Günlerdir konuşulan bir komplo gerçekleşti. Uluslararası Yardım Kuruluşu İHH'nın Suriye'ye gönderilen gıda ve ilaç yüklü tırların içinde silah sokmaya çalıştığı iddia edildi. Bu iddianın cemaate mensup gazete ve twitter hesaplarından duyurulması dikkatleri çekti. Ancak iddianın ilk anından itibaren sosyal medyadan İsrail'e ve cemaate yoğun tepkiler geldi. İlerleyen saatlerde açıklama yapan jandarma ve diğer yetkililer ise yakalanan TIR'ın İHH ile bağlantısının olmadığını açıkladılar. Tırın İHH'ya ait olduğu bilgisinin servis edilmesinin ise Türkiye'nin El Kaide ile ilişkilendirilme çabasının bir parçası olduğu ileri sürülüyor. İHH üzerinden düzenlenmek istenen ve cemaat medyasının da rol aldığı komplonun son günlerde Türkiye'yi meşgul eden 17 Aralık operasyonlarıyla bağlantılı olduğu ileri sürülüyor.
02.01.2014 11:35 Günlerdir konuşulan bir komplo daha gerçekleşti. Uluslararası Yardım Kuruluşu İHH'nın Suriye'ye gönderilen gıda ve ilaç yüklü tırların içinde silah sokmaya çalıştığı iddia edildi. Hatay’da 1 Ocak akşamı Suriye'ye yardım malzemeleri taşıyan bir TIR'da çok sayıda silah ve mühimmat ele geçirildiği iddia edilirken, söz konusu TIR’ın İHH’ya ait olduğu öne sürülmüştü.
YALAN HABERDE MİT'E DE İFTİRA ATILDI
Radikal Gazetesi sitesinde çıkan haberle ilgili İHH'den açıklama geldi. Sözkonusu açıklamada Kırıkhan Jandarma biriminin olay yerinde İHH ile alakalı herhangi bir aracın söz konusu olmadığının teyit edildiği bilgisi paylaşıldı.
İHH'ya ait bir tırda silah olduğu ve MİT tarafından TIR'ın aranmasının engellendiği iddiaları haber merkezlerine bomba gibi düşmüştü.
Bu haber üzerine harekete geçen İHH yetkilileri, derhal avukatlarını devreye sokarak olayın araştırılmasını istedi. Bunun üzerine, Hatay İl Jandarma Komutanlığı'yla irtibata geçen İHH'nın avukatları, jandarmadan 'İHH ile alakalı herhangi bir araçla ilgili bir arama ve işlem yapılmadığının' bilgisini aldı.
Avukatlar bu çalışmalarını sürdürürken, bölgede görev yapan İHH yetkilileri de Kırıkhan İlçe Jandarma Komutanlığı ile iletişime geçti. Olay yerine giden İHH yetkilileri de jandarmadan doğru bilgileri aldıktan sonra haberin yalan ve iftira olduğu kamuoyuyla paylaşıldı.
İHH tarafından yalanlanan habere ilişkin bir de açıklama yapıldı. Açıklama, haberin kasıtlı servis edildiğinin altını çizen İHH, özellikle şu konuya dikkat çekti:
"17 Aralık operasyonu ile beraber oldukça sıklaşan bir şekilde kurumumuza yönelik iftira, karalama, tuzak oyunlar oynandığına dikkat çekerek, medya kurumlarını da tüm ilgili yetkili kurumları da mensubiyetlerine binaen değil dürüstçe ve ahlaki/etik ve hukuka uygun davranmaya davet ediyoruz."
İHH Başkanı Bülent Yıldırım da, yalan haber üzerine bir açıklama bulundu ve hukuk davası açacaklarını duyurdu. Kanal 24'e canlı bağlanan Yıldırım, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: "İHH'ya ait olduğu söylenen tır kesinlikle bize ait değil. Bu bize yapılan bir operasyon ve biz bu operasyonu kimlerin yaptığını çok iyi biliyoruz, bunların kim olduğu ortaya çıkacak. Bundan sonra her türlü saldırıyı bekliyoruz. Onlar bizim yakamızı bırakmıyor, bizde onların yakasını bırakmıyoruz! İsrail cezasını çekecek. Yurt dışında çalışan arkadaşlarımızın başına bir şey gelirse bunun hesabını verecekler. Hukuk davası açacağız."
İHH Başkanı Bülent Yıldırım, kendileriyle hiçbir ilgisi bulunmadığı ortaya çıkan TIR komplosunu Star’a da anlattı: "İsrail Dışişleri Bakanı Liberman’ın ‘İHH bizim için tehdit’ dedikten iki gün sonra itibarsızlaştırma operasyonuyla karşılaştıklarını anlatarak, “Bunu daha birkaç gün önce 24’te anlatmıştım. Bize karşı hem suikast timi Türkiye’ye geldi hem de itibarsızlaştırma kampanyası başlatıldı. Ankara’dan yardım TIR'ları yoldayken yapıldı. Bu, bir operasyondu. Haberi yapan Radikal muhabiri bir cemaate yakın, ayrıca cemaatin İngilizce gazetesi de haberi servis etti. İki gün önce İsrail Dışişleri Bakanı Liberman ‘İHH bizim için büyük tehdit’ açıklaması yaptı. İki gün önce Gazze için ilaç kampanyası başlattık, sonra da bu iftira ile karşılaştık. Arkasında İsrail olduğu belli. İsrail’in İHH’yı itibarsızlaştırma çalışması yaptığını biliyoruz" diye konuştu.
CEMAAT İLE İSRAİL YİNE AYNI SAFTA
Bu iddianın cemaate mensup gazete ve twitter hesaplarından duyurulması ise hem dikkatleri çekti hem de tepkiye neden oldu. Çünkü bu yönde bir komplonun gelmekte olduğu günlerdir medyada konuşulmaktaydı. Ve konuşulduğu gibi de oldu.
Mavi Marmara yardım gemisi olayından sonra İsrail, İHH'yı terörist bir kuruluşu gibi gösterip yasaklatma çabasına girmişti.
Cemaat medyasının ise olayın kaynağı İsrail'le birlikte yine aynı safta yer aldığı görüldü. Hatırlanacağı gibi, Mavi Marmara gemisinin Filistin'e yardım götürmesi cemaat lideri Fethullah Gülen ve medyası tarafından eleştirilmiş, otorite olan İsrail'den izin alınması gerektiği belirtilmişti. Bunu söyleyen Gülen, geminin uluslararası sularda İsrail askerleri tarafından saldırıya uğramasına ve 9 Türk vatandaşının katledilmesine ise adeta sessiz kalmıştı.
Günlerdir cemaat medyasının ileri gelenlerinden Emre Uslu, İHH'nın terörist örgüt El-Kaide ile bağlantılı olduğunu savunuyordu. Komplonun bu şekilde göstere göstere gelmesi kamuoyunda büyük tepki çekti. İddianın ilk anından itibaren sosyal medyadan İsrail'e ve cemaate yoğun tepkiler geldi.
-TIR Suriyeli Türkmenlere gidiyordu-
İlerleyen saatlerde açıklama yapan Hatay Jandarma ve diğer yetkililer ise yakalanan TIR'ın İHH ile bağlantısının olmadığını açıkladılar. Önceki gün Hatay'da durdurulan yardım tırının Suriyeli Türkmenlere gittiği anlaşıldı. Lazkiye sınırındaki dağlık bölgede sıkışan Suriyeli Türkmenler Lazkiye'nin merkezinden yapılan top atışları altında yaşam mücadelesi veriyor.
ZAMAN, TODAY'S ZAMAN VE RADİKAL İDDİA ETMİŞTİ
Radikal'in haberinin ardından Twitter'da İHH'ya karşı adeta bir linç kampanyası başlatılırken binlerce kullanıcı ise İHH'ya destek tweet'leri attı. Kendi ülkesini "teröre destek veren ülke" gibi göstermek isteyenler İHH'nın silah taşıdığı TIR'ın yakalandığını bağıra bağıra duyurmaya çalıştı. Ceyda Karan gibi gazeteciler, Twitter'da haberi duyururken "kesin spor amaçlıdır" demeyi de ihmal etmedi.
İHH'ya yönelik başlatılan yalan saldırının adımları geçtiğimiz gün atıldı. İsrail yaptığı açıklamada İHH'yı hedef göstermişti. İsrail Radyosu'nda açıklamalarda bulunan İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, Türkiye'de 17 Aralık operasyonunda hedefe konulmaya çalışılan İHH İnsani Yardım Vakfı'nı tehdit etmişti. Radyoya konuşan Liberman: "İHH İsrail için büyük tehlikedir" demişti.
İHH'ya karşı yürütülen son komploya Twitter'da tepkiler çığ gibi geldi.. Binlerce duyarlı vatandaş insani sorumluluk gereği olarak İHH'ya sahip çıktı.
17 ARALIK OPERASYONLARIYLA BAĞLANTILI
Tırın İHH'ya ait olduğu bilgisinin servis edilmesinin Türkiye'nin El Kaide ile ilişkilendirilme çabasının bir parçası olduğu ileri sürülüyor. İstihbarat birimlerinden elde edilen bilgilere göre, daha önce Türkiye'yi transit kullanarak Suriye'ye geçen El-Kaide gönüllüleri ve Yasin El Kadı ile hükümet arasında ilişki olduğu iddiaları da kullanılarak, Türkiye'nin uluslararası arenada itibarsızlaştırılmasının sağlanmak istendiği belirtildi. Dolayısıyla İHH üzerinden düzenlenmek istenen ve cemaat medyasının da rol aldığı komplonun son günlerde Türkiye'yi meşgul eden 17 Aralık operasyonlarıyla bağlantılı olduğu ileri sürülüyor. Yasin El Kadı ve El-Kaide isimleri, Savcı Muammer Akkaş tarafından geçtiğimiz günlerde düzenlenmek istenirken son anda başsavcılık tarafından engellenen yolsuzluk operasyonlarında da geçiyordu.
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
------------------------------------------------------------------------------
CHP'Lİ MİLLETVEKİLİ İHH ÖZRÜ DİLEDİ
02.01.2014 17:51 CHP Milletvekili Mevlüt Dudu, İHH'yla ilgili yanlış bilgilendirme için kamuoyundan özür diledi. Dudu, konuya ilgili twitter adresinden şu açıklamayı yaptı:
"İşin İHH ile ilgili bölümü konusunda aldığım yanlış bilgilere dayanarak yaptığım açıklama yanlıştır. Bu konuda kamuoyundan özür dilerim."
Dudu olayla ilgili olarak şöyle yazmıştı:
"Mevlüt Dudu @MevlutDudu 16 sa
Kırıkhan'da İHH'ya ait silah yüklü bir tır yakalandı. İçinde de bir MİT görevlisi var. İnsani yardım adı altında ne yaptıkları belli oldu."
------------------------------------------------------------------------------
17 ARALIK, 25 ARALIK VE 2 OCAK: ÜÇÜNCÜ KOMPLO GERÇEKLEŞTİ
02.01.2014 10:32 Seçim ayarlı operasyonun ikinci dalgasından sonra bu kez Türkiye’nin dış politikadaki imajı hedef alındı. Türkmenler’e giden insani yardım TIR’ı “El Kaide’ye silah götürüyor” diye haber yapıldı. İHH’nın ve Bakan Ala’nın açıklamasıyla operasyon boşa çıktı. Bu olayı sadece İHH'yla ilgili olduğu sanılmamalı. Ayrıntıları görünce asıl operasyonun Türkiye'ye ve hükümetine yönelik olduğunu anlamak çok kolay.
İHH’YA VE TÜRKİYE’NİN İMAJINA YÖNELEN ‘TIR’LI GİRİŞİM SONUÇSUZ KALDI
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın uluslararası komplo olarak nitelediği ve devamının geleceğini işaret ettiği operasyonlardan sonuncusu dün Hatay’da gerçekleşti. 17 Aralık’ta ‘yolsuzluk’ maskesiyle bakan çocukları ile işadamları ve bürokratları hedef alan ilk operasyon dalgasının ardından bir hafta sonra Başbakan Erdoğan’ın oğlunu hedef alan ikinci dalga operasyona kalkışılmış ancak yargı darbesi Başsavcılık tarafından engellenmişti. Dün üçüncü dalga Hatay’da Türkmenler’e yardım götüren TIR üzerinden MİT’e ve Türkiye’nin dış dünyadaki itibarına yapıldı.
Silah ve mühimmat ihbarı
Hatay’da içinde MİT görevlilerinin de bulunduğu bir TIR, gelen “içinde silah ve mühimmat var” ihbar sonrasında durdurularak aranmak istendi. Tırda görevli personelin MİT kimliklerini göstermeleri sonrasında Jandarma olayı Savcılığa bildirirken, Savcılık TIR’ın aranması kararında diretti. Bu sırada Radikal ve Todays Zaman ve Zaman gazetelerinin internet sitelerinde ve Twitter’de “İHH TIR’ı silahla yakalandı” iddiaları yayıldı. TIR’ın Türkmenlere götürülmek üzere insani yardım malzemesi taşıdığı İçişleri Bakanı Efgan Ala tarafından açıklandı.
Vali Lekesiz müdahale etti
Savcının ihbar doğrultusunda TIR’ın aranması için yaptığı baskı üzerine Jandarma görevlileri tarafından TIR’ın Jandarma’ya ait depoya çekildiği öğrenildi. TIR’ın çekildiği depo nedeniyle olay polis bölgesine girerken, olay yerine intikal eden savcının, Emniyet’e haber verdiği belirtildi. Olay yerine polisler de gelirken TIR’ın aranması konusunda Jandarma, MİT ve Emniyet görevlileriyle savcılık arasında tartışma çıktığı öğrenildi. Çıkan kriz üzerine Hatay Valisi Celalettin Lekesiz, sözkonusu araçta MİT görevlileri bulunduğu, bu görevlilerin özel statü gereği doğrudan Başbakan’a bağlı olarak görev yaptıklarını ifade ederek, TIR’ın alıkonulmasının hukuksuz olduğunu bildirdi.
Türkmenlere giden yardımlar
Olay yerinden Emniyet görevlileri ayrılırken, Savcılık ve Jandarma’nın ayrı ayrı tutanaklar tuttuğu öğrenildi. İstihbarat birimlerinden alınan bilgilere göre Hatay’da önceki gün durdurulan ve içinde mühimmat olduğu belirtilen TIR’ın Hatay’ın Lazkiye sınırında bulunan Türkmen bölgesine yardım taşıdığı anlaşıldı. TIR gerekli tutanaklar tutulduktan sonra yoluna devam etti. Sözkonusu TIR’ın Suriyeli Türkmenlere gittiği ve insani yardım malzemesi taşıdığı öğrenildi.
El Kaide ile bağlantı çabası
TIR’ın İHH’ya ait olduğu bilgisinin servis edilmesinin ise Türkiye’nin El Kaide ile ilişkilendirilme çabasının bir parçası olduğu görüldü. İstihbarat birimlerinden elde edilen bilgilere göre, daha önce Türkiye’yi transit kullanarak Suriye’ye geçen El Kaide gönüllüleri konusunun ‘Türkiye El Kaide’ye yardım ediyor’ şeklinde yansıtılarak, Türkiye’nin uluslararası arenada itibarsızlaştırılmasının sağlanmak istendiği belirtildi. (Star)
------------------------------------------------------------------------------
İHH BAŞKANI YILDIRIM'DAN BOMBA CEMAAT İDDİASI
03.01.2014 10:37 İHH Başkanı Bülent Yıldırım, İsrail ve yargıdaki cemaat yapılanmasının İHH'yı hedef aldığını anlatırken çarpıcı bir örnek verdi: Mavi Marmara katliamı için dava açılacağı zaman, bu grubun savcıları 'eğer dosyayı açarsanız İHH ile ilgili El Kaide dosyası da açılır' dedi. Yargı içinde masaya dosya koyarak tehdit eden savcılar var.
Geçtiğimiz gece İHH'ya ait Suriye'ye giden bir TIR'da silah bulunduğu iddiası bazı gazetelerin internet sitelerine haber olarak düştü. Ardından sosyal medyada bazı isimlerce iddia yayıldı. Kısa süre sonra iddianın asılsızlığı ortaya çıktı ancak haber çoktan yurt dışına servis edilmişti. TIR'ın İHH ile ilişkilendirilmesi Türkiye'nin teröre destek veren bir ülke olarak lanse edilmesi çabası olarak görüldü. Çok değil bundan 3-4 gün önce İHH Başkanı Bülent Yıldırım İHH'ya yönelik saldırılar beklediklerini açıklamıştı. Yıldırım, Yeni Şafak gazetesine çarpıcı açıklamalarda bulundu:
Önceki gece İHH TIR'ında silah iddiası haberleştirildi. Çok geçmeden doğru olmadığı ortaya çıktı. Bu olayı nasıl yorumluyorsunuz?
Mavi Marmara hadisesinden sonra Türkiye İsrail ilişkileri dibe vurdu ve İsrail yalnızlaştı. Türkiye'yi kaybetmeleri Siyonist sermayenin büyük yara almasına sebep oldu Bu nedenle paniklediler. Türkiye ile ilişkileri eski düzeyine hatta daha büyük bir ittifaka çevirmek istiyorlar. Bunun için çok çeşitli tekliflerde bulundular. Bize de geldiler. İsrail Türkiye ilişkilerinin tekrar düzelmesi için yapılan anlaşmalara ses çıkarmamamız istendi.
Teklifler İsrail hükümeti tarafından mı geldi?
Tabii. Aracılar vasıtasıyla. Bazıları başka ülkeler üzerinden geldi. Biz bu teklifleri reddettik. Dolayısıyla İHH'yı bitirme kararı aldılar.
DOSYALAR HAZIRLADILAR
Nasıl yapacaklar bunu?
Üç konu üzerinde tartıştılar. Birincisi Bülent Yıldırım'ı öldürelim. Fakat öldürürsek kahraman olur dediler. İkincisi vakfa çeşitli devlet kurumları tarafından baskı yaptıralım başkanı değişsin, ki paralel devlet mensupları bu baskıyı yaptılar. Sonra Bülent Yıldırım gitse geride kalanlar aynı misyonu devam ettirecek dediler. O yüzden üçüncü yol olarak itibarsızlaştırmaya karar verdiler. Dosyalar hazırladılar.
Ne gibi dosyalar?
El Kaideci, İrancı dediler, özel hayatı öne sürdüler... Aklınıza gelen her iftirayı attılar. Fakat hiç biri tutmadı. Son olayın da İHH'yı itibarsızlaştırmak için yapıldığını düşünüyoruz. Demek ki İsrail'e bir söz verdiler. Bu sözün gereğini yerine getirmeleri isteniyor artık. Sanki bir TIR yakalanmış, içinde İHH'nın Suriye'ye götürdüğü silahlar varmış gibi bir kamuoyu oluşturma gayretine girdiler. Bunu İngilizce olarak da bütün dünyaya yaydılar. Bizler hemen net tepkimizi verdik. Jandarmaya ulaştık. Jandarma böyle bir TIR'ın kontrolleri altında olduğunu ancak İHH ile hiçbir ilgisi olmadığını bize bildirdi.
İTİBAR OPERASYONU VAR
TIR'ın kime ait olduğu, içinde ne olduğu açıklığa kavuştu mu?
Onu bilmiyoruz. Bir iftira atıldı. İftiranın asıl sebebini de biliyorsunuz, 3-4 gün önce İsrail Dışişleri Bakanı Liberman 'İHH bizim için büyük bir tehdittir' diye açıklama yaptı. Biz 2 gün önce Gazze'yle ilgili dünya çapında bir kampanya başlattık. Bu arada Türkiye'ye gelen bir suikast timi var. Arkasından da bir grubun mensupları İHH'nın silah yüklü TIR'ı yakalandı diye iftira kampanyası başlatıyor. Bu tabloyu okuyun.
Haberde TIR MİT'le de ilişkilendiriliyordu. Buradan konu Türkiye'nin teröre destek veren ülke imajı verilmesi noktasına gidiyor değil mi?
Şu anda uluslararası ceza mahkemesinde bir dosya hazırlıyorlar. Türkiye'yi teröre destek veren ülke konumuna düşürmek istiyorlar. Çünkü biz İsrail'i uluslararası ceza mahkemesinde yargılatmak için başvurduk ve ilk defa dünyada bu kabul edildi. Buna karşılık Sayın Başbakan'ı, arkadaşlarını ve İHH'yı teröre destek veren kişi ve kurumlar olarak göstermek istiyorlar. Sayın Başbakan İsrail'e karşı çok net tavır içinde. Mavi Marmara'dan sonra abluka kaldırılmadı, ambargo kaldırılmadı, tazminat miktarında da anlaşılamadı. İsrail bunları yapabilecek konumda kendisini göremiyor.
Neden?
Çünkü ablukanın asıl sebeplerinden biri de İsrail'in Filistin'e ait olan doğalgazdan Filistin'e pay vermek istememesi. Bunu Başbakan iktidarda oldukça yapamayacağını düşünüyor.
TÜRKİYE KASETLE ANILIYOR
Bahsettiğiniz suikast timi nereden geldi? Kim gönderdi?
Hangi ülkedeki Yahudi kökenli ismin yönlendirdiğini biliyoruz. Buraya gönderdikleri de kısmen belli. Hedef benim. Rahmetli Medet Ünlü'yü vuranlarla aynı çizgide olan bir yapı. Normalde bunu söylemeyip, bu timin yakalanmasını istememiz lazım ama bir kaos ortamı var. Gerçekten hükümet direniyor. Direnmese hepimiz altında kalırız. Biz de bu ortamda suikastlerin olabileceğini ortaya koymaya çalıştığımız için bunu açıkladık.
Hedefte başka kim var?
Benim için ortaya çıktı. Belki başkası için de var. O nedenle bu kaosu ortaya çıkaranlara sesleniyorum. Herkes geri çekilsin. Türkiye'de bundan sonra olacak her şeyden onlar sorumlu olur. Ülkenin ekonomisine, kazanımlarına, kendi hizmetinize, diğer STK'lara zarar verdiniz. Dünyada Türkiye'yi yolsuzluk ve kasetlerle anılır hale getirdiniz. Bir an önce özür dileyip tövbe edin ve geri çekilin. Aksi takdirde bu millet sizi unutmayacak.
BİR CEMAAT GİZLİ SERVİSLE GÖRÜŞEMEZ
Geride ülke olarak kim var?
Onu bilemeyiz. Tetikçiler A ülkesinden kullanılabilir, B ülkesinden kullanılabilir. Dünyada herkesle iletişime geçebiliyorlar. Utanmadan ve övünerek 'Biz sadece FBI ile değil, CIA'le, Mossad'la, İngiliz istihbaratıyla da, hepsiyle iletişim içindeyiz' diyen bir grup var Türkiye'de. Bir devlet bu ülkelerle gider, konuşur ama bir STK, bir cemaat böyle bir şey yapamaz.
Cemaat tasfiye ediliyor
Fethullah Gülen'in yanlış yönlendirildiği, gidenlerin görüştürülmediği de söyleniyor...
Ben buna itibar edemiyorum ama yanılıyorsam artık her şey deşifre oldu. Türkiye'ye gelsin. Hem onu yapmıyorsun. Hem bir sürü linç operasyonu içinde yer alıyorsun. Allah korusun ahlaksızca kaset işleri. Düşünün Hocaefendi diyor ki 'Ben bir kişiyi uyardım. 10 tane daha var.' Şimdi sana demezler mi sen nerden alıyorsun bu bilgiyi? O zaman sana bu bilgiyi vereni söyle. Bu kaset nereden çıkıyor bulsunlar. Dünyada düştüğümüz durumu görüyor musunuz? İslam'ın önemli şahsiyetlerinden biri olarak Hocaefendi görülüyor. Ve şu anda kasetlerle anılıyor. Şimdi biz tebliğ veya daveti neyle yapacağız? Ne kadar zarar verdiklerinin farkındalar mı? Hocaefendi gelsin bunu çözsün. Aksi takdirde biz canı yanan insanlar olarak kendimizi korumak zorundayız.
Hizmet hareketinin dünyadaki varlığını sürdürmek adına Türkiye'deki yapısını feda ettiği yönünde yorumlar var. Tüm yapı deşifre olmadı mı?
Rusya'dan, 'Bu okullar CIA merkezi diye' açıklama yapılıyor. Türkiye'de herkes bu işin arkasında Mossad, CIA var diye bas bas bağırıyor. Bu bütün dünyaya yayıldı. Sadece Türkiye'de değil, Avrupa, İslam dünyasında, her tarafta 'Kime çalışıyorlar, arkalarında kim var' diye soruluyor. Okulların olduğu heryerde bu konuşuluyor. Onun için aslında cemaat tasfiye ediliyor. Cemaate bir görev veriliyor. Yapamayınca tasfiye ediliyor. Cemaatin üst düzeyleri bu oyunu görmeli.
Bu tasfiye süreci mi?
Evet, 17 Aralık operasyonunda başarıya ulaşacaklarını düşündüler. Beceremediler. İkinci, üçüncü adımlar zevahiri kurtarmak için. Cemaat gidiyor şu anda. O yüzden cemaat içindekilere söylüyorum. Lideriniz veya değil, kim olursa olsun, eğer bu yanlış operasyon içindeyse emeğinizi kurtarmak için bir şura oluşturun . Kendi içinizde tartışmaya açın. Yoksa yazık olacak. Şu anda insanların gönlünden çıktılar. Hala bizim gibi insanların az çok merhamet ettiği bir yapı. Yoksa halk tamamen sildi.
Dosyam ABD'ye gitmiş
İHH'nın daha önce cemaatle bir anlaşmazlığı oldu mu?
Geçmişte hiçbir problemimiz olmamıştı. Bir çok kere de yardımlarının dağıtılması, okullarının açılması noktasında, bazı okulların ihtiyaçlarının alınmasına karşılık beklemeden yardımcı olduk. Sonra birden bire iş Mavi Marmara'yla birlikte değişti. İşin içine İsrail girince ip koptu.
Bazı fotoğraflardan bahsettiniz. Bunlar size şantaj olarak mı kullanıldı?
İHH yardım dağıtırken silahlı insanlar da yanımızda görüntülenmiş. Çeşitli konferanslarda oturmuşuz, yanımızdaki birini almışlar bu El Kaide'ye bağlamışlar. Biz insani diplomasi yapıyoruz. Bütün örgütlerle görüşüyoruz. Birçok gazetecinin birçok kişinin kurtarılması için dünyadaki hemen hemen her örgütle görüşen bir konumdayız. Bu görüşmeleri yaptığımızda karşımızda silahlı örgüt var. Silahını bırak sonra masaya oturalım mı diyeceğiz. Bu fotoğrafları dosyalamışlar ki İHH'yı içeri aldıklarında El Kaide ile fotoğraflarınız var diye önümüze koyacaklar
SAVCILAR TEHDİT ETTİ
Her bölgenin kendi grubu var. Adamlar hepsi silahlı. O bölgeden o gruba giderken o adamların içinden geçiyorsun. Bunları görüntülemişler, bize karşı kullanılıyor. Böyle ahlaksızca bir tehdit el altından yapılıyor. Bu tehditlerin sayısı çok fazla.
Başka ne gibi tehditler yöneltildi?
Size ilk defa bir şey açıklıyorum. Mavi Marmara dosyası davası açılacağı zaman bu grubun savcıları önümüze başka bir dosya koydular. Eğer bu dosyayı açarsanız İHH ile ilgili El Kaide dosyası da açılır dediler. Yargı içinde tehdit eden savcılar var.
O savcılar biliniyor herhalde değil mi?
İsimleri var. Bu dosyayı önüne koydukları kişinin ismini vermiyorum. Kendisi bir gün açıklarsa açıklar. Ama bize sordu ne yapalım diye. Biz asla vazgeçmeyeceğiz dedik. Bir taraftan El Kaide dosyası diyorlar. Bir taraftan İran dosyası diyorlar. Dosyalar uçuşuyor. Bu arkadaşlarda bir dosya koleksiyonu var. Ama biz de diyoruz ki biz Mavi Marmara'dan sonra zaten uzatmalı bir hayat yaşıyoruz. Biz korkmuyoruz. Elinizde ne kadar dosya varsa açıklayın. Millet gerçek yüzünüzü bir görsün. Geçen bir tehdit daha geldi. Senin dosyan alındı Amerika'ya falan kişiye götürüldü. Onun vereceği karara bağlı dediler.
Kastedilen kişi Fethullah Gülen mi?
Tabii. Onu kastediyorlar. O zaman aklımıza da şu geliyor. Her dosya bir yere gidiyor, onay alıyor, ondan sonra mı ortaya çıkıyor. Kasetler de dahil.
İHH'nın tüm yapısı şeffaf
İHH'ya karşı yeni bir operasyon bekliyor musunuz?
Tabii. İsrail'in İHH ile hesabı bitmedi. Bitmeyecek de... İsrail bizi tehdit görüyor biz de İsrail'i bütün dünyaya tehdit görüyoruz. O nedenle siyonizmle olan mücadelemiz sonuna kadar devam edecek. Fakat İHH'nın en büyük kazanımı şeffaf oluşu. İnsani yardımda da, insani diplomaside de, ara buluculukta da… Kim bizimle ilgili bir şey duyarsa hemen bildirebilir. Biz devletin kurumlarına da söylüyoruz; polise, emniyete, askere…
İHH bu ülkenin bir kazanımıdır. Her ay 40 bin civarında yetime bakıyoruz. Fakirlerin sayısını biz bile bazen bilmiyoruz. İHH ile ilgili bizim bilmediğimiz bir yanlışlık varsa İHH'ya suç oluşturma tuzağı kurmayın. Gelin bilgi verin biz düzeltelim. Ama yok bilgi sizde yanlışsa siz kendinizi düzeltin. (Yeni Şafak)
------------------------------------------------------------------------------
İHH OLAYINI İLK YAYINLAYAN RADİKAL'İN CEMAAT BAĞLANTILARI
03.01.2014 11:24 Hasan Karakaya (Yeni Akit): "Yalan, çamur, iftira... Gülen Cemaati’ne her yol mübah mı?.. Bugünkü yazım, “yalan” üzerine... Malûm; “Gerçek kapıdan çıkmadan, yalan dünyayı dolaşır” ya da “Doğru pabucunu giymeden, yalan dünyayı dolaşır” şeklinde atasözlerimiz vardır. Peki, “yalan” söyleyen, “gıybet” eden, “iftira” atan ve “kul hakkı”na girenler, bu “günah”larından nasıl kurtulurlar?..
RADİKAL’DEN YAYILAN YALAN!
Peki, bu “atasözleri”ni niye aktardım?.. Tabiî; “Tam Zaman’ına denk geldiği” için!..
Efendim, önceki gece, bir olay yaşandı... Çeşitli “internet siteleri”nde ve “tweet” yazışmalarında, “Hatay’da İl Jandarma Komutanlığı’nca yakalanan bir TIR’ın içinde silah ve askerî malzemeler bulunduğu, bu TIR’ın da İHH’ya ait olduğunun belirlendiği” iddia ediliyordu.
Bu iddiayı ortaya atan kişi, Radikal gazetesi muhabiri Fatih Yağmur’du... Fatih Yağmur, “Radikal’in internet sitesi”nden yaydığı “Hatay’da silah dolu TIR iddiası” başlıklı haberinde diyordu ki; “Hatay İl Jandarma Komutanlığı’na gelen ihbarı değerlendiren jandarma ekiplerinin durdurduğu ve İHH’ya ait olduğu belirtilen bir yardım TIR’ında silah ve mühimmat bulunduğu iddia ediliyor.”
Dedik ya; “Gerçek pabucunu giymeden, yalan dünyayı dolaşır!”
Son günlerde, bir “operasyon merkezi” haline gelen Radikal’de yayınlanan bu “yalan” da; bir anda Today’s Zaman ve Hürriyet tarafından “bütün dünyaya servis edilmeye” başlandı. Hem de “İngilizce” olarak!..
Yalana “balıklama” atlayanlardan biri de CHP Milletvekili Mevlüt Dudu idi... Dudu, saat 21.15’te attığı tweette diyordu ki; “Kırıkhan’da İHH’ya ait silah yüklü bir tır yakalandı. İçinde de bir MİT görevlisi var. İnsani yardım adı altında ne yaptıkları belli oldu.”
Aynı Mevlüt Dudu; yetkililerden aldığı “bilgi”lerden sonra, saat 01.52’de attığı “tweet”te ise şunu söylüyordu: “Kırıkhan’da durdurulan tırın İHH veya başka bir yardım kuruluşuna ait olmadığı konusunda net bilgilere ulaşmış bulunuyoruz... İşin İHH ile ilgili bölümü konusunda aldığım yanlış bilgilere dayanarak yaptığım açıklama yanlıştır. Bu konuda kamuoyundan özür dilerim.”
İHH İLE İLGİSİ YOK!
Hadi; Mevlüt Dudu, gerçeği gördü ve “özür” diledi... Peki Radikal ne yapacak, Hürriyet ne yapacak, Today’s Zaman ve Fatih Yağmur ne yapacak?.. Bütün dünyaya yaydıkları “yalan” ve “iftira”yı nasıl temizleyecekler?.. Bu “vebal”den nasıl kurtulacaklar ve bunun hesabını nasıl verecekler?..
Öyle ya; Hatay İl Jandarma Komutanlığı’nın da açıkladığı gibi; “Durdurulan TIR’ın İHH ile ya da herhangi bir yardım kuruluşu ile ilgisi yok”tur... Ortada “kasıtlı bir ihbar” vardır... “Savcı” da, “yasal prosedür”ü bilmeden ihbarı ciddiye almış ancak kendisine “yasal prosedür” hatırlatılınca, “TIR’ın tentesini bile açmadan” yoluna devam etmesine izin vermiştir!.. Olay budur.
Ama, bu olayı bahane edip, her zaman olduğu gibi, “bir taşla iki kuş birden vurmayı” hesaplayanlar, bir ölçüde amaçlarına ulaştılar... Olay soğuyunca, herkes gerçeği gördü ama, sıcak saatlerde “yalana aldananlar”a nasıl anlatacaksın?..
Öyle ya; “İHH’ya çamur atıldı” bir kere, Temizle, temizleyebilirsen!
OPERASYON ÜSSÜ RADİKAL!
Olayı aydınlığa kavuşturduğumuza göre, gelelim “yalanın ilk kaynağı”na... Kimdir bu Fatih Yağmur? İddialara göre; Fatih Yağmur, “Cemaatçi Abi’lerin tedrisatından geçmiş biri”dir ve haberlerini de “Abi’lerin yönlendirmesi” ile yapar!.. Yine iddialara göre; Fatih Yağmur’un; “7 Şubat MİT krizini ateşleyen savcı” ile de “ahbap-çavuş ilişkisi” derecesinde bir münasebeti vardır. Ve ayrıca; “17 Aralık kirli operasyonu”nun ardından “25 Aralık darbe girişimi”ni de, “kamuoyuna ilk haber veren gazetecilerden biri”dir...
Şunu demeye çalışıyorum; “TIR olayı”nı “aydınlattık” ama, bu Fatih Yağmur o kadar “karanlık bir gazeteci ki, yüzüne “fener” değil, “projektör” tutsan aydınlanmaz!..
Diyeceksiniz ki; “Fatih Yağmur böyle bir tezgâhın içindedir de, Radikal’in Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can, orada bostan korkuluğu olarak mı duruyor ki, bu haberlere göz yumuyor?”
Şu kadarını söyleyeyim; “Eyüp Can da Cemaat kökenli bir gazetecidir... Hatta, bir ara Hürriyet’in başına getirilmesi bile düşünülüyordu!”
Ben bu kadarını söyleyeyim, gerisini Yeni Şafak yazarı Cem Küçük’ten dinleyelim... Cem Küçük, 12 Aralık 2013 ve 23 Aralık 2013 tarihli yazılarında, “Eyüp Can’la ilgili ilginç bilgiler” verdikten sonra diyordu ki; “Belki gönüllü değil ama zorunlu bir emir subaylığı Eyüp Can’ınki... Zaten o yüzden, Radikal’in başında... Hiyerarşi çok katı ve ağabeyler isterse bir günde Can’ı bitirir... Sözde solcu gözüken Radikal, öyle kritik zamanlarda öyle manşetler atıyor ki; Eyüp Can, cuntadan alkış alıyor.” “Şu an Aydın Doğan medyası ise Emniyet-Yargı cuntası ile ittifak içinde. Çıkarları ortak... Aydın Doğan medyasında Eyüp Can’ın Radikal’i, Erdoğan’ın yasadışı yollardan devrilmesinin baş tetikçi yayın organı... Eyüp Can ile ilgili gerçekleri ilk yazdığımda çoğu kişi itiraz etti. Şimdi herkes haklı çıktığımı gördü. 17 Aralık darbe girişiminden sonra görüldü ki, Aydın Doğan’ın sahip olduğu Radikal, Emniyet-Yargı cuntasının merkez üslerinden biri. Bürokratik vesayet amaçlı bütün operasyonel haberler, abileri olan polis şeflerinin dediğini yapmak zorunda kalan Eyüp Can’ın gazetesinde çıkıyor. Sonra tüm cemaat televizyonları bunu Radikal’den alıntılıyor. Böylece Eyüp Can da görevini yerine getiriyor. Fakat bu yapılan açıkça hukuka ve demokrasiye aykırı.”
Mesele, herhalde anlaşıldı... Benim daha başka bir şey eklememe gerek yok..." (Hasan Karakaya / Yeni Akit)
(02 Ocak 2014, 11:35), son güncel.: (03 Ocak 2014, 11:24)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
İskenderun´da İsrail izi netleşiyor
Türkiye´den İsrail´e misilleme
İsrail´in PKK bağlantıları ve Türkiye´deki terörde rolü manşetlerimiz
MİT müsteşarı Fidan hedefte
Paralel yapılanmayla ilgili manşetlerimiz
İkinci 7 Şubat krizi
Cemaat-MİT çatışması mı yaşanıyor?
Hükümet sivil darbeyi engelledi
Erdoğan: Fidan´ı yedirmem
MİT müsteşarı Fidan hedefte
Odatv-Aydınlık-İsrail´in hedefi: Fidan
´Mesaja mesaj´ ses kaydı
MİT görevlilerinin ifadeye çağrılması krizi manşetlerimiz
Cemaat hala Gezi´de mi?
Cemaat de Gezi´de mi?
Belgeleriyle Gezi´nin Ardındakiler
Taksim gezi olaylarıyla ilgili manşetlerimiz