Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlerle ilgili davanın görülmesine tanık beyanlarının alınmasıyla devam edildi.
20.10.2018 16:41 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlerle ilgili davanın görülmesine tanık beyanlarının alınmasıyla devam edildi.
15.10.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Tanık olarak dinlenen M.A.A, FETÖ ile lise yıllarında tanıştığını ve "Mehmet" kod adını kullandığını, 2014'ten sonra da örgütün mahrem askeri yapılanmasında "öğretmen" sıfatıyla faaliyette bulunduğunu belirtti.
FETÖ hiyerarşisinde kendisinden bir üstte bulunan kişinin "müdür yardımcısı" sıfatı taşıyan Sinan Kurt olduğunu belirten M.A.A, Kurt'un üstünde "Müdür" denilen Murat Kara'nın bulunduğunu, darbe girişimi öncesinde sözde "Müdür" olan kişinin de Ramazan Alkan olduğunu aktardı.
Örgüt üyeleriyle belirli aralıklarla "sohbet" adı altında toplantı yaptıklarını anlatan M.A.A, toplantıda, bir sonraki toplantının yerinin ve zamanının da belirlendiğini, örgüt üyesi askerlerle doğrudan telefonla iletişim sağlamadıklarını bildirdi.
"17-25 Aralık sürecinden sonra FETÖ'nün kapalı devre bir sisteme geçtiğini söyleyebilirim." ifadelerini kullanan M.A.A, toplantı yaptığı kişilerin çoğunun asker olduğunu ilk başlarda bilmediğini ileri sürdü.
Darbe girişiminden kısa süre önce Ramazan Alkan'ın kurmay subayların Ankara'da olması gerektiğini söylediğini belirten M.A.A, kendilerine darbe girişimine yönelik bir talimat verilmediğini ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ ile bağını kopardığını dile getirdi.
Külliyeyi bombalan pilotun kod adı "Ömer"
Tanık H.E, geçmişte örgüte ait okullarda öğretmenlik yaptığını, 2014'ten sonra da FETÖ'nün askeri mahrem yapılanmasında yer aldığını kaydetti.
Kendisini mahrem yapılanmaya sokan kişinin "Mahmut" kod adını kullanan Mehmet Ayan olduğunu aktaran H.E, kendisinin "Hakan" kod adını kullandığını ifade etti.
Örgüt üyesi eski askerlerle belirli aralıklarla sohbet adı verilen toplantı düzenlediklerini beyan eden H.E, uzun süre toplantılara katılmayan kişilerle kontörlü sabit hatlardan iletişim sağladıklarına değindi.
Tanık H.E, 15 Temmuz darbe girişiminden haberdar olmadığını, bu hususta kendisine bir talimat verilmediğini ileri sürdü.
Örgütten tanığı kişilerin isimlerini mahkeme ile paylaşan H.E, darbe girişiminde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni bombalayan eski pilot üsteğmen Müslim Macit'in kod adının "Ömer" olduğunu açıkladı.
İddianamede sanık Macit'in, darbe girişimi sırasında "93-0671" kuyruk numaralı F-16 uçağını ve "ASLAN-6" kodunu kullandığı, 16 Temmuz saat 06.19'da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi yakınındaki köprülü kavşak ve otoparka iki MK-82 bombası attığı ifade ediliyor. Bombalama sonucunda bölgede bulunan 15 kişinin şehit olduğu, 7 kişinin de yaralandığı belirtiliyor.
Soruşturma aşamasında itiraflarda bulunan Macit, 27 Şubat 2018'de mahkemede yaptığı savunmasında ise olay gecesi uçuş yapmadığını, uçak ve kule arasında yapılan telsiz konuşmalarının ise kendisine ait olmadığını iddia etmişti.
Duruşmada tanık olarak dinlenen S.K, üniversite yıllarında FETÖ yapılanmasıyla tanıştığını, "Melih" kod adını kullandığını ve 2007'den sonra örgütün askeri mahrem yapılanmasında "öğretmen" sıfatıyla yer aldığını beyan etti.
Darbe girişiminden önce örgütte "müdür yardımcısı" olarak faaliyette bulunduğunu belirten S.K, FETÖ üyesi askerlerle belirli dönemlerde toplantılar yaptıklarını, yapılan toplantılarda bir sonraki toplantının yer ve saatinin belirlendiğini bildirdi.
Örgüt tarafından ilgilendiği askerlerin kimlik bilgilerinin bilinmemesi yönünde tedbirler alındığını belirten S.K, ilk başta toplantılara katılanların asker olduğunu dahi bilmediğini, darbe girişiminden bir süre önce sohbetlere katılanların ağırlıkla havacı askerler olduğunu öğrendiğini beyan etti.
Tanık S.K, sohbetlere gelmeyen örgüt üyeleriyle nasıl temasa geçtiklerinin sorulması üzerine "Sohbete gelmeyen askerlere sabit hatlardan, ankesörlü telefondan arayarak ulaşıyorduk." diye konuştu.
Akıncı Üssü'nde FETÖ adına toplantı yaptığı kişilerin kim olduğu sorulan S.K, sanık eski yüzbaşılar Oğuz Alper Emrah ve Özgür Ötkün ile eski binbaşılar Murat Bicil, Ersin Eryiğit ve Ali Karabulut'un isimlerini verdi.
Tanık S.K, FETÖ'nün Akıncı Üssü'nden sorumlu kişinin "müdür" konumunda olan Murat Kara olduğunu, Kara'dan Serdar Nergis, Nail Bülbül ve Ömer Dolay'ın da FETÖ yapılanmasında bulunduğunu öğrendiğini kaydetti.
"Size darbe girişimine yönelik bilgi ya da talimat verildi mi?" sorusuna tanık S.K, "Bunların darbe girişiminde bulunacağını düşünseydim zaten yapıya dahil olmazdım. Bana bu yönde bir talimat verilmedi." ifadelerini kullandı.
S.K, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yapılan örgüt toplantısında FETÖ yapılanmasından ayrıldığını bildirdi.
Tanık beyanının ardından söz alan adı geçen sanıklar, aleyhteki ifadeleri kabul etmedi.
Duruşmaya öğle arası verildi.
FETÖ yapılanması ile ortaokul yıllarında tanıştığını kaydeden tanık H.Y, örgüt üyelerinin teşviği ile askeri okullara girdiğini, mesleğe başlamasından sonra da örgüt ile ilişkisinin devam ettiğini belirtti.
"Sohbet" adı altında örgüt elebaşının kitaplarının da okunduğu toplantılar yaptıklarını kaydeden H.Y, bu süreçte kendisi ile farklı FETÖ üyelerinin ilgilendiğini, 17-25 Aralık sürecinden sonra da örgütten soğuduğunu ve örgüt dışı evlilik yaptığını anlattı.
Darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'nde görevli olduğunu kaydeden H.Y, 14 Temmuz günü sanıklardan eski binbaşı Ömer Dolay'ın ertesi gün mesaiye gelmemesini söylediğini, sanıklardan eski harekat komutanı Ahmet Özçetin'in emriyle mesai yapılmayacağını kendisine ilettiğini bildirdi.
Tanık H.Y, 15 Temmuz'da mesaide olmadığı süreçte haberlerden boğaz köprülerinin kapatıldığını gördüğünü, sonrasında da darbe girişiminden haberdar olduğunu vurguladı.
FETÖ kapsamında Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığını aktaran H.Y, tanıdığı örgüt üyelerinin isimlerini ilgili makamlara ilettiğini beyan etti.
İtirafçı H.Y, kendisiyle beraber örgüt içi katalog evliliği yapmayan subayların örgüt tarafından baskı altına alındığını ve dışlandığını kaydetti.
FETÖ'den "katalog evlilik" baskısı
Tanık A.K, geçmişte FETÖ yapılanması içerisinde yer aldığını, askeri okullardaki eğitimi ve mesleğe başladıktan sonrasındaki sürece kadar örgüt ile bağının devam ettiğini bildirdi.
Örgütün kendisine katalog evliliği yapması konusunda baskı yaptığını ancak buna uymadığını aktaran A.K, 2012'den sonra örgütten koptuğunu belirtti.
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde Akıncı Üssü'nde görev yaptığını beyan eden A.K, darbe girişimine katılmadığını ileri sürdü.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
16.10.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Tanık Uğraş Topçu, Balıkesir'den Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile salona bağlanarak verdiği beyanda, Akıncı Üssü Uçak Bakım Tabur Komutanlığında bakım harekat amiri olarak görev yaptığını, darbe girişimi sırasında Dalaman'da yıllık izinde olduğunu söyledi.
Ankara'daki uçuşları haber aldığı anda üssü arayıp havada uçak olup olmadığını sorduğunu belirten Topçu, ilerleyen saatlerde TRT'de darbe bildirisinin okunduğunu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın halkı sokağa çağırdığını anlattı.
Ailesini lojmana bıraktığını ve Korgeneral Yılmaz Özkaya'nın emri üzerine Dalaman Hava Meydan Komutanlığı harekat merkezine geçtiğini ifade eden Topçu, bütün gece Akıncı ile bağlantı kurup darbe girişimini engellemeye çalıştıklarını dile getirdi.
Topçu, Akıncı'da kimlerle görüştüğünün sorulması üzerine, "Uzman tahsis birimini aradım. Uçuşların 141. hattan gerçekleştiğini öğrendim. 141. filoda görevli uzmanlarla görüştüm." dedi.
Uğraş Topçu, Dalaman'dan yakıt alan helikopterlerle ilgili soruya karşılık, "Bu helikopterler önce bizim meydanımıza inmek istedi. Yakıt vermedik. Sonrasında denizcilerin tarafına inmeye çalıştılar. Yılmaz Paşa denizcileri de arayıp 'Yakıt vermeyin.' dedi ama denizciler ellerinde yazılı emir olduğunu belirterek, helikopterlere yakıt verdi." diye konuştu.
Topçu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçağının Dalaman'dan hareket ettiği ana şahit olmadığını, ancak uçağın kalkışıyla ilgili bilginin Yılmaz Paşa'ya verildiği sırada Harekat Merkezi'nde bulunduğunu dile getirdi.
Sabah saatlerinde Akıncı'dan yüksüz bir uçak kalktığının bildirilmesi üzerine Dalaman'dan F-16'ların havalandığını anlatan Topçu, "Akıncı'dan kalkan her uçağın bastırılmasına karar verdik. Bu F-16'lar bunun için kaldırıldı. Havada angajman yaşandı. Türk uçağı Türk uçağına top ateşi yaptı." dedi.
Topçu'nun darbe girişiminin FETÖ'cüler tarafından gerçekleştirildiğini belirtmesi üzerine sanık avukatları o sırada buna nasıl kanaat getirdiğini sordu. Topçu, "(Sanıklardan) Eski İncirlik 10. Tanker Üs Komutanı tuğgeneral Bekir Ercan Van, FETÖ'cü olduğunu bildiğim biriydi. İncirlik'ten uçak kalkıp kalkmadığını takip ettim. İncirlik'ten uçak kalktığını öğrendiğim an bu girişimi FETÖ'cülerin yaptığını anladım." diye konuştu.
"Uçuş yasağını gazetelerden öğrendim"
Deniz Kartepe de SEGBİS üzerinden tanık olarak verdiği ifadede, darbe girişimi sırasında Tuğgeneral rütbesinde Diyarbakır'daki 8. Ana Jet Üst komutanlığı görevini yürüttüğünü söyledi.
15 Temmuz'da Korgeneral Mehmet Şanver'in kızının Moda Deniz Kulübü'ndeki düğününe katıldığını ve burada derdest edildiğini belirten Kartepe, bu sırada komutanı olduğu üssü arayıp uçak kalkmaması için talimat verdiğini ifade etti.
Kartepe, götürüldükleri yerde elleri çözülüp telefonları teslim edildiğinde de güvenlik tabur ve harekat komutanlarıyla saat 22.26'dan itibaren uçakların kalkmaması için telefon görüşmeleri yaptığını dile getirdi.
Uçuş yasağıyla ilgili kendisine bilgi verilmediğini, yasağı çok sonra gazetelerden öğrendiğini öne süren Kartepe, üs komutanlarının hiçbirinin uçuş yasağından haberdar olmadığını da iddia etti.
Kartepe, muharip hava birliğinin komutanı olduğu hatırlatılarak, düğüne katılmasının nedeninin sorulması üzerine, "Katılıp katılmama konusunda tereddüt yaşadım fakat Korgeneral Nihat Kökmen, 'Senin birinci amirin olduğu için sen katılacağını bildir. O sana (Gelmene gerek yok) derse gitmezsin.' dedi. Bunun üzerine düğüne katıldım." diye konuştu.
Ali Durmuş'un kendisine "Büyük bir kelle alacağız." dediği yönündeki iddiası sorulan Kartepe, o dönem terör örgütü PKK'nın üst yönetimine yönelik operasyonlar yürüttüklerini, bu ifadenin PKK mensubu teröristlere yönelik olduğunu savundu.
Darbeci Hakan Evrim'in bir uçakla gelip Diyarbakır'dan sniper pod (hassas vuruş sağlamak için kullanılan uygulama) alması sorulan Kartepe, Evrim'in emir üzerine geldiğini, görüştüklerini, olağan hale aykırı bir durum görmediği için şüphelenmediğini söyledi.
"F-16'ları Ankara'daki uçaklara karşı kaldırdık"
Dönemin Dalaman Hava Meydan Komutanı Albay Murat Selçuk Çol da Özkaya ile birlikteyken telefonla gelen bilgiyle Ankara'daki uçuşlardan haberdar olduklarını, bundan sonra Dalaman Hava Üssü'ne geçip darbe girişiminin bastırılması için faaliyet yürüttüklerini belirtti.
Bu sırada sıkıyönetim emirlerinin bulundukları hava üssüne iletildiğini ifade eden Çol, Özkaya'nın inceledikten sonra bu emirlerin geçersiz olduğunu söylediğini, odadaki herkesin buna şahit olduğunu savundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın helikopterinin inişi ve uçağının kalkışıyla ilgili bilgilerin kule tarafından anbean kendilerine iletildiğini belirten Çol, uçağın rotasıyla ilgili bilgilerinin olmadığını kaydetti.
Çol, F-16'ların kalkışıyla ilgili emrin Eskişehir'den geldiğini, uçakların Ankara'daki uçaklara karşı kaldırıldığını daha sonra öğrendiğini bildirdi.
Tanıklar Cengiz Karacabey ve Fevzi Yazgan'ın da beyanlarının alınmasından sonra duruşma yarına ertelendi.
18.10.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hava koruma ekibinde yer alan Pilot Albay Mete Kuş, tanık sıfatıyla dinlendi.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da Ankara'da bulunduğunu belirten Kuş, savaş uçaklarının alçaktan uçmasının ardından kanunsuz bir eylemde bulunulduğunu fark ettiğini, bunun üzerine ilgili kişilerle bu durumu paylaştığını ifade etti.
Darbe girişiminde yer alan sanıklarla o gece görüşmediğini anlatan Albay Kuş, Hava Kuvvetleri Komutanlığında görevli generallerin İstanbul Moda Deniz Kulübü'nde alıkonulup Akıncı Üssü'ne getirilmesine ilişkin de bilgisinin olmadığını kaydetti.
FETÖ'nün kendisini de hedef aldığını belirten Kuş, menfur girişiminden sonra örgütle mücadele adına kolluk kuvvetine bilgi sahibi sıfatıyla ifade verdiğini söyledi.
Uzun yıllar terörle mücadele kapsamında görev yaptığını anlatan Kuş, FETÖ'nün kamu kurumlarında etkin olduğu dönemde istemediği halde Diyarbakır'a görevlendirildiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikast davasında hüküm giyen, kamuoyunda "menfez paşası" olarak bilinen eski astsubay Zekeriya Kuzu'nun başını çektiği bir ekibin görev yaptığı filoya müdahale etmeye çalıştığını anlatan Kuş, o dönem askerler arasında gruplaşmaların yaşandığını aktardı.
Albay Kuş, beyanlarının ardından mahkeme heyeti, taraf avukatları ve sanıklardan gelen sorulara cevap verdi.
- "Ankara'yı düşman toprağı gördüler"
Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın davanın sanıklarından eski binbaşı Gökhan Maldar ile 15 Temmuz akşamı görüşüp görüşmediğine ilişkin sorusuna Kuş, "Astsubaylardan emir alan bir subayla görüşmem." karşılığını verdi.
Kuş, sanık avukatlarının darbe girişimi yapıldığını nasıl anladığına ilişkin sorusuna da şu karşılığı verdi:
"Uçaklar alçaktan ve ışıkları kapalı bir şekilde uçuyordu. Uçaklar bu şekilde sadece düşman toprakları üzerinde uçar. O akşam Ankara ve Meclisi düşman toprakları olarak gören birileri uçuyordu. Bunların darbe yapacakları gerek dış basında gerekse de Türkiye'de yazılıyordu. Kalp rahatsızlıkları bahane edilip 500 pilotun görevden uzaklaştırıldığı belirtiliyordu. Bunların hepsini üstü üste koyunca o geceki hareketliliğin bir darbe girişimi olduğunu anladım."
Bu tespitini neden amirleriyle paylaşmadığına ilişkin soruya da cevap veren Kuş, "Recep Ünal'ı mı arayacaktım? 'Komutanım darbe yapıyorsun millet anlıyor, biraz sesiz olun.' mu diyecektim? Bakın o gece milletine, devletine, vatanına, dinine ihanet etmiş bir şebeke vardı. Bu değerleri korumak adına o gece devletini, milletini, dinini, vatanını koruyacak makamdaki insanlara ulaştım." diye konuştu.
- Israrla kiminle konuştuğunu sordular
Terörle mücadele kapsamında düzenlenecek operasyonlara katılacak pilotlara kapılı zarf içinde görev tebliği yapıldığını anlatan Kuş, "Emir olmadan Kandil'in bile üzerinde uçamazsınız. Kişiye özel kapalı zarf gelecek ve göreve ilişkin bilgi olacak. Daha sonra bu gelişme Eskişehir'e bildirilecek. Bu olmadan kafanıza göre uçamazsınız." bilgisini paylaştı.
Suriye'ye düzenlenen hava harekatında görev aldığını anlatan Kuş, darbe girişimi sırasında şehit Ömer Halisdemir tarafından öldürülen eski tuğgeneral Semih Terzi adına kendisini bir kurmay yarbay aradığını söyledi.
Söz konusu yarbayın Terzi'nin hava harekatını yapmamasını istediğini söylediğini aktaran Kuş, "Ben Türkiye'nin çıkarlarını Suriye'de korumak için operasyon yaparken Semih Terzi'nin emriyle beni arayan kurmay yarbay, 'O harekatı yapmayacaksın.' diyerek Mehmetçik'in kanın akıtmaya çalıştı." dedi.
Sanık ve avukatlarının 15 Temmuz akşamı kimlerle görüştüğünü ısrarla sorması üzerine Albay Kuş, "Şimdi siz, 'Biz bir darbe girişimi yaptık ve başarısız olduk. Buna engel olanların ismini verin ki ilerde bir daha darbe yaparsak bunların kim olduğunu bilelim.' diyorsunuz. Kimlerle görüştüğüm kayıtlarda mevcut. Mahkeme heyeti isterse sunabilirim." açıklamasını yaptı.
Duruşmada, olay tarihinde Konya 3. Ana Jet Üs Komutanlığında pilot olarak görev yapan yüzbaşı E.Ç, 15 Temmuz'da yaşadıklarını anlattı.
Darbe girişiminden bir gün önce Fatih Özcan'ın uçuş yapamaması nedeniyle sanık eski Harekat Komutanı binbaşı Fatih Özkan'ın emriyle helikopter uçuşuna katıldığını belirten E.Ç, akşam saatlerinde ise Casa tipi uçakla eğitim uçuşu yaptığını söyledi.
Uçak bakım subayı binbaşı Salih Olğun'un iki helikopterin silahlı bir şekilde hazırlanması için daha önce verdiği emrin gereğinin yapılıp yapılamadığını sorduğunu aktaran E.Ç, bu duruma anlam veremediğini, konuya ilişkin bilgisinin olmadığını söylediğini bildirdi.
Olğun'a, helikopterlerin hazırlanması emrini Özkan tarafından verildiğini daha sonra öğrendiğini ifade eden E.Ç, helikopterin silahlı bir şekilde hazırlanması için operasyon emrinin olması gerektiğini vurguladı.
Eğitim uçuşları kapsamında da helikopterlerin silahlı uçmasının mümkün olmayacağına dikkati çeken E.Ç, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da karşılaştığı Özkan'a neden helikopterlerin silahlı olarak hazırlanmasını istediğini sorduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Özkan, atış eğitimi yapabileceğimizi söyledi. Ben de bunun izinsiz yapılmasının mümkün olmayacağını söyledim. Mesai bitiminde eve gittim, televizyonda İstanbul'daki köprülerin kapatıldığını gördüm. Uçuş ekibini aradım ancak bilgi alamadım. Uçuşta yer alanların arasında Nazif Çalışkan'ın olduğunu öğrendim. Bunun üzerine onu aradım, bana otobüste olduğunu uçuşa katılmadığını söyledi. İki tane birinci pilot aynı helikopterde uçamaz. Bunun için Çalışkan'ın ismi uçuşa yazılmış. O gece ikisi de birinci pilot olan Fatih Özkan ve Mustafa Şenyüz aynı helikopterde uçmuş. Normalde bu mümkün değildir."
Duruşmaya ara verildi.
Duruşmada, pilot üsteğmen M.Ş, tanık olarak dinlendi.
Olay tarihinde Konya 3. Ana Jet Üs Komutanlığı 135. Filo'da görevli bulunduğunu belirten M.Ş, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da Arama Kurtarma Bekler nöbetçisi olduğunu söyledi.
Pilot Teğmen Abdüssamet Kara, Pilot Üsteğmen Fatih Özcan ve Harekat Eğitim Subayı Kurmay Binbaşı Mehmet Fatih Özkan ile 135. Filo Komutanı Kurmay Yarbay Alparslan Şahin'in odasına gittiklerini ifade eden M.Ş, burada kendilerine gizli bir görev icra edileceğinin söylendiğini aktardı.
Daha sonra görev kapsamında hazırlıklara başladıklarını anlatan M.Ş, 17.50 sıralarında helikopterlere geçtiklerini yaklaşık 10 dakika sonra Fatih Özcan ile aynı helikopterle havalandıklarını söyledi.
Kara ve Özkan'ın kullandığı helikopteri takip ettiklerini, bu esnada radar ve navigasyon sistemlerini kapatmaları için emir aldıklarını kaydeden M.Ş, saat 20.30'da Yalova'ya iniş yaptıklarını, burada kendilerini Kurmay Yarbay Kenan Comart'ın karşıladığını bildirdi.
- "Büyük başları orduevlerinde alacağız"
Operasyona ilişkin burada da kendilerine brifing verildiğini söyleyen M.Ş, "Kenan Comart bize gece saat 03.00'te operasyon başlayacağını, orduevleri ve düğün salonlarındaki generalleri paketleyip götüreceğimizi, yılanın başını ezeceklerini söyledi. Bunun üzerine ben görevi diğer arkadaşlara sordum. Fatih Özcan, alınacak kişinin PKK elebaşlarından Murat Karayılan'ın olabileceğini ifade etti." diye konuştu.
Daha sonra görüştüğü bir askerin 28 Şubat'ta olduğu gibi tankların yürütülebileceğini ve yaşanan askeri hareketliliğin bir darbe girişimi olduğunu söylediğini bildiren M.Ş, bunun üzerine kanunsuz bir eylemde bulunmamak için karnının ağrıdığını söyleyerek revire gittiğini ifade etti.
Doktora yaşadıklarını anlattığını, Yalova'dan gidebilmek için kendisine rapor vermesini talep ettiğini anlatan M.Ş, "Doktor bana 10 günlük rapor verdi ve beni otobüs terminaline bıraktı. Ben de Ankara'ya gelerek evime geçtim ve darbe girişimine ilişkin yaşanılanları televizyondan izledim. Ardından kolluk güçlerine yaşadıklarımı anlattım." ifadelerini kullandı.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
19.10.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Sanıklar ve avukatların taleplerinin dinlenildiği davada, Mahkeme Başkanı Selfet Giray, dava dosyasına eklenen belgeleri okudu.
Giray, sanıkların, "adli emanete alınan olay gününe ait kamera kayıtlarıyla mahkemede izletilen görüntüler arasında farklar olduğu ve görüntülere montaj yapıldığı" iddiasına ilişkin hazırlanan Adli Tıp Kurumu raporunun mahkemeye ulaştığını, görüntülere müdahalenin söz konusu olmadığını bildirdi.
Raporda, Akıncı Üssü'ndeki darbe faaliyetlerinin yoğunlukla yaşandığı belirlenen 141. ve 143. filolardan elde edilen 15 ve 16 Temmuz 2016'ya ait görüntülerin incelendiği, sanıkların iddialarının aksine, adli emanete alınan görüntülerle mahkemede izletilen kayıtların aynı olduğu, montaj veya manipülasyon bulgusuna rastlanılmadığı kaydedildi.
Rapor doğrultusunda, başta örgütün sivil imamları olan sanıklar Harun Biniş ve Nurettin Oruç ile bu yönde savunma yapan diğer sanıkların da iddiaları çürütülmüş oldu.
Oruç, mahkemedeki savunmasında, Akıncı Üssü'nde bulunduğuna ilişkin iddianamede yer verilen fotoğrafla ilgili, "O fotoğraftaki ben değilim diye düşünüyorum. Bu tür şeyleri montaj yapmak çok zor değil." ifadesini kullanmıştı.
Biniş ise darbe girişimiyle alakasının bulunmadığını ileri sürerek, soruşturma aşamasında kendisine gösterilen Akıncı Üssü'nde çekilen fotoğrafın "montaj" olduğu iddiasında bulunmuştu.
Fetö Sanıklarının "Montaj" Savunması Çürütüldü
Akıncı Üssü davasında yargılanan FETÖ'nün sivil imamlarının da arasında bulunduğu bazı sanıkların, mahkemede izletilen görüntülere "montaj" iddiası çürütüldü. Sanık ve avukatlarının talebi üzerine görüntüleri inceleyen Adli Tıp Kurumu uzmanları, "montaj veya manipülasyon bulgusuna rastlanılmadı" tespitini yaptı.
Davanın bugünkü celsesinde Mahkeme Başkanı Selfet Giray, mahkemeye gelen evrakları okudu. Adli Tıp Kurumu'nun, sanık ve avukatlarının talebi üzerine gönderdiği dijital inceleme raporu dikkat çekti. FETÖ'nün darbeyi yöneten sivil imamları Harun Biniş ve Nurettin Oruç'un da arasında bulunduğu bazı sanıklar, mahkemede izletilen görüntülerle olay gününe ait kamera kayıtlarının farklı olduğunu öne sürerek, görüntülere "montaj" yapıldığını savunmuştu. Sanıkların, bu savunmasını çürütecek ve son noktayı koyacak rapor, Adli Tıp Kurumu'ndan geldi.
Adli Tıp "montaj yok" dedi
Adli Tıp uzmanlarınca hazırlanan rapora göre, duruşmada izlettirilen 141. Filo ve 143. Filo ile Karargaha ait diğer kamera kayıt suretleri ile adli emanette yer alan kamera kayıtları arasında herhangi bir farklılık olup olmadığı incelendi. Kayıtlar üzerinde çalışan uzmanlar, sanıkların iddia ettiği gibi montaj, ekleme, çıkarma veya harici bir müdahalede bulunulmadığını belirledi. Uzmanlar, "videoların aynı olduğu montaj veya manipülasyon bulgusuna rastlanılmadığı" tespitini yaptı.
"Görüntüler üretmek, montaj yapmak çok basit"
Önceki celselerde Akıncı Üssü'nde olduğunun delili olan kamera kayıtları sorulan FETÖ'nün sivil imamı Nurettin Oruç, savunmasında, "Bu görüntüleri ilk defa burada gördüm. Daha önceden bu sorulmadı, gösterilmedi. Bu fotoğrafları ilk defa Nisan ayında iddianame çıktığında gördüm ve şaşırdım. Fotoğrafların tekrardan incelenmesini istiyorum. Bir yapımcı olarak görüntüler üretmek, montaj yapmak çok basit" demişti.
FETÖ'nün bir diğer sivil imamı Harun Biniş de ne FETÖ ne de darbe girişimiyle alakasının bulunmadığını iddia ederek, duruşma salonunda kendisine gösterilen Akıncı Üssü'nde çekilmiş fotoğrafının "montaj" olduğunu savunmuştu.
Duruşmada daha sonra sanıklar ve avukatlarının beyanları alındı. Ardından duruşma savcısından görüşü soruldu.
İddia makamı, davaya katılma talebinde bulunan şehit yakınları, gaziler, suçtan doğrudan zarar gören kişiler, milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, TBMM ile kamu kurum ve kuruluşlarının davaya katılan sıfatıyla kabulüne karar verilmesini istedi.
Savcı, tutuklu sanıklardan Ahmet Gökten ile Mehmet Afşar'ın mevcut delil durumu ve uzun tutukluluk süresinin göz önünde bulundurularak tahliyesine, diğer tutuklu sanıkların ise mevcut hallerinin devamına karar verilmesini istedi.
Verilen müzakere arasından sonra mahkeme heyeti ara kararları açıkladı.
Buna göre mahkeme, katılma taleplerinin müştekilerin dinlenilmesinden sonra değerlendirilmesine, aralarında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in de bulunduğu firari 6 sanığın yakalama kararlarının infazının beklenilmesine ve tutuklu sanıklardan Mehmet Afşar ile Ahmet Ökten'in adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verdi.
Mahkeme, diğer tutuklu sanıkların ise tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.
Davanın görülmesine 19 Kasım ile 28 Aralık 2018 tarihleri arasında devam edilecek.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Mart (2017) 'Ankara 469 sanık (ilk 486) Darbe/Akıncı Hava Üssü' davası
(20 Ekim 2018, 16:41)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: