Yerel seçimlerde AK Parti'nin aldığı oy oranı, Gülen örgütünün kendisine atfettiği toplumsal gücün yanılsama olduğunu ortaya koydu. Nur Cemaati sandıkta AK Parti'yi tercih etti. Gülen'in çok güçlü olduğu ileri sürülen memleketi Erzurum'da dahi AK Parti büyük oy oranına ulaştı.. Gülen yapılanması, Örgütlenme amacıyla başlangıcından beri eğitim faaliyetlerine büyük önem veriyor. 1999 yılında başlatılan soruşturma sonucunda hazırlanan Gülen iddianamesinde bu harekete dair geniş bir analiz yapılmış bulunuyor. İddianamede günümüzdeki gelişmelerle örtüşen çok ilginç bilgiler yer alıyor.. Gelecekte islami bir yönetim kuracağı ileri sürülen ve bu gerekçe ile dindar kesimleri kendisine bağlamaya çalışan Gülen'in bir islam alimi gibi lanse edildiği ve bu yolla halkta taban oluşturulduğunun sanılmasıyla yetinildiği anlaşılıyor. Ancak bunun bir zandan ibaret olduğu ve gerçekte halk içinde sanıldığı gibi yaygın bir tabanı olmadığı son bir kaç ayda ve özellikle de 30 Mart 2014 yerel seçimleriyle çarpıcı şekilde ortaya çıktı. Yıllarca hemen hiç tartışma konusu olmayan ve adeta tabu haline gelen Gülen yapılanması, Başbakan Erdoğan'a yönelik 7 Şubat 2012 MİT krizi ile başlayan süreçte hiç olmadığı kadar tartışma konusu haline geldi. 2013 ortasında yaşanan Gezi olaylarına destek vermesi, dersanelerin kapatılması ile 17 Aralık yolsuzluk soruşturmalarına yaklaşımı bardağı taşırdı.. Sonuç olarak 30 Mart 2014 yerel seçim sonuçları, Gülen yapılanmasının sadece bürokrasi ve iş çevrelerinde etkin olduğunu, bir bardak suda fırtına kopararak kendini yıllardır çok güçlü gösteren bu yapının aslında tabansız olduğunu gösterdi.
01.04.2014 12:20 30 Mart yerel seçimlerinde AK Parti'nin aldığı oy oranı Gülen örgütünün kendisine atfettiği toplumsal gücün yanılsama olduğunu ortaya koydu. Seçimlerden önce her ilde AK Parti'ye karşı ittifakları destekleyen, oluşturdukları listelerle tabanına kime oy vermesi gerektiğini anlatan örgütün planları tutmadı. Cemaati temsil ettiğini ileri süren örgüt, açık şekilde AK Parti'ye cephe aldı ancak, taban tüm telkinlere rağmen AK Parti çizgisini benimsedi. Öyle ki, Gülen'in memleketi Erzurum'da AK Parti açık ara fark atarken, yine yapılanmanın etkili olacağı söylenen Sakarya, Ankara ve İzmir gibi illerde de AK Parti oylarını büyük oranda artırdı.
17 ARALIK TEPKİSİ
Ankara'da AK Parti'nin aldığı yüksek oy oranında en büyük etken, siyasete dışarıdan yapılan operasyonlara karşı vatandaşın verdiği tepki olarak nitelendirildi. 17 Aralık darbe girişimi, vatandaş tarafından 27 Nisan muhtırası, kapatma davası gibi AK Parti'ye karşı yapılan vesayet eksenli ve siyaset dışı hamleler arasına konuldu. Özellikle, yargı-polis-bürokrasi ekseninde her gün seçilmiş iktidarı ve özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan girişimler bir 'milli iradeye sabotaj girişimi' olarak algılandı. Adnan Menderes ve Turgut Özal ile aynı çizgide görülen Erdoğan'ın, bu liderlere yapılan yöntemlerle tasfiye edilmesine karşı toplumda koruma refleksi ile tepki verildi.
PROPAGANDA TUTMADI
Seçimlerde Bediüzzaman'ın öğretilerini rehber alan ve Nur Cemaati olarak bilinen geniş kitle AK Parti'ye tam destek verirken, paralel medyaya bağlı yayın organlarının aylardır yürüttüğü kirli propagandanın da tabanda karşılık bulmadığı ortaya çıktı. Seçim sonuçları, cemaatin tabanında, "Yukarıda hazırlanan planlara karşı" gösterilen tutum açısından da "kayda değer" bulundu. Buna göre kendisine cemaat adı veren örgütün tepe yönetiminde yürütülen propaganda karşılıksız kaldı. Tabanı olmayan yapının, "medya iş dünyası ve bürokrasi üçgeninde örgütlenmiş bir grup azınlık" olduğu yorumları yapıldı. Özellikle Zaman gazetesinin şişirme tirajı, cemaatin doğrudan etkilediği ya da mensubu olan kişi sayısının çok yüksek olduğu algısını kabul ettirme amacı taşıdığı da gözler önüne serildi.
DERSİ SANDIK VERDİ
Cemaate sempati duyanlar, cemaat okul ya da dershanelerini tercih eden, hayrını yardımını cemaat kurumları aracılığı ile yapan, yurtdışındaki okullara teveccühten dolayı cemaate destek vermeye çalışan kesimin aslında cemaat tabanı olmadığı oy sonuçlarına yansıdı. Fethullah Gülen'in memleketi Erzurum'da AK Parti açık ara fark attı. Yine cemaatin etkili olacağı söylenen Sakarya, Ankara ve İzmir gibi illerde de AK Parti oylarını büyük oranda artırdı. (Sabah)
TABANI OLMAYAN SEÇKİNLER GRUBU
Yerel seçim sonuçları, 'örgütlenmenin tabandan yoksun olduğunu, sadece bürokrasi ve iş çevrelerinde etkin olduğunu, bir bardak suda fırtına kopararak kendini yıllardır çok güçlü gösterdiğini' gösterdi.
Örgütlenme amacıyla başlangıcından beri eğitim faaliyetlerine büyük önem veren Gülen yapılanması, Nurculuk hareketi içerisindeki kollardan birini oluşturuyor. 1999 yılında başlatılan soruşturma sonucunda hazırlanan Gülen iddianamesinde bu harekete dair geniş bir analiz yapılmış bulunuyor. İddianamede günümüzdeki gelişmelerle örtüşen çok ilginç bilgiler yer alıyor.
1999/420 Hazırlık No'lu Fethullah Gülen iddianamesinin tamamına ulaşmak için tıklayın
1999/420 Hazırlık numarasına sahip Fethullah Gülen iddianamesinde yer alan bazı satırlar şu şekilde:
“T.C. ANKARA DEVLET GÜVENLİK MAHKEMESİ CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
HAZIRLIK NO :1999/420, ESAS NO : 2000/, İDDİANAME NO. : 2000/
(...) 2-STRATEJİSİ:
Fethullah GÜLEN, İslamcı ideolojik bir yaklaşımla, bulunduğu legal yolu muhafaza ederek, sahibi olduğu etkin mali gücü ile; A- Bünyesinde bulunan vakıf, okul ve dershaneleri kullanarak eğitilmiş gençlerden oluşan bir taban oluşturmak, B- Devletin bütün kadrolarında, bütün bürokraside, Milli Eğitim Bakanlığı ve Emniyet Teşkilatında kadrolaşmak, C- Yurt dışında Türkiye’de kurulacak siyasal İslama sempati ile bakacak bir gençlik oluşturmak istemektedir.
Çizilen hoşgörü ve barış tabloları ile bazı devlet çevrelerini etkileyen Fethullah GÜLEN, hedefine ulaşıncaya kadar kamuoyu faaliyetlerine destek verdiği imajını yaratarak, toplumun gerçeği görmesinin önünü, ılımlı görünüşü ve demokrasi şemsiyesine sığınarak kesmektedir.
Fethullah GÜLEN oluşturduğu öğrenci seçme ekipleri ile köy ve semtleri dolaşarak zeki ve becerikli öğrencileri seçmekte, sağladığı imkanlar ile kendisine bağlamaktadır.
Fethullah GÜLEN’in düşünceleri öğrencilere evlerde, okullarda, kamplarda beyin yıkama metotları ile öğretilmektedir.
Fethullah GÜLEN sahip olduğu imkanlar ile semavi dinlerin temsilcileri ile başlattığı diyalog vasıtası ile "Dünya Dinler Birliği" adı altında bir oluşuma zemin hazırlamış ve bu oluşum yönünde İslam Dini'nin temsilcisi olma yönünde uluslararası alanda izlenen ve karşılıklı çıkarlara dayanan bir stratejinin ilk sayfalarını da açmıştır.
Fethullah GÜLEN faaliyetlerinde gösterdiği gizlilik, taraftarlarının kendisine bağlılığı, etkili, kararlı ve merkeziyetçi yönetimi ile ülkemizin en güçlü irticai yapılanmasıdır. Fethullah GÜLEN özellikle gençlik kesimini sabırlı bir yöntem ile kendisine bağlamayı hedefleyen bir strateji takip ederek, bunlar vasıtasıyla toplumun bütününe hakim olmayı ve diğer yönden yürütme ve yasama erklerini hedefi doğrultusunda kullanmayı amaçlayan bir politika izlemektedir.
3- TEŞKİLAT:
Zirvede Fethullah GÜLEN olmak üzere, silsile yolu ile bir yere kadar inen bir yapılanmayı kapsamaktadır.
Tarikatın başı: Fethullah GÜLEN,
Danışman Kadrosu,
Şehir imamları,
Esnafı organize eden imamlar,
Semtlerden sorumlu imamlar,
Ev düzeyinde görevli imamlar,
Bireyleri kontrol eden imamlar,
Fethullah GÜLEN öğrencilerin örgütlenmesine özel bir önem vermektedir. Fethullah GÜLEN yapılanmasının özünü teşkil eden Işık evlerinde tecrübesiz öğrenciler, kendilerini Fethullah GÜLEN’e tam bir teslimiyete götürecek eğitimden geçmektedirler.
4- YURT İÇİ FAALİYETLERİ:
Fethullah GÜLEN grubunun faaliyetleri bütün yurt sathında yaygın bir görünüm arz etmekte ise de, özellikle Samsun-Adana hattının batısında kalan illerde, üniversite çevrelerinde ve Doğu’da Erzurum İli’nde yoğunlaşmıştır.
Fethullah GÜLEN Grubu yurt sathına yaygın 88 vakıf, 20 dernek, 128 özel okul, 218 şirket, 129 dershane ve yaklaşık 500 öğrenci yurdunun yanı sıra biri İngilizce olmak üzere 17 yayın organı, ortalama 250 bin tirajlı gazete, TV İstasyonu, ulusal düzeyde yayın yapan 2 radyo istasyonu, faizsiz finans kurumu, bir sigorta şirketini denetimi altında bulundurmaktadır.
Fethullah GÜLEN Grubunun özellikle eğitim alanında zaman zaman devletten de ileri imkanlara sahip olduğu gözlenmektedir. Fethullah GÜLEN Grubu, planlı, programlı, sinsi çalışmalarının önünde tek engel olarak Türk Silahlı Kuvvetlerini görmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı uyguladığı politika, hoş görünme, Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı bazı politikacılardan alınmış tavizlerle polisi güçlendirme, böylece denge sağlama, etkinleştiği polis camiasını gerektiğinde Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı kullanma şeklindedir.
Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirme amacıyla sızma politikasını sessiz ve derinden devam ettirmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları arasına sızma çalışmalarının yanı sıra subay ve astsubay çocuklarını kendi okullarına ve dershanelerine kaydettirmeye, yetiştirilen bu çocukları askeri okullara sokmaya çalışmaktadır.
Fethullah GÜLEN tarafından, silahlı kuvvetler içinde yapılanabilmek ve ileride etkinliğe kavuşabilmek amacıyla yeni projeler üretilmeye başlanmış, bu çerçevede askeri okullarda okuyan öğrenciler önce fiili hedef olarak belirlenmiş, kültür düzeyi yüksek, kendine bağlı, türban takmayan bayanların askeri öğrenciler ile tanışmaları ve evlenmelerinin sağlanabilmesi için gerekli vasatı sağlayacak bir yapılanmaya gitmiştir. Fethullah GÜLEN, bu yöntem ile 10 yıl içinde Türk Silahlı Kuvvetleri içinde söz sahibi olacağı bir konuma gelmeyi planlamaktadır.
5- YURTDIŞI FAALİYETLERİ:
Fethullah GÜLEN, planlı bir şekilde yurtdışı örgütlenmesine yönelmiştir. Bu yönelişte:
Sosyo ekonomik ihtiyaçları fazla olan yeni Türk Devletlerinde taban oluşturmak,
İran ’ın Şii propagandasının etkisini kırmak,
Finans ihtiyacını karşılayacak olan ticari şirketlerinin ticari atılımlarını sağlamak,
Bu devletlerde ihtiyaç duyulacak bürokratik kadroları yetiştirmek,
Türk İslam Birliğini oluşturmak, gayeleri güdülmüştür.
Dünya İslam Birliğini sağlamak amacını güden Fethullah GÜLEN, Türk ve Müslüman olmayan ülkelerde de faaliyet göstermektedir. Bu faaliyetlerinin amacı:
Kendisine bağlı bürokratik kanalların oluşturulması,
Globalleşmenin sonucu oluşan bilgi transferini hedefi doğrultusunda kullanma, Kendisine bağlı kişilerin refah düzeylerini artırmak ve etki alanlarını genişletmektir. Fethullah GÜLEN grubu, 1992 yılında başlattığı yurtdışı açılımı sonucu 35 ülkede: 6 üniversite ve yüksekokul, 236 lise, 2 ilkokul, 8 yabancı dil ve bilgisayar merkezi, 6 üniversiteye hazırlık kursu, 21 öğrenci yurdu olmak üzere toplam 279 eğitim kurumunu faaliyete geçirmiştir.
Yurtdışındaki okulların kuruluş amaçları:
Kuruldukları ülkelerde ileride devleti yönetecek nitelik ve nicelikli kadroları yetiştirmek,
Bu kesimin Türkiye ’de kurulacak İslami Devlete sempati ile bakmasını sağlamak,
Uzun vadede Türkiye'de kurulması planlanan siyasal İslam'a uluslararası alanda siyasi destek sağlamak,
Fethullah GÜLEN, hükümetin bilgisi dahilinde Papa 2 nci Jean Paul'ün daveti üzerine 9 Şubat 1998 tarihinde Vatikan’da Papa ile görüşmüştür. Görüşme İslam ve Hıristiyan Dünyalarını temsilen dinler arası diyalog zemininde oluşmuş ve Fethullah GÜLEN, uluslar arası platformda Türkiye ’de İslami kesimin lideri olarak gösterilmiştir.
6- FİNANS KAYNAKLARI:
Fethullah GÜLEN yoğun ve kapsamlı faaliyetlerini yürütebilmek için geniş finans kaynaklarına sahiptir. Bu finans kaynakları genel olarak bilinmekle birlikte diğer irticai gruplara oranla mali ilişkilerini büyük bir gizlilik içinde yürütmektedir.
Fethullah GÜLEN müminlerin zengin olmalarını şart olarak görmektedir. Ancak, şahısların tek tek çok zengin olmalarından ziyade büyük sermayeli, ancak çok ortaklı şirketlerin kuruluş şeklinde bu görüşünü uygulamaya koymaktadır. Çünkü çok zengin olan kişi dünya işleri ile uğraşmaya önem vererek hedeflere ulaşma yolundaki çalışmalarını aksatacaktır.
Fethullah GÜLEN grubunun büyük bir gayrimenkul varlığı vardır. Bu gayrimenkullerden yüksek rakamlara varan kira geliri elde etmektedir. Örneğin gruba bağlı Akyazılı Vakfı'nın 23 ilde çok miktarda konut, dükkan, büro, okul, mağaza, dershane, yurt binası bulunmaktadır. Fethullah GÜLEN grubunun siyasi partilere siyasi destek sağladığı yolunda duyumlar mevcuttur.
1997 yılı Eylül ayında kendisine bağlı Asya Finans Kurumu, devletten 553 milyar Türk lirası teşvik almıştır. Bu iki husus birlikte değerlendirildiğinde finans desteği için siyasi partileri ve bürokratları kullandığı, böylece bu kişiler vasıtasıyla devlet imkanlarından yararlanmasına göz yumulduğu sonucuna varılmıştır.
Fethullah GÜLEN eğitime finans sağlamak amacıyla kendisine bağlı kişi ve kuruluşlardan vergilendirme adı altında aylık ve yıllık aidat toplamaktadır. Özellikle Fethul1ah GÜLEN'in Kazakistan'daki okulları için Denizli'deki taraftarlarınca 1 milyon dolarlık kaynak aktarıldığı, Afyon, Malatya, Kayseri ve İzmir illerinde de bu yolda faaliyetler yürütüldüğü bilinmektedir.
Fethullah GÜLEN grubu yurt dışındaki üniversite, orta dereceli okul, ilkokul ve dil eğitim merkezlerinden büyük gelir elde etmektedir. Bu gelirlerin bu kurumların finansmanı ve geliştirilmesinde kullanıldığı düşünülmektedir.
Işık Sigorta, Asya Finans gibi büyük kuruluşların gelirleri,
İş Hayatı Dayanışma Derneği (İŞHAD) ve Genç İşadamları Derneği (GİAD) bünyesindeki işadamlarının bağışları da Fethullah GÜLEN'in finans kaynakları arasında büyük bir yer tutmaktadır. Ayrıca televizyon, radyo, gazete, dergi gibi yayıncılık alanından da büyük gelir sağlanmaktadır.
Fethullah GÜLEN'in çalışma sisteminde "imkanlar nispetinde maddi yardım yapmak, yapamayacaksa bedenen çalışmak" kuralı mevcuttur. Bu bedeni çalışma karşılığında ücret almaması veya ucuz bir ücret alması maliyeti düşürmektedir.
Dış güçlerin Fethullah GÜLEN'e verdikleri yurt dışı desteği karşılığında, onu kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendirmelerinin kuvvetle muhtemel olduğu unutulmamalıdır.
7- FETHULLAH GÜLEN'İN SİYASİ HEDEFLERİ:
Fethullah GÜLEN ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis etmiş, bu nedenle mevcut sistemi yıkma yerine, devlet modeline uygun bir örgütlenme ile devlete alternatif bir sistem kurmayı hedeflemiştir. Bu nedenle tüm devlet organlarında yerel yönetimlerde sivil sektörde örgütlenmeyi hedeflemiştir.
İleride devlet yönetimini kontrol altına alabilmek için kısa vadede tüm kadrolara yandaşlarının getirilmesi veya bu kadroları işgal edenlerin kendisine bağlanmasını hedeflemektedir. Uzun vadede ise tam bir kontrol sağlayabilmek amacıyla eğitim sektöründe yoğun bir faaliyet göstererek teşkilatlanma ve kadrolaşmayı yaygınlaştırmayı amaçlamaktadır.
Ilımlı ve modern imajı ile siyasi partiler ve hatta Atatürkçü laik kesim içinde desteğini artırmaya çalışmaktadır. Böylelikle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yandaşlarının mutlak çoğunluğu elde etmelerini sağlarken, hedeflediği teokratik diktatörlüğe yumuşak geçişi sağlamak için Başkanlık sistemini desteklemektedir.
Fethullah GÜLEN hiçbir kuvvet tarafından geri adım atmaya zorlanamayacağı bir duruma ulaştığında Atatürk ilke ve inkılaplarını ortadan kaldırmayı, laik demokratik, sosyal hukuk devletini ortadan kaldırarak şeriat devleti kurmayı hedeflemektedir.
Fethullah GÜLEN tüm dinler ve uluslar ile iyi ilişkiler kurarak onlardan gelecek karşı girişimleri engellemeyi hatta kendini desteklemelerini sağlamayı düşünmektedir. İleride kuracağı şeriat devletini desteklemek üzere birçok ülkede ileride yönetime gelecek gençleri yetiştirmektedir.”
YAPILANMA ZEKİ ÖĞRENCİLERİ SEÇİYOR
İddianamedeki ilgili satırlar bu şekilde.. 54 sayfalık iddianamenin tamamı okunduğunda daha fazla bilgi elde edilebilir. Ancak yukarıda kısmen aktarılan bilgilerden de görüldüğü gibi Gülen yapılanması baştan beri eğitim alanına çok özel bir önem vermiş ve yapılanmanın temelini bu alana kurmuştur. Zeki öğrenciler dersaneler aracılığıyla tespit edilip örgütlenmeye katılmakta, bu kişiler kritik devlet kadrolarına yerleştirilmektedir. Hatta iddialara göre abi ve abla adı verilen bu gençleri içeren özel kataloglar hazırlanarak Gülen grubuna bağlı gençlerin birbirlerine uygun kişilerle evlenmeleri sağlanmakta, bu yolla da seçkinlerden oluşan bir elit tabaka oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu durum "Kızıl Nehirler" adı verilen Fransız filmini hatırlatıyor. Filmde, zeki ve yetenekli üniversite öğrencilerini seçip birbiriyle evlenmesini sağlayan bir örgüt, ilerleyen yıllarda üstün ırk olarak görülen bir seçkin grubu oluşturmayı hedeflemişti. Gülen yapılanmasında da benzer bir durum gözlenmektedir.
Gülen'in seçkin olmayan halk kesimlerine önem vermediği, onları tebaa olarak gördüğü anlaşılıyor. Dine aykırı efsane, hurafe ve rüyalarla bu kesim etkilenmeye çalışılmakta, bunun için Hz. Peygamber'in rüyada görülüp ondan bilgiler alındığı teması sık sık kullanılmaktadır. Gelecekte islami bir yönetim kuracağı ileri sürülen ve bu gerekçe ile dindar kesimleri kendisine bağlamaya çalışan Gülen'in bir islam alimi gibi lanse edildiği ve bu yolla halkta taban oluşturulduğunun sanılmasıyla yetinildiği anlaşılıyor.
CEMAATİN ÇÖKÜŞ DÖNEMİ
Ancak bunun bir zandan ibaret olduğu ve gerçekte halk içinde sanıldığı gibi yaygın bir tabanı olmadığı son bir kaç ayda ve özellikle de 30 Mart 2014 yerel seçimleriyle çarpıcı şekilde ortaya çıktı. Yıllarca hemen hiç tartışma konusu olmayan ve adeta tabu haline gelen Gülen yapılanması, Başbakan Erdoğan'a yönelik 7 Şubat 2012 MİT darbesi ile hiç olmadığı kadar tartışma konusu haline geldi. Buna ek olarak, 2013 ortasında yaşanan Gezi olaylarına destek vermesi bardağı taşırdı. Polisten kaçarak girdikleri bir camiyi işgal eden, ortalıkta ayakkabılarıyla gezinen, öpüşen ve dindarların asla kabul edemeyeceği davranışlar sergileyen eylemcilere ses çıkarmaması, onları eleştiren Başbakan Erdoğan'a ise tepki göstermesi belki de Türkiye'de cemaatin çöküş döneminin başlamasına yol açtı. Gezi eylemcilerine hoşgörü göstermesine karşın ülkenin Başbakanına 'onlara çapulcu deme' diyerek eleştiri getirmesi hem toplumda hem Başbakan Erdoğan'da cemaate karşı farklı bir bakış açısına yol açtı. İlerleyen aylarda alınan dersanelerin kapatılması kararı, hükümetin bu yapılanmaya karşı çok kritik bir hamlesi oldu. En büyük beslenme kaynağına yönelik hamle, yapılanmanın can havliyle karşılık vermesine, yıllardır derinlerde -Başbakan Erdoğan'ın tabiriyle 'inlerinde'- yaşamını sürdüren paralel yapının yeryüzüne çıkmasına neden oldu.
Ardından bir zincirleme reaksiyon başladı. Yapılanmadan hata üstüne hata geldi. Özellikle yapılanmanın en tepesinde yer alan Fetullah Gülen'in medyaya sızan ses kayıtları ve bedduası gibi kamuoyunu şok eden skandallar yapılanmaya karşı tüm Türkiye'de büyük bir infialin oluşmasına yol açtı.
Bunun yanında, hukuk kılıfına sokulmuş yolsuzluk operasyonlarının ortaya çıkan detayları.. Yolsuzluk operasyonlarının yerel seçimlerin hemen öncesinde bir çok ilde peşpeşe başlaması.. Bu operasyonların birbirinden bağımsız olması.. Medyaya sızan ses kayıtları.. Yapılanmanın ABD ve onun istihbarat örgütü ile şaşırtıcı ölçüdeki bağlantılarının belgelenmesi.. ABD seçimlerini etkilemek için bürokrat ve siyasetçilere verilen rüşvetlerin belgelenmesi.. Yapılanmaya ait faaliyetlerin ABD istihbaratı bağlantısı nedeniyle Rusya ve Özbekistan'da yasaklanması.. Son olarak Azerbaycan'da faaliyetleri durdurulan yapının Almanya'da da takibata alınması.. Gülen'in hiçbir hukuki engel olmadığı halde Türkiye'ye dönmemesi.. Polis müdürlerini görevden aldığı için Başbakan Erdoğan'a el kol hareketleriyle içten beddua etmesi.. Çapulcu tabir edilen Gezi eylemcilerine, Hristiyan lider Papa'ya, ABD ve İsrail'e saygı gösterirken, hoşgörülü olmayı hep tavsiye ederken Başbakan Erdoğan'a aksi yönde davranması.. Müritlerini Nurcu kesimin en büyük düşmanı olarak bilinen CHP'ye yerel seçimlerde destek vermeye çağırması.. İslam dinini referans aldığı sanılan yapılanmanın, Hz. Peygamber, Hz. Cebrail ve Hz. Meryem gibi İslam dininin kutsal değerleri hakkında şok eden ifadelerinin ortaya çıkması, İslami açıdan kabul edilemeyecek çok büyük yanlışlara sahip olduğunun bu gibi çarpıcı örneklerle görülmesi..
AÇIKÇA VATANA İHANET
İşte bu gelişmeler kamuoyunda yapılanmaya karşı büyük bir öfkeye yol açtı. Özellikle yerel seçimden hemen önce Suriye konusunda Türk yetkililerin yaptığı bir gizli toplantıya ait ses kaydının medyaya sızdırılması, tüm gelişme ve suçlamalarla örtüştü. Çılgına dönen yapılanmanın vatana ihanet derecesine geldiği görüldü. Daha önce ortaya çıkmış bir ses kaydındaki iddia doğrulanırcasına, yapılanmanın 'Türkiye'yi feda ettiği ve kendisine liderleri Gülen'in yaşadığı ülkeyi anavatan olarak seçtiği' görüldü. İşte belki de bu son ses kaydı olayı, yapılanmayı bitiren asıl gelişme olacak gibi görünüyor.
Sonuç olarak 30 Mart 2014 yerel seçim sonuçları, Gülen yapılanmasının sadece bürokrasi ve iş çevrelerinde etkin olduğunu, bir bardak suda fırtına kopararak kendini yıllardır çok güçlü gösteren bu yapının aslında tabansız olduğunu gösterdi. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(01 Nisan 2014, 12:20)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: