Susurluk olayı | Susurluk Raporu (Kutlu Savaş) |
Susurluk Rap.(TBMM)
| Susurluk Rap.(Sönmez
Köksal)
SUSURLUK RAPORU - TBMM
I - BAŞLANGIÇ
II-KOMİSYONUN KURULUŞU
III-KOMİSYONUN SÜRESİ
IV-KOMİSYON ÇALIŞMALARI
V-İDDİALAR
VI. KAVRAMLAR VE KONUYLA İLGİLİ ÖNCEKİ MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYONU RAPORLARI
VII. İNCELEME BÖLÜMÜ
VIII.BİLGİSİNE BAŞVURULANLAR
IX. DEĞERLENDİRMELER
X. GENEL DEĞERLENDİRME
XI. ÖNERİLER
I-BAŞLANGIÇ
03.11.1996 tarihinde, Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak’a ait 06 AC 600
plaka sayılı Mercedes marka otomobil, Hüseyin Kocadağ sevk ve idaresinde
Kuşadası’ndan hareketle İstanbul İline seyir halinde iken, Susurluk İlçesi
Uçakyolu Mevkiinde, olay yerinin sol tarafındaki benzinlikten yola çıkan ve aynı
istikamette seyir eden Hasan Gökçe sevk ve idaresindeki 20 RC 721 plaka sayılı
kamyona saat 19:15 sıralarında sağ arka yan tarafından çarpmıştır. Aşırı hızla
seyrettiği belirlenen 06 AC 600 plaka sayılı otomobilin, bu şekilde kamyona
çarpması suretiyle meydana gelen trafik kazasında; Otomobil içerisinde ön sağ
koltukta oturmakta olan Sedat Edip Bucak yaralanmış,arka koltuğunda oturmakta
olan Mehmet Özbay sahte kimlikli kişi, Gonca Us isimli bayan ve otomobilin
sürücüsü Hüseyin Kocadağ olay mahallinde ve hastanede ölmüşlerdir.
Bu kişilerden, Sedat Edip Bucak’ın Şanlıurfa Milletvekili, Hüseyin Kocadağ’ın
İstanbul, Kemalettin Eröge Polis Okulu Müdürü, Gonca Us’un İzmir’de ikamet eden
bir kişi ve Mehmet Özbay’ın bayan arkadaşı oldukları, Mehmet Özbay sahte
kimlikli kişinin de Abdullah Çatlı olduklarının açıklanması ile birlikte,
9.10.1978 tarihinde ideolojik amaçlı 7 kişinin öldürülmesi olayında sanık
konumunda bulunan Abdullah Çatlı’nın diğer 3 sanık ile birlikte gıyabi tevkifli
(firarda) olmalarından dolayı dosyadan ayrılarak yeni bir esasa kaydedilerek adı
geçenler hakkında yargılamanın devam etmesine ve gıyabi tutukluluk durumlarının
devam etmesine 26.12.1995 tarihinde karar verilmiş olması,27.01.1977 tarihinde
6136 sayılı Kanuna muhalefet ve polise ateş etmek suçundan aranması, 11.7.1978
yılında Doç.Dr.Bedrettin Cömert’in öldürülmesi olayında fail olarak Ankara 5.
Sulh Ceza Mahkemesince hakkında gıyabi tutuklama kararı verilmesi,Ankara İl’i
Balgat semtinde (7) kişinin öldürülmesi olayının zanlısı olarak Ankara 4.Kolordu
ve Sıkıyönetim Komutanlığınca aranması,1982 yılında uyuşturucu madde kaçakçılığı
suçundan dolayı İsviçre’nin Zürih kentinde tutuklanması, 1984 yılında İsviçre’de
ele geçen 250 gram eroin ile ilgili olarak İsviçre Bale-ville Savcılığınca
hakkında gıyabi tevkif müzekkeresi düzenlenmesi,1984 yılında Fransanın Paris
kentinde Hasan Kurtoğlu sahte kimlik ve pasaportla ve 455 gram eroin ile
yakalanması üzerine 5 yıl 1 ay hapis cezası aldığı ve cezaevinde yatması, 1990
yılında cezaevinden firar ettiği İsviçre makamları ve İnterpol tarafından
kırmızı bültenle aranılmakta olduğu,1996 yılında Ömer Lütfi Topal’ın öldürüldüğü
silahın üzerinde parmak izinin bulunması nedeniyle suç faili yada suça
azmettiren konumunda değerlendirilebilmesi,gibi suçlardan sanık konumunda olan
Abdullah Çatlı ile bir Milletvekili ve Emniyet Müdür Yardımcısının bir araçta ve
bir arada bulunmalarına dayalı olarak, kamuoyu nezdinde oluşan; vatandaşı,
temsil görevi alan porlementonun siyasetçi-polis-mafya üçgeni içindeki
ilişkilerin ortaya çıkarılması için yapacağı çalışmalara ilişkin beklentilerin
yoğun bir şekilde basın ve medya yoluyla dile getirilmesi ve Cumhuriyet Halk
Partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisine gensoru önergesi vermesinden sonra
İçişleri Bakanı Mehmet Ağar 8.11.l996 tarihinde İçişleri Bakanlığı görevinden
istifa ederek ayrılmışlardır.
Bir yandan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek tarafından
Cumhurbaşkanlığına sunulan dosyayı 8.11.1996 tarihinde, Ana Muhalefet Partisi
Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ın 12.11.1997 tarihinde Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel’e yaptığı ziyaret sırasında sunduğu, 11.12.1996 tarihli mektubu,
13.11.1996 tarihinde incelenmek ve soruşturulmak üzere, Başbakan Necmettin
Erbakan’a talimat olarak iletilmesi üzerine,
Başbakan Necmettin Erbakan Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığına 18.11.1996
tarihinde verdiği yazılı talimat ile Cumhurbaşkanımız tarafından kendilerine
iletilen dosyalarda mevcut iddiaların incelenmesini gerekiyorsa soruşturulmasını
istemiştir.
Bu talimat çerçevesinde Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkan Vekilinin Başkanlığında
Başbakanlık, İçişleri ve Adalet Bakanlıkları Teftiş Kurulları Başkanları
toplanarak yapılacak soruşturmanın nasıl yürütüleceği görüşülmüş,bunu takiben
Başbakanlık Teftiş kurulu Başkan Vekilinin Başkanlığında, aynı Bakanlıklardan
görevlendirilen Müfettişlerinin katılımı ile oluşturulan bir heyet vasıtasıyla
iddiaya esas bütün konular inceleme tekniği ile her yönden irdelenip
değerlendirilmiş ve 9.1.1997 tarihinde bitirilen rapor ve 11 klasörden oluşan
ekleri Başbakanlık Makamına sunulmuştur.
10.1.1997 tarihinde rapor ve eklerinden bir takımının komisyonumuza
gönderilmesini temin için yazı yazılmış, 6.3.1997 tarihinde rapor ve ekleri
Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığınca komisyonumuza iletilmiştir.
Diğer taraftan Başbakanlığın 19.11.1996 tarih ve 1902/01236 sayılı talimatları
ile MİT Müsteşarlığından Devlet içinde ve yasadışı örgütlenmeye gidilerek
yasadışı eylemler yaptırıldığı iddiaları hakkında incelemeler yapılması
istenilmiş,MİT Müsteşarlığının 9.12.1996 tarih ve 156/24745 sayılı yazısı ile
incelemelerin alınan emir doğrultusunda sürdürülmekte olduğu,tekemmül
ettirildiğinde sunulacağı Başbakanlığa bildirilmiş, 25.12.1996 tarih ve
156/24756-40757 sayılı yazı ile de incelemelerin sonucu Yasadışı Örgütlerin
Devletle Olan Bağlantıları İle Susurlukta Meydana Gelen Kaza Olayının
Arkasındaki İlişkilerin Aydınlığa Kavuşturulması Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırma Komisyonu Başkanlığına bildirilmiştir.
Diğer taraftan Cumhuriyet Halk Partisi Ankara Milletvekili Eşref ERDEM ve 23
arkadaşının, Demokratik Sol Parti İstanbul Milletvekili Mehmet Cevdet SELVİ ve
21 arkadaşının, Anavatan Partisi Batman Milletvekili Ataullah HAMİDİ ve 22
arkadaşının, Cumhuriyet Halk Partisi İçel Milletvekili Oya ARASLI ve 20
arkadaşının, Anavatan Partisi İstanbul Milletvekili Halit DUMANKAYA ve 23
arkadaşının verdikleri beş ayrı önerge ile;
“Yasa Dışı Suç Örgütlerinin Faaliyetleri ve Devletle Olan İlişkileri” konusunda
bir Meclis Araştırması açılmasını arz ve talep etmişlerdir. (Ek:1-6)
II-KOMİSYONUN KURULUŞU
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 20. dönem yasama yılı, 16. birleşimi,
12.11.1996 Salı günü yapılan genel kurul toplantısında 472 karar sayılı kararı
ile “Yasadışı Örgütlerin Devletle Olan Bağlantıları İle Susurluk’ta Meydana
Gelen Kaza Olayının ve Arkasındaki İlişkilerin Aydınlığa Kavuşturulması Amacıyla
Meclis Araştırılması yapılmasına, komisyonun 9 üyeden kurulmasına, komisyon
süresinin Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Katip üye seçiminden itibaren üç ay
olmasına ve gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilmesine karar vermiş, bu
karar 15.11.1996 tarih ve 22818 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır. (Ek:7)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 14.11.1996 tarih ve 10/89, 10/110,
10/124, 10/125, 10/126 sayılı yazıları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi grubunda
bulunan beş partiden komisyona verecekleri üyelerin sayısı kadar aday ismi
bildirilmesi istenilmiş, bu talep üzerine Refah Partisinden Nevşehir
Milletvekili Mehmet ELKATMIŞ, Karabük Milletvekili Hayrettin DİLEKCAN, Gaziantep
Milletvekili Mehmet Bedri İNCETAHTACI, Doğruyol Partisinden Tekirdağ
Milletvekili Nihan İLGÜN ve Van Milletvekili Mahmut YILBAŞ, Anavatan Partisinden
Sinop Milletvekili Yaşar TOPÇU ve İzmir Milletvekili Metin ÖNEY, Demokratik Sol
Partiden Aydın Milletvekili Sema PİSKİNSÜT, Cumhuriyet Halk Partisinden İçel
Milletvekili D.Fikri SAĞLAR aday olarak gösterilmişlerdir.(Ek:8-12)
Genel Kurulun 26.11.1996 tarihli 22. birleşiminde alınan 475 sayılı karar ile de
komisyon üyeliklerine aday gösterilenler, üye olarak seçilmişlerdir. Bu seçime
ilişkin karar 30.11.1996 tarih ve 22833 sayılı Resmi Gazete’de
yayınlanmıştır.(Ek:13-14)
26.11.1996 tarihli Komisyon üyelerinin kendi aralarında yaptıkları toplantı
sonucunda Nevşehir Milletvekili Mehmet ELKATMIŞ Başkanlığa, Van Milletvekili
Mahmut YILBAŞ Başkanvekilliğine, Gaziantep Milletvekili Mehmet Bedri İNCETAHTACI
Sözcülüğe, İzmir Milletvekili Metin ÖNEY’de Katip üyeliğe seçilmişler, seçim
sonucu 26.11.1996 tarih ve 1 sayılı karar ile Meclis Başkanlığına
bildirilmiştir.(Ek:15)
Bunun üzerine komisyonumuz çalışmalarına fiilen başlamıştır.Bu çalışmalar
cümlesinden olarak ilk önce önerge sahiplerinin dinlenmesine karar vererek
çalışmalarını sürdürmüştür.Komisyonun kurulmasına esas olan önerge
sahiplerinden:
-ANAP İstanbul Milletvekili Halit DUMANKAYA’nın Komisyonumuza verdiği 24.12.1996
tarihli ifadesinde özetle; “Anayol Hükümeti döneminde Söylemez Çetesinin üzerine
gidildiğini, Söylemez Çetesinin üzerine gidilmesi sonucu, bir kamyon olayı ile
Susurluk olayının meydana geldiğini, kendilerinin bunu bir araştırma önergesi
olarak o günkü bilgileri çerçevesinde Meclis göndemine getirdiklerini”,
-DSP İstanbul Milletvekili M. Cevdet SELVİ’nin Komisyonumuza verdiği 24.12.1996
tarihli ifadesinde özetle; “ Kendisinin medyada yeralan haaberlerin ötesinde
herhangi bir belgeye sahip olmasının mümkün olmadığını,
İstihbarat Teşkilatımız başta olmak üzere Emniyet Teşkilatında hepimizi üzen,
rahatsız eden bir kavga, bir bölünme, birbirlerine girme, bir çıkar çatışmasının
açıkça görüldüğünü, bunu MİT’in belgelerinin, her yeni çıkan, hatta kamuoyuna,
basına sızdırılan belgelerin ortaya koyduğu,
Güneydoğu’da PKK terörüne karşı mücadelede aflar çıkarılarak, itirafçılar
affedilerek olayın çözümü düşünüldüğü gibi, bunun daha dikkatli bir biçimde, bu
çirkinliklerin örtülmesi için istemeden elini pisliğe bulaştıran, hakikaten
şartlandırılmış, insanı öldürürken devlet adına öldürdüğünü zanneden; ama
başkalarına hizmet eden insanların da varlığı düşünülerek, Meclis’teki, bu
Komisyonun getireceği öneri ve yönlendirmenin çok önemli olduğunu, herkesin
itiraf etmesi için; af gerekiyorsa af, ceza indirimi gerekiyorsa, ceza indirimi
gibi yolların bu işlerin temizlenmesi bakımından yararlı olacağını sandığını,”
-CHP İçel Milletvekili ve Grup Başkanvekili Prof.Dr. Oya ARASLI’nın 26.12.1996
tarihli ifadesinde özetle; “Abdullah ÇATLI’nın Bahçelievler’deki TİP’li 7
kişinin öldürülmesi olayında sorumlu olduğunu herkesin bildiğini, Abdi
İPEKÇİ’nin öldürülmesi olayında, AĞCA’nın kaçırılmasında, Papa suikastinde ve
hatta Azerbaycan’daki darbe olayında katkısı bulunduğunu, haber ve iddialarının
basında yeraldığını, Abdullah ÇATLI’nın Söylemez Kardeşlere karşı Sedat BUCAK’ı
koruduğunu ve bu nedenle Alaattin ÇAKICI tarafından ölümle tehdit edildiği
iddialarının ortaya atıldığını,
Bu tür hukuk dışı birlikteliklerin toplumda bu tür iddiaların, söylentilerin
politikacıya güveni sarstığını, daha sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne
güvensizliğe dönüşebildiğini bildiklerini,
Mafya, politikacı, polis işbirlikteliğinin yeni bir halkası olmasından kuşku
duyduklarını ve bunun aydınlatılmasının toplum, politikacılar ve rejimin
saygınlığı açısından sayısız yarar gördüklerini, hem zamanın İçişleri Bakanı
hakkında bir gensoru önergesinin konusu haline getirdiklerini, hem de İçişleri
Bakanının istifasıyla böyle bir olayın araştırılmasına son verilmesini önlemek
amacıyla Meclis Araştırması önergesi verdiklerini”
belirtmek suretiyle önerge sahipleri olarak verdikleri önergelerinin
gerekçelerini Komisyona açıklamışlardır. (Ek: 16-18)
III-KOMİSYONUN SÜRESİ
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 12.11.1996 Salı günü yaptığı 16. birleşiminde
472 karar sayılı yasadışı örgütlerin Devletle olan bağlantıları ile Susurluk’ta
meydana gelen kaza olayının ve arkasındaki ilişkilerin aydınlığa kavuşturulması
amacıyla Meclis Araştırması Komisyonu kurulmasına ilişkin kararı ile komisyonun
çalışma süresi üç ay olarak belirlenmiştir.
Komisyonun 17.2.1997 tarih ve 5 sayılı kararı ile komisyon çalışma süresinin
3.3.1997 tarihinden itibaren bir ay süre ile uzatılması talep edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nun 20.2.1997 tarih ve 59.
birleşiminde alınan 485 numaralı kararı ile komisyonun çalışma süresi 3.3.1997
tarihinden itibaren bir ay süre ile uzatılmıştır.(Ek:19)
IV-KOMİSYONUN ÇALIŞMALARI
10/89, 110, 124, 125, 126 Esas Sayılı “Yasadışı Örgütlerin Devletle Olan
Bağlantıları İle Susurlukta Meydana Gelen Kaza Olayının ve Arkasındaki
İlişkilerin Aydınlığa kavuşturulması Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma
Komisyonu, kuruluşunu takiben hemen çalışmalarına başlamıştır.Bu maksatla
çeşitli Kurum ve Kuruluşlardan uzman istenilmesi kararlaştırılmıştır.
1-Komisyonda Uzman Görevlendirilmesi Komisyon Başkanlığı Emniyet Genel
Müdürlüğünden 20.12.1996 tarihinde Emniyet Müfettişleri listesini istemiş,
27.12.1996 tarihinde 66 kişilik liste gönderilmiştir. (Ek:20)
İçişleri Bakanlığından, 20.12.1996 tarihinde Mülkiye Müfettişlerinin listesi
istenilmiş, 23.12.1996 tarihinde 20 kişilik liste gönderilmiştir.
Komisyon Başkanlığının 21.2.1997 tarihli yazısı ile Mülkiye Başmüfettişleri
Refik Ali UÇARCI ve Sami BULUT ile, Emniyet Genel Müdürlüğü APK Uzmanı Ali
GÖKÇİMEN’in geçici olarak komisyonda görevlendirilmeleri istenilmiş, 28.2.1997
ve 6.3.1997 tarihli Bakan onayları ile görevlendirilen Müfettişler 6.3.1997
tarihinde, APK Uzmanı 12.3.1997 tarihinde komisyon nezdinde çalışmalarına
başlamışlardır.
Komisyon Başkanlığının 18.03.1997 tarih ve 294 sayılı yazısıyla 3 Mülkiye
Müfettişi’nin Komisyonda görevlendirilmeleri İçişleri Bakanlığından istenilmiş,
Mülkiye Başmüfettişlerinden Hüseyin YAVUZDEMİR, Mehmet DÖNMEZ ve Osman ACAR
19.03.1997 tarihinde Komisyon nezdinde çalışmalarına başlamışlardır. (Ek:21)
Komisyon Başkanlığının 24.3.1997 tarih ve 308 sayılı yazısı ile Başbakanlık
Teftiş Kurulu Başkanlığından 2 müfettişin komisyon çalışmalarında
görevlendirilmeleri istenilmiş, 24.3.1997 tarih ve 354 sayılı yazı ile
Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığınca Başmüfettiş Mehmet Gürbüz ve Müfettiş
Kenan Işık’ın görevlendirildikleri bildirilmiş, 24.3.1997 tarihinde sözkonusu
müfettişler komisyon nezdinde çalışmalarına başlamışlardır.(Ek:22)
Komisyon Başkanlığımız 27.12.1996 tarih ve 87 sayılı yazısı ile Başbakanlık
Hukuk Müşavirliği’nde sözleşmeli personel olup, Adıyaman Kahta Hakimi Dr.Akman
AKYÜREK’in Komisyonda görevlendirilmesi talep edilmiş, Başbakanlığın 2.1.1997
tarih ve 315-1/097 sayılı yazısı ile ilgilinin komisyonda görevlendirilmesi
uygun görülmüş, 3.1.1997 tarihinde komisyondaki görevine başlamış, 13.3.1997
tarihinde vermiş olduğu dilekçe ile Komisyondaki görevinden istifa ederek
ayrılmıştır.(Ek:23)
Komisyon Başkanlığınca 6.2.1997 tarihli yazı ile Adalet Bakanlığından, iki
Adalet Müfettişinin komisyon çalışmalarında görevlendirilmeleri istenilmiş,
Adalet Bakanlığının 24.2.1997 tarihli yazısı ile 2802 sayılı kanunun 100.
maddesi ve ilgili tüzüğün 10. maddesi gereğince Adalet Müfettişlerinin
görevlendirilmesinin mümkün olamıyacağı Komisyon Başkanlığına bildirilmiştir.
(Ek:24)
Komisyon Başkanlığınca 26.2.1997 tarihli yazı ile Adalet Bakanlığından, iki
Tetkik Hakiminin komisyon çalışmalarında görevlendirilmeleri istenilmiş, Adalet
Bakanlığının 3.3.1997 tarihli yazısıyla Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
tarafından komisyon talebinin uygun görülmediği Komisyon Başkanlığına
bildirilmiştir. (Ek:25)
2- Ankara’daki Faaliyetler A-Kurum ve Kuruluşlarla Yapılan Yazışmalar
ve Talep Edilen Belgeler Cumhurbaşkanlığı
Milli Güvenlik Genel Sekreterliği
KKTC Meclis Başkanlığı
KKTC Başbakanlığı
Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut YILMAZ,
CHP Genel Başkanlığı,
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu PERİNÇEK,
Başbakanlık ve Bağlı Kuruluşlar
Başbakanlık, MİT Müsteşarlığı, Teftiş Kurulu Başkanlığı, Hazine Müsteşarlığı
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Ankara Tapu ve Kadastro Müdürlüğü,
Bakanlıklar
Adalet Bakanlığı,
Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü,İstanbul, Diyarbakır Devlet Güvenlik
Mahkemeleri,Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi,Ankara, İstanbul, Muğla,
Kırıkkale, Gaziantep,Elmadağ,Bakırköy, Sarıyer, Yüksekova, Siverek, Şişli
Cumhuriyet Başsavcılıkları,
Dışişleri Bakanlığı,
Turizm Bakanlığı,
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı,
İçişleri Bakanlığı,
Teftiş Kurulu Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Olağanüstü Hal Bölge
Valiliği,Bursa, Diyarbakır, Gaziantep, Van Valilikleri, , İstanbul, İzmir,
Ankara, Gaziantep, Antalya, Bursa, Kocaeli, Sakarya, Diyarbakır, Mardin, Bingöl
Emniyet Müdürlükleri, Bodrum İlçe Emniyet Müdürlüğü, İstanbul Nüfus Müdürlüğü
Görele İlçe Nüfus Müdürlüğü
Genel Kurmay Başkanlığı,
İstanbul 1. Ordu Komutanlığı, İstanbul Merkez Komutanlığı
Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Başsavcılığı,
Radyo Televizyon Üst Kurulu Başkanlığı
Türk Hava Yolları
Botaş Genel Müdürlüğü
Türk Telekom Genel Müdürlüğü
Türkiye Genelinde 15 ayrı Banka Şubesi,
Star, HBB, Kanal 6, Flash, TGRT, Mesaj, ATV, Kanal D, Samanyolu, Show TV, Kanal
7, Kanal E, TRT Televizyonları,
Nokta, Aktüel, Tempo, Parlementodan Dergileri,
Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet, Akşam, Türkiye, Sabah, Yeni Şafak, Siyah Beyaz,
Zaman, Turkish Daily News, Yeni Yüzyıl, Yeni Günaydın, Radikal, Son Havadis,
Ahit, Bugün, Demokrasi, Dünya, Evrensel, Global, Gözcü, Gündüz, Hergün, Hürses,
Milli Gazete, Ortadoğu ve Posta Gazeteleri, Genel Yayın Yönetmenleri, Genel
Yayın Müdürleri ve Haber Müdürlerinden,
Önerge Sahiplerinden,
Komisyonun görev alanına ilişkin konularda yukarıda yazılı kurum ve
kuruluşlardan ellerinde bulunan bilgi ve belgeler talep edilmiştir.(Ek:26)
B- Bilgisine Başvurulanlar Anavatan Partisi Genel Başkanı A.Mesut
YILMAZ, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu PERİNÇEK, Yeniden Doğuş Partisi Genel
Başkanı Hasan Celal GÜZEL,
CHP İçel Milletvekili Oya ARASLI, DSP İstanbul Milletvekili M.Cevdet SELVİ, ANAP
İstanbul Milletvekili Halit DUMANKAYA, ANAP Batman Milletvekili Ataullah HAMİDİ,
CHP Ankara Milletvekili Eşref ERDEM, Bağımsız İstanbul Milletvekili Necdet
MENZİR, ANAP Trabzon Milletvekili Eyüp AŞIK, Refah Partisi Van Milletvekili
Mustafa BAYRAM, DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat BUCAK,
MİT Müsteşarı Sönmez KÖKSAL, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkan Vekili Osman Nuri
ODUNCU, Jandarma Genel Komutanı Teoman KOMAN, Emniyet Genel Müdürü Alaattin
YÜKSEL, MİT Daire Başkanı Mehmet EYMÜR, Özel Harekat Daire Başkan Vekili İbrahim
ŞAHİN, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Emin ASLAN, Başkan
Yardımcısı Hanife AVCI, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Bilgi ÜNAL, Emekli
Orgeneral Necdet ÜRUĞ ve Burhanettin BİGALI, Hakkari Eski Milletvekili Esat
CANAN, Korkut EKEN, Diyarbakır İl Jandarma Alay Komutanlığında Astsubay Ahmet
ALTINTAŞ, Jandarma Assubay Başçavuş Hüseyin OĞUZ, İstanbul MİT Eski Bölge
Başkanı Nuri GÜNDEŞ, MİT’ten emekli Metin GÜNYOL, Kanal D Haber Müdürü Tuncay
ÖZKAN, Meral ÇATLI, Avukat Ekrem BARAKOĞLU, Habip ASLANTÜRK, Oral ÇELİK, Binbaşı
Mehmet Emin YURDAKUL, Avşar KEDEROĞLU, Senar ER, Dündar KILIÇ, Hurşit HAN,
Mehmet Hadi ÖZCAN, Ayhan ÇARKIN, Enver ULU, Ercan ERSOY, Mustafa ALTINOK, Oğuz
YORULMAZ, Abdülkadir KIZILKAYA, Dilek ÖRNEK, Mehmet Sena SÖYLEMEZ, Sedat DEMİR,
Deniz GÖKÇETİN
Komisyon nezdinde bilgilerine başvurulmak maksadı ile yazılı şekilde davet
edilmişlerdir. (Ek:27)
Emekli Orgeneral Necdet URUĞ 1.3.1997 tarihinde yazılı olarak verdiği bilgi ile
rahatsızlığından dolayı, (Ek:28)
Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkan Vekili Osman Nuri ODUNCU çağrıldığı tarihte
görev dolayısı ile Ankara dışında olacağından, (Ek:29)
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman KOMAN’ın 23.01.1997 tarihinde bilgisine
başvurulması için 20.01.1997 tarihli yazı ile kendisine davetiye gönderildiği ve
aynı zamanda da basına açıklandığı;Bunun üzerine Jandarma Genel Komutanı
Orgeneral Teoman KOMAN’ın kendisinin ne sıfatla bilgi vereceğinin şifahi olarak
dolaylı yollardan Komisyonumuza ilettiği,bunun üzerine Komisyonumuz kendilerinin
eski Mit Müsteşarı sıfatıyla dinlenileceği hususunu faks ile kendilerine
bildirilmiştir.
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman KOMAN’ın Komisyon olarak davet
edilmesine ragğmen kendisi usul ve teamüllere aykırı olarak 22.01.1997 gün ve
17816 sayılı “ Kişiye Özel “ yazı göndermiştir.Bu yazıda özetle: “ Günlerden
beri bazı basın organlarında konu ile ilgili yayınlar yapıldığını,zabıtların
yayınlandığını;Meselenin haber dışında adeta Temaşa Olayı haline
getirildiğini.Olayların gidişinden kolayca anlaşılacağı üzere maksatlı olarak
veya şuurlu olmayan bir biçimde Meclis Araştırma Komisyonu ve davet ettiği
kişiler arasındaki münasebetin Yüce Meclis ile Silahlı Kuvvetler arasında bir
KUDRET GÖSTERİSİ haline dönüştürülerek saptırılmak istendiği hissedilmektedir.
Ancak Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu 3,7,13,27 ve 29.cu maddelerine göre Mit
Müsteşarlarının (Emekli dahi olsalar) Cumhurbaşkanı,Başbakan,Genel Kurmay
başkanı ve Millî Güvenlik Kurulu dışında bilgi vermelerinin mümkün olmadığını
aksine davranışın suç olduğunu.Kaldı ki kendi görev süresinin 29 Ağustos 1988 -
127 Ağustos 1992 arasında olduğunu,soruşturmaya konu cinayetler,kaçırmalar gibi
diğer olayların ise 1992 yılından sonra vuku bulduğunu belirtmiştir.Şayet
Müsteşarlık dönemine ait bilinen müşahhas olaylar mevcut ise sorulduğunda
bunlara yazılı olarak cevap verileceğini.
Mit’in görevi sadece istihbarat sağlamak olup,bunun dışında operasyon yapmakla
görevli olmadığını ve esasen Komisyona gelmesi gereken gün Gölcük’te askeri
tatbikatta bulunacağı “ belirtilerek Komisyonumuzun davetine icabet
etmemiştir.(Ek:30)
Refah Partisi Van Milletvekili Mustafa Bayram aile büyüklerinin ölümü sonrası
Van’a gitmek zorunda olduğundan çağrıldığı tarihte toplantıda bulunamayacağını
yeniden çağrılırsa ifade verebileceğini 28.1.1997 tarihli yazısında belirtmiş,
komisyonca yeniden çağırılamadığından, (Ek:31)
Komisyon tarafından dinlenilememişlerdir.
Eski Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın bizzat Komisyon Başkanlığına şifaen
başvurarak “ Şırnak’ta kendisinin öldürülmek istenmesi haberinin “
araştırılmasını istemiştir.
Türk Hava Yolları Pilotları Cemiyeti Başkanı Sayın Erkan PÖTÜKEN 4.3.1997
tarihli müracaatıyla,
Devlet ve Çalışma eski Bakanı Sayın Ziya HALİS, Gebze cezaevinde bulunan Tekin
GEMER’in kendisi hakkında basında çıkan sözleri sebebi ile komisyona yaptığı
19.2.1997 tarihli müracaatıyla
Erzincan eski Senatörü Niyazi ÜNSAL’ın 15.1.1997, 3.2.1997, 19.2.1997 ve
25.2.1997 tarihli dört ayrı müracaatıyla,
18. ve 19 Dönem Diyarbakır Milletvekili Mahmut ALINAK’ın 26.1.1997 tarihli
müracaatıyla,
19. Dönem Malatya Milletvekili Mustafa YILMAZ’ın 4.3.1997 tarihli müracaatıyla,
Komisyon Tarafından dinlenmelerini talep etmişlerdir. (Ek:32)
Komisyon Başkanlığınca komisyonun çalışma süresinin çok daralması ve sürenin çok
az kalmasından dolayı ve sonuç raporunun düzenlenmesi aşamasına gelindiğinden
daha fazla sayıda kişinin dinlenebilmesi mümkün olamamıştır.Komisyon tarafından
alınan bir karar ile de Güneydoğu Bölgesinde yapılacak çalışmalar bu nedenle
iptal edilmiştir.
Anavatan Partisi İzmir Milletvekili Işın ÇELEBİ 26.2.1997 tarihli müraacatı ile,
Komisyonun yaptığı incelemeler konusunda bir ara rapor vermesini talep etmiştir.
(Ek:33)
İstanbul Barosu Başkanı Avukat Yücel SAYMAN tarafından Komisyon Başkanlığına
sunulan İstanbul Barosu bünyesinde oluşturulan çalışma gurubunca hazırlanan
raporda, yeni bir iddiada bulunmaktan ziyade araştırmanın nasıl yapılması,
özellikle neleri kapsaması hususunda;
Meclis İçtüzüğünün 105 nci maddesinin son fıkrasında yer alan Devlet sırları ve
ticari sırlar konusundaki sınırlamanın kaldırılması, son yıllarda meydana gelen
ve basında dile getirilen tüm olayların açıklığa kavuşturulması, mevzuattan
gelen sınırlamaların aşılması, Türkiye’den geçen uyuşturucu trafiğinin önlenmesi
için gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı hususlarının araştırmanın sonucunda
belirlenmesi konusunda,
Komisyona genel anlamda öneri ve temennilerde bulunulmuştur. (Ek:34)
Diyarbakır Eski Milletvekili Dr.Tarık Ziya Ekinci; Komisyona gönderdiği
1.01.1997 tarihli dilekçesinde; 24 Şubat 1994 tarihinde faili meçhul bir
cinayete kurban giden kardeşi Avukat Yusuf Ekinci’nin öldürülmesi ile ilgili
bazı şüphe ve düşüncelerini ifade ederek; “Hukuk devletini yaşatmak,
meşruiyetini korumak ve devleti suç işleyen bir kurum olma töhmetinden kurtarmak
başta TBMM olmak üzere sivil, asker tüm devlet yetkililerine mevdu bir görevdir.
Bu görevin ifasında ilk girişimleri TBMM Susurluk Olaylarını Araştırma Komisyonu
başlatmış bulunmaktadır. Toplumun gözü TBMM’nin üzerindedir. Yüce Meclis bu
görevin üstesinden gelmek mecburiyetindedir.” şeklinde temennide bulunmuştur.
(Ek:35)
Yeniden Doğuş Partisi Genel Başkanı Sayın Hasan Celal Güzel 18.02.1997 tarihinde
Komisyona bir yazı göndererek “ 17.2.1997 tarihinde Komisyona verdiği ifadesinin
bir kısmının gerçeklere aykırı olarak bir kısmının da saptırılarak basına
sızdırıldığını ve bundan üzüntü duyduğunu, görüşlerini üç ayrı çerçevede
belirttiğini, bunları bizzat kesin bilgi sahibi olduğu hususlar, kesin bilgi
sahibi olmayıp intibaları ve mevcut sistemdeki yanlışlıklar ve alınması gereken
tedbirler şeklinde anlattığını, Komisyonda verilen iddiaların ve tutanakların
gizliliğinin çok önemli olduğu için bu nevi sızdırmaların kendisini müşkül
duruma düşürmesinden ziyade Devlete ve Millete zarar vermesinden endişe
ettiğini, bu itibarla ifadesinin ve tutanaklarının gizliliğe riayet edilerek
muhafazasını temenni ettiğini “ belirtmiştir. (Ek:36)
Komisyon Başkanlığının 03.02.1997 tarih ve 202 sayılı yazısıyla sorulan
hususlara Türk Telekom Genel Müdürlüğünden istenen bilgilerin verilmediği için
kanuna aykırı davranışa giren ve bu suretle komisyonun görev yapmasını
engelleyen idarenin yetkilileri hakkında gerekli cezai kovuşturmanın açılması
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından, 06.01.1997 tarih ve 103 sayılı Komisyon
Başkanlığı yazısı ile talep edilmiş, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının
25.02.1997 tarih ve Hz.1997/10691 sayılı kararı ile Genel Müdürlük sorumluları
hakkında mahkemeye sevklerine yeter delil bulunamadığı gerekçesiyle takipsizlik
kararı verilmiştir.
Diğer taraftan aynı husus 3.2.1997 tarih ve 201 sayılı yazı ile Ulaştırma
Bakanlığına iletilerek, Türk Telekom Genel Müdürlüğündeki sorumlular hakkında
idari soruşturma açılması talebinde bulunulmuş,henüz Ulaştırma Bakanlığından
Komisyonumuza bir cevap ulaşmamıştır. (Ek:37)
3- Ankara Dışındaki Faaliyetler Komisyonun 19.2.1997 tarih ve 6 sayılı
kararıyla 27.2.1997 - 3.3.1997 tarihlerini kapsayan dönem içerisinde 9 Komisyon
üyesi ve 6 Meclis Personelinin katılımıyla faaliyette bulunmak üzere İstanbul’da
çalışmaya karar vermiş. 28.2.1997 tarihinde Metris cezaevinde 6 kişi, 1.3.1997
tarihinde Dolmabahçe Sarayında 3 kişi, 2.3.1997 tarihinde Kocaeli Cezaevinde 7
kişi olmak üzere toplam 16 kişinin bilgisine başvurulmuştur.(Ek:38)
Komisyon çalışmaları sırasında komisyonun görev alanına giren konularda bilgi
almak üzere, Ankara ve Ankara dışındaki çalışmalar sırasında üst düzey
yöneticiler, kamu görevlileri, sivil şahıslar olmak üzere toplam 57 kişinin,
bilgisine başvurulmuştur.
4- Çeşitli Yollarla Komisyona Gönderilen Toplu Dilekçeler Vatandaşlaar
tarafından Halkın Demokrasi Partisine verilen ve adı geçen parti tarafındaan
Komisyon Başkanlığına intikal ettirilen ve muhteviyatı itibariyle münferit ve
faili meçhul niteliğinde bulunan 267 adet dilekçe, Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından araştırma konusu yapılan 897 sıra sayı ile 12.10.1995 tarihinde
TBMM’ne verilen “Faili meçhul siyasal cinayetler konusunda Meclis Araştırma
Komisyonunun inceleme konusu içerisine giren ve rapora esas teşkil eden konular
olması sebebiyle her birisi için ayrı ayrı değerlendirme yapılmamış, genel
değerlendirmede dikkate alarak kanaatlerin oluştuğu bölümde
değerlendirilmiştir.(Ek:39)
Bir kısmı elle yazılmış, çoğunluğu ÖDP’ye mensup partililer tarafından yazılarak
matbu hale getirilmiş olan ve bu partinin organizasyonu ile vatandaşlar
tarafından TBMM Başkanlığı yoluyla veya doğrudan Komisyonumuza gönderilen
“Bilmek İstiyorum” başlıklı toplam 32 klasör dolusu dilekçelerin şekil ve içerik
olarak aynı olması sebebiyle, herbirisi için ayrı ayrı değerlendirme yapılmamış,
sonuç bölümünde dikkate alınacak kanaatlerin oluşmasını sağlama yönünden
değerlendirilmiştir.(Ek:40)
Vatandaşlar tarafından doğrudan veya TBMM Başkanlığı kanalı ile komisyon
Başkanlığına gönderilen 145 adet dilekçede belirtilen hususlar ya iddia
bölümünde belirtilmiş olan konuları kapsadığından ya da 897 sıra sayı ile
12.10.1995 tarihinde TBMM’ne verilen “Faili Mechul Siyasal Cinayetler konusunda
Meclis Araştırma Komisyonunun inceleme konusu içerisine giren ve o rapora esas
teşkil eden konular olması nedeniyle her birisi için ayrı ayrı değerlendirme
yapılmamış, sonuç bölümünde dikkate alınacak kanaatin oluşmasını sağlama
yönünden değerlendirilmiştir.(Ek:41)
Özgürlük ve Demokrasi Partisi Genel Başkanı M.Ufuk Aras ve 196 arkadaşı
tarafından 2.12.1996 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına verilen,
buradan da 2.12.1996 tarih ve 1996/800 C.M. sayılı yazı ile Adalet Bakanlığı
Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilen, Adalet Bakanlığınca da 2.1.1997
tarihinde Komisyona intikal ettirilen dilekçeler şekil ve içerik olarak aynı
olması sebebiyle herbirisi için ayrı ayrı değerlendirme yapılmamış, genel
değerlendirme bölümünde dikkate alınmak üzere işleme konulmuştur.(Ek:42)
5- Komisyon kararları 1 No’lu Karar 27.11.1996 tarihinde Başkan,Başkan
vekili,Sözcü ve katip üyeliklere yapılan seçime ilişkin olarak olarak
alınmıştır. 2 No’lu Karar 27.11.1996 tarihinde önemli dönemlerde Meclis Genel
Kurulunda görüşülen Hayali İhracaat, Faili Meçhul Cinayetler, Özel Harp dairesi,
Emlak Bankası İnceleme raporlarının arşivden teminine,Başbakanlık, Adalet,
İçişleri Bakanlıkları, Genel Kurmay Başkanlığı Sayın A.Mesut YILMAZ ve Sayın
Doğu PERİNÇEK’ten ellerinde bulunan konu ile ilgili tüm bilgi, belge ve
dökümanların yazı ile istenmesine,Medya Kuruluşları Radyo Televizyon Üst
Kurulundan yazılı ve videosal bant kayıtlarının istenmesine, Meclis Kütüphane ve
Dökümantasyon Merkezinden Komisyon ile ilgili tüm bilgi ve haberlerin Komisyona
iletilmesinin talep edilmesine karar verilmiştir.
3. No’lu Karar 2.1.1997 tarihinde Karar eki listede belirtilen kurum ve
kuruluşlardan konuya ilişkin bilgi ve belgelerin talep edilmesine karar
alınmıştır.4 No’lu Karar 26.12.1996-27.12.1996 tarihli toplantıda bilgisine
başvurulmak üzere İstanbul Valisi Rıdvan YENİŞEN, İstanbul eski Emniyet Müdürü
Kemal YAZICIOĞLU ve 3 Özel Tim görevlisinin çağrılmasına karar verilmiştir. 5
No’lu Karar 6.1.1997 tarihinde,7.1.1997 tarihli toplantıda bilgisine başvurulmak
üzere, İstanbul Emniyet eski Müdür Yardımcısı Bilge ÜNAL, Özel Harekat eski
Daire Başkan Vekili İbrahim ŞAHİN ve Hande BİRİNCİ’nin çağrılmasına karar
verilmiştir.
6 No’lu Karar 7.1.1997 tarihinde,8.1.1997 tarihli toplantıda bilgisine
başvurulmak üzere, MİT Müsteşarı Sönmez KÖKSAL ve Emniyet Genel Müdürü Alaattin
YÜKSEL’in çağrılmasına, 7 No’lu Karar 8.1.1997 tarihinde 13.1.1997 tarihli
toplantıda bilgisine başvurulmak üzere, Jandarma Astsubay Ahmet ALTUNTAŞ ve
Senar ER’in çağrılmasına karar verilmiştir.
8 No’lu Karar 13.1.1997 tarihinde 14.1.1997 tarihli toplantıda bilgisine
başvurulmak üzere, Mehmet Ali YAPRAK ve Avşar KEDEROĞLU’nun çağrılmasına karar
verilmiştir.9 No’lu Karar 14.1.1997 tarihinde 16.1.1997 tarihli toplantıda
bilgisine başvurulmak üzere, Elazığ Milletvekili Mehmet AĞAR’ın çağrılmasına
karar verilmiştir.10 No’lu Karar 16.1.1997 tarihinde 21.1.1997 tarihli
toplantıda bilgisine başvurulmak üzere, Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip
BUCAK’ın, 22.1.1997 tarihli toplantıda bilgisine başvurulmak üzere, Meral ÇATLI,
Ahmet BAYDAR ve Arzu YAMAN’ın,23.1.1997 tarihli toplantıda bilgisine başvurulmak
üzere, Jandarma Genel Komutanı Teoman KOMAN, İstanbul Milletvekili Necdet MENZİR
ve Abdullah KEDEROĞLU’NUN çağrılmasına karar verilmiştir.
11 No’lu Karar 23.1.1997 tarihinde 28.1.1997 tarihli toplantıda bilgisine
başvurulmak üzere, Nuri GÜNDEŞ, Habip ASLANTÜRK ve Cemalettin ÜMİT’in
çağrılmasına karar verilmiştir.12 No’lu Karar ile 28.1.1997 tarihinde şifahen
çağrılan Abdullah ÇETİN, 29.1.1997 tarihinde Van Milletvekili Mustafa BAYRAM,
Trabzon Milletvekili Eyüp AŞIK, Hakkari eski Milletvekili Esat CANAN ve Oral
ÇELİK’İN, 30.1.1997 tarihli toplantıda bilgisine başvurulmak üzere, Emniyet
Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Emin ASLAN, Daire Başkan Yardımcısı
Hanefi AVCI ve Ekrem MARAKOĞLU’nun çağrılmasına,
13 No’lu Karar 30.1.1997 tarihinde 5.2.1997 tarihli toplantıda bilgisine
başvurulmak üzere, Avukat Necdet KÜÇÜKTAŞKINER’in çağrılmasına karar
verilmiştir.14 No’lu Karar 5.2.1997 tarihinde 17.2.1997 tarihli toplantıda
bilgisine başvurulmak üzere, Yeniden Doğuş Partisi Genel Başkanı Hasan Celal
GÜZEL ve Erzincan eski Senatörü Niyazi ÜNSAL’ın,
18.2.1997 tarihli toplantıda bilgisine başvurulmak üzere, Binbaşı Mehmet Emin
YURDAKUL, Astsubay Hüseyin OĞUZ ve Tuncay ÖZKAN’ın çağrılmalarına karar
verilmiştir.15 No’lu Karar 17.2.1997 tarihinde Çalışma süresinin 1 ay daha
uzatılması için Meclis Başkanlığına müracaat edilmesine karar verilmiştir. 16
No’lu Karar 19.2.1997 tarihinde 27.2.1997-3.3.1997 tarihleri arasında
çalışmaların İstanbul’da sürdürülmesine karar verilmiştir.17 No’lu Karar
19.2.1997 tarihinde İçişleri Bakanlığından uzman personel talep edilmesine karar
verilmiştir.18 No’lu Karar 17.3.1997 tarihinde İçişleri Bakanlığı ve
Başbakanlıktan uzman personel talep edilmesine karar verilmiştir.19 No’lu Karar
5.3.1997
Bilgisine başvurulmak üzere, Güneydoğu Anadoluda çalışma ziyareti yapılması,
Ömer Lütfi TOPAL’ın aile efradının, Veli KÜÇÜK’ün Özer Ve Tansu ÇİLLER’in
dinlenmesinin karar verilmiştir. 20 No’lu Karar 11.3.1997 tarihinde Komisyonun
çalışma süresinin yeterli olmaması nedeniyle 19 No’lu kararda yapılması
kararlaştırılan faaliyetlerden vazgeçilmesine karar verilmiştir.(Ek:43)
V-İDDİALAR
1-Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın iddiaları
2-İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in iddiaları
3-Anavatan Partisi Manisa Milletvekili Tevfik Diker'e verilen ve onun
tarafından komisyona intikal ettirilen Mustafa Deniz'in yazısındaki İddialar
4- Yazar Ümit Oğuztan'ın iddiaları
5- CHP İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu kanalıyla Komisyona
Sunulan Faruk Kuşaksızlardan tarafından yazılan mektupdakı iddiaları
6- CHP Milletvekili Mahmut Işık tarafından Komisyon Başkanlığına
sunulan rapordaki iddialar
7- Söylemez Ailesi ile ilgili olaylarda tutuklu olanların iddiaları
a) Mehmet Sena Söylemez'in iddiaları
b) Ömür Söylemez'in iddiaları
c) Nafiz Yavuz'un iddiaları
8- Komisyona bilgi verenlerin iddiaları
1- ANAVATAN PARTİSİ GENEL BAŞKANI MESUT YILMAZIN İDDİALARI 12 Kasım
1996 tarihinde Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ın Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel’e verdiği, Cumhurbaşkanı tarafından da gereğinin tetkik ve
tahkiki için Başbakan Prof.Dr.Necmettin Erbakan’a verilen mektupta;
“Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde Özel Harekat Dairesinin bulunduğu alınan
duyumlara göre bu dairenin bazı elemanlarının uyuşturucu, kumarhane, haraç ve
adam öldürülmesi gibi işlere karıştığı, son olay da bunun vehim olmadığını
sanıldığından da kötü olduğunu gösterdiğini, Ömer Lütfi Topal’ı öldürenlerin
itiraflarının fevkalade enteresan olduğunu, bu kişiler suçu itiraf ettikleri
halde Ankara’ya celb edilerek halen serbest gezdiklerini, İstanbul Emniyet
Müdürlüğünde her türlü dökümanın hazır olduğunu, aşiret reisinin Devleti
kullandığını, Devlette görevli bazı kişilerin Özel Harekat Dairesi Başkanı
İbrahim Şahin’den talimat aldıkları ve bunun İçişleri Bakanı dahil bir takım
yüksek yerlerin bilgisi dahilinde olduğunu, Devletin emrinde çalışan ve suça
karışan 100-120 kadar kişi olduğunu, bu işin Devlet çapında soruşturulması
gerektiğini, bu işe seyirci kalınır ise Demokrasinin işleyebileceğinden şüphe
duyulacağını, bunların meydana çıkarılması halinde de Devletin zarar
göreceğinden endişe ettiğini, normal Devlet mekanizmasına güvenin olmadığını,
Devlet Denetleme Kurulu’nun böyle bir şeyi üstlenebileceğini...” iddia etmiştir.
(Ek:44)
2- İŞÇİ PARTİSİ GENEL BAŞKANI DOĞU PERİNÇEK’İN İDDİALARI: İşçi Partisi
Genel Başkanı Doğu PERİNÇEK Komisyonumuza gönderdiği 9 Aralık 1996 tarihli
yazısının ekindeki (4) sahifelik Genel Çerçeve başlıklı yazısı, TBMM
Başkanlığına yazılmış (15) sahifelik Mehmet AĞAR ve Tansu ÇİLLER hakkında suç
duyurusu olduğunu iddia ettiği dilekçesi ve diğer eklerden oluşan toplam 183
sayfalık metin, 2 adet fotoğraf ve 40 sahifelik gazete küpürlerinin ve 26 Aralık
1996 tarihinde Komisyona sunduğu dilekçesi ve eklerinin incelenmesinde;
DYP Genel Başkanı, İstanbul Milletvekili Tansu ÇİLLER’in başta MİT, Emniyet,
Jitem, Özel Kuvvetler Komutanlığı gibi devlet kurumlarının görevlileri olmak
üzere mafya diye nitelenen bazı suç örgütlerinde yer almış kişilerden oluşan
özel bir suç örgütünün kurulmasını azmettirdiği, bu örgütü eline geçirdiği,
devlet olanakları ile beslediği, himaye edip, yönlendirdiği, bu örgütün ABD’nin
CİA ve İsrail’in MOSSAD İstihbarat Örgütleriyle bağlantılı olduğu ve örgütün
mensupları arasında “Özel Büro” diye anıldığı, ÇİLLER’in Özel Örgütü’nün halen
bir tanıtım ajansı biçiminde faaliyet yürüttüğü; çok geniş bir coğrafyayı hedef
aldığı; İstanbul, Ankara, İzmir. Washington ve Tel Aviv’de büroları olduğu, Türk
Silahlı Kuvvetleri, Ülkücü Mafya, Emniyet Teşkilatı, Uyuşturucu silah ve nükleer
madde mafyası ve MİT içerisinde uzantıları olduğu ve toplam (700) kişiden
oluştuğunu basında (özellikle kendisinin yayınladığı Aydınlık isimli dergi) yer
alan haber ve yorumlara dayandırarak İDDİA etmektedir. Bu iddiaya göre; örgütün
lider kadrosu DYP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Tansu ÇİLLER ve eşi
Özer ÇİLLER, Elazığ Milletvekili Mehmet AĞAR, MİT Müsteşar Yardımcısı ve Kontr-Terör
Daire Başkanı Mehmet EYMÜR, Emniyet Genel Müdürlüğü Müşaviri Emekli Yarbay
Korkut EKEN, Özel Harekat Dairesi Başkanı İbrahim ŞAHİN, Ülkücü Mafya
Şeflerinden Abdullah ÇATLI ve Alaattin ÇAKICI’dan meydana geldiği ileri
sürülmektedir.
İddiaya göre; örgütün Emniyet içindeki uzantısının başında Mehmet AĞAR yer
almakta, örgütü onun müşaviri olan Korkut EKEN “sevk ve idare” etmektedir. Yine
iddiaya göre;
Örgütün MİT içindeki uzantısının başında ise; Kontr Terör Daire Başkanı Mehmet
EYMÜR ve Tolga ATİK yer almaktadır.
Çiller Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki uzantısının kanıtının
ise;Kıdemli Piyade Yüzbaşı Hüseyin PEPEKAL ve yanındaki zabitler grubunun olduğu
ve bu grubun Azerbaycan ve Kafkaslarda çeşitli tertip ve kışkırtmalarda
bulunduğu iddia edilmektedir.
Kamuoyunda “SÖYLEMEZ ÇETESİ” adıyla bilinen mafya örgütlenmesinin Çiller Özel
Örgütünün bir uzantısı olduğu ve bu misal mafya örgütlenmeleri olarak; Tevfik
AĞANSOY Çetesi, Abdullah ÇATLI ve grubu, 6. Filo adını taşıyan Mafya
örgütlenmesi, Şaziye Barın işletmecisi Ziya AYCAN ve grubu ile Avrasya
feribotunu kaçıranlar sayılmaktadır.
ABD’nin Adana Konsolosu Elizabeth Shelton’un da bu özel örgüt faaliyetlerine
katıldığı iddia edilmektedir.
Doğu PERİNÇEK’in iddiasına göre; Çiller Özel Örgütünün 1995 Mart ayında
Azerbaycan’da Haydar ALİYEV’e karşı darbe tertiplediği, İran ile savaş
kışkırtması yaptığı, Çeçenistan’da provakasyon yaptığı ve Avrasya feribotunun
kaçırılmasını tertip ettiği, uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı ya da yapanlardan
haraç aldığı, kamuoyuna mal olmuş olanTarık ÜMİT, Asker SİMİTKO ve Lazım
ESMAEİLİ cinayetlerini gerçekleştirdiği, nükleer madde kaçakçılığı yaptığı,
Manukyana bombalı saldırıyı gerçekleştirip şoförü Mehmet Urhan’ı öldürdüğü iddia
edilmektedir.
Ayrıca; DYP Genel Başkanı ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu
ÇİLLER’in 1971’den beri ABD’nin Dışişleri Bakanlığına hizmet veren bir “çağrılı
görevli” olduğu,
Eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref BİTLİS’i “Çekiç Güç” denen ABD
askeri biriminin suikastla öldürdüğü, bu suikasta ait CİA toplantısına ABD Adana
Konsolosu Shelton ve yardımcısı S.Pevington, Çekiç Gücün ABD’li Komutanı Albay
Naab, Ankara’dan bir Amerikan Askeri yetkilisi ve İzmir’den TUSLOG’da görevli
bir yüzbaşının katıldığı Doğu PERİNÇEK tarafından ileri sürülmektedir.
İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın Komisyonumuza gönderdiği
10.03.1997 tarihli yazısında da;
“Susurluk Olaylarını Araştırma Komisyonu Üyesi Yaşar Topçu’nun Hüseyin Duman ve
Bucak Ailesi fertlerinden Fatih Bucak’ın kumar arkadaşı olduğu, 9 Mart 1997
tarih ve 507 sayılı Aydınlık Gazetesi’nde yazıldı. Yaşar Topçu’nun arkadaşı
Hüseyin Duman nükleer madde kaçakçılığı yapan bir kişidir. Fatih Bucak ise;
Susurluk Olayının önemli isimlerinden Sedat Bucak’ın yeğenidir.
Böyle bir kişinin Susurluk Olayını Araştırma Komisyonunda yer alması, Komisyon
çalışmalarının ciddiyetine gölge düşürür. Hüseyin Duman ve Fatih Bucak gibi
kişilerin kumar arkadaşı olan bir kişinin Susurluk olayı ile Kamuoyunun gözleri
önüne serilen ve Komisyonunuzun çalışma konusunu oluşturan ilişkiler yumağının
üzerine gitmesi düşünülemez.”iddiasında bulunmuştur.(Ek:45)
3- ANAP MANİSA MİLLETVEKİLİ TEVFİK DİKER’E VERİLEN VE ONUN TARAFINDAN KOMİSYONA
İNTİKAL ETTİRİLEN MUSTAFA DENİZ’İN YAZISINDAKİ İDDİALARI: Manisa
Milletvekili Tevfik DİKER tarafından Komisyon Başkanlığına sunulan 23.1.1997
tarihli yazıda: Cem ERSEVER olaylarında adı geçen ve 15.11.1993 tarihinde
Polatlı yakınlarında ölü bulunan itirafçı Mustafa Deniz hakkındaki değerlendirme
raporunda;
Ferit Kod adlı Mustafa DENİZ’in 1984 yılında PKK örgütüne girdiği, bazı
eylemlere katıldığı 15.10.1989 tarihinde kendi isteği ile Van’da teslim olduğu,
Teslimiyetini takiben güvenlik kuvvetlerine yardımcı olarak pek çok eylemi ve
örgüt militanını yakalattığı, Diyarbakır 2 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi
1989/1348 hazırlık, 1989/526 esas sayılı davada sanık olarak yargılandığı,
yargılama sonunda TCK’nın 125/4 maddesine göre salıverildiği,
Ferit kod adlı Mustafa DENİZ’in salıverildikten sonra başta JİTEM olmak üzere
Emniyet istihbarat örgütlerine yardım ettiği. Diyarbakır İstihbarat Şube Müdürü
Hanefi AVCI tarafından kendisine taşıması için Browning marka L27507 seri nolu
silahın verildiği ve aynı dönemlerde kısa adı JİTEM olan Jandarma İstihbarat
Teşkilatı bünyesinde sözleşmeli personel olarak çalıştığı,
Çalışması sırasında gösterdiği üstün çaba sonunda teşkilatta sorumlu emekli
binbaşı Cem ERSEVER’in yardımcılığını yaptığı, çalışma arkadaşları arasında Ali
Hoca kod adlı Ali OZANSOY, Sarı Adil kod adlı Adil TİMURTAŞ ve Mete kod adlı
İbrahim BABAT ile birlikte çalıştığı,
Bu çalışmalar sırasında bazı güvenlik görevlilerinin zorla adam kaçırma, fidye,
uyuşturucu madde kaçakçılığı gibi suçlara karıştığının belirlenmesi sonucu JİTEM
içinde görüş ayrılığı çıktığı, emekli binbaşı Cem ERSEVER, Mustafa DENİZ ve Ali
OZANSOY’un raporları üzerine Jandarma Genel Komutanı eşref BİTLİS tarafından
Adil TİMURTAŞ ve ibrahim BABAT’ın uzaklaştırıldığını, bu iki şahsın bunun
üzerine Diyarbakır’dan tanıdıkları Hanefi AVCI’nın yanına sığındıkları ve
emniyet içinde oluşturulan gizli oluşumlara katıldıkları,
Sarı Adil kod adlı Adil TİMURTAŞ ile Mete kod adlı İbrahim BABAT’ın uyuşturucu
ve silah kaçakçılığı işlerine bulaştıkları, istihbarat raporlarını devletin bazı
kademelerinden gizleyerek özel şahıslar için çalışma yaptıkları, bu çalışmalar
için emirleri halen Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nda
teknik işlerden sorumlu başkan yardımcısı olarak görev yapan Hanefi AVCI’dan
aldıkları,
Bu çalışmalar sırasında önce JİTEM sorumlusu emekli binbaşı Cem ERSEVER’in,
ardımdan da Ferit kod adlı Mustafa DENİZ’in Adil TİMURTAŞ ve İbrahim BABAT’ın
içinde bulundukları oluşum tarafından öldürüldüğü, bu şahısların halen,
oluşturulan bu yapı içinde çalışmalarını sürdürdükleri, üzerlerinde emniyet
tarafından verilen silah ve kimlik taşıdıkları belirlenmiştir.
Değerlendirme raporuna ekli, o dönemde Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü İstihbarat
Şube Müdürü Hanefi Avcı tarafından imzalanmış tarihsiz belgede;
“Aslen Ağrı ili Merkez Leylekpınar mahallesi nüfusuna kayıtlı, İbrahim oğlu 1965
doğumlu MUSTAFA DENİZ itirafçı olup, Güvenlik Kuvvetlerin yardımlarından dolayı
Bölücü eşkiyanın hedefi olup hayatı heran harici ve ciddi tehlikeye maruz
olduğundan Silah Taşıma Ruhsatı müracaatı neticesi alınıncaya kadar kendi
güvenliğini sağlaması amacıyla kendisine “L-27507” Seri nolu BROWNIG marka 9 mm
Tabanca verildiği,
Gerektiğinde gerekli kolaylığın gösterilmesini, tereddüt halinde Diyarbakır
İstihbarat Şube Müdürlüğünün 11799 ve J.Asayiş Komutanlığın 26173 nolu
Telefonlardan bilgi alınabileceği”, belirtilmiştir.
Öteyandan yine Manisa Milletvekili Sayın Tevfik DİKER 5.3.1995 tarihinde
Susurluk Komisyon Başkanlığına yaptığı müracaatta;
PKK itirafçısı Mustafa DENİZ’e ait L-27507 seri nolu 9mm Browning marka tabanca
ile bu tabancanın taşınabilmesi için Hanefi AVCI tarafından verilen silah taşıma
belgesi ile ilgili olarak kendisinin İçişleri Bakanı Meral AKŞENER’e soru
önergesi yönelttiğini, alınan cevapta da; böyle bir silahın Emniyet ve Jandarma
envanterinde olmadığı, Mustafa DENİZ’e verilmediğinin bildirildiği, silahın
nerede olduğunun bilinmediği gibi belge hakkında da açıklama yapılamadığından bu
konudaki çelişkinin aydınlığa kavuşturulması için Komisyona müracaatta
bulunduğunu belirtmiştir.(Ek:46)
4- YAZAR ÜMİT OĞUZTAN’IN İDDİALARI İşadamı M.Ali Yaprak’ın kaçırılması
ve Ömer Lütfi Topal’ın öldürülmesi ile ilgili olarak Yazar Ümit Oğuztan’ın
Komisyon Başkanlığına verdiği 10.3.1997 tarihli dilekçesinde;
“Kendilerine ulaşan ve komisyona yararlı olacağı düşüncesiyle verilen bilgilerin
“MİT” tarafından da daha önceden bilindiğini ancak değerlendirmeye
sokulmadığını, haber kaynağının ise hayati tehlike endişesiyle hareket ettiğini,
içinde siyasal otoritenin de bulunduğu çıkar çevrelerinin gerçeğin ortaya
çıkmasını istemediğini, Yurtiçinde “mafia” ve yurtdışında “CIA” bağlantıları
bulunan örgütlenmenin “ERGENEKON” ve “GLADYO” olarak adlandırıldığını, Adına
mafia denilen yasadışı çıkar gruplarının gücünü siyasal otorite ile yaptığı
işbirliğinden aldığını belirttikten sonra 5 Şubat 1992 tarihinden itibaren
önemli olayların kronolojik sıralamasını yapmaktadır.
Uyuşturucu trafiğinden, Türk siyasal otoritesine, Aşiret liderlerine ve
bürokratlarına çok fazla miktarda para akıtıldığını, komisyonun çok önemli bir
görev üstlendiğini, titiz çalışması ve tanıkların korunmalarının sağlanması
gerektiği, faili meçhul siyasî cinayetlerin siyasal otorite tarafından organize
edildiği gibi dürüst gazeteci ve yazarların da medya kuruluşlarından
dışlandıklarını, basın ve gerçekleri dile getiren yazarlar üzerinde siyasal
otoritenin baskı yaptığını veya faili meçhul cinayetlerle susturulmaya
çalışıldığı, vatandaşın da umutsuzluğa düştüğünü,
6 Mart 1997 tarihinde gazeteci arkadaşı Muharrem Demir’e ulaşan haberleri
araştırmak üzere oto hurdacısı Yalçın Zafer ile görüştüğünü; yapılan görüşmede
Orhan TAŞANLAR’ın İstanbul Emniyet Müdürü olduğu dönemde Müdür Yardımcılarından
birinin makam şoförü olan Mesut’un kırmızı mersedes olayına karıştığını,
kendilerini telefonla arayarak 71-72 model bakımlı bir mersedes almak
istediklerini, ve kendisinin 3 kişi ile birlikte giderek kırmızı mersedes otoyu
rayiç fiyatının 10 misli paraya alıp otonun sahibine verdiğini ve kendisinin de
komisyonunu aldığını, bu mersedese 16 EA ... no’lu sahte plaka takıldığını ve
otomobilin tesliminden sonra işadamı M.Ali YAPRAK’ın kaçırılarak fidye
alındığını, çok kısa süre sonra da; Ömer Lütfi Topal’ın öldürüldüğünü,
otomobilin de 40 gün sonra geri vermek istediklerini ancak almadıklarını, otonun
alımı sırasında bulunan 3 kişiden birinin Ayhan Çarkın, diğerlerinin de özel
timci olduğunu, ancak alışverişle ilgilenmediklerini, M.Ali YAPRAK’ın kaçırılma
ve Ömer Lütfi TOPAL’ın öldürülme olayında kullanılan kırmızı mersedes’in daha
sonra Yalçın Zafer tarafından sökülüp satılarak ortadan
kaldırıldığını,belirtmiştir.(Ek: 47)
5-CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ALGAN HACALOĞLU KANALIYLA KOMİSYONA SUNULAN FARUK
KUŞAKSIZLARDAN TARAFINDAN YAZILAN MEKTUPTAKİ İDDİALARI: Emekli polis
memuru Faruk Kuşaksızlardan tarafından yazılıp bir sureti İstanbul DGM
Savcılığına verildiği anlaşılan bir sureti de İstanbul Milletvekili Sayın Algan
Hacaloğluna verilen ve onun tarafından da Komisyon Başkanlığına gönderilen yazı
ekindeki mektupta;
Susurluktaki kazada ölümünden sonra, Abdullah Çatlı’nın evinin de
aranabileceğini ve evinde; 150 milyar TL değerinde mark ve dolar, 6 adet
susturuculu silah, parasal değeri belli olmayan kokain ve eroin, 4 adet uzun
namlulu silah, C4 ve TNT patlayıcıları, binlerce mermi, geçmişteki olayları
aydınlığa kavuşturacak bilgilerle gelecekte yapılacak eylem planları ve Mehmet
Ağar ve Hüseyin Kocadağ ile ilgili belge ve fotoğrafların olduğunu, bunların
Çatlı’nın yatak odasındaki gizli bölmelerde bulunabileceğini,iddia
etmiştir.(Ek:48)
6- CHP MİLLETVEKİLİ MAHMUT IŞIK TARAFINDAN KOMİSYON BAŞKANLIĞINA SUNULAN
RAPORDAKİ İDDİALARI: CHP Milletvekilleri Ercan Karakaş, Mahmut Işık ve
Mustafa Yıldız’ın 7.03.1996 tarihleri arasında Van ve Hakkari illerinde faili
meçhul cinayetlerle ilgili yaptıkları inceleme sonunda hazırladıkları raporda;
a- Güvenlik kuvvetlerinin 22 Eylül 1995 tarihinde Abdullah Canan’ın köyü olan
Karlı’da operasyon düzenleyip 4 teröristi ölü olarak ele geçirmelerinden 15-20
gün sonra Hakkari Komando Tugay Komutanlığı’na bağlı Yüksekova Komando Tabur
Komutanlığı’nca adı geçen köye gidilerek Abdullah Cananın ki dahil 10 evde
bulunan eşyaların tahrip edildiği, bunun üzerine Abdullah Canan’ın Cumhuriyet
Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduğu Yüksekova Mahkemesinde de hasar tespiti
yaptırdığı, Komando Tabur Komutanı M.Emin Yurdakul’un Abdullah Canan ile
birlikte suç duyurusunda bulunan iki kişiyi makamına çağırarak davadan
vazgeçmelerini imalı biçimde söylediği, bu görüşmeden birkaç gün sonra
17.01.1996 tarihinde Abdullah Canan Hakkari’ye giderken askeri konvoyda arama
yapıldığı, Abdullah Canan’ın da bu arama sırasında Tabur Komutanı M.Emin
Yurdakul tarafından gözaltına alındığını üç kişi ve iki köy korucusunun
Yüksekova Cumhuriyet Savcılığı’nda bulunan ifadelerinde beyan ettikleri,
Abdullah Canan’ın arabasının Yüksekova’ya 100 km mesafede 21.01.1996 tarihinde,
ölüsünün de Yüksekova’ya 20 km mesafede Altınbaşak köyü yakınında işkence
izlerini taşıyan ve 6 kurşun sıkılmış bir şekilde bulunduğunu,
Raporu hazırlayan heyetçe bilgisine başvurulan Yüksekova Kaymakamı Aydın
Tetikoğlu; ilçenin sosyo-ekonomik yapısındaki bozukluktan bahsettikten sonra,
kendisinin Jandarma ve Polis dışındaki askerler ile ilgisi olmadığını ve
kendisine bağlı olmadığı için emir veremediğini bilgi dahi alamadığını, askeri
taburun direk Hakkarideki Tugay’a bağlı olduğunu,
Yüksekova Cumhuriyet Savcısı Mehmet Turgay; birkaç kişi ile iki korucunun
Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul tarafından tabura alındığına dair ifade
verdiklerini, kaybolanlardan bazılarının da örgüte katıldıklarına dair bilgiler
olduğunu ve kayıplarla ilgili takipsizlik kararı verdiğini,
Hakkari Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Tuncay Koyuncu da; 22 eylül 1995
tarihinde Abdullah Canan’ın evinin bitişiğinde sığınak bulunduğu ve 5 PKK
teröristinin öldürüldüğü, Abdullah Canan’ın kaybolduğu gün adı geçenin 10.30’da
evinden ayrıldığını, oysa M.Emin Yurdakul komutasında yapılan yol aramasının
9.30’da bitirildiğini, esrar-eroin ticaretinden dolayı öldürülmüş olabileceğini,
M.Emin Yurdakul’un en faal, en mücadeleci başarılı bir asker olduğunu ve bu
nedenle yurtdışına gönderildiğini,
b- Tabur Komutanı Binbaşı M.Emin Yurdakul bir kısım askerle 27.10.1995 tarihinde
Yüksekova Ağaçlı’ya giderek köylülerden 73 yaşındaki Şemsettin Yurtsever ile 18
yaşındaki Moğdat Özeken ve 13 yaşındaki Münir Sarıtaş’ı alarak köyden ayrıldığı,
daha sonra bilgi alınamadığı, Moğdat Özeken’in babası Abdullah Özeken oğlunu
sormak için Tabura gittiğinde oğlunun ağzından kan akar vaziyette taburda
gördüğünü ve Tabur Komutanının oğlunu 24 saat içeri attığını bildirdiğini, öte
yandan Şemsettin Yurtsever’in oğlu Fevzi Yurtsever’de Komisyon Başkanlığı’na
verdiği 19.03.1997 tarihli dilekçesinde de aynı hususları dile getirdiği, (EK:
c- 26 Aralık 1995 tarihinde Eyüp ve Mahir Karabeğ kardeşlerin Çukurca’da
İlçedeki kahveden çıkarden 3 kişi tarafından 47 plakalı beyaz toros steyşın bir
araba ile kaçırıldığı, bu arabanın değişik plakalarla son 4 gündür İlçede
görüldüğünü, iki kardeşin alındığı yerin İlçe Emniyet Müdürlüğü ve Jandarma
Komutanlığı’na hayli yakın mesafede olduğu ve cenazelerin Narlı Köyü yakınında
bulunduğunu ve faili meçhul kaldığını,
Raporun sonuç bölümünde de; “ Yüksekova’da Vatandaş ile Kaymakam, Jandarma,
Polis ve Resmi Kurumların sıkıntısının olmadığı, vatandaşların asıl şikayetinin
Komando Taburuna ve özellikle Tabur Komutanı Binbaşı M.Emin Yurdakul’a yönelik
olduğu, tüm faili meçhul cinayetlerin bu şahıstan kaynaklandığı, bu şahıs İlçede
kaldığı müddetçe sıkıntısının devam edeceği, İlçe Kaymakamının da Tabura
müdahale edememesinin sorunu ağırlaştırdığı “ belirtilmiştir. (Ek:49)
7-SÖYLEMEZ AİLESİYLE İLGİLİ OLAYLARDA TUTUKLU DR.MEHMET SENA SÖYLEMEZ İLE EMİR
SÖYLEMEZ VE NAZİF YAVUZ’UN İDDİALARI: a- Mehmet Sena Söylemez'in
iddiaları Muş Merkez-Kırköy nüfusuna kayıtlı 1961 Muş doğumlu, Tıp
doktoru ve Genel Cerrahi Uzmanı olduğunu beyan eden ve SÖYLEMEZ Çetesi
kovuşturması nedeniyle Ümraniye Cezaevinde bulunan Mehmet Sena Söylemez TBMM
Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanlığı’na gönderdiği 2.12.1996 tarihli
dilekçesine Ekli 63 sahifelik ifadesinde;
Kendisi ve mensubu olduğu SÖYLEMEZ Ailesinin masumiyetini, kendilerine yapılan
suçlamaların yalan gösterilen belge ve tutanakların düzmece olduğunu anlatarak;
1Nisan 1994 tarihinde Ankara’da işletmekte oldukları (Rumors) isimli Distotekte,
Bucak Aşiretine mensup Sultan Mehduh BUCAK, Ahmet OYNAK, Vahap AKPINAR isimli
kişilerle aralarında çıkan kavga ve silahlı çalıştada anılan Bucak Aşiretine
mensup (3) kişinin ölmesi kendisi ve bir diğer kişinin yaralanması ile
sonuçlanan olaydan sonra Bucak Aşireti ile hasım haline geldiklerini, PKK’ya
karşı savaştıkları için devlet kuvvetlerini yanına alan Bucak Aşireti Reisi
Sedat Edip Bucak’ın halen Elazığ Milletvekili olan Mehmet AĞAR ile gerek Emniyet
Genel Müdürü, gerekse Adalet Bakanı olarak işbirliği yaparak kendilerine karşı
birçok komplo ve cinayet tuzağı kurduklarını ifade etmektedir. Hatta Sedat BUCAK
- Mehmet Ağar birlikteliğinin komploları sonucu zamanın Başbakanı ve halen ANAP
Genel Başkanı, Sayın Mesut Yılmaz ve İstanbul Emniyet Müdürü Kemal
Yazıcıoğlu’nun da kendilerine karşı devletin polis gücünü kanunsuz bir şekilde
seferber ettiklerini ve bütün bunların sonucunda kendisi ve kardeşlerinin
tamamının iftiraya uğratılarak cezaevine konduklarını, iddia etmektedir. (Ek:50)
b- Emir Söylemez'in İddiaları: Muş ili Kırköy Beldesinde Mukim Emir
SÖYLEMEZ Muş Cumhuriyet Başsavcılığı kanalıyla TBMM Susurluk Araştırma Komisyon
Başkanlığına sunduğu dilekçesinde: “ Sedat Edip Bucak’ın kardeşleri ve diğer
aile bireyleri ile giriştiği silahlı mücadelede, Elazığ Milletvekili Mehmet
AĞAR’ın (Emniyet Genel Müdürü ve Adalet Bakanı olduğu dönemlerde) yardımı ile
bazı aile bireylerini öldürttüğünü ve akabinde delilleri kararttırdığını” iddia
ederek, bu hususta bazı gazete ve televizyon haberleri ve programlarını delil
olarak sunmaktadır.(Ek:51)
c- Nazif Yavuz'un İddiaları Emniyet Genel Müdürlüğü Bilgi İşlem
Dairesinde Komiser Muavini olarak çalışmakta iken SÖYLEMEZ ÇETESİ soruşturması
nedeniyle gözaltına alınan ve tutuklu bulunduğu Ümraniye Cezaevinden TBMM
Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanlığına gönderdiği dilekçesinde; “ Kendisi
hakkındaki iddiaların SÖYLEMEZ ailesinden olan ve Eskişehirde öldürülen Komiser
M.Nasır SÖYLEMEZ ile olan arkadaşlığı nedeniyle yapıldığını ve kendi
masumiyetini ispat için hayat hikayesini anlatarak, geçirdiği soruşturma
sırasında poliste kendisine çeşitli işkenceler yapıldığını” iddia etmektedir.
(Ek:52)
8- KOMİSYONA BİLGİ VERENLERİN İDDİALARI Ayrıca Komisyonumuza davet
ettiğimiz kişilerin vermiş oldukları bilgiler ışığında Mehmet Eymür,Hanefi
Avcı,Korkut Eken,Hüseyin Oğuz,Hasan Celal Güzel Ahmet Altıntaş,Senar Er,Mehmet
Ali Yaprak ve M.Hadi Özcan’ın iddiaları komisyonumuzca özellikle değerlendirmeye
alınmıştır.
VI- KAVRAMLAR VE KONUYLA İLGİLİ ÖNCEKİ MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYONU RAPORLARI
1- KAVRAMLAR Raporun içeriğinin daha net algılanabilmesi, bazı tanım
ve kavramların belirlenebilmesini gerektirmektedir.
Çete:
Sözlüklerde, ordu birliklerinden olmayan silahlı küçük birlik olarak
tanımlanmaktadır. Ansiklopedilerde, bir kişinin yönetiminde, her türlü hukuk
kuralı ve sınırlamalarının dışında çalışan, esnek, kolay davranabilen başı bozuk
örgüt diye tanımlanmaktadır. Çetelerin, önceden zorla para almak, mal ve insan
kaçırmak, gibi yasadışı eylemler yapmak amacıyla kurulduğu, çoğu kez kanun
kaçaklarından oluştuğu, günümüzde amaç değiştirerek, resmi ve askeri
birliklerin, çeşitli taktik ve hukuki nedenlerle yapamıyacakları işleri yapan,
yarı resmi nitelik kazanmış örgütler olduğu açıklamasını getirmektedirler.
Devlet güçlerinin büyümesi etkinleşmesinin eski anlamda haydutluk yapan çeteleri
ortadan kaldırdığını, uluslararası eylemler için devletlerin veya çeşitli ırkçı,
dince ve ideolojik grupların uyguladığı yöntemler haline geldiğini belirtmekte
“Devletin tüzel kişiliğine karşı suç işlemek için oluşturulan silahlı topluluk”,
“başlıca suçluların çıkar ve tehlike ortaklığından doğmuş olan koruyucu ve
saldırıcı zümre” “silahlı çete, şiddet kullanarak bazı suçları işlemek amacıyla
birleşen silahlı topluluk” gibi tanımlar ortaya konmaktadır.
Türk Ceza Kanununda tanımı: TCK’nun 313 üncü maddesinde “Her ne biçimde olursa
olsun cürüm işlemek için örgüt kuranlar” şeklinde tanımlanmaktadır.
Mafya:
Mafya, mevcut hukuk kurallarına göre yasaklanan mal ve hizmetleri, iş alanlarını
yasadışı yollardan, gerektiğinde zor kullanma, rüşvet verme veya ilgili
kişilerle çıkar ilişkisine girme sonucunda bunları elde ederek büyük kaçançlar
sağlayan veya mevcut sistemin yasaklanmayan mal ve hizmetlerini yasadışı
yollardan zor kullanarak, rüşvet v.s.veya ilgili kişilerle çıkar ilişkisine
girerek ucusa alıp çok pahalıya satmak suretiyle büyük kaçançlar elde etmek için
oluşturulan aralarında fonksiyonel işbölümü yapılmış ve hiyerarşik bir yapı olan
organize suç örgütüdür.
Bu suç organizasyonlarıın kendi içinde bir yaptırım sistemi mevcuttur.
Yasaklanan mal ve hizmetler ile uğraştıklarından, karaparanın aklanması
sözkonusudur. Bu suç organizasyonlarıının esası suç işlemek suretiyle kazanç
teminine dayanmaktadır. Suç işleme bir meslek olmuştur ve süreklilik
göstermektedir. Faaliyet gösterdiği alanda kişilere karşı şiddete
başvurmaktadır. Belirtilen amaçlara ulaşmak için gerektiğinde paravan firmalar
kurmaktadır. İş alanları genellikle, haraç almak, uyuşturucu ve silah
kaçakçılığı, yasadışı kumar, fuhuş sektörünü oluşturma ve çalıştırma, kamu
ihalelerine katılanları sindirerek ihaleyi istediği rakama düşürük ve daha
pahalıya başkalarına satma,sahte resmi evraklar düzenleme, vergi kaçırma, gibi
yasal olmayan işlerden oluşmaktadır. Bu işlerin daha rahat yapılabilmesi için
sözkonusu suç örgütleri tarafından bazı kamu görevlilerine çıkarlar dağıtılarak
koşullar kendilerine uygun hale getirilmektedir. Bütün bu uygulamalarının
karşısına çıkanları tehdit eder, yaralar, adam öldürür, bu işleri yapabilmek
için uluslararası organizasyonlara girişir, dünyaya açılır.
Literatürde çete kavramı yerini geniş anlamıyla “yasadışı örgütler”, özel
anlamıyla da “organize suç örgütleri” kavramına devretmiştir. Ortak özellikler,
yasadışılık, silahlılık, menfaat sağlama ve teşkilattır.
Yasadışı Örgüt:
“Hukuk kurallarının öngörmediği, izin vermediği bir amaca ulaşmak için birden
fazla kişinin bir araya gelmeleri, birlikte hareket etmeleri.” Bu tanımdaki
yasadışı amaçlara göre örgütler tasnif edilmektedir. Siyasi bir amacı sürdürme
olan, şiddet eylemleri varsa (kaçırmadan-cinayete) amaçla veya bir devleti
yıkmak için şiddet kullanımı varsa terör örgütü olarak tanımlanmaktadır.
Konumuzla ilgili yasadışı örgütlerin son iki tanımdan biri mafya adı verilen
örgütlenme tipi olup;
Adalet Bakanlığınca hazırlanan Çıkar Amaçlı Örgüt Suçları Hakkında Kanun
Tasarısında, Çıkar Amaçlı Örgüt:
“Doğrudan veya dolaylı biçimde bir kurumun, kuruluşun veya teşebbüsün denetimini
ele geçirmek, ihale, imtiyaz ve ruhsat işlemlerinde etkinlik ve denetim elde
etmek; ekonomik faaliyetlerde kartel ve tröst yaratmak, madde ve eşyanın
nedretine, fiyatların artmasına sebep olmak, kendilerine veya başkalarına haksız
menfaat sağlamak; seçimlerde oy temin etmek veya seçimleri engellemek maksadıyla
zor veya tehdit uygulamak veya kişileri kendilerine tabi kılmaya zorlamak veya
mensupları arasında her ne suretle olursa olsun açık veya gizli işbirliği yapmak
suretiyle yıldırma veya korkutma veya sindirme gücünü kullanarak suçlar işlemek
için örgütü kuranlara veya örgütü yönetenlere veya örgüte üye olanlara ya da
örgüt adına faaliyette bulunanlara veya bilerek hizmet yüklenenlere sadece bu
nedenle üç yıldan altı yıla kadar ağır hapis cezası verilir.” şeklinde
tanımlanmaktadır.
Çağımızda terörizm ve ekonomik suçluluk yanında batı ve özellikle İtalyan
hukukunda (Mafya tipi örgütlenme) olarak da adlandırılan “Çıkar amaçlı örgüt
suçluluğu”, kamunun barış ve sükununu esaslı biçimde ihlal eden, kamu
otoritesini çok yakından meşgul eden, devletleri gerek maddi ceza hukuku gerekse
usul hukukuk bakımlarından yeni ve istisnai kurumları meydana getirip uygulamaya
zorlayan hukuk ihlalleri olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu sebeple, batı
ülkelerinde ve özellikle Amerika Birleşik Devletlerinde organize, örgütlü
suçluluk olarak da isimlendirilen örgüt suçluluğunu cezalandırmak ve kişileri bu
gibi eylemlerden caydırmak üzere özel kanunlar meydana getirilmekte ve bazı
ülkeler suçların tanımını genel ceza kanunu içerisinde yapmakta ve usul
hükümlerini gene genel ceza yargılaması usulü kanunlarının ilgili maddelerine
yerleştirmekte veya mükerrer maddeler kullanma yolu tutmaktadırlar.
İcralarında, çok kere, terörizm suçlarında olduğu gibi, cebir, şiddet, yani zor,
tehdit, korkutma ve yıldırma yolu tutulan örgütlü suçlar özellikle manevi unsur
ve yönelinmiş hedef, amaç itibariyle terörizm suçlarından ayrılmaktadırlar.
Gerçekten çıkar amaçlı örgüt suçlarında hedef, terörizmde olduğu gibi yakın amaç
olarak kamu düzenini ağır biçimde ihlal ile asıl amaçlara ulaşma yolunu açmaktan
ibaret bulunmayıp, haksız menfaat, çıkar elde etmektir. Çıkarı elde etmek üzere
örgütlenilmekte ve zor ve tehdit unsurlarını oluşturan suçlara başvurmak
suretiyle mağdurları yıldırıp çıkar sağlanmasına ulaşılmaktadır. Bu amaç yanında
toplum içinde kanun dışı ticareti teşkilatlandırarark fuhuşu istismar etmek,
kadın ticaretini örgütleri için bir tekel haline getirmek, uyuşturucu madde
trafiğinin yönlendirmek ve böylece dünya gençliğini korkunç etkisi altına almış
bir afetin yaygınlaşmasını sağlamak ve belki de hepsinden kötüsü, birkısım kamu
görev ve hizmetlerinin iğfal ederek bu gibi kanunsuzlukların içine alıp
ortakları haline getirmek, rüşveti genelleştirmek, çıkar amaçlı suç örgütlerinin
kanunsuz uğraşlarının başında gelmektedir. Bazı ülkehlerde bu tür örgütlerin,
daha da ileri giderek siyaseti bile yönlendirmeye cür’et ettikleri, kamu
görevlilerinin seçimle işbaşına geldikleri hallerde, seçimleri türlü yollarla
etki altına almaya çalışarak istedikleri kişilerin görevlendirilmeleri hususunda
çaba gösterdikleri gözlenmektedir.
Elde ettikleri çıkarların büyüklüğü nedeniyle bazen suç örgütlerinin uğraş
alanlarını parselledikleri ve birbirlerinin nüfuz alanlarına müdahale ettikleri,
bunun sonucu olarak toplumu son derecede rahatsız eden silahlı mücadelelere
giriştikleri görülmektedir.
Böylece nitelikleri hakkında kısa bilgi arzedilen örgütlü suçlarla genel ceza
hukuku ve usulü kuralları ve Devletin mutad teşkilatı ile mücadelenin çok zor
olduğu ve hatta bazen imkânsız bulunduğu, yabancı ülkelerin geçirdikleri
deneyimler sonucu anlaşılmıştır. Bu suçların failleri elde ettikleri büyük
çıkarları da kullanarak yaklanmamak için her türlü yola başvurmakta, kolluğu
çürütmekte, zabıtanının sahibi olduğu bütün teknik araçların da fazlasından
yararlanabilmektedirler. Bir yazar çıkar amaçlı örgüt suçlarında tesbit edilip
cezsalandırılabilen fiillerin adeta aysber’in su üstünde kalan kısmı oranında
bulunduğunu ifade etmektedir. Örgüt suçları üzerinde geniş bir araştırmayı
yürüten bir Alman Kriminoloji Enstitüsü, Almanya da çalışan 31 Türk iş adamından
hepsinin örgüt suçlarının mağduru olduklarını ve yıldırma, tehdit yoluyla adı
geçenlerden örgütlerin sürekli olarak haraç aldıklarınını belirlemiştir.
İçişleri Bakanlığınca hazırlanan “Organize Suç Örgütleri İle Mücadele Kanunu
Tasarısı” nda Organize Suç Örgütü:
”Mensupları arasında açık ve gizli işbirliği yapmak, baskı, cebir, şiddet,
tehdit ve benzeri yöntemlerden biri kullanılmak suretiyle korkutarak,
yıldırarak, sindirerek; kurum, kuruluş veya teşebbüslerin yönetim veya
denetimlerini ele geçirmek, ihale, imtiyaz, ruhsat ve benzeri faaliyetlerini
denetlemek, bu faaliyetlerde etkinlik sağlamak, ekonomik faaliyetlerde kartel,
tröst yaratmak, serbest piyasa koşullarında oluşan fiyatları denetleyerek
artmasına veya düşmesine sebep olmak, gerçek veya tüzel kişiler arasındaki
alacak ve borç ilişkilerini düzenlemek, taraflar veya üçüncü şahıslar adına
para, çek, senet tahsil etmek, ettirmek, borç senedeni, çek imzalattırmak,
menkul veya gayrimenkullerini zor kullanarak sattırmak, bağışlatmak, hibe
ettirmek amacıyla kurulan örgüte mensup olanlara ya da örgüt adına faaliyette
bulunanlara veya bilerek örgüt adına veya hesabına hizmet yüklenenlere”
denilmiştir.
Organize suçluluk: Münferiden veya topluca, yüksek bir önemi haiz suçların belli
bir plana göre, birçok kişi tarafından, uzun veya belirsiz bir süre ile, iş
bölümü esaslarına göre;
a) Mesleki veya ticari benzeri yapıların kuhllanılması veya,
b) Cebir ya da korutucu diğer araçların kullanılması veya
c) Siyaset, basın, kamu idaresi, adliye ve ekonomi üzerinde etkide bulunarak,
kazanç veya güç elde edilmesidir.
Organize suçluluğu belirleyen yedi karakteristik unsurunu şöylece
özetleyebiliriz:
Organize suçluluk, genellikle kanununen yasaklanmış olan ve toplumun bazı
kesimlerince talep edilen, yasaklanmış mal ve hizmet ihtiyacını karşılamaktadır.
Bu nedenle toplumda illegal mal ve hizmetler organize suçluluk tarafından arzı
gerçekleştirilen bir talep olarak ortaya çıkmaktadır.
Organize suçluluk, kazanç ve güç sağlamak için fonksiyonel iş bölümü ve
hiyerarşik bir düzen içinde faaliyet gösteren faillerden oluşan bir yapılanma
içindedir.
Bu suçluluğun diğer bir özelliği, kısa zamanda ve hızlı bir biçimde kazanç
sağlayabilecek, maliyeti düşük, yakalanma riski az olabilecek alanları tercih
etmesidir.
Organize suç örgütleri illegal ve legal faaliyetlerini sıkı bir biçimde
bağlantılandırmaktadır.
2- KONUYLA İLGİLİ ÖNCEKİ MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYONLARI RAPORLARI
Raporun konu ve kapsamıyla ilgili olmaları sebebiyle daha önce aşağıda
belirtilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Araştırma Komisyonlarınca düzenlenen
raporların özeti ilgililere ışık tutması amacıyla rapora kaydedilmiştir.
a. Hayali İhracaat Hayali ihracat iddialarına araştırmak üzere teşkil
edilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Hayali İhracat Araştırma Komisyonunun
(10/5,8 Sayılı) raporunda:
İhracatı teşvik amacıyla alınan hukuki idari ve mali tedbirlerin birçok
suistimale yol açtığı ve Türk Kamuoyunda hayali ihracat denilen olayları
doğurduğu, bunun üretim artışlarına yol açmayan dış rekabet şartlarına uymayan
ve kısa vadeli kâr gözeten bir yapı gösterdiği vurgulanmıştır.
Hayali ihracatın, ihraç edilen ürünlerin değerinin üzerinde veya gerçekte mal
ihracatı olmadığı halde, belge üzerinde olmuş gibi gösterilerek, gösterilen
ihraç değeri üzerinden % 0 pirim alınmak suretiyle gerçekleştirildiği, bu amaçla
çok sayıda paravan şirket kurulduğu, hayali ihracat yaptığı tesbit edilen
firmalar hakkında bir çok kurum denetim elemanlarınca denetim raporları
düzenlenmesine rağmen, bu raporların (346 adet) işleme konulmayarak önce Hazine
ve Dış Ticaret Müsteşarlığında, daha sonra DPT’de uzun süre (16 ay)
bekletildiği, Eski Başbakan Turgut ÖZAL imzalı 12.11.1987 tarihli 38680 sayılı
talimatla bu konudaki tüm yetkilerin DPT’de toplandığı, bu arada hakkında
olumsuz rapor bulunan firmalara (256 adet) haksız teşvik ödemelerinin yapıldığı,
anılan firmalara ödemeler yapıldıktan sonra sözkonusu raporların işleme
konulduğu, konunun DPT, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı, Merkez Bankası,
Maliye ve Gümrük Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü boyutlarının olduğu,
hayali ihracat sonucunda hayali ihracata karışan 256 adet firmadan 143 adet
firmanın yapmış olduğu ihracatların tamamının hayali olduğu, 1984-1990 yılları
arasında hayali ihracat sonucunda sözü edilen firmalara o günkü fiyatlarla 2,5
Trilyon lira haksız yere teşvik ödemesi yapıldığı, Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarlığı Kontrolörlerince bu konuyla ilgili düzenlenen ve suç iddialarını
içeren raporların ilgili adli mercilere intikal ettirilmeyerek zamanaşımına
uğratıldığı,hayali ihracatın gerçekleştirilmesinde rol oynayan kişiler
düşünüldüğünde konunun siyasî boyutunun da bulunduğu, belirtilmiştir.
Ayrıca, Sonuç Bölümünde ise aynen;
“Sonuç olarak ihracat artırmak, bu alanda görülen mevcut tıkanıklıkları gidermek
bahanesiyle 7/10624 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında belirtilen esasları
kanunsuz emir ve talimatlarla değiştirmeye giden ve bunların uygulanmasını
sağlayarak Hazineyi büyük oranda zarara uğratan dönemin birkısım yetkili
siyasîleri ve bürokratları ile sonradan yapılan bütün yasal prosedürden yoksun
işlemleri 7/11237 ve 7/11509 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yasal hale
getirmeye çalışan ihracat işlemlerinden sorumlu dönemin Bakanları ile Başbakan
sorumludur.
Bundan dolayı bu kişilerin yukarıda açıklanan yöndeki iylemlerinin
soruşturulması ve yargı mercilerinin denetiminden geçirilmesinin gerekli olduğu
düşünülmektedir. Böylece gelecekte benzer olaylarda devlet parasına göz
dikebilecek kişiler ve bunlara destek olacak bürokrat ve siyasîler için
caydırıcı bir etki sağlanabilecektir.” denilmiştir.(Ek:53)
b. Faili Meçhul Cinayetler Ülkemizin Çeşitli Yörelerinde İşlenmiş
Faili Meçhul Cinayetler Meclis Araştırma Komisyonunca (10/9) hazırlanan
12.10.1995 tarihli raporda:
Giriş bölümünde, Meclis Araştırma Komisyonlarının yetkilerinin kendilerine
verilen görevleri yerine getirmeye yeterli olmadığı, genellikle ülkemizde
gündemi oluşturan bir konu karşısında bu konuların Meclis Araştırma
Komisyonlarınca araştırılmaya çalışıldığı, Meclisin; Araştırma Komisyonları
kurararak olaya el koyması üzerine kamuoyunun beklentiye itildiği, somut bir
sonuç görülmek istenildiği, ancak Meclis Araştırma Komisyonlarının yetkilerinin
somut sonuçları elde etmeye yeterli olmadığı, neticede de; yetki sınırlamaları
nedeniyle kamuoyunun ve Meclis’in beklentilerine cevap verilemediği,
Komisyonlarının görevinin faili meçhul siyasal cinayetleri işleyen kişileri
ortaya çıkarmak ve yakalamak olmadığı, Meclis Araştırma Komisyonlarının hükümeti
denetlemek görevini yaptığını, bu konuda hükümetin bir ihmal ve kastının bulunup
bulunmadığının tesbiti ile alınması gereken önlemlerin alınmasını tavsiye etmek
olduğu açıklamalarına yer verildikten sonra;
Raporun devamında terör eylemleri ve adi nitelikteki eylemler neticesi meydana
gelen faili meçhul cinayetlerin faillerinin tesbitinin görev ve yetki
alanlarının dışında olduğu vurgulanarak., faili meçhul cinayetlerin nihai
amacının devleti çalışamaz hale getirmek, toplumda yılgınlık ve bezginlik
yaratmak ve kargaşa ortamından yararlanmak olduğu belirtilmiştir.
Bu Komisyonun görev süresi içersinde ilgili Bakanlıklardan bildirilen faili
meçhul siyasal cinayetler toplam sayısının 908 olduğu, daha sonra 218 faili
meçhul siyasal cinayetin faillerinin bulunduğu tesbitine yer
verilmiştir.Devamla, olağanüstü Hal Bölgesinde, terör olayları yüzünden göçlerin
yaşandığı, yaşam şartlarının zorlaşmasının suç oranını arttırdığı ifade
edilmiştir. Vatandaşın işçi alımlarında partizanlıkla karşılaştığı, bölgeye
yapılan atamalarda liyakata dikkat edilmediği, bunların vatandaş üzerinde
güvensizlik yarattığı, bu bölgede görev yapan kamu görevlilerinin vatandaşa iyi
mumamele etmediği, tecrübesiz olduğu; kamu kuruluşları arasında koordinasyonun
bulunmadığı, bölgedeki cezaevlerinin yönetiminin devlet yerine, mahkumların
elinde olduğu, buralarda rahat ortam bulan örgüt militanlarının dışarıda
yapılacak eylemleri planladığı ve uygulama emirleri rahatça verdiği, sempatizan
olarak cezaevine giren tutukluların çok iyi siyasî ve askeri eğitim almış
militan olarak cezaevinden çıktığı, vatandaşın sessiz ve çaresiz olduğu,
Devletin Anayasa ile çizilmiş yetki ve görev ayrımına rağmen hukuk kurallarını
tanımayan ve istedikleri zaman istedikleri kuralları uygulayan kişiler ve
kurumların bulunduğu, Devletin içinde olduğu izlenimi edilen birtakım odakların
devlet içerisinden temizlenmesi ve hukuk kurallarının hakim kılınması için
Devletin otoriteyi ele almasının zorunlu olduğu, bu yapılmadığı takdirde bu
odakların Devlete hakimiyetlerinin ve hukuka aykırı davranışlarının devam
edeceği, hukuk devletlerinde her türlü hukuk dışı oluşumun fark edildiği anda
ortadan kaldırılması gerektiği, hukuk devletinin yetkili kuruluşlarının, hukuk
dışı oluşumların faaliyetlerinin devam etmesine göz yummaları durumunda bundan
hukuk devletinin zarar göreceği,
Belirtildikten sonra; görülen söz konusu aksaklıklar üzerine getirilen
önerilerde, yargı organlarının her açıdan bağımsız ve güvence altında olması ve
her türlü tehditlere karşı korunması, hukukun üstünlüğüne inanan ve hukuk
kurallarına bağlı yeterli sayıda hakim, savcı ve güvenlik görevlisinin istihdam
edilmesi, emniyet güçleri üzerinde idarenin yeterli denetimi kurması, emniyet
güçleri içerisinde hukuk dışı oluşumlara izin verilmemesi, kişi ve kurumların
hukukun çizdiği çerçeve içerisinde kalmasının gerekli olduğu, yasadışı
faaliyetlerin odak noktası olan ve sayıları hergün artmasına rağmen teröre karşı
yapılan mücadelede etkili olmayan koruculuk sistemine son verilmesi, olağanüstü
halin kaldırılması,devlet itirafçı ilişkisine son verilmesi, polis özel
timlerinin kullanım şeklinin değiştirilmesi, istihbarat hizmetlerinin
desteklenmesi (kanunen yetkili birimlere bırakılması ve bu konudaki karışıklığın
önlenmesi), polisin faili meçhul cinayetleri önleyecek bir yapıda düzenlenmesi,
cezaevlerinin ıslah edilmesi v.b. yönünde çalışmalar yapılması, tedbirler
alınması önerilmiştir. (Ek:54)
Sayfa Başına Dön
Susurluk olayı | Susurluk Raporu (Kutlu Savaş) |
Susurluk Rap.(TBMM)
| Susurluk Rap.(Sönmez
Köksal)
|