Wikileaks belgelerine göre bazı emniyet görevlileri tarafından ABD´nin Ankara Büyükelçiliği´nde Ergenekon soruşturmasına dair brifing verildiği iddiası üzerine yapılan suç duyurusu işleme konulmadı. Emniyet Genel Müdürlüğü ´İddialar gerçeğe aykırıdır´ diye açıklama yaptı. İddianın kaynağı tutuklu Ergenekon sanığı avukat Serdar Öztürk. Dursun Çiçek´e ait ıslak imzalı andıç belgesi ilk olarak onun ofisinde fotokopi şeklinde ortaya çıkmıştı. Ergenekon davasını sarsan bu ve diğer çok sayıda belgenin ofisinde ortaya çıkması üzerine o andan itibaren Ergenekon soruşturma ve davası sürecinde çok sayıda iddiada bulunan Öztürk´ün iddialarının tümü asılsız çıktı. Bazıları çok ilginç olan iddiaları peşpeşe ileri sürmesi nedeniyle şov yapmakla suçlanıyor.
08.02.2012 13:18 Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Wikileaks belgelerine göre, ABD´nin Ankara Büyükelçiliği´nden gönderilen bir kriptoda, Türk polisinin Ergenekon soruşturması konusunda brifing verdiğinin ortaya çıkmasının ardından emniyet görevlileri hakkında yapılan suç duyurusunun ?işleme konulmamasına? karar verdi. Milliyet´ten Türker Karapınar´ın haberine göre, kararda, ABD Büyükelçiliği´ne brifing verildiğine dair herhangi bir somut bulgu olmadığı, iddiaların tamamen soyut olduğu belirtildi. İddia üzerine, Ergenekon davasından tutuklu bulunan Avukat Serdar Öztürk, ?soruşturmanın gizliliğini ihlal ve göreve ilişkin sırları açıkladıkları? gerekçesiyle brifingci emniyet mensupları hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
Cezaevinden başvurdu
25 Kasım 2011´de Silivri 1 No´lu L Tipi Cezaevi´nden suç duyurusu yapan Avukat Serdar Öztürk, dilekçesinde, şu ifadelere yer vermişti: ?Kamuoyunda Wikileaks belgeleri olarak adlandırılan bazı dokümanlara göre, bir kısım kimliği meçhul emniyet görevlisinin, böyle bir yetkileri olmadığı, yabancı diplomatik misyonla ilişkilerin Dışişleri Bakanlığı kanalı ile yürütülmesi gerektiği halde, açıkça yasalara aykırı olarak 21 Kasım 2008 tarihinde Ankara´daki ABD Büyükelçiliği yetkililerine, devam eden soruşturmalarla ilgili olarak ´brifing´ adı altında bazı bilgileri aktardıkları anlaşılmaktadır. Bahse konu Wikileaks belgelerinde yer alan hususlar, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan resmi açıklama ile de doğrulanmıştır.? Dilekçede, ABD Büyükelçiliği´nde brifing veren faili meçhul emniyet görevlileri hakkında ?soruşturmanın gizliliğini ihlal ettikleri ve göreve ilişkin sırları açıkladıkları? iddiasıyla soruşturma yapılması istendi.
Savcılık: Öztürk´ün iddialar tamamen soyut
Öztürk´ün suç duyurusu, şikayette bulunulan emniyet görevlilerinin memur olması nedeniyle Memur Suçları Soruşturma Bürosu´na gönderildi. Memur suçlarına bakmakla görevli Ankara Cumhuriyet Savcısı Murat Demir, 19 Ocak 2012´de suç duyurusu dilekçesinin işleme konulmamasına karar verdi. Karardaki yazım hataları dikkati çekti. Kararda, Öztürk´ün iddialarının ?somut? belgelerle desteklenmediği yazılması gerekirken, ?soyut? belgelerle desteklenmediğinin yazıldığı görüldü. Kararda, şöyle denildi:
?Müştekinin şikâyet dilekçesinde belirttiği şekilde Amerikan Büyükelçiliği´ne brifing verildiğine dair herhangi bir somut bulgu olmadığı, Wikileaks belgeleri olarak adlandırılan belgelerde konu edilen hususların kamuoyunda çok sıklıkla bahsedilen genel bilgilerden ve bu hususun tüm kamuoyunca bilinen belgelerden ibaret olduğu, soruşturmanın gizliliğinin bir şekilde ihlal edildiğine ilişkin herhangi bir somut olaydan bahsedilmediği, ayrıca aynı belgelerde göreve ilişkin sırların açıklandığına dair de herhangi bir bilgiye ulaşılamadığı, dolayısıyla müştekinin iddiasının tamamen soyut iddiadan ibaret kaldığı, soyut herhangi bir bilgi, belge ve olayla desteklenmediği anlaşılmıştır.?
Önceki karar
İşleme koymama kararını veren savcı Demir, kamuoyunun takip ettiği birçok soruşturmada kritik kararlara imza atmıştı. Demir, Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink´in tehdit altında olduğunu bildikleri halde hiçbir önlem almadıkları iddia edilen MİT görevlileri Özel Yılmaz ve Handan Selçuk´la ilgili 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduğu için takipsizlik kararı verdi. Demir, ASELSAN´da görevli 3 mühendisin ölümüyle ilgili soruşturmayı da halen yürütüyor.
Büyükanıt´la Baykal yok
Suç duyurusunun ekindeki belgelerde kriptoda yazılı iddialara yer verildi. Kriptoda, ?Brifingi verenler emniyet görevlilerinin?, emekli general Veli Küçük ve düşünce kuruluşu ASAM´ın eski Başkanı Ümit Özdağ´ın bazı cinayetlerle ilgili oynadıkları asli rolü anlattıkları belirtiliyordu. Kriptoya göre, brifingi verenlerin, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt´ın kızının özel hayatını ilgilendiren görüntüleri ele geçirdiği ve eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal´a ödenmiş bir rüşvete dair kanıtlar bulduğu şeklindeki iddialar ise savcılığa sunulan belgeler arasında yer almadı.
OĞUZ KAAN Köksal: Brifing vermedim, verdirmedim
Konu hakkında açıklama yapan, Ak Parti Kırıkkale Milletvekili, dönemin Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kaan Köksal ise ?kendi döneminde bir brifing verilmediğini? belirterek, ?Böyle bir brifing vermedim, verdirmedim. Bizim dönemimizde böyle bir brifing verilmedi? dedi.
Atalay ve Emniyet: Böyle bir birifing yok
Emniyet Genel Müdürlüğü´nün (EGM) internet sitesinde dün yer alan duyuruda da EGM görevlilerinin 2008 ve 2009´da ABD Büyükelçiliği görevlilerine; eski Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, eski CHP Genel Başkanı Baykal ve ?Ergenekon? davasıyla ilgili ?brifing verildiği? şeklinde haber ve yorumlar çıktığı hatırlatılarak şöyle denildi: ?Haberlerde yer alan iddialar kesinlikle gerçeğe aykırıdır. Türk polisi, bugüne kadar hiçbir ülkenin büyükelçiliğine giderek brifing vermemiştir.? Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da gazetecilerin sorusu üzerine ?Bilgimiz yok, Emniyet Genel Müdürlüğü de olmadığı yönünde bir açıklama yaptı. Öyle bir brifing söz konusu değil? dedi.
ABD ne doğruladı ne de yalanladı
Wikileaks´ta yayımlanan diplomatik belgeleri bugüne kadar ne doğrulayan ne de yalanlayan ABD, bu tavrını son kriptoyla ilgili olarak da korudu. ABD Büyükelçiliği yetkilileri, Wikileaks belgeleri konusunda bir yorum ya da açıklamada bulunamayacaklarını belirterek, ?Bu belgeler hala gizlilik statüsünde ve sızıntı konusunda devam eden yasal bir süreç var? dedi. Elçilik sözcüsü Thomas J Grubisha, Milliyet´e yaptığı açıklamada şunları söyledi: ?Basında çıkan bu belgelerin doğruluğu konusunda bir şey söyleyememekle birlikte, ABD´nin gizli belgelerin yasadışı yollarla açıklanmasını şiddetle kınadığını söylemek isterim. Bu, ulusal güvenliğimizi tehdit ediyor, insan hayatlarını tehlikeye atıyor.?
Baykal: Çok ciddi sorgulanması gerekir
Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Wikileaks belgelerinde yer alan ?ABD elçiliğine polisin verdiği brifingde kendisinin rüşvet aldığına ilişkin belgeler sunulduğu? iddiası ile ilgili açıklama yaparak, ?Çok ciddi sorgulanması gerekir? dedi. Emniyet Genel Müdürlüğü, kendi vatandaşı ile ilgili ABD elçiliğinde iddialarda bulunduğunu belirten Baykal şunları söyledi: ?Vahim bir manzaradır. Olayın diğer yönü, dile getirilen iddiaların vahim şekilde gerçek dışı olmasıdır. Brifing verildiği iddiası doğruysa, Ergenekon davasının niteliği ile ilgili önemli ipuçları ortaya çıkar. Başbakan´ın savcılarla yakın işbirliği içinde davayı takip ettiği iddiası, davayı takip ettiğini ortaya çıkarır. Ergenekon davasının temellerini sarsacak ciddi sonuçlar doğurur.? ( Milliyet)
ISLAK İMZA DAVASI ONUN BÜROSUNDA BAŞLADI |
Aramalara katılan avukat, Öztürk´ü yalanladı: Belge onun ofisinde bulundu
Masum insanlara suç isnat edip askerî mahkemelerde yargılamayı öngören ıslak imzalı ´Kaos Planı´ avukat Serdar Öztürk´ün ofisinde ele geçirilmişti. Avukat Serdar Öztürk, bütün delillere rağmen ´Kaos Planı´nın ofisinde yapılan aramada ele geçirildiğini kabul etmiyordu. Öztürk ve avukatları, komplo planının polis tarafından ofise bırakıldığını iddia ediyordu. Fakat ek klasörlerde ortaya çıkan belgeler, planın polisler tarafından bırakılmadığını kanıtlıyor. Aramalara müdafi avukat sıfatıyla katılan Özge Evci, El konulan belgeleri ben paraf ettim. Polislerin ellerinde içeriye girerken herhangi bir çanta veya paket yoktu. ifadelerini kullanıyor. İddianamenin 18. ek klasöründe, Levent Göktaş´la aynı ofisi paylaşan avukat Özge Evci´nin ifadeleri yer alıyor. Serdar Öztürk´ün ofisinde aramanın yapıldığı gün polisle birlikte aramalara müdafi avukat sıfatıyla katılan avukat Evci, şu ifadeleri kullanıyor: Avukat Levent Göktaş ile birlikte ofis arkadaşı aynı büroda görev yapıyordum. Serdar Öztürk Bey´i bu vesile ile tanıyorum. Olay günü, Serdar Öztürk Bey´in bürosuna gittim. Ben avukat olduğumu, Serdar Öztük Bey´in müdafisi olarak hazır bulunacağımı söyledim. 10-15 dakika kadar bekledik. Aynı büroda görev yapan arkadaşlardan Çağrı Yılmaz Bey geldi. Kapıyı açtı, büroya girdik. Avukat Serdar Bey´e ait odayı gösterdi. Aramaya imkânların elverdiği ölçüde bizler de katılıyorduk. Bürodan çıkarıldığı ve meslekî faaliyetle ilgisinin bulunup bulunmadığı yönünden kontrol edilen belgeler ve dosyaları bir polis memuruyla birlikte ben paraf ediyordum. Numaralandırma işlemlerini memur bey yapıyordu, evrakın boş yerlerini bizzat ben çizerek iptal ediyordum. Bu şekilde el konulan evrakların tamamını ben paraf ettim. Şu an bana göstermiş olduğunuz ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ başlıklı ve gizli ibareli olup 4 sayfadan ibaret olan ve Dursun Çiçek ismi ve imzası bulunan fotokopilerde bulunan paraflar benim paraflarıma benzemektedir. Belgenin aslının getirilmesine gerek yoktur. Boş alandaki çizgi tarafımdan çizilmiştir. Büroda arama yapan polislerin üzerinde normal yazlık kıyafetleri vardı. Polislerin ellerinde içeriye girerken herhangi bir çanta veya paket yoktu. Sadece arama kararı ve eki yazılar vardı. Arama sırasında bu belgelerin konulması çok zayıf ihtimaldir. Zaten bizler de gerekli dikkat ve özeni göstermeye çalıştık.
Madalyalarını geri iade etme girişimi ile başlayan şovlar, ´Belgeyi ofisime polisler koydu´ diyerek ortalığı ayağa kaldırmasıyla sürmüştü
Avukat Serdar Öztürk, TV´den 51 Numaralı DVD´yi ve diğer belgeleri büroya polisin koyduğunu iddia etmiş ve bu iddia Ergenekoncu çevrelerce de günlerce dile getirilmişti. Hatta Öztürk iddiasını daha da ileri götürerek DVD ve diğer CD-DVD´leri polisin koyduğunu ispatlayacaklarını açıklamıştı: DVD´nin oraya polis memurlarınca konulduğunu tespit ettik. DVD içinde bulunan görüntülerin tespit tutanağına ulaştık. DVD´de bir savcının havaalanında gizlice çekilmiş görüntülerinin bulunduğunu ileri süren Öztürk, şöyle devam etmişti: Havaalanında bulunan kameraların diğer görüntülerinden bu görüntüyü çeken kişinin de tespit edileceğini anladık. DVD´yi büroya koyan polis memurunun ismi ve resmini de tespit edip Ankara Savcılığı´na başvurdum.
Aramaların polis kamerasına kaydedildiğinin ortaya çıkması ve kendi avukatlarının imzaları Öztürk´ün şovunu bitirdi
Ancak Öztürk´ün bu iddiası aramanın polis kamerasınca saniye saniye kaydedildiğinin ve arama esnasında Öztürk´ün bürosunda bulunan 3 avukatının tutanağı imzaladıklarının ortaya çıkmasıyla yalanlanmıştı. Öztürk´ün avukatı Hasan Gürbüz, müvekkiline ait böyle bir belge olmadığını ve komplo kurulduğunu iddia etmişti. Ancak, Öztürk´ün bürosundaki arama sırasında Öztürk´ün avukatı Demet Reçber´in de hazır bulunduğu ve büroda ele geçirilen belgelerle ilgili tutanağa polis ve savcıyla birlikte imza attığı ortaya çıktı. Avukatlık bürosunda yapılan arama sırasında Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin kamera kullandığı ve kameraların an be an aramaları kaydettiği ve arama yapılan her yere savcı, avukat ve polisin birlikte girdiği öğrenilmişti. Serdar Öztürk´ten elde edilen CD, DVD ve bilgisayar hard disklerinin imajlarının da kısa süre içinde kopyalanarak tutanak karşılığı teslim edildiği, kamera uygulamasının Levent Göktaş´ın ofisinde ele geçirilen 51 no´lu DVD ile ilgili olarak ortaya atılan ´polis koydu´ iddiası gibi benzer bir olayla karşılaşmamak için yapıldığı öğrenilmişti.
Kendi bürosuyla müvekkilinin bürosunda Türkiye´yi sallayan dvd ve belgeler ele geçti
Serdar Öztürk, bazı üst düzey yargı mensupları ile bürokratlara ait şantaj amaçlı namahrem görüntüler ile Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya´nın özel hayatı ve ailesiyle ilgili fişleme dosyalarının bulunduğu 51 Numaralı DVD´nin sahibi Göktaş´ın avukatı ve iş ortağıydı. Öztürk, TV´den 51 Numaralı DVD´yi büroya polisin koyduğunu iddia etmişti.
Kendisini sivil değil askeri savcıların sorgulamasını istemiş ve bürosunda ele geçen harddiski askeri savcılığa teslim etmişti
Ergenekon tutuklusu Avukat Serdar Öztürk´ün sivil yargıdan kaçma çabası dikkatlerden kaçmamıştı. Bürosunda yapılan aramada ´İrtica Eylem Planı´ bulunan Ergenekon tutuklusu Serdar Öztürk´ün avukatları, müvekkilleri Öztürk´ün Askeri Savcılık tarafından ifadesinin alınmasını talep etmiş ve ayrıca kopyası çıkartılan harddisk´i de Askeri Savcılığa teslim etmişlerdi. Bunlarla da yetinmeyen Serdar Öztürk, Taraf Gazetesi´nde yayımlanan ´İrtica ile Mücadele Planı´nı basına sızdırdıkları gerekçesiyle savcılar ve polisler hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Öztürk´ün avukatları, belgeyi sızdırdıkları iddiasıyla Fatih Cumhuriyet Savcılığı´na başvururak, polis şefleri hakkında suç duyurusunda bulunmuşlardı. Suç duyurusu dilekçesinde dosyada ´kısıtlama kararı´ olması nedeniyle avukatlara bile verilmeyen belgelerin bir gazeteye servis yapıldığı savunularak, savcılar ve polislerin görevi ihmal suçundan yargılanması istenmişti. İlk ortaya çıktığında belgeyi inkar eden Öztürk´ün, belgenin sızdırılması iddiasıyla suç duyurusu yapması anlamlı bulunmuştu. Öztürk´ün avukatları ayrıca Ergenekon soruşturma savcılarını aynı gerekçelerle Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu´na (HSYK) da şikayette bulunacaklarını açıklamışlardı. Öztürk´ün Topluma karşı suç olan eylemleri içeren bir belgeyi bürosunda bulundurmayı açıklamak yerine veya ´benim değil, alnım ak´ demek yerine sivil yargıdan kaçma girişimleri, madalyasına düşkün olduğunu iddia eden biri için hayretle karşılanmıştı. Öztürk´ün avukatları, Askeri Savcılığı da başvuruda bulundu. Avukatlar, Öztürk´ün ifadesinin Askeri Savcılık tarafından alınmasını talep etti. Öztürk´ün avukatı Hasan Gürbüz konuyla ilgili şunları söyledi: Serdar Öztürk avukat olduğu için kanunlar gereği polis ifade alamıyor. Belgeleri inceleyemediği için savcılığa da ifade vermedi. Sorgu hakimi ise ´Soru sormayız´ dedi. Bu noktada, Öztürk´ün ifadesini Askeri Savcılığın alması için başvuruda bulunduk. Çünkü belgeyle ilgili soruşturmayı da Askeri Savcılık yürütüyor. Öztürk´ün ifadesinin alınmaması eksiklik yaratır. Bu başvuruyu yaparken Öztürk´ün bürosundaki bilgisayarın hard diski´nin kopyasını da Askeri Savcılığa verdik. Çünkü belgenin bu bilgisayardan çıktığı iddia ediliyor. İnceleme yapması için hard disk´in kopyasını askeri savcılığa teslim ettik.
Sorguda belgeleri ameliyat eldiveniyle inceledi
Serdar Öztürk´ün avukatı Demet Reçber, müvekkilinin 6 Haziran 2009 tarihindeki sorgusunda parmak izi istediğini belirterek, şöyle anlattı: O gün üzerinde ´gizli´ ibaresi olan birçok belge müvekkilime gösterildi. Kendisi üzerinde ´gizli´ yazısını görünce ameliyat eldiveni istedi ve belgeleri bu eldiveni giyerek yaklaşık bir dakika inceledi. Bu sırada hakim ve polisler de eldiven giydi. Hakim inceleme sırasında müdahale etti ve ´Belgeleri incelemeniz için değil tespit için size gösterdik´ dedi. Belgenin Öztürk´ün bürosunda ortak kullanım alanında bulunan bir masanın altındaki yeşil çantanın içinden çıktığı iddia edilmişti. Öztürk´ün avukatı Hasan Gürbüz ise kendilerinin belgeyi görmemelerine rağmen Emniyet birimleri tarafından kendilerine belgenin bürodaki beyaz renkli bir klasörden çıktığının beyan edildiğini söyledi. Söz konusu beyaz klasör, 4 Haziran 2009 tarihinde Öztürk´ün bürosunda tutulan arama ve el koyma tutanağında şöyle anlatılıyor: Bir adet beyaz klasörün içerisinde 326 sayfalık, tarafımızdan 1´den 326´ya kadar numaralandırılan ve Avukat Özge Evci´ye paraflatılan ´Gizli - Çok Gizli´ kaşeli bilgisayar çıktılı, daktilo çıktılı, el yazmalı teksir kağıtlarından dökümanlar... Öztürk´ün avukatları belgenin gazetecilere sızdırıldığını ileri sürerek Ergenekon savcıları ve polis hakkında suç duyurusunda da bulunmuştu. Serdar Öztürk´ün avukatları, Fatih Cumhuriyet Savcılığı´na verdikleri suç duyurusu dilekçesinde, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi Sağ Terör Büro amirliği görevlileri, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılar, haberi yayınlayan Taraf Gazetesi ve muhabiri hakkında soruşturma yapılarak soruşturmanın gizliliğini ihlal edenlerin tespit edilerek cezalandırılmasını istediler. Avukatlar, dosya üzerinde kısıtlama olduğu gerekçesiyle kendilerine bile bilgi verilmediği halde, ´İrtica ile Mücadele Planı´ adlı belgenin gazetecilere sızdırılarak soruşturmanın gizliliğinin ihlal edildiğini ileri sürdüler. Serdar Öztürk, avukatlığını yaptığı Ergenekon tutuklusu, emekli Albay Levent Göktaş´ta bulunan şantaj CD´si ve mermiler için de ?Polis koydu? demişti.
Şov bitmedi: Belgeleri polis koydu iddiasını tutturamayınca yılmadı, bu kez sabıkalı birini suçladı, üstelik de o kişinin bulunmasını istedi
Daha önce ofisinde ele geçirilen Kurmay Albay Dursun Çiçek´in hazırladığı ´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ belgesini arama yapan polislerin koyduğunu iddia eden Serdar Öztürk, ağız değiştirip ´Belgeyi sabıkalı biri bıraktı, araştırılıp bulunsun´ iddiasında bulunmuştu. Belgenin polislerce yerleştirildiği iddiası çürüyen Serdar Öztürk ağız değiştirerek bu kez daha soyut bir suçlamayla sabıkalı birisinin belgeleri bürosuna yerleştirdiğini iddia etti ve bürosunun bulunduğu sokaktaki telefon görüşme kayıtlarının incelenerek bu kişinin bulunabileceğini belirterek savcılıktan bu isteğinin değerlendirilmeye alınmasını istemişti. Serdar Öztürk´ün ağız değişikliği, Yarbay Mustafa Dönmez´i hatırlatmıştı. Yarbay Dönmez de arazisinde ve evinde ele geçen malzemelerin polislerce yerleştirildiğini iddia ederek polisi suçlayarak askerleri savunmuştu. Ancak aramada hazır bulunan çok sayıdaki asker görevlilerin de polisleri savunması üzerine konuyu saptıran Yarbay, ıslak tükenmezle hazırladığı krokinin kendisine ait olduğunun bilirkişi tarafından kesin olarak belirtilmesine de itiraz ederek oyalama olduğu anlaşılan savunma taktiği yürütmeye devam etmişti. Avukat Serdar Öztürk´ün, dilekçesinde, soruşturma konusu belgenin sabıkalı bir kişi tarafından ofisine konulduğunu iddia ederek, aramanın yapıldığı günden bir gün öncesine ait ofisinin bulunduğu Bestekar Sokak ile ilgili ?iletişimin tespiti? kararı çıkartılmasını talep ettiği belirtildi. Öztürk´ün belgeyi bırakan kişinin bu şekilde tespit edilebileceğini savunduğu, ancak isim vermediği bildirildi. Savcılık, Öztürk´ün bu talebine ilişkin henüz bir karar vermedi. Öztürk, aramada ele geçirilen belgeler ve 250 adet merminin kendisine ait olmadığını ileri sürmüştü. Aramanın yapıldığı gün iş nedeniyle Antalya´da bulunan Öztürk, bu süre içerisinde bürosuna giren kişi ya da kişilerce belgenin ofisine bırakılmış olabileceğini iddia etmişti.
Bu nasıl hukukçu? Savcılara darbe tehdidi
Albay Dursun Çiçek imzalı kaos belgesinin fotokopisi Ankara´daki ofisinde ele geçen ve kaos belgesi skandalının patlamasına neden olan Ergenekon sanığı avukat Serdar Öztürk´ün, savcıları tehdit ettiği de ortaya çıktı. Tutuklandıktan 4 gün sonra Başsavcılığa dilekçe gönderen Öztürk, ´operasyonlar sürerse TSK´nın darbe yapacağını´ iddia ediyor. 6 sayfalık dilekçede Öztürk, Darbe olursa binlerce, on binlerce insanın polislikten atılacağını rahatlıkla göreceksiniz. Bütün polis teşkilatı yenisi kurulmak üzere lağvedilebilir. diyor. Cemaatçi vakıfların ve işadamlarının mal varlığına el konulabileceğini iddia eden Öztürk, Cemaat operasyonunun psikolojik harp ayağını yürüten ajan gazeteciler tutuklanır. TV´ler kapatılır ve mal varlıklarına el konulur. ifadelerini kullanıyor.
TSK´ya saldırmak, çocuk oyuncağı değildir
Ankara´daki ofisinde yapılan aramada ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı, 300 adet mermi ve çok sayıda askeri gizli belge´ bulunan Avukat Serdar Öztürk, Ergenekon soruşturması kapsamında 06.08.2009 tarihinde tutuklanarak cezaevine konuldu. Tutuklandıktan 4 gün sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na dilekçe gönderen Öztürk, soruşturmayı yürüten savcılara ´darbe´ ile gözdağı vermeye çalışıyor. 10.08.2009 tarihli 6 sayfalık dilekçede şunlar kaydediliyor: Oynadığınız oyunun ne kadar tehlikeli olduğunu ve nelere yol açacağını bilmeniz gerekir. Çünkü TSK´ya saldırmak, çocuk oyuncağı değildir. Emekli bir subay olarak ifade etmek isterim ki; emekli bir subay olarak ülkenin onurunu ve şerefini korumakla görevli subaylar orduya ve kendilerine yapılan hakaret ve aşağılamaları asla unutmazlar, mutlaka hesabını sorarlar. Şimdi siz hedef seçtiğiniz bilim adamlarının, muhaliflerin ve cemaatçi olmayan insanların ve subayların ev ve işyerlerine delil bırakıp tutukluyorsunuz. Bu aklı da eski bir kuaför hanımın muhteris eşinden ve onun ders verdiği yabancı bir servisten dolayı alıyorsunuz.
Darbe olursa gazeteciler tutuklanır, TV´ler kapanır
Dilekçede savcılara İşlediğiniz suçlardan ötürü yargının önüne çıktığınız gün sizi Potomyalı başbakan bile kurtaramaz. diyen Öztürk, şöyle devam ediyor: Darbe olursa binlerce, on binlerce insanın polislikten atılacağını rahatlıkla göreceksiniz. Bütün polis teşkilatı yenisi kurulmak üzere lağvedilebilir. Cemaatçi vakıfların ve işadamlarının mal varlığına el konulabilir. Cemaat operasyonunun psikolojik harp ayağını yürüten ajan gazeteciler tutuklanır. TV´ler kapatılır ve mal varlıklarına el konulur. Bunlar olduğunda bugün bu zulmü reva görenlere kimse acımaz. Dilekçe üzerine Öztürk hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´nca ´kamu görevlisine hakaret, TSK´yı aşağılama ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs´ suçlarından soruşturma başlatıldı. Öztürk, geçtiğimiz günlerde tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi´nden Jandarma nezaretinde getirilerek savcıya ifade verdi.
Gözaltına alınırken ´Madalyamı geri alın´ demişti
Ergenekon son dalga operasyonları sırasında 5 Haziran 2009 günü emekli Albay Levent Göktaş´ın avukatı Serdar Öztürk, Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu iddiası ile Ankara´da gözaltına alınmıştı. Gözaltında iken Serdar Öztürk gözaltında iken avukatı Demet Reçber´e yıllar önce kendisine verilen üstün hizmet madalyası ve beratının Cumhurbaşkanı´na iade edilmesi talimatını vermişti. Öztürk, gözaltında bulunduğu Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü´nde de Cumhurbaşkanlığı makamına iletilmek üzere şu dilekçeyi yazmıştı: 1985 yılında binlerce Kara Harp Okulu subayı gibi gerekirse vatan uğrunda canımı feda etmeye yemin ederek askerlik mesleğine adım attım. Askerlik hayatım boyunca yeminime sadık kaldım. 1993-1994 tarihleri arasında Şırnak ili Silopi İlçesi Çalışkan köyü bölgesinde konuşlu Eren bölüğünde bölük komutanı olarak görev yaptım. Bu görevim esnasında 13 Ekim 1994 tarihinde Kuzey Irak sınırında icra edilen operasyon sırasında bubi tuzağına basmak suretiyle ağır yaralandım. İki hafta komada kaldım. İki yıl tedavi gördüm. Bir gözümü ve bazı iç organlarımı tamamen kaybettim. Bu nedenle devletim tarafından şahsıma devlet övünç madalyası verilmiştir. 3 Haziran 2009´da İstanbul Özel yetkili 11´inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hakkımda terör örgütü üyeliği iddiası ile yakalama kararı verilmiştir. Bir insan, hem devletinin övüncüne mazhar olmuş bir kahraman, hem de terör örgütü üyesi olamaz. Yaptığım hizmet, feda ettiğim gençliğim ve sağlığım. Devletime helaldir. Ancak bu çelişkinin giderilmesi maksadıyla Sayın Cumhurbaşkanlığı´nca tarafıma verilen devlet övünç madalyasını makamınıza iade etmek zorunluluğu doğmuştur.
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
DENİZ BAYKAL´DAN SUÇ DUYURUSU |
Deniz Baykal, bugün WikiLeaks belgelerinde yer alan hakkındaki iddiaların ve bu iddiaları ortaya atan kişilerin araştırılması ve cezalandırılması için savcılığa suç duyurusunda bulundu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na suç duyurusunda bulunan avukat Muzaffer Yılmaz, dilekçede şöyle dedi: ?Yazılı ve görsel basında yer alan müvekkil Sayın Deniz Baykal hakkında ´CHP Lideri Baykal´a ödenmiş rüşvetin kanıtlarının bulunduğu´na ilişkin haberlerin ihbar kabul edilerek müvekkil Sayın Deniz Baykal hakkında gerekli inceleme ve kovuşturmanın yapılması, aynı zamanda bu suçlamayı yapan ancak yargı mercilerine bildirmeyen ve gizliliği devam eden Savcılık soruşturma dosyaları hakkında bir başka ülkeye yasa dışı bilgi aktaran ilgililer hakkında gerekli kovuşturmanın yapılarak cezalandırılması müvekkil hakkında gerekli araştırmanın yapılması ve brifinge katılarak Sayın Deniz Baykal hakkında ve diğer konularda beyanda bulunan İlgililer hakkında gereğinin yapılarak cezalandırılması talebidir.?
3 GÜN SÜRE
Suç duyurusunda, Baykal´a yönelik rüşvet iddialarına ilişkin Emniyetin elindeki tüm bilgi ve belgelerin savcılığa verilmesi için 3 günlük süre verildiği, ancak bu süre içerisinde Emniyet yetkililerinin savcılığa hiçbir bilgi, belge vermedikleri ve ABD yetkilileri ile böyle bir toplantı yapmadıklarını belirttikleri, ancak Emniyet yetkililerinin bu beyanlarının inandırıcı olmaktan uzak olduğunun altı çizildi.
?BAYKAL VE DİĞER KONULARDA BRİFİNG VERDİKLERİ AÇIKTIR?
Toplantı yapılmadan, ABD Elçilik yetkililerinin hayali olarak, yapılmayan bir toplantı hakkında tarih ve içerik belirterek bilgi akışı sağlamasının inandırıcılıktan uzak olduğuna dikkat çekilen suç duyurusunda şu ifadeler yer aldı: ?Ayrıca, 2009 tarihinde İstihbarat Daire Başkanlığında görevli bir Emniyet yetkilisinin de yine ABD yetkililerine bilgi verdiği, Emniyet yetkilisinin ismi ile birlikte basın-yayın organlarında yer almaktadır. Bu durumda, Emniyet yetkililerimizin ABD Elçiliği´nde zaman zaman bu şekilde brifing verdikleri anlaşılmaktadır.Bu durumda, 21 Kasım 2008 tarihinde Emniyet yetkililerinin müvekkil Deniz Baykal ve diğer konular hakkında ABD yetkililerine brifing verdikleri açıktır.?
?KAMU DAVASI AÇILMALI?
Suç duyurusunda, savcılıkça, Baykal hakkında yapılan rüşvet iddiasının ciddi görülerek, gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması gerektiği belirtilerek, şöyle denildi: ?Toplantıya katılan Emniyet yetkililerinin kim olduğu; toplantıda Sayın Deniz Baykal hakkında rüşvet iddiasında kimin bulunduğu; MOBESE kayıtları ve Emniyetin görevlendirme yazıları da ilgili yerlerden istenilerek ve incelenerek ve toplantıya katılanların ifadeleri alınarak müvekkil hakkındaki rüşvet iddiasının araştırılması gerekmektedir. Aynı zamanda, rüşvet gibi takibi şikayete bağlı olmayan re´sen soruşturulması gereken bir konuda bu belgelerin var olduğunu iddia edip gizleyen, yargı makamına iletmeyen ve gizlilik kararı bulunan diğer savcılık soruşturma dosyalarına ilişkin bilgi veren kamu görevlilerinin cezalandırılması için savcılığınızca gerekli incelemenin yapılarak ilgililer hakkında kamu davası açılması gerekmektedir.?
?GEREKLİ İNCELEME VE KOVUŞTURMA YAPILMALI?
Suç duyurusunun, ?sonuç ve istem? bölümünde de şu ifade yer aldı: ?Yukarıda açıklanan ve re´sen saptanacak nedenlerle; basın yayın organlarında çıkan haberlerin ihbar kabul edilerek müvekkil Sayın Deniz Baykal hakkında gerekli inceleme ve kovuşturmanın yapılması, aynı zamanda bu suçlamayı yapan ancak yargı mercilerine bildirmeyen ve gizliliği devam eden savcılık soruşturma dosyaları hakkında bir başka ülkeye yasa dışı bilgi aktaran ilgililer hakkında gerekli kovuşturmanın yapılarak cezalandırılması için gereğini Saygılarımla arz ve talep ederim. ( Hürriyet)
(08 Şubat 2012), son güncel.: (10 Şubat 2012)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Avukat Serdar Öztürk´ün şovları
Serdar Öztürk´le ilgili manşetlerimiz
Ergenekon davasını engelleme girişimleri
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap