İzmir'de, 'askeri casusluk soruşturması'ndaki usulsüzlüklerle bazı bilgilerin sızdırılmasına ilişkin Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisindeki mensupları hakkında açılan davada 26'sı tutuklu 102 sanığın yargılanmasına devam edildi.
05.05.2018 14:24 İzmir'de, 'askeri casusluk soruşturması'ndaki usulsüzlüklerle bazı bilgilerin sızdırılmasına ilişkin Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisindeki mensupları hakkında açılan davada 26'sı tutuklu 102 sanığın yargılanmasına devam edildi.
30.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayda alınan duruşmada, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan tutuksuz sanık H.S, FETÖ ile bağlantısının devam ettiği yıllarda Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki örgüt mensuplarıyla ilgilendiğini belirterek bazı mensuplarla yoğun, bazılarıyla da daha az görüştüğünü, bu görüşmelerde örgüt elebaşı Fetullah Gülen'den hemen bahsetmediklerini daha sonraki görüşmelerde buna ilişkin konuştuklarını anlattı.
Birçok FETÖ mensubu askeri personeli henüz askeri lise yıllarında eğiterek örgüte kazandırdığını ifade eden H.S, bu öğrencilerin diğer öğrenciler kalkmadan yatakhanede abdest alınması yönünde telkinlerde bulunduğunu, ima ile namaz kılarken bir arkadaşın kendisine seslenmesi durumunda namazın hemen bozularak cevap verilmesi gibi uyarıda bulunduklarını aktardı.
FETÖ'nün bu şekilde tedbirler alarak mensuplarının deşifre olmaması için çaba sarfettiğini değerlendiren H.S, askeri öğrenci ya da personelle hiçbir zaman cep telefonuyla irtibata geçmediklerini dile getirdi.
H.S, alınan tedbirlere ilişkin 'Tüm görüşmeler yüz yüze yapılıyordu. Öğrencilerin hafta sonlarında çıkamaması gibi durumlarda bir önceki haftada gerçekleştirilen görüşmede belirlenen irtibat noktası tarih geçse de sonraki görüşmede kullanılıyordu. Ayrıca örgüt yöneticileri, askerlerin camiye gitmemeleri yönünde 'Cami kullanmayın' tarzında ikazda bulunuyordu. Askeri okuldayken, camiye gidenleri fişlemek için camiye örgüt mensubu başka asker gönderildi. Talimatlar bu yöndeydi. Bize ne söylediyse biz de o şekilde yönlendirme yapıyorduk.' ifadelerini kullandı.
FETÖ'cü askerleri denetlemek için şirket kurmuşlar
Askeriyedeki 'hususi' görevi sürerken, ticari faaliyetlerine devam ettiğini anlatan H.S, örgütün talimatıyla bir sigorta şirketi kurduğunu, buna ilişkin örgütten maaş aldığını itiraf ederek, 'Sigorta şirketini tek başıma adıma kurdum. Kağıt üzerinde kurulmuş, herhangi bir sermayesi olmayan bir şirketti. Bu, askeri personelin yerinde kontrolü amacıyla askeri alanlara giriş çıkışta kullanmak amacıyla kurulan bir şirkettir. Şirketi, askeri personele sigorta yapmak bahanesiyle askeri alana girip sorumluğumdaki rütbeli personeli yerinde denetlemek ve kontrol etmek amacı için kullanıyordum. Ticari faaliyeti yürütemediğimden dolayı iflas ettim.' dedi.
'Toros Harp Okulundaki öğrencilerin sorumlusuydu'
Örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock kullanıcısı olduğu tespit edilen ve bu davanın da firari sanığı gazeteci Tarık Toros'la ilişkisine değinen H.S, şunları anlattı:
'1993'te Ankara'ya geldiğimde Harp Okulundaki öğrencilerin sorumlusuydu. 1994'te Toros'la hususi görevimiz devam ederken Balgat bölgesine geçtik. Toros, Balgat bölgesi lise ve ortaokul 3. sınıf talebe mesulüydü. Lise ve ortaokul talebe mesulünün görev olarak en önemli vazifesi askeri okullara girecek öğrencilerin FETÖ'ye bağlılık derecesine göre tespitlerini yapmaktı. Yine lise mezunu olan, üniversite sınavına girecek öğrencilerinde bağlılık derecelerine göre harp okulu, hukuk fakültesi, siyasal bilimler fakültesi gibi bürokrasiye geçiş sağlayacak öğrencilerin ve okulların tespitiydi. Toros, daha sonra örgütte yaşadığı bir sıkıntıdan Gazi Üniversitesi bölgesine geçti. Daha sonra örgütün medya yapılanmasında görev aldı.'
Sahte kimlikle askeriyeye girmiş
Sorumlusu olduğu askeri personeli denetlemek için sahte kimlik düzenleyerek askeriyeye girip çıktığını, örgüt mensuplarına 'her zaman gözetimde oldukları'na ilişkin gözdağı verdiklerini itiraf eden H.S, himmet adı altında üyelerden para topladıklarını belirterek, 'Örgütün bana verdiği maaştan da himmet veriyordum. Çünkü bu bir kültür olarak örgüte yerleştirilmişti. Askerlerin maaşlarında da düzenli himmet alıyorduk. Hatta bazı askerler yurt dışına göreve gittiklerinde aldıkları harcırah üzerinden bile himmet topluyorduk ancak bu para örgütte bazen amacına uygun şekilde kullanılmazdı.' dedi.
Duruşmaya öğle arası verildi.
Duruşmada, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan tutuksuz sanık H.S, öğleden sonraki oturumda savunmasına devam etti.
H.S, örgütün deşifre edilmesi için daha önce Manisa, Ankara, Adana ve İzmir'de emniyet ve savcılıklara giderek bildiklerini anlattığını, hapis cezasından kaçmak için böyle bir yola başvurmadığını belirtti.
FETÖ'de '5. Kat' diye tabir edilen yapının Ankara, İstanbul ve İzmir'de bulunduğunu aktaran H.S, İzmir'de kapatılan Bozyaka'daki Yamanlar Koleji, İstanbul'da kapatılan Altunizade'deki FEM dershanesi ile Ankara'daki kapatılan Samanyolu Kolejinin 5. katlarında örgütün gizli toplantılarının yapıldığına dikkati çekerek, otel konseptiyle hazırlanan özel odalarda sözde il imamlarının kaldığı ve örgüt elebaşı Fetullah Gülen için hazırlanmış odaların bulunduğunu bildirdi.
Altunizade'deki dershanenin 5. katında Gülen ve ülke imamların katıldığı toplantıların tertiplendiğini beyan eden H.S, Ankara ve İzmir'de ise il ve eyalet imamları ile il mütevellisindeki örgüt yöneticilerinin toplantı düzenlediğini, Ankara'daki toplantılara beş kez katıldığını belirtti. H.S, 'Bu toplantılar 4 gün sürerdi. Her akşam Gülen'in bizzat kendisi tarafından mütevellilere verilen sohbet programına önemli kişiler katılırdı.' dedi.
Bu davanın firari sanıklarından Mehmet Ali Büyükçelebi, İsmail Büyükçelebi, Naci Tosun, Mehmet Ali Şengül ve Kudret Ünal gibi üst düzey FETÖ yöneticilerinin Gülen'le doğrudan görüşen kişilerden olduğunu aktaran H.S, şöyle devam etti:
'Şengül, piramidin en üstündeki örgüt mensubudur. Ünal, Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki FETÖ yapılanmasından sorumluydu. Tosun ise örgütün finansal beyniydi. Bunlar aynı zamanda, Kara ve Hava Kuvvetleri ile Jandarma Genel Komutanlığından genel sorumlulardı. Fakat Ünal dışında hangi birimden hangi ismin sorumlu olduğunu yine gizlilik teamülleri gereği net olarak bilemiyordum. Şengül, doğrudan Gülen'e bağlı çalışıyordu.'
Örgüt yöneticilerinden aldığı talimatla FETÖ'nün alevi yapılanması üzerine de çalıştığını, kendisine verilen emirleri yerine getirdiğini belirten H.S, bu davada tutuksuz yargılanan eski eşi Ö.G. ile bu doğrultuda evlendirildiğini söyledi. H.S, 'Ö.G'nin Elazığlı olması ve babasının yaklaşık 30 yıl Tunceli'de görev yapmış olması beni kamufle etmek için yeterli sebeplerdendi. 1999'da Manisa'da evlendiğim Ö.G, FETÖ yapılanması içerisinde yer alıyordu ancak aktif bir görevi yoktu. Ö.G. benim örgüt yapılanmasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görev aldığımı biliyordu. FETÖ'den bana maaş verildiğini biliyordu.' ifadesini kullandı.
H.S, 2014 ve 2015 yıllarında elde ettiği bilgiler doğrultusunda FETÖ'nün 2016'da darbe girişiminde bulunacağını İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına anlattığını ileri sürerek, bazı sanıklar hakkında verdiği ifadelerde gerçeğe aykırı beyanlarının ortaya çıkması halinde verilecek cezaya da razı olduğunu kaydetti.
Mahkeme duruşmayı erteledi.
01.05.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayda alınan duruşmada, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan tutuksuz sanık H.S, FETÖ ile bağlantısının devam ettiği yıllarda Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki örgüt mensuplarıyla ilgilendiğini belirterek bazı mensuplarla yoğun, bazılarıyla da daha az görüştüğünü, bu görüşmelerde örgüt elebaşı Fetullah Gülen'den hemen bahsetmediklerini daha sonraki görüşmelerde buna ilişkin konuştuklarını anlattı.
Birçok FETÖ mensubu askeri personeli henüz askeri lise yıllarında eğiterek örgüte kazandırdığını ifade eden H.S, bu öğrencilerin diğer öğrenciler kalkmadan yatakhanede abdest alınması yönünde telkinlerde bulunduğunu, ima ile namaz kılarken bir arkadaşın kendisine seslenmesi durumunda namazın hemen bozularak cevap verilmesi gibi uyarıda bulunduklarını aktardı.
FETÖ'nün bu şekilde tedbirler alarak mensuplarının deşifre olmaması için çaba sarfettiğini değerlendiren H.S, askeri öğrenci ya da personelle hiçbir zaman cep telefonuyla irtibata geçmediklerini dile getirdi.
H.S, alınan tedbirlere ilişkin 'Tüm görüşmeler yüz yüze yapılıyordu. Öğrencilerin hafta sonlarında çıkamaması gibi durumlarda bir önceki haftada gerçekleştirilen görüşmede belirlenen irtibat noktası tarih geçse de sonraki görüşmede kullanılıyordu. Ayrıca örgüt yöneticileri, askerlerin camiye gitmemeleri yönünde 'Cami kullanmayın' tarzında ikazda bulunuyordu. Askeri okuldayken, camiye gidenleri fişlemek için camiye örgüt mensubu başka asker gönderildi. Talimatlar bu yöndeydi. Bize ne söylediyse biz de o şekilde yönlendirme yapıyorduk.' ifadelerini kullandı.
Askeriyedeki 'hususi' görevi sürerken, ticari faaliyetlerine devam ettiğini anlatan H.S, örgütün talimatıyla bir sigorta şirketi kurduğunu, buna ilişkin örgütten maaş aldığını itiraf ederek, 'Sigorta şirketini tek başıma adıma kurdum. Kağıt üzerinde kurulmuş, herhangi bir sermayesi olmayan bir şirketti. Bu, askeri personelin yerinde kontrolü amacıyla askeri alanlara giriş çıkışta kullanmak amacıyla kurulan bir şirkettir. Şirketi, askeri personele sigorta yapmak bahanesiyle askeri alana girip sorumluğumdaki rütbeli personeli yerinde denetlemek ve kontrol etmek amacı için kullanıyordum. Ticari faaliyeti yürütemediğimden dolayı iflas ettim.' dedi.
'TOROS HARP OKULUNDAKİ ÖĞRENCİLERİN SORUMLUSUYDU'
Örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock kullanıcısı olduğu tespit edilen ve bu davanın da firari sanığı gazeteci Tarık Toros'la ilişkisine değinen H.S, şunları anlattı:
'1993'te Ankara'ya geldiğimde Harp Okulundaki öğrencilerin sorumlusuydu. 1994'te Toros'la hususi görevimiz devam ederken Balgat bölgesine geçtik. Toros, Balgat bölgesi lise ve ortaokul 3. sınıf talebe mesulüydü. Lise ve ortaokul talebe mesulünün görev olarak en önemli vazifesi askeri okullara girecek öğrencilerin FETÖ'ye bağlılık derecesine göre tespitlerini yapmaktı. Yine lise mezunu olan, üniversite sınavına girecek öğrencilerinde bağlılık derecelerine göre harp okulu, hukuk fakültesi, siyasal bilimler fakültesi gibi bürokrasiye geçiş sağlayacak öğrencilerin ve okulların tespitiydi. Toros, daha sonra örgütte yaşadığı bir sıkıntıdan Gazi Üniversitesi bölgesine geçti. Daha sonra örgütün medya yapılanmasında görev aldı.'
Sorumlusu olduğu askeri personeli denetlemek için sahte kimlik düzenleyerek askeriyeye girip çıktığını, örgüt mensuplarına 'her zaman gözetimde oldukları'na ilişkin gözdağı verdiklerini itiraf eden H.S, himmet adı altında üyelerden para topladıklarını belirterek, 'Örgütün bana verdiği maaştan da himmet veriyordum. Çünkü bu bir kültür olarak örgüte yerleştirilmişti. Askerlerin maaşlarında da düzenli himmet alıyorduk. Hatta bazı askerler yurt dışına göreve gittiklerinde aldıkları harcırah üzerinden bile himmet topluyorduk ancak bu para örgütte bazen amacına uygun şekilde kullanılmazdı.' dedi.
04.05.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayda alınan duruşmada, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan tutuksuz sanık H.S. verdiği ifadesinde, örgütte gizliliğe çok önem verildiğini belirterek, sohbetlerde askeri okullarda, hukuk ve siyasal bilimler fakültelerinde FETÖ'nün 'altın nesil' diye tabir edilen üyelerinin olduğu, ileride devlet kademelerinde bu neslin hizmetler yapacağının sıklıkla konuşulduğunu anlattı.
Sanıklardan M.K.C'nin kumpas kurulacak askeri personel hakkında sahte ihbar mektupları yazdığını dile getiren H.S, buna ilişkin ayda bir gerçekleştirilen üst düzey toplantılara hiçbir şekilde yazılı belge getirilmediğini kaydetti.
M.K.C'nin Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki FETÖ mensuplarından sorumlu H.D. (firari sanık) ile bağlantısının güçlü olduğuna dikkati çeken H.S, 'Benim gibi özel hizmet sorumluları ve rütbeli askerlerden gelen askeri evrak ve personele ilişkin özel bilgilerin bulunduğu raporlar, Ankara bölgesi olarak H.D'de toplanırdı. Ankara'da toplanan bilgi ve belgeler İstanbul ve Gölcük bölgesi Deniz Kuvvetleri Komutanlığından sorumlu K.K'ye iletilir, K.K'den de Kudret Ünal'a (firari sanık) iletilirdi. Ünal ise kuvvet komutanlıklarından sorumlu 'beşli toplantı' diye tabir edilen FETÖ'nün üst düzey toplantılarında değerlendirmelere katılırdı. Daha sonra yine K.K. aracılığı ile H.D'ye talimatlar gelirdi. H.D. ise bu talimatları M.K.C. ile yerine getirirdi. Bu talimatlarda genellikle sol görüşlü Atatürkçü, ulusalcı, 28 Şubat zihniyetinde olan rütbelilerin TSK'dan tasfiye edilerek FETÖ mensubu olarak yetiştirilen askerlerin boşaltılan kritik ve önemli kadrolara getirilmesi amaçlanmıştı.' ifadelerini kullandı.
FETÖ'cü olmayan askerlerin tasfiyesi
TSK'da FETÖ'cü olmayan askerlerin tasfiyesi için düzenlenen kumpaslar hakkında da bilgi veren H.S, ihbar mektuplarının bu iş için özel bir öneme sahip olduğuna işaret etti.
H.S, şunları kaydetti:
'Bu amaçla H.D, bizzat M.K.C'ye özel bir evde kurulu bilgisayarda askeri personel hakkında ihbar mektupları hazırlatırdı. Bu ihbar mektuplarının yazımı esnasında tedbir amaçlı olarak mutlak suretle parmak izi kalmaması için ameliyat eldiveni kullanılırdı. Bu bilgisayarın kesinlikle herhangi bir internet veya başkaca bir server bağlantısı yoktu. Bu ihbar mektuplarının zaman zaman posta yoluyla Genelkurmay Başkanlığı ile MİT'e yollandığını, zaman zaman da Genelkurmay'ın nizamiye kapısının yakın duvarı üzerine ya da bahçe içine atıldığını biliyorum. Bildiğim kadarıyla H.D ve M.K.C tarafından onlarca ihbar mektubu hazırlandı. Bu ihbarlar çoğunlukla askeri personelin idari soruşturmalara mahal bırakılarak ihraç edilmesi, tayin edilmesi, önemli ve kritik kadroların boşaltılmasına yönelik yapılan genellikle ahlaksızlık ve rüşvet ağırlıklı ihbarlardı.'
FETÖ'nün örgüt içindeki evliliklerine de değinen H.S, 'Çok önceden örgüt içerisinde evlilikler sıkı tutulmazdı. İsteyen, istediğiyle evlenebiliyordu. Hatta bazı askerler, başörtülü kadınlarla evleniyordu. TSK içerisinde böyle evlilikler sıkıntı olmaya başlayınca evlilikler örgütün kontrolünde yapılmaya başlamıştı.' dedi.
Mahkeme, heyeti duruşmayı erteledi.
Paralel yapı-07 Temmuz (2016) 'İzmir 102 sanık Askeri Casusluk Kumpası ve TSK yapılanması' davası
(05 Mayıs 2018, 14:24)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: