Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 151 kişinin yargılandığı davaya, sanıkların esasa ilişkin savunmalarının alınmasıyla devam edildi.
04.08.2018 14:15 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 151 kişinin yargılandığı davaya, sanıkların esasa ilişkin savunmalarının alınmasıyla devam edildi.
30.07.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, sanıklar, avukatları ve müşteki avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, Cumhuriyet Savcısı Bülent Karakuş'un 23 Mayıs 2018'de açıkladığı esasa ilişkin mütalaaya karşı müşteki kişi ve kurumların avukatlarına söz verildi.
Müşteki avukatları, sanıkların atılı suçları işlediğine dair somut deliller bulunduğunu dile getirerek sanıkların tamamının cezalandırılmaları talebinde bulundu.
Avukatların ardından sanıklar esasa ilişkin mütalaaya karşı savunmalarına başlandı.
Olay tarihinde Genelkurmay Başkanı olan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ı Akıncı Üssü'nden Çankaya Köşkü'ne getiren eski pilot albay Uğur Kapan, suçsuz olduğunu iddia etti.
'Türk ordusunun bir mensubu, hiçbir tarikattan cemaatten emir almaz.' ifadelerini kullanan Kapan, darbe girişimi öncesi bayram tatilinde olduğunu, 11 Temmuz'da birliğine katılış yaptığını beyan etti.
Darbe girişimi günü rutin mesaisine devam ettiğini aktaran Kapan, gece görüş gözlüğü üzerine yaptığı çalışma nedeniyle mesaiden ayrılmadığını, ilerleyen saatlerde de sözde 'yurtta sulh konseyi' üyelerinden olan eski tuğgeneral Ünsal Coşkun'un, 'Hava araçlarının Akıncı Üssü'ne tahliye edilmesi.' emri üzerine helikopterle Akıncı'ya gittiğini bildirdi.
Burada sabaha kadar beklediğini, hiçbir faaliyete katılmadığını iddia eden Kapan, filo binasına gittiğinde darbe girişiminden haberi olduğunu savundu.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Akar'ın kendisini Çankaya Köşkü'ne götürmesi emrini verdiğini, Akar'ın üs üzerinde uçuş yapan F-16'lara kalkış yapacak helikopteri vurmamaları emrini telefonla ilettiğini anlatan Kapan, daha sonra sözde 'yurtta sulh konseyi' üyelerinden olan eski tümgeneral Mehmet Dişli'nin de helikoptere bindiğini anlattı.
Çankaya Köşkü'ne inişten sonra Akar'ın kendisine selam verdiğini ve teşekkür ettiğini belirten Kapan, darbeci olmadığının buradan anlaşıldığını savunarak, 'Darbeci olsam Genelkurmay Başkanı'nı niye kaçırmayayım? Hadi kaçırmadım, Çankaya Köşkü'ne indikten sonra niye kaçmayayım? En azından memleketim olan Trabzon'a gidebilirdim.' diye konuştu.
Çankaya'dan ayrıldıktan sonra helikopterle Etimesgut'a indiğini, buradan da Merkez Komutanlığı'na götürüldüğünü anlatan Kapan, suçsuz olduğunu ileri sürdü.
Duruşmaya öğle arası verildi.
Olay tarihinde Genelkurmay Başkanı olan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ı Akıncı Üssü'nden Çankaya Köşkü'ne getiren eski pilot albay Uğur Kapan, duruşmanın öğleden sonraki bölümünde de esasa ilişkin savunmasını sürdürdü.
İddianamede ve esasa ilişkin mütalaada FETÖ üyesi olmakla suçlandığını belirten Kapan, soruşturma ve yargılamada gelinen aşamada örgüt üyeliğine delil sayılabilecek somut bir delilin elde edilemediğini ileri sürdü.
Olay günü mesainin bitmesine rağmen kışlada kalarak darbeye katıldığı gerekçesiyle örgüt üyesi kabul edildiğini belirten Kapan, FETÖ üyesi olmadığı ve darbe girişiminde bulunmadığını savunarak mahkeme heyetinden beraatini istedi.
Kapan'ın ardından savunması için huzura alınan eski albay Mustafa Durmuş, savunmasını avukatının yapacağını belirtti. Durmuş'un avukatı, müvekkilinin suçsuz olduğunu beyan ederek beraat talebinde bulundu.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
31.07.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, sanıklar, avukatları ve müşteki avukatları hazır bulundu.
Esasa ilişkin savunma yapan eski albay Muzaffer Kartopu, olay tarihinde Kara Havacılık Okulunda bakım komutanı olarak görev yaptığını, 15 Temmuz akşamında da mesaide bulunduğunu söyledi.
Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Salih Zeki Çolak ve beraberindeki askeri heyetin saat 19.00 sıralarında kışlaya geldiğini, bazı denetlemelerin ardından ayrıldıklarını anlatan Kartopu, bundan bir süre sonra amiri, sözde yurtta sulh konseyi üyelerinden eski tuğgeneral Ünsal Coşkun'un, 'Helikopterlerin Akıncı Üssü'ne tahliye edilmesi' emri üzerine Akıncı'ya gittiğini belirtti.
Kartopu, burada darbe girişiminde bulunanlardan kimseyi görmediğini iddia ederek, 'Yaşananların darbe girişimi olduğunu öğrendikten sonra hiçbir faaliyete katılmadım.' şeklinde savunma yaptı.
Duruşmaya öğle arası verildi.
01.08.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, sanıklar, avukatları ve müşteki avukatları hazır bulundu.
Esasa ilişkin savunma yapan eski albay Erdoğan Erdem, aleyhindeki delilleri ve üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirterek savunmasına başladı.
Darbe girişiminden önce birçok defa fazla mesai için kışlada kaldığını, olay günü de mesainin uzaması nedeniyle Kara Havacılık Komutanlığında bulunduğunu beyan eden Erdem, hava araçlarının Akıncı'ya tahliye edilmesi emri üzerine Akıncı Üssü'ne gittiğini belirtti.
Darbe girişimine yönelik amiri olmayan kişilerden emir aldığına ve Akıncı'ya iniş yaparken 'yurtta sulh' parolasını kullandığına dair suçlamaları da kabul etmediğini bildiren sanık Erdem, 'Ben helikopterin Akıncı Üssü'ne tahliyesi emrini olay tarihinde amirim olan Ünsal Coşkun'dan aldım. Coşkun da emri kendisinin verdiğini söyledi. Helikopter başına gittiğimde helikopterde Abdullah Ateştemur olduğunu gördüm. Diğer helikopterler ile birlikte kalkış yaptık. Akıncı'ya kol düzeninde birlikte iniş yaptık. Akıncı Kule ile birinci helikopter temas kurduğu için ben kule ile irtibata geçmedim. Dolayısıyla yurtta sulh parolasını kullanmadım.' ifadelerini kullandı.
Erdem, 1981'den itibaren terörle mücadele eden bir asker olduğunu, FETÖ ya da başka bir terör örgütünün üyesi olmadığını savunarak tahliyesini ve beraatini istedi.
Sanıklardan eski binbaşılar Deniz Aldemir ve Ali Ercan da suçlamaları kabul etmeyerek mahkeme heyetinden beraat talebinde bulundu.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
02.08.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, darbe girişimi sırasında İstihbarat Okul Komutanlığı Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünde görevli eski albay M.D. tanık sıfatıyla ifade verdi.
M.D. uzun yıllar 'cemaat' olarak bildiği yapının içerisinde yer aldığını, 17-25 Aralık sürecinden sonra kendisinden sorumlu örgüt yöneticisine ayrılmak istediğini bildirdiğini ve bunun üzerine örgüt tarafından tehdit edildiğini anlattı.
O dönem FETÖ ile irtibatını kesmeye çalışanların, kendileri ya da yakınlarının Allah tarafından cezalandırılacağı, başlarına bir musibet geleceği yönünde telkinlerle tehdit edildiğini belirten M.D, ayrılma kararından sonra kendisinin de iki kez tayin edildiğini öne sürdü.
M.D, beyanlarına şöyle devam etti:
'17-25 Aralık'tan sonra benimle görüşen kişiye 'İnsanların yatak odalarına giren bir yapıyla işim olmaz' dedim. Daha sonra sürgün sayılabilecek yerlere tayin oldum. Arka arkaya tayinler geldikten sonra benimle tekrar irtibata geçtiler. Başbakanlıkta çalışan ve adının Gökhan olduğunu söyleyen biri beni sabit hattan arıyordu, ancak onunla görüşmeye gitmiyordum.
2015 Ocak gibi davanızın sanıklarından Kara Pilot Albay Gökhan Lütfü Reyhan, Genelkurmay'ın bahçesinde yanıma geldi. Biraz sohbet ettikten sonra 'Abiyle görüşmeye gitmiyormuşsun, bir sorun mu var? Görüşmeleri aksatman senin için iyi olmayabilir' diye konuştu. Ben de senin dediğin gibi birisini tanımıyorum dedim. Daha sonra dahili hattan beni aradı ve yemeğe çağırdı. Yemeğe gittiğimizde bir şahıs yanımıza geldi. 'Gökhan ile kişisel bir problemin varsa benimle görüşebilirsin' dedi. Daha sonra Lütfü Reyhan'la beraber yanından ayrıldık.'
Örgütün, Gökhan Lütfü Reyhan'ı aracılık yapması için kendisine gönderdiğini iddia eden M.D, 'Ben bir daha bu yapıyla irtibata geçmedim. Karargahta birçok kez Gökhan Lütfü Reyhan'ı gördüm ancak onunla örgütsel bir bağlantım olmadı.' diye konuştu.
Tanık beyanına karşı söz alan Reyhan, 1994 Harp Okulu mezunu olduğunu örgütün okul yurt ve dershanelerine gitmediğini ifade etti.
Reyhan, tanığı daha önce görmediğini ve aralarında da böyle bir sohbet geçmediğini ileri sürdü.
Duruşma sanıkların esasa ilişkin savunmalarıyla devam etti.
Esasa ilişkin savunma yapan eski kara pilot yarbay Hakan Erol iki gün önce ankesörlü telefon görüşmelerine ait kayıtların kendisine ulaştığını ve bu kapsamda FETÖ üyeliğine yönelik kovuşturmaya yer olmadığına dair ilgili mahkeme tarafından karar verildiğini belirterek savunmasına başladı.
Erol, darbe girişimi sırasında Malatya'da görevli olduğunu ancak gelen emir üzerine iki ATAK helikopterini Güvercinlik'e teslim etmek üzere beraberlerinde bir UH-1 model helikopterle Ankara'ya gitmek için yola çıktıklarını anlattı.
Uçuş sırasında hava sahasının kapatıldığına dair bir bilgisi olmadığını, sonrasında da bir uyarı yapılmadığını öne süren Erol, radarların 'geri dön' talimatını duymadığını ve akabinde emir gereği Temelli Hava Meydanı'na indiğini savundu.
Temelli'den sonra Kara Havacılık Komutanlığı'na gittiğini belirten Erol, sabah saatlerinde helikopterle Akıncı Üssü'ne indiklerini, oradaki kargaşadan dolayı tel örgülerden atlayıp jandarmaya sığındığını öne sürdü.
FETÖ ile bağlantısı olmadığını savunan Erol, mütalaadaki suçlamaları da reddetti. Erol, tahliyesini talep etti.
Tutuksuz sanıklar Rıza Yüksel, Ali Kemal Eren, Burak Önal ve Ali Tunç Avşar da savcının beraat yönündeki mütalaasına katıldıklarını dile getirdi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde esasa ilişkin savunma yapan eski albay İsmail Yolcu, Kara Havacılık Komutanlığı Denetleme ve Değerlendirme üyesi olduğunu belirtti.
Olay günü envantere yeni giren CH-47 helikopterini görmek için Kara Havacılık Komutanlığına gittiğini öne süren Yolcu, içeri girdikten sonra bir kargaşa olduğunu, karargahın etrafında gördüğü askerlere ne olduğunu sorduğunda, terör tehdidi nedeniyle tahliye uçuşu yapıldığı yanıtını aldığını anlattı.
Meydana saldırı tehdidi haberi üzerine Vedat Seven ile hangar bölgesine geçtiğini ifade eden Yolcu, 'Bu duruma uçucu olan biri kayıtsız kalamaz. Ben sadece yardım maksatlı orada bulundum. Helikopterin de gidilen yerden personel getireceğini düşündüm.' diye konuştu.
Gittikleri yerin neresi olduğunu bilmediğini ve indiklerinde Akıncı Üssü'ne geldiğini fark ettiğini ileri süren Yolcu, indikten sonra herhangi bir uçuş gerçekleştirmediğini, sabah olunca da emniyet güçlerine sığındığını savundu.
FETÖ üyesi olmadığını, kimseden yasa dışı emir ve talimat almadığını iddia eden Yolcu, tahliye talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
MÜTALAA
Davanın 23 Mayıs'ta görülen duruşmasında esasa ilişkin mütalaasını sunan iddia makamı, MİT ve Genelkurmay binalarını vuran helikopter pilotlarının da aralarında bulunduğu 151 sanıktan 86'sı için 'anayasayı ihlal' suçundan birer kez, 36 sanık için de 'anayasayı ihlal' ve 'kasten adam öldürmek' suçundan 6 ila 29'ar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemişti.
Davanın 6 sanığı hakkında 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 15 yıla kadar hapis cezası isteyen savcı, delil yetersizliği nedeniyle 21 sanık hakkında beraat, firari 2 sanık hakkında ise dosyalarının tefrik edilmesi talebinde bulunmuştu.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-12 Mayıs (2017) 'Ankara 151 sanık (ilk 155) Darbe/Kara Havacılık Kom.' davası
(04 Ağustos 2018, 14:15)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: