Paralel yapı mensuplarının son terör olaylarına yaklaşımı ihanet derecesine vardı. Son örnek olarak ağlayan PKK'lının itiraflarına rağmen paralel yapı Cizre'de halkın devlet tarafından mağdur edildiğini iddia etti. Öte yandan paralel yapı mensupları, 1 Kasım seçimlerinde oylarını yine HDP'ye vereceklerini açıkça beyan etmeye başladı.
13.09.2015 09:44 Terör örgütü PKK'nın yığınak yapıp üs haline getirdiği ve 200'e yakın YDG-H üyesi ile Türkiye Cumhuriyet Devleti'ne savaş başlattığı Cizre'de 8 gün boyunca yoğun çatışmalar yaşandı. Sokağa çıkma yasağının kalkmasının ardından ilçede hayat normale döndü. Cizre'ye giren paralel yapının ajansı Cihan ise ancak PKK'nın yayın organı Fırat Haber Ajansı'nın servis edebileceği tarzda haberler yayınladı.
Paralel yapının yayın organı Cihan Haber Ajansı'nın dün yayınladığı Cizre haberinde PKK'ya tek bir laf edilmezken, yaşananların sorumlusunun devlet olduğu belirtildi. Genel müdürlüğünü Zaman yazarı Abdülhamit Bilici'nin yaptığı Cihan'ın servis ettiği Cizre haberleri sosyal medyada da büyük tepki gördü.
Cihan haber ajansı, herkese açık olan web sitesinden yayınladığı Cizre haberinde, terör örgütü PKK'nın içeriden kuşatıp üs yaptığı ilçede yaşananlardan devleti sorumlu tuttu.
İşte o haberin ekran görüntüsü:
------------------------------------------------------------------------------
FETÖ medyasında PKK’yı aklama telaşı
PKK’nın sözde özerlik ilan ettiği, bomba ve silah yığınağı yaptığı Cizre’ye Mehmetçiğin yaptığı operasyona PKK medyasından daha çok paralel yapıdan tepki geldiği söylenebilir. Fetullahçı yazar Ergun Babahan “En korkunç terör devlet terörüdür” diyerek PKK’nın kanlı eylemlerini aklamaya, Mehmetçiği de itibarsızlaştırmaya çalıştı.
PKK'yı aklama telaşı içine düşen FETÖ medyası her gün yeni bir ihanete imza atıyor. PKK'nın gazetesi Özgür Gündem ile aynı manşetleri atan Zaman, Bugün, Meydan ve Millet gazeteleri artık açık açık eli kanlı terör örgütü PKK'yı desteklemekten çekinmiyor. FETÖ medyası yazarları açık açık HDP'ye oy vereceklerini açıklarken, FETÖ üyesi polislerin PKK örgütüne istihbarat sağladığı iddiası üzerine soruşturmalar başlatılıyor.
ERGUN BABAHAN'DAN PKK'YA TAM DESTEK!
7 Haziran seçimlerinden önce kapı kapı dolaşarak HDP'ye oy toplayan Fetullahçı örgüt, seçimlerden sonra açık açık PKK terörüne destek veriyor. Masum insanların himmet paralarıyla finanse edilen gazetelerde PKK propagandası yapan FETÖ, PKK'yı aklamak için her yalana başvururken, Mehmetçiği itibarsızlaştırmak ve moralini bozmak için inanılmaz haberlere imza atıyor. FETÖ medyasının köşe yazarları da PKK'yı aklarken açık açık HDP'ye oy toplamaya çalışıyor. Bu isimlerden biri de FETÖ'nün Millet gazetesi yazarı Ergun Babahan.
CİZRE'DE TERÖR ÖRGÜTÜ YOKMUŞ, DEVLET CEZA VERMEK İÇİN GİTMİŞ!
"Şampiyonluk kupası Pensilvanya'ya g..sin" diyerek Fetullah Gülen'e hakaret ettikten sonra aforoz edilen, Gülen'e biat ederek FETÖ medyasında yazmaya başlayan Ergun Babahan, bugünkü yazısında PKK'ya tam destek verdi. "PKK gücünü Suriye'ye kaydırdığı için henüz Türkiye'de savaşa başlamadı" diyerek hezimete uğrayan PKK'ya moral vermeye çalışan Babahan, Cizre'de operasyon başlatan Mehmetçiği "en korkunç terör örgütü" ilan etti. Cizre'de özerklik ilan eden, tonlarca bomba depolayan, evlerde binlerce silah ve mühimmat saklayan, güvenlik kuvvetlerimizi şehit eden teröristlerin AK Parti'ye oy vermediği için cezalandırıldığını iddia ederek PKK medyasının bile söylemeye cesaret edemediği yalanlara başvurdu.
BABAHAN PKK'YA MORAL VERİYOR!
PKK'nın birliklerini Suriye'ye kaydırdığı için Türkiye'de henüz savaş başlatmadığını iddia ederek PKK'ya moral veren, KCK'nın eylemleri tüm Türkiye'ye yayabileceğinin işaretini veren Babahan, Suriye'deki PYD'nin de savaşa dahil olacağını söylemekten çekinmedi. Satır aralarında açık açık Türkiye'yi tehdit eden, Mehmetçiği itibarsızlaştırmaya çalışan Babahan, "artık karşımızda uluslararası saygınlığı olan silahlı bir Kürt hareketi var" diyerek PKK'yı legal bir örgüt gibi gösterdi ve propagandasını yaptı.
------------------------------------------------------------------------------
PARALEL OYLAR HDP'YE
Paralel medyanın önemli kalemlerinden gazeteci yazar Nazlı Ilıcak, 1 Kasım'da tekrarlanacak genel seçimlerde oyunu tekrar HDP'ye vereceğini açıkladı.
7 Haziran'da yapılacak genel seçimlerde oyunu HDP'ye veren ve bundan pişman olmadığını açıklayan gazeteci yazar Nazlı Ilıcak Bugün gazetesindeki köşe yazısında 1 Kasım'da yapılacak genel seçimlerde oy vereceği partiyi açıkladı.
Yenişafak'ın haberine göre; 'HDP=PKK' denilerek oy verecek insanları korkutmak ve sindirmek yolunun seçildiğini ileri süren Nazlı Ilıcak, çirkin bir oyun oynandığını ve bu yüzden 1 Kasım genel seçimlerinde oyunu HDP'ye vereceğini söyledi. HDP'nin şiddet çağrısını ve PKK'ya desteğini görmeyen Ilıcak, "Zira özellikle AK Parti ile kıyas edildiğinde HDP, çok daha barışçıl bir tavır sergiliyor" dedi.
Ilıcak: Demirtaş için oy kullanacağım
Nazlı Ilıcak, 7 Haziran'da da oyunu HDP'ye vereceğini açıklamıştı. "HDP barajın altında kalırsa, temsilde adalet büyük yara alacaktır" diyen Ilıcak yazısında "HDP'nin %10'luk barajı geçmesi, sadece kendilerine değil, bütün Türkiye'ye yarayacaktır. Barajın bir anlamı kalmayacak, düşürülmesi yönündeki çabalar muhtemelen başarıya ulaşacaktır. Bu kadar erken söylenir mi bilemiyorum ama gerekçeleriyle birlikte, önümüzdeki seçimlerde kime oy vereceğimi açıklıyorum: Selahattin Demirtaş için oy kullanacağım" ifadelerini kullanmıştı.
------------------------------------------------------------------------------
GÜLERCE: CEMAAT HDP DARAĞACINDA
PKK ve HDP'ye bu örneklerde görüldüğü gibi yakınlık göstermesi nedeniyle cemaat medyasına tepkiler geliyor. Cemaatin eski ileri gelenlerinden Zaman yazarı Hüseyin Gülerce'nin Star'daki yazısında şu satırlar yer aldı:
"Bir zamanların “Hizmet Hareketi” artık “Gülen Cemaati”dir. Bu cemaat, bütün dostlarını kaybetmiş; yerli, milli ve bağımsız olma iddiasını yitirmiştir. En önemlisi, mütedeyyin büyük kitle indinde itibar ve güven kaybına uğramıştır.
Bu itibar ve güven kaybının en önemli iki sebebi şudur:
1. İslami bir sivil toplum kuruluşu olarak, gelenekte örneği olmayan şekilde, ülkeyi yönetenlere savaş açılmıştır. Tamam, âlimler idarecilerin yanlışlarına tavır koyar, zulme karşı çıkarlar. Ama fert olarak seslerini yükseltirler. Seneler süren bir hazırlıkla, emniyet istihbaratını, yargının kilit noktalarını ele geçirip tek bir kişinin hayal dünyasını, koskoca bir ülkede, herkesin gözünün içine baka baka ikame etmeye kalkmazlar. Halkın yüzde 52’sinin ilk turda Cumhurbaşkanı seçtiği bir insana, “Firavun, Nemrut, münafık, Yezid” iftira ve suçlamaları ile saldırmazlar. Bir zamanlar, Fethullah Gülen, hep Mevlana hazretlerinin günümüzdeki bir siması gibi anlatılırdı. Şimdi ise şöyle bir soru ile karşı karşıyayız: Hz. Mevlana’nın, idare içinde, birbiriyle irtibatlı ve talimatları sadece kendisinden alan istihbaratçıları, askerleri, kadıları olmuş mudur?
2. F. Gülen’e, “seçilmiş kurtarıcı” olarak inandıkları için onun her kararını meşru, tek doğru ve tartışılmaz bildiler. Bu yüzden de makul insanlara göre insafsız savrulmaların içine yuvarlansalar da, yanlış ve tehlikeli bir yola saptıklarını kabul etmediler, etmiyorlar. Mesela ilk savrulmalardan biri, 30 Mart yerel seçimlerinde kapı kapı dolaşıp CHP’ye oy istemeleri oldu. Mütedeyyin kitlenin geleneksel çizgisinde, CHP’ye oy istemek bir travmadır. Nitekim Kastamonu’da yıllarca Hizmet’e himmet etmiş eşraftan bir insana gidip CHP’ye oy istediklerinde, o insan sabaha kadar uyuyamamış; “Allah’ım ben ne yaptım ki, bunlar beni CHP’ye kendisinden oy istenecek biri gibi gördüler?” diye inlemiştir...
Şimdi daha büyük bir savrulma yaşıyorlar, HDP’ye destek veriyorlar. Gülen medyası, 7 Haziran seçimlerinde HDP’ye oy verilmesi için ne güzellemeler yaptı. Hele 7 Haziran sonrası, HDP’nin barajı geçmesiyle, AK Parti’nin tek başına iktidarı kaybetmesine ne kadar sevindiler. O sevinçle, hükümeti CHP-MHP ve HDP’nin kurması için çırpındılar. Tezgâhlarını MHP bozdu. Bunu da hazmedemediler. Zaman Genel Yayın Müdürü E. Dumanlı, Devlet Bahçeli için, “bazı siyasîler, milletin vermediği anahtarı altın tepsi içinde Erdoğan’a teslim etti” diye yazdı. (3 Ağustos 2015) Hızını alamadı aynı yazıda, Demirtaş’ı övdü, “Demirtaş, hep sağduyu çağrısı yaptı; hâlâ da yapıyor” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti’nin, “yüzde 10 barajını aşan ve AK Parti’yi tek başına iktidar olmaktan mahrum eden HDP’yi parçalamak” için çabaladıklarını savundu... PKK’nın Meclis’teki temsilcisine sahiplenmek, geçmişin hizmet hareketi için bir akıl tutulması, bir vicdan kararması ve intihardır.
Gülen cemaati, Erdoğan düşmanlığı ve nefreti ile artık HDP darağacındadır ve bindiği sandalyeyi tekmelemek üzeredir..."
------------------------------------------------------------------------------
DUMANLI: 1 KASIM'DA OYUM HDP'YE
18.09.2015 22:18 Yine Hüseyin Gülerce'nin Star'daki şu yazısı da cemaat ileri gelenlerinin HDP aşkını belgeliyor:
Hüseyin Gülerce (Star): Terör arttıkça, PKK’ya kol kanat gerenlerin, ismini bile telaffuz etmeyip perdeleme görevi yapanların bu çabaları belirginleşiyor. Bir de HDP’yi gerçekten bağımsız bir parti, hür siyasi bir irade gibi gösterip, “PKK=HDP değildir” algı operasyonu var. Bu gayretlerde Doğan ve Gülen medyası başı çekiyor. Doğan medyasında neredeyse her gün HDP eş başkanı Demirtaş’a şirinlik muskaları takılıyor. Gülen medyasının Zaman gazetesinde ise yayın müdürü Ekrem Dumanlı daha da öte gidiyor; “seçime birkaç gün kala Diyarbakır mitinginde patlatılan bombanın amacı, HDP’yi PKK haline getirmek ve misilleme yapılmasını sağlamaktı. Demirtaş hep sağduyu çağrısı yaptı, hala da yapıyor. Öcalan’ı Demirtaş’a karşı kışkırtmak, AK Parti’yi tek başına iktidar olmaktan mahrum eden HDP’yi parçalamak anlamına geliyor.” (3 Ağustos 2015)
Dumanlı, patlatılan bomba için açıktan iktidarı, devletin istihbarat birimlerini hedef gösteriyor, satır arasında da HDP’nin kendileri için AK Parti’nin yeniden tek başına iktidar olmasını engellediği için kıymetli olduğunu söylüyor. Devam eden satırlarında da HDP’nin tam ortasından ikiye bölünmesinden duyduğu endişeyi dile getiriyor. “Her Taşın Altında ‘The Cemaat’ mi var?” kitabının yazarı Nazlı Ilıcak daha açık söylüyor: “AK Parti HDP’yi hedef aldı. ‘HDP=PKK’ demek suretiyle, oy verecek insanları korkutmak ve sindirmek yolunu seçtiler. Lafımı hiç esirgemeden söyleyeyim: 1 Kasım seçimlerinde de oyum HDP’ye. (Bugün, 11 Eylül 2015)
Gülen medyasının, mütedeyyin kitlenin vicdanını sızlatan bu savrulmasının yanında, Ermenistan üzerinden Almanya’ya kaçmadan birkaç gün önce Savcı Zekeriya Öz attığı tweet’i de hatırlamalıyız. Savcı Öz şöyle diyor: “Gezi olaylarına PKK müdahil olsaydı şu an hükümet edenlerin bu makamda oturma imkanları olmayacaktı. PKK kimden emir aldıysa katılmadı!”
Türkiye’de bir Cumhuriyet savcısının bu ifadeleri aslında Gezi olaylarından beri olan biten her şeyin özeti... Geçenlerde, KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan “Gezi ruhu yeniden canlanmalıdır” dedi.
Birileri PKK’ya emir vermiş. Pekiyi diğerlerine, iş dünyasına, belli medyaya da emir vermişler mi? Bu emirleri sahipleri, şimdi acaba hangi emirleri veriyorlar? Mesela terörün azdırılıp, Suriye ve Irak’taki durumdan faydalanan PKK’ya, uluslararası camiada meşruiyet kazandırmaya çalışıyor olmasınlar? (Türkiye’ye, NATO’nun müdahale etmesinin an meselesi olduğunu Zaman’da Lale Kemal yazdı.)
HDP’nin PKK’dan farklı olduğunu yaymaya çalışanlar, küresel güç odaklarının algı operasyonunun bir parçasıdırlar. İşin doğrusu şudur: Türkiye kendi değerleri üzerinde ayağa kalkmaya çalıştığı her defasında, Batılı emperyalistler ayağımıza bir pranga vurdu. PKK prangası da böyledir. Tepede KCK (Koma Civakên Kurdistan) yani Kürdistan Demokratik Konfederalizmi diye bir yapı var. Bu yapıya bağlı olarak dağda PKK, Meclis’te de HDP var. PKK da, HDP de yukarıya, yukarısı da daha yukarılara bağlı. Göreceksiniz algı operasyonlarında rol alanların bir gün mutlaka ipliği pazara çıkacaktır..."
------------------------------------------------------------------------------
DUMANLI: DÜN "BDP EŞİT PKK" İDİ AMA BUGÜN "HDP EŞİT DEĞİL PKK"!
22.09.2015 21:09 Yine Hüseyin Gülerce, Star'daki bir başka yazısında daha cemaat ileri gelenlerinin HDP'ye bakışlarının nasıl değiştiğini belgeliyor:
Hüseyin Gülerce (Star): Fırıldak çevirmek... 1 Kasım, Türkiye demokrasisi açısından tarihi bir dönüm noktasıdır. Muhalefetle birlikte hareket eden, hatta HDP’ye ve Demirtaş’a açık destek veren Gülen cemaati medyası ve tabanı ile Aydın Doğan medyası, başta TÜSİAD yine belli sivil toplum kuruluşları, AK Parti’nin tek başına iktidar olmaması için geniş bir ittifak oluşturdular. AK Parti’nin yeniden tek başına iktidar olmaması için her şeyi göze almışlar. Bunu bir hayat memat meselesi haline getirmişler. Bir yerlerden teminat almış gibi cepheden psikolojik savaş yöntemleri ile saldırıyorlar.
Bilhassa HDP, KCK ve PKK konusunda akıl almaz, mütedeyyin vatansever insanlara asla yakışmayan bir savrulma içindeler. Zaman gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı’nın yazdıklarından örnek vereyim. Dumanlı, bundan üç yıl önce 27 Ağustos 2012’de şunları yazmıştı:
“KCK yıkılmadan PKK yıkılmaz. KCK, paralel devletin ta kendisi ve PKK onun emrindeki silahlı güç. Bazı KCK müdafii yazarların söylediği doğru olsaydı zaten BDP’ye gerek kalmazdı; çünkü PKK ile BDP arasındaki yakın bağ ortadayken araya neden yeni bir yapı girecekti ki? KCK da, PKK da terör örgütüdür; biri dağda savaşıp asker polis demeden katliamlar yapıyor, buna razı olmayan Kürt vatandaşımızı da öldürüyor; diğeri PKK’ya şehirde destek sağlıyor, taraftar topluyor, eylemlerine doğrudan yardım edip, korkunç planı fiilen icra ediyor. PKK’yı çökertmek isteyen, KCK’yı da devirmek zorunda. Bunun aksini düşünmek ya bilgisizlikten kaynaklanıyor ya da bizim bilemediğimiz bir fırıldak dönüyor.”
Aynı Ekrem Dumanlı bugün ne yazıyor, buyurun:
“Seçime birkaç gün kala Diyarbakır mitinginde patlatılan bombanın amacı HDP’yi PKK haline getirmek ve misilleme yapılmasını sağlamaktı. Demirtaş, hep sağduyu çağrısı yaptı; hâlâ da yapıyor. Hal böyle iken Demirtaş’ı bütün şiddet olaylarının sorumlusu gibi göstermek, apaçık siyasî bir manevradır... Sebep? HDP’yi tam ortasından ikiye bölmek ve barajın yol açtığı tek başına iktidar olma tutkusunu sürdürebilmek...”
HDP barajı aşamaz ve AK Parti tek başına yeniden iktidara gelir diye Dumanlı’nın aklı gidiyor, ödü kopuyor. Nereden nereye. Bir dava nasıl da satılırmış...
Evet, Gülen medyasında bir fırıldak dönüyor/döndürülüyor. Ama bilemediğimiz bir fırıldak değil bu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti üzerinden Türkiye’ye açılmış bir savaş var. Dün BDP ile PKK aynı diyenler, bugün “HDP ile PKK eşit değil” diyorlar. Zaman ve Bugün gazetelerinin yazarları “oyumuz yine HDP’ye”, “Tek çare HDP” diye yazıyorlar. Gazete sayfalarını ve televizyon ekranlarını HDP temsilcilerine alabildiğince açıyor, onlara şirinlik muskaları takıyorlar...
Şöyle söyleyeyim; hiçbir şey olmasaydı, Gülen cemaatine duyulan güvensizliğin, Gülen ve bağlılarının uğradığı itibarsızlığın sebebi olarak iki şey yeterdi: Bir, CHP ve HDP’ye verilen aleni destek. İki, Gülen medyasının gazete ve televizyonlarında insafsızca yürütülen kin ve nefretle beslenen muhalefet anlayışı... Fethullah Gülen; Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’a Ebu Cehil göndermesi yaptıktan sonra başka ne olabilirdi?"
Paralel yapı-PKK & Çözüm Süreci manşetlerimiz
Paralel yapı-Doğu'daki terörde rolü manşetlerimiz
Paralel yapı-Medya uzantıları manşetlerimiz
Doğan Medya ile ilgili haberlerimiz
(13 Eylül 2015, 09:44), son güncel.: (22 Eylül 2015 21:09)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: