Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlere ilişkin, aralarında sözde yurtta sulh konseyi üyelerinin de yer aldığı 224 kişinin yargılanmasına devam edildi.
18.05.2019 12:49 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlere ilişkin, aralarında sözde yurtta sulh konseyi üyelerinin de yer aldığı 224 kişinin yargılanmasına devam edildi.
06.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, sözde yurtta sulh konseyi üyelerinden eski tuğgeneral Özkan Aydoğdu, esasa ilişkin savunmasını yaptı.
Olay tarihinde 2. Zırhlı Tugay Komutanı olan ve darbecilerin sözde atama listesinde İstanbul sıkıyönetim komutan yardımcısı olarak atanan Aydoğdu, isnat edilen suçlamaları kabul etmedi.
İddianameye karşı yaptığı ilk savunmada, soruşturma aşamasında itiraf içeren ifadelerini kabul etmediğini hatırlatan Aydoğdu, söz konusu beyanların kendisine ait olmadığını iddia etti.
Aleyhindeki tanık ve sanık beyanlarının ise gerçeği yansıtmadığını savunan Aydoğdu, firari eski albay Uzay Şahin ile 15 Temmuz'dan önce darbeye hazırlık toplantısı yapmadığını öne sürdü.
Darbe girişiminden saatler sonra haberdar olduğunu iddia eden Aydoğdu, "Sözde sıkıyönetim direktifini gece yarısından sonra gördüm. Böylece kandırıldığımı anladım. Darbe girişiminden o zaman haberdar oldum. Bunun üzerine emrimdeki birliklerin kışlaya dönmesi için talimat verdim." savunmasını yaptı.
İstanbul'daki darbe girişimini yönetmekle suçlandığını ifade eden Aydoğdu, şehirdeki darbe faaliyetlerinin kontrolü dışında gerçekleştiğini, bu nedenle söz konusu eylemlerden sorumlu tutulamayacağını kaydetti.
Aydoğdu, savunmasına yarın kaldığı yerden devam edecek.
İstanbul'da terör estirdi
İhanet girişiminden önce Aydoğdu'nun başkanlığında General Nurettin Baransel Kışlası 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında üç gün süren darbe toplantısı yapıldı.
Toplantıya, eski 1. Ordu Komutanı Kurmay Başkanı tuğgeneral Eyüp Gürler, Kuleli Askeri Lisesi Komutanı albay Mürsel Çıkrıkçı, 5. Zırhlı Tugay Komutan Yardımcısı kurmay albay Uzay Şahin'in de aralarında bulunduğu 20 rütbeli katıldı. Alınan karar gereği darbeci Aydoğdu, İstanbul'daki ihanet girişimini bizzat yönetecekti.
Aydoğdu, darbe girişiminin ilk anlarında, Sabiha Gökçen Havalimanı, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Boğaziçi Köprüsü'nün Anadolu Yakası, Üsküdar Çevik Kuvvet Amirliği, 1. Ordu Komutanlığı çevresi ve şehirdeki diğer önemli noktaların kontrolünü sağlayacaktı.
Darbe girişimi başlar başlamaz Aydoğdu, söz konusu noktalara zırhlı araçlarla yüzlerce asker çıkardı. İhanete karşı direnen vatandaşlar için acımaz emirler vererek 87 kişinin şehit edilmesine neden olan Aydoğdu, hazırlık aşamasında, "Doğru olduğuna inandığım bir emri uyguladım." diyecekti.
İstanbul'daki ana darbe davasının da sanığı olan Aydoğdu, 17 Nisan 2018'de İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince görülen karar duruşmasında, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "nitelikli kasten öldürme" suçlarından 88 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
07.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, İstanbul'daki darbe faaliyetlerini yöneten, sözde yurtta sulh konseyi üyelerinden dönemin 2. Zırhlı Tugay Komutanı eski tuğgeneral Özkan Aydoğdu, esasa ilişkin savunmasını yaptı.
Üzerine atılı suçları işlemediği iddiasında bulunan Aydoğdu, 15 Temmuz'dan önce Türkiye ve çevresinde yaşanan olaylardan ötürü başta Suriye'ye yönelik olmak üzere bazı askeri tedbirlerin alındığını beyan etti.
Olay günü yaşananları da bu kapsamda değerlendirdiğini ileri süren Aydoğdu, darbeye yönelik bir faaliyetinin bulunmadığını savundu.
Soruşturma aşamasında verdiği itiraf niteliğindeki ifadelerini inkar eden Aydoğdu, darbe girişiminden sonra alınan ilk ifadesinde kullandığı, "13 Temmuz günü saat 14.30 sıralarında Albay Uzay Şahin, 19.00 sıralarında Albay Muzaffer Düzenli gelmiş ve bilgi aktarımında bulunmuştu. TSK bir bütün olarak emir komuta birliği içerisinde sıkıyönetimle yönetime el konularak... Bana yapmam gerekenleri söylediler. Yani kısaca albayın bana söyledikleri ile 15 Temmuz sıkıyönetim ilanı ile ilgili gelen yazılı metin aynı şeylerdi." sözlerini kabul etmediğini belirtti.
Darbeye yönelik eylemleri nedeniyle İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığını ve "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ile "nitelikli kasten öldürme" suçlarından 88 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldığını hatırlatan Aydoğdu, sözde yurtta sulh konseyi üyesi olduğu iddiasıyla aynı suçlamaların Genelkurmay çatı davasında da kendisine yöneltildiğini ifade ederek, mevcut davadan beraatini istedi.
Aydoğdu, sözde yurtta sulh konseyi üyesi olmadığını ve diğer konsey üyeleriyle bir iletişiminin de bulunmadığını savundu.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
08.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, sözde yurtta sulh konseyi üyelerinden dönemin Şırnak Çakırsöğüt Jandarma Tugay Komutanı eski tuğgeneral Ali Osman Gürcan, esasa ilişkin savunmasını yaptı.
Olay günü birliğine çekilen sözde intikal emri üzerine Ankara'ya gitmek için emrindeki personel ile yola çıktığını anlatan Gürcan, önlerini kesen polislerin geçişlerine müsaade etmediğini beyan etti.
Geçişine izin vermeyen polislere tehdit içerikli konuşmadığı iddiasında bulunan Gürcan, "Polislere, 'yolu açın, ben sizin anlayacağınız dilden konuşmasını bilirim, yolu açmazsanız uçakları çağırırım.' şeklinde bir şey söylemedim." açıklamasını yaptı.
Darbe girişiminden haberdar olmadığını, polislerin kendilerini durdurmasından sonra tabur komutanları ile görüşme yaptığı sırada subaylardan birinin sosyal medya haberleri üzerine olayların farklı yönde geliştiğini anladığını dile getiren Gürcan, tuzağa düşürüldüğünü düşünerek birliğine geri dönmeye çalıştığını ifade etti.
15 Temmuz'da Şırnak'ta hiçbir ölüm ve yaralama hadisesinin yaşanmadığını söyleyen Gürcan, darbenin planlanmasında da yer almadığını savundu.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
09.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, sözde yurtta sulh konseyi üyelerinden dönemin Şırnak Çakırsöğüt Jandarma Tugay Komutanı eski tuğgeneral Ali Osman Gürcan, esasa ilişkin savunmasını yaptı.
Dün başladığı ifadesine bugün de devam eden Gürcan, Yağmur kod adlı gizli tanığın hakkındaki beyanlarını kabul etmedi.
Yağmur'un ifadelerinde çelişkili kısımlar olduğunu ve geçmişte birlikte mesai yaptığı askerlerinin de kendisini doğruladığını ileri süren Gürcan, şunları söyledi:
"Ben Şırnak'taki askerlerin abisi değilim. Örgüt yapısında askerlerle ilgilenen ve sivillerden oluşan mahrem hizmetler sınıfının olduğunu yapılan yargılamalarda öğrendik. Ayrıca bir okuldaki örgüt toplantısına sivil olarak katıldığım söyleniyor, bu konuda ifade veren askerlerim ise tek başıma Şırnak'ta dışarı çıkmadığımı söylüyor, tanığı yalanlamış oluyor. Ayrıca Yağmur beni ismimle hatırladığını söylüyor, örgütte bulunan kişi kod isimle tanınır."
"Örgütsel amaçlı herhangi bir program kullanmadım"
Örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock'u kullandığına dair tespit hakkında da savunma yapan Gürcan, "Ben böyle bir programı telefonuma kurmadım ve örgütsel amaçlı herhangi bir programı da kullanmadım." dedi.
Söz konusu programı, sonu 78 69 ile biten numarasından kullandığı yönünde değerlendirme ve tespit tutanağı bulunduğunu bildiren Gürcan, isminin ByLock listesine tutuklanmasından sonra eklendiği iddiasında bulundu.
Yurtta sulh konseyi üyesi olmadığını, darbeciler tarafından hazırlanan sıkıyönetim ve atama listesinde adının geçmesi konusunda da bir sorumluluğunun bulunmadığını iddia eden eski tuğgeneral Gürcan, konseyin diğer üyelerinin birçoğunu 15 Temmuz'dan sonra yargılama aşamasında tanıdığını belirtti.
Gürcan, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini beyan ederek, savunmasını tamamladı.
Sanıktan davayı uzatma girişimi
Gürcan'ın savunmasının ardından sanık eski yarbay Bünyamin Tuner'in reddi hakim talebinde bulunduğu açıklandı.
Talebe ilişkin görüşü sorulan duruşma savcısı, yargılamanın geldiği aşama göz önünde bulundurularak, Tuner'in talebinin davayı uzatmaya yönelik olduğunu belirtti ve Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 31. Maddesi gereği reddedilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, yapılan müzakerenin ardından iddia makamının istemi doğrultusunda Tuner'in talebini reddetti.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
10.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, yurtta sulh konseyi üyelerinden dönemin Genelkurmay Stratejik Dönüşüm Daire Başkanlığı Proje Geliştirme Şube Müdürü olan eski kurmay albay Doğan Öztürk, esasa ilişkin savunmasını yaptı.
İki gün savunma yapacağını beyan eden Öztürk, yaklaşık bir saat boyunca savunmasında nasıl bir yol izleyeceğine dair bilgi verdikten sonra ifadesine başladı.
Öztürk, tutuklanmadan önce kendisine kötü muamele yapıldığından bahsetti ve adil yargılama yapılmadığı iddiasında bulundu.
Soruşturma aşamasında itirafçı olmasına rağmen daha sonra söylediklerini inkar eden sanıkları örnek gösteren Öztürk, örgütsel bağlamda ortak savunma yaptıkları ve inkar stratejisi izledikleri söylemini de kabul etmediğini belirtti.
Darbe girişiminden sonra dış basında Türkiye aleyhine çıkan haberleri okuyan Öztürk, adil yargılama yapılmadığını iddia etti.
Öztürk'ün, savunmasında kendisine yöneltilen somut suçlamalar dışında konuşması ve birkaç defa şiir okuması üzerine mahkeme başkanı, "Saat 4 oldu (16.00) daha mütalaadaki suçlamalara ilişkin savunmana gelemedin." sözleriyle Öztürk'ü uyardı ve duruşmaya 15 dakika ara verdi.
Aradan sonra ifadesine devam eden sanık Öztürk, darbenin 15 Temmuz'dan önce bilindiğini, bu konuda bazı gazetelerde yazılar çıktığını öne sürerek darbeye karşı önlem alınmadığı iddiasında bulundu.
Davanın görülmesine 13 Mayıs pazartesi günü Öztürk'ün savunmasıyla devam edilecek.
13.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, yurtta sulh konseyi üyelerinden dönemin Genelkurmay Stratejik Dönüşüm Daire Başkanlığı Proje Geliştirme Şube Müdürü eski kurmay albay Doğan Öztürk, hakim karşısına çıktı.
Öztürk, 10 Mayıs Cuma günü başladığı savunmasına kaldığı yerden devam etti.
Sözde yurtta sulh konseyi üyeliğiyle suçlandığını hatırlatan Öztürk, bu isnadın delillere dayandırılamadığını iddia etti.
Konseyin kimlerden oluştuğuna ilişkin belirsizliğin bulunduğunu, savcının buna ilişkin kesin bir çerçeve ortaya koyamadığını iddia eden Öztürk, bu nedenle darbe girişimi sırasında Türkiye genelindeki olaylardan sorumlu tutulamayacağını ifade etti.
Yargılama kapsamında sanık, tanık ve müşteki olarak yüzlerce kişinin dinlediğini aktaran Öztürk, bu beyanlardan aleyhinde olabilecek bir bilginin bulunmadığını dile getirdi.
Darbe girişiminin bazı isimler tarafından önceden bilindiğini, bilinçli bir şekilde müdahalede bulunulmadığını iddia eden Öztürk, suçsuz olduğunu savundu.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
Karargahtaki darbeyi yönetti
İddianamede yer alan bilgiye göre Öztürk, darbe sanıkları eski tuğgeneral Mehmet Partigöç, eski albaylar Orhan Yıkılkan, Cemil Turhan ve eski yarbay Gökhan Eski ile karargahta darbe hazırlığına ilişkin görüşmeleri yaptı.
Genelkurmay Başkanlığı karargahını kontrolü için Akıncı Üssünden gelen Özel Kuvvetler Komutanlığı personelini komuta katına çıkaran Öztürk, eski kurmay albay Fırat Alakuş'a, darbeye karşı çıkan karargah personelinin derdest edilmesi yönünde talimat verdi.
Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler derdest edilirken güvenlik kameralarına yansıyan Öztürk, darbecilerin kontrolündeki tankların karargah bahçesine girmesinde koordinasyonu sağladı.
Sanık Öztürk hakkında 252 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.
14.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi'ndeki mahkeme salonunda görülen duruşmada, sözde konsey üyesi eski tümgeneral Mehmet Dişli, esasa ilişkin savunmasına başladı.
Dişli, slaytlar halinde hazırladığı savunmasının üç bölümden ve 800 sayfadan oluştuğunu belirtti.
Olay tarihinde Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Başkanı olarak görev yaptığını söyleyen Dişli, savunmasının ilk bölümünde kariyeri hakkında bilgi verdi.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) modernleşmesi için meslek hayatının ilk yıllarından tutuklandığı güne kadar mücadele ettiğini belirten Dişli, başarıları nedeniyle önemli isimler tarafından takdir edildiğini aktardı.
Dişli, "Temmuz'da Sayın Cumhurbaşkanı'nın açıkladığı projeler arasında TSK 2033 Programı vardı. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın ABD'de, 'Pentagon'a rakip olacak' dediği Ay-Yıldız karargah projesi bizim hazırladığımız projedir." dedi.
Dişli, daha sonra 15 Temmuz akşamı Genelkurmay Başkanlığı karargahında yaşananları anlattı.
TSK 2033 projesine ilişkin dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'a takdim yapmak için olay akşamı karargaha geldiğini savunan Dişli, bu eyleminin darbe girişiminin dışında olduğunu, menfur olaylarla ilgisinin bulunmadığını iddia etti.
Komuta katına çıktığını, özel kalem müdürü ve yavere Akar ile görüşmek istediğini söyledikten sonra beklemeye başladığını ifade eden Dişli, bu esnada sivil ve çelik yelekli tanımadığı kişilerin ensesine uzun namlulu silah dayandığı öne sürdü.
Bu kişilerin silah zoruyla kendisine darbe yapılacağı bilgisinin yer aldığı bir not yazdırdıklarını iddia eden Dişli, daha sonra bu notu Akar'a arz etmek üzere makam odasına girdiğini aktardı.
Hayatta kalmak ve Akar'ın güvenliğini sağlamak için söylenenleri yapmak zorunda kaldığını belirten Dişli, iddialarına şöyle devam etti:
"Komutanın (Hulusi Akar) odasına yalnız girdim. Komutan evrak okuyordu. Bana bakmadan eliyle işaret etti, 'Otur' dedi ve bana 'Ne yaptın?' diye sordu. Benim arz için geldiğimi zannetti. Elimdeki kartlardan bana yazdırılanları arz ettim. Bu esnada dışarıdan silah sesleri geldi. Komutan, ne oldu diye beni dışarı gönderdi. Dışarı çıktığımda sivil ve üniformalı silahlı askerler gelmişti. 'Ne oldu' diye sordum. 'Destek kıtaları askerleri' denildi. Odaya geçerek durumu izah ettikten sonra, uçaklar uçtu. Odadaki perdeleri kapattım. Komutana da başka bir odaya geçmesini teklif ettim. 'Uygun olur' dedi. Amacım komutanı daha güvenli bir yere götürmekti. Komutan yan tarafa geçip, namazını kıldı. Bana 'Sen de kıl' dedi ama ben komutanın yalnız kalmasını istemedim ve 'benimkisi kazaya kalsın' dedim."
Daha sonra makam odasına giren silahlı kişilerin aracılığıyla Akar ile beraber Akıncı Üssü'ne götürüldüklerini belirten Dişli, burada darbe girişimini askerlerle birlikte yöneten, aralarında Adil Öksüz'ün de bulunduğu sivil imamları görmediğini söyledi.
Dişli, "Sivil kıyafetliler vardı ama o şahıslarla hiç karşılaşmadım. Öte yandan uzun saçlı adamı görsem de yadırgamazdım çünkü jandarmada bu tarzda bir yığın eleman var." diye konuştu.
Gazetecilere hakaret
Akıncı Üssü'nde bulunduğu sürede Akar'ın yanında kaldığını, darbe faaliyeti kapsamında bir eylemde bulunmadığını öne süren Dişli, Akın Öztürk'ün yanı sıra bazı darbe sanıklarını gördüğünü aktardı.
Darbe girişiminin bastırılmasından sonra Akar'ın da içinde bulunduğu helikopterle Başbakanlık Konutu'na geçtiklerini anlatan Dişli, bir süre sonra burada tutuklandığını ifade etti.
FETÖ üyesi olmadığını, aksine bu yapının mağduru olduğunu savunan Dişli, tutuklandıktan sonra hakkında basında çıkan haberlerle algı oluşturulmak istendiğini öne sürdü.
Dişli'nin, hakkında haber ve köşe yazısı kaleme alan gazetecilere hakaret içeren ifadeler kullanması dikkat çekti.
Darbe sanığı Dişli, savunmasına yarın kaldığı yerden devam edecek.
15.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi'ndeki mahkeme salonunda görülen duruşmada, sözde konsey üyesi eski tümgeneral Mehmet Dişli, dün görülen celsede başladığı esasa ilişkin savunmasına bugün de devam etti.
Sanık Dişli, olay gününü Genelkurmay karargahından Akıncı Üssü'ne geçişi ve Çankaya Köşkü'ne dönüşü olmak üzere çoğunlukla dönemin Genelkurmay Başkanı olan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın yanında geçirdiğini söyledi.
Akıncı Üssü'ndeki darbecilerin vazgeçmesi konusunda Akar'ın talimatını 143. Filo'dakilere ilettiğini iddia eden Dişli, Akar'ın ifadesinde geçtiği gibi kendisine, "Komutanım beni dinlemiyorlar." diye bir söz kullanmadığını öne sürdü.
Akar ile bulundukları binada televizyondan gelişmeleri takip ettiklerini anlatan Dişli, Akar'ın darbe karşıtı halk ile karşı karşıya gelen ve içinde ağlayan askerlerin de bulunduğu görüntüler üzerine tepki göstererek kendisine, "Rezalet, Silahlı Kuvvetlerin düştüğü duruma bak. Bir haltı beceremedin." ifadelerini kullandığını dile getirdi.
Akıncı'da bulundukları yaklaşık 9 saatin 8'inde Akar'ın yanında bulunduğunu ileri süren Dişli, bunun dışındaki zamanlarda da Akar'ın kendisine verdiği emirleri filolardaki askerlere ilettiğini iddia etti.
Darbe girişiminin bastırılmasından sonra Akar ile aynı helikopterle Çankaya Köşkü'ne geçtiklerini, bu konuda talimatı Akar'ın verdiğini öne süren Dişli, gözaltına alındığı 16 Temmuz 2016 saat 16.30 sularına kadar kurulan kriz merkezinde Akar'ın emirleri doğrultusunda faaliyette bulunduğunu savundu.
"Sekreterya görevi yaptım"
Eski tümgeneral Dişli, iddianamede yer alan, "darbenin başına geçmesi" teklifini kabul etmemesi üzerine "Akar'ın Akıncı Üssü'ne tahliyesi" yönünde talimat verdiği suçlamasını da kabul etmedi.
Söz konusu hususun Akar'ın ifadesinde dahi yer almadığını savunan Dişli, Akar'ın helikoptere bindirilmesine ilişkin görüntüleri izleterek burada bulunan kimseye emir verir bir hal tarzının bulunmadığını beyan etti.
Olay günü Akıncı'ya geçtikten sonra sözde konseyin diğer üyeleri Orhan Yıkılkan, Levent Türkkan ve Ramazan Gözel ile telefon irtibatını sürdürmesiyle de suçlandığını anımsatan Dişli, yaptığı telefon görüşmelerinde Akar'ın emirlerini ilettiğini ileri sürdü.
Dişli, "7 saat 14 dakika boyunca üs karargahında Akar'ın bulunduğu odadaydım. Komutanın yanından ayrılıyorum, telefon görüşmesi yapıyorum, emirlerini yerine getiriyorum, geri dönüyorum. Her ne kadar bu telefon görüşmeleri esnasında, filo binasına gittiğim sırada hiçbir kimseyle temasım yok. Bu darbe faaliyetlerini yerine getirme olabilecek kamera kaydı yok." ifadelerini kullandı.
Darbeci olmadığını ve suçlamaları kabul etmediğini savunan Dişli, "Ben olay günü tamamıyla bir karargah subayı gibi hareket ettim. Genelkurmay Başkanına sekreterya görevi yaptım. Başkanın emri doğrultusunda telefon görüşmesi yapmak, emirlerini iletmek darbe faaliyeti kapsamında değerlendirilemez. Her seferinde odasına girerken topuk selamı veriyorum, bunu orada bulunan astsubaylar da söylüyor. Bu nasıl bir darbeci profilidir?" iddiasında bulundu.
"Buna kargalar bile güler"
15 Temmuz'un askeri kanadındaki planlayıcı ve icracılardan oluşan sözde yurtta sulh konseyi hakkında da ifade veren Dişli, "konsey üyesi olmadığını" ileri sürdü.
İddianamede de konseyin kimlerden oluştuğu yönünde kesin bir tespit olmadığını öne süren Dişli, "Bu oluşturulmuş bir listedir. Bu listenin hiçbir anlamı yok. Evet ortada bir konsey var ancak bu 38 kişi konsey üyesi olamaz. Hele hele bu 38 kişi ülkeyi yönetecek derseniz buna kargalar bile güler." savunması yaptı.
Dişli, "Ben darbeci değilim, kimse bana darbeci diyemez. Orduya girdiğimde daha 18 yaşındaydım, bugün 57 yaşındayım. Ben Mektebi Harbiyeliyim. Ettiğim askerlik yeminine ve sancağa ihanet etmedim, etmem." ifadelerini kullanarak mahkeme heyetinden beraat talebinde bulundu.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
16.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi'ndeki mahkeme salonunda görülen duruşmada, dönemin Polatlı 58. Topçu Tugay komutanı olan eski tuğgeneral Murat Aygün esasa ilişkin savunmasına başladı.
Mahkeme başkanının tarafsızlığını yitirdiği iddiasında bulunan sanık Aygün, başkanın davadan çekilmesi talebinde bulundu. Talebe ilişkin görüşü sorulan iddia makamı, davanın geldiği aşama göz önünde bulundurularak talebin yargılamayı uzatmaya yönelik olduğunu belirtti ve talebin geri çevrilmesini istedi.
Müzakerenin ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, talep hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" hükmetti.
15 Temmuz'daki eylemleri nedeniyle Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığını ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldığını hatırlatan Aygün, kendisine yöneltilen yurtta sulh konseyi üyeliği suçlaması nedeniyle de Genelkurmay çatı davasında yargılandığını aktardı. Aygün, aynı eylemi nedeniyle hakkında birden fazla yargılama yapılmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek hakkındaki davanın reddini istedi.
Aygün, darbe teşebbüsünden kısa süre önce konseyin diğer üyesi olan eski kurmay albay Bilal Akyüz ile Polatlı'da yaptıkları görüşmenin içeriğinin sorulması üzerine, Akyüz ile olası Suriye harekatı kapsamında bir araya geldiklerini, darbeye yönelik bir görüşme olmadığını ileri sürdü.
Olay günü birliğe mesajların gelmeye başladığını, terör saldırısı olduğunu düşünerek askerlerin kışla dışına çıkması emrini verdiğini anlatan Aygün, yaşananların darbe girişimi olduğunu anladığı gece saat 01.00'den sonra da personelinin birliğine dönmesi yönünde çaba gösterdiğini beyan etti.
"Anonsları kessinler"
Aygün, Topçu Okuluna giderek emir komutayı devraldığı suçlamasını da kabul etmediğini ifade ederek, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında kendisinin ve personelinin hiçbir ölüm ve yaralama olayına karışmadığını savundu.
Darbeye karşı okunan selaların susturulması girişimi hakkında da ifade veren Aygün, "Ben (Abdülkerim Ceyhan) yarbaya git, hocalarla konuş dedim, uzmanları götür filan demedim. Anonsları kessinler dedim. Ezan ve selaları susturun demedim." diye konuştu.
Konsey üyeliği iddiasını reddetti
Yurtta sulh konseyi üyeliği suçlaması hakkında da savunma yapan Aygün, konseyin diğer üyelerinin bir çoğunu tanımadığını, aralarında herhangi bir iletişim olmadığını iddia etti.
Adil Öksüz liderliğinde yapılan darbe toplantılarına katılmadığını ve darbe planlamasında da yer almadığını bildiren Aygün, toplantılara katıldığını daha sonra itiraf eden eski askerin konsey üyesi olarak suçlanmazken kendisine böyle bir isnadın yöneltilmesini kabul etmediğini söyledi.
Sanık Aygün, "İddia makamı toplantıya katıldığını söyleyen, 5 gün boyunca orada olduğunu söyleyen Halil İbrahim Yıldız ve Hakan Bıyık'ı konsey üyesi yapmıyor, beni yapıyor." ifadesini kullandı.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
17.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi'ndeki mahkeme salonunda görülen duruşmada, dönemin Polatlı 58. Topçu Tugay komutanı olan eski tuğgeneral Murat Aygün esasa ilişkin savunmasını yaptı.
Olay günü, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Komuta Harekat Merkezi'nden arandığını beyan eden sanık Aygün, ülke genelinde büyük çaplı terör saldırısı beklendiğinin ve bu nedenle sıkıyönetim ilan edildiğinin söylendiğini iddia etti.
Bu görüşme üzerine, emrindeki 240 askerini Kolluk Kuvvetlerinin Toplumsal Olaylarda Desteklenmesi (KOKTOD) faaliyeti kapsamında Ankara'nın 12 ayrı noktasına gönderdiğini kaydeden Aygün, darbe teşebbüsünden haberi olmadığını ileri sürdü.
Aygün, yaşananların darbe girişimi olduğunu anlamasından sonra askerlerine kışlaya dönüş emri verdiğini ancak büyük bölümünün geri gelemediğini ifade etti.
Füze fırlatma aracına Bora füzesi yüklenmesi hadisesi hakkında da konuşan Aygün, batarya komutanına askerleriyle gece eğitimi yapılması emri verdiğini, füzelerin fırlatılması yönünde bir talimat vermediğini savundu. Aygün, konuyla ilgili dinlenen tanıkların da kendisini doğruladığını ifade etti.
"Harita üzerinde çalışma yapmadık"
Darbenin planlayıcısı olan yurtta sulh konseyi üyeliği hakkında da savunma yapan Aygün, konsey üyesi olduğuna dair somut bir delil olmadığını savundu. Konseyin diğer üyesi olan eski kurmay albay Bilal Akyüz'le 15 Temmuz'dan kısa süre önce toplantı yaptığı suçlamasını kabul etmediğini dile getiren Aygün, toplantı sırasında masa üstünde bulunan Ankara haritası üzerinde çalışma yaptıkları iddiasını da yalanladı.
Aygün, "Ankara'nın turistlik haritası, harita üzerinde ne benim ne de Bilal Akyüz'ün parmak izi yok. Harita üzerinde çalışma yapmadık." diye konuştu.
Üzerine atılı suçları işlemediğini öne süren Aygün, FETÖ üyeliğini kabul etmediğini söyleyerek suçsuz olduğunu belirtti.
Davanın görülmesine 20 Mayıs pazartesi devam edilecek.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-03 Mart (2017) 'Ankara 224 sanık (ilk 221) Darbe Ana Yap. (G.kurmay-Çatı)' davası
(18 Mayıs 2019, 12:49)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: