Aksiyon dergisine dün bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Mustafa Erdoğan, Gezi olaylarının bir darbe girişimi olarak değerlendirilemeyeceğini söyledi. Cemaatin yayın organı olarak bilinen Aksiyon'a yaptığı şaşırtıcı açıklamalarında Başbakan Erdoğan ve AK Parti hükümetine her yönden eleştiriler yönelten Prof. Erdoğan'ın görüşleri cemaatin görüşleri olarak da yorumlanabilir. Çünkü onun bir başka açıklaması aynı gün cemaatin bir diğer yayın organında verildi. Bugün gazetesine konuşan Prof. Erdoğan, Gezi olayında olduğu gibi dersanelerin kapatılması konusunda da hükümete ağır eleştiriler yöneltti. Son örneğini bu açıklamaların oluşturduğu gibi, hem Fethullah Gülen'in hem de cemaat medyasının verdiği mesajlar, kamuoyunda, cemaatin hükümet karşıtı Gezi olaylarına destek verdiği şeklinde bir algı oluşturmuş bulunuyor. Konuyla ilgili bugün ilginç bir gelişme yaşandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Gezi Parkı olaylarına ilişkin iddianamesini bugün tamamladı. 'Gezi´nin ana iddianamesi' olarak da değerlendirilen bu iddianamede 7'si yabancı uyruklu 255 kişi şüpheli olarak yer alıyor. İddianamede Gezi Parkı olaylarıyla ilgili olarak bugüne kadar 40 ayrı iddianame ile 308 şüpheli hakkında kamu davası açıldığı, 36 ayrı soruşturmaya da devam edildiği belirtiliyor. Geçtiğimiz günlerde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yapılmış olan bir başka suç duyurusu daha söz konusu. Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle 2 Aralık 2013 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda, ABD, İngiliz ve özellikle Alman vakıflarının Gezi olaylarına aktif desteğini gösteren somut bulgular sıralanıyordu.
10.12.2013 12:02 Fethullah Gülen cemaatine bağlı Aksiyon dergisine bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Mustafa Erdoğan, Gezi olaylarının bir darbe girişimi olarak değerlendirilemeyeceğini söyledi. Prof. Erdoğan, şaşırtıcı açıklamalarında Başbakan Erdoğan ve AK Parti hükümetine her yönden eleştiriler yöneltti. (1)
'GEZİ'YE DARBE DEMEYİN'
“Gezi’yi darbe ile açıklamak insanlara saygısızlık, hakaret. AK Parti’ye oy verenler de oradaydı.” diyen Prof. Erdoğan, Aksiyon dergisine yaptığı açıklamalarında Gezi olaylarından dershane tartışmalarına, askeri vesayetten statükoya birçok konuya değindi. Mustafa Erdoğan, röportajında Gezi olaylarıyla ilgili şu görüşleri dile getirdi:
“-Gezi meselesi darbe çerçevesinde yorumlandı iktidar çevresinde. Ne diyorsunuz buna?
Orada öyle bir şey yok. Gezi’deki hareketlilik, aslında toplumun farklı kesimlerinde iktidarın bazı icraatlarından ve belki de söyleminden duyulan hoşnutsuzluğun tesadüfen patlamasıdır. Normal bir oturma eylemi, hükümetin polis gücünü kullanmasındaki basiretsizliğinin etkisiyle daha büyük bir tepkiye dönüştü. Ama bu tepki hükümeti devirme tepkisi değil, normal bir protesto gösterisi. Tabii ki bu gruplar içerisinde kategorik olarak hükümet karşıtı olanlar da vardır. Ama onlar gerçekten hükümeti devirmek istiyor olsalar bile, devirebilecek durumları yok. Çünkü iktidar, bütün bu tür girişimlere dayanak oluşturabilecek altyapıyı çökertmiş durumda. Yani bir devlet vesayetine dayanan güç kalmadı. Dolayısıyla gerçekten öyle bir şey isteyenler açısından da fizıbıl bir şey değildi.
-Yani Gezi’nin bir darbe girişimi olduğunu düşünmüyorsunuz?
Oraya katılan gruplar çok çeşitliydi. Böyle homojen bir yapı değildi şüphesiz. O gruplar içerisinde normal işinde gücünde insanlar, orayı bir panayır gibi düşünen insanlar vardı. Hükümete karşı birikmiş şeyi bir biçimde boşaltmak isteyen, sözlü olarak deşarj olmak isteyen insanlar mevcuttu. Bunun yanında bir de ulusalcı, Ergenekon zihniyetine yakın insanların da olduğu açık, doğru. Ama bunlar hem orada çoğunluğu teşkil etmiyorlar, hem de böyle düşünüyor olsalar bile potansiyel yok, böyle güçleri vs. yok. Hükümetin de bakışının öyle olmaması gerekir. Burada bir toplumsal olay var, protesto gösterisi var. Devlet buna karşı demokratik bir toplumda verilmesi gereken tepkiyi mi veriyor yoksa onu aşan, demokrasiye yakışmayan bir tepki mi veriyor? Bence Türkiye’de hükümet demokratik bir toplumda olmayacak tarzda ileri bir tepki verdi. Yani insanların varsaydığı niyetlerinden hareketle bir komplo teorisi üretti, bunu yazıp çizenler oldu. Bu tamamen varsayıma dayalı bir şeydir.
-Bu ısrar devam ediyor biliyorsunuz! Komploydu vesaire diye…
O zaman millî istihbarat teşkilatınız var. Komplo teorilerini bir yana bırakıp, bu varsayımları somut olarak topluma açıklayın bakalım. Bakın sizin bilmediğiniz şu şu olaylar vardı, bunlar silahlı kuvvetlerin şu unsurlarıyla şöyle bir şey içindeydiler, polisin içinde şu unsurla şu bağlantı içindeydiler, uluslararası da böyle bir hazırlıkları vardı, şu aşamaya gelmişlerdi falan. Böyle bir şey olsaydı şu ana kadar bin defa bunu açıklarlardı. Ve bu oradaki insanlara saygısızlık, hakarettir. Oraya gitmiş insanlar biliyorum, önemli bir kısmı hükümete oy vermiş insanlar. Önemli bir kısmı hükümetin reformlarını takdir eden insanlar. Sen toptan bir şekilde onları karalıyorsun.” (1)
Fethullah Gülen cemaatinin yayın organlarından biri olan Aksiyon dergisine dün bu şekilde açıklamalar yapan Prof. Mustafa Erdoğan'ın görüşleri sadece Gezi olaylarıyla da sınırlı değildi. Başbakan Erdoğan ve AK Parti hükümetine her yönden eleştiriler yönelten Prof. Erdoğan'ın görüşleri cemaatin görüşleri olarak da yorumlanabilir. Çünkü, onun bir başka açıklaması aynı gün cemaatin bir diğer yayın organında verildi.
Cemaatin yayın organı Bugün gazetesinde (2) yine dün bir başka açıklaması yayınlanan Prof. Mustafa Erdoğan, Gezi olayında olduğu gibi dersanelerin kapatılması konusunda da hükümete ağır eleştiriler yöneltti.
Prof. Erdoğan'ın Başbakan Tayyip Erdoğan'a yönelik eleştirilerinde şu satırlar da yer aldı:
“Şu anda en büyük sorunlardan biri, özerk medya gücünün neredeyse kalmamış olmasıdır. İktidarın geleceği açısından gücünün sınırlanması gerekir. Kendi gücü ve gelecek perspektifi hakkında kendisini aldatır, yanıltır. Bunun nasıl bir sonuç doğuracağını öngöremeyiz. Risk buradadır. Kendisini kontrol edebilecek hiçbir güç olmadığını, her şeyi yapabileceğini düşünen kişi, aldanır ve daha fazla yanlış yapmaya başlar. Ne olacağını hiç bilemezsiniz..”
Prof. Erdoğan'ın Aksiyon gibi Bugün'deki bu ifadeleri de cemaatin görüşleri olarak yorumlanabilir. Çünkü hatırlanacağı gibi, Başbakan Erdoğan'ı Gezi olayları sürecinde “diktatör” olarak niteleyen kesimlerin arasında cemaatin “ileri gidenleri” (3) ile medyası da yer almaktaydı.
Şöyle ki; o günlerde bir açıklama yapan cemaat lideri Fethullah Gülen, dolaylı yolla Başbakan Erdoğan'a mesaj göndermişti. “Diktatörlük zamanı değil” başlığıyla medyada aktarılan konuşmasında yeni bir dünya vurgusu yapan Gülen, şunları söylüyordu:
“Gelin Allah aşkına biraz da kardeşçe yaşayalım. Türkçe Olimpiyatları’nda dile getirdikleri gibi, 'yeni bir dünya.. yeni bir dünya.. el ele yeni bir dünya!..' Hakimiyet değil.. hükmetme değil.. baskı yapma değil.. totaliter sistemler tesis etme değil.. diktatörlükler tesis etme değil.. tiranlıklar kurma değil.” (4)(5)
'GEZİ'CİLERE ÇAPULCU DEMEYİN'
Bu mesajın muhatabının Başbakan Erdoğan olduğu, medyadaki yazı ve yorumlara yansıdı. Kamuoyunda algı olarak yerleşti. İlerleyen günlerde bir başka açıklama daha yapan Gülen, cami kapısını tekmeleyip içeri zorla giren ve orada öpüşüp ayakkabılarla gezinen eylemcilere öfkelenen Başbakan Erdoğan'ın Gezi eylemcilerine “çapulcu” demesini dolaylı yolla eleştirdi. Buna gerekçe olarak da, “eylemcilerin arasından geleceğin iyi insanlarının çıkabileceğini” şu sözlerle söylüyordu Gülen:
“Hani sizin belki de çapulcu diyeceğiniz birkaç tane. O tabiri de kullanmayın. Kim bilir sizin öyle diyeceğiniz insanlar bir gün o levsiyattan sıyrılacak, nice yerlerde ne türlü kahramanlıklara imza atacaklardır.” (6)(7)
Prof. Mustafa Erdoğan'ın Başbakan Erdoğan'ın gücünün sınırlanması gerektiğine yönelik eleştirilerinin bir benzeri Gezi olayları sürecinde cemaat medyasında da dile getirilmişti. Çok karakteristik bir örnek olarak, Zaman'da yazan cemaat medyasının “ileri gidenlerinden” (3) Şahin Alpay, Başbakan Erdoğan'ın çevresindekiler tarafından durdurulması gerektiğini savunuyordu. (8)(9)
İşte bu şekilde, hem liderleri Fethullah Gülen, hem de cemaat medyası tarafından verilen mesajlar, kamuoyunda, cemaatin hükümet karşıtı Gezi olaylarına destek verdiği şeklinde bir algı oluşturmuş bulunuyor.
Bu konudaki ilginç son örneği de, bu yazının konusu olduğu gibi, aynı gün cemaat medyasının iki yayın organına konuşan Prof. Mustafa Erdoğan'ın, hükümete ve Başbakan Erdoğan'a yönelik tepkileri oluşturmuş oldu.
“Mustafa Erdoğan: Gezi, Bir Darbe Girişim Değildi” başlığıyla “haberler.com” sitesinde de alıntılanan bu açıklamalara (10) bir okuyucunun şu tepkisi de bu mesajların kamuoyunda nasıl algılandığını göstermesi bakımından önem arzediyor:
“HASAN DEMİRTAŞ: Gezi olaylarının darbe girişimi olduğu açık. Çok organize idi. İç ve dış güçlerin müşterek çalışlması idi. Hatay'da bile yabancı vakıflar gezi protestolarına katılmaları için para dağıtırken iş üstünde yakalandı. Bunlar medyada açıkça yer aldı. yabancı vakıfların gezi olaylarına katılmasıyla ilgili suç duyurusu da yapıldı. acele etmeyin sayın mustafa erdoğan. soruşturmaların sonucunu bekleyin. bir akademisyen olarak çok da iddialaı konuşmayın akademisyenlerin bu kadar iddialı konuşması doğru değil. sonra mahcup olabilirsiniz.
HASAN DEMİRTAŞ: 'Böyle bir şey olsaydı şu ana kadar bin defa bunu açıklarlardı.' derken nasıl ön yargılı baktığını göstermiş Mustafa Erdoğan. ne demek bin defa açıklarlardı. bu ansıl bir ifade. öasıl bir ön yargı ile söylendiği belli. Durun bakalım. Soruşturmalar halen sürüyor. Sonucunu bekleyin bakalım sayın akademisyen. ak partililer de geziye katılmışlar falan da. birkaç kişi katılmışsa bile onlar ak partiyi mi temsil ediyor.ç ayrıca kazlıçeşmedeki milyonluk kitle ne öyleyse. cnn nin dediği gibi yoksa onlar da hüğlümeti mi protesto ettiler sayın akademisyem. niye cemaatin ayyın organı aksiyona böyle konuşuyorsun ayrıca sayın akademiyen..”
-Gezi'ye 40 dava açıldı, 36 soruşturma ise sürüyor-
Tüm bu mesajlara ek olarak söylenebilecek bir ayrıntı da bugün ortaya çıktı. (11) İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Gezi Parkı olaylarına ilişkin iddianamesini bugün tamamladı. “Gezi´nin ana iddianamesi” olarak da değerlendirilen bu iddianamede 7'si yabancı uyruklu 255 kişi şüpheli olarak yer alıyor. Gezi Parkı İddianamesi'nde savcılık, şüphelilerin 'toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet etmenin' yanısıra 'ibadethaneyi kirletmek suretiyle zarar veme' ve 'özel kıyafetleri usulsüz kullanma' ve diğer bazı suçları işlediği iddia ediliyor. İddianamede Gezi Parkı olaylarıyla ilgili olarak bugüne kadar 40 ayrı iddianame ile 308 şüpheli hakkında kamu davası açıldığı, 36 ayrı soruşturmaya da devam edildiği belirtiliyor. Açılan davaların sayısı bile tek başına Gezi olaylarının bir darbe girişimi olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceğine dair bir fikir verecektir kanaatimizce. Bize göre de açılan davaların ve soruşturmaların sonuçlarının beklenmesi gerekir.
-İçten dıştan organize destek-
Ayrıca açılması muhtemel yeni soruşturmalar ve davalar da olabilir. Geçtiğimiz günlerde aktardığımız, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yapılmış olan yeni bir suç duyurusunu hatırlayalım. (12) Sivil toplum kuruluşlarından Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle 2 Aralık 2013 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda, ABD, İngiliz ve özellikle Alman vakıflarının Gezi olaylarına aktif destek verdiğini gösteren somut bulgular sıralanıyordu. Yabancı vakıfların Ergenekon davası sürecinde de gündeme geldiğine somut bulgularla dikkat çekilen suç duyurusunda, hem yasadışı faaliyette bulunmakla suçlanan yabancı vakıflar, hem de o vakıflarla bağlantıları gündeme gelen CHP'li yöneticiler hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılması talep ediliyordu. Suç duyurusunda, yabancı vakıfların Türkiye'de bu şekilde yasadışı faaliyet gösterdiği ve ülke siyasetine yurtiçindeki şubeleri aracılığıyla dışarıdan etki etmeye çalıştığı şüphesinin bir benzerinin Mısır'da da gündeme geldiği ve yürütülen soruşturma ve dava ile bu şüphenin ispatlandığı, çok sayıda yabancı vakıf görevlisinin hapis cezası aldığı da hatırlatılıyordu. Suç duyurusunda, Gezi olaylarının sadece yurt içi değil yurtdışından da organize şekilde destek gördüğünü gösteren çok somut bulgular sıralanıyordu. Örneğin, Hatay'da Gezi eylemcilerine para dağıtarak gösteri yapmaya teşvik eden iki yabancı vakfa baskın yapılmış, bir çok yabancı uyruklu üyeleri gözaltına alınmıştı. Kaldı ki bunların medyada yayınlanmış bilinen hususlar olduğu da suç duyurusunda vurgulanıyordu.
-Çapulcu ve darbe demeyin, diyenlere saygısız deyin!-
Tüm bunlardan sonra “Gezi’yi darbe ile açıklamak insanlara saygısızlık, hakaret” şeklindeki hukuk profesörü Mustafa Erdoğan'ın görüşlerinin doğru olmadığı, bir akademisyen olarak böyle iddialı konuşmasının, yanlış kelimeler seçmesinin, bir hukukçu olarak da yürüyen dava ve soruşturmaların sonucunun beklemeden önyargıyla açıklamalar yapmasının, halkın bir kesimini karşısına alır tarzda ifadeler kullanmasının belki de asıl saygısızlık olduğu kanaatindeyiz.
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(1) Aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-37268-.html
(2) Gundem.bugun.com.tr/devletin-yetkisi-yok-haberi/890268
(3) Sabah.com.tr/Yazarlar/barlas/2013/11/18/ileri-gidenler-guleni-bir-kavgaya-mi-surukluyor
(4) Gundem.milliyet.com.tr/gulen-den-gezi-mesajlari/gundem/detay/1721122/default.htm
(5) internethaber.com/fethullah-gulenden-diktator-mesaji-545731h.htm
(6) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5372
(7) Hurriyet.com.tr/gundem/23574707.asp
(8) Zaman.com.tr/full-name/basbakan-degismeli_2097588.html
(9) Yeniakit.com.tr/sahin-alpaydan-evirip-cevirmeden-makale,1709.html
(10) Haberler.com/mustafa-erdogan-gezi-bir-darbe-girisim-degildi-5403307-haberi/
(11) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5725
(12) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5712
(10 Aralık 2013, 12:02)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: