İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe teşebbüsünde Atatürk Havalimanı'nı işgal girişimi ve burada çıkan olaylarda 2 kişinin şehit edilmesine ilişkin 95'i tutuklu 159 sanığın yargılanmasına devam edildi.
02.06.2018 15:23 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe teşebbüsünde Atatürk Havalimanı'nı işgal girişimi ve burada çıkan olaylarda 2 kişinin şehit edilmesine ilişkin 95'i tutuklu 159 sanığın yargılanmasına devam edildi.
28.05.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri'deki Alibey Spor Salonu'nda yapılan duruşmada, başka ilden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlanan tutuksuz sanık Ferda Ağıl'ın savunması alındı.
Sanık Ağıl, kendisine ateş etmesi yönünde emir veren kişinin tutuklu sanık Onur Gökhan Başar olduğunu anlatarak, 'Benim hiçbir şeyden haberim yoktu, ben erim. Olay tarihinde Topkule Kışlası'nda tankçıydım. Komutanım ise Serdar Değirmendere'ydi. Ben normalde içtimalara çıkmıyordum. Onur Teğmen çağırmış diye gittim. 'Silahları alsınlar.' emri üzerine aldım. Onur Teğmen 'Sen benim tankçımsın.' dedi. Koşturmaca vardı, 'Hızlı olun.' diye bağırıyorlardı. Erleri araçlara bölüştürdüler. İçtimadan sonra Onur Teğmen'in 'Recep Tayyip Erdoğan'a yardıma gidiyoruz, talimatlar var.' dediğini duydum. İçtimadan sonra son 3 rakamı 720 olan tanka bindim. Kompozit başlık verdiler.' dedi.
Nizamiyeden çıktıktan sonra, nereye gittiklerini bilmediğini söyleyen Ağıl, 'Tank şoförü sanık Soner Met'di. Sanık Emrah Alper de nişancıydı. Tankta bir de Onur Teğmen vardı. Ben kafamı çıkardım, havalimanında buldum kendimi. Tankla giriş kapısında durduk. Soner Met, 'Ben tuvalete gideceğim.' dedi. O gidince tank şoförü kalmadı. Halkın tepkisiyle karşılaştık. Onur Teğmen, 'Halk üstünüze yürürse havaya ateş edin.' dedi. Bunu 3 kere söyleyince havaya 2-3 el ateş ettim. Tank ileri geri gitmeye başlamıştı. Yola çıktık, halk tankın üstüne çıkmaya önünde durmaya başladı. Sonra da teslim olduk işte.' ifadelerini kullandı.
Tutuksuz sanıklardan sözleşmeli er Uğur Palalı da 15 Temmuz'da her zaman yaptığı gibi yemekhanede çalıştığını, akşam koğuşa gittikten sonra içtimaya çağrıldığını dile getirdi.
İçtimada kendilerine silah, yelek ve şarjör dağıtıldığını belirten Palalı, 'İçtimadan sonra bizi otobüse bindirip VİP'e götürdüler. Orada yarım saat bekledik. 3-4 helikopter geldiğini gördüm. Gürültüden söylenenleri anlamadım. Ondan sonra otobüse bindirilip havaalanına götürülmüşüz. Vardıktan sonra Albay Yusuf Özdemir'i gördük. Bizi etrafında topladı. Beraber apron kapısından girdik. Bayağı ilerledik. Her şey normaldi, ters bakan bile yoktu. Komutan, birer, ikişer asker bıraktı çevrede. Oradan pasaport bölümüne gittik. Bize görev verdi, pasaport kontrolü yapacağımızı söyledi. Hayatımızda pasaport görmemişiz. Görevliye normalde nasıl yapıyorsa öyle devam etmesini söyledik.' diye konuştu.
Sanık Palalı, pasaport kontrolleri devam ederken, bulundukları bölgenin arka tarafından elinde valizle koşturan insanlar geldiğini ifade ederek, 'Arkadan koşarak gelenlerin yanı sıra önümüzde kalabalık oluştu. Millet kaçışıyordu. Birkaç dakika bekledik. Yusuf Albay toplanıp o tarafa doğru ilerlememizi söyledi. Orada polisle karşılaştık, polis önümüzü açtı, yardımcı oldu. Sonra halkla karşılaştık. Halk, 'Bizi mi vuracaksınız?' diyordu. Yusuf Albay bir siville kavga etti, kafasına dipçikle vurdu.' dedi.
Daha sonra bir büfenin içine sığındıklarını aktaran Palalı, 'Vatandaşların bazısı bizi koruyor, bazısı tepki gösteriyordu. 30-35 kişi vardık. İçeride havasız kaldık. Polis önümüzü kesti. Halka bizim gittiğimizi söyleyerek sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Tişört getirip birer ikişer bizi alıyordu. Bizi götürürlerken silahın biri patladı, o sıkışıklıktan. Silahı da mermisini de bizzat kendim teslim ettim. Sıkışıklık anında Yusuf Albay polislerle sözlü kavga ediyordu. En son polise silah çektiğini gördüm. Beraatimi istiyorum.' şeklinde konuştu.
Savunmaların ardından, duruşma yarına ertelendi.
30.05.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri'deki Alibey Spor Salonunda yapılan duruşmada, tutuksuz sanıklardan Ahmet Elvan Yıldırım, olay tarihinde sözleşmeli er olarak, kurmay başkanı Barbaros Akça'nın makam şoförlüğünü yaptığını söyledi.
Olay günü Akça'nın emri üzerine, kendisini VIP'e götürdüğünü, burada bir toplantı yapıldığını ve sonradan generallerin de katıldığını dile getiren sanık Yıldırım, 'Toplantıya kurmay albay Zeki Gerehan'ın da katıldığını gördüm. Toplantıdan sonra generallerle makam araçlarıyla bir yere gittiler. Akça, tek araçla gideceklerini söyleyerek, bana ve postacısına istirahat etmemizi emretti. Koğuşuma gittim bir süre sonra Akça aradı. Aracı alıp okula gitmemi istedi. Gittim ancak orada yoktu. Destek Bölük Komutanlığı'nda bekledim. Oradan da çıkıp lojmana götürdüm.' dedi.
Lojmanın önünde beklerken Akça'nın emriyle VIP'e gittiğini belirten sanık Yıldırım, şöyle devam etti:
'Baktım herkes orada toplanmış. Sordum ne oluyor diye. Tatbikat varmış. Akça'nın emri üzerine başçavuş Aslan Özkan'ı da alarak 5. Filo'ya gittim. Oradan su aldık. Aslan Özkan'ı geri VIP'e bıraktım. Kurmay başkanı havalimanında canlı bomba olduğunu, polise desteğe gideceğimizi söylüyordu. Okulun içinden havalimanına geçtik. Uçakların olduğu bir yere çıktık. Küçük beyaz bir araba vardı. Akça, onu durdurmamı istedi. Aracın önünü kesemedim. Sağ tarafa doğru gittiler, Araçtakiler inip kaçtı. Ben aracın başında bekledim. Bir süre sonra Akça, 'Destek VIP'e gidelim' dedi. Yolda Aslan Özkan'ı gördük. Aslan yukarıdaki yolcuların foto çektiğini söyleyince Akça, bir asker görevlendirilmesini, buna izin verilmemesini istedi. Araçtan indik. Silah sesi duyduk. Hemen direksiyonun altına yattım. Biraz bekledim bir şey olmadı. Barbaros Akça'nın tüfekle camı kırdığını, binbaşı Mustafa Serbest'in arkaya 3 el ateş ettiğini gördüm. Serbest, 'Komutanım 3 öğrencimiz yaralıymış' dedi. Akça duymadı mı duymazdan mı geldi bilmiyorum. Sonra telefonu çaldı. Telefondaki kişiye 'Ne yapayım Yusuf ?' dedi. Sanırım bu kişi Yusuf Özdemir'di. Limandan çıktı. Sahil yolundan gidiyorduk. Zeytinburnu'nda polis bizi durdurdu. Akça, araçtan inip polislere silah doğrulttu. Oradaki polislerden darbe olduğunu öğrendim. Olay günü üzerimde silahım yoktu. Beraatimi istiyorum.'
Yıldırım'ın ardından savunması alınan tutuksuz sanık sözleşmeli er Adem Sürer ise şu ifadeleri kullandı:
'O sabah içtiması alındıktan sonra okullar bölgesinde rutin işlerimi yaptım. Destek bölgesine çıkış yapıp 15.00-18.00 silahhane önü nöbetime başladım. Nöbet tutarken astsubay Cem Birlik ve birkaç er arkadaş ellerinde kasalarla geldiler. İçinde ne olduğunu bilmiyordum. Silahhaneden içeri girdiler. Bir süre sonra ben de içeri girdim. Şarjörlere mühimmat bastıklarını gördüm. Akşam yat içtimasından sonra astsubay E.Y. bizi kaldırdı. Silahhaneye gidip silah almamızı söyledi ve bize şarjör verdi. E.Y. içtima yaptıktan sonra, VIP bölgesine gideceğimizi söyledi. Otobüslere bindirildik. VIP bölgesinde araç ve uçak bakım ambarlarının orada bizi sıraya koyup beklettiler. 3 tane helikopter indi. Bir süre sonra da beyaz renkli bir helikopter indi. Albay Yusuf Özdemir transit araç istedi. İnenleri o araca bindirdi ama nereye gönderdi bilmiyorum. Bir anda, komutanlardan biri havaya ateş etti.
Otobüsle havalimanına doğru gitmeye başladık. İner inmez limanda dağılmamız istendi. Dağıldık ancak Yusuf albay sonra bizi tekrar topladı. Bizi 4. kapıdan geçirdi. Açık bir alana vardık. Burada bize U şekli aldırdı. 'Türklere çıkış yasak, yabancılara giriş çıkış serbest' dedi. Pasaport kontrolü yapan polislerin başına 2'şer er koydu. Ben de bunlardan biriydim. Bir müddet sonra bir kadın 'Bomba' diye bağırdı. Yusuf albay, kendisini takip etmemizi söyledi. Peşinden gittik ama halk arkamızdan gelmeye başladı. Sinirlilerdi. Yusuf albayın emniyet müdürüyle konuştuğunu gördüm. Halk çok kalabalıklaşınca büfe gibi bir yere sığındık. Sonra da teslim olduk.'
Duruşmada savunma yapan diğer tutuksuz sanık erler de beraatlerini ve haklarındaki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasını istediler. Bir sanık avukatı ise sanık erlerin dosyasının ana dosyadan ayrılarak yargılama yapılmasını talep etti.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarının alınmasıyla devam edilecek.
31.05.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri'deki Alibey Spor Salonunda yapılan duruşmada, tutuksuz sanık sözleşmeli erler savunma yaptı. Olay gecesi Hava Harp Okulundan, Atatürk Havalimanında terör saldırısı bahanesiyle çıkarıldıklarını belirten sanık erler, beraat talebinde bulundu.
Tutuksuz sanık er Cüneyt Öztürk, havalimanında olayın terör saldırısı değil darbe girişimi olduğunu anladıklarında dahi, üstlerinden kendilerine sürekli teslim olmayın emri verildiğini söyledi.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarının alınmasıyla devam edilecek.
01.06.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri'deki Alibey Spor Salonunda yapılan duruşmada, kurmay yarbay Serbülent Eken'in savunması alındı. Sulh Ceza Hakimliği'nde verdiği ifadesini kabul etmeyen Eken, 'Kendimi güvende hissederek huzurunuzda vereceğim savunmamım dikkate alınmasını istiyorum.' dedi.
15 Temmuz'da 66.Mekanize Tugayı Komutanlığı Tank Taburunda 1 yıllık tabur komutanı olduğunu söyleyen sanık Eken, '15 Temmuz'da, 30 Ağustos kutlama faaliyetleri hazırlıkları hakkında bilgi vermek üzere tugay komutanı Mehmet Nail Yiğit'in yanına gittim. Bana, terör saldırı olabileceğini söyleyerek, araç, personel ve mühimmat hazırlatmamı istedi. Tabur binasına döndüğümde emniyet tedbirlerinin gözden geçirilmesini ve mühimmat sorumlusundan personele mühimmat dağıtmasını istedim. Öğleden önce albay Ömer Korkut yanıma geldi, beraber kışladan çıktık. Akşam saatlerinde tugay komutanı beni arayarak Atatürk Havalimanı'nda terör saldırısı olabileceğini belirterek, kışlaya dönmemi, diğerlerini de bilgilendirmemi istedi. Kışlaya geri döndüm. Tugay komutanı yine aradı. Yarbay Osman Akkaya ve yarbay Kadir Yıldız'a araç vermemi, Mustafa Kol'un ise bizimle birlikte geleceğini söyledi.' ifadelerini kullandı.
Tugay komutanı Yiğit'in havalimanı giriş çıkışını emniyete alacaklarına dair emri verdiğini savunan Eken, şunları kaydetti:
'Hazır olunca çıkış yaptık. Araçları nizamiyeye ve ana giriş kontrol noktasına yerleştirttim. Polislerle yapılan koordine çerçevesinde giriş çıkışlar emniyete alındı. Saat 22.40'a kadar polislerle koordineli hareket ettik. Sonrasında bir polis cep telefonundan Genelkurmay Başkanının rehin alındığına dair haberleri gösterdi. Benim akıllı telefonum yoktur. Sonrasında yaptığımız değerlendirmeler sonucunda dönmeye karar verdik. Bu saatten sonra personelin güvenliği için önlem aldım. Tugay komutanını da arayıp bilgi verdim. Dönüş kararına polisler de sevindi. Dönüş yolunda 2-3 kez durmak zorunda kaldık.'
Çapraz sorgusuna geçilen sanık Eken, soru üzerine, kendisinden ele geçen 1 ABD dolarına ilişkin, 'Benim olabilir de olmayabilir de emin değilim.' dedi.
Sanıklardan Harun Oduncu'ya, havalimanı çıkışında gitmek isteyen askerlere zorla hat düzeni oluşturmaları için emir verdiği iddiasını reddettiğini belirten sanık Eken, üzerinde bir isim listesi olduğunu ancak tutanak altına alınan listenin kendisinin listesi olup olmadığını bilmediğini söyledi.
Sanık Eken, bir müşteki avukatının, 'Mühimmatlarla ilgili planlama yapmışsınız. Neye göre yaptınız? Talimatı kim verdi?' sorusuna, 'Emri tugay komutanı verdi. Bana sorsanız tank topu almazdım' diye yanıt verdi.
Tugay komutanının polise takviye için kendisini terör saldırısı nedeniyle havalimanına gönderdiğini savunan sanık Eken, sıkıyönetim ilanı evraklarının çantasından çıkmış olmasına karşın diyecekleri sorulduğunda ise, 'Çantamdan sıkıyönetim ilamı evrakları çıkmış. Kesinlikle kabul etmiyorum. Odamda bulunan tabanca dahi tarafıma ait değildir.' cevabını verdi.
Duruşmaya 5 Haziran Salı günü sanık savunmalarıyla devam edilecek.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökhan Yolasığmaz tarafından hazırlanan 708 sayfalık iddianamede, şehitler Mahir Ayabak ve Zekeriya Bitmez 'maktul', 46 kişi 'mağdur' ve 129 kişi 'müşteki' sıfatıyla yer alırken, suçtan zarar görenler arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 65. Hükümet ve TBMM bulunuyor.
Tüm sanıkların ''anayasayı ihlal'', ''TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs'', ''Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs'' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve ''örgüte üye olma'' suçundan da 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, bazı sanıklar hakkında ''kasten öldürme'', ''öldürmeye teşebbüs etme'', ''kamu kurumu faaliyetini cebir veya tehdit kullanarak engellemek'', 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma', 'hava ulaşım araçlarını kaçırma veya alıkoyma'', ''konut dokunulmazlığı ihlali'', ''silahla tehdit'', ''kasten yaralama'', ''mala zarar verme'' suçlarından 15 yıl ila 1 kez ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen hapis cezaları talep ediliyor.
- 'Hava sahasının kontrol altına alınması istendi'
İddianamede, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında darbeci askerler tarafından İstanbul'da uluslararası uçuşlara açık bulunan Sabiha Gökçen ve Atatürk havalimanlarının işgal edilmek istendiği anımsatılarak, Avrupa yakasındaki Atatürk Havalimanı'nın işgal girişiminde 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'na bağlı birlikler ve Hava Harp Okulu'na bağlı bir grup askerin görev aldığı belirtiliyor.
Darbe girişimini planlayan askerler tarafından uluslararası hava alanları uçuşlara kapatılarak, hem Türk vatandaşlarının yurt dışına çıkışlarını engellemek hem de ülke giriş çıkışlarını kontrol altına almak istendiği kaydedilen iddianamede, ayrıca uçuşların kontrol edildiği 'Smart Kule' diye tabir edilen kontrol kulesinin de darbeci askerler tarafından zapt edilerek, hava sahasının kontrol altına alınmasının istendiği vurgulanıyor.
İddianamede, işgal eylemini gerçekleştirmeye çalışan sanıkların 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'ndan çıkış yaptıkları anlatılarak, söz konusu tugayda yapılan darbe girişiminin planlandığı toplantılara katılan sanık eski Yarbay Serbülent Eken ve sanık eski Albay Ömer Korkut'un, Atatürk Havalimanı'nın işgalinden sorumlu olarak görevlendirildikleri kaydediliyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-22 Aralık (2017) 'İstanbul 159 sanık Darbe/Atatürk Havaalanının İşgali' davası
(02 Haziran 2018, 15:23), son güncel.: (03 Haziran 2018, 12:16)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: