Uğur Mumcu suikastinde adı şüpheli olarak geçen Ömer Çiftçi´den, suikasti yeniden gündeme getiren Mumcu´nun eşine ilginç tepki: ´Tartışmalar laik kesimi yıpratıyor.´ Çiftçi´nin tepkisi, Mumcu tartışmalarının laikliği nasıl yıprattığını merak ettirdi. Dinci kesime maledilen Danıştay saldırısının aslında laik rejimi koruma uğruna Ergenekon tarafından gerçekleştirildiğinin ortaya çıkmasında olduğu gibi, tartışmaların 2 ay sonra zaman aşımına girecek olan Mumcu dosyasını tekrar açmasından ve olayın arkasında başkalarının olduğunun görülmesinden korkulduğunu düşündürüyor.
04.12.2012 10:45 Ankara´da 24 Ocak 1993´te evinin önünde aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu hayatını kaybeden gazeteci Uğur Mumcu´nun ölümündeki karanlık noktalar, eşi Güldal Mumcu´nun kaleme aldığı ´İçimden Geçen Zaman´ isimli kitapla geçtiğimiz günlerde yeniden gündeme gelmişti. Güldal Mumcu kitapta, aynı binada komşuları olan eski SHP Ankara Milletvekili Ömer Çiftçi hakkındaki çeşitli iddialarda bulunuyordu. Çiftçi, yazılı bir açıklama yaparak hakkında, kitapta ve kamuoyunda cinayetle ilgili olarak ileri sürülmüş olan iddiaları yalanladı. Çiftçi´nin açıklamasında şu satırlar yer aldı:
“Geçmişte laik, demokrat ve cumhuriyetçi kesime yapılan saldırıları başka yönlere çekerek konunun saptırılmaya ve başka yapay gündemler yaratılmaya çalışılmaktadır. Bu şekilde demokrat ve cumhuriyetçi kesimlerin yıpratılması amaçlanmaktadır. Taksi durağının açılmasına yardımcı oldum. Buzlu cam talebi ise benim değil, oradaki apartman sakinlerinin istemidir. Bu konuda başkaca bir dahlim bulunmamaktadır. (Cinayetin yaşandığı 24 Ocak 1993 günü sabah Uğur Mumcu´ya dışarı çıkıp çıkmayacağını sorduğu iddialarıyla ilgili olarak) Böyle bir şeyin yaşanması, bulunduğumuz yerin fizikî yapısından dolayı mümkün değildir. Kaldı ki insanların komşuları ile hele de bu kişi arkadaşı ise selamlaşmaması ve konuşmaması yaşamın olağan akışına aykırıdır. DİSK Genel Başkanı Kemal Nebioğlu, Cumhuriyet Gazetesi duayeni İlhan Selçuk ve tüm Türkiye´nin takdirini toplamış avukat Halit Çelenk´in itham edilerek zan altında bırakılması, Türkiye´deki Uğur Mumcu suikastı konusunda samimi ve duyarlı kesimleri derinden yaralamaktadır. Ebediyete intikal etmiş kişileri zan altında bırakmak hiç kimsenin hakkı ve haddi değildir.”
Çiftçi Mumcu üzerinden yalan söyledi
Güldal Mumcu´nun kitabında anlatılanlara göre cinayetin işlendiği sokaktaki taksi durağını, ´Uğur Mumcu istemiyor´ diyerek kaldırtmaya çalışan Ömer Çiftçi´nin tezgahı dönemin Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen´in Mumcu´yu aramasıyla ortaya çıkıyor. Buna rağmen Çiftçi, taksi şoförlerini tehdit edip, durağın sokağa bakan kısmındaki pencerelerini cinayet öncesinde buzlu camlarla kapattırmıştı.
Çiftçi´yi şüpheli yapan ayrıntılar
İşlerinin doğası gereği her zaman durakta bulunmak zorunda olan taksi şoförlerinin, cinayetin işlendiği sokakta araba altına bomba konulması ya da benzer şüpheli eylem ve şahısları görmeleri ve teşhis etmeleri, buzlu cam nedeniyle imkan dışına çıkmış oldu. Çiftçi ayrıca olay günü Mumcu´ya dışarı çıkıp çıkmayacağını sormuştur. Bu bulgular, Çiftçi´yi olayın şüphelileri arasına sokmak için yeterlidir.
Mumcu dosyası 2 ay sonra zaman aşımına giriyor
Mumcu cinayeti, yaklaşık 2 ay sonra, 24 Ocak 2013 tarihinde, 20 yıllık zaman aşımını doldurarak bir daha açılmamak üzere kapatılacaktır. 1993 yılında şüpheli şekilde hayatlarını kaybeden Turgut Özal, Eşref Bitlis, Bahtiyar Aydın, Kazım Çillioğlu ve Rıdvan Özden dosyalarının 2010 yılında tekrar açılarak ölümlerin cinayet olduğunu gösteren şok bulgulara ulaşılması Mumcu dosyasının da tekrar açılabileceği ümidini doğurmuştu.
Dosyalar açılmasın, laikler yıpranmasın!
Bu ihtimalin birilerini rahatsız ettiği açık. Uğur Mumcu suikastinde adı şüpheli olarak geçen Ömer Çiftçi´nin, suikast dosyası tam zaman aşımına girecekken yeniden gündeme gelmesine neden olan Mumcu´nun eşine ilginç bir gerekçeyle tepki göstermesi dikkat çekici. Çiftçi´nin, ´Tartışmalar laik kesimi yıpratıyor´ sözü, Mumcu tartışmalarının laikliği nasıl yıprattığını merak ettirdi. Danıştay olayında laik rejimi koruma uğruna kemalistlerin kemalist hakimleri öldürdüğü ortaya çıktı. Bunun için, kamera karartmadan atılmayan tekbirleri atılmış gibi gösteren danıştay hakimlerine, Ergenekon savcısının bağlantıları gösteren delilleri sunmasına rağmen soruşturmayı genişletmeyen ve davayı ´dincilerin türban kalkışması´ diye sonuçlandırıp Ergenekon´u örtbas eden Ankara´daki savcı ve hakimlere kadar peşpeşe karanlık olayların gerçekleştiği görüldü. Tartışmaların uzaması üzerine Yargıtay davayı Ergenekon´la birleştirdi ve davanın esası değişti. Mumcu tartışmalarının uzamasının da aynı şekilde davanın yeniden görülmesine ve aynı örgütün izine ulaşılmasına neden olmasından korkulduğu sonucuna varılabilir.
Mumcu cinayeti de Tushad bağlantılı
İçinde Mumcu olayının da yer aldığı 1993 yılındaki cinayet ve şüpheli ölümler fırtınasında Tushad isimli TSK içinde yapılanmış Ergenekon hücresinin rol oynamış olabileceğini Malatya Zirve ek iddianamesinden hareketle basında ilk olarak biz dile getirmiştik. 24 Haziran 2012 tarihli haberimizin başlığı ´Ergenekon 1993´e uzandı´ şeklindeydi. Tushad´ın kuruluş yılı 1993´e de dikkat çekmek istiyoruz. Bu yıl içinde Uğur Mumcu, Eşref Bitlis, Turgut Özal, Bahtiyar Aydın ve Cem Ersever gibi isimler şüpheli şekilde öldüler ya da öldürüldüler. Bingöl, Sivas ve Başbağlar katliamları yaşandı. Bir ekip tasfiye edildi. Türk devletinin terör politikası değişti. satırlarının yer aldığı haberimizde, bu bağlantıya dikkat çekmiştik.
PKK-Ergenekon bağlantısını arayanlar öldü
Bu iddiamız, Zirve davası tanığının geçtiğimiz günlerde, 1 Aralık 2012´de basına yansıyan ´Özal´ı Tushad zehirledi´ ifadesi ile güçlendi. 1993 içindeki cinayetler zincirinin birbiriyle bağlantılı olduğunu gösteren bulgular giderek artıyor. Uğur Mumcu, ölümünden hemen önce PKK terörünün arkasında devlet içindeki bir yapılanmanın rol aldığına dair izleri araştırmaktaydı. Tıpkı Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis´in aynı konuyu araştırması gibi.
1993´teki suikastler fırtınasını başlatan mektup
Ölümünden bir süre önce Cumhurbaşkanı Özal´a terör konusunda şok bir mektup yazan Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, terörle mücadelede ihanet içerisindeki bazı devlet görevlilerinin mutlaka tasfiye edilmesi gerektiğini belirtti:
Sayın Cumhurbaşkanım, Zatı Aliniz bu olaya müdahil olmalı, aksi takdirde bölgede sonu alınamayacak ciddi risk ve tehditlerle karşı karşıya kalabiliriz. Bölge halkının kazanılması zaruridir. Halk yanlış yönetim ile terör örgütü arasında sıkışmış durumdadır. Bunu suiistimal eden unsurların bertaraf edilmesinin zorunluluğu ortadadır.
Bu mektubu okuyan Turgut Özal, terör raporları hazırlayan merhum Adnan Kahveci ile Eşref Paşa´dan ´ortak bir çalışma´ istedi. Bu olaydan 2 ay sonra, 5 Şubat 1993´te Kahveci trafik kazasında, 12 gün sonra Bitlis düşen uçakta, 2 ay sonra da Cumhurbaşkanı Özal makamında vefat etti. Aynı ekipte yer aldığı iddia edilen Albaylar Kazım Çillioğlu ve Rıdvan Özden de şüpheli şekilde hayatlarını kaybettiler.
Türkiye için kanlı ve kara yıl: 1993
1993, Türkiye için kanlı ve kara bir yıl oldu. O yıl boyunca, en kanlısının Bingöl´deki 33 er katliamının olduğu çok sayıda olay peşpeşe geldi. Kendi alanında güçlü ve simge isimler art arda hayatlarını kaybetti. Kimi öldürüldü, kiminin ölümünün üzerindeki sis perdesi hala aralanamadı. İddialara göre bir suikast fırtınası yaşandı. Çok büyük çaplı bir tasfiye harekatı yürütüldü. Kürt sorununu şiddetle değil demokratik yöntemlerle çözmeye kalkan yetkili ve etkili insanlar sistematik şekilde öldürüldü.
24 Ocak 1993: Uğur Mumcu cinayeti
17 Şubat 1993: Jandarma Komutanı Eşref Bitlis´in uçak kazasında ölümü
17 Nisan 1993: Cumhurbaşkanı Özal´ın kalp krizinden vefatı
24 Mayıs 1993: Bingöl´de 33 asker katliamı
02 Temmuz 1993: Sivas katliamında 37 kişinin ölmesi
05 Temmuz 1993: Başbağlar katliamında 33 kişinin ölmesi
22 Ekim 1993: Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikasti
04 Kasım 1993: JİTEM kurucusu Binbaşı Cem Ersever cinayeti
Bu isimlerin ortak özelliği, PKK ile mücadelenin doğrudan içinde yer almaları ya da sorunun çözümü için ciddi mesai harcamalarıydı. Bu olaylar sonucunda 2009´da AK Parti hükümetince başlatılan ´demokratik açılım´ projesiyle yapılmaya çalışılanın benzeri, yani PKK´nın tasfiyesinin sağlanarak Doğu ve Güneydoğu´nun terörden kurtulması ve barışın sağlanması projesi rafa kaldırıldı.
Ergenekon ve Balyoz sanıklarının isimleri tasfiye listesindeydi
Suikastlere kurban giden bazı jandarma komutanlarının Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis´e, onun da Cumhurbaşkanı Turgut Özal´a ulaştırdığı raporda şok bilgiler vardı. 1993 yılındaki suikast fırtınasına neden olduğu da ileri sürülen bu tasfiye listesinde, teröre yardım eden ve kışkırtan, terörden rant elde eden, yani silah ve uyuşturucu kaçakçılığı yoluyla teröristlerle menfaat işbirliğine giden, diğer bir deyişle terörün ´bitmemesine´ neden olan, ihanet içerisindeki bazı subayların isimleri bildiriliyordu. 16´sı subay toplam 34 devlet görevlisinin adının yer aldığı ileri sürülen listedeki kişilerin devlet kademelerinden uzaklaştırılmaları tavsiye ediliyordu. Bu tasfiye raporunun hemen ardından komutan cinayetleri adı verilen ve Uğur Mumcu´nun da içinde yer aldığı bir cinayet fırtınası başladı. Tasfiyesi istenen 16 subaydan bazılarının isimleri de ortaya çıktı. Tümgeneral Ahmet Yavuz, Tuğgeneral Levent Ersöz, Albay Levent Göktaş, Albay Fikri Karadağ, Korgeneral Selahattin Uğurlu, Tuğgeneral Nevzat Bekaroğlu ve Tuğgeneral İsmail Kuru. Bu kişilerden bazıları Ergenekon ve Balyoz davaların sanıkları arasında yer almakta. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(04 Aralık 2012, 10:45)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Uğur Mumcu cinayeti ile ilgili manşetlerimiz
Uğur Mumcu ile ilgili tüm manşetlerimiz
Ergenekon 1993´e uzandı: Tushad
Tanık: Özal´ı Tushad zehirledi
Malatya Zirve Katliamı ve Ergenekon bağlantısı manşetlerimiz
Özal ve komutan cinayetleri bağlantılı
Adli Tıp iddiası: Özal zehirlenmiş
Turgut Özal´ın şüpheli ölümü manşetlerimiz
Orgeneral Eşref Bitlis´in şüpheli ölümü manşetlerimiz
Albay Kazım Çillioğlu´nun şüpheli ölümü manşetlerimiz
Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikasti manşetlerimiz
Albay: Bitlis´in ekibi öldürülecek
Fotoğraftaki 10 subaydan 7´si öldü
Kanlı ve Kara Yıl: 1993.. PKK´nın tasfiyesi durduruldu
PKK´nın bitirilememesi gücünden değil ihanetten
Ergenekon-PKK bağlantısıyla ilgili manşetlerimiz
Ergenekon, Balyoz ve diğer iddianamelerde arama yap