28 Şubat soruşturması kapsamında geçtiğimiz günlerde 300 klasörlük belgesine el konulan YÖK´te, evrak imhası yapılacak ihbarı üzerine yeni bir arama daha yapıldı. Aramanın sızmaması için polis sivil kıyafetle gitti. Bazı bilgi ve belgelere el konuldu, bilgisayarların imajları alındı. Bu arada Özel Harp Dairesi´nin kozmik odalarında yeni aramalar yapılarak 28 Şubat belgelerinin aranabileceği konuşuluyor. 28 Şubat sürecinde cunta faaliyetlerinin beyni olarak nitelendirilen Batı Çalışma Grubu´nu deşifre eden dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu da 28 Şubat soruşturmasında tanık olarak ifade vermeye hazırlanıyor. Bu arada 28 Şubat bildirisi de MGK sitesinden kaldırıldı.
01.03.2012 09:58 28 Şubat soruşturması kapsamında Yüksek Öğretim Kurumu´nda (YÖK), yeni bir arama daha yapıldı. Evrak imhası yapılacağına dair ihbar üzerine harekete geçen savcılık, YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya ile irtibata geçti. Görüşmenin ardından Ankara Cumhuriyet Savcılığı´nın talimatı doğrultusunda polis, önceki gün YÖK´te arama yaptı. Aramalar sonucunda 20´ye yakın bilgisayarın imajları alınırken, birçok bilgi ve belge de incelenmek üzere Ankara Emniyeti´ne getirildi. Savcılığın, gelen ihbarı ciddiye alarak YÖK Başkanlığı´na müzekkere yazıp evrakları imha edilmeden kurtardığı belirtiliyor. İhbarın daha önce YÖK´te üst düzey görev yapan bir isim olduğu öğrenildi. Mahkeme kararının gecikebileceği ihtimalini değerlendiren yetkililerin YÖK Başkanı ile doğrudan irtibat kurduğu aktarıldı. Aramada, özel olarak belirlenen 3 kişilik bilirkişi heyeti de yer aldı.
Yapılan aramanın sızmaması için polisin sivil kıyafetle gittiği de edinilen bilgiler arasında. 7 saat süren aramada, bazı bilgi ve belgelere el konuldu. Ayrıca 20´ye yakın bilgisayarın da imajları alındı. TEM Şube ve Bilişim ekiplerinin elde ettikleri veriler incelemeye alındı. Ankara Cumhuriyet Savcılığı´na detaylı bir rapor sunulması bekleniyor. Operasyonda, 28 Şubat´a ait belgelerin yanı sıra KPSS başta olmak üzere bazı olaylarda yapılan usulsüzlüklerle ilgili de gerekli bazı evrakların arandığı kaydedildi. YÖK içinde kanunsuz faaliyetlerde bulunan bir yapı olduğu iddia ediliyor.
Geçtiğimiz hafta, YÖK´teki 28 Şubat belgeleri, 28 Şubat soruşturmasını yürüten özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili´ye devredilmişti. Soruşturma kapsamında Yüksek Öğretim Kurulu´nun sürece ait belgelerine savcılık tarafından el konulmuştu. 300 klasör dosyada, YÖK´ün Milli Güvenlik Kurulu (MGK) ve Genelkurmay Başkanlığı´yla yaptığı yazışmaların yanı sıra fişleme belgelerinin bulunduğu belirtiliyor. ( Zaman)
KOZMİK ODA YENİDEN ARANABİLİR
2009 yılında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç´a suikast iddiasıyla başlatılan ve Özel Harp Dairesi´nin (ÖHD) Ankara´daki merkezinde 1 aya yakın aramalarının yapıldığı soruşturmada kozmik odadan 28 Şubat sürecine dair belgelerin de çıktığı öğrenildi. Savcı Bilgili kozmik odadan çıkan belgeleri 28 Şubat soruşturması kapsamında incelemeye aldı. ´Arınç Suikasti´ ve ´28 Şubat´ soruşturmalarına aynı savcı, Mustafa Bilgili bakıyor. Bülent Arınç´a suikast olayını araştırırken kozmik odada bazı 28 Şubat belgelerinin bulunduğunun ortaya çıkması, 28 Şubat´a dair diğer belgelerin bulunması için yeni aramaların yapılıp yapılmayacağı sorusunu da gündeme getirdi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç´a suikast şüphesi nedeniyle 2009 yılında Özel Harp Dairesi´nin Ankara´daki Kozmik Oda´sında 26 gün süren aramalar yapılmış, suikast girişimiyle bağlantılı olabilecek çok sayıda belge tespit edilmişti. 2,5 yıldır süren bu soruşturma halen tamamlanmış değil.
Yazışmaların dökümleri istendi
Suikast iddialarına ilişkin soruşturmayı yürüten savcı Mustafa Bilgili´nin ?Kozmik Oda?da bulunan belgeler arasında 28 Şubat sürecine ilişkin bazı yazışmaları tesbit ettiği öğrenildi. Bu belgelerden yola çıkan savcının geçtiğimiz günlerde Genelkurmay Başkanlığı´na bir yazı yazarak 28 Şubat 1997´de ve öncesinde aralarında Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, MİT gibi resmi kurumlarla yapılan yazışmaların dökümlerini istediği iddia edildi. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
CUNTAYI ORTAYA ÇIKARTAN EMNİYETÇİ SAVCIYA ÖNEMLİ BİLGİLER VERECEK
28 Şubat sürecinde Batı Çalışma Grubu´nu deşifre eden dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu, cuntanın tüm faaliyetlerinden haberdar olduklarını belirterek, Emniyet İstihbaratı olarak Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı´na hangi kuvvet komutanı, koltuğunun altında hangi dosya ile geliyorsa onu biliyorduk dedi.
Post-modern darbe olarak tarihe geçen 28 Şubat sürecinde, cuntacıların karargah olarak kullandıkları ve tüm fişleme faaliyetlerinin yürütüldüğü Batı Çalışma Grubu, askerliğini onbaşı olarak yapan polis memuru Kadir Sarmusak´ın elge ettiği belgeler sayesinde deşifre oldu. Sarmusak bu belgeleri Emniyet İstihbaratı´na göndermiş, oradan da siyasiler eliyle devletin üst birimlerine kadar ulaşmıştı. Büyük yankı uyandıran tüm bu çalışmalar dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu´nun koordinasyonunda gerçekleşti. Cuntacıları nasıl deşifre ettiklerini anlatan Orakoğlu, Emniyet´in tüm darbe teşebbüslerinden ve fişleme çalışmalarından en başından beri haberdar olduğunu söyledi. Cunta faaliyetleri had safhada olmasına rağmen, biz oyunu kendi sahamızda oynadık diyen Orakoğlu, Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı´na hangi kuvvet komutanı, koltuğunun altında hangi dosya ile geliyorsa onu biliyorduk diye konuştu.
Demirel belgeleri cuntacılara verdi
Orakoğlu, cunta faaliyetleriyle ilgili elde ettikleri bilgi ve belgeleri dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan´a ulaştırdıklarını, onun da bunları Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel´e sunduğunu söyledi. Orakoğlu, bundan sonraki süreçte yaşananları ise şöyle anlattı: Cumhurbaşkanı, belgeyi dönemin Genelkurmay Başkanı Hakkı Karadayı´ya, o da Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya´ya gönderiyor. Belge son olarak da Genel Kurmay 2. Başkanı Çevik Bir´e kadar geliyor. Yani, Çevik Bir tarafından hazırlanan belgeler, dönüp dolaşıp yeniden Çevik Bir´in eline geçiyordu. Demirel eğer isteseydi, bizim hükümete sunduğumuz Batı Çalışma Grubu belgelerini aldığında bu cuntanın faaliyetlerini durdurabilirdi. Ancak gereğini yapmak yerine belgeleri alıp Deniz Kuvvetleri´nin eline verdi dedi.
Türk Silahlı Kuvvetleri ile istihbaratı kestik
Orakoğlu, cuntacıların tüm faaliyetlerini Psikolojik Harekât Merkezi´nden yürüttüğünü ifade ederek şunları anlattı: Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak, Batı Çalışma Grubu´nun başkanı olduğu bilinen Çetin Doğan birlikte hareket etti. Bir merkez kurdular. Bunlar Milli Güvenlik Belgesi´ni bile değiştirerek, Türkiye´nin ´tehdit´ sıralamasında, irticayı ilk sıraya koydular. O sırada da terör örgütüyle görüşmeler yapıyorlardı. Sivil iradenin haberi bile yoktu bu görüşmelerden... Bizde o güne kadar rutin bir işlem vardı. Alınan istihbaratların hepsi bir klasörü Milli Güvenlik Kurulu´na, bir klasörü Başbakan´a, biri Cumhurbaşkanı´na giderdi. Genelkurmay´a gönderilen tüm bilgilerin Batı Çalışma Grubu´na aktığını tespit edince Genelkurmay´a giden bilgi ve belgeleri kestim. Sonra hakkımızda bir iddianame hazırlandı. İddianamede, Türkiye Cumhuriyeti Emniyeti İstihbarat Daire Başkanı olarak, ´Emniyet İstihbaratı içerisinde gizli bir yapı oluşturmakla´ suçlandım.
Davaya tanık olacağım
Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı´nın 28 Şubat´la ilgili açtığı soruşturmayı hatırlanan Orakoğlu, Ben de bu davaya tanık olarak katılacağım. Savcıya anlatacağım. Elimdeki 7-8 klasör bilgiyi mahkemeye sunacağım. Beni linç edenleri ´köstebek´, ´vatan haini´, ´casus´ diye suçlayanlar o mahkemeye hesap verecek. Biz o dönemde hedefi 12´den vurduk. Ha nasıl vurduk onu da savcıyla paylaşmam lazım. Emniyet istihbaratının ne kadar önemli bir görev başardığı ortaya çıkacak. Belge ve bilgilerin ne kadar zor şartlarda, başarıyla elde edildiği ortaya çıkacaktır diye konuştu.
İfşa edenlere ´köstebek´ dediler
Emniyet´te görevli Deniz Onbaşı M. Kadir Sarmusak aracılığıyla, Deniz Kuvvetleri´nden ´fişleme belgelerinin´ sızdırılması, dönemin cuntasını da çileden çıkardı. Gelişme ´skandal´ manşetiyle 2 Temmuz 1997 tarihli Sabah Gazetesi´nde veriliyordu. Saygı Öztürk, Genelkurmay´dan servis edilen belgelerle ´Köstebek Skandalı´nı gün gün haberlerine taşıyordu. Ancak hükümete karşı, cuntanın benzer faaliyetleri bu tartışmaya söz konu bile edilmiyordu.
Tüm hutbeler dinlenecek
Cuntacıların deşifre edilen belgelerinden birinde, Genelkurmay Başkanlığı´nın 16 Nisan 1997 tarihli, Laiklik Aleyhtarı Faaliyetler konulu yazısıyla camilerdeki hutbelerin takip edilmesi talimatı veriliyor. Belgede Çetin Doğan´ın imzası bulunuyor. ( Yenişafak)
28 ŞUBAT BİLDİRİSİ MGK SİTESİNDEN KALDIRILDI
28 Şubat 1997´deki MGK toplantısı sonrası açıklanan ve İrtica ile mücadele önlemlerine yer verilen bildiri, Milli Güvenlik Kurulu sitesinden kaldırıldı. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği de internet sitesini yeniden düzenledi ve 2002 yılından önceki MGK bildirilerini yayından kaldırdı. Böylelikle 28 Şubat 1997´deki MGK toplantısı sonrası açıklanan ve irtica ile mücadele önlemlerine yer verilen ünlü bildiri de siteden çıkarıldı. Daha önce de, Genelkurmay Başkanlığı, 27 Nisan e-muhtırasını sitesinden çıkarmıştı. MGK sitesindeki bildiriler bundan sonra, 29 Ocak 2002´den itibaren başlayacak. Bülent Ecevit başkanlığındaki koalisyon hükümetinin 2002 yılında katıldığı MGK´lardan sonra yayınlanan bildiriler sitede yer alacak. Daha eski tarihli bildiriler ise yayından kaldırıldı.
Tarihi toplantının bildirisi
MGK 28 Şubat 1997´de Refahyol döneminde tarihinin en uzun toplantısını yapmıştı. Erbakan hükümetinin yıkılmasına neden olan 28 Şubat kararları ile zorunlu eğitimin 8 yıla çıkarılması da dahil bir dizi karar, bu MGK´dan sonra hayata geçmişti. Toplantı sonrasında yayımlanan bildiride ´Cumhuriyet ve rejim aleyhtarı yıkıcı ve bölücü grupların, laik ve anti-laik ayrımı ile demokratik ve sosyal hukuk devletini güçsüzleştirmeye yeltendikleri´ belirtilerek, ´Anayasa ve Cumhuriyet yasalarının uygulanmasından asla taviz verilmeyeceği´ vurgulanıyordu. Bildiride şöyle deniliyordu:
Toplantıda, bilhassa Anayasa ile Atatürk milliyetçiliğine bağlı demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olarak belirlenen Türkiye Cumhuriyeti Devleti´ne karşı çağdışı bir kisve altında zemin oluşturmaya yönelik rejim aleyhtarı faaliyetler de gözden geçirilmiştir. Türkiye´de laikliğin sadece rejimin değil, aynı zamanda demokrasinin ve toplumun huzurunun da teminatı ve bir yaşam tarzı olduğu; devletin yapısal özünü oluşturan sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri anlayışından vazgeçilemeyeceği, yasalarla belirlenmiş kuralların gözardı edilerek yapılan çağdışı uygulamaların da, hukukun üstünlüğü ilkesiyle bağdaşmayacağı değerlendirilmiştir. ( Gazeteport)
YÖK´ÜN TOPLUMSAL FAALİYET BİRİMİ KAPATILDI
YÖK´ün aldığı bir kararla kurumun bünyesindeki Toplumsal Faaliyet Birimi kapatıldı.YÖK Yürütme Kurulu dün toplanarak, 22 Kasım 1999 yılında yine YÖK´ün kararıyla oluşturulan Toplumsal Faaliyet Birimi´nin kapatılmasını kararlaştırdı. YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya´nın, ´28 Şubat soruşturması´ başlıklı basında yer alan haberlere ilişkin, ´Ankara Cumhuriyet Savcılığı, yürüttüğü bir soruşturma çerçevesinde Yükseköğretim Kurulumuzdaki Toplumsal Faaliyetler Birimi´ne ait bir takım belgeleri bizden talep etmiştir´ açıklamasında bulunmuştu. ( AA)
(01 Mart 2012, 09:58)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
28 Şubat soruşturmasıyla ilgili manşetlerimiz
Flaş!!! YÖK´e 28 Şubat operasyonu
28 Şubat: 4 memur sorgulandı
28 Şubat yargısına inceleme
Flaş!!! 28 Şubat´a soruşturma
28 Şubat´ta Türkiye´yi böyle bölmüşler
28 Şubat süreciyle ilgili manşetlerimiz
Kozmik Oda yeniden aranabilir
Arınç´a suikast iddiası ve kozmik arama manşetlerimiz
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap