Ergenekon davasının savcıları, sanık ve sanık avukatlarının ağır eleştirilerine sert cevap verdi. Mahkeme Başkanı H.Hüseyin Özese ile hakim Sedat Haşıloğlu´nun hazır bulunduğu 89. duruşmaya savcılar Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın katıldı. Mütaalasını vermeden önce bir açıklama yapan Savcı Pekgüzel, sanıkların, iddia olunan Ergenekon terör örgütünün yargılanma sürecini propaganda unsuru olarak kullandığına dikkat çekti. Mahkeme heyetinin ve savcıların TSK´yı yıpratmakla, Atatürkçülere (sanıklara) terörist demekle suçlandığını hatırlatan Pekgüzel´in bu iddialara tepkisi ise sert oldu: İddianame ortadadır. Her kurumda olduğu gibi TSK´nın içinde de suça karışanlar olabilir. Bu soruşturma TSK´nın itibarını zedelemeyeceği gibi aksine itibarını artıracaktır. TSK içinde faaliyet gösterdiğini kendi belgelerine açıkça yazan örgütün faaliyetlerinden bahsederken, ´sözde TSK içinde faaliyet gösteren´ dememizden daha doğal ne olabilir? Örgütle TSK´yı özdeşleştirmemek için ´sözde´ kelimesini kullanıyoruz. Türk ordusunu korumak, amacı TSK´yı istismar edenlere mi kalmıştır?
Ümraniye bomba görüntülerindeki sesler Ergenekon montajı
Ergenekon davasının savcıları, sanık ve sanık avukatlarının ağır eleştirilerine sert cevap verdi. Mahkeme Başkanı H.Hüseyin Özese ile hakim Sedat Haşıloğlu´nun hazır bulunduğu 89. duruşmaya savcılar Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın katıldı. Mütaalasını vermeden önce bir açıklama yapan Savcı Pekgüzel, sanıkların, iddia olunan Ergenekon terör örgütünün yargılanma sürecini propaganda unsuru olarak kullandığına dikkat çekti. Mahkeme heyetinin ve savcıların TSK´yı yıpratmakla, Atatürkçülere (sanıklara) terörist demekle suçlandığını hatırlatan Pekgüzel´in bu iddialara tepkisi ise sert oldu: İddianame ortadadır. Her kurumda olduğu gibi TSK´nın içinde de suça karışanlar olabilir. Bu soruşturma TSK´nın itibarını zedelemeyeceği gibi aksine itibarını artıracaktır. TSK içinde faaliyet gösterdiğini kendi belgelerine açıkça yazan örgütün faaliyetlerinden bahsederken, ´sözde TSK içinde faaliyet gösteren´ dememizden daha doğal ne olabilir? Örgütle TSK´yı özdeşleştirmemek için ´sözde´ kelimesini kullanıyoruz. Türk ordusunu korumak, amacı TSK´yı istismar edenlere mi kalmıştır?
ETÖ sanıkları ağır hakaret içeren karikatür ve dilekçeyi mahkemeye sundu
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmaya ifadesi alınacak tutuksuz sanıklar katılmadığı için, mahkeme heyetine başkanlık yapan Hasan Hüseyin Özese talepleri aldı. Duruşmada tutuklu sanıklardan Hayrettin Ertekin, bir grup köpeğin bulunduğu resim ile dilekçesini mahkemeye sundu. Ertekin´in resimde köpeklere davanın gizli tanıklarının numaralarını verdiği, bir köpeğe de Tuncay Güney´in ismini yazdığı görüldü.
ETÖ yargılama sürecini propaganda unsuru olarak kullanmaya çalışıyor
Taleplerin ardından Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, dosyaya gelen evrakları okudu. Görüşünü açıklaması için söz verilen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, bazı sanık ve avukatların, Ergenekon davasına bakan ve soruşturmayı yürüten savcılara yönelik eleştirilerine cevap verdi. Savunmalar sırasında ´yeşil yargı´ şeklindeki eleştirilere ilişkin olarak şöyle konuştu: Küresel çetenin üyesi yeşil yargı darbesinin, biat ve tarikat kültürünün savcısı denildi. Amacımızın orduyu yıpratmak olduğu gibi suçlamaların savunma hakkı kapsamında yapıldığı söylenmektedir. Kanaatimizce, bu soruşturmayı biz değil her kim yapsa bu ithamlara hedef olacaktı. Cumhuriyet savcılarının avukatlar gibi dava seçme hakkı yoktur. İş bölümüne göre görevlendirilirler. Kendileri davadan çekilemez. Hiçbir sanığa karşı kin gütmemiz mümkün değildir.
Savcılara yöneltilen suçlamalardan biri de Danıştay´a sanığı Osman Yıldırım´a ´Osman´ım´ dedikleri iddiasıydı. Savcı, Cumhuriyet savcıları bu kişiye asla bu şekilde hitap etmemiştir. Türk yargısı aşağılanmaktadır. Bu nedenle yapılan ve yapılacak olan iftira ve hakaretlerle ilgili suç duyurusunda bulunacağız. Kanuni işlem yapılacaktır. diye konuştu.
İddianamenin, bazı kesimler tarafından TSK´ya karşı hazırlanmış gibi gösterilmeye çalışıldığını anlatan Pekgüzel, Her kurum içerisinde olduğu gibi TSK´nın içinde de suça karışan kişiler olabilir. Bunların ayıklanması TSK´nın itibarını zedelemeyeceği gibi, aksine artıracaktır. dedi.
Savcıların sabrını iftiralar taşırdı
Ergenekon davasının önceki gün görülen duruşmasında savcıların kendileriyle ilgili iddiaları cevaplaması kamuoyunda geniş yankı buldu. Sanıkların davanın yönünü kasıtlı olarak saptırmaya çalıştıklarını aktaran savcı Mehmet Ali Pekgüzel, ortaya atılan iddialara tek tek açıklık getirdi. İddianamenin hedefinin ülkede kaos oluşturarak, darbeye zemin hazırlamaya çalışan silahlı bir terör örgütüne yönelik olarak hazırlandığını anlattı. Türk yargısının ´savunma´ adı altında aşağılandığını söyledi. Amaçlarının TSK´yı yıpratmak olmadığını ancak her kurumda olduğu gibi orduda da suça karışmış kişiler olabileceğini hatırlattı. Bu kişilerin ayıklanmasının TSK´nın itibarını artıracağının unutulmaması gerektiğini belirtti. Savcıların avukatlar gibi dava seçme şanslarının olmadığı üzerinde durdu. İddia edilen terör örgütü Ergenekon davasının ilk duruşması 20 Ekim 2008´de başladı. Ancak savcılar bugüne kadar davanın geneliyle ilgili bu kadar geniş bir açıklama yapmamışlardı. Peki ne olmuştu da savcılar bu kadar sert ve net bir açıklama yapmaya gerek görmüştü.
Ergenekon davasında 89 duruşma geride kaldı. Davada yargılanan sanıklar ve avukatlar, önce müdahil avukatları ardından gazetecileri, savcıları ve en sonunda da hakimleri yıpratan çok ince bir siyaset izledi. Davanın ilk günlerinde hedefte müdahil avukatlar ve gazeteciler vardı. Müdahil avukatlar ve gazeteciler belli kesimlere çalışmakla suçlanıyor, olmadık iftiralara maruz kalıyordu. Savunmalar başlayınca hedefe savcılar oturtuldu. Sanıklar ve avukatlar, savcılara duruşmalar sırasında ´emir kulu savcılar´, ´yeşil darbe yargıcı´ ´biat ve tarikat kültürünün savcıları´ ´bunlar insan olamaz´ gibi birçok hakaretlerde bulundu. Savcılara en çok hakaret eden sanıklar arasında Kemal Kerinçsiz, Ergün Poyraz, Hayrettin Ertekin, Doğu Perinçek, Bekir Öztürk ve Emin Gürses yer alıyor. İlerleyen duruşmalarda tahliye kararları beklendiği gibi çıkmayınca yavaş yavaş hakaretler hakimlere doğru yöneldi. Mahkeme heyetine yönelik de büyük bir baskı başladı. 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin Danıştay ve Ergenekon davalarını birleştirme kararı ardından baskılar yoğunlaştı.
İşte savcıları çileden çıkaran sözlerden bazıları
DOĞU PERİNÇEK: Ergenekon iddianamesi Türk ordusuna düşmanlık metnidir. Öyle bir hale geliyor ki, Genelkurmay futbol topu gibi her gün tekmeleniyor. Genelkurmay´ın bir dilekçe yazacak mecali yok. Türkiye´de hukuk devleti yok, yargı yozlaşmaktadır. Biz TSK´ya ´darbe yap, müdahale et´ demiyoruz. Psikolojik savaşta Türk milleti ve ordusunun kendini savunması, güçlendirmesi gerekiyor.
VELİ KÜÇÜK: İddianame Türk milletine karşı hazırlanmıştır. İddianame ile Atatürk´ün Cumhuriyeti yargılanmak istenmektedir. Rejim, din değiştirilmek isteniyor. Bu hazin, hazin olduğu kadar da gülünç oyunda başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti´ni ayakta tutan kurumlar hedef alınmaktadır.
KEMAL KERİNÇSİZ: Savcılar ya kullanıldığının farkında değiller ya da kullanılmaya baştan muvafakat vermişler. Maalesef bugün toplumumuz tehlike altında olup, tüm ulusalcı ve bağımsız milliyetçi Atatürkçüler ile vatanseverlerin potansiyel suçlu olarak görülmesi adalet açısından hangi noktaya geldiğimizi göstermektedir. İddianameyle savcılar TSK´ya terörist demiştir. Savcılara buradan soruyorum. Siz nasıl olurda yaptığınız tüm hukuk dışı tertiplere rağmen mahkeme heyetinin ve sanıkların yüzlerine bakarak sıkılmadan ve utanmadan bu yargılamaya iştirak edebiliyorsunuz? (Savcılar için) Bunları yazanlar insan olamaz, bu iddianame insanlık dışıdır. (İddianame hakkında) Buna ancak iftiraname diyebilirim. Adeta içinde komplo teorileri olan bir roman gibi. Bu iddianameyi yazanlar Türk olamaz. İddia makamı bu iddianameyi yazamaz. Pentagon yardımı almadan bir Türk bunu yapamaz. Çünkü Türk insanının kafası tertibe ve entrikaya çalışmaz.
ERCAN BİROL (Behiç Gürcihan´ın avukatı, emekli Tuğgeneral): ... Kişisel düşüncem tanıdığım bu iki soruşturma Sayın Zekeriya Öz ve Mehmet Ali Pekgüzel beni çok yanıltarak bir hükümete bir siyasi partiye direkt olarak bağlı olduklarını ve sanki bir parti militanı gibi davrandıklarını hissettim. Savcıların ahlakından şüphe duydum.
BEKİR ÖZTÜRK: Dün yaşanan gözaltılar ve Tuncay Güney´e gönderilen sorulara bakıldığında, bu işleri yapan savcı Zekeriya Öz´ün akıl sağlığı konusunda şüphe duyuyorum. Öz´ün akıl ve ruh sağlığının yerinde olup olmadığının tespiti için sağlık kuruluşundan ya da Adli Tıp Kurumu´ndan, zeka seviyesinin tespiti için de TÜBİTAK´tan rapor alınmasını istiyorum.
Hukukçular ne dedi?
Savcılarının çıkışına hukukçular destek verdi. Emekli Başsavcı Reşat Petek, sanıkların hakim ve savcıları yıldırmak için bilinçli bir strateji izlediklerini söyledi. Savcıların çıkışının yerinde olduğunu anlattı. İşte hukukçuların görüşleri:
Emekli Başsavcı Reşat Petek: Terör örgütleri davalarında terör örgütlerinin değişik taktikleri olur. Savcı ve hakimleri yıpratmak, yıldırmak ve baskı altına almak suretiyle üzerlerine gelmelerini engellemek isterler. Ancak Ergenekon davasında farklı bir durum söz konusu. Kendilerini derin devlet, Atatürkçülük, Kemalizm ve çağdaşlık gibi kavramların arkasına saklayarak gizli amaçlarını örten örgüt, kendisini deşifre edecek soruşturmaları TSK´ya yönelik operasyon, devleti yıkmaya yönelik bir çaba olarak göstermeye çalışıyorlar. Baştan itibaren bunları deşifre eden iddianameye ve bunu düzenleyen savcılara saldırılması normal. Arkalarında Silahlı Kuvvetler varmış gibi izlenim vermeye gayret ediyorlar. Bu iddiaları okuyan kamuoyu; iddianameyi okumadıkları ve davayı bilmedikleri için sanki sanıklar haklıymış, savcılar Silahlı Kuvvetleri´ni yıpratıyormuş zannına kapılabilir. Savcıların bu çıkışı bu yanlış anlamaya bir son vermeye yöneliktir. Ve yerinde bir çıkıştır.
Özkan Yücel (Mağdur Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı´nın avukatı): Hakaretvari tehditvari sözler tabii ki kabul edilemez. Ancak aynı şeyleri sanık ve avukatlar duruşmalar sırasında bize karşı da yaptı. Asıl olan hukuksal savunmadır. Maalesef bu davada mahkeme heyeti de bu tür davranışlara prim veriyor. Bu bir yıldırma yöntemidir. Ne yazık ki mahkeme üzerindeki tavırları bir anlamda etkili oldu. Bir süre sonra bizim soru sorma hakkımızın kısıtlanması bunun en güzel örneği.
Sezgin Tanrıkulu (Diyarbakır Barosu eski Başkanı): Hakimler, savcılar ve avukatlar adaletin gerçekleşmesinin araçlarıdır. Zaman zaman bu tür davalarda tehdit ve hakaret olur. Ancak bu davada hakaret edenlerin kimliği çok önemli. Darbe teşebbüsünden yargılanan, etkili güçleri olan ve halen etkili güçleri dışarıda olduğu varsayılan insanlardır bunlar. Bunların cüretkarca tavır ve sözleri sadece oradaki hakim ve savcıları değil, buna benzer soruşturma yapacaklara verilen mesajdır. Bunun için başta hukuk örgütlerinin kamuoyunun hukuk sürecine sahip çıkması lazım. ( Zaman)
ETÖ´NÜN SON UMUDU SAHTEKARLIKTA. POLİS CD´SİNE MONTAJLA EKLEME YAPMIŞLAR.
Tutuklu sanık Oktay Yıldırım´ın, 27 adet el bombasıyla ilgili Ümraniye Asayiş Bürosu´nda çekilen CD´yi duruşma salonunda izlettirdiğini hatırlatan Pekgüzel, orijinalinde olmamasına rağmen CD´nin duruşma salonunda alt yazı eklenmiş olarak izletildiğini kaydetti. Görüntülerin montaj olduğunu aktaran Savcı, Biz, CD´de arka planda geçen küfürlü sözleri ve Ergenekon kelimesini duyamadık. Avukat Mehmet Cengiz tarafından, bombaların ele geçirilme tarihi olarak ´27 Haziran´ dendiği iddia ediliyor. Oysa biz bu kelimeyi ´27 bomba´ diye duyduk. Şüphesiz bu CD, Adli Tıp Kurumu tarafından incelenerek, çözümü mahkemeye iletilecektir. Gerçek de o zaman ortaya çıkacaktır.´ ifadelerini kullandı. ( Zaman)
(23 Mayıs 2009), son güncel.: (24 Mayıs 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ergenekoncuların Ümraniye bombalarının polis tertibi olduğu iddialarına dayanak gösterdikleri CD