Balyoz davasında avukat görevlendirmediği gerekçesiyle İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve 10 yönetici ´şüpheli´ sıfatıyla ifadeye çağırıldı. Baro´ya bir darbe de Meclis´ten geliyor. Balyoz davasında sanık avukatları ile mahkeme heyeti arasında gerilime yol açan ´avukatın yokluğunda karar verilip verilmeyeceği´ tartışmasını bitirecek yasanın komisyona geldiği ileri sürülüyor.
24.05.2012 11:13 Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı, Balyoz davasına bakan özel yetkili İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi´nce yapılan suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturma kapsamında, İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ile 10 yönetim kurulu üyesini ifadeye çağırdı. Başsavcılıktan, İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve 10 yönetim kurulu üyesine, ´yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs etmek´ suçu kapsamında yürütülen soruşturmada ´şüpheli´ sıfatıyla ifade vermeleri için yazı gönderildi. Kocasakal ve diğer baro yöneticilerinin kendilerine tebligat ulaştıktan sonra 7 gün içinde ifadeye gelmesi istendi. Başsavcılığın, ayrıca ´Balyoz Planı´ davası kapsamında mahkemenin talebine rağmen baro tarafından avukat görevlendirilmemesini de ´görev suçu´ olarak değerlendirdiği ve bu konuda soruşturma yapılabilmesi amacıyla gerekli iznin verilmesi için Adalet Bakanlığı´na yazı gönderdiği öğrenildi.
-Duruşmaya izinsiz girdiler, mahkemeyi eleştirdiler, çekip gittiler-
Balyoz davasının son duruşmalarında avukatlar savunma haklarının engellendiği gerekçesiyle durumu protesto etmiş ve duruşmalara katılmamışlardı. İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve 10 yönetici duruşma salonuna gelerek bildiri niteliğinde bir açıklama okumuşlardı. Kocasakal, savunma hakkının engellenmesinin kaygı verici boyutta olduğunu söylemiş, ?Yargı sadece hakim ve savcıdan ibaret değildir. Yargılama keyfi biçimde yürütülemez? şeklinde açıklama yapmıştı. Mahkeme Başkanı ise kimsenin mahkemeye talimat vermek durumunda olmadığını söylemişti. Mahkeme, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı´na suç duyurusunda bulunmuştu. Suç duyurusunun ardından Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı´nın başlattığı soruşturmanın ardından baro yöneticileri şüpheli sıfatıyla ifade vermeye çağrıldı. Ayrıca İstanbul Barosu´nun Balyoz davasına talep edilmesine rağmen avukat görevlendirmemesi de soruşturmanın konularından biriydi. Bunu bir görev suçu olarak niteleyen başsavcılık Adalet Bakanlığı´na durumu bir yazıyla bildirmişti.
-Mahkemenin suç duyurusu-
İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve 10 yönetim kurulu üyesi, ´Balyoz Planı´ davasının 6 Nisan 2012 tarihinde yapılan 90. duruşmasına katılmıştı. Bazı beyanlarda bulunan Kocasakal, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti Başkanı Ömer Diken´in müdafilik ilişkisi olmadığı için avukat olarak salonda bulunamayacaklarını bildirmesi üzerine, beraberindekilerle duruşma salonundan ayrılmıştı.
Duruşma sonunda, İstanbul Barosu Başkanı ve yönetim kurulu üyesi olan 10 avukatın sabahki oturuma, herhangi bir izin almadan, cübbelerini giymiş olarak gelip, sanık avukatları için ayrılan bölüme oturduklarını ifade eden mahkeme heyeti, kendilerine sorulduğunda Avukatlık Kanunu´na göre baro yönetiminin tespitte bulunabileceğini belirtip, yargılamadaki adil olmayan uygulamaların giderilmesini istediklerini söylediklerini kaydetmişti. Mahkeme heyeti, İstanbul Barosu Başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin duruşma salonuna giriş şekilleri, yargılamayı yapan mahkemeye talimat verir şeklindeki tavır ve konuşmalarına dikkati çekerek, bunların mahkemeyi denetlemeye yönelik görüşlerini bildirdiklerini vurgulamıştı.
Anayasa´da ´Hakimlerin görevlerinde bağımsız oldukları, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verebilecekleri, hiçbir organ, makam, merci veya kişinin yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremeyecekleri´ şeklinde düzenleme olduğunu belirten mahkeme heyeti, baro yönetiminin, mahkemelerinin talepleri reddetmesi yönündeki kararlarını denetleme yetkisi ve görevinin olmadığını dile getirmişti.
Baro yönetiminin bu davranışının ´adil yargılamayı etkilemeye yönelik olduğunu´ belirten mahkeme heyeti, mahkemeye sundukları dilekçede isimleri olan İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve yönetim kurulu üyesi 10 avukat hakkında gereğinin yapılması için Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı´na suç duyurusunda bulunulmasına, Türkiye Barolar Birliği´ne de yazı yazılmasına karar vermişti. (AA, DHA)
BAROYA BİR DARBE DE MECLİS´TEN
Darbeci Baro´ya bir darbe de Meclis´ten geliyor. Balyoz davasında sanık avukatları ile mahkeme heyeti arasında gerilime yol açan ´avukatın yokluğunda karar verilip verilmeyeceği´ tartışmasına Meclis el atmıştı. Ak Parti´nin hazırlayıp Meclis Başkanlığı´na sunduğu yasa teklifine göre mahkemeler, çocuklarla ilgili yargılamalar hariç avukatın yokluğunda da karar verebilecek. Ceza muhakemesi yasasının 188. maddesinde yapılan değişikliğin gerekçesi teklifte şöyle belirtilmişti:
?Bu düzenleme, özellikle çok sanıklı ve karmaşık davalarda zorunlu müdafilerin değişik gerekçelerle karar duruşmasında bulunmaması nedeniyle karar verilmesine engel olmakta ve yargılamanın gereksiz uzamasına sebebiyet vermektedir. Bu noktadan hareketle, maddede yapılan değişiklikle, savunma hakkını da kısıtlamaksızın Cumhuriyet Savcısının esas hakkındaki mütalaasının zorunlu müdafiin de hazır bulunduğu duruşmada açıklanmış olması veya bu mütalaanın zorunlu müdafie yazılı olarak tebliğ edilmiş olması durumlarında, kabul edilebilir bir mazereti olmayan zorunlu müdafiin yokluğunda da karar verilebileceği düzenlenmiştir.?
-Yasa değişikliği komisyonda-
Yasa değişikliğinin Meclis komisyonuna geldiği ileri sürülüyor. Balyoz davasında sanık avukatları duruşmalara katılmayarak yargılamayı durdurmaya çalışıyor. Mahkeme heyeti bu engellemeyi aşmak için İstanbul Barosu´ndan yeni avukatlar talep etti. Ancak Baro kabul etmiyor. Balyoz ve Ergenekon davalarını kilitleyecek bu ´Yargıya Darbe Planı´nın İstanbul Barosu´nun ürünü olduğu ileri sürülüyor. Hükümetin bu planı boşa çıkaracak yasa hazırlığı ise Baro´da paniğe neden oldu. Baro´nun savunmanın ötesine geçerek açıkça Balyoz sanıklarıyla örgütsel işbirliği yaptığı kanaatini uyandıran bir ortak boykota girmesi üzerine hazırlanan yeni yasa değişikliği 2010 yılında yapılan anayasa referandumunu hatırlattı. 2010´daki referandumda, cuntanın yargıdaki uzantılarını şok eden anayasa değişiklikleri halk oyuna sunulmuş, ´Evet´ çıkması üzerine darbecilerin yargılanmasını engelleyen bir çok yasa maddesi değiştirilmişti. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(24 Mayıs 2012, 11:13)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Sanıklar, avukatları ve İstanbul Barosu ortak yapımı ´Balyoz davasını kilitleme´ planı manşetlerimiz
SAVCILIĞIN ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASININ TAMAMINI (920 sh) OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Flaş!!! Balyoz: Savcıdan esas mütalaa
Balyoz planı ve davasıyla ilgili manşetlerimiz
1. Balyoz iddianamesinde ara
2. Balyoz iddianamesinde ara
3. Balyoz iddianamesinde ara
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap
Ergenekon, Balyoz ve benzer davaları engelleme girişimleri