1990'lı yıllarda işlenen 19 faili meçhul cinayetle ilgili, aralarında dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar ile özel harekat polisleri hakkında açılan 'Faili Meçhuller Davası', özel yetkili mahkemelerin kapatılmasının ardından devredildiği Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başladı. Yaptığı şok itiraflarla davanın açılmasına neden olan sanık eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın duruşmada, 'suç işleyen cezasını ödesin' dedi, hakim araya girdi. Avukatlar, hakimin Çarkın'ın konuşmasını kesmesine tepki gösterdi. Duruşmaya ara verildi. Devam edilen duruşmada, 37 aydır tutuklu yargılanan eski Özel Harekatçı Ayhan Çarkın'ın tahliyesine karar verildi. Çarkın, somut deliller olmadığı ve iddiaların soyut olmaktan öteye gitmediği gerekçesiyle oy çokluğuyla tahliye edildi.
11.07.2014 12:09 1990’lı yıllarda işlenen 19 faili meçhul cinayetle ilgili, aralarında dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar ile özel harekat polisleri hakkında açılan ve kamuoyunda 'faili meçhuller davası olarak' da bilinen Mehmet Ağar davası, özel yetkili mahkemelerin kapatılmasının ardından devredildiği Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başladı.
ÇARKIN DURUŞMADA İFADE VERDİ
Faili Meçhuller Davası'nın 2. duruşmasında tutuklu bulunan Ayhan Çarkın ifade verdi. Yaptığı şok itiraflarla davanın açılmasına neden olan sanık eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın, “Bu cinayetler, dönemin Cumhurbaşkanı, Başbakan, MGK, İçişleri Bakanlığı, İstihbarat Daire Başkanlığı ve Başbakanlığa bağlı MİT’in içinde bulunan Kontr-Terör Dairesi’nin bilgileri ve koordinasyonunun yani o dönemki devletin bilgisi dahilinde işlenmiş cinayetlerdir” dedi. Çarkın'ın "Hata yapan bedelini ödesin suç işleyen cezasını ödesin" sözlerinin ardından, Mahkeme Başkanı'nın araya girmesi üzerine avukatlar “Savunma kesilmez, dinlemek istiyoruz” diyerek tepki gösterdi. Bunun üzerine başkan duruşmaya ara verdi.
90’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili Ankara 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 2. duruşması (11.07.2014) bugün görülmeye başlandı.
Davanın ikinci duruşmasına Diyarbakır Belediye Başkanı Gülten Kışanak, BDP’li Sabahat Tuncel, Pervin Buldan, CHP’li Mahmut Tanal, Sezgin Tanrıkulu ve 90’lı yıllarda işlenen cinayetlerde yakınlarını kaybeden aileler katıldı.
Davanın ilk duruşmasında mahkeme salonunda hazır bulundurulması kararı verilen Mehmet Ağar, 7 günlük istirahat raporu sunarak duruşmaya katılmadı. Öte yandan, yargılanan sanıklardan emekli Yarbay Korkut Eken, Özel Harekât Polisleri Ayhan Ayça, Ziya Bandırmalıoğlu, Ayhan Özkan, Enver Ulu, Ercan Ersoy, Ahmet Demirel, Lokman Külünk, Seyfettin Lap, Uğur Şahin, Semih Sueri, Yusuf Yüksel, Muhsin Korman ve tek tutuklu sanık Ayhan Çarkın davada hazır bulundu. Duruşmada, ÇHD’li avukatlar Ağar’ın sağlık raporuna itiraz ettiler.
-‘Ayhan Çarkın’ın akli dengesi yerinde’-
Davanın ilk duruşmasında sanıkların talebi üzerine Ayhan Çarkın’ın akli dengesinin yerinde olup olmadığının tespit edilmesi istenmişti. Davanın 2. duruşmasında Çarkın’ın sağlık durumuna ilişkin İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan geldiği açıklandı. Raporda, Çarkın’ın akli dengesinin yerinde olduğu, beyanlarına itibar edileceği belirtildi.
-Stajyer avukat tartışması-
Duruşmada mahkeme başkanı Tekman Savaş Nemli’nin avukatlara yer açmak için stajyer avukatları çıkarmak istemesi üzerine tartışma yaşandı. Mağdur tarafın avukatları, stajyer avukatların çıkarılmasına karşı çıktı. Başkan Nemli ise stajyerlerin mahkemenin stajyer avukatları olmadığını belirterek çıkarılmasına karar verirken, duruşmanın güvenlik nedeniyle kapalı yapılabileceği uyarısında bulundu. ÇHD Başkanı, Avukat Selçuk Kozağaçlı ise yer darlığının sanıkların konumları nedeniyle yaşandığını belirterek, bu kişilerin çıkarılması gerektiğini söyledi.
-‘Cinayetler devlet bilgisi dahilinde işlendi’-
Davada ilk söz Çarkın’a verildi. Çarkın şunları söyledi:
“Bu cinayetler, dönemin Cumhurbaşkanı, Başbakan, MGK, İçişleri Bakanlığı, İstihbarat Daire Başkanlığı ve Başbakanlığa bağlı MİT’in içinde bulunan Kontr-Terör Dairesi’nin bilgileri ve koordinasyonunun yani o dönemki devletin bilgisi dahilinde işlenmiş cinayetlerdir. Yoksa kimse pervasızca bu cinayetleri işleyemez. Herkes bilgi sahibidir. Bu cinayetleri işleyenler siyasi ve ekonomik rant elde etmişlerdir.
Bundan önceki celsede 9 sayfalık ifademde tahliye talebinde bulunmuştum. Aynısını tekrar ediyorum. Verdiğim ifadeleri kabul ediyorum. Ancak hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum. Mevcut dosyada elle tutulur delil bulunmadığı için şu anda da söyleyecek başka bir şey bulamıyorum. Tahliyemi istiyorum. Benim beyanlarımda isimlerini karıştırdıklarım oldu. Bunlardan biri Ziya Bandırmalıoğlu diğeri de Alper Tekdemir’dir. Kendilerinden özür diliyorum” dedi.
Çarkın, o dönemde işlenen cinayetlerden MİT Kontr-Terör Dairesi’nin bilgisinde işlendiğini belirtti.
-Mahkeme heyetine tepki-
Çarkın “Hata yapan bedelini ödesin suç işleyen cezasını ödesin” dedi. Çarkın’ın bu sözleri üzerine mahkeme başkanı araya girerek, Çarkın’ın savunmasını bölünce, ÇHD’li avukatlar sanığın savunmasını kesmesine tepki gösterdi.
Avukatlar, “Çok tecrübeli bir başkansınız sanık savunmasının kesilmeyeceğini biliyorsunuz. Sanığın hakları savunmasından önce hatırlatılır, daha sonra savunması kesilmez” dedi.
Başkan bunun üzerine duruşmaya on dakika ara veriyorum deyince salonda bulunan milletvekilleri, avukatlar ve mağdur yakınları tepki gösterdi.
10 dakikalık aranın ardından Çarkın’ın savunmasını yapmasına devam edildi.
“Günahlarımdan kurtulmak isteyen bir insanım” diyen Çarkın, savunmasına şöyle devam etti:
“Vatan millet laflarını kendilerine rant kapısı yapanlar ortaya çıksın… Vampirler sofrasının çanağına kanımıza akıttık” dedi. Bir önceki duruşmada okuduğu savunmasının aynısını yeniden okudu.
Çarkın savunmasında dönemin siyasetçileri Tansu Çiller, Mesut Yılmaz ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e yönelik suçlamalar da yaptı. Çarkın, Mehmet Eymür’ün de sanık olması gerektiğinin altını çizdi.
Hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini bildiren Çarkın, huzurda bulunanlar ile bulunması gerekenlerin, olaylarda farklı farklı konumlarda yer aldıklarını söyledi. Önceki ifadesinde isimlerini karıştırdığı sanıklar Ziya Bandırmalıoğlu ile Alper Tekdemir'den özür dileyen Çarkın, şunları kaydetti:
"Bunlar, dönemin cumhurbaşkanının, başbakanlarının, MGK'nın, İçişleri Bakanlığının, bakanlığa bağlı İstihbarat ve Özel Harekat Daire Başkanlıklarının ve MİT'in içinde bulunan Kontrterör Daire Başkanlığının ve kurumlarının talimatları, bilgileri ve koordinasyonları vasıtasıyla, yani o dönemki devletin yöneticilerinin bilgileri dahilinde işlenmiş cinayetlerdir. Yoksa hiç kimse pervasızca böyle cinayetler işleyemez. Herkes bilgi sahibi, fakat nedense hiç kimse bugüne kadar kılını dahi kıpırdatmamış. Olayların üzerine gitmek yerine, sadece kendi egolarının peşlerine düşerek ekonomik rant elde etmişlerdir. Ben, bu gidişata son vermek adına yıllar önce ettiğim yemin üzerine bu süreci başlattım."
Çarkın, kötülere ve yalancılara nefreti yüzünden başına gelmeyen kalmadığını söyleyerek, olaylara neden olan zihniyetin temsilcilerinin yargılanıp hesap vermelerini istediğini bildirdi. Çarkın, "Yoksa durduk yerde kendini cezaevine sokan birinin ya aklından zoru olması ya da bir amacı olması gerekir. Benim amacım bu olayların tamamının açığa çıkarılmasıdır. Azmettiricilerin sanık olarak yargılanmalarıdır. Hata yapan bedelini ödesin, suç işleyen cezasını çeksin" diye konuştu.
Katillerin kimler olduğuna mahkemenin karar vereceğini söyleyen Çarkın, şöyle devam etti:
"Evlatlarını, sevenlerini kaybedenlerin; yargısız infazlara, faili meçhullere, gözaltında kayıplara kurban gidenlerin, işkencelerle hayatlarını kaybedenlerin hesapları, nedenleriyle beraber adalet huzurunda görülsün. Şimdi yüzleşme zamanı. Bu kanlar neden aktı, canlar neden yandı, ortaya çıksın. Bedenler, yüzler karşılaşsın. Canı yanan, can yakan, yalan söyleyen, kullanan, kullanılan, satan, satılan, ihanet edenleri görelim. Vatan, millet, bayrak adına yola çıkıp da yoldan çıkanları, kutsal duyguları kendilerine rant kapısı yapanları görelim. Aradan geçen 18 senede yaşadığım baskılara, tahriklere bugüne kadar sesim çıkmadıysa, amacım doğrultusunda dayanmam ve sabretmem gerektiğini bilmemdendir. Şimdi de çıkmış utanmadan, sıkılmadan kahramanlık yaptıklarını söylüyorlar."
-"Eymür, bu cinayetlerin baş aktörlerinden"-
Çarkın, o dönemde devlet makamını işgal eden vicdansızlara yıllarca inandıklarını bildirerek, şunları söyledi:
"Gel, polis ol, Güneydoğu'da tertemiz bir halk ile tanış. 'Başım, gözüm üstüne' deyip de söz veren, sözünden dönmeyen, misafirperver, onurlu; kendine öz, hoş bir yaşantısı olan, kimseye bulaşmayan, namuslu bir toplum olan Kürt toplumunun baskı, zulüm, işkence, şiddet, aşağılama ve benzeri en ağır tahriklere bile yıllarca katlanan onurlu bir halkı başımıza bölücü, vatan haini, eşkıya ve benzeri söylemlerle bizi birbirimize kırdırtan zihniyetin kurbanları yaptılar. Kendi halkına dışkı yediren ve onların acılarını artıran, dillerini yasaklayan, faili meçhuller ile işkenceler ve daha bir sürü pislikle bizleri baş başa bırakan, kendi askerlerimizi kendi mayınları ile öldürten, şehitlerimizin tabutlarında uyuşturucu kaçıran, her istediğini yapan, halklar arasında kin ve nefret duygularının devamı için bir sürü akla hayale gelmeyen pisliklerle bizleri baş başa bırakan, gece gündüz yalan söyleyen, kendi ulusumuzun şanlı bayrağını kendi provokasyonları ile yaktırıp da halklarımızı karşı karşıya getirip kan döktüren zihniyetin Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesi ile alakası yoktur. Adalet huzurunda bu kirli yüzler aydınlanmalıdır."
Hakkındaki suçlamaları reddeden Çarkın, "Soruşturmanın genişletilmesini ve 'Devlet rutin dışına çıkmıştır diyen' dönemin cumhurbaşkanının, 'Elimde PKK'ya yardım eden Kürt iş adamlarının listesi var. Bunlardan hesap soracağım' diyen ve bu olayların fitilini ateşleyen dönemin başbakanının, 'Elimde kaset, bilgi var' diyen, daha sonra adalete vermeyip kendilerini Yüce Divan'da aklama için kullanan cinayet azmettiricisi Başbakan Mesut Yılmaz'ın, 1993-1996 arasındaki MGK kararlarının mahkeme tarafından elde edilip, o dönemde bu cinayetlerin işlenmesi için tavsiye kararı alanların tespit edilerek, sanık olmalarını talep ediyorum" diye konuştu.
Dönemin MİT Kontrterör Daire başkanı Mehmet Eymür'ün bu cinayetlerin baş aktörlerinden olduğunu öne süren Çarkın, daha önceki savunmasında anlattığı Altındağ İlçe Nüfus Müdürü Abdulmecit Baskın, Behçet Cantürk ve Avukat Faik Candan'ın öldürülmesine ilişkin beyanlarını tekrar okudu.
Çarkın, Cantürk'ü Fenerbahçe Orduevinin önünden aldıklarını, öldürülmesinin ardından çakmağının Korkut Eken'de kaldığını öne sürerek, bu çakmağın "alınıp, satılacak" bir çakmak olmadığını söyledi ve Eken'in evinin aranması halinde bulunabileceğini iddia etti.
-"Allah'a çok şükür ki elime Kürt kanı bulaşmadı"-
İddianamede savcılığın kendisine karşı intikam duygusuyla hareket ettiğini öne süren Çarkın, o dönem bir anons üzerine Ümitköy kavşağına gittiklerini belirterek, "Gittik, Avukat Yusuf Ekinci kurbanlık koyun gibi dizlerinin üzerine çökmüş, hazır duruyordu. Bana silahı uzattılar 'Al sık, siftahın olsun' dediler . 'Yok ya', dedim, silahı attım. Oğuz'la oradan ayrıldık. Ben, polislik hayatımda eli, kolu, gözü bağlı, savunmasız hiç kimseyi öldürmedim. Ülkenin doğusunda, batısında, Allaha çok şükür ki elime Kürt kanı bulaşmadı. Üzerime kanlar sıçradı şimdi onları temizliyorum" diye konuştu.
Diğer faili meçhul cinayetlere ilişkin bildiklerinin duyumdan ibaret olduğunu ifade eden Çarkın, pişmanlığı, itirafları ve beyanlarına karşın, 37 aydır cezaevinde bulunduğunu kaydetti ve tahliyesini istedi.
Çarkın'ın avukatı Deniz Uçar, söz konusu suçları müvekkilinin işlediğine dair delil olmadığını ileri sürerek, tahliyesini talep etti.
SANIK ENVER ULU'NUN SAVUNMASI
-‘Ben senin öldürdüğün adamın oğluyum’-
Çarkın’ın ardından savunması alınan Enver Ulu, mahkeme başkanının adresini sorması üzerine “Burada kimseyi tanımıyorum. Terör örgütlerinin hedefindeyim vermek istemiyorum” deyince avukatlar itiraz etti. Ulu, avukatlara dönerek “Siz kimsiniz vermek zorunda değilim”, “Biz öldürdüğün adamların avukatlarıyız. Adres veremeyecek kadar korkaksın. Burada sen yargılanıyorsun biz değil” dedi. Bu sırada avukatlara el kaldırarak konuşunca avukatlar, “Sanık bizi tehdit ediyor, tutuklayın” diye talepte bulundu. Bunun üzerine Ulu, “Siz kimsiniz” şeklinde soru yöneltti. O sırada 1994’de Ankara’da ofisinden alınarak infaz edilen avukat Yusuf Ekinci’nin oğlu Sertaç Kamil Ekinci “Ben senin öldürdüğün adamın oğluyum” yanıtını verdi. Tartışma sonrası Ulu ev adresini mahkemeye bildirdi.
SANIK AYHAN AKÇA'NIN SAVUNMASI
-Mağdurlardan sanığa: Biz sizin isimlerinizi unutmadık-
Ayhan Akça savunmasında şunları söyledi:
“Burada öldürdüğüm iddia edilen isimleri tanımam. 22 senedir benim bilmediğim bu olaylardan yargı önüne çıkartılıyor, bir tutuklanıyor bir bırakılıyoruz. İbrahim Şahin’in yakın korumasıydım. Devletin verdiği görev dışında bir illegal faaliyet içerisinde olmadım.”
Akça’nın sözlerinin üzerine salondaki Hacı Karay’ın oğlu Emrah Karay, Akça’ya “22 senedir ben bilmediğim diyor. 22 senedir biz sizin isimleri unutmadık. Senin babanın derisinde naylon erittiler mi, sigara söndürdüler mi” sorusunu yöneltti.
Mahkeme Başkanı araya giren kişiyi uyarıda bulununca Akça, “Onlar ne diyeceğimizi yazsın versin ona göre konuşalım. Biz devlete olan saygıdan gelip burada sessizce duruyoruz. Olmadığımız katılmadığımız bir olayı nasıl kabul edelim” dedi.
DİĞER SANIK SAVUNMALARI
-‘Tarık Ümit, Amerika’da otelde viski içerken görülmüş’-
Akça’nın ardından diğer sanıklar da savunmalarını yaptı çoğu bir önceki duruşmada yaptıkları savunmayı tekrar etti.
Savunmasını yapan iş adamı Nurettin Güven “Tarık Ümit ölmedi. Amerika’da bir otelde viski içerken görülmüş” dedi.
-Uğur Şahin: Onurumu kurtarmak istiyorum-
Eski Özel Harekât Polisi Uğur Şahin, “Bize duruşmanın başından beri çoğunluğu hukukçu olan bu kişiler ‘katil’ diye hitap ediyor. Bizim hakkımızda hüküm veriyorlar. Bu benim duruşmanın başından beri içimde kaldı. Yapmadığım bir şeyden bu şekilde muameleye maruz kalıyoruz. Ben hayatım boyunca yurt dışına çıkmadım bu ülkeden de ayrılmayı düşünmüyorum. Ama onurumu kurtarmak için bu yasağın kaldırılmasını istiyorum” dedi.
Bunun üzerine mağdur avukatları “Siz katilsiniz, burada cinayetten yargılanıyorsunuz” deyince, bu kez sanık avukatları ayağa kalkarak “Müvekkillerimizi tehdit ediyorlar bu ifadeler tutanağa geçsin” diye tepki gösterdi.
Mağdur avukatları tartışmayı sürdürünce, sanık avukatlarından biri “Ben sizin katil dediğiniz bu adamları savunmaktan gurur duyuyorum. Onların tarafından olduğum için gurur duyuyorum” dedi.
Akabinde ise mağdur avukatları “Katillerinle gurur duy. Savunma yap gurur duyacağına” sözleri ile tepki gösterdi.
Duruşmaya bir saat ara verildi.
ÇARKIN TAHLİYE EDİLDİ
Duruşmada, 37 aydır tutuklu yargılanan eski Özel Harekatçı Ayhan Çarkın'ın tahliyesine karar verildi. Savcı, Çarkın'ın tutukluluk halininin devamı halinde telafisi imkansız zararlar doğacağı gerekçesiyle eski Özel Harekatçı Ayhan Çarkın'ın serbest bırakılmasını istedi.
-Savcının mütalaası-
Savcı mütalaasında, sanık Ayhan Çarkın'ın itiraf ve iddialarının birçok kez değiştiği, çelişkili olduğu, soyut olmaktan öteye geçmediği, somut olduğu kabul edilirse itirafta adı geçen diğer sanıklarla ilgili tedbir ve uygulamaların yapılması gerektiğini belirtti. Sanığın üzerine atılı suçun vasıf değiştirerek iftira ve suç uydurma olarak değişeceği, sanığın 20 yıl öncesine dayanan suçların delillerini değiştirme ihtimalinin bulunmadığını ifade eden savcı, sanığın ve itirazlarında adı geçen sanıkların bu suçu işledikleri konusunda somut deliller olmadığı, iddiaların soyut olmaktan öteye gitmediği, delillerin bu aşamadan sonra toplanabileceği kadar toplandığı, sanıkların savunmalarının defaaten alındığını belirterek tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasını istedi.
Savcı, "Sanıkları tahkir ve tezyif suretine dayanan ifadeleri..." dediği esnada müşteki avukatları, "Sizin yaptığınız savcılık mı, Nasıl başka delil olamaz dersiniz? Böyle bir savcı olamaz. HSYK'ya şikayet edeceğiz. Devletten alınan maaşla sanık vekilliği yapılamaz. Sanık vekillerinin aklına gelmeyen laf devletin maaşıyla söyleniyor." sözleriyle tepki gösterdi.
-Ayhan Çarkın oy çokluğuyla tahliye edildi-
Mevcut delil durumu göz önüne alan mahkeme bir üyenin hayır oyuna karşılık oy çokluğuyla Ayhan Çarkın'ın tahliyesine karar verildi. Ayhan Çarkın için adli kontrol hükümleri uygulanacak. Çarkın yurtdışına çıkamayacak. Diğer tüm sanıklar da duruşmaya katılmak zorunda olmayacak.
-Duruşma ertelendi-
Çarkın dışındaki sanıkların yurtdışına çıkış yasağı da devam edecek. Mehmet Ağar ve Ibrahim Şahin'in sağlık durumlarıyla ilgili raporların da savcılık tarafından incelenmesine karar verildi. Duruşma 17 Ekim saat 10:00'a ertelendi.
------------------------------------------------------------------------------
MİT TAPELERİ MAHKEMEYE GÖNDERDİ
Öte yandan MİT'in Faili Meçhuller Davası'na gönderdiği tapelerde, Mehmet Ağar'ın sendikacı Mehmet Kaygısız'ın öldürülmesi için işadamı Nurettin Güven'e talimat verdiği iddia edildi.
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) Faili Meçhuller Davası için gönderdiği Susurluk tapelerine göre, eski İçişleri Bakanı ve eski Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ın talimatı sonrası Malatyaspor'da başkanlık da yapan Nurettin Güven, Londra'da sendikacı Mehmet Kaygısız'ı öldürdü.
MİT ve Emniyet’e çalışan ancak 1995’te devlet içindeki çete tarafından kaybedildiği konuşulan Tarık Ümit ile MİT’çi Mehmet Eymür arasındaki görüşmenin kayıtlarını içeren MİT dokümanına göre, çete yurtdışındaki birçok cinayete de imza attı.
Ümit ile Eymür’ün cinayet konuşmaları, Ankara’da bugün görülecek 18 ayrı faili meçhul cinayetle ilgili dava dosyasında yer aldı. Faili meçhullerle ilgili Susurluk tapelerinde Londra’da işlenen Mehmet Kaygısız cinayetine ilişkin ayrıntılar yer aldı.
Adnan Keskin’in Taraf’taki haberine göre; sendikacı Mehmet Kaygısız’ın öldürülmesini çete, ülkücü gruplarla ilişkisiyle bilinen, Malatyaspor Başkanlığı da yapan ve Avrupa ülkelerinde uyuşturucu ve silahlarla yakalanıp hapis yatan işadamı Nurettin Güven’den istemiş.
Güven, Tarık Ümit tarafından cinayet öncesi “hadi aslanım hadi koçum” denerek motive edilmesi için eski İçişleri Bakanı ve Emniyet Müdürü Mehmet Ağar’ın odasına götürülmüş. Ağar, bu görevi yaparken, tetikçi-kaçakçıya derhal pasaport çıkarmış. Nurettin Güven ise talimatı hızla ve bizzat yerine getirdikten sonra Ankara’yı arayıp “Kaygısız devrildi” bilgisini vermiş. Hızlı yargısız infaza şaşıran Tarık Ümit ise cinayetten sonra “O iş tamam ağabey” diyerek Ağar’ı bilgilendirmiş.
İşte tapedeki cinayet
MİT’in çözümünü yaptığı tapelerde Eymür’le resmî görüşmesinde Tarık Ümit, bu konuyla ilgili şu bilgileri aktarıyor:
“(...) Yok işi oraya getirdik. Bu arada İngiltere’de bana bir liste verdi. O şey işte. Sendika Başkanı Mehmet Kaygısız, Hasan Gül, Yunanistan Sorumlusu Kani Yılmaz. Nurettin’e dedim ki, biraz da gaz verdim Nurettin’e.
Mehmet Ağar’a dedim ki ben Nurettin’le görüşüyorum. Adam bize itimat ediyor. İnsan psikolojisi çok enteresan. Şimdi sen bana dersin ki git oğlum şu işi bitir.
‘Adamı olgunlaştırdım’
Kendime de 4. adamı bulurum. Güvendiğim adama derim ki Mehmet ağabeyin de... Adam yapar. Ama senin karşına gelip de ‘tamam mı aslanım koçum’ şöyle bir yaptın mı, psikolojik bir şey.
Ben adamı olgunlaştırdım. Mehmet beye dedim ki ‘ağabey senden bir ricam var. Bu adamları... Bu adamların sana gelmesi. ‘Ya aslanım, koçum’ de, bir mahsuru yoksa.
‘Ne demek’ dedi. Babamın işi... Aynen tabiri bu. Nerede görüşürüz. ‘Buraya getir, kapalı görüşmeye gerek yok’ dedi. Açtım Nurettin’e ‘hemen atla gel’ dedim, Atladı geldi Ankara’ya. Doğru Mehmet Ağar’ın odasına götürdük.
‘Tamam, Nurettin sen kötü bin insan değilsin’ dedi. ‘Senin zararın kendine’ dedi ‘Belli bir yaşa geldin’ dedi. Karı kız konuştu, ‘reklam olma’ dedi. Tamam. ‘Bazı şeylerin vardı. Senden de bunu beklerdim’ dedi. Dedi ki vize problemleriniz vardır, sorun değildir dedi. Çağırdı Aslan’ı (dönemin emniyet üst düzey yöneticisi) pat pasaport. Cumartesi günü gitti kendisi daha Mehmet Ağar sefarete. Cumartesi konsolosluktan Amerikan vizesi aldı. Sabahleyin uçağa bindirdik. Nurettin’i yolladık.
Arkadan bana listeyi verdiler. (tutanakta isteği yazıyor) Ben açtım Nurettin’e ‘Nurettin liste bu’ dedim. Bak dedi ağabey’ dedi, bak dedi. Sana öyle bir müjde vereceğim ki’ dedi. Dedim oğlum akıllı ol...
‘Kaygısız devrildi’
Çok heyecanlı biliyor musun? Hissediyor. Sen git Kürt mahallesine (İngiltere-Londra’da) ağabey onu ara, bunu ara. Şey gelmiş önüne. Telefonu... İki saat sonra Mehmet Kaygısız bom diye. Bizzat kendisi. Oradan voltalan.
Bir telefon ettim konuşmadan iki-üç saat sonra. Ağabey dedi. Kaygısız devrildi’ dedi. Ulan ne diyorsun sen. Vallahi dedi. Bir haber aldın mı? ‘Ağabey kendim devirdim’ dedi.
‘Çek ettim’
Dedim ‘yaralı maralı’. ‘Mümkün değil’ dedi. Onu kimse kurtaramaz. Ulan şimdi gece arayayım mı? Hani öldü mü, ölmedi mi? Bizim Düzceli bir arkadaşımız var şeyde, İngiltere’de. Açtım ona telefon ‘Hemen Kürt mahallesine git. Böyle böyle bir hadise oldu mu öğren bana’ dedim, haber ver. Yarım saat sonra ‘ağabey adam ölmüş’ diye aradı. ‘Kim öldürmüş’ dedim. ‘Abi acayip dedikodu var. Nurettin Güven kendi vurmuş’ dedi. Açtım Mehmet Ağar’a telefon. Ağabey dedim bir tanesi vurulmuş. ‘Yapma ya’ dedi. Vallahi dedim. Aman bak şimdi işler iyi gidiyor ağabeyciğim. Bu arada...
MEHMET EYMÜR: Güzel işler yani. Böyle buna hiç kimsenin bir diyeceği yok...
13 sayfalık tape
MİT tarafından yargıya iletilen 13 sayfalık tape kaydında, Kürt işadamları Savaş Buldan, Behçet Cantürk ve Fevzi Aslan’ın infazları ve Birand’a suikast planı ve Öcalan’a operasyon hazırlıklarıyla ilgili çarpıcı diyaloglar yer almıştı. Aynı kayıtlarda, bugüne kadar üzerinde çok sözü edilmeyen başka infazlara ilişkin birincil kaynaktan aktarımların bulunduğu da görüldü.
‘İki ölüm listesi vardı’
MİT’çi Yaman Namlı, savcılık ifadesinde ölüm listeleri ile ilgili şunları söylüyor:
“Tarık Ümit’le görüşmelerimizde iki tane öldürülecek kişiler listesinden bahsediliyordu. Bunlardan biri uzun liste, diğeri kısa listeydi. Bu listelerde M.Ali Birand, Mustafa Süzer, İbrahim Tatlıses, Mahsun Kırmızıgül gibi kişilerin de isimlerinin olduğunu Ümit’ten duydum. Tarık Ümit’ten yine duyduğuma göre; bu liste gayri nizami harpçilerin daha doğrusu Özel Harp Dairesi’nin işi olduğunu, listenin MGK tarafından onaylandığını sık sık söylüyordu. Bu listelerin bilgisi ve onaylayanlar arasında özel harp kökenli JGK olan Fevzi Türkeri, Kemal Yamak isimli paşaların isimlerini sık sık duydum. Hatta bir ara Tarık Ümit bana ‘bak şerefsizler ne yapmışlar’ dedi.
Görüşme sızdı, Tarık Ümit kayboldu
MİT başkanlığı dışındaki emniyetle birlikte gerçekleştirdiği bazı olaylara ilişkin duyumları da MİT başkanlığına bizzat ben bildiriyordum. Bu kapsamda Ümit, bir gün bana 40 kişilik kısa bir liste, bir de üç haneli oluşan ölüm listesinden bahsetmesi üzerine, bu durumu MİT Başkanlığı’na ben bildirdim. Muhtemelen 18 Şubat 1995 tarihli görüşmeye MİT Başkanı beni de davet etti. Bu görüşme sızınca da Tarık Ümit 2 hafta sonra ortadan kayboldu.”
------------------------------------------------------------------------------
16 CİNAYETE 2 İDDİANAME: MÜEBBET HAPİS İSTEMİ
Özel harekat polisi Ayhan Çarkın´ın bir televizyon kanalında yaptığı şok itiraflar üzerine başlatılan soruşturmada, 1990´lı yıllarda işlenen faili meçhul 16 cinayete dair iki iddianame hazırlanmıştı. 3 Ekim 1993´te işlenen Mecit Baskın cinayetini konu edinen ilk iddianame 20 yıllık zaman aşımının dolmasına 1 gün varken kabul edilmiş ve dava açılmıştı. Diğer 15 cinayet hakkında da 2. iddianame hazırlandı ve ilk dava ile birleştirilmesi talep edildi. 3 Ocak 2014'te kabul edilen bu iddianame ile Ağar ve diğer sanıklar hakkında 2. dava açıldı.
Her iki iddianamede de eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, emekli Yarbay Korkut Eken ile Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin´in de aralarında bulunduğu 12 kişi hakkında ağır cezalar talep ediliyor. İddianamelerde ´suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgütün faaliyetleri çerçevesinde taammüden adam öldürmek´ ile suçlanan bu kişiler hakkında ´ağırlaştırılmış müebbet´ hapis cezası isteniyor. İddianamelerde, itiraflarıyla soruşturmanın başlamasına neden olan Ayhan Çarkın da sanık konumunda.
(11 Temmuz 2014, 12:09), son güncel.: (11 Temmuz 2014, 18:56)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ağar-Çarkın davası duruşmaları
Ağar´a yeni dava açıldı
Susurluk infazlarına iddianame
Ağar´a infaz telefonu
MİT kayıtları Ağar´ı gösterdi
MİT: İnfazlar Ağar ekibinin işi
Ağar iddianamesi kabul edildi
Ağar´a yeni şok: 16 müebbet
Çarkın´ın Susurluk cinayetlerine dair itirafları ve yürütülen soruşturma manşetlerimiz
Çarkın´ın itirafları dosyaları açtırdı
Mehmet Ağar´ın Susurluk´tan yargılandığı dava manşetlerimiz
Çiller´e AĞAR tehdit: Ülkeyi kana bularım
Yıllardır izi bulunamayan MİT´çi Tarık Ümit için korkunç iddia
Susurluk Davası: Mehmet Ağar´a hapis istemi
Ağar´ın Susurluk´tan yargılandığı dava ertelendi
Çarkın´ın itirafları Ağar davasında
Ağar´ın korkusu: Duvar yıkılıyor mu?
Susurluk silahlarının belgesi çıktı
Ağar hafif cezayla kurtarıldı
Zanlıları elimizden Ağar aldı
Ağar´a 130 sayfalık gerekçe
Çiller, Yılmaz ve Ağar da dosyada
Çarkın: Cinayetleri MGK biliyordu
Çarkın´ın itirafları: MGK üyelerine sorgu hazırlığı
Eski Bakan ölüm listesini doğruladı
Demirel ve 34 kişiye suç duyurusu: Susurluk infazları
Liderlerin MGK´da cinayet atışması
Yeşil´den Köşk ve MGK´ya telefonlar
Behçet Cantürk dosyası açıldı
Ölüm Üçgeni dosyası yeniden açıldı
İddianamede Sapanca Üçgeni
Mehmet Eymür gözaltına alındı
Eymür serbest bırakıldı
Eymür´ün ifadesi dışarı sızdı
Eymür yeni soruşturmaları başlatacak
Susurluk skandalı ve cinayetlerine dair çeşitli devlet kurumlarınca hazırlanan raporlar
Susurluk dosyası Ergenekon davasında
Ergenekon, Balyoz ve diğer iddianamelerde arama yap