Mısır´da askeri darbe yaparak halkın oylarıyla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi´yi deviren general Sisi´nin Türkiye´de yargılanmasına yönelik süreç önceki gün fiilen başladı. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarzında çalışacak Vicdan Mahkemesi kuruldu. Sisi hakkındaki suç duyurusu savcılığa verildi. Bu detaylı dilekçeyi aynen yayınlıyoruz. Yargılama sürecine ait ayrıntılar ile Mısır ve Türkiye´deki davaların iddianameleri de sitemize eklenecektir.
06.11.2013 11:29 Kontrgerilla.com / Abdullah Harun - ÖZEL: Askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılan Mısır´ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve diğer 14 sanık, yaklaşık 4 aylık tutukluluk süresinin ardından önceki gün ilk kez hakim karşısına çıkmıştı. Mursi´nin yasadışı olduğu için reddettiği ve evraklarını imzalamadığı davanın duruşması 8 Ocak´a ertelenmişti.
Mısır´daki yargılamayla eş zamanlı ilginç bir gelişme de Türkiye´de yaşanmaya başlandı. Mısır´da darbecilerin devirdiği devlet Başkanı Muhammed Mursi´nin hukuk dışı yargılanmasıyla eş zamanlı olarak Türkiye´de de Mısır darbecileri ve lideri Sisi´nin yargılanması için süreç önceki gün başlatıldı.
İstanbul´da, Topkapı´daki Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi´nin salonunda oluşturulan savcılık bürosunda saat 12.00´de ilk suç duyurusunda bulunuldu. Böylece Sisi için oluşturulacak vicdan mahkemesi için süreç başlatılmış oldu.
İLK SORUŞTURMAYI DA TÜRKİYE BAŞLATMIŞTI
Mısır´da darbe yaparak, ardından kendilerini protesto eden binlerce göstericiyi öldürerek ülke yönetimini zorla ele geçiren general Sisi önderliğindeki darbeciler, yönetimi ele aldıklarında devirdikleri anayasaya göre yemin edecek kadar şaşkın durumdaydılar. Bu şaşkın darbecilerin Türkiye´de yargılanmasına yönelik ilk somut adım Türkiye´den gelmişti. 11 Temmuz 2013 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Mısır´daki darbeyi evrensel suçlar kapsamında kabul ederek soruşturma başlatmıştı.
Mazlum-Der´in verdiği suç duyurusuyla harekete geçen savcılığın soruşturmasına göre darbe lideri general Sisi, geçici cumhurbaşkanı Mansur ve yardımcısı Baradei ile birlikte 12 isim yargılanabilecek. Soruşturma kararı TCK´nın 13. ve 77. maddelerine dayanıyor. TCK´nın 13. maddesinde, soykırım, insanlığa karşı suç gibi uluslararası suçların, bir yabancı tarafından yabancı bir ülkede işlenmesi halinde bile Türk kanunlarının ve Türk yargısının görevli olacağını belirtiyor. 77. maddede ise insanlığa karşı işlenen suçlar tanımlanıyor.
2´NCİ SORUŞTURMA DA TÜRKİYE´DEN
Sisi´nin yargılanamsına yönelik ikinci somut adım yine Türkiye´den geldi. Resmi açıdan bağlayıcılığı olmasa da yargılamanın şeffaf ve canlı yayında yapılacak olması ve uluslararası insan hakları örgütleri ile kamuoyu önünde yürütülecek olması açısından bakıldığında büyük etki yapacağı ve darbecileri zor durumda bırakacağı değerlendiriliyor.
Darbecilerin ve liderleri Sisi´nin yargılanması sürecinde yer alan kişiler, kendi alanlarında uzman ve saygın kişiler olacak, Hukukun temel ilkelerine, usul ve esas açısından bağlı kalınılarak dava açılacak ve yargılama yapılacak.. Bu yargılamaya tanık olarak ya da müdahil olarak gerçekten konuyla ilgisi ve bilgisi olanlar müdahil ya da tanık olabilecek, bazı gizli tanıklar da dinlenebilecek..
ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ (UCM) TARZINDA ÇALIŞACAK
Yargılama aylarca sürebilecek.. Bir bakıma Uluslararası ceza mahkemesinin çalışması esas alınacak.. Yargılama şeffaf olacak, internetten de yayınlanacak ve dava dosyası basın, insan hakları ve hukuk kuruluşları, uluslararası örgütlerle paylaşılacak.. Gıyabi yargılama yapılsa da, sanıkların savunuları için adli müzaheret yoluyla, kendi açıklamalarından yola çıkılarak savunma da yapılacak..
İDDİANAMELER YAKINDA SİTEMİZDE
Mısır Devlet Başkanı Muhammed Mursi´nin Mısır´da darbecileri tarafından hukuk dışı yargılanmasına ait iddianame temin edilir edilmez yakında sitemize eklenecektir. Türkiye´de önceki gün başlatılan Darbe lideri Sisi´nin yargılanmasına yönelik süreç tamamlanıp iddianamesi hazırlandığında da yine sitemizde yayınlanacaktır.
İŞTE SUÇ DUYURUSU DİLEKÇESİ
Bu canlı yayın kapsamında darbecilerin ve liderleri Sisi´nin yargılanmasına yönelik talebi içeren ve önceki gün savcılığa verilen suç duyurusu dilekçesini aşağıda aynen yayınlıyoruz.
MISIR EVRENSEL VİCDAN MAHKEMESİ SAYIN SAVCILIĞI´NA
MÜŞTEKİLER (İHBAR EDEN) :
1. İHH (İnsan Hak ve Hürriyetleri Vakfı)
2. ÖZGÜRDER (Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği)
ŞÜPHELİLER :
1. Abdulfettah Sisi - Mısır Genelkurmay Başkanı
2. Muhammed İbrahim (Mısır İçişleri Bakanı)
3. Karar, emir-komuta zincirindeki diğer sorumlular ile hukuka aykırı emirleri yerine getiren tüm kişiler.
SUÇLAR :
• İnsanlığa Karşı Suç,
• Yetkilerin Kötü Kullanılması Suretiyle Silah Kullanılarak Yönetime El Konulması,
• Kasten Adam Ödürmek,
• Kasten Adam Öldürmeye Teşebbüs,
• İşkence ve Kötü Muamele,
• Haberleşmenin Engellenmesi,
• Cinsel Saldırı,
• Çocukların Cinsel İstismarı,
• Yağma,
• Kasten Yaralama,
• Ve Re´sen belirlenecek diğer suçlar.
OLAYLAR ve MAKTULLER :
14 Ağustos tarihinde gerçekleştirilen ilk müdahalenin ardından Mısır Sağlık bakanlığı 464 kişinin öldüğünü duyurmuştur. Ülke genelinde devam eden müdahalelerde bir diğeri El-Kardaka kentinde, olaylar sonrası 1 kişi ölmüş, 14 kişi yaralanmıştır. Süveyş´te ise 11 kişi ölmüş, yaklaşık 160 kişi yaralanmıştır. Yine ülkede 14 Ağustos tarihinden itibaren 1 aylık olağanüstü hal ilan edilmiş, Mısır genelinde yaşanan olaylar sonrası Mısır Sağlık Bakanlığı ilk resmi açıklamasında 235 kişinin öldüğünü, 2001 kişinin yaralandığını, İhvan-ı Müslimin ise, internet sitesinden yazılı olarak yaptığı açıklamada ise ölü sayısının 2.200 olduğunu duyurmuştur.
Saldırı ve katliamlar
14 Ağustos
Kadın ve çocukların aralarında bulunduğu siviller keskin nişancılar tarafından öldürülmüş, yaralılara saldırılmış, göstericilere gaz bombası atılmış, Müslüman Kardeşler 15 Ağustos 2013 tarihli açıklamasında ölü sayısının 2.200, yaralı sayısının 10 bine yakın olduğunu bildirmiştir. Yine olaylarda İhvan liderlerinden Muhammed Biltaci´nin 17 yaşındaki kızı ölmüştür. Mısır Sağlık Bakanlığı ise 14 Ağustos´ta yaşanan olaylar sonrası 525 kişinin öldüğünü, 3700 kişinin yaralandığını duyurmuştur.
15 Ağustos
Sivillere yönelik saldırıların ikinci gününde Mısır Sağlık Bakanlığı ölü sayısının 638[18], yaralı sayısının 4201 olduğunu duyurmuştur.
16 Ağustos: Gazap Cuması
16 Ağustos tarihinde Gazap Cuması ya da Öfke Cuması adıyla toplanan göstericiler ve sonrasında yaşanan olaylara ilişkin Voice of America raporu.
Gazap Cuması adıyla 14 Ağustos´ta sivil göstericilere karşı başlatılan saldırı veya katliamlara karşı Muhammed Mursi destekçisi gösteriler sırasında halka açılması sonucu ilk belirlemelere göre, 213 kişinin hayatını kaybetmiştir.
Sina yarımadasının kuzeyinde de ordunun ayaklanan kabileleri kontrol altına almakta zorlandığı belirtilmiş, Mısırlı yetkililer, son 24 saat içinde 20´den fazla güvenlik görevlisinin öldüğünü, 15 karakolun saldırıya uğradığını belirtmiştir.
El Fetih Camii kuşatması
16 Ağustos günü Ramses Meydanı´nda düzenlenen gösterilerde darbe yönetiminin sivil halka ateş açması sonucu aralarında yaralıların da bulunduğu yüzlerce kişi El Feth Camii´ne sığındı. Camide bulunan 400 ile 1000 kişi arasındaki kalabalık grup, sabah namazından sonra cami hoparlöründen yardım çağrısında bulundu.
Öğle saatlerinde bir grubun çıkışına izin verilmesi ve ardından camiden ayrılanların tutuklanmasını gören grup, camiden bu şekilde ayrılmayı reddetti ve camide açlık grevi başladı. Bunun üzerine saat 14:00 sularında darbe yönetimi camiye müdahale etmeye başladı. Müdahale sonrasında camide bulunanlar tutuklandı.
Ayrıca kuşatma sırasında camide bulunan TRT muhabiri Metin Turan ve Anadolu Ajansı muhabiri Hiba Zekeriya´dan uzun süre haber alınamadı. TRT muhabiri Metin Turan, Twitter hesabı aracılığıyla caminin içerisinden uzun süre yaşananlarla ilgili bilgi verdi.
Kilise saldırıları
Olayların sonrasında Mursi destekçileri 3 gün içerisinde 45 kadar kiliseye saldırdı. Çoğunluğu yakılan bu kiliselerin dışında Hıristiyanlara ait 11 kurum da saldırıların hedef oldu. Hüsnü Mübarek rejiminin yıkılmasının ardından gelişen olaylarda da İslamcıların hedefi olan Kıpti Hıristiyanlar, Müslüman Kardeşler hareketinin ülkede güçlenmesinden endişe duyuyordu.
Mısır´da haklarında tutuklama kararı çıkarılan Müslüman Kardeşler (İhvan) üyelerinin Kahire´deki Ebu Zabel cezaevine nakledildikleri sırada meydana gelen aralarında Müslüman Kardeşler üyelerinin de bulunduğu saldırılarda 36 kişi ölmüştür.
MISIR CUMHURİYET MUHAFIZLARI KARARGÂHI ÖNÜNDE YAŞANAN KATLİAM:
1. MEMDUH ABDULFETTAH IBRAHİM (48 )
2. AL-HUSAYNİ MOHAMMED ADEM (28)
3. HASAN AL-BENNA SA´D MAHMUD (29)
4. AHMED ABDUSSELAM OSMAN (46)
5. İSAM HUMEYS IBRAHIM (50)
6. AHMED HASHIM AHMED IBRAHIM (42)
7. ALA SALIH ABDURRAHMAN (42)
8. ZAKARIYA OSMAN OSMAN (33)
9. MOHAMMED AL-SAYYID AMIR AHMED (32)
10. AHMED SEMİR ABBAS (25)
11. MOHAMMED HASAN ALI SELAM (26)
12. AMMAR HASAN HANEFI (52)
13. CEMAL NACİ MOHAMMED IBRAHIM (24)
14. MUHSIN ADIL GHARIB (30)
15. YASIR AL-SAID MOHAMMED (38)
16. MAHMUD ABDULHALIM MAHMUD (35)
17. ABDULHAMID MOHAMMED ABDULHAMID (31)
18. HANI CEM´AH ALA ASHRI (34)
19. MOHAMMED MOHAMMED HAMID AL-NUHHAS (34)
20. AL-HADI AL-SAYYID ABD AL-FETTAH (42)
21. ENES HAMDI MAHFUZ (21)
22. NABIL AHMED BEKR (48)
23. AMRU SHA´BAN FATHI (22)
24. ABDURRAHMAN ISMAIL AL-HUSEYNI (34)
25. KERIM ADLI EBU EL-MECD (29)
26. YASIR MOHAMMED HASAN (21)
27. FARJ MOHAMMED MOHAMMED ABDULLAH (41)
28. AL-SAYYID RAMADAN ALA HAMIDE (34)
29. JAMAL ALA MAHMUD AHMAD (23)
30. MOHAMMED ABDURRAHMAN AHMED (37)
31. HALID ABU BEKR OMAR SUVEYLIM (22)
32. HATIM AL-SAYYID ABDULAZIM (31)
33. MOHAMMED IBRAHIM SHAKIR (30)
34. SAFI TAHA AL-SAYYID (38)
35. MOHAMMED AHMED TEHAMİ (22)
36. JAMEEL RABİ EMİN (56)
37. MOHAMMED MUTEVELLI MOHAMMED MUTEVELLI (60)
38. MAHMUD JAMAL HILMI (17)
39. HALID AL-SAYYID HILMI (23)
40. ABU BEKR ABDULHAKIM IBRAHIM (18)
41. ADIL SEYYID AHMED MOHAMMED (38)
42. HALID ABDULAZIZ EBU EL-MECD (31)
43. MOHAMMED HILMI YUSUF (44)
44. ECMED ISMAIL MAHRUS (34)
45. AL-SAYYID MOHAMMED ALI HALIL (44)
46. AL-SAYYID AL-SAYYID SALIH ABU AL-NAJA (21)
47. MOHAMMED ANAS AL-SAYYID (34)
48. ANAS MOHAMMED ABBAS (18)
49. MOHAMMED TAVFEEK ABDULMENAM (23)
50. YASIR ANVER ABDULHALIQ (50)
51. TARIQ HAYRI HAMIDE (23)
52. MUSTAFA ABDULBASIT MOHAMMED (36)
MANSURA KATLİAMI
53. İSLAM ALİ ABDULGANİ (38)
54. HALE MUHAMMED EBU ŞA´ŞA (16)
55. UMMU-L MUTEVELLİ FERJAT (45)
RABİATUL ADEVİYE MEYDANI NASIR CADDESİ KATLİAMI
56. IBRAHİM ISMAİL IBRAHİM
57. IBRAHİM ABDELMUNİİM MAHMUD
58. IBRAHİM MUHAMMAD IBRAHİM
59. IBRAHİM MUHAMMAD ABDELMAQSUD
60. IBRAHİM MAHMUD IBRAHİM ABDERRAHİM ALJEZİRİ (44)
61. AHMAD AHMAD ISMAİL QANAWİ
62. AHMAD HESEİN ABDELJAWAD ASSAADAWİ
63. AHMAD AHMAD MUHAMMAD
64. AHMAD SAYYİD AHMAD SAYYİD
65. AHMAD ABDELAZİZ MUHAMMAD RASHİDY
66. AHMAD MAHRUS ABULHAJJAJ
67. AHMAD MUHAMMAD ISMAİL
68. AHMAD MUHAMMAD ISMAİL ABDELAZİZ (20)
69. AHMAD MUHAMMAD BAHGAT
70. AHMAD MUHAMMAD ABDELHAKEEM MUHAMMAD
71. USAMA ASSAYYİD ASSAYYİD ALOSHARY (42)
72. ISLAM FARAJ
73. ISLAM MAHMUD AZZAMRANİ (24)
74. ASHRAF SHAABAN ABDELHAMİD MASUUD
75. ASHAFÎİ MUHAMMAD AHMAD MUHAMMAD AHMAD (38)
76. ANAS SHAABAN ABDELHAMİD MAHMUD
77. ANAS NADY MUHAMMAD AHMAD SAAD
78. AYMAN HUSEYNY TAWFİQ AHMAD
79. BASSEM ABDELADHİM MUHAMMAD AWAD ALAKSHAR (28)
80. JAMAL ISMAİL JUMA ALİ
81. HİJAZİ ZAKARİYYA ABDALLAH (32)
82. HUSAM ALİ HASAN ALİ (26)
83. HUSAM MUAWWAD SABİR ASHİSHTAWİ
84. HASAN KHUDR ABDELMUTAJALLİ (42)
85. HASAN MUHAMMAD AHMAD HARİDİ
86. KHALİD HASAN ALİ HASAN (38)
87. KHALİD ABDENNASER MUHAMMAD ABDELBASET
88. KHALİD QASİM ALİ
89. KHALİD MUHAMMAD AHMAD ABDURRAHMAN
90. RAJAB MAHMUD SHARBEİTİ
91. RAFİQ TAWFİQ ALİ ASİM
92. RAMADAN ABDELHAMİD HASHİM (40)
93. RAMADAN MUHAMMAD HASAN MANSOUR
94. SALİM ASHİRAWİ AHMAD
95. SALİM ABDERRAHMAN SALİM
96. SALİM AWADALLAH SALİM
97. SAADAN MHEİSİN ABDELLATİF
98. SAADAWİ ISA MUHAMMAD
99. SAİD SUBHİ ABU SRİİ SİYAM (37)
100. SAMİR ABDELWAHHAB MUSA ABDELHAFİDH
101. SAMİR MUHAMMAD MAHMUD MUHAMMAD (24)
102. SHERİF MUHAMMAD ABDERRAHİM ABDELHAKİM (35)
103. SHAABAN MUHAMMAD IBRAHİM
104. TAHA ABDELHAKAM ABDELKARİM YUNUS (28)
105. ATİF ABDELKARİM AHMAD
106. UBADA ASSAYYİD DİAB
107. ABDELJAWAD YUNUS
108. ABDELHAMİD AHMAD MUSA
109. ABDELHAMİD AHMAD YUSUF
110. ABDELHAMİD ABDERRAHMAN ASSADİQ IBRAHİM (44)
111. ABDELHAMİD MAHMUD ABDERRAHİM
112. ABDERRAHMAN MUHAMMAD HASAN ABDELBARİ
113. ABDALLAH MELİJİ MUHAMMAD MELİJİ (19)
114. ABDELMUNİİM SUBHİ ABDELAZİZ
115. ABDENNASER ALİ MUHAMMAD
116. ABDENNASER MUHAMMAD ALİ BARGHOUT
117. ABDENNABİ IBRAHİM ABDENNABİ ABDELAZİZ (32)
118. ALİ MUHAMMAD MUSTAFA MUHAMMAD (49)
119. OMAR MUHAMMAD JAD BAYUMİ SHEHATA
120. OMAR MUHAMMAD KHAMİS BARAKAT
121. OMAR MUHAMMAD ALİ AHMAD HUWEİDİ (17)
122. OMAR NAYAZİ MUHAMMAD MUAYYAD
123. AMR KHAMİS SADİQ (32)
124. ISA ISAM ABDELFATTAH (16)
125. KARAM ABDALLAH ABDELMAWJUD MAHİYA (34)
126. KAMAL RAMADAN SALAMA SHAFÎİ
127. MAJAWİ MUSA ABDELWANİS
128. MUHAMMAD AHMAD MUHAMMAD ALQADİ
129. MUHAMMAD ASSAYYİD MUHAMMAD (SADD)
130. MUHAMMAD JAMAL ABDELBADİİ BAHİ
131. MUHAMMAD KHALİD QASİM ALİ
132. MUHAMMAD KHAMİS SADİQ ALİ
133. MUHAMMAD RAJAB MURSİ MANSOUR
134. MUHAMMAD SAİD MAHMUD RAMADAN
135. MUHAMMAD SAYYİD AHMAD ISMAİL MUHAMMAD (28)
136. MUHAMMAD SHARİF MUHAMMAD
137. MUHAMMAD ALİ ABDESSATTAR ALİ (23)
138. MUHAMMAD FATHİ MAHMUD ASHENNAWİ
139. MUHAMMAD FAHMİ ASSAYYİD MUHAMMAD MUSTAFA
140. MUHAMMAD MUHAMMAD JAD
141. MUHAMMAD MUSTAFA ABDETHAWWAB (38)
142. MUHAMMAD MUSA ABDESSALAM ABDERRAHMAN (36)
143. MUHAMMAD YUSUF ABDENNABİ
144. MAHMUD AHMAD MAHMUD AHMAD (31)
145. MAHMUD JAMAL FATHİ RAMADAN (22)
146. MAHMUD HASAN MUHAMMAD ABDELHAMİD MAHMUD (18)
147. MAHMUD SAİD MAHMUD RAMADAN
148. MAHMUD MUSİİD ABDERRASUL SAİD
149. MİDHAT MAHMUD AHMAD
150. MUSTAFA HASAN MUHAMMAD ISMAİL
151. MUSTAFA ABDELMUNİM HİNDAWİ (28)
152. MUSTAFA MUHAMMAD MAHMUD GHONEİM (27)
153. MUSTAFA MAHMUD MUHAMMAD MAHMUD
154. MUMİN TARİQ ABDELBASİT
155. NABİL MİSBAH MUHAMMAD HAMAD
156. NEHMADU KHAMİS SADİQ ALİ
157. HANİ SHAABAN HARUN SAAD
158. HANİ MUHAMMAD ASSADİQ
159. HİSHAM MUAWWAD SABİR OMAR ASHİSHTAWİ (35)
160. HAYTHAM MUHAMMAD SALİM ASSAYYİD SALİM (29)
161. WAEL MUHAMMAD SULEYMAN
162. WALİD ABDESSATTAR ABDELHAY HASAN
163. YASİR AHMAD IFFAT
164. OTHMAN ABDESHAFİ AHMAD (27
14.08.2013 TARİHLİ KATLİAM
165. ESMA BİLTACİ
166. AMMAR MUHAMMED BEDİİ
167. HALİD EL BENNA
168. ÖMER SABRİ
Bu katliamlarda yüzlerce kişi öldürülmüştür. İsimleri tespit edilebilenlerden bir kısmı burada zikredilmiştir. Ülkedeki sıkıyönetim ve koşullar nedeniyle öldürülenlerin tam sayısına ve kimlik bilgilerine ulaşmakta zorlanılmaktadır. Şikayete konu fiiller ile öldürülenlere ilişkin bilgiler alındıkça dosyaya sunulacaktır.
MAĞDURLAR :
Şüphelilerin işledikleri suçlar sonucunda, binlerce kişi çeşitli şekillerde yaralanmış, yine binlerce insan hürriyetinden yoksun bırakılmıştır. Bu kişiler halen işkence ve kötü muamele altında tutulmaktadır. Ayrıca birçok kişinin mallarının yağmalandığı, cinsel istismara uğradığı da bilinmektedir. Yaralılar resmi hastanelere gidememekte diğer suçlara maruz kalanlar resmi olarak şikâyetçi olamamaktadırlar. Bu nedenle de kesin bilgi ve sayıya ulaşmakta güçlük çekilmektedir. Şikâyete konu fiiller ile yaralılara ilişkin bilgiler alındıkça dosyaya sunulacaktır.
SUÇ TARİHİ :
30.06.2013 de Mısır da cuntanın yönetime el koymasıyla başlayan ve halen devam eden günler. Söz konusu suç ve fiiller halen devam etmektedir.
KONUSU :
Şüphelilerin 30.06.2013 ve devam eden tarihler arasında işlediği ve halende devam edegelen insanlığa karşı işlenen suçları nedeniyle şikâyet dilekçemizin sunulması ile insanlığa karşı suç işleyen ilgili ve sorumlular hakkında soruşturma yapılarak cezalandırılması amacıyla haklarında Evrensel Vicdan Mahkemesi nezdinde dava açılması talebidir.
AÇIKLAMALAR :
1. Darbe ve Sisi Cuntasının Darbeyi İlanı
Mısır´da 25 Ocak 2011´de başlayan ve hızlı bir şekilde Hüsnü Mübarek rejimine son veren Şubat 2011 devrimi, sadece Mısır´da değil tüm İslam dünyasında sevinçle karşılanmıştı. Mısır gibi Arap dünyasına liderlik eden bir ülkede seçimlerle gelen yeni sürecin başlamış olması oldukça umut vericiydi ve aydınlık bir geleceğe işaret ediyordu. O günlerde rejim, henüz demokrasiye değil Mısır´ı vesayeti altında bulunduran Mısır ordusuna geçmiş olsa da, herkes bunun geçici bir süreç olacağından emindi ve bu süreçte Mübarek´in olmaması işleri kolaylaştıracaktı.
Ülkede hızlı bir demokratik süreç başlatıldı ve devrimden bir ay sonra, 19 Mart 2011´de yeni anayasa için referandum yapıldı. Yeni anayasal sürecin gereği olan ilk demokratik seçimler hiçbir hile ve düzensizlik olmaksızın yüksek katılımla 28 Kasım 2011´de başladı. 508 sandalyeli parlamento için üç aşamada yürütülen süreç, Ocak 2012´de tamamlandı. Meclisteki 10 koltuk ordu tarafından atandığı için seçimlere katılan 27 parti parlamentodaki 498 sivil sandalye için yarıştı. Yeni parlamento Mısır halkının genel eğilimlerini yansıtacak şekilde muhafazakâr adayların çoğunluğunda oluştu. Seçimlerde Müslüman Kardeşler Hareketi´nin Hürriyet ve Adalet Partisi, Muhammed Mursi liderliğinde %46,7 oyla birinci gelirken (235 sandalye), Nur Partisi %24,2 ile ikinci sırada yer aldı (127 sandalye). Bu iki lider parti dışındaki partilerin tümü 40 sandalyeye dahi ulaşamadı.
Vakit geçirmeden yasama faaliyetlerine başlayan mecliste ilk oturumdan itibaren muhalif partilerin boykotu başladı. Hemen her gün süren bu gerilimi tırmandırma çabaları ve laik grupların boykotuna rağmen 24 Haziran 2012 tarihinde yapılan seçimlerde halk kendi cumhurbaşkanını seçti.
Muhammed Mursi´nin seçilmesi ülkede istikrarlı bir yasal süreç vadediyordu. Hızlı bir şekilde devrimin ruhuna uygun yasalar çıkarılacak ve demokratik yapı garanti altında alınacaktı. Ancak amaçlanan gerçekleşemedi. Öncelikle Anayasa Mahkemesi, parlamentoyu ve onun hazırladığı anayasa taslağını geçersiz saydı. Laik grupların danışıklı boykotunu kendine delil olarak alan Mahkeme, parlamentoyu işlevsiz kılınca Mursi muhalefetle diyalog çabalarına ağırlık verdi.
İş yapma kapasitesi muhalif partiler ve Anayasa Mahkemesi tarafından sürekli engellenen Mursi, hem kendisinin hem de demokratik bir anayasa yapmaya çalışan parlamentonun önünü açmak için Kasım 2012 tarihinde bir genelge yayınlayarak meclisin ve seçilmiş bir lider olarak kendisinin yetkilerini genişletti.
Onun bu kararı, parlamentoda umduğunu bulamayan tüm muhalefet gruplarını yeniden sokağa taşıdı. Bu gelişmeler üzerine Mısır´da yazılan senaryonun detayları da gün yüzüne çıkmaya başladı. 2012 yılı sonunda başlayan şiddet olayları ordunun kontrolündeki temel tüketim maddelerinde yaşanan sıkıntıyla birleşince Mısır halkında ciddi bir kaos endişesi ortaya çıktı.
Mursi daha iktidarın ilk günlerinde Mareşal Muhammed Tantavi´nin son anda önlenen askeri darbe girişimi sonucu zorunlu emekliye ayrılması sağlanarak, olay basına ve kamuoyuna fazla yansıtılmadan kapatılmıştı. Bununla birlikte eski rejime yakınlığıyla bilinen veya darbe teşebbüsünde bulunabilecek 500 üst rütbeli subay da kademeli olarak zorunlu bir şekilde emekli edilmişti.
Çok büyük meblağlarla yurt dışından finanse edilen ve halk nezdinde Mursi´nin imajını sürekli yıpratan medya çalışmaları muhalefetin tabanını her geçen gün daha da güçlendirdi. Mursi´nin meşruiyetini savunan gruplara saldıran muhalif güçlerin şiddet kullanması ülkedeki gerilimi iyice tırmandırdı.
Nihayet olayların istenilen kıvama gelmesi üzerine ordu, olay çıkaran ve seçilmiş lideri gayrimeşru ilan eden kesimler yerine Mursi´ye yönelik bir ültimatom yayınladı. Ültimatomda ordu Mursi´den imkânsızı, yani muhalefetle diyalog kurmasını istiyordu. Mursi´nin daha önce defaaten denediği ve her seferinde muhalifler tarafından reddedilen diyalog kurulması çağrısı Mısır´daki oyunda son perdeydi. Mursi ültimatomu reddetse de tanklar sokaklara inmişti.
Hüsnü Mübarek´in onlarca yıldır kendi diktatörlüğünü meşrulaştırmak için kullandığı İslami rejim tehlikesi, onun yokluğunda yine Mısır´da ve dış dünyada işe yaramıştı. Oryantalist Batılı bakış Mısır´a demokratik sürecin İslami iktidarla geleceğini anladığı an Mısır´da sisteme müdahale etti. 3 Temmuz 2013 günü Genelkurmay Başkanı Abdulfettah el-Sisi yanına aldığı el-Ezher Şeyhi Ahmed et-Tayyib, Kıpti Patriği Tovadros, selefi Nur Partisi temsilcisi Muhammed Abdulaziz, Muhammed el-Baradey ve askeri yetkililerle birlikte tüm dünyanın seyrettiği bir askerî darbe gerçekleştirdi.
2. Seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi´nin Ekibi ile Birlikte Derdest Edilmesi ve Kaybettirilmesi
3 Temmuz 2013 tarihinde Genelkurmay Başkanı Abdulfettah el-Sisi ve beraberindeki heyetin askerî darbe ilanının ardından, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, aynı gün zor koşullarda, belki de cep telefonu ile askerî darbeyi tanımadığını ve seçimle geldiği görevine devam edeceğini açıkladığı bir video kaydı yayımlamıştır. Bu açıklamasından sonra askerler tarafından derdest edilerek bilinmeyen bir yere götürülen Mursi ve ekibinin nerede ve ne durumda tutuldukları, ne ile suçlandıkları hiçbir makam ve yetkili tarafından 2 ayı aşkın süre boyunca açıklanmamıştır.
Muhammed Mursi´nin nerede tutulduğu bildirilmemekle birlikte aile ve avukatları dahil hiç kimse ile görüşmesine de izin verilmemektedir.
Bunun yanında Mursi ile birlikte beraberinde 10 kişi daha derdest edilmiş bunlardan bir kısmı daha sonra salıverilmiş ve keyfi olarak tekrar alınmıştır.
3. Tutuklanan ve/veya Tutuklama Kararı Olan Askerî Darbe Karşıtı Müslüman Kardeşler ve Diğer Grup Liderleri ve Temsilcileri
Mısır´da 30 Haziran 2013´ten bu yana yaşanan olaylar ve askerî darbenin ilanından itibaren Müslüman Kardeşler ve askerî darbe karşıtı hareket liderleri hukuksuz tutulmalarla karşı karşıya kalmıştır. Edinilen bilgilere göre bugüne kadar aşağıda ismi geçen şu liderlerden bazısı bilinen bazısı ise bilinmeyen yerlerde tutulmaktadır:
1. Hayrat el-Şatır (Müslüman Kardeşler Mürşid Yardımcısı)
2. Saad el-Katatni (Adalet ve Hürriyet Partisi Başkanı)
3. Hazem Salah Ebu İsmail (Düşünce Partisi Başkanı, Selefi lider)
4. Raşit Bayomi (Müslüman Kardeşler Mürşid Yardımcısı )
5. Hilmi el-Gazzar (Müslüman Kardeşler liderlerinden)
6. Muhammed Mehdi Akif (Müslüman Kardeşlerin önceki mürşidi)
7. Abdulmunaim Abdulmaksut (Avukat)
8. Muhammed el-Oumda (Eski Milletvekili)
Ve ismi daha sonra bildirilecek vekiller.
İsmi geçen liderlerin sorgulamasının Savcılıkta değil hapishanede yapıldığı ve tutuldukları hapishaneden hiçbir şekilde çıkarılmadıkları da edinilen bilgiler arasındadır.
Cumhuriyet Muhafızları Karargâhı önünde yaşanan şiddet olayları ile ilgili suçlanan ve bu olaylar gerekçe gösterilerek haklarında tutuklama kararı çıkarılan Müslüman Kardeşler ve diğer gruplardan isimler:
1. Muhammed Bedii (Müslüman Kardeşler Genel Mürşidi - 3 Temmuz 2013´te gözaltına alınmış, 5 Temmuz 2013 günü serbest bırakılmıştır. Toplumsal baskının çok üst düzeyde olması kaygısıyla serbest bırakıldığı belirtilmektedir.)
2. Muhammed el-Biltaci (Müslüman Kardeşler üst düzey yöneticilerden, milletvekili, İnsan Hakları Meclisi Üyesi - Askerî darbe sonrası meclis üyeliğinden istifa etmiştir. 17 yaşındaki kızı şehit edilmiştir.)
3. Saffet Abdulgani (Cemaati İslami yöneticilerinden)
4. İssam el-Aryan (Adalet ve Hürriyet Partisi Başkan Yardımcısı)
5. Assem Abdumacid (Cemaati İslami liderlerinden)
6. Mahmut Hüseyin (Müslüman Kardeşler Genel Sekreteri)
7. Abdelrahman Ezz (Gençlik önderlerinden)
8. Saffet Hicazi (Müslüman âlim)
Ayrıca çeşitli bölgelerde yaşanan olaylar sırasında yüzlerce kişinin gözaltına alındığı bilinmektedir. Bunlardan birçoğunun tutuklu yargılanmak üzere cezaevlerine sevk edildiği belirtilmektedir.
4. Avukat Abdulmunaim Abdulmaksut´un Tutuklanması
Abdulmunaim Abdulmaksut Mısır´ın tanınmış avukatlarından biridir. İnsan Hakları Ulusal Konseyi üyesidir. Ayrıca İşkence ve Ayrımcılık Konusunda Çalışma Komisyonu´nun üyesidir. Tora Cezaevi´nde tutuklu bulunan Adalet ve Hürriyet Partisi Genel Başkanı Saad el-Katatni ve Raşit Bayomi´yi haklarında yürütülen soruşturma ve dava ile ilgili avukatları olarak görmek üzere 4 Temmuz 2013´te Tora Cezaevi´ne gitmiştir. Ancak avukat olarak ve mesleki bir faaliyet üzere gittiği Tora Cezaevi´nde hapishane yetkilileri tarafından Kahire Üniversitesi çevresindeki şiddet olaylarını teşvik etmek gerekçesiyle gözaltına alınmıştır. Abdulmunaim Abdulmaksut, ertesi gün yapılan sorgulaması sırasında kendisine başka suçlar da (silah sağlayarak cinayet, yaşanan öldürme ve şiddet olaylarını teşvik, silahlı örgüt kurmak vb.) isnat edilerek tutuklanmıştır.
5. Kayıplar - Kaybettirme
Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve sekiz kişilik ekibinin nerede ve hangi koşullarda tutulduğuna dair askerî darbe yetkililerince hiçbir açıklama yapılmamış, bugüne kadar yapılan hiçbir bilgi talebine cevap verilmemiştir. Avukatlarının Mursi ve arkadaşlarına ulaşmasına, bunun için herhangi bir çaba içerisinde olunmasına da müsaade edilmemektedir. Ayrıca çeşitli bölgelerde tutuklanan bazı askerî darbe karşıtlarının da nerede tutulduğuna, akıbetlerinin ne olduğuna, hayatta olup olmadıklarına dair en ufak bir bilgi bulunmadığı da insan hakları örgütlerine ve hukukçulara bildirilmiştir. Bu şekilde sayısı tespit edilemeyen pek çok kayıp vakasından bahsedilmektedir.
6. Katliamlar
Askerî darbe sonrasında Cumhuriyet Muhafızları Karargâhı önü, 6 Ekim Köprüsü, Ramses Meydanı ve Kahire Üniversitesi başta olmak üzere birçok noktada şiddet olayları yaşanmış, güvenlik güçleri tarafından barışçıl gösteri yapan sivillere yönelik saldırılar gerçekleştirilmiştir. Saldırılarda 10 ayrı eyalette farklı tarihlerde bugüne kadar yüzlerce kişi hayatını kaybetmiştir. Olayların tamamında bugüne kadar binlerce kişi de çeşitli derecelerde yaralanmıştır.
a) Cumhuriyet Muhafızlığı Önündeki Katliam
En büyük katliam Kahire´deki Cumhuriyet Muhafızları Alayı binası önünde gerçekleştirilmiştir. Görgü tanıklarının anlattıklarına göre olay 8 Temmuz 2013 tarihinde sabahın erken saatlerinde yaşanmıştır. Burada barışçıl gösteri yapan sivil bir grup, sabah namazı sırasında Emniyet Müdürlüğü özel timlerinin saldırısına uğramıştır. Namaz kılmakta olan gruba göz yaşartıcı bomba atılmış, sonrasında da gerçek mermi ile ateş açılmıştır. Ortada polisin namaz kılan gruba müdahalesini gerektiren hiçbir haklı durum yoktur. Polisin saldırısı üzerine meydanın diğer tarafında bulunan askerler de gruba müdahalede bulunmuş, böylece göstericiler iki taraftan sıkıştırılmıştır. Bu esnada ordunun bir birimi olan özel tim de Cumhuriyet Muhafızları Karargâhı´ndan büyük zırhlılarla çıkarak saldırıya katılmıştır. Beş dakikadan kısa bir sürede 100´den fazla gaz bombası atılmıştır. Meydanda bulunan çocuklardan bazıları gaz nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Göstericiler ateşli silahlar ve gaz bombalarıyla kendilerine saldıran polis ve askerlere taş atarak karşılık vermiştir. Saldırı sırasında Cumhuriyet Muhafızları Karargâhı´nın giriş tarafındaki duvarın üstüne yerleşmiş keskin nişancıların öldürme kastıyla hedef gözeterek ateş açtığı görülmüştür. Aralarında çok sayıda kadın ve çocuğun da bulunduğu gruptan ölen ve yaralananlar olmuştur. Kadın ve çocukların bir kısmı yakında bulunan bir camiye sığınmıştır. Caminin megafon sisteminden ambulans ve yardım için anonslar yapılmış, ancak silahlı güçler camiyi muhasara altına alarak camidekilere ateş açmıştır. Muhasara öğlene kadar devam etmiş, bu sırada yaralananlar olmuştur. Ancak saatler sonra camideki yaralıların ambulanslara alınmasına izin verilmiştir. Camiye sığınanlardan bazıları gözaltına alınmış, sadece kadın ve çocuklar serbest bırakılmıştır. Yaralılardan bazıları Rabia Meydanı´nda gönüllülerin oluşturduğu bir sağlık ekibi tarafından tedavi edilmiştir. 51 kişi saldırı sırasında, 50 kişi de almış olduğu yaralar nedeniyle daha sonra hayatını kaybetmiştir. Olay yerinde ölenlerden 8´i kadın, 5´i çocuktur. Saldırıda ölenlerin büyük bir kısmı keskin nişancılar tarafından vurularak öldürülmüştür. Aynı gün en az 650 erkek göstericinin tutuklandığı, tutukluluk esnasında göstericilerin elleri arkadan bağlı olarak tüfek dipçiği ile darp, tekme, yumruk, yerlerde sürükleme, havasız bırakma, psikolojik baskı, tehdit, şantaj vb. birçok işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı haber verilmiştir. Serbest bırakılanların bazıları adli tıp sevk talebinde bulunmuştur. Savcılığa sevk edilen göstericilerden 450´si tutuksuz yargılanmak üzere kefaletle serbest bırakılmıştır. Diğerleri ise tutuklu yargılanmak üzere Tora Cezaevi ve Kahire´deki diğer cezaevlerine sevk edilmiştir. Bütün bu gözaltı ve tutuklama sürecinde bu kişilerin ne avukatlarıyla ne de yakınlarıyla görüşmelerine izin verilmiştir. Bu kişilere yönelik suçlamalar ise; cinayet, şiddet kullanma, güvenlik güçlerine saldırma ve mala zarar vermedir. Tutuklananların nerdeyse tamamı 8 Temmuz´da resmî güçlerin başlattığı saldırıda hayatını kaybeden biri subay, biri er iki kişiyi öldürmekle suçlanmaktadır. Buna göre toplam 650 kişi bu suçların tamamıyla, 200 kişi ise bir subayı öldürmekle suçlanmaktadır. Cumhuriyet Muhafızları Karargâhı´nda tutulan kişilerin ilk olarak karargâhta sorgulandıkları, sorgu sırasında dövüldükleri ve şiddete maruz kaldıkları bildirilmektedir. Bu iddialarla ilgili deliller de mevcuttur. Çok sayıda görgü tanığının belirttiği üzere sorgulamalar Mübarek döneminin sorgucuları Ulusal Güvenlik Ajansı ekipleri tarafından gerçekleştirilmiştir.
Cumhuriyet Muhafızları Karargâhında yaşanan olaylarla ilgili yapılan resmî açıklamalarda göstericiler arsında ?terörist bir grup olduğu, Cumhuriyet Muhafızları Karargâhı´na silahla ateş açıldığı, karargâha girmeye çalışıldığı? iddia edilmiştir. Öte yandan hâlen silahlı birimlerin açtığı ateş sonucu ölen kadın ve çocukların ölümüne dair hiçbir resmî açıklama yapılmamıştır.
b) Giza Kahire Üniversitesi´nde ve Muqattam´da Yaşanan Katliamlar
30 Haziran 2013 tarihinde Muqattam´da ve Müslüman Kardeşler Genel Merkezi´nin bulunduğu yerde yaşanan şiddet olaylarında biri çocuk sekiz kişi vurularak öldürülmüştür. Kahire Üniversitesi´nde 2-3 Temmuz 2013 tarihinde yaşanan olaylarda ise 18 kişi hayatını kaybetmiştir.
Her iki olayın ardından askerî darbe rejiminin yönlendirmesiyle Müslüman Kardeşler liderlerinden bazıları ile toplumun önde gelen kişileri hakkında tutuklama emri çıkartılmıştır. Bu olaylarla ilgili tutuklama emri çıkartılan isimlerden tespit edilenler şunlardır:
1. Saad el-Katatni - Adalet ve Hürriyet Partisi Genel Başkanı - Her iki olaydan
2. Raşit Bayomi - Müslüman Kardeşler Mürşid Yardımcısı - Her iki olaydan
3. Muhammed el-Biltaci - Her iki olaydan
4. Saffet Hicazi - Her iki olaydan
5. Hilmi el-Gazzar - Adalet ve Hürriyet Partisi - Kahire Üniversitesi olayları
6. Muhammed el-Oumda - Kahire Üniversitesi olayları
7. Hazım Salah Ebu İsmail - Kahire Üniversitesi olayları
8. Abou el-Ela Madi - Al Vasat Partisi - Kahire Üniversitesi olayları
9. İssam Sultan - Al Vasat Partisi Başkan Yardımcısı - Kahire Üniversitesi olayları
10. İssam el-Aryan - Adalet ve Hürriyet Partisi Başkan Yardımcısı - Kahire Üniversitesi olayları
11. Khaled Abdallah - Kahire Üniversitesi olayları
12. İssam Abdelmacid - Cemaati İslami yöneticisi-Kahire Üniversitesi olayları
13. Tarık el-Zommor - Cemaati İslami yöneticisi-Kahire Üniversitesi olayları
14. Muhammed Bedii - Muqattam olayları
15. Hayrat el-Şatır - Muqattam olayları
16. Muhammed Mehdi Akif - Muqattam olayları
17. Mahmut Abu Zaid - Muqattam olayları
18. Ossama Ebu Bekir - Muqattam olayları
19. Ahmet Souşa - Muqattam olayları
20. Mahmut İzzet - Muqattam olayları
c) Mansura Katliamı
19 Temmuz 2013 tarihinde Mısır´ın Mansura şehrinde darbe karşıtı gösteri sırasında Baltacıların da dâhil olduğu silahlı saldırı gerçekleşti. Bu esnada 4 kadın ateşli silahla gerçekleşen bu saldırıda hayatını kaybederken birçok kişi yaralandı.
d) Nasr Caddesinde Adeviye Meydanı Katliamı
27 Temmuz 2013 tarihinde gece saatlerinde Rabiatul Adeviye meydanında barışçıl gösteri yapan sivil kişilere asker ve polis tarafından ateş açılmış olup burada 200 den fazla kişi hayatını kaybetmiş 5000´in üzerinde kişi yaralanmıştır. Tüm dünyada infial olan ve tepkiyle karşılanan bu katliamda dünya medyası önünde yaşanmıştır.
Baltacılar
Arapçada ?baltagiya? adı verilen suç çeteleri Mısır´daki olaylarda çok kritik bir rol oynamaktadır. Bu çeteler Hüsnü Mübarek döneminde İçişleri Bakanlığı tarafından muhaliflere karşı yaygın bir şekilde kullanılmıştır. Çoğunlukla işsiz, sabıkalı, adi suçlara karışmış ve bu yönde temayülü olan saldırgan gençlerden oluşan Baltacıların özellikle askerî darbe sonrasında, hâlen görevde bulunan Mübarek rejiminden kalma polis yetkilileri tarafından yönlendirildikleri iddia edilmektedir. Tahrir Meydanı ve bazı bölgelerde Baltacıların polisle birlikte hareket ederek Mursi destekçilerine yönelik saldırılar gerçekleştirdiği görüntülere yansımıştır. Yabancı medya mensuplarına da saldıran Baltacıların taciz ve tecavüz suçları işledikleri raporlarda yer almaktadır. İddialara göre askerî rejim, Baltacıları Mursi taraftarlarına karşı para ile destekleyerek kışkırtmaktadır.
7. İşkence ve Kötü Muamele
Başta 8 Temmuz 2013´te yaşanan olaylar esnasında Cumhuriyet Muhafızları Karargâhı önünde tutulan kişiler olmak üzere, İskenderiye Muhafızlık Karargâhı önünde tutulanlar, El-Buhayra önünde tutulanlar, Kefr Şeyh şehrinde tutulanlar ve farklı bölgelerden tutulanlarla ilgili işkence ve kötü muamele iddiaları gelmektedir. İnsan hakları kuruluşlarından ve hukukçulardan gelen bilgilere göre, kaydı bulunan çok sayıda işkence vakası vardır. Özellikle Rabiatu´l-Adeviye Meydanı yakınlarına atılan bir cesedin incelemesi sonucunda bu kişiye elektrik vermek dâhil açıkça işkence edildiği tespit edilmiştir. Tutulmalar esnasında çok sayıda kişinin elleri arkadan bağlı olarak darp, tüfek dipçiği ile şiddetli darp, tekme, yumruk, yerlerde sürükleme, havasız bırakma, psikolojik baskı, tehdit, şantaj gibi birçok işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı, tüm bu muamelelere maruz kalan kişilerce belirtilmiştir. Serbest kalanların bazıları adli tıp kurumuna sevk talebinde bulunmuştur. Ayrıca Mübarek döneminde işkence ederek sorgu yapması ile bilinen Ulusal Güvenlik Ajansı sorgucularının da bu sorgulamalarda bulunduğu ve yakalanan kişilere işkence ile sorgu yaptığı belirtilmiştir.
8. İfade ve Basın Özgürlüğüne Yönelik İhlaller ve Mevcut Durum
Askerî darbeyle beraber Mısır´da Müslüman Kardeşlere ait olan ve Muhammed Mursi destekçisi çizgide yer alan tüm ulusal görsel, işitsel, yazılı ve internet yayın organları kapatılmıştır. Bunlardan birçoğunun ofislerine güvenlik güçleri baskın düzenlemiş ve buraları teknik olarak çalışamaz hâle getirmiştir. Medya organlarında çalışanlardan bazıları da gözaltına almıştır. Hatta uluslararası yayın yapan medya organlarının ofislerine baskınlar düzenlenmiş, buralarda görev yapan medya mensupları gözaltına alınmıştır. Buna en çarpıcı örnek olarak El Cezire ofisinin basılmasını ve görevlilerinin tutulmasını gösterebiliriz. Ayrıca Türkiyeli medya kuruluşu AHaber´den gazeteci Fatih Er, kameraman Tufan Güzelgün, Star TV´den gazeteci Murat Uslu, kameraman Zafer Karakaş da tutularak sorgulanmıştır. Gazetecileri Koruma Komitesi (Committee to Protect Journalists-CPJ) verilerine göre Shaab Masr muhabiri Salah al-Din Hasan olaylar sırasında öldürülmüştür. Hollandalı bir kadın muhabirin Tahrir Meydanı´ndaki protestoları takip ederken tecavüze uğradığı açıklanmıştır. El Watan foto muhabiri Ömer Zoheiry, Tahrir Meydanı yakınlarında kimliği belirsiz kişilerce ağır bir şekilde dövülmüştür. Yine Mısır Gazeteciler Sendikası yönetim kurulu üyesi Halit el Balshy´e saldırıda bulunulmuştur. Al-Youm Al-Saba gazetesinden Muhammed Kemal, Suez News´ten Raci el Atar ve Al Badil gazetesinden Kerim Anwar da dövülmüş ve ekipmanları kullanılamaz hale getirilmiştir. Ağır şekilde darp edilen gazeteciler hastanede tedavi altına alınmıştır.
Olan biteni tüm yönleriyle gösteren ve askerî rejimin hukuksuz uygulamalarını kamuoyuna yansıtan medya organları ve medya mensupları Mısır´da güvenliksiz bir şekilde ve çok zor şartlarda çalışmaktadır. Bu yaşananlar Mısır´ın dört bir yanında tam anlamıyla bir karartma uygulandığının göstergesidir. Yasaklanan/kapatılan yayın organlarına yönelik bu uygulamaların hiçbirinin geçerli bir gerekçeye veya mahkeme kararına dayandırılmadığı ise heyetimizin tespitleri arasındadır.
Diğer yandan askerî darbe rejimin eline geçen devlet yayın organlarında tamamen yanlı, manipüle edilmiş, dezenformasyon içeren yayınlar yapılarak insanların en temel hakkı olan doğru haber ve veriye ulaşmaları engellenmektedir.
Adı geçen siyasi parti liderlerinin tutuklanması, susturulması ve web sayfalarının kapatılması da yine bu alandaki temel ihlaller arasında zikredilebilir.
Toplanma, gösteri ve yürüyüş hakkı en temel haklardandır. Ancak Rabiatu´l-Adeviye Meydanı başta olmak üzere, Nahda, Ramses, İskenderiye ve diğer şehirlerdeki meydanlar ve yürüyüş güzergâhları etrafında veya önünde askerî silahlı zırhlı araçlar ve güvenlik güçleri ile engellemeler yapılmakta ve barışçıl sivil gösterilere müdahale edilmektedir. Müslüman Kardeşler, meslek grupları, din adamları, sendikalar, gençlik örgütleri, âlimler vb. meydanlarda mesaj veren tüm askerî darbe karşıtlarının ve Mursi destekçilerinin Mısır askerine ?Halkına şiddet uygulama. Biz asla barışçıl amacın ve yöntemin dışına çıkmayacağız. Halkın iradesine sahip çıkmalısınız. Mısır askeri bizim gönlümüzdedir, bizdendir.? vb. sloganlarla barışçı ve şiddetten uzak duracaklarına dair mesajlarını sürekli dile getirmektedirler.
Birçok uluslararası insan hakları ve hukuk kuruluşlarınca Mısır´da askeri darbe ile yaşanan tüm bu ihlaller detaylı şekilde raporlandırılmıştır. Bahsi geçen raporlarda da işlenen suçlara dair bilgilere ulaşılabilecektir. Bu raporlara aşağıdaki linklerden de ulaşılabilir.
1. İHH İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı´nın ?Mısır Askeri Darbe ve İnsan Hakları İhlalleri Raporu? için
http://www.ihh.org.tr/fotograf/yayinlar/dokumanlar/175-misir-raporu-askeri-darbe-ve-insan-hakki-ih-MISIR_RAPORU_TR.pdf
2. UHUB Uluslararası Hukukçular Birliği Raporu için
http://www.uhub.org.tr/news.aspx?id=44
3. HRW Human Rights Watch Raporları için
http://www.hrw.org/news/2013/07/28/egypt-many-protesters-shot-head-or-chest
4. Amnesty International Raporları için
http://www.amnesty.org/en/news/egypt-police-must-be-reined-prevent-further-bloodshed-2013-07-29
HUKUKİ DEĞERLENDİRME
?Uluslararası suçlar? kavramı, uluslararası hukuka aykırı olan ve uluslararası sözleşmelerle kovuşturulması kabul edilen suçları içinde barındırmaktadır. En ağır uluslararası suçlar arasında soykırım suçu, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve saldırganlık suçları yer almaktadır. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya gibi ülkelerin kendi tebaasından olanlara reva gördüğü uygulamalar; geleneksel olarak savaş sırasında başka ülke vatandaşlarına işlenebilen bu suçların barış zamanında da işlenebileceğinin kabul edilmesiyle neticelenmiştir. Bilhassa dar anlamda uluslararası ceza hukukunun ana kaynağı ve bir anlamda uluslararası ceza hukuku sahasında örf ve adet hukukunu yansıtan merkezi metin konumundaki Roma Statüsü, soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve saldırı suçuna yer vermektedir. Bunlardan soykırım ve insanlığa karşı suçların işlenebilmesi için bir savaş halinin varlığına veya suç teşkil eden fiillerin sınır aşan bir niteliği haiz olmaları icap etmemektedir. Bu çerçevede, Mısır´da yaşanan trajik boyutlara varan siyasi mücadele sırasında işlenen suçları soykırım veya insanlığa karşı suçlar kapsamında değerlendirmek gerekmektedir.
Soykrım suçunun oluşabilmesi için, mağdurların belli bir etnik, ırki, milli veya dini grup üye olmaları nedeniyle soykırım teşkil eden suçların işlenemiş olması gerektiğinden bu suçun somut vakada şartlarının oluşmadığını kabul etmek gerekecektir.
Buna karşılık, insanlığa karşı suçların sivil nufüsa karşı yöneltilmiş saldırın bir parçası olması gerektiğinden; şayet suçun diğer unsurları da oluşmussa insanlığa karşı suçlar işlenmiş sayılacaktır.
1. ?İnsanlığa Karşı Suç?un Maddi Unsurları
1.1. Bir Plan Doğrultusunda Sistemli Olarak İşlemek
UCM Roma Statüsü md. 7/1´ de ise, insanlığa karşı suçları, ?herhangi bir sivil halka karşı yapılan yaygın veya sistematik bir saldırının parçasını oluşturan ve saldırının varlığı bilinerek işlenen? ve bu maddede sayılan fiiller oluşturmaktadır. Özellikle suç kurbanlarının çokluğu, saldırının yaygın olduğunu gösterir. Saldırının sistematik olması ise, her bir fiilin daha önceden mevcut bir plan takip ederek işlenmesini ifade etmektedir.
Askeri darbenin ardından gelişen süreçte yaşanan ihlallerin karşısında duran insan hakları örgütleri ve mağdur yakınlarının yaptıkları başvurular ile bu saldırılarda kaybedilen ve kendisinden haber alınamayanlar hakkındaki bilgi talepleri reddedilmiştir. Darbe öncesindeki hazırlık sürecinde yapılanlar; Mursi yönetimine verilen ultimatomlar, medya üzerinde yaratılan baskı ve yapılması sağlanan yanlı ve yalan haberler ile darbe planlarının icra öncesinde son derece teferruatlı bir şekilde planlandığını, kontrolsüz, suça meyilli halk yığınlarının kışkırtılarak savunmasız ve sivil halkın üzerine saldırmasına zemin hazırlandığını göstermektedir. Dolayısıyla darbe ve sonrasında gerçekleşenlerin, emir komuta zinciriyle Genel Kurmay Başkanı´ ndan başlayarak, bir plan dâhilinde icra edildiği anlaşılmaktadır.
Demokratik sivil direniş hakkını kullanan, barışçıl gösteriler yapan masum halkın üzerine, üstelik namaz kılındığı esnada, ateşli silahlar, bombalar ile saldırılması, askerlerin bu operasyonları, yok etme amaçlı toplu katliam yapmak için düzenlediğini açıkça göstermektedir. Nitekim bu fiiller insanlığa karşı suçlardan kasten öldürme, topyekün imha suçlarını oluşturmaktadır.
1.2. Saldırının Toplumun Bir Kesimine Yönelik Olması
UCM Statüsünde, insanlığa karşı suçlar ?sivil halka yönelik bir saldırının parçası? olmalıdır. Bunun anlamı, suçun doğrudan bireyleri hedef almamış olması, sivil halka karşı işlenmesi gerektiğidir.
?İnsanlığa karşı suç?un faili, herhangi bir kimse olabilir; mağdur, sivil nüfustur. Buradaki sivil nüfus, uluslararası hukuk normlarına göre, savaşçı statüsüne sahip olmayan herkesi kapsar. Mısır´ da 03.07.2013 tarihinden beri dünyanın gözleri önünde cereyan eden suçlar ve ağır insan hakkı ihlalleri, demokratik haklarının ve geleceklerinin peşinde olan yüz binlerce insanı bir araya getirmiş ve bu insanlar siyasi, felsefi ve aynı zamanda insani bir amaç etrafında birleşmiştir.
Bu bağlamda, meydanlarda üzerlerine ateş açılan insanların kanunda tanımlanmış sivil nüfus kriterini taşıdığı, tereddüde mahal vermeyecek kadar açıktır. Mısır askerleri tamamen hukuk dışı yöntemler, kin ve nefret dolu insanlık dışı muamelelerle sivil, savunmasız insanlara, toplu katliam yapma ve böylelikle halktan gelecek demokratik talepleri sindirme amacıyla saldırmış ve ?insanlığa karşı suç? işlemişlerdir. Genellikle insanlığa karşı suçlar, siyas, felsefi, ırki veya dini saiklerle işlenmektedir.
1.3. İnsanlığa Karşı Suç Oluşturan Fiillerden Birisinin İşlenmesi
Huzurdaki dilekçe içeriğinde ve ekinde sunduğumuz belge ve bilgiler ile ulusal ve uluslararası medyada yer alan bilgiler ve yine Uluslararası İnsan Hakları Örgütlerinin hazırladığı raporlar, Mısır´ da yaşanan hadiselerin faillerinin, kasten adam öldürmek, kasten adam öldürmeye teşebbüs, nitelikli kasten yaralama, kasten yaralama, nitelikli yağma, nitelikli mala zarar verme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, eziyet, haberleşmenin engellenmesi, cinsel saldırıda bulunma, çocukların cinsel istismarı suçlarını işlediklerini göstermektedir.
2. Suçun Manevi Unsuru
Askeri darbenin sonlandırılmasını ve demokratik seçimlerle göreve gelmiş olan temsilcilerinin haksız ve hukuksuz olarak özgürlüklerinden alıkonulmasına son verilmesini isteyen halk, bu hukuksuzluklara karşı tepki göstermek, demokratik haklarının ve geleceklerinin takipçisi olmak; sivil, savunmasız, masum insanların yaşam hakkının temin edilmesi ve adil - özgür bir yaşam sürmek amaçları etrafında, bu siyasi ve felsefi inançlarla birleşmişlerdir. Mısır´ da yapılan bu darbe ile uluslararası insancıl hukukun bütün kural ve kriterleri ayaklar altına alınmıştır. Mısır´ ın darbeyle gelen kamu otoritesi, üst düzey askeri yetkilileri ve saldırılara karışan bürokratlar ve askerler, uygulamaları ile kendi siyasi saiklerinin karşısında olduğunu düşündükleri savunmasız halkı acımasız bir yok etme içgüdüsü ile katletmişlerdir.
3. ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERİN İHLALİ
Yukarıda sayılan fiillerle birçok uluslararası sözleşme maddesi de ihlal edilmiştir. Ancak bu dilekçede dikkat çekici ve öne çıkan bazı sözleşme ve maddelerine yer verilmiştir.
A. BM İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ
Madde 3
Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır.
Madde 5
Hiç kimseye işkence yapılamaz, zalimce, insanlık dışı veya onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz ve ceza verilemez.
Madde 20
Herkesin silahsız ve saldırısız toplanma, dernek kurma ve derneğe katılma özgürlüğü vardır.
Madde 21
1. Herkes, doğrudan veya serbestçe seçilmiş temsilciler aracılığı ile ülkesinin yönetimine katılma hakkına sahiptir.
3. Halkın iradesi hükümet otoritesinin temelidir. Bu irade, gizli veya serbestliği sağlayacak benzeri bir yöntemle genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak ve belirli aralıklarla tekrarlanacak dürüst seçimlerle belirlenir.
B. İŞKENCE VE DİĞER ZALİMANE, GAYRIİNSANİ VEYA KÜÇÜLTÜCÜ MUAMELE
Madde 2
1. Sözleşmeye Taraf Devlet, yetkisi altındaki ülkelerde işkence olaylarını önlemek için etkili kanuni, idari, adli veya başka tedbirleri alacaktır.
2. Hiçbir istisnai durum, ne harp hali ne de bir harp tehdidi, dahili siyasi istikrarsızlık veya herhangi başka bir olağanüstü hal, işkencenin uygulanması için gerekçe gösterilemez.
3. Bir üst görevlinin veya bir kamu merciinin emri, işkencenin haklılığına gerekçe kabul edilemez.
Madde 3
2. Her Taraf Devlet, fiilleri ağırlıklarını dikkate alarak uygun müeyyidelerle cezalandıracaktır.
Madde 12
Her Taraf Devlet, yetkisi altındaki ülkelerde bir işkence eyleminin işlendiğine inanmak için ciddi sebepler mevcut olan her halde, yetkili mercilerin derhal ve tarafsız soruşturma yürütmelerini sağlayacaktır.
Madde 13
Her Taraf Devlet, kendi yetkisi altındaki ülkelerde işkenceye maruz kaldığını iddia eden herhangi bir şahsın yetkili mercileri şikâyet hakkını ve davasının bu mercilerle hemen ve tarafsızca incelenmesini sağlayacaktır. Şikâyetçinin ve tanıkların şikâyet veya şahadetin bir sonucu olarak, tüm fena muamele veya tehdide karşı korunmalarını sağlamak için önlemler alınacaktır.
Madde 16
1. Her Taraf Devlet, yetkisi altındaki ülkelerde 1´inci maddede tanımlandığı şekilde işkence derecesine varmayan diğer zalimane, gayrıinsani veya küçültücü muamele veya ceza gibi fiillerin, bir kamu görevlisi tarafından veya onun teşviki veya açık veya gizli muvafakatı ile veya resmi sıfatıyla hareket eden bir başka şahıs tarafından işlenmesini önlemeyi üstlenecektir. Özellikle, 10, 11, 12 ve 13. maddelerde yer alan yükümlülükler zalimane, gayrıinsani veya küçültücü ceza veya muamele şeklindeki diğer işkence biçimlerine de uygulanacaktır.
2. Bu Anlaşma hükümleri zalimane, gayrıinsani veya küçültücü muamele veya cezayı yasaklayan veya iade veya sınır dışı etmeyi ilgilendiren herhangi bir başka uluslararası belge veya milli hukuk hükümlerine zarar vermeyecektir.
C. BM SİYASİ VE MEDENİ HAKLAR ULUSLARARASI SÖZLEŞMESİ
1. Madde
Halkların kendi kaderini tayin hakkı
1. Bütün halklar kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptir. Bu hak vasıtasıyla halklar kendi siyasal statülerini serbestçe tayin edebilir ve, ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelerini serbestçe sürdürebilirler.
2. Bütün halklar uluslararası hukuka ve karşılıklı menfaat ilkesine dayanan uluslararası ekonomik işbirliği yükümlülüklerine zarar vermemek koşuluyla, doğal kaynakları ve zenginlikleri üzerinde kendi yararına serbestçe tasarrufta bulunabilir. Bir halk sahip olduğu maddi kaynaklardan hiç bir koşulda yoksun bırakılamaz.
3. Kendini Yönetemeyen ve Vesayet altındaki Ülkelerden sorumlu olan Devletler de dahil bu Sözleşmeye Taraf bütün Devletler, kendi kaderini tayin hakkının gerçekleştirilmesi için çaba gösterir ve Birleşmiş Milletler şartının hükümlerine uygun olarak bu hakka saygı gösterir.
5. Madde
Hakları kötüye kullanma yasağı
1. Bu Sözleşmenin hiç bir hükmü, bir Devlete, gruba veya kişiye, Sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerin tahribini amaçlayan bir faaliyete katılma veya tasarrufta bulunma hakkı tanıdığı veya hak ve özgürlüklerin bu Sözleşmede belirtildiğinden daha geniş ölçüde sınırlandırılmasına imkân verdiği şekilde yorumlanamaz.
2. Bu Sözleşmenin bir hakkı tanımadığı veya daha az ölçüde tanıdığı bahane edilerek, Sözleşmeye Taraf Devletlerden birinin iç hukukunda yasalarla, antlaşmalarla tanınmış bulunan veya geleneklerinde varolan temel insan haklarına sınırlama getirilemez veya bu haklara karşı yükümlülük azaltılamaz.
6. Madde
Yaşama hakkı
1. Her insan doğuştan yaşama hakkına sahiptir. Bu hak hukuk tarafından korunur. Hiç kimse yaşama hakkından keyfi olarak yoksun bırakılamaz.
7. Madde
İşkence yasağı
Hiç kimse işkenceye veya zalimane, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele veya cezaya maruz bırakılamaz. Ayrıca hiç kimse, serbest iradesi olmadan tıbbi veya bilimsel bir deneye tabi tutulamaz.
9. Madde
Özgürlük ve güvenlik hakkı
1. Herkes kişi özgürlüğü ve kişi güvenliği hakkına sahiptir. Hiç kimse keyfi olarak gözaltına alınamaz veya tutulamaz. Hiç kimse hukukun öngördüğü sebepler ve usuller dışında özgürlüğünden yoksun bırakılamaz.
2. Gözaltına alınan bir kimse, gözaltına alınma sebepleri hakkında gözaltına alındığı sırada ve kendisine isnat edilen suçlar konusunda derhal bilgilendirilir.
3. Cezai bir fiilden ötürü gözaltına alınan veya tutulan bir kimse derhal bir yargıç veya hukuken yargılama yetkisine sahip diğer bir görevli önüne çıkarılır ve bu kimse makul bir sürede yargılanma veya salıverilme hakkına sahiptir. Yargılanan bir kimsenin tutuklanması genel bir kural olamaz; yargılamanın her aşamasında tutuklunun salıverilmesine karar verilebilir; salıverilme bu kimsenin duruşmaya gelmesini sağlamak ve mahkûm edilmesi halinde hükmün infazını temin etmek için teminata başlanabilir.
4. Gözaltına alınarak veya tutularak özgürlüğünden yoksun bırakılan bir kimse, tutulmasının hukukiliği hakkında hemen karar verebilecek ve eğer tutulması hukuki değilse salıverilmesine hükmedebilecek bir mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.
5. Hukuka aykırı olarak gözaltına alınmaktan veya tutulmaktan mağdur olan bir kimse icrası mümkün bir tazminat hakkına sahiptir.
10. Madde
Tutulanların Hakları
1. Özgürlüğünden yoksun bırakılan herkes, insani muamele ve insanın doğuştan sahip olduğu insanlık onuruna saygı görme hakkına sahiptir.
2. a) Tutuklu sanıklar, istisnai haller dışında mahkûmlardan ayrı tutulur ve kendilerine mahkûm edilmemiş kimselerin statüsüne uygun tarzda ayrı bir muamele uygulanır.
b) Tutuklu küçük sanıklar yetişkinlerden ayrı tutulur ve en kısa sürede yargısal makamların önüne çıkarılırlar.
3. Ceza infaz sistemi, mahpusları iyileştirme ve toplumsal rehabilitasyonlarını sağlama gibi temel amaçlara sahip olur. Küçük failler yetişkinlerden ayrılır ve yaşları ile hukuki statülerine uygun bir muamele görürler.
SUÇUN SUBUTU
Sanıklar bu suçları tüm dünyanın gözü önünde ve canlı yayının yapıldığı bir esnada işlemişlerdir. Sanıkların bu eylemleri tüm dünya medyasında yer almış ve sanıklar suçüstü halinde yakalanmışlardır.
Sanıklar daha sonraki eylem ve işlemlerinde ve bizatihi bazı sanıkların yaptıkları açıklamalarla bu suçları işlediklerini ikrar etmişlerdir.
Sanıklar devam eden eylemleri ile yukarıda sayılan suçları işlemeye devam etmektedirler. İşlenen suçlar hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde sabittir.
DELİLER :
1. Sanıkların ikrarı
2. İşlenen suçlara dair fotoğrafları içeren DVD [EK:1]
3. İşlenen suçlara dair video görüntülerini içeren DVD (EK:2)
4. Mısır resmi makamlarınca onaylı otopsi, katliam vb içerikli belgeler dosyası [EK: 3]
5. Re´sen Tespit edilecek Başkaca Deliller ile her türlü delail
HUKUKİ NEDENLER :
İnsanlık Vicdanı, Uluslararası Teamüller ve Sözleşmeler ve ilgili mevzuat
NETİCE VE TALEP :
Şüpheliler, İnsanlık Vicdanı, Uluslararası Hukuk (Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü, İnsancıl Hukuka İlişkin Sözleşmeleri, BM sözleşmeleri) kurallarını ve İnsanlık Onurunu çiğneyerek insanlığa karşı suç normlarını ihlal etmişlerdir.
Yukarıda izah ettiğimiz tüm nedenlerle ve yürütülecek soruşturma neticesinde ulaşılacak başkaca deliller ve tespit edilecek suç ve suçluların cezalandırılmaları amacıyla haklarında MISIR, EVRENSEL VİCDAN MAHKEMESİ NEZDİNDE DAVA AÇILMASINI İNSANLIK VİCDANI ADINA TALEP EDERİZ.
Saygılarımızla. 04 Kasım 2013
Müştekiler Vekilleri
Av. Necip KİBAR Av. Uğur YILDIRIM
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(06 Kasım 2013, 11:29)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Darbecilerin Mursi´yi yargılamasıyla eş zamanlı olarak Türkiye de Sisi´yi yargılamaya başladı
Mısır´da askeri darbe ve sonrasındaki gelişmelerle ilgili manşetlerimiz
Mısır´da bir katliam daha
Mısır´da gözaltındakilere katliam
Mısır´da katliam: 213 şehit
Mısır´da katliam: Yüzlerce şehit
Mısır´da 2. katliam: 200 ölü
Mısır´da kanlı sabah: 51 ölü
Mısır´da askeri darbe oldu
Mısır´da direniş yayılıyor
Katliamın sorumlusu ABD
Mısır´da ABD rolü belgelendi
ABD´den direnişe gözdağı
Mısır, 12 Eylül´e özenmiş
Türkiye Mısır´a soruşturma açtı
Cemaat iddialarına cevap
Taksim Tahrir olmaz
Mısır ve Türkiye için tarihi gün: 11022011