109. duruşmada Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Danıştay saldırısının daha önce araştırılması gerekirken araştırılması ihmal(!) edilmiş karanlık ayrıntılarının araştırılmaya devam edilmesini talep etmişti. Silivri´de süren Ergenekon davasından hazzetmeyenler, uzun süre şu soruyu gündemden düşürmediler: ´İddia edildiği gibi Danıştay saldırısı Ergenekon´un kanlı eylemiyse, Ankara´daki mahkeme bunu neden görmedi?´ Gerçi, aynı çevreler, Yargıtay´ın iki davayı birleştirme kararından sonra bu sorudan vazgeçmişti. Ama soru şimdi yeniden gündemde: Ankara´daki savcılar, cinayeti yeterince soruşturmamış olabilir mi? Bu sorunun güncellenmesinin nedeni, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların önceki günkü duruşma esnasında Danıştay saldırısı ile ilgili olarak gündeme getirdiği taleplerde gizli. Basit bir cinayette bile sorulması gerekenleri Danıştay davasına bakan Ankara´daki savcı ve mahkeme heyeti sormayınca, kanlı saldırıda çok sayıda karanlık nokta kaldı. Çok organize işlendiği açık olan saldırı yeterince soruşturulmayınca işi azmettiren üst konumdakiler karanlıkta kaldı. Bu soruşturmanın tekrar yapılma ihtimali ve kemalistlerin kemalistleri kemalizm adına öldürttüğünün ortaya çıkıyor olması Kontrgerillacıları tedirgin ediyor. Gece geç saatlere kadar süren 110. duruşmanın ardından ara kararları açıkladı. Savcı Pekgüzel´in talebi doğrultusunda Danıştay saldırısıyla ilgili çok sayıda eksik soruşturulmuş veya hiç soruşturulmamış ayrıntıların araştırılmasına hükmetti.
FLAŞ!!! Danıştay Saldırı soruşturması asıl şimdi başlıyor
109. duruşmada Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Danıştay saldırısının daha önce araştırılması gerekirken araştırılması ihmal(!) edilmiş karanlık ayrıntılarının araştırılmaya devam edilmesini talep etmişti. Silivri´de süren Ergenekon davasından hazzetmeyenler, uzun süre şu soruyu gündemden düşürmediler: ´İddia edildiği gibi Danıştay saldırısı Ergenekon´un kanlı eylemiyse, Ankara´daki mahkeme bunu neden görmedi?´ Gerçi, aynı çevreler, Yargıtay´ın iki davayı birleştirme kararından sonra bu sorudan vazgeçmişti. Ama soru şimdi yeniden gündemde: Ankara´daki savcılar, cinayeti yeterince soruşturmamış olabilir mi? Bu sorunun güncellenmesinin nedeni, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların önceki günkü duruşma esnasında Danıştay saldırısı ile ilgili olarak gündeme getirdiği taleplerde gizli.Basit bir cinayette bile sorulması gerekenleri Danıştay davasına bakan Ankara´daki savcı ve mahkeme heyeti sormayınca, kanlı saldırıda çok sayıda karanlık nokta kaldı. Çok organize işlendiği açık olan saldırı yeterince soruşturulmayınca işi azmettiren üst konumdakiler karanlıkta kaldı. Bu soruşturmanın tekrar yapılma ihtimali ve kemalistlerin kemalistleri kemalizm adına öldürttüğünün ortaya çıkıyor olması Kontrgerillacıları tedirgin ediyor. Gece geç saatlere kadar süren 110. duruşmanın ardından ara kararları açıkladı. Savcı Pekgüzel´in talebi doğrultusunda Danıştay saldırısıyla ilgili çok sayıda eksik soruşturulmuş veya hiç soruşturulmamış ayrıntıların araştırılmasına hükmetti.
Danıştay saldırısı soruşturmasındaki çok önemli eksiklikler
Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılar, Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesi´ne yönelik bombalı eylemlere ilişkin dosyada çok önemli eksiklikler tespit etti. Savcılar Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın, Ergenekon davasının 109. duruşmasında, üç yıllık yargılama sırasında araştırılmayan ya da araştırıldığı halde dosyaya konulmayan delillerin yeniden tespit edilmesini istedi. Danıştay davası sanıkları Alparslan Arslan, Osman Yıldırım ve Muzaffer Tekin´in geçmiş ilişkilerinin yeniden mercek altına alınmasını talep etti. Savcıların araştırılmasını istediği diğer şüpheli noktalar ise şunlar: Tetikçi Arslan´ın geriye dönük telefon görüşmeleri, saldırı sırasında Danıştay´da bozuk olduğu iddia edilen x-ray ve kameralar, kullanılan otomobilin köprü ve otoyol geçiş dökümleri, saldırı öncesi kalınan otelin kayıtlarının detaylıca incelenmesi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nin, savcıların bu taleplerini kabul etmesi üzerine Danıştay saldırısına ilişkin karanlık kalan bazı noktalar da aydınlığa kavuşacak. Arslan´ın Marmara Hukuk Fakültesi´nden mezun olup Sedat Peker´in avukatı Hakkı Kurtuluş´un yanında staj yaptıktan sonra kimlerle görüştüğü tespit edilecek. Arslan´ın Ayhan Parlak ve Muzaffer Tekin´in ortaklarından olduğu iddia edilen Doğuş Factoring´in avukatlığını yaparken irtibat kurduğu isimler o dönemde tartışılmıştı. Araştırmalarla, Danıştay saldırısından önce Ankara´da kaldığı otelde başka kişilerle görüşüp görüşmediği de belirlenecek.
Öte yandan, Osman Yıldırım olduğu iddia edilen Gizli Tanık 9´un Cumhuriyet´e atılan bombalarla ilgili olarak 30 Nisan 2006´da el bombalarını bize Ataşehir´de Muzaffer Tekin verdi. Bombaları başka bir odadan Rasim Görüm getirdi. Fikri Karadağ da oradaydı. şeklindeki ifadeleri doğrultusunda Arslan´ın bu tarihlerde arabasıyla gittiği yerler de tespit edilecek.
Danıştay davasında beraat eden ve ilginç şekilde beraatinin temyizi engellenen Ayhan Parlak korunuyor mu?
Danıştay saldırısında, eski Yüzbaşı Muzaffer Tekin serbest bırakıldıktan sonra olayın ´kilit ismi´ olarak kamuoyuna yansıyan Ayhan Parlak üzerindeki sis perdesi kalkmadı. Parlak´ın Alparslan Arslan ve Muzaffer Tekin ile saldırı öncesinde yaptığı ´50´ye yakın´ telefon görüşmesinin içeriği dosyaya girmedi. Tekin, davaya hiç alınmazken, Parlak hakkında Danıştay saldırısını düzenleyen gruba yardım etmek suçundan dava açıldı. Parlak, yargılama sonucunda beraat etti. Ankara savcısı, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´nin Danıştay davası hükmünü temyiz ederken sadece Parlak´ın beraat kararını bunun dışında tuttu. Yargıtay, Danıştay davası kararını bozmasına rağmen Parlak hakkındaki hükmün temyiz edilmediği için kesinleştiği iddia ediliyor. Saldırıda ölen Hakim Mustafa Yücel Özbilgen´in davaya müdahil olan yakınlarının Parlak hakkındaki beraat kararını temyiz ettiği ancak Yargıtay´ın, bu itirazı dikkate almadığı belirtiliyor.
Ayhan Parlak´ın Muzaffer Tekin´le bağlantısı ve uluslararası uyuşturucu trafiği
Bir çok uyuşturucu kaçakçılığı sebebiyle hakkında dosya bulunan Ertuğrul Yılmaz Almanya´da öldürülmüştü. Yılmaz´ın cenazesinde ise saldırının kilit ismi Ayhan Parlak boy gösteriyordu. Ertuğrul Yılmaz ve Ayhan Parlak ismi Sauna çetesi soruşturmasında da birleşmişti. Sauna soruşturmasında tutuklanan eski başkomiser T., Emniyet´te görev yaparken PKK örgütünce uyuşturucu pazarı sebebiyle Almanya´da öldürülen Ertuğrul Yılmaz soruşturmasını yürütüyordu. Ancak başkomiserin yürüttüğü soruşturma dosyası Başkent polisinin 2004 yılında yürüttüğü bir operasyonda ortaya çıkmıştı. Son model bir jipi durduran oto hırsızlığı bürosu ekipleri, Ata Ocakları eski Başkanı Ayhan Parlak´ın kullandığı otonun içinde Danıştay baskınında da kullanılan Glock marka silahlar ve polisin Ertuğrul Yılmaz soruşturmasıyla ilgili dosyasını bulmuştu. Ayhan Parlak´la bağlantısı telefon kayıtlarıyla ortaya konulan Tamer T. meslekten ihraç edilmişti. Cenaze törenine katılanlar arasında iki ilginç isim de vardı, Muzaffer Tekin ve Fikri Karadağ. Ertuğrul Yılmaz´ın Danıştay saldırısı sebebiyle gözaltına alınan Muzaffer Tekin´in doğuş Factoring şirketinden ortağı olduğu ileri sürülmüştü. ( Aksiyon)
Savcıların yapacağı incelemenin ardından birçok soru da aydınlığa kavuşmuş olacak: Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, dosyada bu kadar eksik varken nasıl hüküm kurabildi? Muzaffer Tekin, tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edildiği halde hakkında niye dava açılmadı? Ankara savcısı, niye sadece Ayhan Parlak hakkındaki beraat kararını temyiz etmeyerek kesinleşmesini sağladı? Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların son talepleri Ankara´da Şubat 2008´de karara bağlanan Danıştay davasıyla ilgili dosyada olması gereken delillerin gün yüzüne çıkarılması anlamına gelecek.
İŞTE SAVCILARIN TALEPLERİ
1) Güvenlik kamerası ve telefon kayıtları incelensin.
2) Danıştay suikastını gerçekleştirdiği iddia edilen Alparslan Arslan´ın 1 Ocak 2001 tarihinden saldırı tarihi olan 17 Mayıs 2006´ya kadar kullandığı telefon ve telefon numaralarından, arayan ve aranan kayıtları tespit edilsin.
3) Alparslan Arslan´ın sahip olduğu otomobille 4 Mayıs-16 Mayıs tarihleri arasındaki köprü ve otoyol geçiş kayıtları Karayolları Genel Müdürlüğü´nden sorulsun.
4) Saldırının gerçekleştiği gün bozuk olduğu iddia edilen Danıştay binasının güvenlik kamerası kayıtları OYAK SGS güvenlik şirketinden istensin.
5) Alparslan Arslan ile birlikte diğer Danıştay davası sanıklarının saldırıdan önce Ankara´da kaldığı otelin tüm kayıtları talep edilsin.
6) Danıştay suikastında adı geçmesi üzerine kaçan Muzaffer Tekin´in intihar girişiminde bulunduğu Çavuşpaşa´daki Ergenekon sanıklarından Mahmut Öztürk´e ait villadaki sabit telefonun geriye dönük olarak 5 yıllık kayıtları araştırılsın.
Ve 13. Ağır Ceza beklenen kararı verdi. Danıştay saldırısındaki ayrıntılar araştırılıyor. 4. Hakim Hüsnü Çalmuk devreye giriyor
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, dün görülen 110. duruşmanın ardından ara kararları açıkladı. Kendi dosyasıyla birleşen Danıştay davasının baştan itibaren araştırılmasına karar veren mahkeme çok sayıda ayrıntının araştırılmasına hükmetti. Bu kapsamda, bozuk olduğu iddia edilen Danıştay´daki güvenlik kamera kayıtlarının 3 ve 17 Mayıs 2006 tarihlerindeki kayıtlarının bozuk olsa dahi Oyak Savunma ve Güvenlik Şirketi´nden temin edilerek mahkemeye gönderilmesine hükmetti. Danıştay çevresindeki binaların da güvenlik kameralarının kayıtlarının istenmesine karar kılındı. Ayrıca, Alparslan Arslan´ın kullandığı telefon numaralarının saldırı tarihinden önceki bütün arama kayıtlarının araştırılması için Telekomünikasyon Başkanlığı´na yazı yazılmasına, Danıştay sanıklarının Ulus´taki Selvi Oteli´nde ve diğer otellerde 15-16-17 Mayıs 2006 tarihlerinde kalıp kalmadıklarının otel yetkililerinden sorulmasına, otellerin bilgisayar kayıtlarının da mahkemeye gönderilmesine, Susurluk Raporu´nun orijinalinin Mesut Yılmaz´dan istenmesine, Alparslan Arslan´a ait 34 BE 026 plakalı aracın 4 ve 16 Mayıs 2006 tarihleri arasındaki köprü ve otoban geçiş zamanlarının bildirilmesi için Karayolları Genel Müdürlüğü´ne yazı yazılmasına, ayrıca bu aracın kimin adına kayıtlı olduğunun, gördüğü satışların tarihleriyle birlikte araştırılmasına karar verdi. Osman Yıldırım´ın da aralarında bulunduğu Danıştay sanıklarına Ergenekon davasındaki sanıkları savunmayan başka avukatların atanması için İstanbul Barosu´na yazı yazılması da karara bağlandı. Danıştay´dan gelen yeni evrakların incelenmesi için ise yedek Üye Hakim Hüsnü Çalmuk görevlendirildi. Duruşma 28 Eylül´e ertelendi. ( Zaman)
İki yıl önce söyledik, ama dikkate alınmadı
Avukat Mehmet Ener: ?Ergenekon savcılarının taleplerini biz 2 yıl önce Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´nde dile getirmiştik. Bombaların araştırılması gerekiyordu. ´Danıştay´a giriş-çıkışlardaki kamera kayıtları incelensin´ dedik. Alparslan Arslan´ın çelişkili ifadeleri vardı, bunların üstüne gidilmeliydi. Şimdi özellikle Glock marka silahın nereden geldiği gibi önemli birkaç delil daha ortada. Bu nedenle yeni araştırmalar da söz konusu olacak. Silahın İzmir´den temin edildiğine dair raporlar var. Dava sürecinde Orhan Karadeniz´in koyduğu muhalefet şerhinin de bu silahın sağlanması konusunda önemli olduğu ortaya çıktı. Kısaca, 2 yıl önce Ankara 11. Ağır Ceza bu taleplerimizi yerine getirmedi, fakat İstanbul 13. Ağır Ceza şimdi bu talepleri kabul etti.?
Ergenekon davası savcılarının ve hakimlerinin değiştirilmemesinin önemi ortaya çıktı
İstanbul´daki mahkeme eksiklikleri gördü
Avukat Reşat Petek: ?Anlaşılıyor ki İstanbul´daki mahkeme, Ankara´daki davada eksiklikleri gördü. Bu eksiklikler önemli oranda örgütsel bağlantıların bilinmemesinden kaynaklanıyordu. Ergenekon davası savcılarının ve hakimlerinin yerinin değiştirilmemesinin önemi bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Çünkü bu tip önemli davalara alanında uzmanlaşmış ve özel yetkili savcılar bakmalı. Onlar nerelerden delil temin edileceğini, bu deliller üzerinden kişilerin birbirleriyle olan bağlantılarının nasıl ortaya çıkartılacağını daha net görebiliyorlar. Mesela İstanbul´daki savcıların talepleri doğrultusunda telefon konuşmaları, silah belgeleri gibi kanıtlar da dosyaya girdi. Davanın örgütsel bağlantılar araştırılmadan işlemesi mümkün değildi. Kanun böylece yerine gelmiş olacak.? ( Zaman)
Danıştay saldırısı Ergenekon´un en büyük ve cüretkar eylemiydi
Avukat Alparslan Arslan, 17 Mayıs 2006 günü Danıştay 2. Dairesi´ni basarak toplantı halindeki yüksek yargıçlara kurşun yağdırdı. Saldırıda Mustafa Yücel Özbilgin hayatını kaybederken, dönemin 2. Daire Başkanı şimdiki Danıştay Başkanı Mustafa Birden, üyeler Ayla Gönenç, Ayfer Özdemir, Ahmet Çobanoğlu yaralandı. Saldırının türban amaçlı olduğu iddia edildi, devletin en tepesindeki Cumhurbaşkanı Sezer bile irtica nutukları attı. Ancak bu histerik hedef saptırma çabaları saldırının Ergenekon Terör Örgütünün eylemi olduğu ortaya çıktıktan sonra yerini sessizliğe ve endişeye bıraktı. Kontrgerillacıların bu cüretkar provokasyonunun çökmesiyle 1990´lı yıllardan beri önde gelen laiklik savunucuları ve aydınların faili meçhul suikastlerle öldürülüp müslümanların suçlanması ezberi de bozulmuş oldu. Ergenekon örgütünün en önemli eylemi olan danıştay saldırısı başörtüsü değil darbe içindi ve tıpkı Kubilay olayı gibi askerleri müslümanlara karşı kışkırtmayı amaçlamıştı.
Saldırının Ergenekon örgütüyle alakasını gösteren deliller görmezden gelindi
Saldırı davası Ankara´da görüldü ve türban nedeniyle işlendiği kanaatine varılarak olay mahkeme tarafından müslümanlara mal edildi. Ancak İstanbul´da yürütülen Ergenekon soruşturmasında elde edilen somut deliller Ankara mahkemesinin verdiği kararın yanlışlığını ortaya koydu. Ankara 11. Ağır Ceza, aslında saldırının iddia olunan Ergenekon Terör örgütüyle ilgisi olduğunu gösteren delillerin daha önce ortaya çıkmış olmasına ve bu delillerin bizzat Ergenekon soruşturmasını yürüten savcı Zekeriya Öz tarafından mahkemeye iletilmesine rağmen saldırıyı acele ederek türbana bağladı ve o yönde ceza kararları verdi. Kamuoyunun büyük tepkisini çeken bu yanlış karar sonrası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı önemli bir karara imza attı. Başsavcılık, Danıştay saldırısı davası sanıklarının Cumhuriyet´e bomba atılması ve Danıştay saldırısıyla ilgili mahkemeye gönderilen belgeler dışında, Ergenekon soruşturmasına ait tüm belge ve beyanların getirtilerek yeniden bir karar verilmesini Yargıtay 9. Ceza Dairesi´nden istedi. Temyizi görüşen Yargıtay 9. Ceza Dairesi de, 8 sanık hakkında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´nce verilen kararı oybirliğiyle bozdu. Dairenin kararında, ´tüm dosya kapsamına göre sanıkların mensubu bulundukları iddia edilen örgütün niteliği, atılı suçların vasfının belirlenmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesi yönünden Ergenekon davası ile bu dava arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğunun iddia edilmiş olması karşısında, öncelikle davaların birleştirilmesinde zorunluluk bulunduğuna´ işaret edildi. Bu kritik ve çok önemli gelişmeler sonrası danıştay davası İstanbul´daki Ergenekon davasıyla birleştirildi.
Gerçeklerin birgün açığa çıkma huyu var..
Basit bir cinayette bile sorulması gerekenleri sormayan savcı ve mahkeme heyeti
Silivri´de süren soruşturmadan hazzetmeyenler, uzun süre şu soruyu gündemden düşürmediler: ´İddia edildiği gibi Danıştay saldırısı Ergenekon´un kanlı eylemiyse, Ankara´daki mahkeme bunu neden görmedi?´ Gerçi, aynı çevreler, Yargıtay´ın iki davayı birleştirme kararından sonra bu sorudan vazgeçmişti. Ama soru şimdi yeniden gündemde: Ankara´daki savcılar, cinayeti yeterince soruşturmamış olabilir mi? Bu sorunun güncellenmesinin nedeni, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların önceki günkü duruşma esnasında Danıştay saldırısı ile ilgili olarak gündeme getirdiği taleplerde gizli. Savcılar mahkemede ona yakın talepte bulunuyor. Mesela, Alparslan Arslan´ın kullandığı telefonların 17 Mayıs 2006´dan geriye dönük kayıtlarının tespiti. Saldırı sırasında bozuk olduğu açıklanan Danıştay binasının güvenlik kamerası kayıtlarının OYAK güvenlik şirketinden istenmesi. Saldırganın kullandığı aracın otoyol ve köprü geçişlerinin geriye dönük olarak bulunması bunlardan bazıları. Danıştay saldırısından sonra bunların çoğu gazeteciler tarafından araştırılmış ve haber olarak yayınlanmıştı. Alparslan Arslan ile Muzaffer Tekin arasında çok sayıda telefon görüşmesi olduğu tespit edilmiş, hatta bu ikilinin ticari ilişkileri bile gündeme gelmişti. Danıştay girişindeki x-ray cihazının iki gün önce bozulduğu, Alparslan Arslan´ın arabasının bir gün önce hangi parkta kaldığı bile haberlere konu olmuştu. Bazı gazeteler Alparslan Arslan´ın aracında bulunan gazeteye kadar yazmıştı.
Danıştay saldırını soruşturur gibi yapan savcı Demirci´nin Başbakan´a hakaretleri
Savcıların taleplerine bakınca Danıştay saldırısı ile ilgili soruşturmanın asıl şimdi başladığını söylemek mümkün. Çünkü savcıların talepleri, sıradan bir cinayette bile ilk yapılması gerekenler arasında yer alıyor. Katilin telefonunun geriye doğru soruşturulması, saldırganın cinayet bölgesine nasıl geldiğinin tespiti, geldiği araçta yalnız olup olmadığının bulunması. Bunları bulmak gelişen teknolojide çok kolay. Köprü ve otoyol kameraları her şeyi kaydedebiliyor. İstanbul´daki savcılar şimdi bunları istiyor. Malum, Danıştay cinayetini önce Ankara´daki savcılar soruşturmuştu. Acaba onların soruşturmasında bu bilgiler mevcut değil mi? Alparslan Arslan, arabasıyla İstanbul´dan Ankara´ya gelirken kiminle yolculuk etti? Bu bilgiler davayı irtica gerekçesiyle karara bağlayan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Orhan Karadeniz´in önüne gelmedi mi? Karadeniz, emekli olduktan sonra gazetecilere yaptığı açıklamada Ergenekon´la bağlantılı delil bulamadıklarını söylemişti. Hakimlerin önüne delilleri getirecek olan elbette savcılardır. Mesela davanın soruşturmasında bulunan Salim Demirci.Kamuoyu kendisini internete düşen ses kaydından tanıyor. Diyarbakır´ı nasıl mum edeceğini anlatıyordu uzun uzun. Başbakan ve bürokratına karşı ağır sözler söyleyebilecek kadar cesur bir savcı. Böyle bir savcının cinayeti yeteri kadar soruşturmaması düşünülebilir mi? Ama görülen o ki, Ankara´dan gelen dava dosyasında eksiklikler var. Ve savcılar cinayetin soruşturulmayan kısmına bakıyor. (Zaman)
Kubilay olayının son versiyonu provokasyonda rol alan Danıştaycılar
Danıştay saldırısının yıldönümünde Danıştay Başkanı Mustafa Birden Yargıtay ve yerel mahkemelerin kararlarına rağmen saldırının ´laik cumhuriyete yönelik´ olduğunu savunmuştu. Birden´in, Anıtkabir Özel Defteri´ne yazdığı notta şu ifadeler dikkat çekmişti: Yüce Atatürk, Danıştay´ımıza ve onun şahsında demokratik ve laik cumhuriyetimize yapılan menfur saldırının yıldönümü olan bugün...Danıştay daire başkanı Salih Er de gördüğü rüyasını anlatıyor ve AK Parti hükümetinin ülkeyi yanlış yönlere götürdüğünü, karşısında direneceklerini belirtiyor ve Başkan Birden gibi o da danıştay saldırısının müslümanların bir eylemi olduğunu iddia etmeyi sürdürüyordu. Yargıtay´ın olayın türban işi olmayıp fiili ve hukuki irtibatlar sebebiyle Ergenekon Terör Örgütü işi olma olasılığını yüksek görüp davaların birleştirilmesini istemesini bile bu kişilerin görmezden gelerek saldırganlara dokunmaması ve Ergenekon soruşturmasını yerden yere vurması ilk anda şaşırtsa da aslında şaşırtmıyor. Bu konuda kafa karıştıran ilk örnek daha saldırının hemen peşinden gelmişti. Saldırıya uğrayan Danıştay heyetinde yeralan Tansel Çölaşan´ın katil Alparslan Arslan´ın saldırıyı türban için yaptığını Allah´ın askeriyim dediğini ve Allahuekber şeklinde tekbirler getirerek kurşun yağdırdığı şeklinde basına verdiği iddiasının heyette yeralan diğer Danıştay üyelerince yalanlanmıştı ve bu ayrıntı Tansel Çölaşan ne yapmak istiyor? sorusunu sordurtmuştu. Yargı camiası içinden Sabih Kanadoğlu, Eminağaoğlu, Özdemir Bozok, Muammer Aydın ve daha bir çok örneği verilebilecek yargı elemanlarının Ergenekon soruşturmasına iyi niyetli olmadığı kesin olan eleştirileri ile Ergenekon Terör Örgütü´nün yargı camiasına örgütsel veya en azından sempatizan düzeyinde ne kadar sızmış olduğu görülebiliyor. İtalya´daki Gladio soruşturmasına giderek daha çok benzemeye başlayan Ergenekon soruşturması, en büyük direnişi tıpkı orada olduğu gibi burada da yargı camiasından görüyor.
Saldırı türban işi diyen eski hakim: ´Gelen belgelerde bağ yoktu. Olsa da diyecek bir şey yok. Bu zaten bir örgüt davası. Öcalan davasıyla tüm PKK davaları birleşti mi? Öyle işin içinden çıkılmaz olur´
Saldırıyı türbana bağlayan eski DGM hakimi Ergenekon´la bağı bir türlü kuramamış(!) itirazları da reddetmişti
Bir üyenin hayatını kaybettiği kanlı Danıştay baskını ve Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalar ilişkin davayı, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi karara bağlamıştı. Sanık avukatlarından Mehmet Ener´in bütün itirazlarına rağmen, mahkeme Danıştay davası ile Ergenekon soruşturması arasında bağlantı bulunmadığına işaret ederek dosyayı karara bağlamıştı. Emekli Mahkeme başkanı Orhan Karadeniz kararın ardından yaptığı açıklamalarda, Ergenekon soruşturması ile Danıştay davası arasında bağlantı kuramadıklarını, Ergenekon soruşturmasını yürüten Savcı Zekeriya Öz´ün bağlantıyı gösteren herhangi bir belge göndermediğini açıklamış, Öz´ün bağlantıyı gösteren kanıtları içeren yazı yazdığı ortaya çıkınca da hatırlamadığını söylemişti.
Saldırıdaki başörtüsü tezi çöktü. Kemalistler kemalistleri kemalizm adına öldürtüyor..
Danıştay davasına bakan 11. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık ve müdahil avukatların ısrarlarına rağmen saldırıda Ergenekon bağlantısı olmadığına karar vermişti. Başkanlığını sonradan emekli olan Orhan Karadeniz´in yaptığı mahkeme heyeti, gerekçeli kararda saldırının başörtüsü için yapıldığına hükmetmişti. Yargıtay´ın kararı bozması, ´başörtüsü tezini´ çürütürken, örgüt bağlantısını ortaya koydu.
YEREL MAHKEME KARARI
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, davada sanık Alparslan Arslan´ı, ´cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası´nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya, yerine yeni bir düzen getirmeye, fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek´ suçundan Türk Ceza Kanunu´nun (TCK) 309/1. maddesi uyarınca ve ´Danıştay 2. Dairesi Başkanı Mustafa Yücel Özbilgin´i, tasarlayarak ve yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmek´ suçundan TCK 82. maddesinin (a) ve (g) bentleri uyarınca ayrı ayrı 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırmıştı. Mahkeme, sanıklar Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır hakkında da ´Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası´nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya, yerine yeni bir düzen getirmeye, fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek´ suçundan TCK´nın 309/1, maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermiş, cezalar TCK´nın 62. maddesi uyarınca müebbet hapis cezasına çevrilmişti. Sanık Süleyman Esen de ´Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası´nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya ve yerine başka bir düzen getirmeye teşebbüs etmek amacıyla kurulan silahlı suç örgütünün üyesi olmak´ suçundan Türk Ceza Kanunu´nun (TCK) 314/2. maddesi ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasası´nın 5. maddesi uyarınca 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Sanığın duruşmadaki olumlu hal ve tavrını göz önünde bulunduran mahkeme, TCK´nın 62. maddesi uyarınca Esen´in 6 yıl 3 ay hapisle cezalandırılmasına karar vermişti. Mahkeme, Esen´i ayrıca ´patlayıcı madde bulundurmak ve taşımak´ suçundan TCK 1/2 ve 62. maddeleri uyarınca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis cezasına çarptırmıştı. Sanıklar hakkında ´Patlayıcı madde bulundurmak ve taşımak´, ´kişiler arasında korku, kaygı ve panik yaratacak şekilde patlayıcı madde kullanmak´, ´tasarlayarak ve yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüse yardım etmek´ suçlarından çeşitli hapis cezaları da veren mahkeme, sanıklardan Aykut Metin Şükre, Ayhan Parlak ve Salih Kurter´in de üzerlerine atılı suçlardan ayrı ayrı beraatlarına karar vermişti.
Danıştay davası yargıcı Orhan Karadeniz müsterihti!!!
Danıştay davasını 19 Temmuz 2008´de karara bağlayan Ankara 11. Ağır Ceza´nın eski başkanı Orhan Karadeniz, ´İddianame beklense, Ergenekon´la Danıştay bağı görülebilirdi´ tezine katılmıyor ve Gelen belgelerde bağ yoktu. Olsa da diyecek bir şey yok. Bu zaten bir örgüt davası. Öcalan davasıyla tüm PKK davaları birleşti mi? Öyle işin içinden çıkılmaz olur. diyordu.
Ergenekon iddianamesi açıklanırken iki eylemden bahsedilmişti: Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesine bomba atılması. Ancak Ergenekon iddianamesinde kurulan bağlantı, bu eylemlerin Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´de görülen davasında kurulamadı(!). Danıştay saldırısı davası ?Ergenekon iddianamesi beklenilseydi Danıştay saldırısı ile Ergenekon arasındaki bağlantı görülebilirdi? şeklinde eleştirildi. Nitekim dava bittikten sonra sanık Osman Yıldırım 10 saat boyunca Ergenekon savcısına itiraflarda bulundu. Radikal´e konuşan eski 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Orhan Karadeniz, ?Biz re´sen sorduk, orda 3-4 ay bekledik ve 3-4 ay sonra ellerindeki bütün belgeleri gönderdiler. O belgelerle dava ile bir bağlantı kuramadık. Olsa da diyecek bir şey yok. Bu zaten bir örgüt davası. Sen ona bakarsan Öcalan, hakkında dava açıldığından bütün Türkiye´deki ilgili davaların İmralı´daki dava ile birleştirilmesi gerekirdi. Vicdanen müsterihim? dedi. Danıştay saldırısı-Ergenekon bağlantısı konusundaki en somut iddiaların Danıştay saldırısı sanığı Osman Yıldırım´ın 11 Mart´ta Savcı Zekeriya Öz´e verdiği ifadelerle ortaya çıktığı görülüyor. Sanık Yıldırım´ın verdiği ifadelerin yaklaşık 10 saatlik kaset kaydı olduğu öne sürülüyor. Yıldırım Danıştay saldırısının aktörleri ile Ergenekon örgütü üyeleriyle tanışıklığını ve ilişkilerini bütün detaylarıyla Öz´e anlattı. Sanıklardan Süleyman Esen´in avukatı Mehmet Ener, duruşmalarda Ergenekon bağlantısında en çok ısrar eden kişiydi. Ener ?İddianame beklenilseydi ilişkinin tümünün açığa çıkma ihtimali daha fazla olacaktı. Ancak mahkeme, Ergenekon soruşturmanın tümünü görmeden, eksik belgelerle sonuca gittiği için bağ kuramadı? diye konuşmuştu. ( Radikal)
Ergenekon Terör Örgütü´nün en sarsıcı eylemlerinden biri
Ergenekon terör örgütünün amaçlarından biri ´kaos ortamı oluşturacak eylemler yapmak´. Bu cümleyi en iyi anlatan eylem de Danıştay saldırısıdır. Cinayet gününü ve ardından cenaze töreninde yaşananları hatırlamakta fayda var. Özellikle Kocatepe´de kılınan cenaze namazında yaşananları... Cami avlusunda toplanan kalabalık, ´Türkiye laiktir laik kalacak, kahrolsun şeriat´ sloganları atıyordu. Hükümet üyeleri, sanki cinayetin failleriymiş gibi saldırıya maruz kalıyordu. Bazı bakanların korumalar eşliğinde koşmaları hala hafızalardaki yerini koruyor.
Başbakan´a küfreden savcı Ergenekon bağlantısını ısrarla görmezlikten gelmişti
Katil Alparslan Arslan, ısrarlı bir şekilde cinayeti cami avlusuna atmak istiyordu. Sağlık sorunları bulunan ihtiyar bir adamı ´şeyh´ yaptılar. Ama kısa sürede Alparslan Arslan´ın gerçek yüzü ortaya çıktı. Cinayeti birlikte planladığı arkadaşları öyle dindar görüntülü kimseler değildi. Kimi şarapçı, kimi silah kaçakçısıydı. Üstelik, saldırı planını birahanede yapmışlardı. Üstünde çıkan kimlikler, kayıtlara geçen telefon trafiği, iş ilişkileri, takip ettiği davalar, hepsi ulusalcı kesime işaret ediyordu. Muzaffer Tekin başta olmak üzere Ergenekoncularla yakın ilişkileri vardı. Ne yazık ki medyaya yansıyan, aylarca tartışılan bu konular mahkeme sürecine, davaya, duruşma salonuna yansımadı. Çünkü bir davada bu tür iddiaları gündeme getirecek isim savcılardır. Bu davanın savcısı ilginç bir isimdi. Başbakan Erdoğan´a ve bürokratına küfre varan sözleri sarf eden biriydi. Savcı Salim Demirci´nin Youtube´a düşen konuşmalarını duymayan kalmadı. Demirci´nin saldırıdaki Ergenekon bağlantısını görmesi mümkün olmadı tabii. Kararı veren mahkemenin başkanı değişti, savcı da farklı bir görevde.
14 Ekim 2009: OYAK Güvenlik´ten rapor geldi: Bilgisayar harddiskleri akşam arızalanmış. Saldırı sonrasında devreye alınmış. Üzücü saldırı sebebiyle teknisyenler sabah binaya girip değişim yapamamışlar!!!
14 Ekim 2009: Ergenekon ile birleştirilen Danıştay davası dosyasında önemli bir gelişme yaşandı. Davaya bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nin talebi üzerine, Danıştay davasına bakan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´nin istemediği ve bozuk olduğu iddia edilen kamera kayıt dökümleri Ankara Valiliği´nden gönderildi. 97 sayfalık dökümlerde, kameraların değil görüntü kaydeden hard disklerin bozuk olduğu belirtildi. Şirketin mahkemeye gönderdiği raporda, ?Kameralar arızalı değil. Arızalı olan kamera görüntülerini kaydeden digital video kayıt cihazı hard diskleridir. Kamera kayıt sistemi kesintisiz güç kaynağına bağlı olmayıp şehir şebekesine bağlı olduğu, akşamları temizlikten sonra çalışan görevliler tarafından şalterin indirilmesi sebebiyle cihazın arızalandığı tespit edilmiştir´ denildi.
Saldırıdan birkaç saat sonra harddiskler takılmış
Raporda, kanlı saldırdan bir gün önce arızalanan cihazların saldırıdan bir kaç saat sonra takıldığı belirtilerek ´16.05.2006´da öğleden sonra digital görüntüleme ve kayıt cihazının görüntü kayıtlarını tutmuş olduğu hard disk ünitesinde arıza meydana gelmiştir. (...) Değişim işlemi, ancak 17.05.2006 tarihi sabahında yerine getirilebilmiş. Meydana gelen üzücü olaydan dolayı teknik servis ekibi binaya ilerleyen saatlerde (saat 14.45´te) girebilmiştir´ denildi. ( Star)
Abdullah Harun
(03 Eylül 2009), son güncel.: (14 Ekim 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Danıştay saldırısının Ergenekon davasıyla birleştirilmesi manşetlerimiz
Kontrgerilla´nın yargıdaki örgütlenmesi