Emniyet ve yargıdaki cunta yapılanmasını ortaya çıkarmak için ilk adım atıldı. Emniyet'teki paralel devlet unsurlarını ortaya çıkarmak üzere görevlendirilen müfettişlerin başına dikkat çeken bir isim atandı. 2006'da, 'Emniyet Genel Müdürlüğü'ndeki F Tipi Örgütlenmenin Etkin Elemanları' adlı 57 kişilik listeyi hazırlayan dönemin Personel Daire Başkanı İbrahim Selvi, İstanbul'a geldi. Selvi, İstanbul Emniyeti'nde siyaseti etkilemeye yönelik operasyonun arkasındaki derin yapılanmayı araştırmak üzere Polis Başmüfettişi olarak görevlendirildi.
26.12.2013 13:30 Önce 7 Şubat 2012'deki MİT gözaltı krizinde, daha sonra getiğimiz haftalardaki dersane tartışmalarında, hemen ardından MİT belgesi olayında ve onun da hemen ardından 17 Aralık operasyonlarıyla tartışma konusu olan, "emniyet ve yargı içinde gizli bir cunta yapılanması olduğu" iddiasını aydınlatmak için devletten ilk adım geldi. Emniyet'teki paralel devlet unsurlarını ortaya çıkarmak üzere görevlendirilen müfettişlerin başına dikkat çeken bir isim atandı.
Takvim Gazetesi'nin haberine göre, 2006'da, "Emniyet Genel Müdürlüğü'ndeki F Tipi Örgütlenmenin Etkin Elemanları" adlı listeyi hazırlayan dönemin Personel Daire Başkanı İbrahim Selvi, İstanbul'a geldi. Selvi, İstanbul Emniyeti'nde siyaseti etkilemeye yönelik operasyonun arkasındaki derin yapılanmayı araştırmak üzere Polis Başmüfettişi olarak görevlendirildi.
57 İSMİ BELİRLEMİŞTİ
Selvi, 2006'da Emniyet içinde Fethullah Gülen'e yakın olan 57 isim tespit etti. Ardından listeyi savcılığa ve ilgili kurumlara gönderdi. Rapor deşifre olunca, listede adı geçen 57 Emniyet personeli Selvi'den şikayetçi oldu. Ancak Selvi hakkındaki şikayet, yok hükmünde sayıldı.
YAPILANMA VE OPERASYONLAR İÇİN SUÇ DUYURULARI YAPILMIŞTI
Öte yandan cunta yapılanmasının ortaya çıkarılması için geçtiğimiz günlerde peşpeşe bazı somut gelişmeler de yaşanmıştı.
Adalet Platformu tarafından önce, 10 Aralık 2013'te "Gizli MİT belgesini çarpıtarak yayınlayan Taraf gazetesi sorumlularıyla gazeteciler Mehmet Baransu ve Emre Uslu'ya" suç duyurusu yapıldı.
Ardından 18 Aralık'ta, "emniyet ve yargı içinde yapılandığı şüphesi ortaya çıkan 'Adli Cunta'" için suç duyurusu yapıldı. Bu ikinci suç duyurusunda, bu yapılanmanın varlığına ve Taraf gazetesi sorumluları ile gazeteciler Mehmet Baransu ve Emre Uslu'nun da bu yapılanmayla bağlantılı olabilecekleri şüphesine dair somut bulgular sıralanıyordu. 7 Şubat 2012 tarihinde meydana gelen MİT krizinin aynı yapılanmanın bir eylemi olabileceğine de değinilen suç duyurusunda iddia konusu olduğu üzere, yapılanmanın, seçimler öncesinde başlattığı manipülasyonlarını yenileriyle sürdürebileceğine de dikkat çekiliyordu.
Adalet Platformu, son olarak da 20 Aralık'ta, "17 Aralık operasyonları" için suç duyurusu yaptı. Bir önceki suç duyurusuna eklenmek üzere çok önemli iki yeni delili içeren suç duyurusunda 17 Aralık yolsuzluk operasyonlarına da atıf yapılıyordu. Ülkenin en üst yöneticilerinin dahi bilmediği çok gizli soruşturmaya ait bilgileri Taraf yazarı Emre Uslu'nun 4 ay önceden bildiğinin ortaya çıkması ile diğer Taraf yazarı Mehmet Baransu'nun bu soruşturmaya ait çok gizli belgeleri web sitesi üzerinden medyaya dağıtıyor olmasının adli cunta iddiasının doğruluğuna açık delil teşkil ettiği savunuluyordu. Yine suç duyurusunda, bu iki delilin, 3 gün önce gün başlatılan soruşturmanın da aynı yapılanmayla bağlantılı olduğu şüphesini doğurduğuna vurgu yapılıyordu. Suç duyurusunda, gizli belgelerin Taraf'a operasyondan önceki günlerde de kamuoyunda yoğun tartışma konusu olan "emniyet ve yargı içindeki adli cunta yapılanması" tarafından sızdırıldığı şüphesini gösteren somut bulgular gösteriliyordu.
EMNİYET VE YARGI İÇİNDEKİ CUNTA YAPILANMASI
Nitekim, ülke yöneticilerinin dahi ulaşamadığı belgeler, Taraf gazetesi muhabiri Mehmet Baransu tarafından ilk andan itibaren yayınlanmaya başlamıştı. Ayrıca Baransu ile diğer Taraf yazarı Emre Uslu'nun aylar öncesinden soruşturmadan haberdar olduğu da ortaya çıkmıştı. Uslu, 4 ay öncesinden İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlunun gözaltına alınacağı mesajını vermişti. Operasyonlar başlamadan önceki günlerde gizli bir MİT belgesini yayınlayan Baransu'nun da Uslu gibi aylar öncesinden operasyonları bildiğine dair mesajları ortaya çıkmış, Baransu ayrıca, 'daha bavulu açmadım, elimdeki sadece klasördeki bir belgeydi' diyerek ilerleyen günlerde yeni belgelerin çıkacağını da belirtmişti. İşte bu somut bulgular ışığında, savcıların üstlerinden ve devletin en üst makamlarından bile gizlemeyi başardığı çok gizli soruşturma bilgilerini basına sızdırarak seçimler öncesi kamuoyunu manipüle etmeye çalıştığı şüphesi giderek güçleniyor.
BAŞSAVCILIK VE HSYK DA ŞÜPHE ÜZERİNE HAREKET GEÇTİ
Son iki gelişme ise, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ile HSYK'nın da şüpheler üzerine harekete geçmesi oldu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcığı'ndan dün yapılan yazılı açıklamada medyaya bilgi sızdıran savcılar uyarıldı. Başsavcılık 'soruşturma bilgilerinin medya organlarına verilerek oluşturulan tartışma ortamında soruşturmaların sağlıklı yürümeyeceği öncelikle soruşturma makamlarınca bilinmesi gerekir.' dedi. Açıklamada, sözkonusu dosyanın başka bir savcıya verilebileceği de şu sözlerle vurgulandı: 'Yasa, genelge ve talimatlarına uymayan, gizliliğin ihlaline sebebiyet veren, soruşturmayı yasal çerçevede yürütemeyen cumhuriyet savcılarındaki soruşturma evrakı başka bir savcıya tevzi edilmektedir.' Öte yandan HSYK aynı gerekçeyle savcılar hakkında inceleme başlattı. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(26 Aralık 2013, 13:30)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: