Malatya´daki Zirve Yayınevi´nde biri Alman uyruklu 3 kişinin öldürülmesiyle ilgili davanın 45. duruşması görülüyor. Duruşmada yeni iddianamedeki suçlamalara ilişkin savunma yapan tutuklu sanık muvazzaf astsubay Murat Göktürk, İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz tarafından geçtiğimiz yıl alınan ifadelerini kabul etmedi. Mahkemenin 24. celsesinde tanık olarak verdiği ifadeleri Göktürk´e hatırlatan Mahkeme Başkanı ise, ifadeleri arasında çok çelişki bulunduğunu söyledi.
10.09.2012 13:52 Malatya´da Zirve Yayınevi´nde biri Alman uyruklu 3 kişinin boğazının kesilerek öldürülmesi olayına ilişkin davanın 45. duruşması başladı. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşma dolayısıyla tutuklu sanıklar, eski Malatya Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger, Binbaşı Haydar Yeşil, astsubay Abdullah Atılgan, uzman çavuşlar Murat Göktürk, Mehmet Çolak, Adil Akçay, İnönü Üniversitesi öğretim görevlisi Ruhi Abat, Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım, Salih Gürler, Cuma Özdemir, Hamit Çeker ve Varol Bülent Aral, Malatya Adliyesi´ne cezaevi araçlarıyla getirildi. Müdahil avukatlar ve öldürülen Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske´nin eşi Susanne Geske ile oğlu Lucas da adliyeye koruma eşliğinde geldi.
SANIK ASTSUBAY SAVCILIK İFADESİNİ REDDETTİ
Zirve Yayınevi´ndeki cinayetlerle ilgili davada, tutuklu sanık muvazzaf astsubay Murat Göktürk, yeni iddianamedeki suçlamalara ilişkin yaptığı savunmada, İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı tarafından geçtiğimiz yıl alınan ifadelerini değiştirdi. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen 45. celsede savunmasını yapan Murat Göktürk, Mart 2011´de Zekeriya Öz´e itiraf gibi ifadeler vererek, jandarmanın katliamdan bir yıl önce Malatya´da misyonerlik faaliyetlerini takibe başladığını, kendisine de Zirve Yayınevi çalışanlarına ilişkin bilgi toplatıldığını söylemişti.
O dönemde, 2. Ordu Karargahı´nda da her hafta misyonerlik toplantısı yapıldığını belirten Göktürk, ´misyonerlik faaliyetlerine´ ilişkin toplantıların 2006´da Kayseri Jandarma Bölge Komutanı Harun Ocaklı´nın yazılı emriyle başladığını ve Niğde´ye Hizbullah, Malatya´ya Misyonerlik konusu verildiğini söylemişti. Göktürk, Malatya İl Jandarma Alay Komutanı Albay Mehmet Ülger´in talimatıyla 2007´de Mersin´de Ruhi Abat, Abdullah Atılgan ve İlker Çınar´la toplandıklarını ve Abat´ın misyonerlik seminerleri verdiğini dile getirmişti. Astsubay Göktürk, Ruhi hoca (Abat) bazı yazıları getirirdi, Mehmet Ülger´le kendi odasında konuşup bazı raporlar yazardı. Bu raporları biz görmezdik, hatta üst yazı orada yazılırdı. Ruhi Abat benim kayıtlı elemanım değildi, ancak bizzat alay komutanı ve Haydar Yeşil ile yaptığı görüşmeler sonucu kendisine para verildiğini duydum. dedi. Albay Mehmet Ülger´in, misyonerlik ile ilgili tüm çalışmalarını Ruhi Abat ile beraber organize ettiklerini kaydeden Göktürk, Biz hizmet gereği yapıyorduk. Ancak Ruhi Abat´la samimi olduktan sonraki süreçte beni görevlerden soğuttu. diye konuşmuştu.
Göktürk, mahkemedeki ifadesinde ise bu ifadelerinin hepsini tekzip eder nitelikte savunma yaptı. İddianamedeki kendisiyle ilgili suçlamaları reddeden Göktürk, olayın asli faillerini azmettirdiği iddia edilen Hüseyin Yelki ile Arapça İncil talebi için görüştüğünü ileri sürdü. Savcılıktaki ifadelerinin savcı tarafından yazıldığını savunan sanık, kendilerine komplo kurulduğunu iddia etti. Savunmasını yaparken zaman zaman ağlamaklı olduğu görülen Göktürk, olayda yakınlarını kaybedenlere taziyelerini ilettiğini belirtti.
Göktürk, ´İddianamenin büyük bir bölümünde ifadeleri bulunan İlker Çınar´la, Mersin´de Ruhi Abat´la birlikte tanıştım. Kendimi beden eğitimi öğretmeni olarak tanıttım. O benim askeri personel olduğumu bilmezdi. Benimle ilgili iddiaları kesinlikle doğru değildir. Benim İstanbul Adliyesi´nde verdiğim ifadede, Malatya´daki misyonerlikle ilgili çalıştaylara katıldığımı kabul ettiğim yazmaktadır. Ancak, ifademi alan savcı Zekeriya Öz´ün bu ifadeyi İlker Çınar´ın ifadesinden aldığını düşünüyorum. Zaten çok geç saatlerdi ve ben ifademi okuyamamıştım. Ruhi Abat ile görüşmelerim tamamen ikili ilişkilerden ötürüdür. Kendisinin Arapça yayınlar konusunda bana çok yararı olmuştur. Hüseyin Yelki ile de Arapça İncil temini için görüşmüş ve tanışmıştım. Hakkımdaki suçlamalar ve iftiraları kabul etmiyorum. Ben sözde Ergenekon terör örgütü üyesi değilim. Üyesi olduğum örgüt Jandarma Genel Komutanlığıdır. dedi.
-Mahkeme Başkanından sanığa: İfadelerinde çok çelişki var-
Savunmasını tamamlayan sanığa, mahkemenin 24. celsesinde tanık olarak verdiği ifadeleri hatırlatan Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa, ifadeleri arasında çok çelişki bulunduğunu söyledi. Kısa´nın, ´Malatya´da kendi sorumluluk bölgenizde olmamasına rağmen misyonerlerle ilgili izleme yapmışsınız. Adamların sürekli olarak ensesinde dolaşmışsınız. Bu kadar yakın takibe aldığınız adamlara yönelik bir saldırıyı hissetmediniz mi´ sorusuna sanık, ´Böyle bir saldırı olacağı yönünde bilgimiz yoktu. Olsa bunu mutlaka üstlerimize bildirirdim´ cevabını verdi. Bunun üzerine mahkeme başkanı Kısa, ´Mahkeme heyetini, avukatları dinlemişsiniz. Sen kimsin de mahkeme heyeti ve müdahil avukatları dinliyorsun. Bu soruyu Mehmet Ülger´e de soracağım´ dedi. Sanık, bu konuda bilgisinin olmadığını söyledi. Daha sonra mahkeme heyeti duruşmaya ara verdi.
-Olay-
Malatya´da, 18 Nisan 2007´de, Zirve Yayınevi´nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel bıçaklanarak öldürülmüş, zanlılardan Salih Gürler, Cuma Özdemir, Hamit Çeker ve Abuzer Yıldırım olay yerinde yakalanmıştı. Üçüncü katın penceresinden kaçmaya çalışırken düşerek yaralanan Emre Günaydın, İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezindeki tedavisinin ardından, diğer zanlılarla birlikte tutuklanmıştı. Günaydın´ın olaydan yaklaşık 2 yıl sonra cezaevinde Cumhuriyet Savcısına verdiği ifade doğrultusunda, olayı azmettirdiği gerekçesiyle Varol Bülent Aral ve Zirve Yayınevi çalışanı olduğu belirtilen Hüseyin Yelki de tutuklanmıştı.
Yelki, 22 Mayıs 2009, Aral ise 20 Ağustos 2009´daki duruşmalarda tahliye edilmiş, 15 Ekim 2010´daki 29´uncu celsede tanık olarak dinlenilen Erhan Özen´in ifadelerini de dikkate alan mahkeme heyeti, Aral´ın yeniden tutuklanmasına karar vermişti.
Savcı İsmail Aksoy´un davayla ilgili hazırladığı 762 sayfalık ikinci iddianamede, ´terör örgütü yöneticisi´ suçlamasıyla sanık olarak yer alan emekli Orgeneral Hurşit Tolon´un, Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği görevini yürüttüğü 1993 yılında, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde Türkiye Ulusal Stratejiler ve Harekat Dairesi (TUSHAD) isimli gizli bir yapılanmayı, Ergenekon terör örgütünün talimatları doğrultusunda, bu örgüte bağlı kurarak faaliyete geçirdiğinin belirlendiği ileri sürülmüştü. ( Cihan, AA)
(10 Eylül 2012, 13:52)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Zirve davaları birleştirildi
İşte 761 sayfalık Zirve ek iddianamesi
Zirve ek iddianamesi kabul edildi
Malatya Zirve Katliamı ve Ergenekon bağlantısı manşetlerimiz
Ergenekon ve Balyoz, Malatya´da ´zirve´ yapmış
Zirve´yi başlatan papazdan şok itiraflar
Tanık: Malatya ve Dink ´Kafes´ işi
Zirve Yayınevi Katliamı ile Kafes davaları birleşebilir
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap