22 Temmuz operasyonlarında gözaltına alınanlardan mahkeme sorguları yapılamadığı için zorunlu olarak serbest bırakılan 8 polisin önümüzdeki günlerde tutuklanabileceği ileri sürüldü. Hukukçular kısa süre sonra bu kişilerin adliyeye davet edilerek sorgularının yapılacağını ve haklarında tutuklama kararı çıkabileceğini dile getiriyorlar. 49 kişiyle ilgili dün sabah karar veren Sulh Ceza Hakimi, bu 8 şüpheli hakkında tutuklamaya yeter delil olduğunu, ancak mahkemenin engellenmesi ve sorguların yapılamaması nedeniyle mecburen serbest bırakma kararı verdiğini açıklamıştı.
31.07.2014 14:54 22 Temmuz operasyonlarında mahkeme sorguları yapılamadığı için zorunlu olarak serbest bırakılan 17 kişiden 8'ini üzecek bir iddia dile getirildi. Denetimle serbest kalan 8 polisin önümüzdeki günlerde tutuklanabileceği ileri sürülüyor.
49 kişiyle ilgili dün sabah karar veren, tutuklama ve serbest bırakma kararlarını açıklayan Sulh Ceza Hakimi İslam Çiçek, şüphelilerden 8'i hakkında tutuklamaya yeter delil olduğunu belirtmiş, ancak mahkemenin zanlı avukatlarınca çeşitli şekillerde engellenmesi nedeniyle 17 kişinin sorgusunun yapılamadığını, bu nedenle mecburen serbest bırakma kararı verildiğini açıklamıştı.
Bu durum hukuk tarihinde belki ilk defa karşılaşılan tuhaf bir gelişme oldu. Sanık avukatlarının mahkemeyi boykot etme ve bu yolla yargılamayı tıkama gayreti müvekkilleri lehine bir sonuç verdi. 17 kişiden 8'i tutuklamaya yeter delil olduğu halde serbest kaldı. Mahkeme boykot eyleminden önce sorgulayabildiği zanlılardan 11'i hakkında ise tutuklama kararı verdi. Dolayısıyla burada tuhaf bir durum, bir eşitsizlik söz konusu. Sorgulanabildiği için 11 kişi tutuklanırken kendilerini sorgulatmayan 8 kişi serbest kalmış oldu.
Kararlar açıklandıktan sonra açıklama yapan zanlı avukatları kararlara itiraz edeceklerini, haksız olarak nitelendirdikleri tutuklama kararlarının kaldırılacağı umudunu taşıdıklarını belirttiler.
Ancak aksi görüşü savunanlar da var. Onlara göre, 11 kişinin tutuklanması değil 8 kişinin serbest kalması haksızlık ve yanlış. Burada hakim suçlanamaz. Yapabileceği başka bir şey yoktu. Ancak ortaya bir garabet çıktı: Yargılama sürecinin zor kullanarak engellenmesi ve şüphelilerin kurtarılması.. Bu garabetin süratle telafi edilmesi gerekiyor.
Hukukçular bu duruma tepki gösteriyor. Bunlardan biri de Yeni Akit gazetesinin aynı zamanda avukatı da olan yazar Ali İhsan Karahasanoğlu. Bugünkü yazısının bir bölümünde konuya değinen Karahasanoğlu şunları söylüyor:
"Sulh Ceza hakimi, sorgusu yapılamayanları serbest bırakmış.. Ben o arkadaşlara hatırlatayım. Fazla sevinmesinler.. Kısa süre sonra, size bir çağrı gelecek.. Gidip ifade vereceksiniz. İfade sonrasında da, cezaevine gideceksiniz.. Hayır, kimse ile bu konuyu görüşmüş, bilgi almış değilim. Akıl bunu söylüyor.. Önyargılı avukatları boşverin, aklı başında birisine sorun. O da aynısını size söyleyecektir!"
İŞTE MAHKEMEYİ ENGELLEME ÇABASININ CANLI TANIKLARI
Çağlayan adliyesinde gelişmeleri takip eden gazeteci ve muhabirler, zanlı avukatlarının mahkemeyi engelleme çabalarına canlı tanık oldular. Bir örnek olarak Ulusal Kanal muhabiri Özer Sürmeli, twitter mesajlarında şunları belirtiyordu:
"günlerce sorguyu kilitleme stratejisi izle, reddedilen talebi defalarca yeniden gündeme getir sonra da savunma almadan karar olmaz de.."
"bu stratejiyi uygulayanların kendi aralarında "hakim iyi direndi, sakin kaldı" konuşmalarına da tanık olduk.."
"dışarıda "günlerdir sorgu bitmedi" yaygarası koparılırken içeride "sorgular bilinçli stratejilerle kilitlendi" ilginç mi? hayır"
"her sorgu öncesi emniyet ve savcılık ifadelerinin tekrar okunması talebinin amacı nedir? sadece yurt atayün'ün emniyet sorgusu 118 sayfa!"
SORGULAMA YAPILMADIĞINDAN ADLİ KONTROLLE SERBEST BIRAKILANLAR
49 kişiden 32'sinin sorgusunu yapan, 17'sininkini ise zanlıların avukatlarının engellemesi nedeniyle yapamayan İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi hakimi İslam Çiçek, karar yazısında; sorgu sürecinde yaşanan karışıklık nedeniyle dosya üzerinden karar verilmesi yönünde hüküm kurulan 8 şüphelinin "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarını işledikleri yönünde haklarında dosyada yeterli delil bulunduğunu belirtmiş, ancak, bu şüphelilerin hakimlikçe sorgulamaları yapılmadığı için serbest bırakıldıklarını açıklamıştı. Kararda, 8 şüpheli hakkında bu nedenle "yurt dışına çıkış yasağı" konulmasına karar verildiği de dile getiriliyordu.
İŞTE ARAFTA KALAN O SEKİZ POLİS
Ömer Köse, Gafur Ataç, Erkan Ünal, Selman Yuyucu, Ramazan Bolat, Osman Özgür Açıkgöz, Oğuzhan Ceylan, Kazım Aksoy.
YENİ DELİL ÇIKMASI GEREKMEZ
"Hakim bir kere serbest bıraktı artık onlar tutuklanamaz", "yeni delil olmadan bu mümkün değil" diyenler olabilir. Ancak hukukçular bir hakimin soruşturma aşamasında da, yargılama aşamasında da, ifade alırken de tutuklama kararı verebileceğini belirtiyorlar.
"Yeni delil çıkması gerekir" diyenler, "takipsizlik kararı verilirse, yeniden soruşturma açılması için, yeni delil gerekir" kuralı ile bunu karıştırıyorlar. Veya işlerine öyle geliyor.
Hakim delillere bakar.. Bir başka sanığın ifadesine bakar. Dün serbest bıraktığını, bugün tutuklayabilir. Defalarca örneği vardır bunun. Mahkemeye elini kolunu sallayarak gelir, ifadeyi verir, hakim tutuklama verir. Bu durum Ergenekon davasında da olmuştur, başka adi davalarda da..
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(31 Temmuz 2014, 14:54)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: