12 Eylül 1980 askeri darbesini yapan generaller Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya´nın sanık olduğu davaya 16. duruşma ile devam ediliyor. Esas hakkındaki mütalaasını sunan Savcı sanıklar için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi.
25.10.2013 12:11 12 Eylül 1980 darbesiyle ilgili dönemin Genelkurmay Başkanı ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya hakkında açılan davaya 18. duruşma ile devam ediliyor.
Mahkeme savcının esas hakkında mütalaasını vermesi için duruşmayı bugüne ertelemişti. Mahkeme heyeti MİT´e yazılacak müzakere ile 12 Eylül´e giden süreçte hazırlanan Bayrak Harekât Direktifi´nde, ´Sivil İşler Koordinasyon Grubu´ şeklinde bir grubun görev aldığının belirtildiğini ve bu belgede görev alan sivil unsurlar hakkında bilgi ve belgelerin gönderilmesini istemişti. Mahkeme heyeti ayrıca Bayrak Harekât Planı´ndaki ´Sivil İşler Koordinasyon Grubu´ tespitini ve haklarında soruşturma açılması için başsavcılığa suç duyurusunda bulunmuştu.
-Sanıklar telekonferans ile duruşmaya katıldı-
Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen duruşmaya sanıklar telekonferans yöntemi ile katıldı. Salona kurulan canlı yayın sistemi ile Evren, Ankara´da GATA´dan Şahinkaya ise İstanbul´daki GATA´dan mahkeme salonuna bağlandı. Evren´in yanında Avukatı Sezin Duygu Tuncer, Şahinkaya´nın yanındaysa Avukat Mithat Burak Başkale hazır bulundu. Sanıkların avukatı Bülent Hayri Acar ise mahkemede yer aldı. Duruşmaya bazı müdahiller ve avukatları, TBMM, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini izafeten Başbakanlık, DİSK, TÖB-DER gibi müdahil tüzel kişilerin avukatları da katıldı.
SAVCI MÜTALAA VERDİ: MÜEBBET İSTEDİ
Duruşmada esas hakkındaki mütalaasını sunan Savcı sanıklar için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi. Cumhuriyet Savcısı Selçuk Kocaman, sanıklar Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya´nın, TCK´nın Devlet kuvvetleri aleyhine cürümler başlıklı 146. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmalarını istedi.
Duruşmada, mütalaasını veren Cumhuriyet Savcısı Selçuk Kocaman, her iki sanık hakkında “Türkiye Cumhuriyeti´nin Anayasa ile teşekkül etmiş olan Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına engel olmaya cebren teşebbüs etmek” suçundan, Türk Ceza Kanunu´nun 146 ile 80 maddeleri uyarınca “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına” çarptırılmalarını talep etti.
Maddede, Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı Esasiye Kanunu´nun tamamını veya bir kısmını tağyir ve tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teşekkül etmiş olan Büyük Millet Meclisini iskata veya vazifesini yapmaktan men´e cebren teşebbüs edenler, ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına çarptırılır ifadesi yer alıyor.
DURUŞMA 27 ARALIK´A ERTELENDİ
Savcının mütalaasının ardından duruşmaya öğle arası verildi. Aradan sonra Evren ve Şahinkaya´ya mütalaa hakkında söz verildi. Evren ve Şahinkaya avukatlarının gerekli cevabı vereceklerini söyledi.
Bazı müşteki avukatları savcının mütalaasında belirttiği Evren ve Şahinkaya´nın rütbelerinin sökülmesi yanında Evren´in Cumhurbaşkanlığı´ndan doğan haklarının da geri alınmasını istedi.
Sanık avukatları ise savcının mütalaasının hukuki nitelik taşıyıp taşımadığını, hukuki nitelik taşıyorsa müşteki avukatlarının beyanından sonra mütalaaya cevap verilmesi için süre istedi.
Mahkeme heyeti sanıkların mal varlığına el konulmasına ve Kenan Evren´in Cumhurbaşkanlığı´ndan doğan haklarının geri alınması talebinin şu aşamada ihsası rey olacağı gerekçesi ile reddine karar verdi.
YURT-KOR İMHASINA SUÇ DUYURUSU
12 Eylül müdahalesin hazırlık çalışmalarının yer aldığı YURT-KOR belgesini mahkemeye göndermeyip imha ettiğini sağlayan Abdullah Recep için suç duyurusunda bulunan mahkeme daha önce verilen kararlar göz önüne alarak sanıkların tutukluklarının reddine karar verdi.
Mahkeme heyeti avukatların mütalaaya görüş beyan etmeleri ve için duruşmayı 27 Aralık´a erteledi.
DARBEYİ OLGUNLAŞTIRMAK İÇİN TERÖRÜ KASTEN ÖNLEMEDİLER
26.10.2013 09:20 Savcı Selçuk Kocaman 18 sayfalık mütalaasında Evren ve Şahinkaya´ya ağır suçlamalar yöneltti. 12 Eylül 1980 öncesi terör olaylarının toplumu kaosa, iç çatışmaya sürükleyerek ülkeyi yönetilemez hale getirip, askeri darbeye zemin hazırlamak ve yönetimi ele geçirmek isteyen devlet içindeki derin yapıların yönlendirmesi ve kurgulamasıyla çıkarıldığı ifade edilen mütalaada şunlar kaydedildi: Devlet içindeki etkili güçlerin, olaylarda güvenlik güçlerinin etkin olarak görev yapmasını engellediği, güvenlik güçlerinin bazı olaylarda kullanıldığı, bu kadar organize ve geniş çaplı olayların devlet içinde örgütlenmiş illegal güçlerin planlaması ve iştiraki olmadan yapılamayacağı, sanıkların darbe yapmaya yaklaşık bir yıl önceden karar verdikleri, her halükârda ülke yönetimini cebren ele geçirmek niyetinde oldukları, yapılacak askeri darbenin halkın gözünde meşru görülebilmesi için terör olaylarının üzerine bilerek gitmedikleri, müdahale etmedikleri veya tertiplenen olay amacına ulaştıktan sonra müdahale ettikleri, sanıkların darbe yapmak için bir yıl şartların olgunlaşmasını bekledikleri, darbe için fırsat kolladıkları anlaşılmıştır.
35. MADDE YETKİ VERMEZ
Askeri darbenin Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu´nun 35. maddesindeki yetkiye dayanılarak yapıldığı belirtilen görüşte, İç Hizmet Kanunu´nun 35. maddesi hiç kimseye demokratik düzeni ortadan kaldırarak diktatörlük kurmaya yol açacak bir askeri darbe yapma yetkisi vermemektedir denildi. Mütalaada Başbakana muhtıra gönderilmesinin tehdit niteliğinde olduğu belirtilerek, Aynı zamanda bu tehdit manevi cebir niteliğindedir ifadesi de yer aldı.
Mütalaada şu ifadeler de yer aldı:
Sanıklar 12 Eylül 1980 günü daha önce gizlice hazırladıkları ´Bayrak Harekât Direktifi´ adlı darbe planı çerçevesinde, Türkiye Cumhuriyeti halkının vergileriyle alınmış ve yurt savunması için kendilerine tevdi edilmiş silahları kullanarak cebren ülke yönetimine bütünüyle el koymuş, sanıkların yaptıkları askeri darbeyle Parlamento ve Hükümet feshedilerek ortadan kaldırılmış, Parlamento üyelerinin dokunulmazlığı kaldırılarak sıkıyönetim ilan edilmiştir.
Sanıklar millete ait olan egemenlik yetkisi, Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olan yasama yetkisi ile Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu´na ait olan yürütme görevini, silahlı güç kullanılarak ele geçirmişlerdir. Cumhuriyet Senatosu´na ve Cumhurbaşkanı´na ait yetkilere cebren el koymuşlardır. Anayasa ve Anayasal düzen ortadan kaldırılarak, kişi hak ve özgürlükleri tamamen Milli Güvenlik Konseyi´nin inisiyatifine terk edilmiştir.
Sanıkların eylemlerine uyan ve suç tarihi itibarıyla lehlerine olan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu´nun 146/1, 80, 31 ve 33 maddeleri uyarınca anayasal düzeni bozmaktan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılması; sanıklar hakkında verilen adli kontrol kararının devamı; 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu´nun 30. maddesi gereğince rütbelerinin alınması mütalaa olunur. (Sabah)
LATİN AMERİKA ÖRNEĞİ
Mütalaanın en dikkat çekici bölümlerinden birini Latin Amerika ve Almanya´daki darbe davalarına yapılan atıf oluşturdu. İnsanlığa karşı suçlarda zamanaşımının söz konusu olmadığını vurgulayan savcı Kocaman şu örnekleri verdi: “Latin Amerika´da hüküm süren diktatörlüklerin yönetimleri sırasında sebep oldukları ölümler, işkenceler ve kayıp hadiselerinden sorumlu tutulabilmeleri uluslararası hukukun kabul ettiği bu kuralın uygulanması suretiyle sözkonusu olabilmiştir. Arjantin, Şili, Ekvator, Meksika, Panama, Paraguay, Peru ve Uruguay bu ülkelerden bazılarıdır. Amerika İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ile zamanaşımı ve geçmişe uygulama yasağının darbeci rejimler için söz konusu olamayacağını kayıt altına almıştır. Almanya´da 1946´da işlenen insanlığa karşı suç ile ilgili dava ile AİHM´in Korbely-Macaristan ve Kononov-Litvanya kararları somut örneklerdendir. AİHM, insanlığa karşı işlenen suçlar ulusal mevzuatta tanınmamış olsa bile faillerin yargılanabilecekleri yönünde karar vermiştir. Venedik Komisyonu´nun Peru Anayasa Mahkemesi´nin müracaatı üzerine hazırladığı 2011 tarihli raporu da dikkat çekicidir. Komisyona göre insanlığa karşı suçlarda zamanaşımı işlemez.”
Savcı 18 sayfalık mütalaasında, sanıkların Başbakan´a verdiği muhtıra ile Anayasa´yı ve TBMM´yi ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs suçunu işlediklerine de dikkat çekti. Konuyla ilgili TCK´nın 146. maddesinde yer alan ´cebren´ ifadesinin altını çizen savcı, bunun mutlaka maddi anlaşılmaması, ´manevi cebir´ unsuruyla birlikte değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Elinde, devlet içerisinde başka bir kurumca karşı konulamayacak bir güç bulunan Silahlı Kuvvetler´in, anayasal demokratik sistem içerisinde hiyerarşik olarak bağlı olduğu, Başbakan ve tüm siyasi partileri doğrudan, bunların temsil edildiği TBMM´si ile cumhurbaşkanını dolaylı olarak tehdit ettiğini vurguladı. Kocaman, ülkenin içine düştüğü durumu ise şöyle özetledi: “Anayasa ve Anayasal düzen ortadan kaldırılarak, kişi hak ve özgürlükleri tamamen Milli Güvenlik Konseyi´nin inisiyatifine terk edildi. Başta yaşam hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlükler açısından hiçbir güvence kalmadı.”
-´İhsas-ı rey olur´ gerekçesiyle talep reddedildi-
Dünkü duruşmada bazı müşteki avukatları savcının mütalaasında belirttiği dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya´nın rütbelerinin sökülmesi yanında Evren´in Cumhurbaşkanlığı´ndan doğan haklarının da geri alınmasını istedi. Mahkeme heyeti, söz konusu talebi, bu aşamada ´ihsas-ı rey olacağı´ gerekçesi ile reddetti. Heyet, ayrıca Cumhuriyet Savcısı Selçuk Kocaman´ın talebi üzerine, 12 Eylül müdahalesinin hazırlık çalışmalarının yer aldığı Yurt-Kor belgesini mahkemeye göndermeyip imha ettiği ileri sürülen Abdullah Recep için suç duyurusunda bulundu. Mahkeme, daha önce verilen kararlar göz önüne alarak sanıkların tutukluluklarının reddine karar verdi. Mahkeme heyeti avukatların mütalaaya görüş beyan etmeleri için duruşmayı 27 Aralık´a erteledi. Duruşmayı Kenan Evren Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi´nden (GATA), Tahsin Şahinkaya ise İstanbul GATA´dan takip etti. İkili, hastane odalarına kurulan sesli ve görüntülü sistemle savcı Kocaman´ın mütalaasını takip ederek duruşmaya dahil oldu.
-MİT: 12 Eylül ile ilgili belgeye rastlanmadı-
12 Eylül askerî darbesine ilişkin davada mahkeme heyetinin daha önce Milli İstihbarat Teşkilatı´ndan (MİT) istediği bilgiye cevap geldi. Mahkeme heyeti, MİT´ten 12 Eylül´e giden süreçte hazırlanan Bayrak Harekât Direktifi´nde, ´Sivil İşler Koordinasyon Grubu´ şeklinde bir grubun görev aldığının belirtildiğini ve bu belgede görev alan sivil unsurlar hakkında bilgi ve belgelerin gönderilmesini istemişti. MİT, talebe ilişkin yapılan araştırma sonucunda bilgi ve belgeye rastlanmadığını bildirdi. (Zaman)
------------------------------------------------------------------------------
19. DURUŞMA GÖRÜLDÜ
27.12.2013 20:41 12 Eylül Davası'na bakan Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, esas hakkındaki savunmalarını hazırlamaları için sanık avukatlarına süre vererek, duruşmayı 21 Şubat'a erteledi.
Davanın öğleden sonraki bölümünde, müdahil avukatları, cumhuriyet savcısının esas hakkındaki görüşüyle ilgili beyanda bulundu.
Avukat Öztürk Türkdoğan, 12 Eylül döneminde öldürülen Berfo Kırbayır'ın oğlu Cemil Kırbayır'ın mezarının dahi bulunamadığını belirterek, "Bu ülkeye bu kötülüğü yapanlar vicdanen sorumlu. Berfo Ninenin bu azmini, bu kararlılığını herkes göstermeli ve darbecilerle ilgili bir hüküm tesis edilmeli" dedi.
Türkiye'nin bulunduğu bölgede, başta Mısır olmak üzere darbelerin gerçekleştiğini hatırlatan Türkdoğan, şunları kaydetti:
"Bu konuda yargının net bir tutum alması ve darbe yapanlara karşı işlenen suçun cezasının ne olduğunu ortaya koyması gerekir. Darbeler hangi gerekçeyle yapılırsa yapılsın kötüdür, kötülük üretir ve darbenin yapıldığı bütün ülkelerde insanlığa karşı suç işlenir. Yapılan referandumla halk, kurucu iktidar olmadıklarına karar verdi. Mütalaaya uygun olarak sanıkların hak ettikleri cezaya çarptırılması, hükümle birlikte sanıkların mal varlığına el konulmasını ve tutuklanmasını istiyorum."
Avukat Arif Cangı da 12 Eylül darbesini gerçekleştirenlerin, yaşam hakkı dahil pek çok insan hakkını ortadan kaldırdığını, yasama, yürütme ve yargı erklerini tek elde topladığını kaydetti.
12 Eylül darbesinin başlı başına suç olduğunu ifade eden Cangı, sanıkların rütbe ve unvanlarının geri alınması talebinde bulundu.
"İŞÇİ HAREKETİ ZARAR GÖRDÜ"
Avukat Senih Özay da sanıklara verilecek ağırlaştırılmış müebbet ve maaşlarının kesilmesi cezalarının toplumu rahatlatacağını kaydederek, darbenin alt uzantılarıyla ilgili yürütülen soruşturmanın da önemli olduğunu, bunun için de gereğinin yapılmasını talep ettiklerini söyledi.
Hak-İş'in avukatı Mehmet Ali Kayabaşı da 12 Eylül'de konfederasyonlarının faaliyetlerinin hukuka aykırı bir şekilde durdurularak, Türk işçi hareketinin büyük zarara uğradığını belirtti ve sanıklara ceza verilmesini istedi.
MHP'nin avukatı Yücel Bulut, 12 Eylül döneminde öldürülen MHP'lilerden örnekler vererek, sanıklara, mütalaa doğrultusunda, üst sınırdan ceza verilmesi talebinde bulundu.
CHP'nin avukatı Celal Çelik, sanıkların, işkencelerden, ölümlerden, hak yoksunluklarından sorumlu olduğunu, mutlak şekilde cezalandırılmaları gerektiğini söyledi.
Diğer, müdahil avukatları da sanıkların, mütalaa doğrultusunda cezalandırılmalarını talep etti.
MAHKEMENİN KARARI
Sanık avukatı Bülent Hayri Acar, savunmalarını hazırlamak için süre verilmesi talebinde bulundu. Cumhuriyet Savcısı Selçuk Kocaman, soruşturmanın genişletilmesi ve müdahillik taleplerinin reddedilmesini, mütalaa doğrultusunda sanıklara ceza verilmesini istedi.
Verilen aranın ardından Mahkeme Başkanı Süleyman İnce, ara kararı açıkladı.
Müdahillik ve soruşturmanın genişletilmesi taleplerini reddeden mahkeme, Bayrak Harekat Planı içerisindeki sivil unsurlarla ilgili mahkemece suç duyurusunda bulunulduğundan, cumhuriyet savcılığına yapılacak yeni bir suç duyurusuna gerek olmadığına hükmetti.
Mahkeme, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı, 21 Şubat 2014 saat 09.45'e erteledi. (AA)
(25 Ekim 2013, 12:11), son güncel.: (27 Aralık 2013, 20:41)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
12 Eylül soruşturma ve davasıyla ilgili manşetlerimiz
Flaş!!! 12 Eylül iddianamesine kabul
12 Eylül iddianamesini okumak/indirmek için tıklayın
Flaş!!! 12 Eylül´e soruşturma açıldı.. Dosya no: 2010/605