Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi gecesi Kara Havacılık Komutanlığındaki olaylara ilişkin 152 sanıklı davada, esas hakkındaki savunmaların alınmasına devam edildi.
27.10.2018 14:34 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi gecesi Kara Havacılık Komutanlığındaki olaylara ilişkin 152 sanıklı davada, esas hakkındaki savunmaların alınmasına devam edildi.
22.10.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada esasa ilişkin savunma yapan eski kursiyer teğmen Muhterem Yaman, darbe girişimi günü bölük komutanı eski yüzbaşı Emre Erkan'ın akşam saatlerinde tabur komutanı Yasin Candemir'in kursiyerlerle toplantı yapacağını söylemesi üzerine saat 21.30'da birliğine gittiğini söyledi.
Okul gazinosunda toplandıklarında Candemir'in gelip Genelkurmay Başkanlığına terör saldırısı olduğunu, çatışmalar yaşandığını söylediğini anlatan Yaman, Candemir'in Kara Havacılık Komutanlığına da saldırı olabileceği için güvenlik önlemi almaları gerektiğini bildirdiğini öne sürdü.
Yaman, tabur komutanı Candemir'in emriyle depoya inip silah aldıklarını, daha sonra emir üzerine nizamiye bölgesine gidip sabaha kadar nöbet tuttuğunu belirtti.
Saat 06.00 sularında helikopter pistinin çevresinde beklediği sırada çatışma çıktığını dile getiren Yaman, şöyle devam etti:
"Birliğimize saldırı olduğu söylendi. Okul komutanımız Ünsal Coşkun'un emriyle pistte bulunan bir helikopterle 13 kişi Akıncı Üssü'ne götürüldük. Oraya gittiğimizde burada birçok birlikten gelen askerlerin bulunduğunu gördüm. Burada isimlikleri sökülmüş albay rütbesinde bir grubun aralarında konuşmalarına şahit oldum.
Albaylardan birinin çevresinde toplananlara 'Kim gelirse gelsin, MİT gelsin, polis gelsin, jandarma gelsin, ölene kadar çatışacağız.' dediğini duydum. Yanımdaki arkadaşlarla 'Biz polise mi sıkacağız? Böyle şerefsizlik olmaz.' diyerek buradan kaçmayı düşündüm ve yanımda bulunan Ömer Faruk Türkmen ile bulunduğumuz yeri terk ettik."
FETÖ üyesi olmadığını savunan Yaman, beraat talebinde bulundu.
Sanık eski kursiyer teğmen Mustafa Özkardeşler de bölük komutanı eski yüzbaşı Emre Erkan'ın kendilerine saat 21.45'te tabur komutanı eski yarbay Yasin Candemir'in kursiyerlere konuşma yapacağını söylediğini belirtti.
Candemir'in, katıldığı toplantıda terör saldırısı olabileceğini söylediğini ve teğmenlere emniyet amaçlı nöbet görevi verdiğini anlatan Özkardeşler, kışla emniyetini takviye için sabaha kadar eski nizamiye bölgesinde nöbet tuttuğunu dile getirdi.
Tabur komutanının değerlendirme toplantısını garip karşılamadığını, daha önce de kursiyer teğmenlere konuşma yaptığını öne süren Özkardeşler, sabaha kadar kimseye ateş açmadan görev bölgesinde beklediğini, sonra da kışlayı terk ettiğini savundu.
Eski astsubay Mustafa Ormantepe de olay tarihinde Malatya 2. Kara Havacılık Alayı'nda teknisyen astsubay olarak görev yaptığını, emir üzerine darbe girişiminden bir gün önce Ankara Kara Havacılık Komutanlığına gittiğini söyledi.
Komutanların emirleri dışında herhangi bir yasa dışı emir almadığını savunan Ormantepe, tahliyesini ve beraatini istedi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde esasa ilişkin savunma yapan eski yüzbaşı Mehmet Sümer, olay tarihinde Harita Hava Grup Komutanlığı'nda görev yaptığını, darbe girişiminin yaşandığı gün Kara Kuvvetleri Komutanının uçuş yapacağının söylenmesi üzerine Kara Havacılık Komutanlığı'na gittiğini iddia etti.
Kara Havacılık Komutanlığına gidince komutanın ziyaretinin ayrıntılarını öğrenmek için nöbetçi amiriyle görüştüğünü ileri süren Sümer, ilerleyen saatlerde nöbetçi amirin Genelkurmay Başkanlığı'na saldırı olduğunu söylemesi üzerine birliği terk edemediğini savundu.
Sümer, savunmasına şöyle devam etti:
"Kışla nöbetçi amirinin emriyle itfaiyenin başına gönderildim. İtfaiye takımını topladım. Terör faaliyetleri sebebiyle bilgi sızmaması için personelin telefonlarını topladım. Nizamiye bölgesine itfaiye aracı gönderdim. Daha sonra kışlanın güvenliğini sağlamak üzere eski nizamiye bölgesine gittim. Orada dört kursiyer teğmen vardı. Eski nizamiyede araç konuşlandırdığım doğrudur ancak giriş çıkışı önlemek için değil terör tehdidine karşı emniyet içindir."
Eski nizamiye ve itfaiye bölgesinde yaptığı faaliyetlerin darbecilere yardım etme anlamına gelmeyeceğini öne süren Sümer, "Ben terör tehdidine karşı verilen emirleri uyguladım. İki yıldır tutukluyum, tahliyemi istiyorum." diye konuştu.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
23.10.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsündeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müdahiller ve tarafların avukatları katıldı.
Duruşmada, olay tarihinde Malatya 2. Kara Havacılık Komutanlığında başçavuş rütbesiyle başteknisyen olan ve darbe faaliyetleri için bir grup pilot ve teknisyenle Malatya'dan Ankara'ya 3 helikopteri getirmekle suçlanan sanık Ömer Sezen savunma yaptı.
Suçlamaları reddeden Sezen, olay günü öğle saatlerinde helikopterin Ankara 1. Kara Hava Alayına götürülmesi emri verildiğini belirtti.
Ankara'da Temelli'ye inmelerinden sonra sanıklardan eski başçavuşlar Mustafa Ormantepe ve Volkan Türkkorkmaz'ın helikoptere mühimmat yüklediklerini gördüğünü bildiren Sezen, neden bunu yaptıklarını sorduğunda Genelkurmaya terör saldırısından bahsettiklerini söyledi.
Mühimmat yükleme işlemine yardımcı olduğunu aktaran Sezen, "Genelkurmaya saldırı varsa doğru olan mühimmat yüklenmesine engel olmak mı, olmamak mı?" dedi.
Temelli'de bulunduğu sürede darbe girişiminden haberdar olmadığını, bunu ilk defa ilerleyen saatlerde yaptığı telefon görüşmesinde öğrendiğini ileri süren Sezen, o gün yasal bir emri yerine getirmek için tesadüfen seçildiğini savunarak tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Polis araçlarının vurulması emri
Olay tarihinde astsubay rütbesiyle silah teknisyeni olarak Malatya 2. Kara Havacılık Komutanlığında görevli sanık Mutlu Açıkgöz de öğle saatlerinde 2 Atak helikopterinin Ankara'ya götürüleceğinin, modernize edilen bir helikopterin ise Malatya'ya getirileceğinin söylendiğini anlattı.
Bu göreve kendisinin gitmesinin istendiğini ifade eden Açıkgöz, helikopterlerle Ankara'da önce Temelli'ye, burada bir süre kaldıktan sonra Güvercinlik'e indiklerini aktardı.
Güvercinlik'e giderken telsizden bazı helikopterlere polis araçlarının vurulması emri verildiğini duyduğunu, ancak darbe girişimi olduğunu düşünmediğini belirten Açıkgöz, Güvercinlik'e indikten sonra helikoptere mühimmat yüklenmeye başlandığını bildirdi.
Volkan Türkkorkmaz'ın, "Silah yüklemesini biliyor musun?" diye sorduğunu, telsiz konuşmaları aklına gelerek "Bilmiyorum" dediğini anlatan Açıkgöz, "Mühimmata elimi bile vurmadım. Silah sistemini kurdular. Arkasından pilotlar geldi, hemen bindiler." diye konuştu.
Sonrasında üssün misafirhanesinde beklediklerini bildiren Açıkgöz, hakkındaki suçlamaları reddetti ve beraatini istedi.
"Darbe girişimi olduğunu sabah 07.00'de öğrendik"
Sanık Mahmut Şakrak da olay gecesi Kara Havacılık Komutanlığı karargah binası emniyet nöbetçi astsubayı olduğunu, saat 21.55'te sanıklardan Özcan Karacan'ın, sonrasında gelen bazı teğmenlerin ve eski albay Murat Ağır'ın terör saldırısından bahsettiklerini ifade etti.
Ağır'ın, "Terör saldırısı ihtimali var, emirlerime uyun, uymazsanız vur emri var." diyerek kendisini ve Abdurrahman Cerit'i tehdit ettiğini, telefonlarını aldığını, televizyonu kapattığını anlatan Şakrak, şunları söyledi:
"Sabah saatlerinde karargahın saldırıya uğradığının söylenmesi üzerine karargahı koruma amacıyla silahla bahçeye çıktım. Darbe girişimi olduğunu 16 Temmuz sabahı saat 07.00 sıralarında öğrendik. Darbecilerin karargahtan ayrıldığı saat 05.55, ben 07.30'da ayrıldım. Yerime nöbetçi geldiği için eve gittim. Ayrıca sonra da savcılığa giderek devlete yardımcı olmak için bildiklerimi anlattım."
İçinde mühimmat bulunan sandıkları, amiri Karacan'ın emri üzerine, terör saldırısına karşı kullanılacağını düşünerek içeri taşıdığını söyleyen Şakrak, "FETÖ'cü veya darbeci değilim. Örgütün mağdurlarındanım." iddiasında bulundu.
Şakrak, Özcan Karacan'ın da aralarında bulunduğu bazı sanıklar ile FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'den şikayetçi olduğunu söyledi.
Emre Gürel'in savunması
Tutuklu sanıklardan Emre Gürel de olay tarihinde kıdemli çavuş rütbesiyle helikopter bakım teknisyeni olduğunu belirterek, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Olay günü acil uçuş olduğunun söylendiğini, verilen emir üzerine Skorsky helikoptere bindiğini ifade eden Gürel, "Kalkışma olduğunu bilerek binmedim. Helikopterle daha önce görmediğim Akıncı Kışlasına gittik. Albay Uğur Kapan'ın 'Herkes buraya toplansın.' diye bağırdığını duydum. Ergün Yakut ise 'Sen git, helikopterlere bak.' diyerek beni gönderdi. Orada konuştular, ama ne konuştuklarını duymadım." dedi.
Üste şarja taktığı telefonuna el konulduğunu aktaran Gürel, bu sebeple darbe girişiminden haberdar olmadığını savundu.
Ardından helikoptere bindiklerini, sonradan Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na gittiklerini, buradan aldıkları 7-8 silahlı ve kamuflajlı askeri TÜRKSAT'a bıraktıklarını anlatan Gürel, ardından helikopterle üsse döndüklerini belirtti.
Yolda pilotların konuşmalarından bir şeylerin ters gittiğini anladığını dile getiren Gürel, bu yüzden üsse inmelerinden sonra bir Skorsky helikopterin aküsünü boşalttığını kaydetti.
Sonradan pilotların tekrar bindikleri helikopteri çalıştıramadıklarını anlatan Gürel, pilotların, "Sen mi yaptın?" diyerek üzerine yürüdüklerini, başka bir helikoptere kendisini zorla bindirdiklerini savundu.
Havalanan helikoptere 5-10 dakika sonra ateş edildiğini söyleyen Gürel, "Bu sırada pilotların biri 'Asker mi sıktı, polis mi sıktı.' dedi. Şoka girdim. Bunun üzerine 'Komutanım, helikopterden ses geliyor, düşecek.' dedim, helikopteri döndürdüm" diye konuştu.
Gürel, Akıncı Üssü'nde sabah saatlerinde tellerden atlayarak çiftçilerin yanına gittiğini ve babasına telefon açtığını ifade ederek, babasından polislerle birlikte bulunduğu yere gelmesini istediğini bildirdi.
Darbe girişiminde yer almadığını söyleyen Gürel, beraatini istedi.
Tutuksuz sanıklar Murat Özel ve Fırat Darende de beraatlerini talep etti.
Duruşma yarına ertelendi.
24.10.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsündeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müdahiller ve tarafların avukatları katıldı.
Duruşmada, sanıkların esas hakkındaki savunmaları alındı.
Darbe girişimi sırasında, Kara Havacılık Komutanlığında üsteğmen rütbesiyle kara pilot olarak görev yapan tutuklu sanık Ömer Derelioğlu olay gecesi nöbetçi olduğunu anımsatarak, görevini yaparken sanıklardan tabur bakım komutanı yarbay Murat Bolat'ın, Genelkurmay'a yönelik terör saldırısından bahsettiğini, birliğe yönelik terör saldırısı da olabileceğini, bu sebeple helikopterlerin tahliye edileceğini söylediğini aktardı.
Bolat'ın önce helikopter kullanmak için kendisine hazırlanıp gelmesini emrettiğini, döndüğünde ise helikopterlerin pistten havalanmış olduklarını gördüğünü ifade eden Derelioğlu, Bolat'ın, kendisine "Yeteri kadar eleman geldi. Sana gerek kalmadı" dediğini ve odasında beklemesini istediğini kaydetti.
Odasına gidince Bolat'ın telefonda kendisine bakım taburundaki personeli mesaiye çağırmasını emrettiğini söyleyen Derelioğlu, terör saldırısının değil, darbe girişiminin söz konusu olduğunu, bu emir üzerine, saat 00.15'te aradığı bir kişiden öğrendiğini ifade etti.
Derelioğlu, bunun üzerine kışladan çıkmak istediğini, ancak her yerin tutulmuş olması nedeniyle bunu yapamadığını savundu.
Kışladan sabah saatlerinde çıkabildiğini anlatan Derelioğlu, savunmasında şunları söyledi:
"Darbe faaliyetim yoktur. Askeri mevzuata aykırı ve hizmet dışı hiçbir emri yerine getirmedim. Terör eylemi değil, darbe girişimi olduğunu saat 00.15'te anladıktan sonra amirim Murat Bolat'ın verdiği uçuş emrini yerine getirmediğim gibi, ferdi kararımla personelimi de kışladan uzaklaştırdım. Darbe girişimini öğrendiğim andan itibaren kışla dışındaki darbe karşıtı subaylarla temas kurdum. Jandarmadaki görevli arkadaşımla temas kurarak hem kendi hakkımda hem de kışladaki durum hakkında bilgi verdim."
Derelioğlu, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
- Kursiyer teğmen sanıklar
Olay tarihinde Kara Havacılık Komutanlığında kursiyer teğmen olan tutuklu sanık Ömer Faruk Türkmen de suçlamaların gerçeği yansıtmadığını ileri sürdü.
Silahlı örgüt üyesi olmadığını, darbe girişimi gecesi sıralı amirleri dışında emir almadığını iddia eden Türkmen, "Birliğe darbe kastıyla gitmedim. Olaylar iradem dahilinde gerçekleşmedi. Darbenin başarıya ulaşması için hiçbir girişimim olmadı. Yasal olmayan hiçbir emir almadım ve uygulamadım. Suçsuz olduğum ortadadır. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum." diye konuştu.
Eski kursiyer teğmen tutuklu sanık Osman Teke de terör saldırısına karşı, bölük komutanı Yasin Candemir'den aldığı emir üzerine nöbet tuttuğunu, hiçbir olaya karışmadığını, kimseye ateş etmediğini ifade etti.
Darbe girişimi olduğunu gece saat 01.30 gibi televizyondaki açıklamalardan öğrendiğini bildiren Teke, Akıncı Üssüne gitmelerinin ardından diğer kursiyerlerle bir araya gelerek, "bir karışıklığın içine sürüklendiklerini" konuştuklarını, bu sebeple tüfeklerini atarak, birlikten kaçtıklarını kaydetti.
Telefonla görüştüğü babasının geldiğini ve birlikte evlerine gittiklerini söyleyen Teke, suçsuz olduğunu savundu ve beraatini istedi.
Tutuksuz sanıklar Taner Bektaş ve Ziya Kopar da suçsuz olduklarını belirtip, beraat talebinde bulundu.
Davaya yarın devam edilecek.
Cumhuriyet Savcısı Bülent Karakuş, 23 Mayıs 2018'de açıkladığı esas hakkındaki görüşünde, bugün savunmalarını yapan sanıklardan Derelioğlu, Türkmen ve Teke'nin "anayasal düzeni ihlale teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını talep ederken, Bektaş ve Kopar'ın ise beraatini istemişti.
25.10.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müdahiller ve tarafların avukatları katıldı.
Sanık eski üsteğmen Serdar Ercan, ağabeyi ve davanın sanıklarından eski binbaşı Ali Ercan'ın, "Birlikte FETÖ sohbetlerine katıldıkları" yönündeki beyanının doğruyu yansıtmadığını belirterek savunmasına başladı.
Ağabeyinin baskı altında söz konusu ifadeleri verdiğini iddia eden Ercan, "Ağabeyimin baskı altında verdiği ifadeler sebebiyle FETÖ'cülükle suçlanıyorum. Ben ne FETÖ ne de başka bir terör örgütünün üyesi değilim." diye konuştu.
Olay günü mesaiye çağrılması üzerine kışlaya gittiğini, suçlamaların aksine amirlerinden kanunsuz bir emir almadığını ve darbe girişiminde bulunmadığını savunan Ercan, suçsuz olduğunu beyan etti.
Sanık Ercan, "Suçlamaların hepsi asılsızdır. Darbe niyeti ve kastıyla kışlaya gelmediğim gibi darbeyi destekler bir faaliyetim de olmamıştır. O gece mesaiye çağrılmasam şu an burada olmayacaktım." ifadelerini kullandı.
Eski pilot üsteğmen Ercan, mahkeme heyetinden tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Sanıklardan eski astsubay Serkan Navruz savunmasında suçsuz olduğunu ileri sürerek beraatini istedi.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
26.10.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müdahiller ve tarafların avukatları katıldı.
Sanık eski yüzbaşı Memduh Karagöl, darbe girişiminden önce Malatya'daki 2. Kara Havacılık Alay Komutanlığında görev yaptığını, olay günü 2 helikopterin Ankara'ya teslimi için Malatya'dan hareket ettiklerini beyan etti.
Ankara'ya 16 Temmuz 2016 Cumartesi günü gelmek istediğini halen görevde olan amirine ilettiğini aktaran Karagöl, bunun Kara Havacılık'ta görevli kişilere sorulduğunda helikopterlerin 15 Temmuz'da Ankara'da olması gerektiği söylenerek kabul edilmediğini dile getirdi.
Malatya'dan kalkıştan sonra Kayseri'de mola verdiklerini, burada kendilerine uçuş yasağı konusunda bilgi verilmediğini ileri süren sanık Karagöl, Ankara'ya geldikten sonra yaşanan olayların içinde kaldıklarını söyledi.
Darbe girişiminden önceden haberdar olmadığını iddia eden Karagöl, kanunsuz bir işe karışmamak için kışladan çıkmak istese de sabah saatlerinde ancak çıkabildiğini, konuyla ilgili Malatya'daki komutanlarına bilgi verdiğini beyan etti.
FETÖ'cü ve darbeci olmadığını savunan Karagöl, mahkeme heyetinden tahliyesini ve beraatini istedi.
"Halisdemir şehit olmak için Zekai Aksakallı'dan emir almıştır"
Savunma yapan eski astsubay Engin Sarıtaş, darbe girişiminden önce helikopter teknisyeni olarak Kara Havacılık Komutanlığında görev yaptığını dile getirdi.
Sözde yurtta sulh konseyi üyelerinden olan Özcan Karacan'ın, 15 Temmuz'da mesaide kalmaları yönünde emir verdiğini beyan eden Sarıtaş, tabur komutanı olan Murat Bolat'ın bu durumdan haberinin bulunduğunu belirtti.
Komutanlarının eylemleri nedeniyle sanık olarak yargılandığını öne süren Sarıtaş, "Ömer Halisdemir şehit olmak için Zekai Aksakallı'dan emir almıştır. Benim şansızlığım ise amirimin Murat Bolat olmasıdır." diye konuştu.
Eski tabur komutanı Bolat'ın olay gecesi çeşitli emirler verdiğini ve mahkemede bu emirlerinin bazılarını inkar ettiğini açıklayan Sarıtaş, suçsuz olduğunu ve FETÖ mensubu olmadığını savundu.
Sanık Sarıtaş, beraat talebinde bulundu.
Sanık eski astsubay Süleyman Nazif Türkoğlu da savunmasında suçsuz olduğunu beyan ederek beraatini istedi.
Davanın görülmesine gelecek hafta devam edilecek.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-12 Mayıs (2017) 'Ankara 152 sanık (ilk 155) Darbe/Kara Havacılık Kom.' davası
(27 Ekim 2018, 14:34)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: