Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında 4. Kolordu ve 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada 268 sanığın yargılanmasına devam edildi.
21.04.2018 15:11 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında 4. Kolordu ve 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada 268 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında 4. Kolordu ve 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada 268 sanığın yargılanmasına devam edildi.
16.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada Ankara İl Emniyet Müdürlüğünü ele geçirmeye çalışan darbecilere karşı mücadele verirken yaralanan müştekiler, olay günü yaşadıklarını anlattı.
Evren Yürekli, çalıştığı mağazadaki televizyondan darbe girişimini öğrendiğini, TRT'de okunan korsan darbe bildirisinde sokağa çıkma yasağı ilan edildiği söylenmesine rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine meydanlara çıktığını belirtti.
Ankara Emniyet Müdürlüğüne yaklaştığı esnada yolun tıkandığını ve bölgede askerlerin olduğunu ifade eden müşteki Yürekli, yaşadıklarını şöyle anlattı:
'Askerlere silahlarını bırakmalarını söyledik. Bunun ardından askerlere 'Diz çökün, ateş edin' emri verildi. Uzak ve karanlık olduğu için emri kimin verdiğini görmedim. Silahı ateşleyenler direkt bizim üzerimize ateş ettiler. Bu sırada emniyet de bombalanmaya başladı. Ben bacağımdan yaraladığımı fark etmedim. Yaralı arkadaşları ambulansa bindirmeye çalıştım. Bir süre sonra bacağımda sızı hissettim, vurulduğumu fark ettim. Sanıklardan şikayetçiyim. Davaya katılmak istiyorum.'
'Darbeci askerler vatandaşa doğru ateş ettiler'
Müştekilerden Burhan Özkaya da 15 Temmuz 2016'da Yenimahalle'de akraba ziyaretinde olduğunu, bu sırada savaş uçaklarının alçak uçuşa başladığını ancak buna anlam veremediğini belirtti.
Bir süre sonra evine geçtiğini, kendisini arayan akrabasının MİT'e atış yapıldığını söylediğini kaydeden Özkaya, televizyondan da Boğaz Köprüsü'nün kapatılmasına ilişkin haberleri gördüğünü ve böylece FETÖ'nün darbe girişiminden haberdar olduğunu dile getirdi.
Gecenin ilerleyen saatlerinde arkadaşları ile Ankara Emniyet Müdürlüğüne gittiğini bildiren Özkaya, şu ifadeleri kullandı:
'Hipodrom Caddesi'nde giderken trafiğin sıkıştığını ve emniyet binasından alev yükseldiğini fark ettim. Böyle olunca aracımızı park edip yaya olarak emniyete yaklaştım. Yolda insanlar vardı ve emniyet binasından silah sesleri geliyordu. Ben ve arkadaşlarım hızlıca emniyetin Konya yoluna bakan kapısından içeri girdik. Bahçede zırhlı araçlarla burun buruna geldik. Orada tekbir getirenler, 'Ne mutlu Türk'üm diyene' sloganları atanlar, 'Asker kışlaya' diye bağıranlar vardı. Yaklaşık 10 dakika sonra zırhlı aracın üzerindeki otomatik tüfekle gökyüzü tarandı. Vatandaş buna rağmen dışarı çıkmadı.
Daha sonra da zırhlı aracın önündeki darbeci askerler vatandaşa doğru ateş ettiler. Benim de sol bacağımdan bir G-3 mermisi girdi. Sürünerek Konya yoluna çıktım. Yaralandığımı anlayan vatandaşlar sivil araç ile beni hastaneye götürdüler.'
Sanıklardan şikayetçi olan 15 Temmuz gazisi Özkaya, davaya müdahillik talebinde bulundu.
'Zırhlı araçlarla yol kapatılmıştı'
Murat Onuş da darbe girişimini televizyondan öğrendikten sonra karşı koymak için Ankara Emniyet Müdürlüğüne gittiğini anlattı.
Müşteki Onuş, 'Akköprü'de yol kesilmişti, zırhlı araçlarla yol kapatılmıştı. Havaya ateş ediyorlardı. Vatandaşların geri çekilmediğini gören darbeciler orada bulunanlara ateş etti. İlk başta yaralananlara yardım ettim. Üçüncü ateş açıldığında ben de omzumdan yaralandım.' diye konuştu.
Sanıklardan şikayetçi olduğunu ifade eden Onuş, davaya müdahil olmak istediğini söyledi.
Diğer müştekilerin de beyanlarını alan mahkeme, duruşmayı yarına bıraktı.
17.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada Ankara İl Emniyet Müdürlüğünü ele geçirmeye çalışan darbecilere karşı mücadele verirken yaralanan müştekiler, olay günü yaşadıklarını anlattı.
15 Temmuz gazisi Gazi Karaca, olay tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne gittiğini, yaşanan olaylarda yaralandığını ifade etti. Emniyete yakın bölgedeki köprü üstünde tankların ve askerlerin olduğunu dile getiren müşteki Karaca, karanlık olduğu için kendisine ateş edenleri göremediğini bildirdi.
Sanıklardan şikayetçi olan Karaca, kamu davasına müdahillik talebinde bulundu.
Müştekilerden Resul Buran, 15 Temmuz 2016 saat 22.30 sularında iş yerinden çıktığını, Konya yolunda ilerlerken tankların geçtiğini gördüğünü beyan etti.
Burada, darbeciler tarafından vatandaşlara ateş edildiğini, kendisinin de başından yaralanarak köprüden aşağıya düştüğünü kaydeden 15 Temmuz gazisi Buran, ateş edenlerin üzerinde kompozit başlık ve kamuflaj olduğu için teşhis edemeyeceğini ifade etti.
Darbe girişimine karşı durmak için çocuklarıyla Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne gittiğini belirten Erkut Erdoğan, emniyetin bombalanması sonucu oğlunun ve kendisinin yaralandığını söyledi.
Erdoğan, davaya müdahillik talebinde bulundu.
Darbeciler vatandaşın üzerine ateş etmiş
Müşteki Hakan Tekinışık, olay günü gece evde olduğu sırada savaş uçaklarının sesleri üzerine uyandığını, televizyonu açarak neler olduğunu öğrenmek istediğinde de FETÖ'nün darbe girişiminden haberdar olduğunu beyan etti.
Bunun üzerine emniyete gittiğini bildiren Tekinışık, bölgede çok sayıda asker olduğunu, vatandaşların da 'Yapmayın' diyerek darbeden vazgeçirmeye çalıştıklarını ancak darbecilerin vatandaşların üzerine ateş ettiklerini anlattı.
Sanıklardan şikayetçi olan Tekinışık, davaya müdahil olmak istediğini belirtti.
Diğer müştekilerin de beyanlarını alan mahkeme, duruşmayı yarına bıraktı.
18.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada Ankara İl Emniyet Müdürlüğünü ele geçirmeye çalışan darbecilere karşı mücadele verirken yaralanan müştekiler, olay günü yaşadıklarını anlattı.
Müştekilerden Hali İbrahim Kurttaş, olay günü evde bulunduğu esnada darbe girişiminden haberdar olduğunu ve arkadaşı ile Ankara Emniyet Müdürlüğüne gittiklerini bildirdi.
Bölgedeki olaylar esnasında göğsünden yaralandığını aktaran 15 Temmuz gazisi Kurttaş, sanıklardan şikayetçi olduğunu ve açılan kamu davasına katılmak istediğini beyan etti.
Sahir Akdoğan, olay günü evde olduğu sırada savaş uçaklarının uçmaya başladığını, eşi ile neler olduğunu anlamaya çalıştıklarını söyledi.
Bir süre sonra il dışındaki akrabası tarafından arandığını ve yaşanan askeri hareketliliği kendisine aktardığını kaydeden Akdoğan, haberlerden darbe girişimini öğrendikten sonra da komşuları ve kardeşi ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne doğru yola çıktıklarını ancak emniyet bölgesinde yolun darbecilerce kapatılması üzerine burada kaldıklarını bildirdi.
Darbeci askerlerin vatandaşları silahla taradığını, kendisinin de bacağından yaralandığını beyan eden Akdoğan, sanıklardan şikayetçi olarak davaya katılma talebinde bulundu.
'Polisler bizim polisimiz değil mi, Rus polisi mi'
Emekli astsubay olan Murat Karakoca, 15 Temmuz akşamı MİT'in helikopter ile tarandığına dair gelen mesaj üzerine televizyonu açtığını ve FETÖ'nün darbe girişiminde bulunduğunu öğrendiğini kaydetti.
Bu sıralarda eşinin arkadaşı olan bir polis eşinin emniyette çatışma olduğuna dair beyanda bulunduğunu öğrenmesi üzerine Ankara Emniyet Müdürlüğüne gittiğini belirten müşteki Karakoca, 'Emniyetin çevresini Zıhlı Piyade Taşıyıcı (ZPT) araçlar çevirmişti. Darbeciler emniyete ateş ediyorlardı. Bu şekilde hunharca ve düşüncesizce ateş edildiğini ilk defa gördüm.' diye konuştu.
Emniyete yakın bölgedeki köprü üzerinde de askeri araçların olduğunu ifade eden Karakoca, darbecileri eylemlerinden vazgeçirmek için konuşmaya gittiğinde de ateşli silah ile yaralandığını belirtti.
15 Temmuz gazisi Karakoca, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Ben konuşmak için askerlerin yanına gittim. 'Bu polisler bizim polisimiz değil mi, Rus polisi mi? Niye ateş ediyorsunuz' dedim. Bizim üzerimize ateş ettiler. Ben yürümeye devam ettim. Başlarındaki rütbeli nişan alarak bana 4-5 el ateş etti. Bundan sonra askerlere emir verdi ve arkamdaki insanları da taradılar. Köprünün üzerindeki herkes yaralandı ve düştü. Ben durumumu kontrol etmek için kenara çekildim. Mermi kemiğe yada atardamara gelmemişti. Ben, 'Bu delikle buradan gidersem yazıklar olsun' dedim kendi kendime. Köprü altındaki kalabalığa bağırdım, şimdi gelirseniz benim gibi yaralanırsınız, en fazla şehit olursunuz dedim. Bunun üzerine vatandaşlar da köprü üzerine gelmeye başladı. Darbeciler ZPT'lere binerek Emniyetin içine kaçtılar. Ben tekrar kalabalığa dönerek, 'Bu iş burada bitmedi, Emniyetin içine gidiyoruz' dedim. Nizamiyeden içeri girdik. ZPT'ler de içeri girmişlerdi. Etraflarını çevirerek kıpırdayamaz hale getirdik. İçeriden rütbeli olduğunu sandığım birisi, 'Bırakın bizi, kışlamıza döneceğiz' dedi. Ondan sonra vatandaşlara araçların yanından ayrılmalarını söyledim. ZPT'ler park bölgesine ilerledi, buradan tekrar bize dönüp ateş etmeye başladılar.'
Müşteki Karakoca, davaya müdahillik talebinde bulundu.
Diğer müştekilerin de beyanlarını alan mahkeme, duruşmayı yarına bıraktı.
20.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, Ankara Emniyet Müdürlüğünü ele geçirmeye çalışan darbecilere karşı mücadele verirken yaralanan müştekiler, olay günü yaşadıklarını anlattı.
Müştekilerden Mehmet Kemal Kaya, olay gecesi evde olduğu sırada haberlerden ve sosyal medyadan FETÖ'nün darbe girişiminde bulunduğunu öğrendiğini, bunun üzerine aracıyla Ankara Emniyet Müdürlüğüne gitmeye karar verdiğini söyledi.
Emniyete yaklaştığında Akköprü üzerinde 3 tank ve bir askeri aracın olduğunu, bir müddet sonra tanklardan 2'sinin emniyet yerleşkesine girdiğini anlatan Kaya, 'Darbeci askerler, kendilerine yaklaşan kalabalığa karşı ateş etmeye başladılar. Darbecilerin nişan alarak ateş ettiklerini gördüm. Bir ya da iki dakikalık ara ile ateş ediyorlardı. Ardından askerler orada kalan tanka bindiler, giderken vatandaşlara yine ateş ettiler.' diye konuştu.
Olaylar sırasında mermi parçalarından kendisi ve babasının yaralandığını beyan eden Kaya, davaya müdahil olmak istediğini belirtti.
Şehit ablası sanıklardan şikayetçi oldu
Müştekilerden Döndü İpek de 15 Temmuz saat 23.00 sularında darbe girişimi olduğunu öğrendiğini, bunun üzerine kardeşi Ömer İpek ile görüşerek, Ankara Emniyet Müdürlüğüne gitmeye karar verdiklerini söyledi.
Emniyete yaklaştığında trafiğin sıkıştığını dile getiren İpek, kardeşini tekrar aradığında telefonu başka birisinin açtığını, kardeşinin nerede olduğunu sorduğunda ise konuştuğu kişinin, bir sivil polisin hastaneye götürüldüğünü söylediğini ifade etti.
Hastaneye gittiğinde kardeşinin şehit olduğunu gördüğünü, telefonda görüştüğü kişinin kardeşini sivil polis zannettiğini anladığını beyan eden İpek, sanıkların cezalandırılması talebinde bulundu ve davaya müdahil olmak istediğini kaydetti.
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında şehit olan Hasan Altın'ın kızı Adile Eviz de sanıklardan şikayetçi olarak, davaya müdahillik talebinde bulundu.
Müştekilerden Hacıbekir Gani de olaylar esnasında yara almadığını ancak darbeciler tarafından kullanılan tankın aracına zarar verdiğini söyleyerek, davaya katılmak istediğini dile getirdi.
Şehit polis memuru Hüseyin Kalkan'ın kardeşi müşteki Cengiz Kalkan, olay günü Ankara Emniyet Müdürlüğünün bombalandığı haberlerinden sonra ağabeyini telefonla aradığını ancak ulaşamadığını söyledi.
Bir süre sonra telefonu başka birinin açtığını, görüşme yaptığı kişiye telefonun kendisinde kalmasını söyleyerek emniyete doğru yola çıktığını anlatan Kalkan, emniyet yerleşkesine gittiğinde bir tankın teslim alındığını ve namlusuna Türk bayrağı asıldığını, bu sırada bir zırhlı aracın da teslim alınmaya çalışıldığını belirtti.
Ağabeyini bulamaması üzerine bölgedeki diğer polislerle hastaneleri aradıklarını dile getiren Kalkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Ağabeyimi en son Hacettepe'de buldum. Morgda yüzünü açtım, yüzünde bir tebessüm vardı. Boynunda, omuzunda, ayağında kurşun yarası vardı. Sol koltuk altında da iki delik gördüm. Üzerinde de bayrak örtülüydü. Hastane müdürüne, 'Bayrağı siz mi örttünüz?' dedim. 'Hayır. Buraya geldiğinde yarı ölü vaziyetteydi.' dedi. Bu sırada bayrağın ağabeyimin elinde olduğunu ancak ağabeyimin bayrağı bırakmadığını anlattı. Kurtarmak için müdahale ettiklerini fakat hayata döndüremediklerini söyledi. Ağabeyim hayatını kaybettikten sonra da bayrağı elinden alıp üzerine örttüklerini söylediler.'
Kalkan, sanıklardan şikayetçi olarak davaya müdahillik talebinde bulundu.
Sanık avukatı hakkında suç duyurusu
Müşteki sıfatıyla ifade veren 15 Temmuz gazileri ve şehit yakınlarının çapraz sorgusu esnasında, bazı sanık avukatları ile müştekiler arasında tartışma yaşandı.
Sanık avukatlarından birinin yaşananları cep telefonuyla kayda alması gerginliği daha da artırırken araya giren güvenlik güçleri olayları yatıştırdı.
Müştekilerden bazılarının kendilerine yönelik kullanılan sözler nedeniyle sanık avukatlarından biri hakkında suç duyurusunda bulundukları öğrenildi.
Çapraz sorguların tamamlanmasının ardından duruşma 24 Nisan Salı'ya bırakıldı.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-19 Nisan (2017) 'Ankara 268 sanık Darbe/Mamak 28. Mek.Tug.' davası
(21 Nisan 2018, 15:11)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: