoktur.”
AHMET ŞENAL: “Ben İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde polis memuru olarak görev yapıyordum. Ben Hakim Savcı dinlediğimi kabul etmiyorum. Ben dinlediğim şahısların kim olduğunu bilmiyordum. Biz sadece kulaklık takıp dinlemekten sorumluyduk. İlk 15 saniyeyi dinlemiyorduk. 15 saniye 15 saniye atlayarak hızlı bir şekilde dinliyorduk. Hakim Savcı kelimesinin geçtiğini hiç duymadım. Birbirlerine Hakimim Savcım diye hitap etmiş olabilirler ama ben duymadım. Biz öyle birisini dinlemedik. Yüzlerce görüşme geçiyor hepsine hızlı bakmak zorunda olduğum için Hakim Savcı ile ilgili bir şey duymadım. Suç unsuru olsa bildirirdim.”
HASAN SERÇE: “Ben İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde polis memuru olarak görev yapıyordum. Ben o tarihte istihbarat şubesinde dinleme yapmakla görevliydim. Ben Hakim Savcı dinlediğimi kabul etmiyorum. Ben dinlediğim şahısların kim olduğunu bilmiyordum. Biz sadece kulaklık takıp dinlemekten sorumluyduk. Biz tüm numaraların hepsini tamamen dinleyemiyoruz aralarından seçerek suç unsuru olup olmadığına bakarız, varsa ilgili büro amirine aktarırız, bu nedenle Hakim Savcı hitaplarının geçtiğini dinlemelerde hatırlamıyorum.”
ERTUĞRUL YETKİN: “Ben Adana İl Emniyet Müdürlüğü'nde İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı olarak görev yapmıştım. Ben suçlamayı kabul etmiyorum çünkü buna ihtiyaçta yoktur. 31/01/2012 tarihli talebe ilişkin olarak Şube Müdür Vekili olarak görev yapıyordum. İKK bürosu direk şube müdürüne bağlıydı. Ben talebi Mahkemeye iletmek için evrakı imzaladım. Ben Hakim Savcıyı yasa dışı dinlediğimi kabul etmiyorum. Sorumluluk alanımda olmayan bir büronun faaliyetini de bilemem. Müdür vekili olmam nedeniyle evrakın Adliyeye bir an önce gitmesi için imzaladım. Bunun gibi yüzlerce dinleme talebini Mahkemeye göndermekle yükümlüyüm. Ben bunların kimlere ait olduğu hangi meslekle uğraştıklarını bilemem. Bununla ilgili zamanım da yoktur. Ben esasen Şube Müdür Yardımcısı olduğum dönemde istihbarat şubede aşırı sağ aşırı sol ve legal bürodan sorumluydum. 9 ilin de dinleme talebi bizden geçiyordu. Çok yoğun bir evrak akışı vardı. Dinleme taleplerinin usule uygun şekilde tektik edildiğini bildiğim için o kısa sürede dar vakitte imzalamak zorunda oluyordum. Tetkik etmek mümkün değildi. Dinleme talep forumlarında gerekçe yazar , bunun dışında herhangi bir tutanak tutmak zorunlu değildir. Sadece dinleme talep formu da yeterlidir. Kesinlikle Hakim Savcı dinlendiğine dair bilgi almadım. Ayrıca ben suç işlemediğimden uzlaşmayı kabul etmem.”
AYTAÇ AKYOL: “İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde görevim teknik, bilgi işlem (TEKOB) işlemlerinde görev almaktı. Görev yaptığım bu dönem içerisinde Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast iddiasıyla ilgili gözaltına alınan A.Ö. isimli terör örgütü üyesi şahsın yakalanması, ayrıca adliye, valilik ve emniyet müdürlüğü gibi kamu binalarını hedef alan bombalı eylemlerin yapılması ile ilgili yaklaşık 7-8 kişinin canlı bomba eylemleri öncesinde yakalanmış olmaları tamamen önleme amaçlı dinlemelerden elde edilen bilgiler çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Bütün bunlar göz önüne alındığında biz kurum olarak önleme dinlemelerinin gerekliliğine, faydasına inandığımız için evrakın sürümcemede kalmaması amacıyla bazen de detayları kontrol etmeden evrakları imzaladığımız olmuştur. Kastımız asla söz konusu olmaz. Öncelikle bana isnad edilen suçların hiçbirisini kabul etmiyorum. Benim bir kamu görevlisi olarak yine kamu görevi yapan ve suçla hiçbir alakası olmayan hakim savcı sınıfındaki şahısları bilerek isteyerek kasıtlı bir şekilde dinlenmesi olayını başkaları tarafından düzenlenen bu eyleme katılmam asla söz konusu olamaz. Bu dinlemelerde bazen hiç suçu olmayan insanlar da dinlenebilmektedir. Bunun sebebi alınan yanlış istihbarat bilgileri olabileceği gibi yapılan çalışmaların da çoğu zaman kesin sonuç vermeyebileceği gerçeğidir. Burada esas itibariyle bir suç olgusunun araştırılması amaçlanmaktadır. Suça giden yolda bir ön araştırmadır. Böyle düşündüğümüzde de bir hakim savcının suç örgütleri içinde yer alacağı düşüncesiyle onların bilinçli bir şekilde dinlenmesi söz konusu olamaz. Olsa olsa yanlışlık neticesi dinlenmiş olabilirler. Bunda da asla kasıt yoktur. Ben görev yaptığım süre içerisinde hep yasalara uygun hareket ettim. Suç işleme iradesiyle ve kastıyla hiçbir eylemim olmadı. Buradaki de iyi niyetimle işlemlerin yürütülmesi amacıyla atmış olduğum bir imzadır. Kastım yoktur, suçsuzum dedi. Ben bu evrakların düzenlenmesinden sonra iki yıl kadar bir zamandır Trabzon'da görev yapıyorum. Orada da görevim Trabzon İstihbarat Müdürlüğü'nde Müdür Yardımcılığı'dır.”
------------------------------------------------------------------------------
YASADIŞI DİNLEMELERİN BELGESİ
06.05.2014 13:20 Adana, Mersin, Hatay ile birlikte tam 30 ilde onbinlerce kişiyi dinleyen paralel çeteye yönelik soruşturmalar sürerken STAR dinleme çetesinin mahkemleri yanıltarak nasıl dinleme kararı aldıklarını ispatlayan belgelere ulaştı. Adana’da Hakim ve Savcıların sahte isimle dinlenildiğinin ortaya çıkması üzerine başlatılan soruşturma kapsamında 9 polis önce tutuklanmış ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Adana haklarında 41 sayfalık iddianame hazırlanan ve savcının tekrar tutuklanmaları yönünde karar verilmesini istediği 9 polisin hazırladığı resmi görünümülü sahte belgeler paralel kumpası tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.
Hakimler böyle dinlemiş
Paralel yapılanma, dinlemek istediği hakim ve savcı için önce “İletişime Müdahale Talep Formu” düzenliyor. Resmi olan bu belgede her şey kurallara göre işliyor. İletişime Müdahale talep formunda kimin niçin dinlenilmek istendiği ayrıntılı bir şekilde belirtiliyor. Dinlenecek kişilerin isimleri, soyisimleri ve TC kimlik numaraları açık bir şekilde yazılıyor. Buraya kadar herşey normal ve eksik bir şey görünmüyor. Ancak belirtilen ismin karşısına yazılan IMEI numaraları ise korkunç tezgah gizlenerek mükkemel bir şekilde uygulanıyor. Çünkü talep formunda isim soyisim, TC kimlik no’su yazılan ve hakkında her türlü bilgi verilen kişi ile karşısına dinlenilmesi istenen IMEI numarası arasında hiç bir bağ yok. Dinlenen IMEI numaralarının tamamı hakim, savcı veya emniyet amirlerine ait. Paralel yapı bununla kalmayarak, kimi hakim ve savcı için aldıkları 3 aylık dinleme sürelerini istedikleri gibi uzatmış.
6. ve 8. Ağır Ceza kararı
Paralel yapı bu yöntemlerle Adana 6. ve 8. Ağır Ceza Mahkemelerinden aldırdığı dinleme kararlarında da korkunç bir uygulamaya gitmiş. Mahkemeye sunulan dinleme talep formlarında hakim ve savcıları, PKK/KCK, El- Kaide veya organize suçlar kapsamında değerlendirmiş ve kararlar da bu şekilde alınmış. (Star)
------------------------------------------------------------------------------
İMZALI BELGELİ DAVA
06.05.2014 13:23 Adana'da hakim ve savcıları yasadışı dinleyen örgüte yönelik iddianame kabul edildi. Soruşturma dosyasındaki ıslak imzalı yasadışı dinleme belgeleri sanıkların, savcı ve hakimleri dinlemek için sahte isimlerle izin aldığını ortaya koydu. Deliller, paralel yapının 'Polisler gazete kupüründen tutuklandı' iddiasını çürüttü.
Adana'da yürütülen ve Emniyet İstihbarat yetkililerinin şüpheli olduğu telekulak soruşturması sona erdi. Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi, Adana Cumhuriyet Başsavcıvekili Ali Doğan'ın yazdığı iddianameyi kabul etti. Böylece paralel yapılanmaya yönelik ilk adli dava resmen açıldı.
İddianamenin kabul edilmesiyle açılan telekulak davasında yer alan sanıklar istihbaratçı kimlikleriyle dikkat çekiyor. 9 sanık arasında Adana eski İl Emniyet Müdür Yardımcısı İsmail Bilgin ile İstihbarat Şube Müdürü Ertuğrul Yetkin de bulunuyor. Sanıklara 31 yıldan 78 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Mahkemece kabul edilen soruşturma dosyasındaki deliller ise paralel yapının 'gazete haberleriyle dava açılıyor' iddialarının da soruşturmaları itibarsızlaştırmak için yapıldığını da ortaya koydu.
KUMPASIN DELİLLERİ
Adana'da hakim ve savcıları yasadışı şekilde dinleyen paralel çetenin ıslak imzalı belgeleri ortaya çıktı. Soruşturma dosyasına da giren telekulak delillerine Yeni Şafak ulaştı. Emniyet İstihbarat Dairesi'nin tahrif edilmiş hard disklerinin log kayıtlarındaki inceleme sonucu ele geçirilen belgelerle paralel çetenin telekulak kumpası delillendirilmiş oldu.
TALEPLERİN İÇİNE GİZLEMİŞLER
Dosyadaki belgeye göre, Adana Emniyeti İstihbarat Şube Müdürlüğü'nden mahkemeye sunulan 21.01.2012 tarihli önleme dinlemesi talebinde yer alan 23 kişiden 8'i Adana'da görevli hakim ve savcı. Yargıçlara ait numaralar, diğer dinleme taleplerinin içine serpiştirilerek sahte isimlerle mahkemeye sunuldu. Bu yöntemle yanıltılan özel yetkili mahkeme, aynı gün 'iletişimin dinlenmesi, tespiti, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi, şahısların teknik araçlarla izlenmesi ve kayda alınması' yönünde karara imza attı.
TERÖRİST DİYE DİNLEDİLER
Yargı mensuplarına yönelik yasadışı dinlemelere dayanak olan mahkeme kararında şu ifadelerin yer aldığı dikkati çekiyor:
'Terör örgütleri ile cebir tehdit kullanarak haksız ekonomik çıkar sağlayan ve uyuşturucu imal-ticareti yapan organize suç örgütleri adına faaliyet gösterdiklerine dair haklarında istihbarı mahiyette bilgiler elde edilen, talepte gerekçeleri ile iletişim numaraları belirtilen şahısların gerçekleştirmeyi planladıkları / planlayacakları eylemelerin önceden tespit edilerek 3 ay süre ile dinlenmesine (…) Kararın Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı görevlilerince yerine getirilerek evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.'
Kara propagandayı bu deliller çürüttü
Belgeye göre haklarında dinleme talep edilen 8 hakimden 7'si hakkında ilk kez dinleme kararı çıkartılıyor. 1'i hakkında dinleme kararı ise 3 ay uzatılıyor. Islak imzalı belgenin teknik takip numarası 2012/177. Soruşturma dosyasında buna benzer onlarca dinleme kararının olduğu öğrenildi. Ele geçirilen deliller, paralel yapının 'polisler gazete kupüründen tutuklandı' iddiasını da çürüttü.
İnsan hakları ihlali
Adana telekulak soruşturmasını yürüten Adana Cumhuriyet Başsavcıvekili Ali Doğan, mahkemece kabul edilen iddianamede çarpıcı ifadelere yer verdi:
'Yasal dinlemenin bile hukuk sistemlerinde sık sık başvurulan bir yol olmaması gerektiği ve ağır bir ceza usül tedbiri olduğu hususu tartışılmaktadır. Çünkü yasal dinleme dahi bireyin iç dünyasını sarsan, özel alanını ihlal eden, düşünce dünyasının tüm derinliklerini ortaya çıkaran son derece ağır bir ceza usül tedbiridir. Yasadışı dinleme hiçbir şekilde delil olarak kabul edilmemeli, yasal dinleme de çok istisnai durumlarda başvurulan ve tek başına esas alınmayan bir ceza usül tedbiri olmalıdır.'
Yasadışı dinlemeye ağır yaptırımlar getirilmesi gerektiği vurgulanan iddianamede, 'Yasadışı dinlemenin ağır insan hakkı ihlallerine yol açtığı ve kişinin ruhunu ve beynini, iç dünyasının derinliklerini, kişinin haberi olmadan esir aldığı yönündeki felsefi görüşler yabana atılmamalıdır.
VAHİM BİR OLAY
Gitgide yaygınlaşan yasadışı dinlemelerin yapılması, özellikle de suçu önlemek ve suçu soruşturmakla görevli bir kısım kolluk görevlilerince yapılması sadece o suçun mağdurlarına yönelik zarar doğuran bir eylem değil, toplumun hukuk devletine, idari ve adli sisteme olan güvenini derinden sarsan, önlenmediği takdirde hukuk sisteminde onulmaz yaralar açabilecek vahim bir olaydır' denildi.
Hakim ve savcıya tazminat kıskacı
Adana'da yasa dışı telefon dinlemelerine yönelik soruşturma kapsamında tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan iki polis müdürü, soruşturmayı yürüten Adana Cumhuriyet Başsavcıvekili Ali Doğan hakkında yüzer bin lira tazminat talebiyle şikayette bulundu. 2. Sınıf Emniyet Müdürü İsmail Bilgin ve 3. Sınıf Emniyet Müdürü Ertuğrul Yetkin ayrıca soruşturmayı yürüten Doğan hakkında 'görevi ihmal', Adana 3. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi İbrahim Sağır hakkında da 'yasaya aykırı tutuklama' iddiasıyla HSYK'ya, 9 gazete ve internet sitesinin sorumlu müdürleri ve muhabirleri hakkında da 'iftira, suç uydurma, gizliliği ihlal, adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs'ten Adana Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulundu. (Yenişafak)
------------------------------------------------------------------------------
SAVCI: SANIKLAR HAKKINDA BAŞKA SORUŞTURMALAR DA VAR
06.05.2014 13:33 Adana'da hâkim ve savcıların da dahil olduğu yüzlerce kişiyi dinlemekle suçlanan 10 polis için hazırlanan iddianame kabul edildi. Sanıkların, 7 ayrı suçtan 51 yıl 3'er ay hapsi isteniyor
Başkaları adına alınan dinleme kararlarıyla kendilerinin yasadışı dinlendiğini öne süren bir hâkimle bir savcının suç duyurusu üzerine Adana Cumhuriyet Başsavcıvekili Ali Doğan tarafından başlatılan telekulak soruşturmasının iddianamesi kabul edildi. Adana Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube'de görevli sanıkların, yasadışı dinleme yaptıklarının altını çizen savcı, bu durumun hukuk güvenliği, devlet güvenirliğini yok etmeye yönelik eylem olduğunu savunarak, "Hâkim ve savcıların haberleşme özgürlüğünün dahi, suçla mücadele görevi olan şüpheliler tarafından bu şekilde ihlal edildiği bir ortamda hukuk ve haberleşme güvenliğinden bahsedilemez" dedi. Sanıkların, "Dinlenen kişilerin hâkim veya savcı olduğunu bilmiyorduk" yönündeki savunmasına itibar edilemeyeceği belirtilen iddianamede, tutuklanmaları talep edildi. İddianamede ayrıca, sanıklar hakkında yüzlerce yasadışı dinleme yaptıklarına ilişkin farklı soruşturmaların da sürdüğü vurgulandı.
'ÇOK YOĞUNDUK, BİLMİYORDUK'
Adana ve Mersin'de, aralarında hâkimler, savcılar, bürokratlar ve siyasetçilerin de bulunduğu yüzlerce kişinin, istihbarat şube polisleri tarafından sahte dinleme belgeleriyle dinlendiği haberleri üzerine Adana Adliyesi'nde görevli hâkim Süleyman Köse ile savcı Şükrü Uçkan suç duyurusunda bulunmuştu. Bunun üzerine hâkim Köse'nin, Tunahan İnan adıyla, savcı Uçkan'ın ise Fırat Yalçıntekin adıyla dinlendikleri belirlenmişti. 8 Nisan günü düzenlenen operasyonda, istihbarattan sorumlu eski Adana Emniyet Müdür Yardımcısı İsmail Bilgin, eski İstihbarat Şube Müdürü Ertuğrul Yetkin ile istihbarat şubede görevli biri kadın 6 polis gözaltına alınmıştı. Zanlılardan 6'sı tutuklanmış, bir hafta sonra nöbetçi mahkeme tarafından serbest bırakılmıştı. Gözaltına alınan polisler sorgularında işlerinin yoğunluğunu gerekçe göstererek, kimi dinlediklerini bilmediklerini savunmuştu. Eski İstihbarat Şube Müdürü Ertuğrul Yetkin de ifadesinde, "Benim görev yaptığım dönemde günde 350-400 evrak geliyordu. Dinleme taleplerini ayrıntılı olarak inceleme şansımız olmuyordu. Yoğunluktan ötürü talepler yeterince incelenmemiş olabilir" demişti.
VALİYİ VE MİT'İ DE DİNLEMİŞLER
Soruşturmaları başlatan iddialar arasında, Adana ve Mersin'de yüzlerce usulsüz dinleme yapan birimlerin, dinlenmesine karar verilen kişilerin telefon numaralarının karşısına farklı isimler yazarak, Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, MİT Bölge Başkanı, Mersin'de siyasi partilerin il başkanları, vali korumaları, memurlar ve onlarca ismi dinledikleri yer almıştı. Paralel örgütün AK Partili siyasileri yasadışı sol Marksist-Leninist-Komünist-Partisi (MLKP), El-Kaide, Hizbullah, PKK gibi örgütler, Emniyet Müdürleri ise Özgür Suriye Ordusu Faaliyetleri kapsamında dinlendiği öğrenildi. Özel yetkili mahkemelerin marifetiyle yasal süreyi aşan dinlemelerdeki kişisel verilerin ise yok edilmediği öne sürüldü.
25 KİŞİ MÜŞTEKİ
Bu arada dava kapsamında, İstanbul'da aralarında İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, yazar Mustafa İslamoğlu, gazeteciler Hakan Albayrak ve İbrahim Karagül'ün de bulunduğu 25 kişi müşteki olarak ifadeye çağrıldı. (Sabah)
------------------------------------------------------------------------------
İLK DURUŞMA 17 TEMMUZ'DA
12.05.2014 17:47 Adana'da aralarında hakim ve savcıların da olduğu kişilerin cep telefonlarının yasa dışı dinlendiği iddiasıyla 9 polis hakkında 47'şer yıl hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianameyi kabul eden Adana 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi, ilk duruşmanın 16 Temmuz'da yapılmasına karar verdi. Yurt dışına çıkış yasağı getirilen sanık polislerin tutuklanma talebi ise reddedildi.
Bir ulusal gazetenin geçen 18 Mart tarihli sayısında yayınlanan yasa dışı dinleme iddialarıyla ilgili Adana Cumhuriyet Savcısı Şükrü Uçkan ve Adana 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Süleyman Köse, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Şükrü Uçkan, kendisinin 'Fırat Yalçıntekin' kimliğiyle Adana 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nden alınan, Süleyman Köse ise 'Tunahan İnan' kimliğiyle Adana 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nden alınan dinleme kararıyla cep telefonlarının yasa dışı dinlendiğini öne sürerek, şikayetçi oldu. Bunun üzerine yürütülen soruşturmada 8 Nisan'da 9 polis memuru gözaltına alındı. Sorgularının ardından adliyeye sevk edilen polislerden 6'sı tutuklandı. Bu karara yapılan itirazlar sonunda, tutuklu polisler 6 gün sonra tahliye edildi.
SAVCI İDDİANAME HAZIRLADI
Adana Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ali Doğan, 'cebir, tehdit kullanarak zorla haraç almak, silahla adam yaralamak, çek senet tahsilatı yapmak gibi haksız ekonomik çıkar sağlamak üzere örgüt kurduğu ve yönettiği' iddiasıyla mahkeme kararıyla yapılan telefon dinlemelerinin yasa dışı olduğuna dair Cumhuriyet Savcısı Şükrü Uçkan ve 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Süleyman Köse'nin şikayetlerini soruşturdu. Yapılan soruşturmada şikayetçilerin yanı sıra aralarında başka hakim, savcı ve polislerin de olduğu 107 kişinin telefonlarının dinlendiğini saptadı. Başsavcı Vekili Ali Doğan, suç tarihinde İstihbarat Şube Müdürü İsmail Bilgin, Şube Müdür Yardımcıları Ertuğrul Yetkin ve Aytaç Akyol ile Komiser Fevzi Mert, polis memurları Ramazan Kasap, Abdullah Karaca, Ahmet Şenal, Hasan Serçe, Mehtap Avcu ifadeleri aldı. Polisler, haklarındaki suçlamaları kabul etmeyip, dinleme yaptıkları kişilerin hakim veya savcı olduğunu bilmediklerini söyledi.
TUTUKLAMA İSTEMİŞTİ
Soruşturmasını tamamlayıp 42 sayfalık iddianame hazırlayan Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ali Doğan, dinlemelerin sahte isimler ve suç uydurmak suretiyle bilerek, isteyerek ve sistemli şekilde yapıldığını öne sürüp, konuyla ilgili hakim kararı olmasına rağmen eylemi suç olmaktan çıkarmadığını iddia etti. Sanıklara, 'Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, iftira, suç uydurma, haberleşmenin gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, özel hayatın gizliliğini ihlal ve kişisel verilerin kaydedilmesi' suçlamalarıyla 47'şer yıl hapis cezası isteyen Ali Doğan, iddianamesinde şikayetçilerin yanı sıra Cumhuriyet Savcıları A.G., Y.K., C.T. ve H.Ö. ile Hakim K.V.'nin de benzer şekilde telefonlarının dinlendiğini, aynı yöntemlerle 102 kişinin dinlenmesiyle ilgili de soruşturmaların halen devam ettiği bilgisine yer verdi. Savcı Doğan, çok sayıda hakim, savcı ve kamu görevlisini sistemli şekilde yasa dışı dinlemekle suçladığı 9 polisin delilleri karartma ihtimali olduğunu öne sürüp, tutuklanmalarını istedi.
AVUKAT AÇIKLADI
İddianameyi kabul eden Adana 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi tensip zaptı hazırlayarak 16 Temmuz 2014'te duruşma yapılmasını kararlaştırdı. "Sanıkların isnat edilen suçların tarihi, sanıkların sabit ikametgah ve iş sahibi olmaları, kaçacaklarına veya delilleri değiştireceklerine dair şüphe bulunmaması, yöneltilen suçların CMK 100'üncü maddede belirtilen suçlardan olmaması ve tutuklamanın tedbir niteliğinde olması nazara alınarak Cumhuriyet Başsavcılığı'nın tutuklama talebinin reddine" diye karar veren mahkeme heyeti sanıklara yurt dışına çıkış yasağı koydu. (DHA)
(05 Mayıs 2014, 14:06), son güncel.: (12 Mayıs 2014, 17:47)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: