28 Şubat davasında 18. duruşma başladı. Çetin Doğan dün başladığı savunmasına devam ediyor. Duruşmada müşteki avukatları, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel hakkında suç duyurusunda bulundu.
25.09.2013 10:51 28 Şubat darbe sürecine ilişkin 27´si tutuklu 103 sanığın ´Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti´ni cebren devirmeye, düşürmeye iştirak´ suçundan müebbet hapis cezası talebiyle Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde yargılandığı davanın 18. duruşması başladı. Duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, sanık yakınları ve avukatlar katılıyor.
SÜLEYMAN DEMİREL İÇİN SUÇ DUYURUSU
Duruşma başlamadan önce bazı müştekilerin avukatı Mustafa Polat, Erzurum 4. Ağır Ceza Mahkemesi aracılığı ile gönderilen dilekçeyle dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel hakkında suç duyurusunda bulundu. Polat ayrıca mahkeme heyetine sanıkların etkin pişmanlıktan yararlanıp yararlanmayacağını sorulmasını istediği dilekçesini mahkemeye sundu.
SANIK ÇETİN DOĞAN´IN SAVUNMASI
Duruşmada sanık savunmalarının alınmasına devam ediliyor. Çetin Doğan dün başladığı savunmasına devam ediyor. Doğan, emirlerin Genelkurmay Başkanlığı tarafından verildiğini söyledi.
Çetin Doğan´a üye hakim Hakan Oruç, 10 Nisan 1997´de Batı Çalışma Grubu´nun kurulması yönünde sizin imzanızı taşıyan belgeler var. Anayasa´ya göre MGK sadece tavsiye niteliğinde kararlar alır. MGK emir veremez. Alınan karar da tavsiye niteliğinde karar. Bu karar doğrultusunda Genelkurmay´dan çalışma yapılması yönünde talimat geldi mi? sorusunu yöneltti.
Genelkurmay Başkanı´nın Cumhurbaşkanı ile rutin görüşmeler yaptığını belirten Doğan, Oruç´un sorusuna Konuşulan konulardan çıkan talimat varsa konuları alt rütbelilere iletir. Genelkurmay Başkanının alınan kararlardan karargahı haberdar etmemesi gibi bir konu olamaz. Bu emir doğrudan Genelkurmay Başkanlığı´ndan gelmiştir. Bizim referansımız MGK kararları değil, 54. Hükümetin verdiği talimattır. Genelkurmay Başkanı´nın bu konuda bilgilendirilmesi mümkün değil. Yazılı ve şifahi olarak verilen talimatlar olabilir. şeklinde cevap verdi.
´AK Parti döneminde de irtica konulu toplantılar yapıldı´
Çetin Doğan, savunmasında AK Parti döneminde de irtica konulu toplantılar yapıldığını dile getirdi. Doğan, ?En son toplantı 2009´da yapıldı. 2009´a kadar yapılan toplantılarda azalma oluyor. 2009´da 2 tane toplantı oluyor ve daha sonra toplantı yapılmıyor. Toplantılar sonrası Başbakan tarafından irtica ile mücadele için 2 adet bildiri yayımlanıyor. 2006´da değişen mevzuata paralel olarak irtica ile mücadeleye devam edileceğini ve mevzuata irtica için silahlı terör örgütü olması şartı getiriyor? dedi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, savunmasını tamamlayan emekli Orgeneral Çetin Doğan, mahkeme heyeti ve avukatların sorularını yanıtladı.
Doğan´a yöneltilen sorulardan öne çıkanlar ve yanıtları, özetle şöyle:
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi Üyesi Hakan Oruç: 7 Nisan 1997 tarihli İrtica Konusunda Alınacak Tedbirler başlıklı belge Genelkurmay Başkanlığınca gönderilmiş, belgenin orijinal ve tıpkı çekim olup olmadığı belirlenememiş. Çevik Bir, bu toplantıyı (belgeye ilişkin) hatırladığını, Orgeneral Doğan Güreş ile ilgili kısmı kısmen hatırladığını söyledi. Sanık Metin Yaşar Yükselen ve Cengiz Koşal´ın ifadeleri de var. Bu belgenin sahteliğini iddia ettiniz. Sahteyse nasıl oluşturulmuş olabilir? Genelkurmay´da böyle bir durum olabilir mi? Müşteki Tamer Tatar´ın ibraz ettiği belge Genelkurmay´da olmamasına rağmen bu belgenin olduğu bildirilebilir mi?
Çetin Doğan: Bu belge Genelkurmay Başkanlığınca gönderilmiş değildir. Eğer savcılık yazısını okursanız konu daha iyi anlaşılır. Genelkurmay´ın cevabında savcılığın yazısına atıfta bulunulmuştur.
Genelkurmay´ın yazısını okuyan Oruç: Benim anladığım belgenin ve tutanakların bir suretinin Genelkurmay´da olduğudur.
Doğan: Bizde imzasız belgelere ne işlem yapılacağını gösteren yönergeler vardır. İmzasız belge en fazla bir yıl muhafaza edilir, sonra tutanakla imha edilir. Aradan 15 yıl geçtikten sonra belge çıkması... Genelkurmay´da köstebek olabileceğini ifade ettim. Genelkurmay karargahında çok fazla toplantı olmuştur. 15 yıl önce yapılan bir toplantının tarihini bilen bir yiğit de ortada yoktur.
Oruç: 10 Nisan 1997 tarihli BÇG´nin kurulmasına dair sizin imzanızı taşıyan belge var. BÇG´nin 28 Şubat kararları sonucunda kurulduğunu söylediniz. MGK, sadece tavsiye niteliğinde kararlar alır. Aslında hükümet bile MGK kararına dayanarak talimat veremez. Bunun ancak Meclis tarafından kanuna dönüştürülmesi gerekir. Bu karar doğrultusunda hükümetten veya Başbakanlıktan Genelkurmay´da bir çalışma grubu kurulması yönünde talimat geldi mi?
Doğan: Genelkurmay Başkanı her hafta Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile rutin görüşmeler yapardı. Görüşmelerden döndükten sonra karargahın amiri durumundaki ikinci başkana, bir talimat varsa iletirdi. Bu emir gelmemiş olsa bile bunu takip eden MGK´nın üyesi durumunda olan Sayın Genelkurmay Başkanının alınan kararlardan ve karar sonucu hükümetten elde ettiği bilgilerden karargahı haberdar etmemesi söz konusu olamazdı. Ben kendiliğimden BÇG´yi kuralım demedim. Genelkurmay İkinci Başkanı da Arkadaşlar böyle bir şey kuralım demedi.
Oruç: Genelkurmay Başkanlığı da bir kamu kurumu. Bu durumda, her kamu kurumu, mesela bir gazetede veya bir yerde MGK´nın karar aldığını duyduğunda, kendi başına politika belirleyerek, buna göre bir çalışma yapabilir mi?
Doğan: Bizim dayandığımız doğrudan doğruya meşru 54. hükümetin verdiği talimattır. Emirler, her yerde hem yazılı hem şifahi verilir. Ben böyle bir şey hazırladım diye göstermiştir. Böyle bir konuda MGK´da Genelkurmay Başkanının bilgilendirilmemesi, Başbakanın, her türlü iç ve dış tehdide karşı hazırlıktan sorumlu Genelkurmay Başkanını haberdar etmemesi söz konusu mudur, bu takdirinize bağlı.
Oruç: Anladığım kadarıyla yazılı bir emir yok.
Doğan: Yazılı veya şifahi... Ama Milli Savunma Bakanlığından da yazılı gelen talimat var.
Oruç: Bu belge Başbakan Askeri Başdanışmanlığına gönderilmemiş. Neden?
Doğan: Askeri Başdanışman o dönemde Genelkurmay İç Güvenlik Harekat Dairesi Başkanı Tuğgeneral Kenan Deniz´dir. Kendisinin çıkardığı emri neden kendisine göndersin?
Oruç: Kurul olarak Başbakanlık Askeri Başdanışmanlığına gönderildi mi? Kişiler değişebilir.
Doğan: Evrak kendisinde olduğu için... Başka türlü anlamanın alemi yok.
-Hutbe ve vaazların takibi-
Oruç: Sizin imzaladığınız Laiklik Aleyhtarı Faaliyetler adlı belge var. Belgede MİT´ten gelen bilgiler doğrultusunda camilerde laiklik karşıtı hutbe ve vaazlar verildiği aktarılıyor ve garnizon komutanlıklarından hutbe ve vaazların personel görevlendirilerek takip edilmesi isteniyor. MİT istihbarat toplamaya yetkili bir kuruluş. Ancak garnizon komutanlıklarının böyle bir yetkisi olduğunu düşünmüyorum. BÇG´nin de dini otorite olmadığını biliyoruz. Hutbe ve vaazları kamu görevlilerinin verdiğini düşündüğümüzde, bunların ancak mahkeme kararıyla dinlenmesi mümkün. Bu kanunsuz şekilde mi yapılıyordu, yoksa bir görevli gidip not mu alıyordu?
Doğan: MİT Yasası´nın 5. maddesinde Diğer kurum ve kuruluşlar kendi görevleri alanında istihbarat yapmaya devam edeceklerdir ve sorumludurlar yazar. Silahlı Kuvvetler, kendi görev alanlarına ilişkin konularda istihbarat yapma hakkına sahiptir. Bu çerçevede TSK ve devlet aleyhine kalkışma, söylem, propaganda ortaya çıktığı zaman bu rapor edilir. Amacımız bütün imamları suçlayarak bir şey yapmak değil. ´Bölgenizde bu tür olaylar olduğuna ilişkin bilgi varsa araştırın´ diyoruz. Bu emrin yazılmasına neden olan camiye giden vatandaşların ihbar mektuplarıdır. Bunun irticayla mücadele açısından yararlı olduğunu söylüyoruz. Bunun atılı suçla nasıl ilişkilendirildiğini anlamadım.
Oruç: On binlerce camideki her şeyin kayda alınmasını isteyen bir talep var. Eğer bu talebin askeri husus olduğunu, davayla ilgili olmadığını söylüyorsanız, bir şey demiyor, başka soruya geçiyorum.
Doğan: Bütün vaazların sorgulanmasını istememiz söz konusu değil. Zaten bu tür vaazların dedikodusu yapılan yerler ortadadır. Bunlarla ilgili yürüteceklerdir. Yoksa Bu imam iyidir, bu imam kötüdür diye bir fişleme söz konusu değil. Mütedeyyin insanları rahatsız edecek bir şey yoktur. İrticaya yönelik vaaz verdiği zaman çok kişi hocayla münakaşa etmiştir. Bu tür olaylar garnizon içinde duyulmuştur. Namlı hocalar...
Oruç: 27 Mayıs 1997 tarihli Batı Eylem Planı adlı belge BÇG´nin yol haritası gibi...
Doğan: Belgenin ismi yanlış.
Oruç: Başlangıcında Batı Eylem Planı yazıyor.
Doğan: Sahte olduğunu söylediğim belge. Böyle bir belge yok zaten.
Oruç: İdris Koralp´in beyanlarını okudum. Çevik Bir´in de belgenin doğruluğu konusunda beyanları var. Sivil memur da o yönde beyanda bulunmuş. Bu belge mi sahte, içeriği mi sahte? Gerçeği şu diyorsanız, içeriği neydi?
Doğan: Bu belgenin ilgisi 6 Mayıs 1997 tarihli belgeyi gösteriyor. 6 Mayıs tarihli belgenin taslak olduğunu söylemiştim. Taslak belge, nasıl oluyor da atıfta bulunulacak belge oluyor? Bu mümkün mü? Çıkmamış bir belgenin, daha sonra referans verilmesinin sahtekarlık olup olmayacağına yüce mahkeme karar versin. Çok samimiyetle ifade edeyim, kusura bakmayın, bir yurttaş, okumuş, yazmış, hakim karşısına çıkıyor. Hakim belge gösteriyor. Bu belgenin sahte olduğunu iddia etme imkanı var mı? Gayet tabii herkes bundan etkileniyor. Bir yazıcı düşünün, aradan 15 sene geçmiş, Bu belgeyi ben hazırladım, nasıl diyebilir? İçeriğini bilmiyorsan nasıl hatırlıyorsun? Belgenin sahte olduğunu somut delillerle ortaya koydum. Eğer tatmin olmamışsanız devam edin.
Oruç: Sahte olduğunu söylüyorsanız içeriğine girmek istemiyorum.
SAVCININ SORULARI
Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin: 6 Mayıs 1997 tarihli Batı Harekat Konsepti başlıklı belgenin sahte olduğunu söylediniz. Genelkurmay Başkanlığının dosyamıza gönderdiği Jandarma Genel Komutanlığı imha arşiv kayıtlarının 8. sayfasında bu belge geçiyor. Konusu da aynı şekilde Batı Harekat Konsepti. Belgenin Jandarma Genel Komutanlığınca imha edildiği anlaşılıyor. Ne diyorsunuz?
Doğan: Bu belgeyi hatırlamadığımı çok net ifade ettim. Bana ıslak imzalısını getirin. İmzasını attığım hiçbir şeyi inkar etmem, hiçbir şeyden de korkmam. Jandarma Genel Komutanlığınca hangi belge imha edilmiş? O belgenin bu belge olduğunu nereden biliyorsunuz? Onu bir tarafa bırakalım. Genelkurmayda belgelerin belli sürelerle imha edildiği doğrudur. Fakat evrak çıkış yerinden bu belge bulunabilir.
Çetin: Bu belgeleri sahte olarak düzenleyen kişilerin imha tutanaklarını da bilmesi ve belgeyi buna göre hazırlaması gerekir. Buna ne dersiniz?
Doğan: Çok güzel derim. Çünkü kurgulayanların izinin jandarmada da aranması gerekir derim.
Çetin: BÇG´nin fişleme belgesi olmadığını söylediniz. Batı Çalışma Grubu Bilgi İhtiyaçları belgesinde haklarında hiçbir şikayet olmayan tüm kamu kurum ve kuruluşları ile buradaki tüm görevlilerin ve özel şahısların, dernek üyelerinin vs. biyografi ve siyasi görüşlerine kadar araştırma yapılmasını fişleme olarak değerlendirmiyorsanız ne olarak değerlendiriyorsunuz?
Doğan: Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı tarafından yazılmış, BGÇ´ye bilgi için gönderilmiştir.
Sanık avukatlarının, Batı Çalışma Grubu´nda (BÇG) başka birimler var mı? BÇG´nin faaliyet gösterdiği yere gelen her personel, bu yapıda faaliyet gösteriyor şeklinde nitelendirilebilir mi? sorusuna Doğan, İç Güvenlik Harekat Dairesi bünyesinde kurulan BÇG, silahlı kuvvetler komuta merkezinin bir bölümünde faaliyet göstermiştir. Bu bölüm çok geniştir. Buraya giren herkes, BÇG´de faaliyet gösteriyor denemez cevabını verdi.
Sanık Hüsnü Dağ´ın avukatı İlyas Aktaran, müvekkilinin, BÇG toplantılarına katılıp katılmadığını sordu. Doğan, Dağ´ın BÇG´nin faaliyetlerinde yer almadığını, bu yönde herhangi bir emirlerinin de söz konusu olmadığını kaydetti.
Avukat Aktaran, Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin´in, fişleme faaliyetlerini sadece silahlı kuvvetler yapmış gibi bir yorumla sanığa soru sorduğunu ileri sürerek, Doğan´a, Fişleme faaliyetlerini silahlı kuvvetler mi yapıyor, yoksa devletin başka birimleri de var mı? sorusunu yöneltti.
Çetin Doğan, şu yanıtı verdi: Silahlı kuvvetlerde, sakıncalı personelle ilgili bilgiler yazılır, yaptığı faaliyetler takip edilir. Kesinlikle silahlı kuvvetlerde sivil kesime ait bir fişleme yok. BÇG´de, kesinlikle hiçbir dinleme, fişleme faaliyeti olmaz. Bu konuda bize de intikal eden birşey olmadı.
Sanık emekli Kurmay Albay Oğuz Kalelioğlu, amiri olduğunu söylediği Doğan´a, Ben 28 Şubat sürecinde, BÇG´de görev aldım mı? sorusunu sordu.
Doğan, İdare başkanı olduğu için görev verdik ama BÇG ve 28 Şubat´la ilgili değildi. İç güvenlik harekatı ve Türk-Yunan sorunlarına ilişkin harekat planlarımız vardı, psikolojik harekatla ilgili teşkilatlanma yapılmıştır. Meşgul olduğu alan budur cevabını verdi.
Sanık emekli Orgeneral Şükrü Sarıışık´ın, 7 Nisan 1997´deki toplantıya katıldım mı? BÇG faaliyetleriyle ilgili herhangi bir faaliyetim söz konusu olu mu? sorusuna Doğan, Şükrü Sarıışık´ın talihsizliği o dönemde kara kuvvetleri harekat başkanı olması. Darbe komplosu için istihbaratçıların yanına harekatçıları koymazsanız bu darbe olmaz. Şükrü Sarıışık herhangi bir toplantıya katılmamıştır yanıtını verdi.
ARA KARARLAR
Doğan´ın savunmasnı tamamlamasının ardından mahkeme ara karar aldı. Müşteki Avukatı Mustafa Polat´ın Erzurum 4. Ağır Ceza Mahkemesi aracılığıyla gönderdiği Süleyman Demirel ile ilgili suç duyurusunun, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar veren mahkeme, duruşmayı yarın saat 10.00´a erteledi. (AA)
(25 Eylül 2013, 10:51)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
28 Şubat davası duruşmaları
Flaş!!! 28 Şubat davası açıldı
28 Şubat soruşturması manşetlerimiz
28 Şubat süreci manşetlerimiz
28 Şubat iddianamesinde arama yap