28 Şubat davasında 19. duruşma başladı. Çetin Doğan dün başladığı savunmasına devam ediyor. Duruşmada dün savunmasını tamamlayan emekli Orgeneral Çetin Doğan´ın çapraz sorgusuna devam edilmesi bekleniyor.
26.09.2013 12:17 28 Şubat darbe sürecine ilişkin 27´si tutuklu 103 sanığın ´Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti´ni cebren devirmeye, düşürmeye iştirak´ suçundan müebbet hapis cezası talebiyle Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde yargılandığı davanın 19. duruşması başladı. Duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, sanık yakınları ve avukatlar katılıyor.
SANIK ÇETİN DOĞAN´IN ÇAPRAZ SORGUSU
Duruşmada, dün savunmasını tamamlayan emekli Orgeneral Çetin Doğan´ın çapraz sorgusuna geçildi. Doğan, müşteki avukatları ile savcının sorularını yanıtladı.
-´Müşteki avukatlar soru sormasınlar´ itirazı reddedildi-
Sorulara geçilmeden önce sanık Şükrü Sarıışık´ın avukatı Ali Fahir Kayacan, müştekilerin henüz müdahil sıfatı almadıklarını kaydederek, avukatların bu aşamada soru sormalarına itirazda bulundu. Mahkeme Başkanı Köksal, ?Ben izin veriyorum? deyince bunun geçerli olmadığını, mahkeme kararı gerektiğini söyledi. Bunun üzerine ara karar alındı ve Kayacan´ın itirazı reddedildi. Mahkeme heyeti, CMK´nın 201. maddesine göre vekil sıfatıyla duruşmaya katılan avukatın sanığa doğrudan soru yöneltebileceği gerekçesiyle itirazı reddetti. Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, Biz kanundan böyle anlıyoruz. Sorulabileceği kanaatindeyiz dedi.
-Avukat Emrullah Beytar´ın soruları-
Bazı müştekilerin avukatı Emrullah Beytar, Doğan´ın 11 Haziran 1997´de brifing verilmediğini savunduğunu belirtti, ancak dönemin birçok gazetesinde brifing verildiğine ilişkin haberler yayımlandığına dikkati çekti. Beytar, Bu, bende BÇG´nin birçok eyleminin kayıt altına alınmadığı düşüncesini oluşturdu. Ne diyorsunuz? diye sordu.
Doğan, soruyu yanıtlamadan önce, müştekilerin şu aşamada soru sorma hakkı bulunmadığını, bununla birlikte kimsenin eteğinde taş kalmaması için soruları yanıtlayacağını bildirdi. Doğan, ?Kimsenin eteğinde taş kalmasın. Herkes taşını atsın, açık açık konuşalım ama esasa ilişkin olsun. Kimse davayı şahsi hayat hikayesine dönüştürmesin, sağa sola çekmesin.? dedi.
Doğan, ?11 Haziran´da brifing verilmedi demedim. 13 Haziran´da Ruhtar Sümer tarafından verilmiş bir brifing yok dedim. İşte belgesi, işte Genel Kurmay´dan gelen tarihleri. Tatmin oldunuz mu?? dedi.
Bunun üzerine araya giren Başkan Köksal, ?Sorular ne sorulabilirse iyi olur? uyarısında bulundu.
Avukat Beytar, ?Hukuka bağlı olduğunuzu söylediniz ama 12 Haziran´da gazetelerde yayınlanan haberler ve köşe yazıları var? diyerek örnekler okudu ve şunu sordu: ?Bu yazılara karşı insan hakları, hukukun üstünlüğü, AİHM içtihatları adına bir şey yaptınız mı??
Bu defa araya giren Şükrü Sarıışık´ın avukatı Kayacan girdi; ?Bu bir yorum sorusudur. İddia konusu eylemle bir ilgili yoktur. Çetin Doğan ve müvekkillerle ilgilidir. İtiraz ediyorum? dedi.
Başkan Köksal da Çetin Doğan´a ?Doğrudan konuyla ilgili değil ama cevap vermek ister misiniz?? diye sordu. Doğan, ?Evet kısaca cevaplayacağım. Herkes eteğindeki taşı döksün? dedikten sonra şunları anlattı: ?Demek herkesin algılaması farklı, brifing içeriğine baksınlar, bu brifingde sizi rahatsız eden ne? Gazetecilerin algılaması ve yorumları beni ilgilendirmez. Brifingde suç unsuru yoktur. Oradaki ifadeler bir şeylerin ayak iziymiş vs. o dönemin şartlarının getirdiği şekilde abartılarak ileri sürülen görüşlerdir. Bu yorumlardan rahatsız olanların gereğini yapmasının gerektiğini düşünüyorum.?
Başkan Köksal, bir kez daha ?sorular konuyla ilgili olsun? uyarısında bulundu.
Avukat Beytar, bu defa da BÇG´nin fişleme yaptığı iddiasından hareketle BÇG belgesindeki istihbari bilgi ifadesinin ne anlama geldiğini sordu. Doğan, bu soruyu şöyle cevapladı: ?Emir çok açık. İstihbari bilgilerden kasıt kişilerle ilgili fişleme değil olaylarla ilgili rapor istenmesidir. Bu raporları ilgili ve yetkililere yasal platformlarda iletmek, Genel Kurmay Başkanı´nın haftalık arzlarında Cumhurbaşkanı ve Başbakan´a sunması amaçlıdır. Onun dışına çıkılmamıştır.?
-Gazeteci İsmet Berkan´ın yazısı-
Avukat Beytar: ?13 Haziran 1997´de Radikal´de İsmet Berkan´ın ´BÇG ve Meleklerin Cinsiyet´ başlıklı yazısı yayınlandı. Berkan bu yazısında ´BÇG´yi öğrendik. Merkez ve taşra teşkilatı var. BÇG´ye bağlı subay ve astsubaylar var. Oluk gibi bilgi akıyor´ diyor. Bu yazıya ne diyorsunuz??
Başkan Köksal: ?Doğru mu? Yanlış mı? Bunu mu sormak istiyorsunuz? Ne yaptınız diye mi soruyorsunuz??
Çetin Doğan: ?Dönem içinde çok çok goygoycular çıkmıştır. Söylenmeyeni söyleyen, ifade edenler olmuştur. Bu ifademle İsmet Berkan´ı suçlamıyorum. Oluk oluk ifadesi onun algılamasıdır. BÇG´nin tüm belgeleri ortada. Toplam çalışan personel sayımız 17. Bu işleri yönetmek, devleti yönetmek, hükümeti yıkmak. Sanki organize bir suç örgütü gibi.. Brifing ciddiydi, bir tehdidin boyutundan bahsediliyordu. İsmet Berkan´a ´amma yaptın, amma abarttın´ diye suç duyurusunda bulunmak işim değil, okumuş da değilim.?
-Avukat Enis Günay´ın soruları-
Şeref Malkoç´un avukatı Enis Günay, sorusunu sorarken bir çok bilgi ve belgeyi karıştırdığı görüldü. Bunun üzerine Köksal, ?Soruyu toparlarsanız? uyarısında bulunmak zorunda kaldı. Avukat Günay, ?İddianameleri okuyorum? deyince de Başkan Köksal, ?Biz iddianameyi okuduk? dedi.
BÇG´nin yaptığı söylenen fişlemeleri anlatmaya çalışan Günay, ?BÇG bunları yaptıysa bu korku imparatorluğu değil midir?? sorusunu sordu.
Çetin Doğan, şunları söyledi: ?İddianamede daldan dala atlama var. Sayın avukatın karıştırmasının da sebebi bu. Bu, onun hatası değil. Kendisine teşekkür ediyorum. BÇG hiçbir zaman böyle bir talimat çıkarmadı. Fişleme tarzı bilgiler istemedik. Olayları istedik. Çünkü irticaya karşı toptan mücadele açılmıştı. MİT kanunu 1973´te çıkan Genelkurmay Teşkilat kanunu var. Bunlarda iç - dış içtihata dair hükümler var. Bizde yasal zeminde elde edilen yetkililere verilmesi vardır. O dönemde İçişleri´nin 2 genelgesi var. Çok meraklıysanız bir de oradaki ifadelere bakın?
Avukat Enis Günay, Çetin Doğan´ın bu sözleri üzerine ?iddianameyi çok iyi okuduğunuzu anladım? dedikten sonra 1995´ten itibaren Refah Partisi´yle ilgili yaşanılanların bir kronolojisini çıkarıp ? Bu kadar kısa süre bunlar yaşandı. Hepsi tesadüfler mi yoksa BÇG´nin bir etkisi var mı?? sorusunu yöneltti.
Bu soru üzerine Çetin Doğan şu ilginç bilgileri verdi: ?Şu anda kendi yanlarında olan bir milletvekiliyle konuşmalarını aktarayım. Benimle çalışan bir subaydı. RP´den milletvekili oldu. Genel Kurmay´a geldi. Birlikte yemek yedik. ´Genelkurmay neyin peşinde?´ diye sordu. Ben de ona samimiyetle görüşlerimi aktardım. O kişi ordu milletvekili Turan Özçelik´ti. Gayet memnun ayrıldı. Burada 1996´dan itibaren çok hikâyeler söylendi. İddianamenin ismi BÇG 28 Şubat ne zaman kurulduğunu anlattım. Siz bunun öncesiyle nasıl bağlantı kuruyorsunuz? Bir yığın olay saydınız. Ancak şunu söyleyebilirim. Siyasi iktidarlar kurtlar sofrasıdır, mücadele sofrasıdır. Birbiriyle dalaşırlar, yanlış işler yapılır. Günlük çekişmelerin içine girmek bizim işimiz olmamıştır. Söylediğiniz olaylar ülkenin yanlış idaresinden kaynaklanan bir kaos dönemidir. Bunları ben yaratmadım ki. Çetin Doğan sahnede değil, orkestra şefi değil, bunlar sağlıklı değil. Biz düşman değiliz, kardeşiz, aynı ülkenin insanlarıyız. Ben sizin inancınıza, dünya görüşünüze saygı duyuyorum. Siz de benimkine saygı duyun. Dünya görüş ve inancı doğrultusunda ülkeyi değiştirmeye kalkmayın. Tam bağımsız, özgür, reforma ulaşmış bir ülke için daha iyisini nasıl yaparız bunu düşünelim. Çok affedersiniz eşek dururken gölgesiyle kavga etmeyin.?
Başkan Köksal bir kez daha soru ve cevaplara tepki gösterilmemesi, soruların konu içinde kalması, sorulmuş soruların tekrar sorulmaması yönünde uyarıda bulundu.
-Avukat İsmail Aydos´un soruları-
-Namazına, niyazına, camiye gitmesine karışmadık
Duruşmada daha sonra Teoman Rıza Güner, Şeref Malkoç ve Merve Kavakçı gibi Refah partisi eski milletvekillerinin avukatı İsmail Aydos Çetin Doğan´a sorular yöneltti. Aydos, ?Kararlı ve istikrarlı bir şekilde mütedeyyin insanlara değil dinin siyasallaştırılmasına karşıyız diyorsunuz. Kaldı ki siyasal İslam suç değil ama mütedeyyinlikle irticayla, çağdışı kıyafeti ayırt etmek belirlemek yetkisi kimdedir, mücadele edilecek kesimi kim belirlemiştir??
Doğan, Bu konuda ayrım yapmak, kriter çizmek, şu kıyafet şöyle böyle olsun demek yetkisine ben sahip olmadığım gibi, kimse de değil. Buna anayasal kuruluşlar karar verir. Türban o dönemde üniversitelerde ve resmi kurumlarda yasak edilmiştir. Bunun dışında bir yasağı öngörmedik. Bir de pek uygulanmayan kıyafet kanunumuz vardır. Nelerin giyilmeyeceği kanunumuzda vardır. O dönemde ellerinde sopalarla kendilerini bir tarikattan sayanlar, bize göre irticanın tam kaynağıdır. Mütedeyyin insanları rahatsız etmemek için bir çalışma da başlamıştı. Ama benim dönemimde tamamlanamadı. Sonra ne oldu bilmiyorum.
-Tepki gösteren izleyici dışarı çıkarıldı-
Hiçkimsenin namazına, niyazına, camiye gitmesine karışmadık. Ancak silahlı kuvvetlerin mesai çizelgesine uyulmasını istedik. Oruç tutmak isteyenlere geniş tolerans verirdik. Ne yaptık? Sahur, oruç bozma, yemek saatlerini düzenledik. Çok samimi olarak söyleyeyim, 1960´lı yıllarda terhis olan askerlere mevlid okuturduk. Ama toplum öyle bir gerildi ki, gerilimin önüne geçilmesi için ne olması gerektiğini söyledim. Hiçbir zaman iman ve itikata ilişkin şeyler sorgulanamaz.
Doğan´ın bu sözleri üzerine izleyici sıralarında bulunan Kerim Sümer adlı kişi, Namaz kıldığım için 6 gün hapse girdim. Yalan söylüyorsunuz diye bağırdı.
Sanık yakınları ise Sümer´e, Başka suçlarını söyle, başka suçlarını dedi.
Sümer, bunun üzerine, Hiçbir suçum yoktu. Tertemiz görev yaptım diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, bu durum üzerine mahkeme düzenini bozması nedeniyle izleyiciden salondan çıkmasını istedi. Mahkeme Başkanı Köksal ve müşteki avukatları arasında da tartışma yaşandı. Mahkeme salonunda söz konusu çıkışı yapan izleyicinin müşteki Kerim Sümer olduğu anlaşıldı. Sümer´in Ankara´da görev yaptığı sırada 1992 yılında YAŞ kararıyla TSK´dan atıldığı öğrenildi. Sümer, duruşma düzenini bozduğu gerekçesiyle salondan çıkarıldı.
-Kendimi Kızılay Meydanı´nda yakarım
Avukat Aydos, Doğan´a, Bu dönemi birlikte yaşadık. Birbirimizi kandırmayalım, başımızı kuma gömmeyelim. Bizce mağduriyetlerin sebebi BÇG´dir. Garnizon dışında bütün sosyal hayata, okullara, camilere, şirketlere katıldınız. Ben, şerefli bir Türk vatandaşı olarak şerefle askerliğimi yaptım. Ben çok iyi biliyorum ki bir asker mevzuatta olmayan hiçbir şeyi yapmaz. Bu tasarruflarla ilgili bir mevzuat var mıdır? sorusunu yöneltti.
Doğan, böyle bir mevzuat olmadığını ifade ederek, Garnizon dışı dediniz, şirketler dediniz. Böyle olaylara müdahale ettiğimizi gösteren bir belge bulursanız, kendimi Kızılay Meydanı´nda yakarım dedi.
Toplumun her reaksiyonunun BÇG´ye bağlanmaması gerektiğini söyleyen Doğan, Birileri işten alınmışsa, Sincan Belediye Başkanı görevden alınmışsa bunu biz almadık. Onun hakkında suç duyurusunda bile biz bulunmadık. Toplumdaki her reaksiyonu 17 kişilik grubun yaptığınızı düşünüyorsanız biz mucizeler yaratmışız. Bir devri tartışmayın ifadelerini kullandı.
Aydos, ?Genelkurmay Karagahı´nda el yazılı emir gönderiliyor muydu? Gönderiliyorsa bunların kayıtları tutuluyor muydu?? sorusunu yöneltti.
Çetin Doğan; ?BÇG´nin başkanıydım. El yazılı hiçbir yazı çıkmamıştır. İşte belgesi derseniz her şeyi kabule hazırım? dedi.
Aydos, 13 Haziran 1997´de Çevik Bir´in New York Times gazetesine verdiği bir beyanatı ve ABD yetkilisi Nicholas Gurns´un Türkiye´de laiklik tehlikede açıklamasını hatırlatıp ?Buna vereceğiniz bir cevap var mı?? dedi.
Çetin Doğan, ?Bir önerim var. Wikileaks diye bir mekanizma var. 28 Şubat ABD ile ilgili olduğu söyleniyor. Amerikalılarla çok temasım oldu. Dönemin büyükelçisi Grossman´la yemek yedik. 95 adet mesaj var. Bir tanesi yayınlanmadı çünkü yayınlansa dün neysem bugün de o olduğum milli menfaatlerimize bir şey söylemediğim görülecek. Hodri meydan yayınlansın.? dedi.
-Avukat Yılmaz Bölükbaşı´nın soruları-
Refah Partisi eski milletvekili ve Adalet Bakanı Şevket Kazan´ın avukatı Yılmaz Bölükbaşı ise sorularını Mahkeme Başkanı Köksal´a yazılı olarak iletti. Başkan Köksal, bunlar arasında yorum ve konuyla ilgisi olmayanları ayırıp soruları yöneltti.
Bölükbaşı, dönemin Adalet Bakanı Kazan´ın hakim ve savcılara Genelkurmay´daki brifinglere katılmaması talimatına rağmen neden katıldıklarını sordu.
Çetin Doğan; ?Niye katıldıklarını hakim ve savcılara sormak lazım. Sayın Kazan da bakanlığı döneminde hükümetin verdiği talimatlar çerçevesinde genelge yayınlamıştır. Hükümet katılmayın deseydi emir komutayla bağlı olanlar katılmazdı? karşılığını verdi.
Bölükbaşı´nın, O dönemde iktidar olan Sayın Necmettin Erbakan´ın, Refah Partisi´ne karşı istihbarat birimi oluşturulması ve sivil toplum kuruluşlarının, basının yönlendirilmesi konusunda BÇG´ye talimat vermesi gerçekle bağdaşır mı? sorusuna cevap veren Doğan, BÇG´de mahkemelerin ve basının yönlendirilmesi için bir bölüm olmadığını ifade ederek, bilginin yanlış olduğunu kaydetti.
-Başbakan, ´Çevik Paşa´yı çok seviyorum´ diye mesaj gönderdi
Doğan bir başka soruyu cevaplarken dönemin Başbakanı rahmetli Erbakan´ın ?´Çevik Paşa´yı çok seviyorum. Memnunum.´ diye birkaç kez mesaj gönderdi. Bunu ayrıca ifade edeyim? dedi.
Avukat Bölükbaşı, ayrıca soru sormak istediğini belirterek o dönemde Milli Gençlik Vakfı yöneticisi olduğunu, sıkı takibe uğradıklarını, kendilerini destekleyen bürokrat ve şirketleri komutanın selamı var diye uyarıldığını anlatarak ?Bunlar oldu mu?? diye sordu.
Çetin Doğan, ?Bu bizim üslubumuz değildir. BÇG hacmini söyledim. Bu işleri becerebilecekleri bu faaliyetleri gösterecek yetkiye sahip değiller. İrticayla mücadeleyi sadece TSK yapmış değil. MİT var Emniyet var. Bizim böyle lafımız üslubumuz yoktur. O dönemde vakfınız sakıncalı görülmüştür. Bunlar TSK´nın üslubuna uygun değil. Affedersiniz mafya tarzı bir üsluptur. Şerefli TSK mensuplarına kesinlikle yakıştırılamaz.?
Duruşmada daha sonra Başkan Köksal, soruların bittiğini açıklayarak Doğan´a savcılık ifadelerine itirazının olup olmadığını sordu. Doğan ifadesindeki yanlışları belirttikten sonra ?Bu yanlışlar haricinde her şeyi kabul ediyorum ama suçu değil? dedi.
BAŞKAN KÖKSAL VE SAVCI ÇETİN ARASINDA TARTIŞMA
Mahkeme Başkanının çapraz sorgunun bittiği açıklamasına rağmen Savcı Kemal Çetin yeniden soru sormaya başladı. Çetin´in soruları YAŞ kararıyla TSK´dan uzaklaştırılan subaylarla ilgiliydi. Bu çerçevedeki sorular Başkan Köksal ve savcı arasında tartışmalara yol açtı.
Savcının sorualrını sorarken sık sık ?şahsi düşüncem? dediği görüldü. Başkan´ın müdahalelerine karşı savcı sorularına devam etti. Çetin Doğan da YAŞ ve BÇG´nin bir ilgisi olmadığını anlattı. Savcı Çetin, bu defa Doğan´a ihraçlarla ilgili şahsi düşüncelerini sordu.
Çetin Doğan, ? Şahsi düşüncem emir komutaya aykırı somut delil varsa atılır. Bu konuda ordu komutanı iken yazdığım yazılarım var. Hep somut delil istemişimdir? dedi.
Savcı Kemal Çetin, ?Ben şunu söylemek istiyorum. Yakıcı, bölücü İslami örgüt mensubu olma suçlamasıyla bir insanın tüm hayatını mahvedecek tespit yapılıyor. Bu iddiaların adli yargı konusu olması gerekmiyor mu? Birçok subay ve astsubay TSK´yla ilişiği devrim yanlısı İslami görüş mensubu olmak, yıkıcılık, bölücülük gibi ağır ithamlarla kesilmiştir. Ancak neden savcılıklara suç duyurusunda bulunulmamıştır? diye sordu.
Salondaki müştekilerin savcıyı alkışladıkları görülürken Başkan Tayyar Köksal ?Bu BÇG´nin görev alanı değil, YAŞ´ın alanı. Tekrar tekrar sanığa sormaya gerek yok? diyerek müdahale etti.
Doğan, BÇG´nin, TSK´dan ayrılan personelin işlemlerinde hiç yer almadığını belirterek, şöyle devam etti: Buna ilişkin yönergeler vardır. Silahlı Kuvvetlerin ana prensiplerine uymayan personelin şura kararıyla ayrılması usul haline gelmiştir. Kim ağır ithamda kalmış, kim ne yapmış bilgim yok. Girdiğim bir şurada, astsubay olan bir kişinin imam olduğunu, binbaşı rütbesindeki bir kişinin de onun müridi olduğunun izah edildiğini biliyorum.
Savcı Çetin ile Doğan arasında ardından şu diyalog geçti:
Çetin: TSK´dan atılma konusu BÇG´nin 7 Nisan 1997 tarihli belgesinde geçiyor.
Doğan: Böyle bir belge yok.
Çetin: Yıkıcılık, bölücülük, İslami örgüt mensubu olmak gibi suç olarak kabul edilen bir tespit yapılmışsa, bu mutlaka adli yargı konusu yapılmalıydı.
Doğan: İddianamede yazılan konular yanlış, çarpıtılmış, eksik, yanlış yönlendirilmiş.
Çetin: Söylediğimiz konular atılan kişilerin şahsi dosyalarından alınmıştır.
Doğan: BÇG ile ilgisi var mı o belgelerin?
Çetin: Aktarılan bilgiler, tutanak haline getirilen kararlardan, onlar da şahsi dosyalardan alınmıştır.
Doğan: Bunun atılı suçla ne ilgisi var?
Çetin: BÇG belgelerinde irticaya karışan personelin temizlenmesinden bahsediyorum. Konu anlaşılmıştır.
Duruşmada daha sonra Doğan´ın nüfus bilgilerinin okundu. Sorgu işleminin tamamlanmasının ardından Çetin Doğan´ın avukatı savunma yaptı.
SANIK EROL ÖZKASNAK´IN SAVUNMASI
Çetin Doğan´ın savunmasının tamamlanmasının ardından sıra dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri emekli Tümgeneral Erol Özkasnak´a geldi. Özkasnak mahkemeye 11 sayfalık yazılı savunmasını verdi. ?Aslında 15-16 sayfa savunmam vardı. Ancak Çetin Doğan´ın savunmasından sonra vazgeçtim. Savunmamı yarım saat içinde toparlayıp, bilgiler vermek istiyorum? dedi.
Özkasnak, BÇG belgelerinin nerede hazırlanmış olursa olsun emri Genelkurmay Başkanlığı´nın verdiğini kaydetti. BÇG´nın yasal olmayan hiçbir faaliyette bulunmadığını öne süren Özkasnak, ?BÇG subayları irtica ile ilgili tespitlerini arz etmişlerdir. Her Salı günü yapılan toplantıda Genelkurmay Başkanı bazı emirler verir. Genelkurmay Başkanı BÇG´nin her faaliyetinden haberdar edilmiştir. BÇG haberleri her sabah Genelkurmay Başkanı´na arz edilmiştir. Genel sekreterlik komutanın verdiği emirleri çizelgeye yazdırır.? dedi.
-´Postmodern darbe´ kavramı bana ait değil´-
Özkasnak, ?postmodern? darbe ifadesinin kendisi söylemiş gibi bir algı yaratıldığını söyledi. Bunun isim babasının Mehmet Altan ve Cengiz Çandar olduğu belirten Özkasnak, kendisinin o dönemdeki görevinin Genelkurmay´ın basın sözcülüğünü yapmak olduğunu söyledi. Yaptığı hiçbir açıklamanın şahsi görüşü olmadığını söyledi.28 Şubat´tan kaynaklanan mağduriyetler kendisinden kaynaklanmadığını ileri süren Özkasnak, ?Bir televizyon programındaki konuşmamı emekli olduktan sonra yaptım. ´Postmodern darbe´ kavramı bana ait değildir. Postmodern, toplumda herkesin ayrı anlam yüklediği tanımdır. Aslında bunun bir darbe olmadığını anlatmak istedim. Belki de meramımı tam olarak anlatamadım. 28 Şubat süreci, dini esaslar doğrultusunda ülkeyi değiştirmeye karşı üniversite sivil toplum kuruluşlarının işçi ve işverenlerin laik cumhuriyetten yana koydukları haklı bir tepkidir. şeklinde konuştu.
Özkasnak, ?Laik Cumhuriyet´in Atatürk devrimlerini korumak için yüksek sorumluluk içinde görev yerine getirilmiştir. Aradan 16 yıl geçtikten sonra, bugün 28 Şubat sürecinde kimin ne yaptığını bir yere bırakarak, yaşları 60-80 arasında olan askerler burada sanık sandalyesine oturtulmuşlardır. Bu tablo, Cumhuriyet tarihinin en haksız ve hazin tablosu? dedi. Özkasnak şöyle devam etti: ?Yaptığım açıklamaların hiçbiri şahsi görüşlerim değildi. Bir defa dahi kendi görüşümü açıklasaydım, görevden alınırdım. İsmail Hakkı Karadayı çok titizdi, açıklamaların provalarını dahi yaptırırdı. BÇG´de bana görev verilmedi. Hiçbir toplantısına katılmadım. Görev verilseydi çalışırdım. Beraatımı talep ediyorum. Yasal bir kurum olduğuna inanıyorum.?
Özkasnak şöyle devam etti: ?Bodrum´dan getirildim. Sorguda belgelerin ucu gösterildi. Hatırladığım kadarıyla cevap vermeye çalıştım. Silivri´de olanları okuduğum için içimde sıkıntı vardı. O yüzden her cümleye eğer bu belgeye doğruysa diye başladım.?
Özkasnak´ın savunmasının tamamlanmasının ardından çapraz sorguya geçildi. Üye hakim Hakan Oruç, Sacı Kemal Çetin, sanıklar ve sanık müdafiilerinin çeşitli sorularından sonra müşteki avukatları soru yöneltti.
Müşteki avukatları soru sormaya devam ederken Savcı Kemal Çetin, aynı konuyla ilgili ben de soru sormak istiyorum diyerek araya girince başkan Köksal ile aralarında tartışma yaşandı.
BAŞKAN KÖKSAL VE SAVCI ÇETİN ARASINDA 2´NCİ TARTIŞMA
Köksal, avukat bitirsin önce deyince savcı Çetin, CMK´ya göre doğrudan sorabiliriz ayrıca avukat beyden izin aldım. karşılığını verdi. Başkan Köksal Ondan izin aldınız da ben yönetiyorum. Benim de kimin ne zaman soru soracağını belirleme hakkım var. Susun. Bu mahkemenin amiri benim. diyerek yeniden avukatın devam etmesini istedi. Avukat soruyu bitirdikten sonra söz alan savcı Çetin, YAŞ kararlarıyla TSK´dan uzaklaştırılan askerler ile ilgili olarak atılmalarına sebep olan iddialar, hakkında ihbarda bulunulup bulunulmadığı gibi husularda sorular yöneltti.
Erol Özkasnak soruyu cevaben BÇG ayrı o ayrı bir konu. Müşteki eski silah arkadaşını suçlayacak insanlar buradaki insanlar değil. Sırf basında 28 Şubat´ı büyütüp bizi halk ve din düşmanı gösterme çabası var. İşte gerçek psikolojik harekat budur diye tepki gösterdi.
Bu diyaloğun ardından duruşma 17.17´de sona erdi.
(26 Eylül 2013, 12:17)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
28 Şubat davası duruşmaları
Flaş!!! 28 Şubat davası açıldı
28 Şubat soruşturması manşetlerimiz
28 Şubat süreci manşetlerimiz
28 Şubat iddianamesinde arama yap