Bu dava uzuyor, yıllar boyu bitmez diyen sanık ve çevrelerinden davanın bitmesine tepki.. Mahkeme, davanın daha da uzamaması için Oyak ve Odatv gibi davaların Ergenekon´la birleşmesi talebini de reddetti. Buna rağmen sanık ve avukatların eleştirilerinden kurtulamadı. Ergenekon davası boyunca yargılamaların uzunluğundan yakınan sanıklar ve avukatları, karar aşamasına gelinmesinden rahatsız oldu. Mahkemenin, savcıdan esas hakkındaki mütalaasını sunmasını istemesi üzerine yeni bir taktik geliştirdiler. Davanın devasa boyutlara ulaştığını, hakimlerin dosyaya vakıf olamadıklarını ileri süren avukatlar, mahkemenin önceden verilen kararı açıklayacağını iddia ediyorlar.
04.12.2012 10:22 Ergenekon davası sanıklarının avukatları, davanın mütalaa aşamasına gelmesinden rahatsız. Avukatlar cuma günü bir araya gelerek rahatsızlıklarını dile getirdiler. Savunma tarafının delilleri toplanmadan ve tanıkların dinlenilmeden davanın son aşamaya gelindiğini savunan avukatlar, ´mahkemenin peşinen verilmiş bir hükmü açıklama gayretine giriştiğini´ öne sürdüler.
Ancak gerçek, sanık ve avukatların anlattığı gibi değil. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nin yürüttüğü Ergenekon kovuşturması kapsamında 21 iddianame birlikte görülüyor. Bu iddianamelerin yaklaşık 3 bin delil klasörü bulunuyor. Avukatların iddiasına göre milyonlarca sayfanın bulunduğu bu klasörlerin hakimler tarafından incelenmesinin imkanı yok. Halbuki Ergenekon davasını yürüten hakimlerin dosya yükü ile terörle suçlarına bakan diğer mahkemelerin dosya sayısı arasında fark bulunmuyor. Özel yetkili mahkemeler (ÖYM) kaldırılmadan önce her mahkeme yaklaşık 350 davaya bakıyordu. Üstelik bu davaların tamamı birbirinden bağımsız. Organize suç örgütü, uyuşturucu, terör örgütleri ÖYM´lerde yargılanıyordu. Her dosyanın da ortalama 10 ek delil klasörü bulunuyordu. Bu da bir mahkemenin 3 bin 500 klasörü incelemesi anlamına geliyor. Yani Ergenekon davasındaki klasörlerin sayısı ile terör suçlarına bakan mahkemelerin önlerindeki evrak miktarı birbirine neredeyse eşit. Ergenekon davasına bakan hakimler, önlerindeki 3 bin klasörle de bir anda karşılaşmadılar. Zaman içerisinde yeni davalar açıldıkça klasörler artmaya başladı. Örneğin 1. Ergenekon davası açıldığında mahkemenin önünde 415 klasör bulunuyordu. Bu sayı zamanla arttı.
Ergenekon´da yargılanan sanık sayısı, diğer terör mahkemelerinde yargılananlardan da az. Diğer terör mahkemelerinde 350 davanın her birinde ortalama 5 sanık olduğu farz edildiğinde bir heyetin bin 750 kişiyi yargıladığı sonucu ortaya çıkıyor. Ancak Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 275 sanığı yargılıyor. Ayrıca diğer terör mahkemelerinde dava yoğunluğunda her dosyaya 4 ayda bir sıra geliyor. Ergenekon davasında ise sanıklar 4 yıl boyunca 560 duruşma görüldü. Bu da diğer mahkemelerle mukayese edildiğinde 186 yıllık yargılama anlamına geliyor. Davadaki tanık sayısı da rekor düzeyde. Belki de bugüne kadar hiçbir davada olmadığı kadar tanık şahitlik yaptı. 30´u gizli olmak üzere 159 tanık ifade verdi.
Sanık ve avukatların Ergenekon yargılaması başından beri iddia ettikleri ´uzun yargılama´ tepkisi de gerçeği yansıtmıyor. Zira benzer örnekleri göre Ergenekon davası çok kısa sürede sonuca yaklaştırıldı. 1980 darbesi sonrası açılan bin 243 sanıklı Dev-Sol davası (1981 -1991 askeri mahkemede yargılama yapıldı) yargılaması 29 yıl sürdü.
Aslında Ergenekon davası 4 yıldan daha kısa sürede bitebilirdi. Davanın ilk yıllarında mahkemenin tanıdığı geniş savunma hakkını art niyetli kullanan bazı sanıklar, haftalarca kürsüde konuştu. Tutuklu sanıklarından Kemal Kerinçsiz aralıksız 12 gün kendisini savundu. Bu da haftada 4 gün yürütülen mahkeme için 3 hafta anlamına geliyor. Eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu´nun avukatı (Susurluk davasını karara bağlayan emekli hakim) Metin Çetinbaş da Kerinçsiz gibi 12 gün savunma hakkı kullandı.
Davanın uzaması için sanıkların bir başka taktiği ise astronomik sayıda tanık dinletme talebi. Kamu tanıklarının dinlenmesi ardından mahkeme, savunmadan hangi isimleri tanık olarak çağrılmasını istediklerini sanık ve avukatlara sordu. Ancak savunma tarafından gelen cevap mahkemece karşılanacak gibi değildi. Zira sanıklar 800 kişinin şahitlik yapmasını istedi. Üstelik bu kalabalık isim listesinin 200´ü sadece bir kişiye ait. Ergun Poyraz, Cumhurbaşkanı´ndan bakanlara kadar birçok ismin mahkemeye gelmesini istedi. Doğu Perinçek de 50´ye yakın tanık dinletme talebinde bulundu.
Balbay´ın yalanı savcıya takıldı
Hakimlerin ve savcıların davanın başından beri duruşmaları takip etmesi de onları neredeyse birer Ergenekon uzmanı haline getirdi. Bunun en bariz örnekleri duruşmalarda gözüküyor. 30 Ekim 2012 tarihli celsede Mustafa Balbay, duruşmalardan yasaklı olduğu dönemde Savcı Mehmet Ali Pekgüzel´in bir tanığa yanlış bilgi vererek yönlendirmeli soru sorduğunu iddia etti. Savcının tanığa ?Ergenekon gel her yere kon? isimli köşe yazısını 2006´da yazdığını söyleyerek soru sorduğunu belirten Balbay, halbuki söz konusu köşe yazısını 2008´de kaleme aldığını vurguladı. Ancak gerçek Balbay´ın dediği gibi değildi. Duruşmaya verilen arada ifade edilen yazının örneğini internetten bulan Pekgüzel, makalenin 2 Haziran 2006´da Cumhuriyet gazetesinde yayımlandığını ispatladıktan sonra ?Demek ki neymiş, savcılık makamı soruları doğru soruyor. Balbay yanlış bilgi verdi.? ifadelerini kullandı. (Göksel Genç / Zaman)
(04 Aralık 2012, 10:22)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ergenekon ve Balyoz gibi davaları engelleme girişimleri
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap