Paralel yapı, büyük operasyonun her an gelebileceği korkusuna kapıldı. İlginç gelişmeler gözleniyor. Zaman yazarları öncülüğünde adliye önünde toplanan çok sayıda kişi operasyonun engellenmesini istedi. İlginç bir başka detay da toplum kesimlerinin gelişmelere sessiz kaldığının belirtilmesi ve eleştirilmesi oldu. Bu şekilde yalnız kaldıklarını adeta itiraf eden paralel kesimin büyük operasyonun geleceğini duyurması bir habercilik başarısı değil yaşanan korkunun bir belirtisi olarak değerlendiriliyor. Çünkü 17 Aralık sonrasında devlet içinde cemaat tabanlı paralel bir yapılanmanın varlığına dair somut deliller her gün giderek çoğalırken bu yapılanmaya yönelik büyük bir operasyonun geleceğine zaten kesin gözle bakılıyordu. Dolayısıyla zaten gelmesi beklenen bu operasyonun sanki önceden haber alınmış gibi gösterilerek 'Sıradışı bir hareketlenme var. Bize operasyon yapılacak. Aman ha bu çok yanlış olur' gibi bir tavırla karalanmaya ve engellenmeye kalkışılmasının işe yaramayacağı değerlendiriliyor. Fetullah Gülen'den operasyon beklentisi üzerine yeni bir beddua daha geldi.
13.12.2014 15:56 Paralel yapı, büyük operasyonun her an gelebileceği korkusuna kapıldı. İlginç gelişmeler gözleniyor. Zaman yazarları öncülüğünde adliye önünde toplanan çok sayıda kişi operasyonun engellenmesini istedi.
Cemaat tabanlı paralel yapılanmanın internet sitelerinden olduğu ileri sürülen "Rota Haber", önceki gün paralel yapıya yönelik büyük bir operasyonun geleceğini "fuatavni" isimli twitter hesabına dayanarak ileri sürdü. Toplum kesimlerinin gelişmelere sessiz kaldığının da iddia edildiği ve eleştirildiği haberde aynen şu satırlar yer aldı:
"Başsavcılar 17 Aralık'ın rövanşı için Ankara'ya gitti. Son birkaç gün içerisinde birçok ilin başsavcı ve başsavcı vekili izne ayrılıp Ankara'ya geldi. Bu ziyaretler rutin ya da kişisel beklentiler için yapılan ziyaretlerden değil. 17/25 Aralık'ın rövanşı için düşünülen operasyonların ön çalışması için yapılan ziyaretler.
Modern toplumlarda alışılagelmiş tepkisizlikten ve öğrenilmiş çaresizlikten ötürü çok önemli gündemlerin hızla değişmesine ve görmezden gelinmesine kamuoyu müsaade etmez. Hele gündem hukukun yok sayılması ve çiğnenmesiyse uzun süre tartışıldığı gibi durum olumlu eleştirilerle düzeltilme yoluna gidilir.
Ülkemizde gündemi sarsması beklenen pek çok konunun farklı saiklerle görmezden gelinmesi neredeyse toplumsal fıtrat sayılıyor. Yerleşik düzene ve alışılagelene sımsıkı bağlı tutumumuza değer atfetmek için kullanılan sessiz çığlık ibaresi de sadece sloganik tatmin oluyor.
Toplumun duyarsızlığı üst seviyedeyken kendi alanları işgal edilen hukukçuların tavrı nasıl oluyor? Evrensel hukuk ilkelerinin 'Söz konusu iktidarsa, gerisi teferruatır' diye çiğnendiği bir durumda hukukçuların bırakın eleştirmeyi fikir beyan edemedikleri görülüyor. Oturma düzenleri bile tarafgirliklerini resmeden eski/yeni birçok hukukçunun birbirlerini dinlemeden ekrandan bağırıp çağırması yeterli görülür oldu.
Hukukun temel dinamiklerini sarsan değişiklikler bir tartışma programı ve otuz saniyelik basit bir haber kadar gündem oluyor. Hukuku torbaya koyup delik deşik haline getiren iktidar, temel insan haklarına aykırı düzenlemeleri torbaya koymuşsa çoğu zaman kimse farkına bile varmadan yasalaşıyor. Ve iki cümleyle dahi olsa gündeme gelmiyor.
Kişisel amaçlara hizmet eden özel yasa çıkarılamayacağı gibi dönemsel politika değişikliğiyle 9-10 ay gibi bir sürede hukuki kurallarda değişikliğe gidilmez.
'Somut delil gerektirir kuvvetli şüphe' kriteriyle kendini korumaya alıp 'Tehlikeyi! bertaraf ettim, şimdi intikam zamanı' diyerek 'makul şüphe' kriterine dönmek ilkel toplumlarda olabilecek yönetim zihniyetidir. Bu zihniyet her fırsatta 'Bu kriterleri toplumun belli kesimleri için çıkardım, Sulh Ceza Mahkemelerini bu yüzden kurdum' diyorsa artık hukuktan değil, keyfi yönetimden bahsedilebilir.
Hukuk ayaklar altındayken hukukçular neden sessiz?
Daha vahimi hukukçular neden hukuksuz sürece koşar adım ortak oluyorlar?
Açıkça dile getirilen 'Bin kişiye operasyon yapılacak ve 17 Aralık'ın intikamı alınacak' iddiasının dikkate bile alınmadığı ülkede rövanşist zihniyete ve hukuksuz operasyonlara gönüllü destek vermek isteyen hakim ve savcılar sıraya girmiş durumda.
Son birkaç gün içerisinde birçok ilin başsavcı ve başsavcı vekili izne ayrılıp Ankara'ya geldi. Bizim hangileri olduğunu bildiğimiz çok sayıda ilin savcıları var.
Bu ziyaretler rutin ya da kişisel beklentiler için yapılan ziyaretlerden değil. 17/25 Aralık'ın rövanşı için düşünülen operasyonların ön çalışması için yapılan ziyaretler.
Bağımsız olması gereken yargı mensupları talimat almaya ve hukuksuz operasyon için teklifler sunmaya geliyor. Ülke adına vahim bir durum.
Bir dönem brifing almak için askeri salonlara koşan yargı mensupları şimdi 'Biz de operasyonda yer alalım' gayreti ve kendilerini iktidara beğendirme refleksiyle Ankara'ya uçarak geliyor.
Devletin temel erki olan yargıyı, yargının kararlarına uymayarak ve 'Gücünüz yetiyorsa gelin yıkın' diye meydan okuyarak yok sayan yürütme erkine bağlılık bildiren 'Emret yapalım, milli irade sensin' diyen Başsavcı ve Başsavcı vekillerinin varlığı ülkenin düştüğü vahim durumun en önemli göstergesidir.
Hukusuzluğun tavan yaptığı bir toplumda 'Gündem ne kadar hızlı değişiyor' muhabbeti ve 'Artık hiçbir şeye şaşırmıyorum' vurdumduymazlığı yaşanan felaketlerin günden güne artmasına yol açtığı gibi yarım yamalak olan demokrasinin de rafa kaldırılmasına neden olmuştur. @FUATAVNİ / ROTAHABER"
BİNLERCE KİŞİ OPERASYONU PROTESTO ETTİ!
Zaman gazetesinde ise ilginç bir gelişme duyuruldu. Buna göre "Fuatavni" hesabından duyurulan haber üzerine harekete geçen binlerce kişi Çağlayan Adliyesi önünde toplandı ve gelecek bu operasyon protesto edildi. Paralel medyanın merkez yayın organı olarak nitelendirilen Zaman gazetesinde bu gelişme şu satırlarla duyuruldu:
"Dumanlı: Zaman'a el koyacak eli kader kırar, vicdan kırar, halk kırar
ON BİNLERCE İNSAN ÇAĞLAYAN ADLİYESİ’NDE BİR ARAYA GELİRKEN, BAŞTA ZAMAN GENEL YAYIN MÜDÜRÜ EKREM DUMANLI OLMAK ÜZERE GÖZALTINA ALINACAĞI İDDİA EDİLEN GAZETECİLER, BAŞSAVCILIĞA HAKLARINDA HERHANGİ BİR SORUŞTURMA OLUP OLMADIĞINI SORDU.
17 Aralık yolsuzluk operasyonunun intikamı için gözaltına alınacakları iddia edilen gazeteciler dün Çağlayan Adliyesi’ne gitti. Avukatlarının Başsavcı Hadi Salihoğlu ile görüştüğünü söyleyen Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, “Hadi Bey, ‘Benim böyle bir dosyadan haberim yok’ dedi.” bilgisini paylaştı.
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun yıldönümüne 5 gün kala önemli bir iddia ortaya atıldı. Hukuksuz operasyonları önceden deşifre eden Twitter fenomeni Fuat Avni, 150’si gazeteci olmak üzere 400 kişinin gözaltına alınacağını yazdı. İddiada ismi geçen medya yöneticileri, dün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne gitti. Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, Zaman Genel Yayın Müdür Yardımcısı Mehmet Kamış, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü Abdülhamit Bilici, Aksiyon Genel Yayın Müdürü Bülent Korucu, Irmak TV Genel Yayın Müdürü Süleyman Sargın, Bugün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt, Bugün TV Genel Yayın Yönetmeni Tarık Toros, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil, Zaman yazarı Mümtaz’er Türköne ve çok sayıda gazeteci, haklarında herhangi bir soruşturma olup olmadığını sordu. Adliye önünde bir araya gelen binlerce vatandaş da gazetecilere destek verdi.
Ekrem Dumanlı, basın mensuplarının sorularını cevapladı. Türkiye’nin hiç kimsenin babasının çiftliği olmadığını söyleyen Dumanlı, “Biz dün (perşembe) gerekli tepkimizi verdik. Öteden beri söylediğimiz şeyi tekrar söylüyorum; bu ülke anayasa ile yasalarla, öyle ya da böyle, az ya da çok işleyen kanunlarıyla demokratik hukuk devletidir. Hiç kimsenin babasının çiftliği değildir. Hiçbir keyfi uygulamaya hiçbir vatandaş da razı değildir, boyun da eğmeyecektir.” dedi. Zaman Gazetesi olarak hiçbir baskı rejimine boyun eğmeyeceklerini beyan ettiklerini de hatırlatarak, şöyle devam etti: “Görüldüğü üzere büyük bir şımarıklık, büyük bir taşkınlık, büyük bir azgınlık içinde olan bazı ‘havuz’ diye yâd edilen insanlar yazıyor, çiziyor, tahrik ediyor. Onlardan bir tanesi, ‘Zaman’a da el konacak’ diye söyleyip duruyordu. Zaman’a el koyacak eli kader kırar, vicdan kırar, halk kırar. Birileri birkaç dişi fazla çıktı diye kendini vampir zannedebilir. Ama Zaman büyük lokmadır, yutulamaz. Zaman’ı durdurmak mümkün olmaz.”
Dumanlı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu ile yapılan görüşmeye de temas etti. Avukatlarının Salihoğlu ile bir araya geldiklerini dile getirerek şu bilgileri paylaştı: “Hadi Bey’in bize söylediği ‘benim böyle bir dosyadan haberim yok’. Tabii başsavcının haberi olmadan başkaları bir şeyler çeviriyor mu? Onu da bilemiyoruz. Dilekçemizi verdik. Dedik ki ‘bizimle ilgili bir soruşturma, tahkikat söz konusu mudur, değil midir? ‘Evet’ ise cevabı biz UYAP’ta da bunu görmek istiyoruz, dosyamızı da görmek istiyoruz. Ama bize şu an için söylenen ‘böyle bir şey yok.’ Peki bu hazırlık yok da dün öğleden beri bu hazırlık nedir? Neden yüzlerce polis bir operasyon var diye bekletilmektedir? İnsanlar fısıldayarak, biraz da korkarak ‘evet böyle bir şey var’ diyor. Ama resmen kimse bir şey söylemiyor. Bütün bunları zaman içerisinde yaşayacağız, göreceğiz.”
Salihoğlu ise adliyedeki basın odasına bilgi göndererek, operasyon iddiasına ilişkin gazetecilere herhangi bir açıklama yapılmayacağını duyurdu."
SAVCILIK: OPERASYON HAZIRLIĞI YOK
Öte yandan twitter'da perşembe akşamı ortaya atılan 'Gülen Cemaati'ne mensup 400 gazeteci gözaltına alınacak' iddiası doğrulanmadı. Fuatavni isimli hesaptan atılan ve özellikle Cemaat'e yakın Zaman gazetesi yazarlarına yönelik yapılacağı iddia edilen operasyon yapılmazken, "Al Jazeera" haber sitesine ye konuşan yargı kaynakları da adliyede böyle bir operasyon hazırlığı olmadığını söyledi. Fuatavni'nin operasyonda görev alacak polis ve yargı görevlilerinin isimlerini de vermesinin ardından Zaman Gazetesi'nin Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ile Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca Çağlayan Adliyesi'ne gitti. Dumanlı, Başsavcı Hadi Salihoğlu'na durumu sorduklarını belirtip, "Hadi Bey'in bize söylediği, 'Benim böyle bir dosyadan haberim yok'. Tabii başsavcının haberi olmadan birileri de bir şey çeviriyor mu bilemiyorum. Evetse sorunun cevabı bunu UYAP'ta da görmek istiyoruz" diye konuştu.
DUMANLI: OPERASYON EMRİ VERİLMİŞ
Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ise, Çağlayan'a gitmeden önce Al Jazeera'nin sorularını yanıtladı. Fuatavni dışında başka bir kaynaktan kendilerine operasyon bilgisi gelip gelmediği sorusuna Dumanlı “Tabii bizim gazetenin muhabirleri devlet kurumlarındaki insanlarla yakın görüşüyorlar, temas ediyorlar. Oralardan aldığımız bilgiler Fuatavni’yi teyit ediyordu" yanıtını verdi. Dumanlı, "Emniyette bir operasyon için yüzlerce polis hazır tutuluyor mu? Bakıyoruz tutuluyor. Bir operasyon emri verilmiş mi? Verilmiş. Çağrılan insanlar niye çağrıldığını bilmiyor ama hem adliyede hem emniyette bu konuda hazırlık yapılmış. Bir de ulaştığımız bu konuyu bilmesi mümkün olan Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’ndaki yetkililerin sessizliği ‘hayır böyle bir şey yok’ demiyorlar. ‘Evet var, bu konuda yasal bir işlem yapıyoruz’ da demiyorlar. Mevcut yapıdaki hareketler Fuatavni’yi doğrular mahiyetteydi.” diye konuştu.
GÜLEN YİNE BEDDUA ETTİ
Fetullah Gülen'den operasyon beklentisi üzerine yeni bir beddua daha geldi. 17 Aralık sonrası paralel yapı polislerinin görevden alınması üzerine beddua eden eden Gülen "operasyonları yapanların evlerine ateşler salınsın" demişti. Ancak geriye bakıldığında görülenin, ateşlerin yanlış evlere düştüğü ve hedef şaşırdığı şeklinde yorumlanıyor. Fethullah Gülen, şimdi de şova dönüşen sahte operasyon nöbetlerine destek verip yeni beddualar yaptı, operasyonların engellenmesini istedi. Bu da bedduanın yine ters tepeceğini ve gelmesi beklenen operasyonun engellenemeyeceğini ve gerçekten de yapılacağına bir işaret şeklinde yorumlanıyor.
Gülen web sitesinden yayınlanan mesajda, "Zalimin işini kolaylaştırmak bir vebaldir. Zorlasın, göbekleri çatlasın, beyin kanamasından gitsinler" dedikten sonra taraftarlarına “susmayın” çağrısı yaptı. Fethullah Gülen, 17 Aralık darbe girişiminden bir yıl sonra yine bedduaları ile gündemde. Siyaseti hedef alan polis darbesinden hemen sonra yaptığı beddua ile büyük tepki çeken Gülen şimdi de Fuat Avni’nin twitlerinden sonra şova dönüşen sahte operasyon nöbetlerine destek verip yeni beddualar yaptı,Gülen web sitesinden yayınlanan mesajında, "Zalimin işini kolaylaştırmak bir vebaldir. Zorlasın, göbekleri çatlasın, beyin kanamasından gitsinler" dedikten sonra taraftarlarına “susmayın” çağrısı yaptı.
"İçeri atacaklarmış..."
Twitter’daki sahte hesap Fuat Avni’nin, Gülen cemaatine yakın medyaya operasyon yapılacağı iddiasından sonra, Zaman Gazetesi önü ve İstanbul Adliyesi’nde “nöbet şovu” yapılmasına destek olan Gülen, “İçeri atacaklarmış, ben zannediyorum dün içeri attıkları insanlar, meseleyi Kuran okuyarak ve gülerek karşıladıkları gibi, yarın öbür gün içeriye atacakları insanlar da, onu Hazreti Musa gibi gülerek karşılayacaklardır" dedi.
"Beyin kanamasından gitsinler"
Şahsi sitesinden yayınlanan videoda taraftarlarına “direnin” çağrısı yapan Gülen beddualarına da devam etti. Gülen şu ifadeleri kullandı: “Zalimin işini kolaylaştırmak bir vebaldir. Zorlasın, göbekleri çatlasın, beyin kanamasından gitsinler.”
Daha önce de ateşler salmıştı
Fethullah Gülen, 17 Aralık darbe girişiminden sonra hakkındaki suçlamaları reddederek çok büyük tepki çeken bir beddua yaparak şunları söylemişti: “Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın, birliklerini bozsun, duygularını sinelerinde bıraksın, önlerini kessin, bir şey olmaya imkan vermesin.”
KORKU PARALEL YAPIYI SARDI
Fuatavni'nin twitter mesajında da görülen ilginç bir detay; toplum kesimlerinin paralel yapıya yönelik gelişmelere karşı sessiz kaldığının belirtilmesi ve eleştirilmesi oldu. Bu şekilde yalnız kaldıklarını adeta itiraf eden bu yapının büyük operasyonun geleceğini duyurması bir habercilik başarısı değil yaşanan korkunun bir belirtisi olarak değerlendirilebilir. Çünkü 17 Aralık sonrasında devlete paralel yapılanmanın varlığına dair somut deliller her gün giderek çoğalırken bu yapılanmaya yönelik büyük bir operasyonun geleceğine zaten kesin gözle bakılıyordu. Dolayısıyla zaten gelmesi beklenen bu operasyonun sanki önceden haber alınmış gibi gösterilerek "Sıradışı bir hareketlenme var. Bize operasyon yapılacak. Aman ha bu çok yanlış olur!" gibi bir tavırla karalanmaya ve engellenmeye kalkışılmasının bir işe yaramayacağı, beyhude bir itibarsızlaştırma girişimi olmaktan öteye geçemeyeceği değerlendiriliyor. 17 Aralık 2013'ten bugüne kadar benzer engelleme girişimleri sonuçsuz kaldı. Çok çarpıcı bir son örnek 12 Ekim'deki HSYK seçimleri sürecinde yaşandı. Seçimler öncesi paralel kesimde yoğunlaşan ve varlıklarını adeta doğrularcasına "Biz gelirsek şöyle hesap soracağız, böyle yapacağız" gibi tehdit açıklamaları, bu yapının büyük bir darbe almasına, çeşitli görüşteki yargı kesimlerinin paralel tehlikeye karşı birleşmesine neden oldu. AK Parti'den önce 90'lı yılların sonunda Prof. Hablemitoğlu'nun da adeta feryat edercesine bu yapılanmaya dikkat çektiğinin toplumca farkedilmiş olması paralel yapıya yönelik büyük operasyonun engellenmesinin mümkün olmadığını gösteriyor. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(13 Aralık 2014, 15:56)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: