Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, Etimesgut'taki Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 52 kişinin yargılandığı davaya tanık beyanlarıyla devam edildi.
27.10.2018 14:17 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, Etimesgut'taki Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 52 kişinin yargılandığı davaya tanık beyanlarıyla devam edildi.
22.10.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklarla taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Tümen Komutanı Tümgeneral Erdoğan Akyol'un şoförlüğünü yapan ve o dönem vatani görevini yerine getiren B.G, SEGBİS vasıtasıyla tanık olarak dinlendi.
Erdoğan Akyol'un şoförlüğünü kendisinden başka üst devresi Y.K'nin de yaptığını belirten B.G, o gün de Y.K'nin şoför olduğunu, kendisinin ise haberci konumunda bulunduğunu söyledi.
Akyol, bir düğüne gideceği için konuttan eşini de alıp düğün yerine ulaştıklarını anlatan B.G, Y.K. ile dışarıda oturdukları sırada F16'ların uçtuğunu gördüklerini ve ne olduğunu anlayamadıklarını bildirdi.
"Sen kimsin?"
B.G, komutanın dışarı çıktığını ve "Hadi karargaha gidiyoruz." dediğini belirterek, giderken komutanının telefonunun çaldığını, konuşması sırasında Ahmet Bican Kırker isminin de geçtiğini dile getirdi. B.G, Akyol'un, "Sen kimsin de benim makamıma gelip oturuyorsun." dediğini duyduğunu da ifade ederek, hızla karargaha gittiklerini kaydetti.
Akyol'un, şoför Y.K'den eşini konuta götürmesini istediğini, bu sırada kendisinin de komutanından önce merdivenlerden çıktığını anlatan B.G, şöyle konuştu:
"Karşımda bir tuğgeneral duruyordu. Yanında bir albay vardı. Elleri arkasında sarılıydı. 'Komutanın nerede' dedi. 'Geliyor' dedim. Komutanım da merdivenlerden çıktı. Odaya girdiler. Ben de başçavuşun odasına girdim. Bir süre sonra bağrışma seslerini duydum. Kapı açılınca komutanımız çıktı dışarı. Kırker'e 'Bican yanlış yapıyorsun' dedi. Ben de komutandan önce aşağı inip aracı hazırlayacaktım. Tuğgeneral 'Sen dur, biz götüreceğiz komutanı' dedi. 'Emredersiniz' dedim. Bizim komutanı Kırker, yanında bir albay ile indiriyordu."
Kendisinin de aşağı indiğini ve Akyol'un beyaz bir otomobile bindirilip götürüldüğünü belirten B.G, komutanın telefonu yukarıda olduğu için onu almak üzere çıktığını söyledi. B.G, "Birden karşımda 10 silahlı teğmen gördüm. 'Sen kimsin?' dediler, 'Ben komutanın habercisiyim' dedim. 'Senin artık burada işin yok' dedi birisi." diye konuştu.
Yanlarındaki bir başçavuşun, "Bırak çocuk geçsin." demesi üzerine teğmenlerin izin verdiğini ve haberci odasına geçtiğini dile getiren B.G, ancak komutanın odasına girmesine izin verilmediğini kaydetti. B.G, bir teğmenin de "Biz izin vermeden bir daha bu odaya girmeyeceksin." dediğini de anlattı.
"Zamanla öğrenirsin"
Teğmenlerin televizyonu açtığını, o sırada vatandaşları ve "darbe" yazısını gördüğünü anlatan B.G, "Komutanım darbe ne demek?" diye sorduğunu, bu sırada başçavuşun, "Sen karışma, zamanla öğrenirsin" ifadesini kullandığını kaydetti.
B.G, başçavuşun çay yapmasını söylediğini, bunun üzerine çay demleyip dağıttığını ifade ederek, "Teğmenlerden biri geldi. 'Halka bak, herkes ayaklanmış, sanki bir şey oluyor, bunların hepsini vuracaksın' dedi." diye konuştu.
Bir ara sigara içmek için izin istediğini ve aşağı indiğini belirten B.G, daha sonra yukarı çıkmadığını bildirdi.
B.G, darbeci tuğgeneral Ahmet Bican Kırker'in daha sonra tümen içinde gezdiğini de ifade ederek, daha sonra binaya girerken de kapıdakilere "Yukarı kimse çıkmasın" diye emir verdiğini vurguladı.
Gece kapıya çektiği araca bindiğini ve bir süre uyuduğunu anlatan B.G, kalktığında karargahın etrafını tankların sardığını gördüğünü, bir süre sonra da içeridekilerin teslim olduğunu dile getirdi.
Beyanının ardından tutuklu ve tutuksuz sanıklar gösterilen B.G, o gece gördüğü bazı kişileri teşhis etti.
Birliğe üsteğmen çağırmış
Tanık Uzman Çavuş M.T, 15 Temmuz akşamı evindeyken 23.20 gibi üsteğmen Fatih Mehmet Kılıç'ın telefonla arayıp nedenini belirtmeden birliğe çağırdığını belirterek, kısa bir süre sonra 23.30 gibi erler nizamiyesinden kışlaya giriş yaptığını ifade etti.
Garaj bölgesine gittiklerini, burada eski bölük komutanı üsteğmen Koray Korkmaz'ın hemen tanka binmelerini istediğini ifade eden M.T, kendilerine de Jandarma Genel Komutanlığı'na saldırı olduğunun, hemen gitmeleri gerektiğinin belirtildiğini kaydetti.
M.T, sivil kıyafetli olduğunu, alelacele tulumunu giydiğini dile getirerek, "Tankıma bindim. Şoför olarak İbrahim Akça ve ben vardım ve iki teğmen vardı." dedi.
Eğitim topu yüklemişler
Emir doğrultusunda cephaneliğe gittiklerini, burada eğitimlerde kullanılan, gerçek mühimmattan farklı olan 5 tank topu yerleştirildiğini bildiren M.T, uçaksavar mühimmatı yükleneceğinin de söylenmesi üzerine başka bir depoya geçtiklerini anlattı.
M.T, mühimmat yüklenmesini beklerken başka bir tanktan üsteğmen Koray Korkmaz ve astsubay Mehmet Ayaz'ın geldiğini, Korkmaz'ın "Tanktan ineceksiniz. Diğer tank arızalı." dediğini, bunun üzerine tankından indiğini söyledi.
Mahkeme Başkanının sorusu üzerine Fatih Mehmet Kılıç'ın söylemesi üzerine, amiri olmadığı halde Koray Korkmaz'ın emirlerine uyduğunu bildiren M.T, arızalı tankın yanına geçtiğini ve orada beklemeye başladığını dile getirdi.
Bu sırada iki tankın oradan ayrıldığını belirten M.T, yaklaşık 5 dakika sonra bölük komutan vekili Levent Doğan'ın geldiğini, "Ortada başka şeyler dönüyor. Kimse bir yere kımıldamasın. Gidebilirseniz de garajlara dönmeye çalışın." dediğini aktardı.
M.T, giden iki tankı durdurmak için Levent Doğan'ın da tankla nizamiyeye gittiğini ifade ederek, ancak onlara yetişemediğini sonradan öğrendiğini bildirdi. M.T, kendilerinin ise dışarıya çıkarılmadan bekletildiklerini dile getirdi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde dinlenen tanıklardan o dönem yarbay rütbesiyle görev yapan S.S, tümende gazino müdürü olduğunu söyledi.
Evindeyken 23.00 civarı gazino müdürlüğü nöbetçi amiri Tank Üsteğmen İrfan Şirin'in arayıp, "Komutanım, buraya gelmen gerekiyor." demesi üzerine birliğe gittiğini belirten S.S, kısa süre sonra 2 No'lu nizamiyeden giriş yaptığını kaydetti. Sivil kıyafetli olduğunu ve gazino müdürlüğünde üstünü değiştirip ne olduğunu anlamak için karargaha gittiğini ifade eden S.S, tümen komutanının emir astsubayının bulunduğu odada tanımadığı birinin oturması üzerine diyalog kurmadan döndüğünü dile getirdi. Önce gazino müdürlüğüne gittiğini, ardından da çağlayan nizamiyesindeki misafirhaneye geçtiğini anlatan S.S, televizyondan yaşananları takip ettiklerini, ilerleyen saatlerde de olayların kontrol altına alındığını öğrendiklerini söyledi.
Birliğine gitmemiş, Cumhurbaşkanı'nın çağrısıyla sokağa çıkmış
Uzman Çavuş O.T. de 15 Temmuz'da teknik kurul başkanlığında görev yaptığını dile getirerek, akşam saatlerinde ağabeyinin aramasıyla İstanbul'da köprünün kapatıldığını televizyondan öğrendiğini kaydetti. Bu sırada WhatsApp grubuna mesaiye çağrıldıklarına dair mesaj geldiğini ancak darbe girişimi yaşandığını değerlendirerek gitmediğini belirten O.T, ilerleyen saatlerde Cumhurbaşkanı'nın da çağrısıyla sokağa çıktığını anlattı. O.T, 01.00 civarında arayan amiri Serdar Mercan'ın orada bir sıkıntı olmadığı yönündeki beyanları ve çağırması sonrası 01.30 gibi teknik kurul binasına gittiğini dile getirdi. Burada bir faaliyet olmadığını ve gittikten yarım saat kadar sonra Teknik Kurul Başkanı Albay Türker Bilgetürk'ün emriyle kursiyer teğmenleri ve varsa silahlarını toplama görevi aldığını anlatan O.T, daha sonra da kurula getirilen Subay Temel Bölük Komutanı Binbaşı Özkan Gürkol'un başında beklediğini belirtti.
O.T, mahkeme başkanının Gürkol ile bir diyaloğu olup olmadığı yönündeki sorusu üzerine, şüphelinin zaman zaman kendi kendine konuştuğunu, bir seferinde ise "Sen benim başımda böyle duruyorsun ya, biraz sonra roller değişebilir." dediğini ancak ona herhangi bir cevap vermediğini söyledi.
Tanık eski er H.Ç'nin de beyanda bulunduğu duruşmaya yarına kadar ara verildi.
23.10.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklarla taraf avukatları hazır bulundu.
Darbe girişiminin yaşandığı tarihte vatani görevini yerine getiren tanık eski er İ.Y, bağlı olduğu Eğitim Destek Bölük Karargahı'nda saat 23.00 sonrası bağrışma sesleri duyduğunu söyledi. İ.Y, alt katlara indiğinde, okulda kurs gören yaklaşık 10 asteğmenin Uzman Çavuş Hüseyin Mendi'den mermi istediklerini ancak aralarında arbede yaşandığını bildirdi.
Mendi'nin, emri görmeden mühimmat vermeyeceğini söylemesi üzerine, asteğmen öğrencilerinin komutanlarını darbettiğini bildiren İ.Y, mühimmatların bulunduğu yerin kilidinin kırılmaya çalışıldığını da gördüğünü kaydetti.
İ.Y, bir ara Mendi'nin tabancasının da alındığını, silah doğrultularak mühimmat istendiğini, sonrasında silahın şarjörünün de çıkarılarak atıldığını gördüğünü dile getirdi.
İ.Y, G3 silahı şarjörlerinin alındığını, mühimmat kasalarının boşaltıldığını ve kilidin de kırık olduğunu sonradan gördüğünü anlattı.
- Binbaşıyı öldürmeyi düşünmüşler
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde vatani görevini yapan eski er M.A. ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) vasıtasıyla beyanda bulundu.
M.A, cephanelik nizamiyesinde 23.00'te nöbete başladığını ve kısa süre sonra nizamiyeye bir helikopterin ve tankların gelmeye başladığını anlattı.
Binbaşı Özkan Gürkol'un nizamiyeye geldiğini belirten M.A, onun ayrıca kontrolü alma ve tanklara mühimmat yükleme konusunda cephanelikte görevli başçavuş Hüseyin Yağmur'la tartıştığını söyledi.
M.A, Gürkol'un tanklardaki astsubayların çıkmasını ve yerine kursiyer teğmenlerin girmesi talimatı verdiğini, bu arada tanka çıkmaya çalışan bir yüzbaşıya ve tanka da ateş ettiğini hatırladığını belirtti.
İlerleyen saatlerde başçavuş Hüseyin Yağmur'un kontrolü ele geçirerek, tanklardaki mühimmatları çıkardığını ve tankların ayrılmasını sağladığını bildiren M.A, diğer erlerle Gürkol'un tehlikeli olduğu konusunda konuştuklarını dile getirdi.
Mahkeme Başkanının daha önce verdiği ifadesini okuduğu M.A, Gürkol'u etkisiz hale getirmeyi düşündüklerini ancak silahları alındığı için bunu gerçekleştiremediklerini bildirdi. M.A, "Amacımız onu öldürmekti çünkü çok şüpheli hareketleri vardı. Silahımız olmadığı için taşla etkisiz hale getirmeyi de düşündük. Etrafında onu koruyan silahlı teğmenler yüzünden yaklaşamadık." dedi.
M.A, daha sonra oradan ayrıldığı için yaşananları bilmediğini söyledi.
Duruşmaya tanık beyanlarının ardından öğle arası verildi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde dinlenen Astsubay T.M.E, 15 Temmuz'da mesai sonrası evindeyken Astsubay Vural Ballı'nın arayıp amiri binbaşı İsmail Suvay'ın emri üzerine birliğe çağırdığını söyledi.
T.M.E, 22.00 civarı kışlaya giriş yaptığını ve anormal bir durum olmadığını belirterek, görev yaptığı Lojistik Destek Komutanlığı Kışla Hizmet Bölüğüne geçtiğini kaydetti.
Orada bulunan diğer personelin ve kendisinin kalkışmadan haberdar olduğunu, İsmail Suvay'ın herkesin silah almasını emretmesi sonrası kuşkulandıklarını belirten T.M.E, ancak Suvay'ın "Nizamiyedeki tankları ve ZPT'leri durdurmak üzere gidiyoruz" diye de açıklama yaptığını kaydetti.
T.M.E, Suvay'ın araçla kendisi ve diğer personelin de yaya olarak nizamiyeye doğru gittiğini dile getirerek, nizamiye bölgesinde gördüğü Astubay Hulusi Yıldız'a tankları çıkarıp çıkarmayacağını sorduğunu, onun da çıkarmayacağını söylediğini aktardı.
Oradaki tankların hareket etmemesi için bozulmasına yönelik emir doğrultusunda yardımcı olduğunu anlatan T.M.E, daha sonra da bölüğüne döndüğüne ifade etti.
Tanık beyanlarının ardından duruşmaya yarına kadar ara verildi.
24.10.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklarla taraf avukatları hazır bulundu.
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde vatani görevini asteğmen olarak yerine getiren A.Ü, SEGBİS vasıtasıyla beyanda bulunarak, saat 22.00 civarında birliğe sivil olarak gittiğini, ardından üniformasını giydiğini söyledi.
Sonra görevli olduğu Lojistik Destek Komutanlığının gazinosuna geçtiğini aktaran A.Ü, 23.00'ten sonra orada bulunan yaklaşık 10 kişi televizyondan gelişmeleri izlediği sırada bildirinin okunduğunu ifade etti.
A.Ü, tabur komutanı Binbaşı İsmail Suvay'ın geldiğini ve kendisiyle birlikte olanların, tankların dışarı çıkmasını engellemek için nizamiyeye inmesini istediğini belirterek, ardından nizamiyeye gittiğini, kalanların da G3 piyade tüfeği ve hücum yeleği aldığını anlattı.
Beraberindeki 2 kişiyle nizamiyeye doğru ilerlerken yolda karşılarına çıkan tuğgeneral rütbeli bir kişinin geri dönmelerini emrettiğini dile getiren A.Ü, o kişi uzaklaştıktan sonra nizamiye bölgesine geçtiklerini kaydetti.
Tank mürettebatı dışarı çıkmak istememiş
A.Ü, nizamiyede tankların olduğu yerde bir tuğgeneralin "Dışarı çıkacaksınız" sözlerini duyduğunu, buna karşılık tanklardan birinden çıkan askerin "Komutanım, dışarı çıkarken halka zarar veremeyiz." dediğini vurguladı. A.Ü, tank mürettebatının dışarı çıkmak istemediğini anlattı.
Bir süre sonra kargaşa olduğunu ve sonrasında da tankların bozulduğunu öğrendiğini belirten A.Ü, 03.30-04.00 civarında da Barış Dedebağ'ın kışlaya geldiğini aktardı.
A.Ü, sabaha kadar nizamiyede beklediğini belirtti.
Tümeni ele geçirmeye gelen albayların FETÖ bağlantısını anlattı
Duruşmada dinlenen emekli albay İ.A. da tümeni ele geçirmeye gelip kendini kurmay başkanı olarak tanıtan albay Faruk Yaman ve albay İsa Sancaklı'nın FETÖ ile irtibatları olduğunu söyledi.
SEGBİS vasıtasıyla dinlenen İ.A, etkin pişmanlıktan yararlandığını belirtti.
Geçirdiği başka bir soruşturmada albay Faruk Yaman ve İsa Sancaklı ile ilgili ifadeleri olduğu belirtilen İ.A, önceki ifadesini kabul etti.
İ.A, İsa Sancaklı'yı askeri liseden ve Kara Harp Okulundan, Faruk Yaman'ı da yine Kara Harp Okulundan tanıdığını, ikisinin de devre arkadaşı olduğunu söyledi.
Faruk Yaman ve başka bazı kişilerle çarşamba ve hafta sonunda örgüte ait bir evde bir araya geldiklerini anlatan İ.A, Mahkeme Başkanı'nın sorusu üzerine orada dini sohbetler yaptıklarını, namaz kılıp, Fetullah Gülen'e ait kasetler dinleyip kitap okuduklarını bildirdi.
Mahkeme Başkanı'nın gizlilik konusunda bir tedbir alınıp alınmadığını sorması üzerine ise İ.A, bu konuda bir tedbir olmadığını dile getirdi.
İ.A, İsa Sancaklı'nın da başka örgüt evinde kaldığını kaydetti.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde darbe girişiminin yaşandığı dönemde vatani görevini yapan, Kurs Taburu Komutanı yarbay Fatih Çubukçu'nun şoförü eski er Y.K. SEGBİS vasıtasıyla beyanda bulundu.
Fatih Çubukçu'nun darbe girişiminden 10 gün önce davranışlarının değiştiğini bildiren Y.K, birliğe yeni gelen Semih isimli bir binbaşıyla farklı yerlerde görüşmeler yaptığını, bunu yaparken de telefonunu araçta bıraktığını söyledi.
15 Temmuz'da 21.00 civarı koğuşta yatarken tabur komutanı çağırdığı için alelacele kaldırıldığını ve botlarını giyemeden, terliklerle araç başına gittiğini anlatan Y.K, Çubukçu'yu almak için lojmanlara gidecekken nöbetçi üsteğmen İbrahim Zengin'in Subay Temel Bölüğünde olduğunu belirtmesi üzerine oraya geçtiğini kaydetti.
Y.K, Çubukçu'nun duruşmanın da sanıkları arasında bulunan Özkan Gürkol'un özel aracıyla geldiğini öğrendiğini ifade ederek, tabur binasına gittiğinde kapıda bulunan dört teğmenin kendisini durdurduğunu söyledi. Birinin de kendisine silah doğrulttuğunu belirten Y.K, içeri girmediğini ancak binbaşı Gürkol'un diğer teğmenlere yönelik konuşma yaptığını duyduğunu ifade etti.
Y.K, Fatih Çubukçu'nun üsteğmen İbrahim Zengin'i de araç komutanı olarak bindirerek bu dört teğmeni tank garajına gönderdiğini, onları bıraktıktan sonra yine tabur komutanının yanına döndüklerini bildirdi.
Daha sonra da land araca 8-9 teğmenin bindirildiğini ve cephaneliğe gittiğini belirten Y.K, orada bir kargaşa olduğunu, Öztürk Gür olarak hatırladığı üsteğmenin ve beraberindeki askerleri depoların kilitlerini kırmaya çalışırken gördüğünü söyledi.
İbrahim Zengin'in de ne olduğunu anlamaya çalıştığını, ancak Öztürk Gür'ün onu konuşturmadığını ifade eden Y.K, landın içinin bir anda mühimmatla doldurulduğunu ve Fatih Çubukçu'nun emriyle Gür'ün 200 metre atış alanına gitmelerini bildirdiğini dile getirdi.
Y.K, İbrahim Zengin'in de Fatih Çubukçu'yu aradığını ve ardından atış alanına gittiklerini belirterek, bu sırada ışıklarını inmek üzereyken açan bir helikopterin geldiğini kaydetti.
Mühimmatı binbaşı ve üsteğmen taşımış
Helikopter indikten sonra mühimmatın helikoptere yüklenmesinin emredildiğini ancak beli ağrıdığı için buna yapamayacağını söylediğini anlatan Y.K, bunun üzerine araçtaki İbrahim Zengin ile helikopter pilotu binbaşının mühimmatları taşıdığını vurguladı.
Y.K, helikopterle gelen binbaşının bir gün önce Fatih Çubukçu'nun yanına geldiğini ve onlara kahve götürdüğünü ifade ederek, helikopter indiğinde pilotu hemen tanıdığını da belirtti.
Mahkeme Başkanının, duruşmanın sanıklarından üsteğmen İbrahim Zengin'in o gece başka biriyle görüşüp görüşmediğini sorduğu Y.K, sadece tabur komutanı Çubukçu ile görüştüğünü, onun da helikopter pilotunun numarasını verdiğini dile getirdi. Y.K, İbrahim Zengin'in de dakikası kalmadığını dile getirerek, kendisinden telefonunu istediğini, bu telefondan pilotu aradığını ancak cevap verilmediğini söyledi.
Daha sonra Fatih Çubukçu ile iki nolu ana nizamiyeye gittiklerini, ardından gelen bir tuğgeneralin "daha çıkmadınız mı, hadi çıkın." şeklinde emir verdiğini anlatan Y.K, Çubukçu'nun da Koray üsteğmene "hadi çıkın" dediğini dile getirdi.
Y.K, tuğgeneralin Çubukçu'ya bağırarak emirler verdiğini, onun da "yapıyorum, ediyorum komutanım" şeklinde cevaplar verdiğini ifade etti.
Nizamiyedeyken bir astsubayın da yarbay Fatih Çubukçu'ya silah çektiğini gördüğünü dile getiren Y.K, bir süre sonra astsubayların uzaklaştığını da aktardı.
Y.K, sabah olduğunda da teğmenlerin ve rütbelilerin teslim olduğunu kaydetti.
Beyanının ardından sanıklar gösterilen Y.K, Fatih Çubukçu başta olmak üzere bazı rütbelileri ve teğmenleri de teşhis etti. Y.K, sanıklardan Enes Daşçı'yı da kendisine silah doğrultan teğmen olarak tanıdığını söyledi.
Duruşmaya, tanık beyanlarının ardından yarına kadar ara verildi.
25.10.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklarla taraf avukatları hazır bulundu.
Tanık Astsubay R.P, 15 Temmuz'da tümende istihbarat şubesinde görev yaptığını belirterek, hasta eşine refakat ettiği için izinli olan şube müdürü Muharrem Erdem'in, o gün vekaleten yerine bakan binbaşı Aziz Çiçek'le devir teslim işlemlerini yaptıklarını söyledi.
O gün normal mesaisinin ardından evine gittiğini dile getiren R.P, saat 19.00 civarında Çiçek'in, ardından da komutanının habercilerinin ve en sonunda Tümen Komutanı Tümgeneral Erdoğan Akyol'un aradığını, bir intikal ile ilgili emir bulunamadığı için sıkıntı olduğunu anlattı. R.P, bunun üzerine tümene gittiğini, emri bulup komutana arz ettiğini belirterek, sorun olmadığı anlaşılınca konunun kapandığını kaydetti.
Çiçek'in, ileri tarihli bir intikal emrini daha hazırladıktan sonra çıkmasını söylediğini dile getiren R.P, yaklaşık bir saat sonra, 20.10 gibi kışladan ayrıldığını ifade etti.
R.P, evdeyken saat 23.00 gibi kendisini arayan ve tümende mesai yapıldığını söyleyen Çiçek'in, çağırması üzerine tekrar kışlaya gittiğini söyledi.
Kışlaya 2 nolu nizamiyeden girip, şubesinin bulunduğu tümen karargahına çıktığını ve üstünü değiştirdiğini anlatan R.P, orada şube müdürü Muharrem Erdem'i gördüğünü ve odasında görüştüklerini dile getirdi.
R.P, o sırada dışarıda neler olup bittiğinden haberi bulunmadığını ifade ederek, Erdem'in "Yabancı personel gelmiş, kurmay başkanını görevden almışlar, tümen komutanı değişiyor." şeklinde bilgi verdiğini aktardı.
Daha sonra TRT'de okunan bildiriyi gördüklerini dile getiren R.P, Erdem'in nizamiyeden aranması sonrası Faaliyet İzleme Merkezi'ne (FİM) geçtiklerini belirtti. R.P, birlikten olmayan yabancı personeli FİM'e girip çıkarken gördüğünü de kaydetti.
Erdem'in nizamiyedekilerle cep telefonu ile görüştüğünü, "halka ateş etmeyin, dikkat edin, galeyana gelmeyin" gibi emirler verdiğini iddia eden R.P, o konuşurken astsubay arkadaşlarıyla görüşmek için FİM'den çıktığını bildirdi.
R.P, Erdem'in arayıp birlikte nizamiyeye ineceklerini söylemesi sonrasında dışarı çıktıklarını, yürürken dizilmiş tankları gördüklerini vurguladı.
Tankla çıkan üsteğmen "Başımı yaktınız" diye bağırmış
Dışarı çıkan tanklardan haberleri olmadığını, bu sırada o tankların içeri girdiğini anlatan R.P, üsteğmen Koray Korkmaz'ın panik halinde bağırdığını, "Kandırdınız beni, başımı yaktınız. Niye beni gönderdiniz?" gibi ifadeler kullandığını söyledi.
R.P, Muharrem Erdem'in de "Hangi emre göre çıktın? Kim sana dışarı çık dedi?" gibi ifadeler kullandığını, tanktan inen Korkmaz'ı yarbay Fatih Çubukçu'nun çağırıp görüştüğünü aktardı.
Bu sırada yabancı bir albay gördüklerini ve Erdem'in kim olduğunu öğrenmek için yanına gittiğini anlatan R.P, "Onunla konuştu. Konuşma bittikten sonra bana albay İsa Sancaklı. İzmir'den gelmiş. Ne işi var burada?" dediğini dile getirdi.
Yürümeye devam ettiklerini ve nizamiye bölgesinde Lojistik Destek Komutanı Binbaşı İsmail Suvay'ın durdurup Muharrem Erdem'e yönelik "Bizden misiniz, onlardan mısınız? Bizden değilseniz gelmeyin." dediğini belirten R.P, Erdem'in de yardıma geldiklerini söylediğini ifade etti.
R.P, sabaha kadar nizamiye bölgesinde bulunduklarını dile getirerek, ilerleyen saatlerde tümen karargahındaki darbecilere müdahale edildiğini ve gözaltıların yapıldığını kaydetti.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde 15 Temmuz'da uzman çavuş olarak görev yapan İ.Ç, dinlendi.
İ.Ç, o gün Eğitim Destek Bölüğünde nöbetçi olduğunu belirterek, 22.00-22.30 civarı Kemal Zafer uzman çavuşun arayıp astsubay Ali Berçin ile kendisinin mesaiye çağrıldığını ve nizamiyeden almasını rica ettiğini söyledi.
Kapalı bir "land" araçla erler nizamiyesinden iki kişiyi alıp döndüğünü anlatan İ.Ç, dışarıda beklerken Kurslar Taburu'nun olduğu bölgeden G3 silah taşıyan yaklaşık 10 kişilik bir grubun koşarak bölük binasına girdiğini gördüğünü kaydetti.
Bu kişilerin emniyet uzman çavuşu Hüseyin Mendi'nin olduğu odaya girdikten sonra bağrışmalar geldiğini, "Aç, aç" diye ifadeler duyduğunu belirten İ.Ç, içeri girdiğinde bazılarının mühimmat sandığının kilidini kırmaya çalıştığını gördüğünü dile getirdi.
İ.Ç, bazılarının da Mendi'yi sandığı açması için zorladığını ifade ederek, bu gelişme üzerine Astsubay Ali Berçin'in yanına çıkıp durumu anlattığını, onun da gerekirse çatışabileceklerini belirttikten sonra tabur komutanı Erdal Yetim'i aradığını aktardı.
Tabur komutanının "direnmeyin, verin" demesi üzerine Berçin ile alt kata indiklerini ve mühimmatın verildiğini anlatan İ.Ç, şarjörleri alan teğmenlerinin bazılarının beyaz bir araca binerek, bazılarının da tümen karargaha doğru koşturarak uzaklaştığını vurguladı.
İ.Ç, sonraki süreçte de nizamiyede bölüğün ZPT'si ve tankında bulunan silah ve mühimmatları depoya kilitlediklerini söyledi.
Nöbetçi uzman çavuş da gördüklerini anlattı
Uzman Çavuş U.A. da Eğitim Destek ve Tatbikat Taburu Birinci Tank Bölüğü'nde görevli olduğunu ve 15 Temmuz'da nöbeti bulunduğunu ifade etti.
Taburun önünde otururken 22.00-22.30 civarında telefonunun çaldığını, arayan arkadaşlarının darbe yapılıp yapılmadığını sorduğunu, kendisinin ise bilgisi bulunmadığını söylediğini aktaran U.A, bu konuşmanın ardından içeri geçtiğini bildirdi.
U.A, nöbetçi üsteğmen Fatih Mehmet Kılıç ve uzman çavuş Ali Doğan'ın da içeride olduğunu ve televizyondan boğaz köprüsünün kapatıldığını gördüklerini belirterek, onlara da kendisini arayıp darbe girişimi olup olmadığını soran arkadaşlarından bahsettiğini kaydetti.
İçerideyken çalan telefona Fatih Mehmet Kılıç'ın baktığını, arayan üsteğmen Koray Korkmaz ile ne konuştuklarını duymadığını ancak Korkmaz'ın tank sürücüsü olup olmadığını sorduğunu anladığını dile getiren U.A, Kılıç'ın da "Ben kullanabilirim." dediğini, ayrıca bir kişi daha bulunduğunu söylediğini bildirdi.
U.A, Fatih Mehmet Kılıç'ın garajlara gitmelerini söylediğini ve kendilerinden önce çıkıp gittiğini dile getirerek, bölük komutanı Üsteğmen Ayhan Şen'in de askerlerin hepsini toplayıp garajda emniyet almalarını emrettiğini kaydetti.
Garaj bölgesine çıktığında kursiyer teğmenleri gördüğünü anlatan U.A, birkaç tankın cephaneliğe gitmiş olduğunu belirtti.
U.A, önce Ayhan Şen'i, ikinci kez nizamiyeye gittiğinde de rütbelileri aldığını ve bölüğe döndüğünü, bu sırada üsteğmen Koray Korkmaz'ın da araca binip "Hemen beni garajlara bırakın." dediğini söyledi.
Birinin Koray Korkmaz'a "Ne oluyor komutanım?" diye sorduğunu bildiren U.A, onun da "Jandarma Genel Komutanlığına saldırı olmuş, şehit ve yaralılar varmış." karşılığını verdiğini ifade etti.
Tankları cephaneliğe er ve erbaşların götürdüğünü, onları alıp rütbelileri bırakmak için unimog araçla cephaneliğe gittiğini belirten U.A, oradaki bir teğmenin kendisine silah doğrulttuğunu da kaydetti.
"Hepinizi öldüreceğim"
U.A, garaj bölgesine döndüğünde başka birlikten personelin de tankları çıkarmak için geldiğini ancak Ayhan Şen'in onları "Ben sizi tanımıyorum." diyerek gönderdiğini ifade ederek, Şen'in bir ara cephanelikte bulunan binbaşı Özkan Gürkol ile de görüştüğünü söyledi. Telefonunun hoparlörünün açık olduğunu ve konuşmaları duyduklarını belirten U.A, Gürkol'un Şen'e, "Senin nasıl personelin var. Benim emirlerimi dinlemiyorlar." dediğini, Şen'in de "Sen kimsin?" dediğini kaydetti.
U.A, Gürkol'un, "Tanımadın mı beni. Ben Özkan binbaşı." ifadesine de Şen'in "Seni tanıdım ama onların amirleri benim. Ben 'o tanklar çıkmayacak' diyorsam çıkmayacak. O personelin amiri benim." karşılığını verdiğini bildirdi. Gürkol'un, "Sen kimden yanasın?" şeklindeki sorusuna karşılık da Şen'in "Ben devletten yanayım. Başka kimseden yana değilim." cevabını verdiğini dile getiren U.A, bunun üzerine de Gürkol'un, küfredip "Ayhan, garajda bekleyin, hepinizi öldüreceğim." dediğini dile getirdi.
Telefon kapandıktan sonra saldırı olma ihtimaline karşılık pusuya yattıklarını belirten U.A, yaklaşık iki saat sonra takımın tanklarının garaja geldiğini söyledi.
U.A, sabaha doğru da tümen karargaha gittiklerini ve darbecilerin gözaltına alındığını dile getirdi.
Başka tanıkların da dinlenilmesinin ardından duruşmaya yarına kadar ara verildi.
26.10.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada SEGBİS vasıtasıyla dinlenen tanık Teğmen M.E, darbe girişiminin yaşandığı dönemde kursiyer subay olduğunu söyledi. 15 Temmuz mesai bitimine doğru, bölük astsubayınca, asıl birliklerine gitmeden önce cumartesi günü atış yapılacağı söylenilerek, tabanca dağıtıldığını anlatan M.E, akşam tabancada bir eksiklik olup olmadığına da bakmalarının istendiğini ifade etti.
Eve gittikten sonra 20.30-21.00 civarı, whatsapp'taki kursiyer subayların grubuna tabancalarla birlikte hazır olmalarına yönelik bölük komutanı binbaşı Özkan Gürkol tarafından bir sesli mesaj gönderildiğini belirten M.E, sebebini anlamadığı için beklemeyi tercih ettiğini kaydetti.
M.E, bir süre sonra "reaksiyonun zayıf olduğu, zamanında gelinmediği ve haftaya bu tarz bir uygulamanın yine yapılacağı"nın bildirildiği bir mesaj daha geldiğini ifade ederek, ardından gruptaki herkesin mesaiye çağrıldığına dair yeni bir mesaj geldiğini söyledi.
Bunun üzerine kurs binasına gittiğini, bahçede teğmen Halim Yıldız'ın tabanca mühimmatı dağıttığını dile getiren M.E, sorduğunda Yıldız'ın "'Dağıtılacak' dendi ben de dağıtıyorum. Niye dağıtıldığını bilmiyorum." dediğini bildirdi.
M.E, kurs binasında gördüğü bir başçavuşa da ne olduğunu sorduğunu, onun da bilmediğini ifade ederek, odasına çıkıp üniforma giydiğini, herkes G3 piyade tüfeği aldığı için silahlığa inip bir de silah aldığını anlattı.
Kurs binasında beklemeye başladığını bildiren M.E, 03.00 gibi okul komutanının, teknik kurul binasının önüne kursiyerleri çağırdığının söylenmesi üzerine oraya gittiğini belirtti.
M.E, toplam 76 kursiyerden yaklaşık 35-40 kişinin orada bulunduğunu dile getirerek, gelmeyen diğer teğmenlere de ulaşılmaya çalışıldığını söyledi. Yoklama alındıktan sonra albay Sefa Alkan'ın, birlik içinde kanunsuz, uygun olmayan faaliyetler gerçekleştirildiğini ve buna bazılarının katıldığını söylediğini ifade eden M.E, aralarında buna katılan arkadaşı olanların onları arayıp çağırmalarına yönelik ikazda bulunduğunu da kaydetti.
M.E, müteakiben emniyet gerekçesiyle sınav salonu bölgesine alındıklarını ve silahlarını, mühimmatlarını teslim ettiklerini, sabaha kadar orada beklediklerini dile getirdi.
"Harp okulunda yıldırma, mobbing vardı"
Mahkeme Başkanının, yargılanan sanıkların FETÖ/PDY üyesi olduğuna yönelik iddia bulunduğunu belirterek, bu konuda bir bilgisi olup olmadığını sorduğu M.E, şöyle konuştu:
"Benim gördüğüm, duyduğum, şahit olduğum örgüt üyeliğiyle ilgili davranışları, bilgim, görgüm yok. Ancak bu yapılanmanın Kara Harp Okulu içerisinde, daha doğrusu askeri liseye müteakip Harp Okulu safhasında olduğunu düşünüyordum. Bunun sebebi de Harp Okulu'nda devre kaybettim. Harp Okulu'nu 5 senede bitirdim. Disiplin puanım 67. Kötü bir notla bitirdim. 7 dersten devre kaybettim. Harp Okulu'nda okurken, diğer harbiyeli arkadaşların dışında belli bir gruba karşı bir yıldırma, bir mobbing faaliyeti, okuldan ayrılmaya zorlama faaliyeti vardı. Bazı harbiyeliler okulu rahat rahat okurken ben ve benim gibi eziyet gören öğrenciler, canımız dişimizde okulu bitirmeye çalışıyorduk. Ancak duruşma salonunda bulunanlardan herhangi birinin örgüt üyeliğine karşı birebir görgüm, bilgim yok."
Örgütle tanışmasını sağlamış
Tanık emekli asker Sami Yıldırım da 2015'te emekli olduğunu belirterek, ancak özlük haklarının KHK ile alındığını söyledi.
Daha önce örgüt üyeliğiyle ilgili başka bir mahkemede ifade verdiğini ve bu ifadesini kabul ettiğini belirten Yıldırım, harp okulunda okurken bu davanın sanıklarından eski albay İsa Sancaklı ile samimi olduğunu bildirdi.
Yıldırım, İsa Sancaklı ve Abdullah Bayram'ın, ilk tayin yeri Denizli'de birinin arayacağını ve ev tutmak gibi işlerde yardımcı olacağını söylediğini ifade ederek, aranmaya gerek kalmadan başka bir arkadaşı vasıtasıyla ev tuttuğunu dile getirdi.
Söylenilen kişinin de kendisiyle irtibata geçtiğini ve 2-3 ayda bir bu kişiyle görüştüğünü anlatan Yıldırım, İsa Sancaklı ve Abdullah Bayram'ın bu yapıyla ilgili telkinleri bulunmadığını fakat tanışmasını sağladıklarını kaydetti.
Duruşmaya diğer tanık beyanlarının ardından salı gününe kadar ara verildi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-26 Nisan (2017) 'Ankara 52 sanık Darbe/Etimesgut Zırhlı Birlikler' davası
(27 Ekim 2018, 14:17)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: