Hukuk kalmadı. Yargıdaki savaş adım adım bir iç savaşa dönüşüyor. Erzurum´a askeri araçların yürütülmesi ve savaş uçaklarının mahkeme üzerinde alçaktan uçuş yapması savcı ve hakimleri korkutamayınca şimdi güvenlik güçleri yardımıyla dava dosyasının Erzurum mahkemesinden zorla alınması talep edildi. Evet bugünlerde inanılmaz olaylar oluyor. Yargı içindeki savaş giderek büyüyor. Tam olarak fiili bir yarı askeri-yargısal darbe yaşanıyor. Düşman mahkeme olarak görülen Erzurum 2. Ağır Ceza´dan Cihaner ile 3. Ordu komutanı Org. Saldıray Berk´in dava dosyası tıpkı Şemdinli davası gibi zorla çekerek koparılarak alınmaya ve sanıklar Yargıtay´da yargılanarak tahliye edilmeye ve ardından hiç şüphesiz beraat ettirilmeye çalışılıyor, tıpkı Sincan hakimi Osman Kaçmaz ve Yarsav eski Başkanı Ömerfaruk Eminağaoğlu gibi. Cihaner´in kurtarılması olayı Şemdinli´den daha çarpıcı. Çünkü Şemdinli davasında savcı ve hakimlerin HSYK tarafından davadan alınmasına göz yuman hükümet bu kez direndi. Ayrıca baskılara yargı içinden de giderek güçlenen bir direniş gözleniyor. Yargıtay´ın Erzurum mahkemesinden dosya istemesine tepki gösteren Yargıtay üyesi Nihat Ömeroğlu bunun yetki gaspı olduğunu belirterek yerel mahkemeyi dosya göndermemeye çağırmıştı. Anayasa Mahkemesinin yetki aşımı yaparak anayasa değişiklik paketini esastan görüşmeye ve bazı maddelerini iptal etmeye kalkması üzerine raportör Can da bunun yok hükmünde olacağını belirterek hükümeti anayasa mahkemesinin hukukdışı müdahalesini tanımamaya ve herşeye rağmen referanduma, halka gitmesi tavsiyesinde bulunmuş, bunun hukuken yanlış olmayacağını belirtmişti. İşte bu gibi direnişler sebebiyle kontrgerillacılar zorlanıyor. Ama görünüyor ki kararlılar. Karanlık planlarının ses kayıtlarıyla da ortaya çıkmasına rağmen var güçleriyle direniyorlar. Kontrgerilla en sert direnişi yargıda gösteriyor. Diğer taraftan anayasa mahkemesi 367 olayında olduğu gibi bir kez daha meclisin kararını hiçe saymak üzere. ´Hakimiyet kayıtsız şartsız bizim, kayıtlı şartlı milletindir´ diyen kontrgerillacılar TBMM tarafından yapılan yasal değişiklikleri inanılmaz şekilde esasa girerek iptal etmek ve halka sorulmasını engellemek üzereler. Referandumdan korkuyorlar. İş oraya gelmeden Temmuz ayında süreci durdurmaya kararlılar, engellemek için herşeyi göze almış durumdalar. Başarılı olmaları ihtimali var. Eğer öyle olursa yani referandum sürecini engellemeyi başarırlarsa peşpeşe bir çok gelişmeler yaşanacak. İlk olarak, tıpkı ses kayıtlarıyla da ortaya çıktığı gibi bir kapatma davası dava açılacak, AK Parti kapatılacak. Ardından yöneticilerine peşpeşe davalar açılacak. ABD ve İsrail´le arası bozulmuş olan AK Partinin kapatılmasına bu taraftan da alkış ve destek gelecek.
ŞOK!!! GÜVENLİK GÜÇLERİ YARDIMIYLA DOSYA ERZURUM´DAN ALINSIN!
Hukuk kalmadı. Yargıdaki savaş adım adım bir iç savaşa dönüşüyor. Erzurum´a askeri araçların yürütülmesi ve savaş uçaklarının mahkeme üzerinde alçaktan uçuş yapması savcı ve hakimleri korkutamayınca şimdi güvenlik güçleri yardımıyla dava dosyasının Erzurum mahkemesinden zorla alınması talep edildi. Evet bugünlerde inanılmaz olaylar oluyor. Yargı içindeki savaş giderek büyüyor. Tam olarak fiili bir yarı askeri-yargısal darbe yaşanıyor. Düşman mahkeme olarak görülen Erzurum 2. Ağır Ceza´dan Cihaner ile 3. Ordu komutanı Org. Saldıray Berk´in dava dosyası tıpkı Şemdinli davası gibi zorla çekerek koparılarak alınmaya ve sanıklar Yargıtay´da yargılanarak tahliye edilmeye ve ardından hiç şüphesiz beraat ettirilmeye çalışılıyor, tıpkı Sincan hakimi Osman Kaçmaz ve Yarsav eski Başkanı Ömerfaruk Eminağaoğlu gibi. Cihaner´in kurtarılması olayı Şemdinli´den daha çarpıcı. Çünkü Şemdinli davasında savcı ve hakimlerin HSYK tarafından davadan alınmasına göz yuman hükümet bu kez direndi. Ayrıca baskılara yargı içinden de giderek güçlenen bir direniş gözleniyor. Yargıtay´ın Erzurum mahkemesinden dosya istemesine tepki gösteren Yargıtay üyesi Nihat Ömeroğlu bunun yetki gaspı olduğunu belirterek yerel mahkemeyi dosya göndermemeye çağırmıştı. Anayasa Mahkemesinin yetki aşımı yaparak anayasa değişiklik paketini esastan görüşmeye ve bazı maddelerini iptal etmeye kalkması üzerine raportör Can da bunun yok hükmünde olacağını belirterek hükümeti anayasa mahkemesinin hukukdışı müdahalesini tanımamaya ve herşeye rağmen referanduma, halka gitmesi tavsiyesinde bulunmuş, bunun hukuken yanlış olmayacağını belirtmişti. İşte bu gibi direnişler sebebiyle kontrgerillacılar zorlanıyor. Ama görünüyor ki kararlılar. Karanlık planlarının ses kayıtlarıyla da ortaya çıkmasına rağmen var güçleriyle direniyorlar. Kontrgerilla en sert direnişi yargıda gösteriyor. Diğer taraftan anayasa mahkemesi 367 olayında olduğu gibi bir kez daha meclisin kararını hiçe saymak üzere. ´Hakimiyet kayıtsız şartsız bizim, kayıtlı şartlı milletindir´ diyen kontrgerillacılar TBMM tarafından yapılan yasal değişiklikleri inanılmaz şekilde esasa girerek iptal etmek ve halka sorulmasını engellemek üzereler. Referandumdan korkuyorlar. İş oraya gelmeden Temmuz ayında süreci durdurmaya kararlılar, engellemek için herşeyi göze almış durumdalar. Başarılı olmaları ihtimali var. Eğer öyle olursa yani referandum sürecini engellemeyi başarırlarsa peşpeşe bir çok gelişmeler yaşanacak. İlk olarak, tıpkı ses kayıtlarıyla da ortaya çıktığı gibi bir kapatma davası dava açılacak, AK Parti kapatılacak. Ardından yöneticilerine peşpeşe davalar açılacak. ABD ve İsrail´le arası bozulmuş olan AK Partinin kapatılmasına bu taraftan da alkış ve destek gelecek.
Erzincan Başsavcısı Cihaner´i ´görevi ihmal´den yargılayan Yargıtay, tartışmalı bir karara imza attı. 11. Ceza Dairesi, ´Ergenekon terör örgütüne üye olmak´ iddiasıyla Erzurum´da yargılanan Cihaner´in diğer dava dosyasını görmeden, CD´yi inceleyip davaların birleştirilmesini görüşme kararı aldı. Bu gelişme, 8. Ceza Dairesi Üyesi Hamdi Yaver Aktan´a ait olduğu iddia edilen ses kaydını gündeme getirdi: Dosya gönderilmese bile fotokopiden birleştirip, basarım tahliyeyi. Yargıtay, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner´in ´görevi ihmal´den yargılandığı davada, iki yüksek yargıca ait olduğu iddia edilen ses kaydındaki kurtarma planını doğrulayan bir karar aldı. 11. Ceza Dairesi, dün yapılan duruşmada Cihaner´in Erzurum´da ´Ergenekon terör örgütüne üye olmak´ suçlamasıyla yargılandığı dava dosyasının aslı yerine, CD üzerinden incelenmesine ve davaların birleştirilmesinin değerlendirilmesine hükmetti. Karara göre Daire, Albay Dursun Çiçek imzalı belge için açılan davayı ise dosyanın aslından inceleyecek. Mahkemenin bu ilginç kararına tepki gösteren hukukçular, yüksek yargıçların internete düşen ses kaydını hatırlatıyor ve Cihaner´i Yargıtay´da kurtarma planının halen işlediğine işaret ediyor. 8. Ceza Dairesi Üyesi Hamdi Yaver Aktan´a ait olduğu iddia edilen kayıtta şu ifadeler yer alıyordu: Dosya birleştirildikten sonra önce tüm sanıklar tahliye edilecek. Sonra biraz uzatıp dosya kapatılacak. Burada süreci biraz uzatmamız gerekiyor. Göndermiyorum derse ne yapacaksınız? Fotokopi bile gönderse birleştirme kararı ver. Fotokopi bile olsa ben olsam birleştiririm, basarım tahliyeyi.
4. duruşma dün görüldü
İlhan Cihaner´in ´görevi kötüye kullanmak, resmi evrakta sahtecilik´ suçlamalarından yargılandığı davanın dünkü duruşmasında Yargıtay 11. Ceza Dairesi heyetindeki değişiklik dikkat çekti. Dünkü duruşmanın heyetinde bir önceki duruşmada hazır olan Kubilay Taşdemir ve Saniye Tarhan yer almadı. Duruşmaya ses kaydında ismi geçen Sedat Bakıcı da katılmazken, Ersan Ülker ve İdris Çobanoğlu´nun bulunması dikkat çekti. Yargıtay üyeliğine seçilen eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu da heyetteydi. Duruşmaya başlanmasının ardından Daire´ye gelen yazışmalar okundu. Daire Başkanı Ersan Ülker, Cihaner´in ´Ergenekon terör örgütü üyesi olmak´ suçlamasıyla yargılandığı dava dosyasında müşteki Ahmet Demir´in itirazı üzerine Diyarbakır Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi´ne gönderildiğinin bildirildiğini kaydetti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nce gönderilen ve 83 klasörden oluşan ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ dava dosyasını heyetçe incelemeye başladıklarını ifade eden Ülker, dosyanın kapsamlı olması nedeniyle incelemenin tamamlanmadığını belirtti.
Avukatın gözü karardı-1: Güvenlik kuvvetleri eşliğinde dosya Erzurum Mahkemesinden alınsın
Talebi sorulan Yargıtay Cumhuriyet Savcısı, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nden beklenen dava dosyasının Daire´de bulunan CD´ler üzerinden incelenmesine karar verilmesini talep etti. Dosyayı itiraz nedeniyle göndermeyen Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nin, Cihaner davasını birleştirmesi nedeniyle davadan el çektiğini, ancak dosyayı göndermeyerek oyun oynadığını ve suç işlediğini iddia etti. Erzurum´daki mahkeme hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı´nın özel kurye ile dosyanın getirilmesi taleplerine ´böyle bir teamül yok´ diyerek reddedildiğini söyleyen Cihaner´in Avukatı Turgut Kazan, Yargıtay Başsavcılığı, bir savcı göndererek dosyayı elden teslim alsın. Engellenmesi halinde güvenlik kuvvetlerinden yardım istenmesi yolunda bir karar verilsin. dedi. Sanık İlhan Cihaner ise Daire´nin elindeki CD´ler üzerinden birleştirme kararı verilmesini istedi. Hakkındaki davanın kan davasına dönüştüğünü savunan Cihaner, uçakla getirilip götürüldüğünü, onlarca askerle konvoyla karşılanmasının maliyete yol açtığını söyledi. Davanın Yargıtay´a getirilmesi halinde ´tarikat-cemaat-siyaset´ üçgenindeki hukuk dışılıkların ve seçimlerin nasıl manipüle edildiğinin ortaya çıkacağını savunan Cihaner, Dursun Çiçek imzalı belgeyi uygulayarak demokrasiye müdahale etmekle suçlandığını hatırlattı.
Beni durduracak savcı suç işler
Cihaner, hukuksuz bir şekilde mahkumiyetinin sürdüğünü öne sürerek, Ben buradan elini kolunu sallayarak çıkıp gitsem beni durduracak cumhuriyet savcısı suç işler. Benim özgürlüğüm tahdit altına alınması suçunu işler dedi. Cihaner, davada yaşananların trajediye dönüştüğünü ileri sürdü.
Avukatın gözü karardı-2: Durumu eleştiren Yargıtay üyesi için suç duyurusunda bulundu
İlhan Cihaner´in avukatı Turgut Kazan, Yargıtay Üyesi Nihat Ömeroğlu´nun basında yer alan 11. Ceza Dairesi´nin yerel mahkemeleri baskı altına aldığı yönündeki yazısının ´yargı görevi yapanı etkilemek´ olarak değerlendirdi. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu´na suç duyurusunda bulunduğunu söyledi. Ömeroğlu´nun suç işlediğini savunan Kazan, Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nin suç duyurusunda bulunmasını talep etti. Nihat Ömeroğlu, Star gazetesinin ekinde yayınlanan yazısında şu ifadeleri kullanmıştı: Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Erzurum 2. ACM´yi baskı altına almakta ve anayasal suç işlemektedir. Özel kurye ve dava dosyasını İstanbul ACM´ye göndermeden istemesi gerçek ise, usul ve yasaya aykırıdır. Bu, hakimlere emir vermektir. CMK´ya göre yerel mahkemelerin buna itibar etmemeleri gerekir.
Duruşma 18 Haziran´a ertelendi
Verilen aranın ardından kararı açıklayan Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanı Ülker, Cihaner´in terör örgütü üyeliği suçundan yargılandığı dava dosyasının Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nce, itiraz değerlendirildikten sonra başka bir işlem yapılmadan özel kurye ile ivedi şekilde gönderilmesine karar verildiğini belirtti. Dava dosyasının istenilmesine rağmen çeşitli gerekçelerle gönderilmediğini savunan Ülker, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nin birleştirme kararıyla dosyadan el çektiğini, tutukluların bulunduğunu, Yargıtay´daki davanın da sürüncemede kaldığını söyledi. Ülker, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nce davaya ilişkin daha önce gönderilen CD´lerin kağıt ortamında incelenmesine hükmedildiğini belirtti. Daire Başkanı, İrticayla Mücadele Eylem Planı davası dosyasının da incelendikten sonra Yargıtay´daki dava ile Erzurum´daki davanın birleştirilmesi taleplerinin karara bağlanmasına oybirliğiyle karar verildiğini vurguladı. Daire, Dursun Çiçek´in sanık olduğu davanın ilk duruşmasının 28 Haziran´da yapılacağını belirterek, Cihaner´in davasının 18 Haziran´a bırakılmasına karar verdiğini belirtti.
Duruşmadan notlar
Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanı Ersan Ülker, sanık İlhan Cihaner´in duruşma salonuna girerken alkışlanmamasını isteyerek, Yanlış anlaşılmalara sebep olabiliyor. Heyecanlarınızı avuçlarınıza intikal ettirmeyin dedi. Savunmasını yapan Cihaner´i 7 kez uyaran Daire Başkanı Ülker, avukat Turgut Kazan´ı da tekrara girmemesi için uyardı. Duruşmayı; Sanık İlhan Cihaner´in eşi Muhteber, babası İsmail Hakkı, annesi Zeynep Cihaner, kardeşleri, CHP milletvekilleri Atilla Kart ve Malik Ecder Özdemir, Hüseyin Ünlütepe, YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın, Prof. Dr. Yalçın Küçük, yüksek yargı mensupları izledi. Halkın Kurtuluşu Partisinden bir grup ellerinde İlhan Cihaner´in resminin de bulunduğu ve İlhan Cihaner onurumuzdur yazılı bez afişlerle Yargıtay önünde gösteri yaptı. Grup duruşmanın ardından Yargıtay´dan Kızılay´a yürüdü. Duruşmada Kazan´ın Star Gazetesi´nde yayınlanan makalesi sebebiyle Yargıtay 5. Daire Üyesi Nihat Ömeroğlu hakkında suç duyurusunda bulunduğu ortaya çıktı.
Duruşma salonu ablukaya alındı
Duruşmaya, katılan isimler dikkat çekiciydi. Duruşmayı izleyenler arasında YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan, YARSAV Yönetim Kurulu üyeleri, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, bazı hakim ve savcılar da vardı. CHP milletvekilleri Atilla Kart, Malik E. Özdemir ve Hüseyin Ünlütepe de salonda hazır bulundu. Bu arada, daire üyelerinden 4´ünün YARSAV üyesi olduğu öğrenildi.
Hukukçulardan Yargıtay´a CD inceleme tepkisi
Ceza muhakemelerine göre kabul edilemez
Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nin, Dosya gelmeden CD´ler üzerinde yapılacak incelemenin ardından talebin değerlendirilmesi kararına hukuk çevreleri tepki gösterdi. Eski Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı, Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nin verdiği kararın Ceza Muhakemelerine göre kabulünün mümkün olmadığını söyledi. Avcı, CD´ler üzerinde inceleyip karar vereceğim, demek, tamamen ´ben bu işi kararlaştırdığım amaca ulaşmak için yapıyorum´ demenin ötesinde bir şey değildir dedi. Cihaner´in tutukluluğunun Terör suçlamasıyla olduğunu belirten Avcı, Cihaner´in tutukluluğu bahane edilerek CD´ler üzerinden karar vermek hukuki değildir. Her halükarda orjinal dosya ve belgeler üzerinde mahkeme işlem tesis eder şeklinde konuştu.
Hukuken birleştirme kararı mümkün değil
Emekli Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet Gündel, 11. Ceza Dairesi´nin Silahlı Terör Örgütü konulu bir dosya ile kendi yetkisinde bulunan Görevi kötüye kullanma ve sahte evrakta sahtecilik konulu bir davayla birleştirmesinin, Hukuken mümkün olmadığını söyledi. Gündel, Erzurum´daki dosya ´Silahlı terör örgütüne üye olmak ve bazı faaliyetlerde bulunmak´ suçlamasıyla hazırlanmış, 11. Ceza Dairesi´ndeki dosya ise ´Görevi kötüye kullanmak ve evrakta sahtecilik´ iddiasıyla açılmış. Daha ağırlıklı ve özellikli suç ´Terör Örgütü´ suçudur. Bu durumda bu davalar 11. Ceza Dairesi´nde değil, ´Örgütlü terör suçlarına bakılan´ 9. Ceza Dairesi´nde birleştirilebilir dedi.
Yerel hakimlere yüksek yargı baskısı
Yargıtay 5. Daire Üyesi Nihat Ömeroğlu, Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı´nda görevli olan savcıların yetkilerini kaldıran HSYK´ya tepki göstermişti. Turgut Kazan´ın kendisi hakkında suç duyurusunda bulunmasına sebep olan makalesinde Ömeroğlu, yüksek mahkemelerin son dönemdeki tutum ve davranışlarıyla yerel mahkemeleri baskı altına aldığını dile getirmiş, Yargıtay 11. Ceza Dairesi anayasal suç işlemektedir. Özel kurye ve Erzurum´un dava dosyasını İstanbul´a göndermeden istemesi gerçek ise usul ve yasaya aykırıdır. Bu, hakimlere emir vermektir. CMK´ya göre yerel mahkemelerin buna itibar etmemeleri gerekir ifadelerini kullanmıştı. Yargıtay 11. Ceza Dairesi´ndeki 3. duruşmada yaşanan alkış skandalını da değerlendiren Ömeroğlu yazısında şunları kaydetti: Eğer bunlar gerçekse, başkan ve heyetin açıkça ihsas-ı reyini gösteren bir tablodur.
İhlal devam ediyor
Mahkeme Başkanı Ersan Ülker tarafından Tekrara girmemesi konusunda uyarılan Cihaner´in avukatı Turgut Kazan, İhlal devam ediyor. İhlali olağan saymak boyun eğmek anlamına gelir dedi. Kazan Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nin suç işlediğini tekrar ederek, mahkeme hakkında izin almaksızın (Adalet Bakanlığı´ndan) soruşturma açılmasını talep etti. Kazan, Ömeroğlu suç işlemeye çağrı yapmıştır dedi
Yargıtay´ın benzerini yaşatmaya çalıştığı Şemdinli Davası
9 Kasım 2005 tarihinde Hakkari´nin Şemdinli ilçesindeki ´Umut Kitap Evi´ne el bombası atıldı. Kaçmaya çalışan iki astsubay ve bir PKK itirafçısı halk tarafından yakalandı. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt, sanık astsubay Başçavuş Ali Kaya için ´tanırım, iyi çocuktur´ ifadesini kullandı. Olayın üstüne giden ve hazırladığı iddianamede Kara Kuvvetleri Komutanı Büyükanıt´a da yer veren Savcı Ferhat Sarıkaya, gündemi sarstı. HSYK eliyle davadan hemen alınan Savcı Sarıkaya, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışması yasaklanarak avukatlık dahi yapamaz hale getirildi. Ancak iddianamesi Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Dava sonucunda askerlerin de içinde bulunduğu sanıklar 39´ar yıl ağır hapis cezalarına çarptırıldı ve Türkiye´de alışılmadık bir durum ortaya çıktı. Bu kararla adeta Kontrgerilla´nın varlığı tescillenmiş oldu. Ancak Kontrgerillacı çevreler pes etmedi. Yapılan itirazlar üzerine bir üst mahkeme olan Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi´nde tekrar görülen davada durum değişmedi ve kararlar onandı. Devreye bu kez Yargıtay girdi ve sanıkların içinde halen görevde olan muvazzaf askerlerin de bulunması sebebiyle davanın askeri mahkemeye gönderilmesini istedi. Yargıtay´ın bu isteğini yetkisini kullanarak yerine getirmeyen ve kararlarında direnen Van Mahkemeleri´nin karşısına tekrar HSYK çıkarıldı. HSYK, 3. ve 4. mahkeme heyetlerinin istisnasız tüm üyelerini ülkenin dört bir yanına sürgün etti. Yerlerine atanan yeni üyeler de ilk duruşmada davayı askeri mahkemeye gönderdi. Askeri mahkemenin yaptığı ilk duruşmada sanıkların tahliye edilmesiyle Kontrgerilla´nın yargıdaki varlığı net bir şekilde ortaya çıkmış oldu. Şemdinli Davası askeri mahkemede halen görülmeye devam etmektedir.
Fotokopiden dava birleştirmenin hukuk tarihinde örneği yok
13 Haziran 2010: Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nin İlhan Cihaner´in ´görevi kötüye kullanmak´tan yargılandığı davada verdiği karar hukukçuların tepkisine sebep oldu. Yargıtay´ın yetkisini aştığını aktaran hukukçular, CD´ler üzerinden verilmesi planlanan bir birleştirme kararının hukuk devletinin temellerini sarsacağını belirtiyor. Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner´i ´görevi ihmal´den yargılayan Yargıtay´ın, diğer dava dosyasını görmeden, CD´lere bakarak davaların birleştirilmesini görüşme kararına tepki yağıyor. Erzurum´da 2. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki davanın ´terör örgütü üyeliği´ suçlamasıyla görüldüğüne dikkat çeken hukukçular, 11. Ceza Dairesi´nin Anayasa´ya açıkça aykırı hareket ettiği konusunda birleşiyor. Yargıtay´ın yerel mahkemedeki bir davayı isteyemeyeceğinin altı çizilirken, söz konusu uygulamanın hukuk tarihinde örneğinin bulunmadığına vurgu yapılıyor. CD´lerin fotokopi sayılması sebebiyle bunlar üzerinden birleştirme yapılmasının ciddi sorunlar doğuracağına işaret ediliyor. Hukukçular, işlem yapıldıktan sonra belgenin aslı ile fotokopisi arasında fark çıkması durumunda büyük sıkıntı yaşanacağına dikkat çekiyor. Daha önce iki Yargıtay üyesinin internete düşen ses kaydında ´Cihaner davalarının Yargıtay´da birleştirilip tahliye edileceği´ şeklindeki ses kayıtlarını hatırlatan emekli Askeri Hakim Faik Tarımcıoğlu ise skandal konuşma ile yapılanların örtüşmesinin kuşku oluşturduğunu söylüyor. Yargıtay 11. Ceza Dairesi, önceki gün gördüğü duruşmada Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner´in Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nde ´Ergenekon terör örgütüne üye olmak´ suçlamasıyla yargılandığı dava dosyasına ilişkin ilginç bir karara imza attı. Başkanlığını daha önce internete düşen ses kayıtlarıyla gündeme gelen Ersan Ülker´in yaptığı 11. Ceza Dairesi, İlhan Cihaner ve avukatı Turgut Kazan´ın talebi doğrultusunda, ellerinde bulunan CD´leri inceledikten sonra, söz konusu dava ile Yargıtay´daki davanın birleştirilmesini değerlendirmeye karar verdi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nden gönderilen ´İrticayla Mücadele Eylem Planı´ davasının dosyasının da incelenmesine devam edilmesine karar verildiğini açıklayan Ersan Ülker, her iki dava dosyası üzerindeki incelemeler tamamlandıktan sonra Yargıtay´daki dava dosyası ile Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki dava dosyasının birleştirilmesi yönündeki taleplerin karara bağlanmasına oybirliğiyle karar verildiğini söyledi.
Bazı güçlerin devreye girerek hukukun dışına çıkılmasına asla izin vermeyeceğiz
Yargıtay´ın söz konusu kararı hukukçuların tepkisine sebep oldu. Emekli Askerî Yargıç Faik Tarımcıoğlu, Yargıtay´ın kararının hukuki olmadığını söyledi. Tarımcıoğlu, Yargıtay´ın müdahalesinde siyasi bir hava ve koku var. ifadesini kullanıyor. Doç. Dr. Mustafa Şentop ise Yargıtay 11. Ceza Dairesi ´görevle ilgili´ suçlarla ilgilidir. Oysa Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen dava ´terör örgütüne üye olmak suçu´. Dolayısıyla Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nin davayı kendisinde birleştirmesi mümkün değildir. şeklinde konuşuyor. Müşteki avukatı olan ve davaya müdahil olma talebinde bulunan Hatip Dursun, Yargıtay´ın CD´ler ile birleştirme kararı vermesinin hukuki olmadığını söylüyor. Daha önce Yargıtay´a dilekçe vererek, davanın 11. Ceza Dairesi´nden alınması talebinde bulunduklarını hatırlatan Dursun, Daire´nin aldığı kararların kendisini şaşırtmadığını söyledi. Daire´nin hukuki olmayan bir süreç içerisine girdiğini kaydeden Dursun, Yargıtay Cihaner´in görevi ile ilgili konulara bakabilir. Eğer Cihaner iddia edilen terör örgütü üyeliği davasından beraat ederse o zaman Yargıtay´a gidilir. Bu süreç işletilmeden doğrudan emrivakilerle hukuk işletilemez. Bazı güçlerin devreye girerek hukukun dışına çıkılmasına asla izin vermeyeceğiz. Yargıtay ısrarla hakkı olmadığı halde ´dosyayı bana gönderin ben bakacağım´ diyor. Bu istek hukuki değildir. diyor.
Yargıtay´ın vereceği her karar, şaibeli olacaktır
Doç. Dr. Mustafa Şentop: Yargıtay 11. Ceza Dairesi ´görevle ilgili´ suçlarla ilgilidir. Oysa Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen dava ´terör örgütüne üye olmak suçu´. Dolayısıyla Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nin davayı kendisinde birleştirmesi mümkün değildir. Kaldı ki Cihaner burada tek fail değil, 10´dan fazla sanık var. Hepsini Yargıtay´da birleştirmiş olacak. Bu bakımdan birleştirme yapmasının usul hukukuna göre hiç mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Ayrıca daha önce telefon görüşmelerinde ismi geçen hâkimlerin buradan etik olarak çekilmesi gerekirdi. Sıradan bir mahkemeden değil, Yargıtay´dan bahsediyoruz. Seyfi Oktay ile ilgili iddialar da var. Bunlar ortaya çıktıktan sonra Yargıtay´ın 11. Ceza Dairesi´nde adı geçen hâkimlerin etik olarak bu davadan çekilmesi gerekir. Vereceği kararların hepsi bu tür şaibelerin gölgesinde kalacaktır.
CD´ler üzerinden birleştirme yapılamaz
Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Sinan Kılıçkaya: Yargıtay görevi kötüye kullanmakla ilgili davada, yerel mahkeme gibidir. Dolayısıyla Erzurum mahkemesine ´o davayı bana gönder, ben birleştireceğim´ şeklinde talimat vermesi söz konusu olmaz. Birleştirilmesini gerektiren bir durum yoktur. İki dava da ayrıdır. Özel yetkili bir mahkemedeki bir dava olağan alelade bir mahkemede bakılamaz. Özel yetkili mahkeme görevi kötüye kullanmak suçunu değerlendirerek karara bağladığı zaman görevsiz bir konuya girmiş olmaz. Ama Yargıtay, özel yetkili bir mahkemenin konusuna girerse özel yetkili mahkemenin yetkisini ortadan kaldırır. Dolayısıyla kanuna açıkça aykırılık olur. CD´yi görüp birleştirme kararı verilmesi ise söz konusu olmaz. Dosyanın tamamının görülmesi lazım. CD üzerinden karar vermek demek, hukuku hiçe saymak demektir.
Yargıtay´ın müdahalesi, hukukî zorlamadır
Emekli Askerî Yargıç Faik Tarımcıoğlu: İnternete düşen ses kayıtları ile yapılmak istenen işlemin örtüşmesi kamuoyunda şüphe oluşmasına neden oluyor. Objektif hukukçular yapılmak istenen bu işleme hep şüphe ile bakacaklardır. İddia edilen çete kurmak gibi ağır suçlarda davaya bakacak merciler yerel mahkemelerdir. Ona Yargıtay bakamaz. Yargıtay bakacağını söyleyip de fiilen işin içine girerse ihsas-ı reyde bulunmuş olur. Hukuken bu çok yanlıştır. Kabul edilemez. İki davayı CD´ler üzerinden birleştirecekse bu sadece görevle ilgili olan bölümüdür. Diğerine bakamaz. Birleştirme kararı alınırsa bu tali bir dava ile ana davanın birleştirilmesi gibidir. O tali davaya bakacak merci ana davaya bakarsa bu hukukun ihlali anlamına gelir. Anayasa´nın görev tayin eden ana hükümlerine aykırıdır. Hukukun kendisine aykırıdır. Hâkim teminatı denen bir şey varsa. Bu hâkim teminatında daha önceden görevlendirilecek mahkemeler ve hâkimler bellidir. Mahal mahkemesinde yargılanması gereken bir kişi sırf başka sebeplerle veya siyasi sebeplerle Yargıtay´da yargılanırsa bu durum hâkim teminatına aykırıdır. Böyle bir karar yargının bağımsızlık ve tarafsızlık ilkelerine de gölge düşürür. Bu hukuki zorlamadır. Bu gibi zorlamalar kamuoyunda da soru işaretlerinin oluşmasına yol açar. Zaten Erzurum´daki davanın dosyaları ister istemez kendi önlerine gelecek. Yargıtay´ın müdahalesinde siyasi bir hava ve koku var.
Türkiye´nin en büyük sorunu yargı
Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun: Yargının herkese eşit mesafede duran bir organ olmaktan çıkıp, herkesin kendi yargısı üzerinden işlerini halletmeye çalıştığı bir algı ortaya çıkıyor. Yargıtay 11. Ceza Dairesi ile Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi arasındaki çekişme birtakım işaretler barındırıyor. Birincisi, mahkemeler arasındaki ilişkinin hukuk devletindeki gibi olmadığını gösteriyor. Normal bir hukuk devletinde mahkemeler birbirlerine maddi gerçeğin ortaya çıkması için yardımcı olur. Burada bu işin bir türlü ilerlemediğini görüyoruz. Bu çok ciddi bir sıkıntı. Mahkemeler arasındaki bu ilişki HSYK ve Yargıtay´ın müdahil olması, çıkacak karara yönelik şüpheyi artırır. Buradan çıkacak karar, insanların gerçekten adil yargılandığına yönelik algı doğurmayacak. Türkiye, de yargının en büyük sıkıntısı bu. Yargı makamlarına insanlar güven duymuyorsa ve yargı makamları da insanlardaki güvensizliği perçinleyen adımlar içindeyse o zaman yargıda ciddi sorun var demektir. Türkiye´nin şu an en önemli sorunu yargı sorunudur. Belgenin aslı varken, fotokopi üzerinden davanın yürütülmesi son derece ilginç. Yargının çelişmesi durumu var. Fotokopiler üzerinden yargılama yapıldı diyelim. Belgenin aslı arasında fark olduğu anlaşıldığında durum ne olacak?
Karar, hukuk tarihinde bir ilk olacak
Prof. Dr. Ahmet Gökçen: Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nin ilk derece mahkemesi olarak baktığı dava asliye cezalık bir davadır. Bir asliye ceza mahkemesinin ağır cezada görülen davaya müdahale etmesi nasıl ki hukuka aykırı ise birleştirme kararı da hukuki değildir. Yargıtay´daki bir mahkeme yerel mahkemede görülen davayı, ileride bana gelecek diye elinden alabilir mi? Alamaz. Böyle bir uygulamanın hukuk tarihinde örneği yok. Öncelikle Yargıtay´ın böyle bir birleştirme yapılabilmesi için davaya bakmakta olan mahkemenin yani Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi´nden birleştirme yönünde bir talepte bulunması gerekirdi. Mahkeme dosyayı göndermemişken Asli Ceza Mahkemesi olarak davaya bakan Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nin kendiliğinden ben bunu aldım, birleştireceğim deme yetkisi yoktur. Ayrıca bunun Yargıtay´ın baktığı dava ile ilişkisi yok bir kere. ´Görevi kötüye kullanma´ davası asliye ceza mahkemesinin bakacağı bir davadır dolayısıyla Yargıtay burada bir üst mahkeme konumunda değil, yaptığı iş asliye ceza mahkemesinin yaptığı bir iştir. 11. Ceza Dairesi´nin asli ceza mahkemesi sıfatıyla baktığı bir davada ağır cezalık bir işe müdahale etmesinin hukuki bir dayanağı yoktur. 11. Ceza Dairesi´nin bu yönde bir karar vereceğine ihtimal vermiyorum. ( Zaman)
İlhan Cihaner´in dosyası yine Erzurum´da
14 Haziran 2010: Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Erzincan´daki ´Silahlı terör örgütü´ davası ile ilgili yapılan reddi hakim talebini kabul etmeyerek Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner ile ilgili dosyayı Erzurum´a gönderdi.Edinilen bilgiye göre, davanın müştekisi Ahmet Demir´in, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk ile Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner´in ´Terör örgütü üyesi olmak´ suçlamasıyla yargılandığı dava ile ilgili yaptığı ´Reddi Hakim´ talebi, Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesince incelendi. İncelemeyi tamamlayan mahkeme, talebi reddederek dosyayı Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi. Dosyayla ilgili, davanın müştekisi Ahmet Demir´in, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve Orgeneral Berk ile Başsavcı Cihaner´in ´Terör örgütü üyesi olmak´ suçlamasıyla yargılandığı dava dosyasının, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde yürütülen ve sanıkları arasında Kurmay Albay Dursun Çiçek´in de bulunduğu ´İrtica İle Mücadele Eylem Planı´ dava dosyasıyla birleştirilmesi kararına yaptığı itiraz da bir süre önce Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesince reddedilmişti. (AA)
Diyarbakır da Yargıtay´ı dinlemedi
15 Haziran 2010: Cihaner´in ´resmi evrakta sahtecilik´ten yargılandığı davaya bakan Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Diyarbakır 4. Ağır Ceza´ya, ?İtiraz başvurusunu karara bağladıktan sonra üzerinde başka hiçbir işlem yapmadan bana ulaştır? demişti. ( Star)
Abdullah Harun
(12 Haziran 2010), son güncel.: (15 Haziran 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ses kaydı: Yargıtay´ın Cihaner planı
Cihaner´i Yargıtay´da kurtarma planı manşetlerimiz
Kontrgerilla´nın yargıdaki örgütlenmesi
Uçaklar yaramadı, gelsin Yargıtay
Ergenekon soruşturmasını/davasını akamete uğratma girişimleri
İşte adım adım Erzincan´daki Islak Komplo ve boşa çıkarılması
Erzincan´da savcı Cihaner ve Jandarma´nın ´ıslak imza´ operasyonları
Islak İmza davası Erzincan´ı destekledi
Erzincan iddianamesinde arama yap
Tüm Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap