Birinci Ergenekon davasının tutuksuz sanığı Aykut Metin Şükre, Danıştay saldırısına hep bir dini örgüt tarafından işlenmiş imajı verilmeye çalışıldığını anlattı: ´Alparslan din hakkında konuşmazdı. Ancak Alparslan Arslan´ın ailesi tarafından hapishanede bana ve diğer Danıştay sanıklarına 200´er TL para ve Kur´an gönderildi. Ben ve Süleyman Esen kabul etmedik. Geri gönderdik.´ Neden kabul etmediğinin sorulması üzerine ise Şükre şu açıklamalarda bulundu: ´Çünkü bir dini örgüt havası verilmeye çalışıldığını düşündüm. Ben baştan beri buna karşı çıktım. Bize dindar insan imajı verilmeye çalışıldığını düşündüm. Kabul etmedim.´ Hatırlanacağı gibi Danıştay saldırısından hemen sonra saldırıdan yara almadan kurtulan üyelerden Tansel Çölaşan saldırgan Arslan´ın tekbir getirerek kurşun yağdırdığını iddia etmiş, ancak aynı odada bulunan diğer üyeler ise böyle bir şey duymadıklarını açıklamışlardı. Saldırı sonrası bazı medya ve devlet yetkilileri de açıklama yaparak saldırıdan müslümanları suçlamışlar ve laikliğin tehlikede olduğunu iddia etmişlerdi. Bu açıklamaların ve yayınların etkisiyle dolduruşa gelen kalabalıklar da saldırıda ölen danıştay üyesinin cenaze töreninde hükümet üyelerine saldırarak darp etmişlerdi.
Danıştay sanığı: Saldırıya dini bir hava verilmeye çalışıldı
Birinci Ergenekon davasının tutuksuz sanığı Aykut Metin Şükre, Danıştay saldırısına hep bir dini örgüt tarafından işlenmiş imajı verilmeye çalışıldığını anlattı: ´Alparslan din hakkında konuşmazdı. Ancak Alparslan Arslan´ın ailesi tarafından hapishanede bana ve diğer Danıştay sanıklarına 200´er TL para ve Kur´an gönderildi. Ben ve Süleyman Esen kabul etmedik. Geri gönderdik.´ Neden kabul etmediğinin sorulması üzerine ise Şükre şu açıklamalarda bulundu: ´Çünkü bir dini örgüt havası verilmeye çalışıldığını düşündüm. Ben baştan beri buna karşı çıktım. Bize dindar insan imajı verilmeye çalışıldığını düşündüm. Kabul etmedim.´ Hatırlanacağı gibi Danıştay saldırısından hemen sonra saldırıdan yara almadan kurtulan üyelerden Tansel Çölaşan saldırgan Arslan´ın tekbir getirerek kurşun yağdırdığını iddia etmiş, ancak aynı odada bulunan diğer üyeler ise böyle bir şey duymadıklarını açıklamışlardı. Saldırı sonrası bazı medya ve devlet yetkilileri de açıklama yaparak saldırıdan müslümanları suçlamışlar ve laikliğin tehlikede olduğunu iddia etmişlerdi. Bu açıklamaların ve yayınların etkisiyle dolduruşa gelen kalabalıklar da saldırıda ölen danıştay üyesinin cenaze töreninde hükümet üyelerine saldırarak darp etmişlerdi.
Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesi´ne yönelik saldırılara ilişkin dava ile birleştirilen birinci Ergenekon davasının dün yapılan 138´inci duruşması, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nce Silivri´de görüldü. Sanık kürsüsünde Aykut Metin Şükre vardı. Alparslan Arslan ve Süleyman Esen´i 1997 yılından beri kendisinin çalıştığı Üsküdar´daki Ülkü Ocakları´na ait Salacak´taki çay bahçesinden tanıdığını belirtti. Taksicilik yaptığı dönemde de Arslan ile görüştüğünü söyledi. Arslan´a iki silahı 6 bin 800 TL karşılığında kendisinin temin ettiğini ileri sürdü.Daha sonra çapraz sorgusuna geçilen Şükre´ye, tetikçi Arslan´ı nasıl biri olarak tanıdığı soruldu. Şükre, Uyuşturucu kullanmıyordu. Namaz da kılmazdı. dedi. Hakim Hasan Hüseyin Özese´nin, Alparslan Arslan size Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan başörtülü domuz karikatüründen bahsetmiş miydi? sorusunu ise şöyle cevapladı: Hayır, Alparslan din hakkında konuşmazdı. Ancak Alparslan Arslan´ın ailesi tarafından hapishanede bana ve diğer Danıştay sanıklarına 200´er TL para ve Kur´an gönderildi. Ben ve Süleyman Esen kabul etmedik. Geri gönderdik. Neden kabul etmediğinin sorulması üzerine ise Şükre şu açıklamalarda bulundu: Çünkü bir dini örgüt havası verilmeye çalışıldığını düşündüm. Ben baştan beri buna karşı çıktım. Bize dindar insan imajı verilmeye çalışıldığını düşündüm. Kabul etmedim. ( Zaman)
Alparslan Arslan, yine taşkınlık çıkarınca, ağzı jandarmalarca kapatıldı
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Ergenekon ana davasının bugün görülen 139. duruşmasına tutuklu sanıklardan Doğu Perinçek, Nusret Senem, Hikmet Çiçek,Hayrettin Ertekin ve Ergun Poyraz ile başka suçtan tutuklu sanıklar Sedat Peker ve Semih Tufan Gülaltay katılmadı. Diğer 19 tutuklu sanık hazır bulundu. Duruşmaya Ergenekon ana davasıyla birleştirilen Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesi binasına el bombası atılmasına ilişkin davanın tutuksuz sanığı avukat Süleyman Esen´in savunmasıyla başlandı. Sanık Süleyman Esen, sanık Alparslan Arslan´ın Cumhuriyet gazetesine atılan üç el bombasını kendisinden aldığı şeklindeki ifadesinin yalan olduğu söyledi: ´Alparslan Arslan´ın yalan beyan ve iftiralarından dolayı dosyaya dahil edildim. Alparslan Arslan´a bomba vermedim. Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesinin bombalanması olayından bilgim yok. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve hukuka bağlı bir kişiyim. Bugüne kadar hiçbir yasadışı faaliyetim olmadığı gibi, hiçbir dernek ve oluşuma da üye değilim. Alparslan Arslan, iftira etmiş ve yalan söylemiştir. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmada bana iftira ettiğini söylemişti.´ Sanık Esen´in bu ifadelerinin ardından etrafında beş jandarma askeri ile duruşma salonunda bekletilen tutuklu sanık Alparslan Arslan, oturduğu yerden yüksek bir ses tonuyla Esen hakkında yalan söylediğine ilişkin bir beyanı olmadığını söyledi. Bunların yalan olduğunu ifade eden Arslan, Allah huzurunda böyle yalan söylemeye utanmıyor musunuz? Korkmuyor musunuz? diye bağırdı. Jandarmalar ağzını kapatmaya çalışırken Başkan Köksal Şengün, Bırakın, ağzını kapatmayın. şeklinde uyarıda bulundu. Başkan´ın, Alparslan sus ve dinle. sözleri üzerine Arslan, Dinleyecek halim yok. Hastayım ben. cevabını verdi.
Taşkınlıklarını arttırmasına rağmen duruşma salonundan çıkarılmadı
Başkan Şengün´ün, Dinle ki ondan sonra ne konuşacaksan konuşursun. uyarısı üzerine de Arslan, Konuşacak halim de yok, ben hastayım diyorum. Halim yok. dedi. Sanık Alparslan Arslan´ın kimi muhatap aldığı anlaşılamazken Terbiyesizsiniz, ne istiyorsunuz benden. Terbiyesiz yalancılar. diye bağırdığı gözlendi. Arslan´ın, Hepinizi sinkaf ederim, hepinizi keserim lan. diye bağırması ve devamlı yerinden fırlamaya çalışan bir görüntü sergilemesi üzerine Başkan Şengün, Kapayın ağzını. talimatını verdi. Alparslan o kadar taşkınlık yapmasına rağmen Başkan Köksal Şengün, Esen´in kendisi hakkında söylediği sözleri de dinlemesi için Arslan´ın dışarı çıkarılmasını istemedi. Alparslan Arslan´ın taşkın hareketleri ve yaşanan bu diyalog sonrasında Mahkeme heyeti Başkanı Köksal Şengün, sanık Süleyman Esen´in soruşturma aşamasında polis, savcılık ve mahkemede verdiği ifadeleri okudu. ( Cihan)
İhbar mektubu üzerine Ergenekon davası hakimlerine inceleme başlatıldı
Ergenekon davası hakimi Köksal Şengül hakkında yapılan şikayete ilişkin Adalet Bakanlığı inceleme başlattı. Edinilen bilgiye göre, inceleme Ankara´dan postaya verilen ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Şengün´ün suçlandığı iki sayfalık ihbar mektubu nedeniyle başlatıldı. Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, yapılan şikayet doğrultusunda harekete geçerek, şikayetlerin içeriğini Teftiş Kuruluna gönderdi. Kurulda, söz konusu şikayetteki iddiaların doğru olup olmadığının belirlemesi nedeniyle Şengül ve diğer Ergenekon davası hakimleri hakkında inceleme başlattı. Adalet Bakanlığından yağılan ilk açıklamada. Söz konusu durumun her şikayet sonrasında başlatılan rutin bir uygulama olduğu bildirildi. ( Anka)
Adalet Bakanlığı´ndan Açıklama
Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu, Ergenekon davasına bakan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hakim Köksal Şengün ve mahkeme üyeleri hakkındaki şikayetleri inceliyor. Bakanlık yetkililerinden alınan bilgiye göre, Adalet Bakanlığı, Ergenekon davasına bakan hakimlerle ilgili şikayetleri tek tek ele aldı. Şikayetlerin incelenmesi için Adalet Bakanı Sadullah Ergin´in olur vermesi üzerine şikayetlere ilişkin dosyalar Teftiş Kurulu Başkanlığına gönderilmişti. Teftiş Kurulu Başkanlığının da şikayetçilerin de bilgilerine başvurmak suretiyle konuyla ilgili inceleme yaptığı öğrenildi. İP avukatları, 27 Aralık 2009´da da Ergenekon soruşturmasını yürüten Cumhuriyet savcılarından Zekeriya Öz´ü, mahkemenin yetkisine tecavüz ettiği, tutuklu sanık Ümit Sayın´ı yalan beyanlara zorladığı ve tehditle ifade aldığı iddiasıyla Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu´na (HSYK) şikayet etmişti. Davanın tutuksuz sanığı Doç. Dr. Ümit Sayın´ın dün Adalet Bakanlığı müfettişlerince ifadesi alınmıştı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengül: Soruşturmadan haberim yok, boynum kıldan incedir
Ergenekon sanığı Ümit Sayın: İhbar mektubunu ben yazmadım
Ergenekon ana davasında yargılanan ve ikinci Ergenekon davasının gizli tanığı ´Anadolu´ olduğunu açıklayan Doç. Dr. Ümit Sayın, adelet başmüfettişlerine verdiği ifadede davanın görüldüğü İstanbul 13´üncü Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün hakkında yapılan suç duyurusu dilekçesinin kendisine ait olmadığını söyledi. Ümit Sayın, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu´na (HSYK) gönderilen dilekçede, mahkeme başkanı Köksal Şengün hakkında yer alan iddialara da katılmadığını, hepsinin yalan ve iftira olduğunu ifade etti. 13 . Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengül de, ?Soruşturmadan haberim yok, boynum kıldan incedir? dedi.Dün sabah saatlerinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´nın Beşiktaş´taki adliye binasına gelerek Adalet Başmüfettişleri Halit Kıvrıl ile İbrahim Tufan Ataman´a ifade veren Ümit Sayın, 04 Ocak 2010 tarihli iki sayfadan oluşan dilekçeleri ben yazmadım. Altındaki imzalar bana ait değildir. Dilekçelerin içeriği doğru değildir. Bu iddiaları kabul etmiyorum dedi.
Dilekçenin yazıldığı tarihte cezaevindeydim
22 Şubat 2008´de Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınıp, 25 Şubat 2008´de tutuklandığını belirten Ümit Sayın ifadesinde şunları söyledi:?29 Ocak 2010´da tahliye sebeplerim kabul edilerek, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldım. Bu tarihten önce yani söz konusu şikayet dilekçesinin yazıldığı 04 Ocak 2010´da Silivri 5 No´lu Ceza İnfaz Kurumu´nda tutuklu olarak bulunuyordum. İddia olunan dilekçeleri cezaevinde veya dışarıda yazmadım ve yazdırmadım. İncelediğim dilekçenin bilgisayar ortamında ve yazıcıdan çıktı alınarak yazılmış olduğunu gördüm. Halbuki benim bulunduğum cezaevi ortamında bilgisayar ve yazıcı kullanma imkanım yoktu. Bu hususta kimseden talebim olmadı.HSYK´ya gönderilen şikayet dilekçesinin bulunduğu zarfın sol üst köşesinde ´Ümit Sayın´ ibaresinin yazıldığını belirten Ümit Sayın, ?Nüfustaki tam ismim Habip Ümit Sayın´dır. Bunu tam olarak kullanırım dedi.
Şengün´ün hakkaniyetli olduğunu düşünüyorum
Dilekçenin gönderildiği zarfın da Ankara´dan postaya verildiğinin görüldüğünü ifade eden Ümit Sayın, ?Tutuklu bulunduğum sırada hiç Ankara´ya gitmedim. İstanbul 13´üncü Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün´e yaptığı görevden dolayı hiçbir kızgınlığım yoktur. Hatta kendisinin adil ve hakkaniyete uygun davrandığını düşünüyorum. Bu nedenle kendisini çok sevmekteyim diye konuştu. Ümit Sayın, tahliye edildiği 29 Ocak 2010´dan önce 04 Ocak 2010´da mahkeme başkanı Köksal Şengün´e ilşikin iddiaları içeren dilekçenin ilgili mercilere Köksal Şengün´le arasını bozmak ve Şengün´ü kendi aleyhinde yönlendirmek amacıyla başkaları tarafından gönderilmiş olabileceğini iddia etti.Öte yandan bugünkü Ergenekon davasına katılan İşçi Partili şüphelilerinin avukatı habercilerin sorularını yanıtladı. Avukat Osman Aydın Şahin, kendilerinin Mahkeme Başkanı adına bir şikayetleri olmadığını söyledi. ( DHA)
Köksal Şengün: Soruşturma konusunda bilgim yok
Ergenekon davasını yürüten İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün, sanıklardan Ümit Sayın imzasıyla Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ile Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu´na (HSYK) verilen dilekçe üzerine hakkında soruşturma başlatıldığına ilişkin iddialardan bilgisi olmadığını söyledi. Duruşmaya öğleyin verilen ara sırasında basın mensuplarının Hakkınızda soruşturma açıldığı yolunda son dakika haberleri var. Doğrusunu sizden öğrenebilir miyiz? şeklindeki soruları üzerine Başkan Köksal Şengün, Ben de sizden öğreniyorum. dedi. Sanık Habip Ümit Sayın´ın bahse konu dilekçesiyle ilgili olarak dün Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesinde iki Adalet Başmüfettişine verdiği ifadeyi inceledi. Şengün, bu ifade tutanağında başmüfettişler tarafından önceki iki sayfalık dilekçenin, Ümit Sayın tarafından kendisine ait olmadığını söylemesi üzerine işleme konulmadığının tebliğ edildiği ibaresini de değerlendirdi. Hukuki olarak dilekçenin isimsiz gibi değerlendirilebileceğini belirten Şengün, soruşturma açılmayacağı anlamına geldiğini ancak iddiaların çok ağır olması halinde soruşturmanın konu tarafından değerlendirilebileceğini söyledi. Kendisi hakkında herhangi bir soruşturma açılıp açılmadığını, başkaca bir şikayet bulunup bulunmadığını konusunda bilgisinin olmadığını belirten Şengün, kendisi hakkında bazı haber sitelerinde Ergenekon hakimi yakıştırmasının yapıldığını, İşçi partililer ile ilişkilendirildiğini kaydederek bu durumdan yakındı. ( Cihan)
(23 Mart 2010, 10:44)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ergenekon sanığı: Başörtüsüyle falan ilgimiz yoktu
Hani türban içindi: Saldırgan fuhuş taciri
Danıştay saldırısındaki tezgah: Meyhaneden dinci örgüt üyeliğine
Danıştay saldırısının Ergenekon davasıyla birleştirilmesi
Danıştay soruşturması sil baştan
Ergenekon soruşturmasını/davasını akamete uğratma girişimleri