´Kafes Eylem Planı´ ve ´Amirallere Suikast´ davalarının birleştirildiği Poyrazköy´de yapılan kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin davada, 11´i tutuklu 69 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. Tutuksuz sanıklardan Ali Türkşen dün başladığı savunmasına bugün devam ediyor. Sanık Türkşen dün başladığı savunmasına devam etti. Duruşmada Kardak krizi polemiği yaşandı. Sanık Ali Türkşen dün olduğu gibi bugünkü savunmasında da Kardak krizinde yaptıkları fedakarlıkları dile getirdi. Türkşen´in, harekatı yapabilmek için kendi ceplerinden harcama yaptıklarını ifade etmesi üzerine üye Hakim Mehmet Karababa müdahale ederek ´Türk Ordusunun, böyle bir durumda harekat planı yok muydu? Askerimizin gemisi yakıtsız mı duruyor? Askerimiz kumanyasız mı kalıyor?´ sorusunu yöneltti. Bu soru karşısında bocalayan Türkşen´in yardımına sanık avukatı yetişti ve Karababa´yı TSK´yı kötülemekle itham etti. Karababa ise bu iddiayı reddetti. Türkşen´in ardından tutuksuz sanık Astsubaylar Halil Cura, Ferudun Arslan, Sadettin Doğan ile Tuğamiral Levent Görgeç savunmalarını yaptı.
Poyrazköy davasında Kardak tartışması
´Kafes Eylem Planı´ ve ´Amirallere Suikast´ davalarının birleştirildiği Poyrazköy´de yapılan kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin davada, 11´i tutuklu 69 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. Tutuksuz sanıklardan Ali Türkşen dün başladığı savunmasına bugün devam ediyor. Sanık Türkşen dün başladığı savunmasına devam etti. Duruşmada Kardak krizi polemiği yaşandı. Sanık Ali Türkşen dün olduğu gibi bugünkü savunmasında da Kardak krizinde yaptıkları fedakarlıkları dile getirdi. Türkşen´in, harekatı yapabilmek için kendi ceplerinden harcama yaptıklarını ifade etmesi üzerine üye Hakim Mehmet Karababa müdahale ederek ´Türk Ordusunun, böyle bir durumda harekat planı yok muydu? Askerimizin gemisi yakıtsız mı duruyor? Askerimiz kumanyasız mı kalıyor?´ sorusunu yöneltti. Bu soru karşısında bocalayan Türkşen´in yardımına sanık avukatı yetişti ve Karababa´yı TSK´yı kötülemekle itham etti. Karababa ise bu iddiayı reddetti. Türkşen´in ardından tutuksuz sanık Astsubaylar Halil Cura, Ferudun Arslan, Sadettin Doğan ile Tuğamiral Levent Görgeç savunmalarını yaptı.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki 5. duruşmaya, tutuklu sanıklar, emekli Deniz Binbaşı Levent Bektaş, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görevli Yarbay Ercan Kireçtepe, Binbaşı Erme Onat, Binbaşı Eren Günay, emekli SAT komandosu Ergin Geldikaya, teğmenler Faruk Akın, Sinan Efe Noyan, Alperen Erdoğan, Burak Düzalan, Yakup Aksoy, Tarık Ayabakan ile eski Kuzey Deniz Saha Komutanı emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütcü´nün de aralarında bulunduğu 25 tutuksuz sanık katıldı. Müdahil Agos Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Aris Nalcı´nın avukatlarının hazır bulunduğu duruşmaya, Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Kadir Sağdıç ile Tuğamiral Mehmet Fatih İlgar´ın da aralarında bulunduğu 33 tutuksuz sanık ise gelmedi. Mahkeme Heyeti Başkanı Vedat Yılmaz Abdurrahmanoğlu´nun rahatsızlanarak rapor alması nedeniyle heyete hakim Oktay Kuban başkanlık ediyor. Duruşmaya, tutuksuz sanık Ali Türkşen´in savunmasının alınmasıyla devam ediliyor.
Türkşen savunmasını tamamladı
Davanın tutuksuz sanıklarından Deniz Kurmay Kıdemli Albay Ali Türkşen savunmasını tamamladı. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını yapan Türkşen, dünkü duruşmada savunmasını yaptığı sırada Kardak krizi çıktığı zaman bir arkadaşının kredi kartıyla benzin aldığını söylediğini hatırlatarak, bunun, bazı basın ve yayın organlarında yer aldığını ve bir yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için bu hususta birkaç şey söylemek isteğini belirtti. Türk Silahlı Kuvvetlerinin personelinin, kredi kartıyla benzin alması gibi yüzlerce hikayenin olduğunu dile getiren Türkşen, Ordumuzun güçsüz ve biz açığı kapatıyoruz gibi bir durum değil, anlık bir çözüm. O para bir iki gün içinde zaten ödendi. O genç arkadaş da kredi kartı vardı, o anda o ödedi. Bu, mahkemeye taşındığı için duyuldu. Bunun gibi anlatılmamış yüzlerce hikaye vardır dedi.
Agos´un müdahilliğini eleştirdi
Türkşen, iddianamede yer alan ihbar mektuplarıyla ilgili olarak kendilerini vatansever olarak niteleyen, ancak maillerin altına isimlerini yazamayan, kendi silah arkadaşlarını satan müfteri şahısların da olduğu bir ortamda görev yaptıklarını anlatarak, Burada hedef TSK´yı yıpratmaktır şeklinde konuştu. Davaya müdahil olarak katılan Agos gazetesi avukatlarına da seslenmek istediğini belirten Türkşen, Davaya olan katkınız, davayı uzatmak ve günahsız insanların masumiyetini geciktirmekten başka bir şey olmayacaktır dedi.
Hakim Karababa, Kardak polemiğine öyle bir parmak bastı ki!..
´Askerimizin gemisi yakıtsız mı kalıyor?´
Savunmasını tamamlamasının ardından çapraz sorgusuna geçilen Türkşen, üye hakim Mehmet Karababa´nın Yunan kuvvetleri Kardak Kayalıkları´na bayrak diktikten sonra, Türkiye, İkiz Kayalıklar´a bayrak dikme çözümünü buldu. Ama siz buraya bayrak dikmeye giderken, bota kendi cebinizden yakıt aldığınızı söylüyorsunuz. Türk Ordusunun, böyle bir durumda harekat planı yok muydu? Askerimizin gemisi yakıtsız mı duruyor? Askerimiz kumanyasız mı kalıyor? sorusuna şu yanıtı verdi: Bize ´bütün malzemelerinizi alın, sizi uçak bekliyor, onunla Bodrum´a ineceksiniz´ dendi. Biz de tüm malzemelerimizi alarak uçağa gittik. Ancak benzinler uçak pilotu tarafından uçağa alınmadı. Hatta dalış tüplerimiz de uçağa alınmadı. Gittiğimiz yere en yakın askeri birlik Aksaz´daydı. Bize harekatın süresi konusunda hiçbir bilgi verilmedi. Sürekli ´Hala adaya çıkmadınız mı?´ diye soruldu. Biz bu kadar zamanla yarışırken, Aksaz´dan benzin bekleyemezdik. Onun için de böyle bir çözüm bulduk. Sanık avukatlarından Şeref Dede de Hakim Mehmet Karababa, Türk Ordusu bu kadar aciz ve savunmasız mı diye sordu demesi üzerine Karababa, müdahale ederek Ben öyle bir şey söylemedim. Söylediklerim yanlış anlaşılmasın. Türk Ordusunun, planlı savunma yaptığına hala inanıyoruz. Merak ettim dedi.
Kuban da Kardak polemiğine dahil oldu
Bunun üzerine araya giren Mahkeme Heyeti Başkanı Oktay Kuban, Türk Ordusunun ne kadar hazırlıklı olduğunu ve aksaklıklar ortaya çıktığında nasıl çözüm bulduğunu açıkça ortaya koydu açıklamasını yaptı. Tutuksuz sanık Ali Türkşen, tekrar söz alarak Biz o gece donduk, üstümüzde kıyafet yoktu. Ama şimdi, Türk askerini görünce Amerika askeri geliyor sanıyorum. Bu olay sonrasında her şeyleri tamam ve bütün donanımları gelmiş durumda dedi.
Hakimden ilginç fatura sorusu
Hâkim Mehmet Karababa 1996 yılında Kardak krizinde alınan benzinin faturasının niçin kendisinde bulunduğunu sordu. Parayı almak için faturayı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı´na sunmanız gerekmiyor muydu? sorusuna Türkşen, Bununla ilgili belge sunduk. Fatura da bir şekilde bana geldi. diyerek cevap verdi. 14 yıl öncesine ait benzin faturası mahkemeye ibraz edilirken, Genelkurmay´dan yakın tarihe ait bazı evrakları istediğinde ´imha edilmiştir´ cevabı alınması dikkatlerden kaçmadı.
Hakim Karababa: 153 subay varken niye buradakiler ihbar edildi?
Hakim Karababa, Türkşen´in savunması sırasında, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında 2 kişinin, ihbar mailleri attığı şeklinde bir şey söylediğini hatırlatarak Bu iki kişi dışında onları koruyan onlarla hareket eden başka kişiler var mı? sorusunu yöneltti. Bahriyelilerde herkesin birbirini tanıdığını ifade eden Türkşen, şüphe anlamında çeşitli tespitlerinin olduğunu, bu iki kişi dışında 10 isim daha sayabileceğini, ancak bunun yerinin burası olmadığını söyledi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığında müthiş bir yapılanma olduğunu ifade eden Türkşen, Hakim Karababa´nın, orada görevli 153 personelin bulunduğunu hatırlatarak, bunların arasından neden sadece kendilerinin seçildiğini sorması üzerine de Oraya gidilsin ve oradaki askerlere sorulsun, ´kiminle çalışmak istiyorsunuz´ diye, en çok çalışmak istedikleri kişiler olarak buradaki isimler verilir diye konuştu. ( Cnnturk)
Agos´un sorusuna Kuban garip gerekçeyle izin vermedi
Agos gazetesi avukatlarından Arzu Becerik´in, sanık Türkşen´e soru sormak istemesi üzerine araya giren Hakim Oktay Kuban, sanık Türkşen´in Poyrazköy davasının sanığı olduğunu ve soru soramayacağını söyledi. Buna itiraz eden Becerik´in, davanın birleştirildiğini ve bir bütün olduğunu, belirtmesi üzerine de Hakim Kuban, ´Dava bir bütün olsa bile talebinizi iletirsiniz, bunu mahkeme değerlendirir´ dedi. Sanık avukatlarından Murat Erdem de söz alarak, Agos gazetesi avukatlarının, ´Kafes´ davası sanıkları dışındaki sanıklara soru sorma talebinin reddedilmesi gerektiğini belirtti. Duruşma savcısı Nuri Ahmet Saraç da mahkemenin daha önce müdahillik ile ilgili kararlar verdiğini hatırlatarak, bu talebin reddedilmesini istedi. Sanıklar ile avukatları, gerekçelerini sıralayarak tahliye talebinde bulundu.
Agos´un soru sormasına ´kafes´le sınırlı olmak üzere izin verildi, Kuban yine karşı çıktı
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada verilen aranın ardından Agos gazetesinin avukatlarının soru sorma taleplerine ilişkin kararını açıklayan Mahkeme Heyeti Başkanı Oktay Kuban, katılan avukatların ´Kafes Eylem Planı´na ilişkin dosyada tüm haklarını kullanmak yetkisine sahip olduğunu belirterek, ´Amirallere Suikast Planı´na ilişkin daha önce katılma taleplerinin reddedildiğini bu konuda ayrıca karar verilmesine yer olmadığını hükmetti. Mahkemenin, birleştirilen davaya ilişkin Kafes Eylem Planı ile bağlantılı oldukları iddia edilen ve iddianamede bahsedilen sanıklarla ilgili olarak, iddia konusu Kafes Eylem Planı ile sınırlı olmak üzere soru sorma hakkının tanınmasına karar verildi. Kendisi ´şerh´ koyduğu halde oy çokluğu ile alınan kararı okuyan Mahkeme Başkanı Oktay Kuban, sanıkların, katılma talep edenlere yönelik icrai bir eylemlerinin bulunmadığını ve bu konuda açılmış bir davanın olmadığını dile getirdi. Kuban, sanıkların yaptıkları iddia edilen eylemlerden dolayı, katılma talebinde bulunanların mağdur ve zarar gördüklerine dair delil ve anlatım ve ilişkilendirme bulunmadığını da kaydetti. Kuban, katılma talebinde bulunanların, mahkemelerinin Poyrazköy´de bulunan mühimmata ilişkin dosyadaki sanıklar yönünden katılma talebinin reddine karar verildiğini anlatarak, ayrıca katılma talebinde bulunanların bu dosya ile birleşen Amirallere suikast davasındaki sanıklar yönünden de bir müdahale taleplerinin bulunmadığını belirtti. Katılanların, CMK´da düzenlenen ve sayma yöntemiyle açıklanmış hakları kullanabilmesi için öncelikle davaya katılan olarak talepte bulunması ve katılan olarak kabulüne karar verilmesi gerektiğini ifade eden Kuban, bu düzenleme itibariyle, katılma talepleri kabul edilmeyen katılanların, soru sorma hakkını kullanmalarının yasal olarak mümkün olmadığını söyledi.
Türkşen savunmasını tamamladı
Poyrazköy davasının öğleden önceki oturumunda SAT Komandosu Albay Ali Türkşen savunmasını tamamladı. Türkşen savunmasının sonlarında, azınlıklara suikast iddialarına değindi ve Agos gazetesinin avukatlarına bir çağrıda bulundu. Türkşen, şunları söyledi. Buradaki komplolar, gerçeklerin ortaya çıkmasını önlemek için yapıldı. Size de burada zaman kaybettiriyorlar. Lütfen bu komployu düzenleyenlere alet olmayın. Ama bana soracağınız soruların, bu cinayetlerin aydınlanmasına katkısı olacağını düşünüyorsanız, ben yine de her sorunuza yanıt vermeye hazırım.
Koç müzesindeki patlayıcılar patlasaydı tavuklar bile ölmezdi
Albay Türkşen, Koç müzesinde bulunan patlayıcı hakkında da bilgi verdi. Müzenin bir tenekeden ibaret olduğunu ve patlamanın etki yaratmasının mümkün olmadığını anlatan Türkşen, şunları vurguladı. 300 çocuğu hava uçuracağımız iddia ediliyor. Oysa bu müze, 8´erli gruplar halinde gezilebiliyor. Üstelik de 45 dakika arayla. Daha da önemlisi, müzeden çıkan patlayıcıyla hiçbir şey yapamazsınız. İsterseniz denemek için aynı düzeneği, benzer bir alana kuralım ve içine de 300 tavuk koyalım. Düzeneği patlattığımızda görülecek ki tavuklardan hiçbiri ölmeyecek. En fazla yumurtadan kesilebilirler.
Türkşen: Terfilerimiz durduruldu, kimse bize sahip çıkmıyor
Türkşen, çapraz sorgusunda sorulan soruları yanıtlarken bir gerçeğin daha altını çizdi. Özellikle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı´ndaki terfi ve atamaların, bu tertipler nedeniyle alt üst olduğunu vurgulayan Türkşen, şöyle konuştu: Şu anda hiç haketmediği halde, birçok komutanımız haketmediği koltuklara oturdu. Bizim terfi ve atamalarımız ise durduruldu. Öğütçü komutanımız yüzde yüz kuvvet komutanı olacakken emekli olmak zorunda kaldı. Bizlerin yerlerine, en az 5-6 yıllık bir tecrübenin ardından gelebilecek kişiler getirildi. Çok merak ediyorum, bu 4 Ağustos´ta Askeri Şûra´dan nasıl bir karar çıkacak? Boşalan yerlere kimler atanacak? Albay Türkşen, savunmasının burasında önemli bir vurgu yaptı ve Kimse bize sahip çıkmıyor dedi.
Türkşen´den sonra Halil Cura savunma yaptı: Ağlayınca duruşmaya ara verildi
Duruşmada daha sonra, savunmasını yapan tutuksuz sanık Astsubay Halil Cura, 23 yıldır SAT komandosu olarak şerefiyle görev yaptığını belirterek, bir ihanetle karşı karşıya bulunduklarını ve bu ihaneti yapanların inançları varsa onları Allahlarına havale etiklerini söyledi. İddia edilen örgütün bir CD´ye sıkıştırılmış fason ve yalancı bir örgüt olduğunu dile getiren Cura, ´Benim mühimmatla bir ilgim yok. CD ve e-maillerde adım var, ancak bunlar soyut iddialardır. Parmak izim alındı, ama hiçbir bağlantı bulunamadı´ dedi. Her 10 kişiden birinin şehit olduğu SAT bünyesinde 23 yıl görev yaptığını hatırlatan Astsubay Cura, şunları söyledi: 1996 yılındaki helikopter kazasından bir gün sonra görevim gereği suya daldım ve şehit olan arkadaşlarımı denizden çıkardım. Yalnızca bir gün sonra! Eğer o helikopter gece uçuşu yapıyor olsaydı, içinde ben de olacaktım. Şimdi diyorum ki, keşke içinde olsaydım. Keşke o gün şehit olsaydım ve bugünleri görmeseydim. Keşke komutanlarımı ve silah arkadaşlarımı bu halde görmeseydim. Astsubay Halil Cura, bu sözlerin ardından durakladı ve gözyaşlarını tutamadı. Cura, olduğu yere çöktü ve sandalyeye oturdu. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Oktay Kuban, mahkemeye 5 dakika ara verdi. Halil Cura aranın ardından savunmasını tamamladı. Albay Ali Türkşen ve Astsubay Halil Cura´nın savunmalarında dikkat çeken bir nokta da Beykoz´da yapılan kazılar hakkındaydı. Her iki SAT komandosu da, kendilerinin gömeceği ya da saklayacağı bir mühimmatın hiçbir şekilde bulanamayacağını belirtti. Oysa Poyrazköy´deki mühimmat, 3 cümlelik bir tarif üzerine ve bir gün içinde bulunmuştu. Albay Türkşen, Ben de bir yere silah gömeyim. 3 cümlelik de bir tarif yapayım. İstediğiniz teçhizatla, isterseniz 1 yıl arama yapabilirsiniz. Eğer bulursanız hapis yatmaya hazırım dedi.
Ferudun Arslan savunmasını kısa tuttu
Aranın ardından savunmasını tamamlayan Halil Cura´dan sonra savunma yapan astsubay Feridun Aslan, kendisinden önce savunma yapan sanıkların görüşlerine katıldığını ve iddianamede yer alan olaylarla bir ilgisinin bulunmadığını belirterek, duruşmalardan vareste tutulmasını ve beraat edilmesini talep etti.
Tuğamiral Görgeç: Komplolar ortaya çıkacak
Türkşen´den sonra davanın tutuksuz sanıklarından Tuğamiral Levent Görgeç´in savunmasına geçildi. Görgeç, hakkında düzenlenen iddianamenin, terfi için değerlendirildiği Ağustos 2009 şurası öncesine yakın tarihlerde belirli bir zaman sırasında ortaya çıkan tamamen sanal, dijital bilgisayar kayıtlarına ve gerek kimliksel, gerekse içeriksel nitelikleri belli olmayan asılsız ihbar maillerine dayanılarak hazırlandığını söyledi. Kullanılan yöntemin aynı olduğunu belirten Görgeç, ´Komplocular hazırladıkları senaryoya ve senaryoda yer verdikleri şahıslar hakkında kurgulu bir zaman-olay cetveline istinaden gönderdikleri ihbar mektubu mailleri ve dijital veriler ile ortamı diledikleri gibi şekillendirmek suretiyle delil oluşturma, dolayısıyla yargıyı etkileme gayreti içerisine girmişler ve bu konuda da başarılı olmuşlardır´ dedi. Görgeç, 23 Mayıs 2009 tarihli ihbar mektubunda Deniz Kuvvetleri ile ÇYDD arasındaki irtibatı mahkeme huzurunda bulunan Alb. Ali Türkşen´in sağladığı dendiği ancak 24 Mayıs 2009 tarihli mailde bu görevin kendisi tarafından yapıldığının yazıldığına dikkat çekti. Görgeç, Kamuoyu nezdinde karalanmaya çalışıldığım ve bu yolla TSK´nın halkın güvenini yitirerek etkisizleştirilmesine çalışıldığı açıktır dedi. Görgeç, savcılık makamının da, örgüt üyesi olduğu iddia edilen bu kişilerle toplantı yaptığına, görüşmüşlüğüne ilişkin olarak ortaya koyabildiği herhangi bir iletişim tespit tutanağı, bant kaydı gibi tespit veya somut delil bulunmadığını anlatarak, şunları kaydetti:
´Hakkımda hiçbir delil yok´
´Yapılan isimsiz ve niteliği belli olmayan ihbarlara dayanılarak, ÇYDD ile Deniz Kuvvetleri arasındaki bağlantıyı Ergenekon terör örgütü adına sağladığım, Deniz Harp Okulundan mezun olan öğrencilerin ÇYDD´ye bağlı Ataevlerinden kopmaması konusunda görevli olduğum, öğrencilerin Ataevleri ve Karargah Evleri ile düzenli olarak irtibatının sağlanması ve Ergenekon adına faaliyet göstermelerinin sağlanması konusunda Ergenekon tarafından görevlendirildiğim ve Ergenekon terör örgütünün amaçları doğrultusunda faaliyet gösteren illegal yapılanma içerisinde yer aldığım iddiaları tamamıyla mesnetsizdir. Bu konuda hiçbir maddi fiil ortaya konulmadığı gibi, Ataevleri, Devrimci Karargah Evleri konularında yapılan soruşturmalarda hakkımda bir kayıt, tespit bulunmamaktadır ve bulunamaz.´ Görgeç, soruşturma makamlarının aleyhine olan tüm isnat ve değerlendirmelerinin, üçüncü kişilerce düzenlenen ve niteliği belli olmayan dijital iftiralara, asılsız ihbarlara dayanan şüphelerden kaynaklandığını ifade ederek, lojman ve iş yerinde yapılan aramalarda el konulan belge ve kayıtlarda, teknik dinlemesi yapılan iletişim kayıtlarında herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığını bildirdi. Kendisine yönelik suçlamaların somut ve fiili olgularla desteklenemediğini öne süren Görgeç, dijital ihbar ve kayıtlara dayanan şüpheler ile kendisi hakkında illiyet bağı kurulamadığını kaydetti.
´Adalete güveniyorum´
Görgeç, iddia edilen ilişkilere ait iletişim tespit tutanaklarının da bulunamadığını belirterek, bu belgelerin delil olarak değerlendirilemeyeceğini ve bunların tamamının, bir kısım TSK mensuplarını ve dolayısıyla TSK´yı yasa dışı örgüt ve faaliyetlerle ilişkilendirilmek için hazırlanarak muhtelif yerlere dağıtılan ve meçhul ihbarlar neticesinde ortaya çıkarılan kurmaca senaryo ve komploların ürünü olduğunu söyledi. Bu mesleğe başladığı 1980 yılından beri her aşamada hakkında yapılan her türlü güvenlik tahkikatının olumlu sonuçlanarak tuğamiralliğe terfi ettirildiğini anımsatan Görgeç, şöyle devam etti: ´Adalete güveniyorum, bu yüce mahkemenin kısa sürede bu yargılamaları tamamlayarak suçsuzluğumu ve hakkımızda bu komploları yapanları ortaya çıkaracağına inanıyorum. Savunmalarımın kabul edilerek, yürütülen kovuşturmanın ivedililikle sonuçlandırılmasını, muvazzaf asker olmam nedeniyle sorgum yapıldıktan sonraki süreçte duruşmalardan bağışık tutulmamı ve beraatıma karar verilmesini saygıyla yüce Mahkemeden talep ederim.´
Duruşma yarına ertelendi
Mahkeme heyeti, Görgeç´in savunmasını tamamlamasının ardından duruşmayı yarına erteledi. Yarın devam edilecek duruşmaya Görgeç´in çapraz sorgusu ile devam edilecek. 11´i tutuklu 69 sanığın yargılandığı dava yarın görülmeye devam edecek. ( Haber7)
İDDİANAMELERDEN
Birleşen davaların iddianamelerinde, Poyrazköy Keçilik Mevkisi´nde 21 Nisan 2009 tarihinde başlatılan ve 28 Nisan 2009 tarihine kadar devam eden kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin olarak, emekli deniz Binbaşı Levent Bektaş, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görevli Yarbay Ercan Kireçtepe, Binbaşı Erme Onat ve Binbaşı Eren Günay ile tutuksuz sanık Yarbay Mustafa Turhan Ecevit´in, ´cebir ve şiddet kullanarak TBMM´yi ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek´, ´cebir ve şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek´ suçlarından 2´şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ile ´Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak´, ´patlayıcı madde bulundurmak´, ´6136 Sayılı Ateşli Silahlar Kanunu´na muhalefet etmek´ suçlarından 29,5 ile 57´şer yıl arasında hapis cezalarına çarptırılmaları isteniyor.
Tutuklu sanık Ergin Geldikaya´nın ´Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak´, ´patlayıcı madde bulundurmak´ ve ´6136 Sayılı Ateşli Silahlar Kanunu´na muhalefet etmek´ suçlarından 17,5 ile 39 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması öngörülen iddianamede, tutuksuz sanıklar Tuğamiral Levent Görgeç ile Ali Türkşen, Halil Cura, Ferudun Arslan, Sadettin Doğan, İbrahim Koray Özyurt, Muharrem Nuri Alacalı, Şafak Yürekli, Dora Sungunay, Tayfun Duman ve Mert Yanık´ın da ´Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak´ suçundan 7,5 ile 15´er yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
´Amirallere suikast´ iddiasına ilişkin de Burçin Öztürk´ün müşteki olarak yer aldığı iddianamede, tutuklu sanıklar Alperen Erdoğan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy ve Tarık Ayabakan´ın ´silahlı terör örgütüne üye olmak´, ´kişisel kullanım amacı dışında uyuşturucu madde bulundurmak´ ve ´aynı suçu işleme kararıyla birçok kişiye ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek´ suçlarından 13 ile 34´er yıl arasında hapis cezasına çarptırılmaları isteniyor.
Tutuklu sanıklardan Faruk Akın´ın ´silahlı terör örgütüne üye olmak´, ´örgüt amacı doğrultusunda patlayıcı madde ve mermi bulundurmak´, ´aynı suç işleme kararıyla birçok kişiye ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek´ suçlarından 13 yıl 8 ay ile 33 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep edilen iddianamede, tutuklu sanık Sinan Efe Noyan ile tutuksuz sanıklar Barbaros Mercan ve Yiğithan Göksu´nun ise ´silahlı terör örgütüne üye olmak´ ve ´örgüt amacı doğrultusunda patlayıcı madde ve mermi bulundurmak´ suçlarından 13 ile 29 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması öngörülüyor.
Tutuklu sanıklar Ülkü Öztürk ve Sezgin Demirel ile tutuksuz sanık Koray Kemiksiz´in ´silahlı terör örgütüne üye olmak´ ve ´aynı suçu işleme kararıyla birçok kişiye ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek´ suçlarından 8 ile 19´ar yıl arasında hapisle cezalandırılmaları istenen iddianamede, tutuklu sanık Ali Seyhur Güçlü ile tutuksuz sanıklar Halit Mehmet Ergül, Fatih Göktaş, Burak Amaç, Burak Özkan, Oğuz Dağnık ve Mehmet Orhan Yücel´in ´silahlı terör örgütüne üye olmak´ suçundan 7,5 ile 15´er yıl arasında hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.
İddianamede, tutuksuz sanık Levent Çakın´ın da ´uyuşturucu veya uyarıcı madde temin etmek, ticaretini yapmak veya sağlamak´, ´6136 Sayılı Ateşli Silahlar Kanunu kapsamında mermi bulundurmak´ suçlarından 5 ile 15,5 yıl arasında hapisle cezalandırılması isteniyor.
Emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütcü, Koramiral Kadir Sağdıç, Tuğamiral Mehmet Fatih İlgar´ın ´Ergenekon silahlı terör örgütüyle doğrudan bağlantılı olarak kafes operasyonu eylem planını hayata geçirmek üzere faaliyet yürüten yasa dışı örgütlenmede ´danışma kurulu´ adı altında emir ve komuta yetkisini haiz örgüt mensubu oldukları´ belirtilen iddianamede, Mücahit Erakyol, Deniz Erki, Tanju Veli Aydın, Emre Sezenler, Hüseyin Doğancı, İsmail Bak, Metin Samancı, Levent Gülmen, Aydın Ayhan Saraçoğlu, Bülent Aydın, Bora Coşkun, Süleyman Erharat, Murat Aslan, Emre Tepeli, İbrahim Öztürk, Halil Özsaraç, Gürol Yurdunal, Ümit Özbek, Bülent Karaoğlu, Daylan Muslu, Hüseyin Erol, Mehmet İnce, Alpay Belleyici, İsmail Zühtü Tümer, Levent Olcaner, Özgür Erken, Metin Fidan, Türker Doğanca, Mesut Adanur ve Metin Keskin´in eylemlerinin de ´Ergenekon silahlı terör örgütüyle doğrudan bağlantılı olarak kafes operasyonu eylem planını hayata geçirmek üzere faaliyet yürüten yasa dışı örgütlenmenin üyesi olma´ suçunu oluşturduğu kaydediliyor.
Tüm sanıkların TCK´nin 314. Maddesi´nin 2. fıkrası ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu´nun 5. Maddesi uyarınca da 7,5 ile 15´er yıl arasında hapis cezasına çarptırılması isteniyor.(AA)
(15 Temmuz 2010, 14:28)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Poyrazköy İddianamesinde arama yap
Kafes iddianamesinde arama yap
Amirallere suikast iddianamesinde arama yap
Poyrazköy manşetlerimiz
Kafes Eylem Planı manşetlerimiz
Amirallere suikast manşetlerimiz