Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 475 kişinin yargılandığı davanın sanıkları, savcının esasa ilişkin mütalaasına karşı savunma yaptı.
18.05.2019 13:01 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 475 kişinin yargılandığı davanın sanıkları, savcının esasa ilişkin mütalaasına karşı savunma yaptı.
06.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhabere Elektronik Bilgi Sistemleri Okulunda (MEBS) kursiyer teğmen olan sanık Hamza Beyret, savunmasında darbe girişiminin yaşandığı gece kanunların dışına çıkmadığını savundu.
"Bilmeden sürüklendiğim bu hain olayın içinde bilerek ve isteyerek yer almadım." diyen Beyret, tek suçunun emirlere uymak olduğunu ileri sürdü.
Beyret, 15 Temmuz'da WhatsApp grubuna 21.37'de "herkes mesaiye geliyor", 21.49'da da "arkadaşlar sorgulamayın, herkes mesaiye gelsin" yazılı mesajlar gelmesi üzerine kışlaya gittiğini anlattı.
Burada tabur komutanı Metin Bilgici'nin "Yazılı emir var" demesinin sorgulama yapmalarının önüne geçtiğini iddia eden Beyret, verilen emirlerin arka planında neler olduğunu bilmediklerini ancak emirlerde kanunsuz bir şey bulunmadığını öne sürdü.
Beyret, okula giriş ve çıkış yaparken de hiçbir ikazla karşılaşmadığını ileri sürerek, 00.40 gibi neresi olduğunu daha önce bilmediği Akıncı Üssü'ne getirildiklerini ve 141. Filo yakınında beklediğini söyledi.
Okuldan gelen emirler doğrultusunda "illegal bir işin içinde oldukları" bildirilince üsten ayrılmaya karar verdiklerini, nizamiyeler tutulduğu için uygun zamanı beklediklerini belirten Beyret, sabah saatlerinde nizamiyelerin boşaltılmasıyla araçlarla ayrıldıklarını iddia etti.
Ardışık aramalar nedeniyle de hakkında örgüt üyesi olduğuna yönelik suçlama olduğunu belirten Beyret, ardışık aramalarda ismi geçen kişileri tanımadığını öne sürdü. Beyret, örgüt üyesi olduğuna ilişkin suçlamayı kabul etmedi.
Sanık kursiyer teğmen Yavuz Selim Özberk de WhatsApp grubuna atılan mesaj sonrası MEBS Okulu'na gittiğini belirtti.
Akıncı Üssü'ne hayatında hiç gitmediğini, o akşam götürüldüklerinde de neresi olduğunu tabeladan öğrendiğini iddia eden Özberk, burada ağaçlık bir alanda beklediğini, nöbet tutma, emniyet alma gibi herhangi bir faaliyette bulunmadığını ileri sürdü.
Özberk, "İllegal bir iş yapıyormuşsunuz" şeklindeki mesajı duyunca üsten ayrılmak istediğini, uygun bir saatte araçla MEBS Okulu'na döndüklerini söyledi.
Sanık Özberk de FETÖ/PDY ya da başka bir örgütle bağı bulunmadığını iddia etti.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhabere Elektronik Bilgi Sistemleri Okulunda (MEBS) kursiyer teğmen olan Muhammed Osman Haktanır savunma yaptı.
Haktanır, WhatsApp grubuna gelen mesaj emri üzerine okula gittiğini ve buradan da Akıncı Üssü'ne götürüldüklerini söyledi.
Gruplara ayrıldıklarını ve kendisinin de olduğu bazılarının, sonradan 141. Filo olduğunu öğrendikleri yerde bırakıldıklarını anlatan Haktanır, burada ağaçlık bir yerde beklediğini ileri sürdü.
Haktanır, "İllegal bir girişimin içinde oldukları"na yönelik gelen bir mesaj üzerine bulundukları yerden çıkmak istediklerini ancak MEBS Okulu'na sabah gidebildiklerini iddia etti.
"Ben amirlerimin emirlerine itaat ettim. Emirle Akıncı'ya gittim, emirle MEBS okuluna döndüm." diyen Haktanır, suçlamaları reddetti.
Sanık eski kursiyer teğmen Erkan Durmuş da savunmasında mütalaanın ön yargıyla hazırlandığını savunarak, iddiaların soyut birer yorumdan ibaret olduğunu belirtti.
Durmuş, emir üzerine birliğe gittiğini, buradan da nereye gidileceğini bilmeden çıkarıldığını ve Akıncı Üssü'ne götürüldüklerini iddia etti.
Darbeye karıştığına dair ne bir iletişim kaydının ne de bir görüntü kaydının bulunduğunu ileri süren Durmuş, ayrıca ne kendisiyle ne de kursiyerlerle alakalı çelişkili savunması olmadığını ifade etti.
"Darbede görev alacakların bir listenin oluşturulduğu" iddiasını da reddeden Durmuş, böyle bir listenin söz konusu olmadığını öne sürdü.
Suçsuz olduğunu savunan Durmuş, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
07.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhabere Elektronik Bilgi Sistemleri Okulunda (MEBS) kursiyer teğmen olan sanık Ekrem Malkoç savunma yaptı.
Malkoç, akşam bölük komutan vekili üsteğmen Eren Çalışkan'ın, "Sorgulamayın" ifadesiyle mesaiye çağırmasına yönelik mesajı üzerine kışlaya gittiğini iddia etti.
Birliğe taksiyle gittiğini, bir süre sonra da tabur komutanının peşinden Akıncı Üssü'ne geçtiklerini anlatan Malkoç, buranın Akıncı Üssü olduğunu da tabeladan gördüğünü ileri sürdü.
Üsse girdikten sonra gruplara bölündüklerini, kendi grubunu da havacı bir teğmenin emrine verildiğini bildiren Malkoç, götürüldükleri yerde eğer birisi gelirse ana kapıya yönlendirme görevi verildiğini savundu.
Malkoç, amirlerinin emirleri doğrultusunda hareket ettiğini iddia ederek, verilen emirlerde kanuna aykırı bir şey olmadığını öne sürdü.
Okuldaki kursiyer Fatih Kandemir'in "illegal iş yaptıkları ve silahlarını alıp birliğe dönün" şeklindeki mesajı üzerine, çıkmak üzere uygun anı beklediklerini bildiren Malkoç, sabah da buradan ayrıldığını söyledi.
Birliğe katılması için önceden belirlenen kişilerden olduğuna yönelik iddiayı da reddeden Malkoç, WhatsApp grubundan herkesin mesaiye çağrıldığını, özel olarak seçilmediğini savundu.
FETÖ/PDY ile de bir bağı olmadığını iddia eden Malkoç, hiçbir suç işlemediğini ileri sürdü.
Malkoç, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Sanık eski kursiyer teğmen Emre Sakarya da birinci amirleri olan bölük komutan vekili üsteğmen Eren Çalışkan'ın mesajı üzerine kışlaya gittiğini bildirdi.
Daha sonra Akıncı Üssü'ne götürüldüklerini anlatan Sakarya, orada gruplara ayrıldıklarını söyledi.
Sakarya, bir darbe girişimi içinde olduklarını bilmeden kanuna uygun emirlere göre hareket ettiklerini savundu.
Okuldaki kursiyerlerden Fatih Kandemir'in 02.59'da, eğitim merkez komutanının emri doğrultusunda kışlaya dönmelerine yönelik mesajı üzerine bir sıkıntı olduğunu anladığını ileri süren Sakarya, suçlamaları kabul etmedi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhabere Elektronik Bilgi Sistemleri Okulunda (MEBS) kursiyer teğmen olan sanık Emre Sakarya savunmasına devam etti.
Sakarya, 15 aylık meslek hayatının başında darbecilerin hapis yatmasına sebep olduğunu ileri sürdü. FETÖ/PDY üyeliğini reddeden Sakarya tahliyesini ve beraatını istedi.
Sanık kursiyer teğmen Veli Karakuş da Whatsapp grubuna atılan mesaj sonrası MEBS Okuluna gittiğini söyledi.
Karakuş, Akıncı Üssü'ne götürüldüğünde nereye gittiğini bilmediğini öne sürdü. "Darbecilere yardım etti" iddiasını reddeden Karakuş, ne illegal bir emir aldığını ne de darbeye katıldığını savundu.
Kursiyerler arasında kurulan Whatsapp grubunda darbe girişiminin konuşulduğu iddiasını da kabul etmeyen Karakuş, "Darbe ve sıkıyönetim gibi kelimeler kullanıldığı iddiası asılsızdır, o gece telefonum yanımda yoktu ve hiçkimseye mesaj atmadım. Darbe teşebbüsüne katılmak için değil, komutanımın emri üzerine Akıncı Üssü'ne gittim." sözleriyle kendini savundu.
Darbe teşebbüsünden önceden haberdar olmadığını öne süren Karakuş, FETÖ/PDY üyesi olduğuna yönelik suçlamayı da reddetti. Karakuş, tahliyesini ve beraatını talep etti.
Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
08.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhabere Elektronik Bilgi Sistemler (MEBS) Okulunda kursiyer teğmen olan sanık Mert Keskin savunma yaptı.
Keskin, astsubaylıktan teğmenliğe geçiş yaptığını anlattığı savunmasında, 15 Temmuz'da normal mesaiden sonra evine gittiğini, 21.37'de kursiyerlerin ortak WhatsApp grubuna, bölük komutan vekili üsteğmen Eren Çalışkan tarafından herkesin mesaiye gelmesi ve emrin sorgulanmamasına yönelik mesajlar atıldığını söyledi.
Gece eğitimi için mesaiye çağrıldıklarını düşündüğünü öne süren Keskin, Çalışkan'a gece eğitimi için mi çağrılıp çağrılmadıklarını sorduğunda ne için olduğunu bilmediğini söylediğini iddia etti.
Yakın arkadaşı Murat Yazıcı'yı da evinden alarak 22.25'te kışlaya giriş yaptığını dile getiren Keskin, tabur binasına geçtiklerinde üsteğmen Çalışkan ile tabur komutanı Metin Bilgici'yi gördüklerini kaydetti.
Keskin, emir verilmesi üzerine eğitim elbisesi giydiklerini anlatarak, Eren Çalışkan'ın silah ve teçhizatlarını almasını söylemesi üzerine, bölük astsubaylığına idareten baktığı için deponun anahtarlarını aldığını söyledi.
Tabur komutanı nezaretinde depoyu açtığını ve herkesin tabanca ile G3 silah aldığını savunan Keskin, ancak G3'lerin mühimmatının bulunmadığını ileri sürdü.
"O sırada darbe ile ilgili bir bilgim yoktu ve emir de yasaldı." diyen Keskin, sonrasında askeri araç planlaması olmadığı için sivil araçlarla kışladan çıkış yapıldığını ifade etti.
Keskin, tabur komutanı Bilgici'ye sorduklarında da "İçiniz rahat olsun. Görev verildi, gidiyoruz." dediğini savunarak, terör saldırısı olduğu endişesiyle herkesin bir telaş yaşadığını öne sürdü.
Kışladan 23.50'de çıktıklarını, bu sırada radyodan darbe girişimiyle alakalı bir şey duymadığını ileri süren Keskin, 01.00 civarı Akıncı Üssü'ne geldiklerini dile getirdi.
Keskin, gruplara ayrıldıklarını ve tabur komutanının yönlendirmesiyle bir havacı personeli takip ederek lojman bölgesine götürüldüklerini savunarak, burada nizamiyeye yaklaşık 50 metre mesafede bekletildiklerini söyledi.
Kendisinin yüzbaşı olduğunu anlatan bir kişinin G3 mühimmatı verdiğini ancak silahına dolu şarjör takmadığını savunan Keskin, orada bekledikleri sırada sela verilmeye başlandığını belirtti.
Keskin, bu sırada kapı yakınında bir kişinin havaya ateş açtığını, yüzbaşının tekrar yanlarına gelerek gerek olması durumunda ateş edebileceklerini bildirdi.
Beraberindeki 3 kursiyer arkadaşıyla ateş etmeyeceklerine yönelik konuşup oradan ayrılmaya karar verdiklerini öne süren Keskin, 03.00 civarı illegal bir işin içinde olduklarına ve kışlaya dönmelerine yönelik mesajlar geldiğini kaydetti.
Keskin, nizamiyeler silahlı kişilerce tutulduğu için uygun olan sabah saatlerinde çıkış yapıp MEBS Okuluna gidebildiklerini anlattı.
Darbecilerin emirlerine uymadığını ileri süren Keskin, iddia edilen suçları işlemediğini savundu.
FETÖ ile de bir bağı olmadığı iddiasını paylaşan Keskin, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya öğle arası verildi.
09.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhabere Elektronik Bilgi Sistemler (MEBS) Okulunda kursiyer teğmen olan sanık Ahmet Tarık Kaya, savunma yaptı.
Kaya, olay günü Kızılay'da kafede otururken WhatsApp grubundan atılan, "Arkadaşlar sorgulamayın birliğe gelin." mesajıyla ne olduğunu bilmeden birliğe gittiklerini ve darbeye katılmak gibi bir amaçları olmadığını iddia etti.
Olaylara kasti olarak karışmadığını ve silah kullanmadığını öne süren Kaya, o gece tek yaptığı şeyin darbe girişiminden habersiz, emirleri yerine getirmek olduğunu savundu.
"Yasaya aykırı, konusu suç olan bir iş yapmadım." diyen Kaya, dönemin tabur komutanı kurmay yarbay Metin Bilgici'nin talimatıyla taburlar bölgesinde toplandıklarını iddia ederek, Bilgici'nin, otoparktaki araçlarla kendisini takip etmeleri emriyle Akıncı Üssüne vardıklarında burada bulunan 141. Filoya götürüldüklerini ileri sürdü.
Gece 03.00'ten sonra illegal bir durumun olduğunu anladığını, işlerin "farklı" olduğunu öğrenince kurtulmak için fırsat kolladığını iddia eden Kaya, kendi imkanlarıyla Akıncı Üssü'nden ayrıldığını ve darbenin bir parçası olmadığını öne sürdü.
FETÖ üyeliği iddialarını da reddeden Kaya, örgüt ile bir bağı bulunmadığını, kendisini bu duruma düşürenlerden şikayetçi olduğunu belirterek, tahliye ve beraat talep etti.
Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda savunmasını yapan Muhabere Elektronik Bilgi Sistemler (MEBS) Okulunda kursiyer teğmen olan sanık Fatih Koç, Kızılay'da dolaşırken gelen mesaj üzerine birliğine gittiğini iddia etti.
Koç, birliğe geldiklerinde, gelmeleri için WhatsApp'tan mesaj atan bölük komutan vekili eski üsteğmen Eren Çalışkan'ın üniformaları giymelerini emrettiğini, neler olduğunu sorduklarında ise "Sorgulamayın. Dediğimizi yapın." cevabını aldıklarını ileri sürdü.
Olanları "reaksiyon hızlarının ölçüldüğü" şeklinde yorumladığını savunan Koç, emir doğrultusunda beylik tabancalarını aldıklarını ve arkadaşları arasında "tatbikat" ve "terör eylemleri" gibi söylemlerin konuşulmaya başlandığını belirtti.
Tabur komutanı eski yarbay Metin Bilgici'nin kendilerine, "İçinizi ferah tutun. Amirlerinizin emirlerini yerine getirin." şeklinde konuştuğunu ileri süren Koç, daha sonra Bilgici'nin emriyle kendisini takip ederek, Akıncı Üssüne geldiklerini, burada da yine Bilgici'nin, "Bundan sonra emir komuta havacılarda." diyerek gruplara ayrıldıkları iddiasında bulundu.
Koç, bölük astsubayı İbrahim Alkan'ın, "İllegal bir iş içindesiniz. Eğitim merkez komutanının emri, geri dönün." mesajıyla her şeyin değiştiğini ileri sürerek, Yarbay Alpaslan Aydın'ın da "Metin Bilgici görevden alındı. Emir komuta bende. Bir an önce oradan çıkmaya çalışın. Hiçbir suça karışmadan birliğinize dönün." dediğini anlattı.
Hayatında ilk defa böyle bir şeyle karşılaştığından aklına gelen tek şeyin arkadaşlarını aramak olduğunu savunan Koç, emirlerin kanunsuz olduğunu öğrendiğinde birliğine geri döndüğünü öne sürdü.
Koç, kursiyer teğmenler arasında kurulan WhatsApp grubunun kendilerini aklamak için kurulduğu iddiasını reddederek, grubun olayları anlama ve üsten çıkıp birliğe dönmek için kurulduğunu iddia etti.
Konusu suç teşkil eden hiçbir emir almadığını öne süren Koç, hakkındaki örgüt üyeliği suçlamalarını da reddederek tahliye ve beraatini talep etti.
Sanık eski teğmen Ramazan Cingöz de savunmasında darbe ve örgüt üyeliği suçlamalarını reddederek, "Akıncı Üssü'ne gideceğimden haberim yoktu bize sadece 'terör saldırısı' olduğu söylendi." şeklinde kendisini savundu. Suçsuz olduğunu savunan Cingöz, tahliyesini ve beraatini talep etti.
Sanık eski kursiyer teğmen Zekeriya Kaleli de yaptığı savunmasında, suçsuz olduğunu beyan ederek beraat talebinde bulundu.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
10.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Sanık eski kursiyer pilot teğmen Ahmet Sarıkaya, savunmasında 14 Temmuz akşamı nöbetçi olduğunu, filo komutanının Terörle Mücadele Harekatı (TMH) kapsamında terör bölgesine gönderilecek ekipler için telsizleri şarj etme emrini verdiğini öne sürdü.
Sarıkaya, olay günü 18.00'de üsse çağrılarak 141. filoya uçuş malzemelerini götürdüklerini, pilotların TMH esnasında yanlarına aldıkları beylik tabancaları için şarjörlere mermi koymalarının emredildiğini iddia etti.
Saat 23.00 sularında filo bölgesine uğradığında Boğaziçi Köprüsü'nün askerler tarafından kapatıldığını ve bir terör saldırısı olduğunu duyduğunu belirten Sarıkaya, "Duyduklarım, yapılanların TMH kapsamında olduğunu doğruluyordu." diyerek gece 03.00 sularında darbeden haberdar olduğunu, olanları anlamak için kursiyer gazinosunda beklediğini savundu.
Sarıkaya, aldığı emirlerin saat 20.00'den önce olduğunu, bu süre içerisinde darbe girişiminin henüz ortaya çıkmadığını ve bu emirlerin "şüpheli, dikkat çekecek, mevzuata aykırı, kanun dışı" olmadığını ileri sürdü.
Eski kursiyer teğmen Ekrem Kandur ise savunmasında, aldıkları emirle uçuş malzemelerini taşıdıklarını, burada "merak saikiyle" iki şarjöre mermi koyduğunu ileri sürerek, "Bunda olağan dışı bir durum görülmemektedir." dedi.
Kandur, askeri lise ile birlikte on bir yıl askeriyenin içinde olduğunu ve 15 Temmuz dahil hiçbir dönemde hukuksuz bir emir almadığını, ve hiçbir emre itaatsizlik etmediğini iddia ederek, hakkındaki darbeci ve örgüt üyeliği suçlamalarını reddetti.
Duruşmaya öğle arası verildi.
Sanık kursiyer pilot eski üsteğmen Mehmet Zahid Çelik, esasa ilişkin savunmasında 2015 yılında üsse atandığını, yaşadığı sorunlar yüzünden devre kaybettirildiğini ve "F-16 ile uçamaz" raporu verilmesi üzerine üste idari işlerle görevlendirildiğini söyledi.
Çelik, 15 Temmuz günü saat 17.00'de filo komutanı eski yarbay Hakan Karakuş'un 141. filo brifing salonunda kendilerini toplayıp telefonları vermelerini istediğini belirterek "Bugünün çok önemli bir gün olduğunu, PKK terör örgütüne karşı çok büyük bir operasyon yapılacağını, telefonları sızma olmaması için topladığını, üsten HDP'ye oy çıktığı için kimseye güvenmediğini, söz konusu harekatla örgüte büyük zarar verileceği, bizlere de mühimmat kontrolü getir götür ve benzeri görevler verileceği, emirleri uçuş hocalarımızdan alacağımızı, emirlere mutlak surette riayet edileceği şeklinde beyanda bulundu." dedi.
Daha sonra kursiyerlerden sorumlu eğitim subayı eski pilot yüzbaşı Mustafa Mete Kaygusuz'un, filo komutanının emirlerini kendisinin ileteceğini, ilerleyen saatlerde kendilerini çağırıp çeşitli görevler vereceğini söylediğini anlatan Çelik, 20.30 sularında Kaygusuz'un kendilerini çağırarak, "Harekat başladı. Bu saatten sonra emirlerime mutlak itaat edeceksiniz. Emirleri sorgulamayın, söylediklerimi harfiyen yerine getirin. Yoksa sonunuz kötü olur." şeklinde söylemlerde bulunduğunu öne sürdü. Kaygusuz'un, bilgisi dışında giriş çıkış yapılmaması ve tel örgülü kapının kapatılarak filo binası önünde beklemesi yönünde emir verdiğini ileri süren Çelik, emirleri yerine getirerek beklemeye başladıklarını aktardı.
Bir kursiyerin gelerek bir kişiye ihtiyaç olduğunu söylemesi üzerine kendisinin gittiğini ve gittikleri Yuva misafirhanesinin önünde eski yarbay Karakuş'un emri üzerine başka bir misafirhaneden aldığı Yuva Misafirhanesinin anahtarlarını Karakuş'a teslim ettiğini, kapıları açan Karakuş'un daha sonra, "Ben kuleye gidiyorum." diyerek ayrıldığını anlattı.
Çelik, komutan gidince ihtiyaçlarını gidermek için gittiği filo binasından döndüğünde binanın etrafında konuşlanmış tam teçhizatlı ve uzun namlulu silahları olan "karacı askerlerin" silah doğrultup önce kim olduğunu sorduklarını, sonra da bölgenin sorumluluğunun kendilerinde olduğunu belirterek kendisine ihtiyaç olmadığını söylediklerini öne sürdü.
Gece 00.30 sularında otoparkta araçta uyurken silahlı askerlerden birinin gelerek, "Hasta var. Komutan doktor istedi hemen revirden al gel." dediğini ileri süren Çelik, sağlık amirliğinden nöbetçi doktoru misafirhaneye getirdiğini söyledi.
Silahlı teçhizatlı karacı askerleri tekrar döndüğü filo bölgesinde de gördüğünü anlatan Çelik, burada sivil giyimli, elleri gözleri bağlı kişilerin üsse getirildiği, söz konusu kişilerin PKK'lı olduğu şeklinde konuşmalar duyduğunu iddia etti.
Dışarısıyla bir iletişimi olmadığı için olayları kanunsuz bir darbe girişimi olarak değerlendiremediğini savunan Çelik, "Çok büyük ve önemli bir durum olduğu komutanların tutumu ve üsteki hareketlilik ile güvenlik önlemlerinden görülüyordu. Bu durumun terörle mücadele harekatının büyüklüğünden kaynaklandığını düşünüyordum. Zira bir hava harekatı olduğu izlenimi uyandıracak şekilde jetler ve uçaklar havalanıyordu. Ama bu uçakların Ankara'nın göbeğinde Meclis ve benzeri yerleri bombalayacağı aklımın ucundan bile geçmiyordu." şeklinde konuştu.
Çelik, darbeci ve örgüt üyeliği suçlamalarını kabul etmeyerek tahliye ve beraatini istedi.
Duruşmaya 13 Mayıs pazartesi devam edilmek üzere ara verildi.
13.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhabere Elektronik Bilgi Sistemler (MEBS) Okulunda kursiyer teğmen olan sanık Okan Ayday savunma yaptı.
Ayday, 15 Temmuz akşamı, birliğe gelmelerine yönelik bölük komutan vekili üsteğmen Eren Çalışkan tarafından WhatsApp grubuna atılan mesajı geç gördüğünü, bunun üzerine onu aradığını ve evdeki inşaat işlerinden dolayı izin istediğini söyledi.
Çalışkan'ın herkesin geleceğini bildirmesi üzerine kışlaya gittiğini anlatan Ayday, nizamiyede girişlerin yasaklandığının belirtilmesi üzerine içeri giremediğini bildirdi.
Bu yüzden G3 silahı ve teçhizatı almadığını ifade eden Ayday, tabur komutanı Metin Bilgici'nin numarasını bulup ona ulaşmaya çalıştığını dile getirdi.
Ayday, kısa süre sonra dışarı çıkan araçların peşine takıldığını ve Akıncı Üssü'ne geldiklerini belirtti.
Akıncı'da gruplara ayrıldıktan sonra 141. Filo bölgesi olduğunu sonradan öğrendiği karanlık bir yerde bırakıldıklarını ve "burada bekleyin, birazdan emir verilecek" dendiğini ileri süren Ayday, iddia edildiği gibi nöbet tutmadığını savundu.
Ayday, 03.00 civarı illegal bir girişimin içinde olduklarını öğrendikten sonra fırsat buldukları sabah saatlerinde arkadaşlarıyla MEBS Okulu'na döndüğünü anlattı.
Yaşananları öğrenene kadar durumun terör saldırısıyla alakalı olduğunu sandığını ve o gece kanuna aykırı bir emir almadığını ileri süren Ayday, üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi.
Ayday, tahliyesini ve beraatini istedi.
"Ne maksatla çağrıldığımızı bilmiyordum"
Sanık eski kursiyer teğmen Mesut İleru da mütalaada yöneltilen suçlamaları reddettiğini belirterek, iddia makamının taraflı davrandığını öne sürdü.
Birliğe katılmalarına yönelik "Muhabere 2015" WhatsApp grubuna atılan mesaj üzerine okula gittiğini savunan İleru, "Ne maksatla okula çağrıldığımızı da bilmiyordum." dedi.
Darbe kastıyla okula gitmediğini ve bu kasıtla hareket etmediğini öne süren İleru, Akıncı Üssü'ne gideceklerinden de haberdar olmadığını belirtti.
İleru, Akıncı'ya götürüldüklerinde bir binanın yakınlarında, ağaçlık bir alanda beklediğini ve herhangi bir eylemde bulunmadığını ileri sürdü.
WhatsApp grubuna 02.59'da atılan mesaj sonrası illegal bir girişimin içinde bulunduklarını anladığını savunan İleru, kanunsuz bir eylemde bulunmadan ilerleyen saatlerde MEBS Okulu'na döndüğünü söyledi.
İleru, tahliyesini ve beraatini istedi.
Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
14.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu sanıklar ve yakınları ile taraf avukatları hazır bulundu.
Darbe girişiminin yaşandığı tarihte 141. Filo'da görev yapan sanık eski kursiyer pilot üsteğmen Emre Taştan, daha önce gece uçuşu olduğu için filoya 15 Temmuz'da saat 10.00 gibi geldiğini söyledi.
Brifingin ardından uçuş simülatör eğitimine ve saat 15.30 gibi de ikinci bir brifinge girdiğini anlatan Taştan, filo komutanı yarbay Hakan Karakuş'un kimsenin ayrılmamasına yönelik bir konuşma yaptığını bildirdi.
Taştan, 18.00 gibi tüm kursiyerlerin emir üzerine toplandığını, terörle mücadele harekatı yapılacağı gerekçesiyle Hakan Karakuş'un talimatı doğrultusunda telefonların toplatıldığını ve bir çantaya konulduğunu bildirdi.
Ardından serbest bırakıldıklarını söyleyen Taştan, saat 20.30 gibi tekrar toplandıklarını ve filoya görevli olmayanların girmesini engellemek üzere görevlendirildiklerini belirtti.
Tabancası yanlarında olmayanlara tabancasını almak üzere izin verildiğini de anlatan Taştan, filo civarında durduğunu, bu sırada 22.00 gibi tam teçhizatlı askerlerin geldiğini dile getirdi. Taştan, 23.30 civarı da bazı sivil şahısların eski harekat merkezi olarak kullanılan yere getirildiğini duyduğunu, kim olduklarını öğrenmek için gittiğinde de başka askeri personelce "yaklaşmayın" diye uyarıldığını iddia etti.
Getirilenlerin terörle mücadele harekatı kapsamında alınan kişiler olduğunu düşündüğünü ileri süren Taştan, saat 24.00 gibi de MEBS kursiyeri olduğunu öğrendiği bazı kişileri çardak bölgesinde gördüğünü söyledi.
Taştan, filoya dinlenmek için girdikten bir süre sonra uyuduğunu, yüzbaşı Mustafa Mete Kaygusuz'un uyandırıp kuleye gitmesini istediğini, burada yarbay Hakan Karakuş'u gördüğünü anlattı. Karakuş'un oradakilerin telefonlarını toplamalarını istediğini ve bu emri yerine getirdiklerini belirten Taştan, 08.00 civarı piste top atışı yapıldığını ifade etti.
Uçak ve helikopter hareketliliğinin de terörle mücadele harekatı kapsamında olduğunu düşündüğünü savunan Taştan, sabah lojmandaki evine gitmek üzere telefonu aldığında anne ve babasının arayıp darbe girişiminden bahsettiğini söyledi.
Taştan, o gece kanun dışı bir emir almadığını savunarak, aleyhindeki tanık beyanlarını kabul etmedi. Hakkındaki suçlamaları da reddeden Taştan, tahliyesini ve beraatini istedi.
- "PKK'ya büyük darbe indirilecek" yalanı
Sanık eski kursiyer pilot teğmen Ertuğrul Güven Birlik, 15 Temmuz'da öğleden sonra bayrak töreni için toplandıklarını, daha sonra 141. Filo'ya döndüğünü söyledi.
Filodan ayrılmamalarının söylendiğini ve Hakan Karakuş'un konuşma yapacağının bildirildiğini ifade eden Birlik, brifing salonunda toplandıklarında filo komutanının gizli bir terörle mücadele harekatı yapılacağını, PKK'ya büyük bir darbe indirileceğini ve örgütün belinin kırılacağını anlattığını öne sürdü. Birlik, telefonlarının da toplandığını dile getirerek, akşam saatlerinde yüzbaşı Mustafa Mete Kaygusuz'un çağrısıyla toplandıklarını, kendisine filo önündeki boşluk alanda beklemesinin söylendiğini kaydetti.
Beklediği yere yaklaşık 100-150 metre mesafedeki bir binaya giren çıkanlar olduğunu ancak karanlıktan dolayı kim olduklarını göremediğini aktaran Birlik, bunun üzerine binaya yaklaştığını ancak tam teçhizatlı üç asker görünce döndüğünü iddia etti.
Birlik, ilerleyen saatlerde Kaygusuz'un kendisi ve bazı kursiyerleri kuleye gönderdiğini, burada Hakan Karakuş'u gördüklerini ifade ederek, kısa süre sonra gelen Yarbay Nihat Altıntop'un kalabalık olduğunu belirterek inmelerini istemesi üzerine kuleden ayrıldıklarını ileri sürdü.
Filoya döndüğünü ve gazinoda uyuduğunu, sabah uçak sesleriyle uyandığını iddia eden Birlik, gazinoya getirilen çantadan telefonunu aldığını ancak şarjının bitmiş olduğunu öne sürdü.
Birlik, üzerini değiştirip üsten ayrıldığını, televizyon izleyene kadar darbeden haberdar olmadığını savundu.
Darbe faaliyetlerinin sürdürülmesi için herhangi bir emir almadığını ve bir eylemde bulunmadığını iddia eden Birlik, bütün faaliyetlerinin terörle mücadele harekatı kapsamında gerçekleştiğini ileri sürdü.
Birlik, tahliyesini ve beraatini talep etti.
Sanık eski kursiyer pilot teğmen Buğra Baldan da masum olduğunu savunarak suçlamaları reddetti. Baldan da tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, 15 Temmuz'da 143. Filo'da görevli sanık eski kursiyer pilot teğmen Fahri Yavuz, üzerine atılı suçlamaları reddetti.
Yavuz, 15 Temmuz'da sıcaktan dolayı öğleden sonra mesai olmayacağının söylenmesi üzerine saat 13.30 gibi bazı arkadaşlarıyla çıkış yaptığını ancak yoldayken sosyal faaliyet için filo komutanın emriyle geri çağrıldıklarını anlattı.
Filo komutanı Mustafa Azimetli'nin saat 16.30'da kursiyerlere o gün için planlanmış sosyal faaliyet olduğunu ve üsse terörle mücadele görevi verildiğini belirttikten sonra ikişer ikişer görev verdiğini aktaran Yavuz, Harun Nihat Aşık ile dış nizamiyede, üsse gelecek harekat komutanı Ahmet Özçetin'in misafirlerine mihmandarlık yapmak için görevlendirildiğini ifade etti.
Yavuz, saat 18.30 civarı filoya döndüğünü, başının ağrıması nedeniyle gazinoya geçtiğini ve 30-45 dakika dinlenip, arada bir dışarıya hava almaya çıktığını söyledi. Yavuz, saat 01.30 sıralarında TRT'de darbe bildirisini gördüğünü, bunun üzerine filonun arka tarafındaki bahçeye geçtiğini belirtti.
Ne yapacağını bilemediğini, darbe girişimiyle ilgili bir faaliyete katılmadığı için gitmek istediğini ancak nizamiyelerin tutulmuş olduğunu öğrendiğini aktaran Yavuz, üssün bombalanmasının ardından saat 08.00 civarı nizamiyeden otomobille çıkış yaptığını bildirdi.
Üste bulunduğu süre boyunca silah almadığını ve nöbet tutmadığını savunan Yavuz, 27 Temmuz'a kadar telefonla yoklama verdiğini kaydetti.
Yavuz, FETÖ üyesi olduğuna yönelik aleyhindeki tanık beyanlarını da reddederek, tahliyesini ve beraatini talep etti.
Sanık eski kursiyer pilot teğmen Habib Sarıahmetoğlu da üzerine atılı suçları kabul etmediğini belirterek, tahliyesini ve beraatini istedi.
Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
15.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu sanıklar ve yakınları ile taraf avukatları hazır bulundu.
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde kursiyer pilot teğmen olarak 143. Filo'da görev yapan Sinan Öztürk, savunmasında iddianamede ve mütalaada üzerine atılı suçlamaların hiçbirini kabul etmediğini söyledi.
15 Temmuz'da, mesainin öğleden sonra bitecek olması üzerine, amirlerinden izin alarak 14.00 civarı üsten ayrıldıklarını anlatan Öztürk, darbe girişiminden haberdar olmadığını savundu.
Öztürk, filo komutanının kursiyerleri geri çağırdığına dair Whatsapp grubuna atılan mesaj üzerine 20 dakika sonra döndüklerini ifade ederek, 143. Filo öğrenci gazinosunda toplandıklarını bildirdi.
Filo komutanı Mustafa Azimetli'nin telefonları topladığını ve terörle mücadele harekatı ile sosyal faaliyet icra edileceğini söylediğini belirten Öztürk, ayrıca kendilerine de bu kapsamda görev verileceğini, bu görevi eksiksiz yerine getirmelerini istediğini aktardı.
Öztürk, kendisine mihmandarlık görevi verildiğini ifade ederek, haberi olmadığı darbe girişimine dair bir faaliyete katılmadığını iddia etti.
Kanuna uygun olmayan bir emir de almadığını savunan Öztürk, hakkındaki tek delilin Akıncı Üssü'nde bulunması olduğunu ileri sürdü.
Öztürk, tahliyesini ve beraatini talep etti.
- Mihmandarlık yaptığını anlattı
Sanık eski kursiyer pilot teğmen Mehmet Köse de atılı suçlamaları reddettiğini belirterek, 15 Temmuz'da öğlen mesai bitimi evine gittiğini, Whatsapp grubundaki mesaj üzerine de üsse döndüğünü anlattı.
143. Filo komutanı Mustafa Azimetli'nin 18.00 gibi filo gazinosunda telefonları topladığını, terörle mücadele harekatı ile sosyal faaliyet gerçekleştirileceğini belirttiğini bildiren Köse, kendisiyle birlikte üç kursiyerin mihmandar olarak görevlendirildiğini söyledi.
İç nizamiyede verilen görevi yaptıklarını, kendilerine filoyu soran üç araca "sağa dönün"den başka bir şey söylemediğini ileri süren Köse, bu görevi saat 18.00-21.00 arasında yerine getirdiklerini anlattı.
Köse, daha sonra filo gazinosuna gittiğini, bu arada sivil ve askeri kıyafetli tanımadığı kişileri de gördüğünü, onların da terörle mücadele harekatı kapsamında geldiğini düşündüğünü öne sürdü.
Daha sonra saat 24.00 gibi çalışma odasına gittiğini, burada televizyonda spikerin okuduğu bildiriyi dinlediğini anlatan Köse, bu durum üzerine şaşırdığını ve hava almak için dışarı çıktığını aktardı.
Köse, ardından gazinoya geçip bir müddet dinlendiğini, sabah saatlerinde top sesleri ve koşturmaca ile oluşan karmaşadan dolayı üsten ayrılıp evine gittiğini söyledi.
Darbe girişimini öğrendikten sonra kimseden emir almadığını savunan Köse, 27 Temmuz'a kadar telefonla yoklama verdiğini ifade etti. Köse, 27 Temmuz'da üsse çağrıldıklarını ve polislerce gözaltına alındığını belirtti.
FETÖ ile bir bağı olmadığını savunan Köse, tahliyesini ve beraatini istedi.
Sanık eski kursiyer pilot Mehmet Güngör'ün de suçlamaları kabul etmeyip tahliye ve beraatini istediği duruşmaya öğle arası verildi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan sanık eski kursiyer pilot teğmen Kadir Bekmez de suçlamaları kabul etmedi.
Bekmez, darbe girişimine katılmak için değil, 143. Filo komutanının emri doğrultusunda terörle mücadele harekatı ve sosyal faaliyete katılmak üzere üste bulunduğunu iddia etti.
Verilen görev üzerine mihmandarlık yaptığını ancak filoya ya da başka bir yere yönlendirdiği tek bir kişi dahi olmadığını savunan Bekmez, hain girişime katılmadığını öne sürdü.
Bekmez, hakkında FETÖ üyesi olduğuna yönelik tanık beyanını da kabul etmeyerek tahliye ve beraat talebinde bulundu.
O dönem 143. Filo'da görevli sanık eski kursiyer pilot teğmen Emin Albayrak da diğer kursiyerler gibi terörle mücadele harekatı ve sosyal faaliyet olacağının söylendiğini savunarak, tarafına kanunsuz ve suç teşkil edecek bir emir verilmediğini iddia etti.
Albayrak da kendisine mihmandarlık görevi verildiğini öne sürerek, ilk önce lojman nizamiye yakınında, ardından da üs nizamiyede beklediğini söyledi.
Nizamiyelerde giriş çıkışları kontrol ettiğine yönelik iddiayı kabul etmeyen Albayrak, bunu yapacak nizamiye görevlilerinin bulunduğunu savundu.
Ne olduğunu anlamamış
Gece yarısı başbakanın darbe girişimi olduğuna yönelik konuşmasını dinlediğini bildiren Albayrak, böyle bir durumla ilk defa karşılaştığı için ne olduğunu anlamak amacıyla filoya döndüğünü ifade etti.
Albayrak, Başbakanın konuşmasında, emir komuta zinciri dışında bir hareket olduğunu söylediğini ancak üste emir komuta zinciri bulunduğunu, hatta Orgeneral Abidin Ünal'ı da üste gördüğünü, bu yüzden böyle bir girişimin içinde yer almadıklarını düşündüğünü öne sürdü.
Filoda olduğu sürece üsse saldırı ihtimali bulunduğunun söylendiğini ve sabah top atışları yapıldığını ileri süren Albayrak, sabah üssü terk ettiğini belirtti.
Albayrak, sonraki süreçte gözaltına alındığını ifade ederek, FETÖ üyesi olduğuna yönelik iddiayı kabul etmedi ve beraatini istedi.
Duruşmada savunma yapan eski kursiyer pilot teğmen Harun Nihat Aşık da üzerine atılı suçlamayı reddederek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
16.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu sanıklar ve yakınları ile taraf avukatları hazır bulundu.
Darbe girişimin yaşandığı dönemde 141. Filo'da kursiyer pilot teğmen olarak görev yapan sanık Ercan Dağhan, savunmasında suçlamaları kabul etmedi.
Dağhan, birinci sicil amirinin emri doğrultusunda, terörle mücadele harekatı olacağı söylendiği için üste kaldığını belirterek, darbe girişiminden haberdar olmadığını öne sürdü.
Kanuna aykırı bir emir almadığını ve bu yönde bir fiilde bulunmadığını öne süren Dağhan, o gece üste kalmasına yönelik emri, bir teğmen olarak sorgulamadığını söyledi.
Dağhan, "15 Temmuz ve gecesi ne yapıldığına dair bilgim yoktu. Gece boyunca ne olup bittiğini anlamadım. Darbe teşebbüsü olduğunu da terörle mücadelede gözaltındayken öğrendim." dedi.
Sanık Dağhan, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
- Eski kursiyer pilot da savunma yaptı
Sanık eski kursiyer pilot teğmen Mesut Açıkgöz de savunmasında, 15 Temmuz'da 143. Filo'daki mesaisine normal bir şekilde başladığını, 14.00'teki bayrak töreninin ardından çıkabileceklerine yönelik emir üzerine lojmandaki evine gittiğini söyledi.
Dinlendiği sırada WhatsApp grubuna gelen mesaj üzerine filoya döndüğünü bildiren Açıkgöz, daha sonra filo komutanı Mustafa Azimetli'nin telefonları toplattığını, terörle mücadele harekatı olacağını, ayrıca sosyal faaliyet kapsamında filoya misafir komutanlar geleceğini bildirdiğini öne sürdü.
Açıkgöz, Azimetli'nin bu doğrultuda kursiyerlere de görev verileceğini ilettiğini dile getirdi.
Kendisine hemen görev verilmediğini, ardından önce kısa süre filo girişindeki destek durduğunu, sonra da bir minibüsün şoförlüğüne geçmesinin emredildiğini bildiren Açıkgöz, bir süre sonra araca binen uçuş hocalarını 141. Filo'ya götürdüğünü, sonra 143. Filo'ya döndüğünü anlattı.
Açıkgöz, tanımadığı iki rütbeliyi de 141. Filo'ya götürüp geldiğini ifade ederek, daha sonra harekat komutanı Ahmet Özçetin'in kendisini takip etmesini emretmesi üzerine onun aracının peşinden gittiğini söyledi.
Yanına yanaştıkları uçaktan dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ın indiğine değinen Açıkgöz, minibüse binen Ünal ve korumalarını 141. Filo'ya götürüp bıraktığını anlattı.
Açıkgöz, kendi filosuna döndüğünü, burada arkadaşlarının izlediği televizyondan kalkışma haberlerine tanık olduğunu dile getirdi.
Filo dışına çıktığında üsteki hareketliliği gördüğünü söyleyen Açıkgöz, kullandığı minibüsü bir yere götürüp aküsü bitsin diye ışıklarını açık bırakarak ayrıldığını, anahtarlarını da filonun deskinde görülmeyecek bir noktaya sakladığını öne sürdü.
Açıkgöz, öğrenci gazinosunda diğer kursiyerlerle dinlendiğini, sabah top taarruzu ile uyandığını ifade ederek, ardından telefonlarını aldıklarını, sonra da evine geçtiğini aktardı.
"Ben FETÖ'cü ve darbeci değilim. Bu yüzden üzerime atılı suçu kabul etmiyorum." diyen Açıkgöz, tahliyesini ve beraatini istedi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, sanık eski kursiyer pilot teğmen Uğur Akyılmaz savunma yaptı.
141. Filo komutanının kursiyerlere terörle mücadele harekatı olacağından bahsettiğini, ve telefonlarının toplatıldığını anlatan Akyılmaz, darbe girişiminden haberdar olmadığını öne sürdü.
"Ne darbeciyim ne de bu hain terör örgütünün üyesiyim." diyen Akyılmaz, suçlamaları kabul etmeyerek beraatini istedi.
Sanık eski kursiyer pilot teğmen Abdullah Özbekler de 141. Filo komutanı Hakan Karakuş'un brifing salonunda terörle mücadele harekatı yapılacağını bildirdiğini anlattı.
Yüzbaşı Mete Kaygusuz'un emriyle filonun arkasında atıl, boş bir alanda beklediğini iddia eden Özbekler, terörle mücadele harekatına katılmak ve diğer kursiyerler gibi tecrübe kazanmak istediğini ancak bu bekleme göreviyle cezalandırıldığını düşündüğünü aktardı.
Özbekler, dışlandığını düşünerek beklediği yerden otopark bölgesini de gözlediğini, çıkan olursa oradan ayrılmayı planladığını ileri sürdü.
Gece pilot yarbay Hasan Hüsnü Balıkçı'nın gelip beylik tabancasının yanında olup olmadığını sorduğunu, olmadığını söyleyince de bir tabanca bıraktığını belirten Özbekler, zimmeti olmayan tabancayı taşımaktan rahatsız olunca, filoda desk bölgesine bıraktığını iddia etti.
Özbekler, hava aydınlanmaya yakın lavabo ihtiyacı için filoya gittiğini, kursiyer gazinosunda telefonların dağınık durumda durduğunu görünce kendisininkini alıp diğer kursiyerler çıktığı için üsten ayrıldığını bildirdi.
Otobana çıktığında radyoyu açtığını ve darbe girişimini ilk kez o sırada duyduğunu ileri süren Özbekler, FETÖ ile de bir bağı olmadığını savundu. Özbekler, tahliyesini ve beraatini talep etti.
Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
17.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu sanıklar ve yakınları ile taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada savunması alınan sanık eski kursiyer pilot teğmen Engin Yüksel, üzerine atılan suçların hiçbirini işlemediğini, kanuna aykırı hiçbir emri uygulamadığını iddia etti. Yüksel, kursiyer Resul Metin'le darbeye destek için nöbet tuttuğu ve yolu kontrol ettiği suçlamasını da reddetti.
Yasal olmayan hiçbir emir almadığını savunan Yüksel, darbe girişimine destek veren bir faaliyette de bulunmadığını öne sürdü.
Yüksel, FETÖ'ye üye olduğuna yönelik iddiayı da reddederek, tahliyesini ve beraatini talep etti.
Sanık eski kursiyer pilot teğmen Caner Çamoğlu ise önceki savunmasını kabul ettiğini belirterek, 15 Temmuz'da amirleri tarafından verilen kanuna uygun emirleri yerine getirdiğini söyledi.
Tüm kursiyerlerin darbeden daha önceden haberdar olduğuna yönelik iddiayı reddeden Çamoğlu, o gece telefonlarının alınmasını, darbeden haberdar olmadıklarının bir göstergesi olduğunu öne sürdü.
Çamoğlu, 15 Temmuz'da amirlerince terörle mücadele harekatı olacağının bildirildiğini, kendisine de 141. Filo'nun araç giriş kapısında görev verildiğini belirtti.
Gelenlerin kimliğini öğrenip filoya bilgi verdiğini anlatan Çamoğlu, takiben filo gazinosuna gittiğini ve sabah ayrılana kadar istirahat ettiğini ileri sürdü.
Çamoğlu, "Ne 15 Temmuz gecesi ne de öncesinde kanuna aykırı bir emir almadım, uygulamadım. Sicil amirlerimin terörle mücadele harekatı kapsamında verdiği emirleri uyguladım." dedi.
FETÖ/PDY üyesi olduğuna yönelik iddiayı da kabul etmeyen Çamoğlu, tahliyesini ve beraatini istedi.
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde, MEBS Okulu'nda kursiyer teğmen olan Yasin Tuncer de üzerine atılı suçları kabul etmedi. Tuncer, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya pazartesi günü devam edilmek üzere ara verildi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Mart (2017) 'Ankara 475 sanık (ilk 486) Darbe/Akıncı Hava Üssü' davası
(18 Mayıs 2019, 13:01)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: