Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirmek isteyen darbeci general Semih Terzi'yi vurarak darbe teşebbüsünün seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'in şehit edilmesine ilişkin 18 sanığın yargılandığı davaya, esasa ilişkin mütalaaya karşı beyanların dinlenmesiyle devam edildi. Davanın 4 gün süren son celsesinde sanık ve avukatları savcının mütalaasına karşı savunmalarını tamamladı. Savunmaların ardından ara kararını açıklayan mahkeme, karar için değerlendirme yapılacağını, 19 Nisan Perşembe günü kararını açıklayacağını bildirdi.
14.04.2018 13:38 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirmek isteyen darbeci general Semih Terzi'yi vurarak darbe teşebbüsünün seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'in şehit edilmesine ilişkin 18 sanığın yargılandığı davaya, esasa ilişkin mütalaaya karşı beyanların dinlenmesiyle devam edildi. Davanın 4 gün süren son celsesinde sanık ve avukatları savcının mütalaasına karşı savunmalarını tamamladı. Savunmaların ardından ara kararını açıklayan mahkeme, karar için değerlendirme yapılacağını, 19 Nisan Perşembe günü kararını açıklayacağını bildirdi.
09.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki duruşma salonunda görülen duruşmaya tutuklu sanıklar ve avukatlarının yanı sıra şehit Halisdemir'in kardeşleri, olayda yaralanan Başçavuş İsmail Oğuz ile karargahta öldürülen Astsubay Nedim Şahin'in eşi Ayşe Şahin ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM, Başbakanlık ve Milli Savunma Bakanlığının da aralarında bulunduğu müştekilerin avukatları katıldı.
Ömer Halisdemir'in ağabeyi Doğan Halisdemir, sanıklardan şikayetçi olduğunu, davaya katılmak istediğini söyledi.
Heyet, katılma talebini kabul etti.
Daha sonra söz alan duruşma savcısı, önceki celsede verilen mütalaayı tekrarladıklarını, sanıkların üzerine atılı suçlardan cezalandırılmalarını talep ettiklerini bildirdi.
Başbakanlık vekili avukat Alaaddin Varol, iddia makamının önceki celse açıkladığı mütalaaya katıldıklarını, sanıkların mütalaada istenen şekilde cezalandırılmasını talep ettiklerini söyledi.
Varol, sanıkların Türkiye Cumhuriyeti'nin birliğine kastettiklerini, milletin verdiği vergilerle alınan silahları millete doğrulttuklarını anlattı.
TBMM, Milli Savunma Bakanlığı avukatları da sanıkların mütalaaya göre cezalandırılmalarını istedi.
Sanık savunmaları
Sanıklardan eski astsubay kıdemli başçavuş Cihat İbrahim Yörük, darbe girişiminden haberdar olmadıklarını, emir komuta zinciri içinde, üstlerinin emriyle Diyarbakır'dan Ankara'ya geldiklerini öne sürdü.
Kendilerine kanunlara aykırı emir verilmediğini savunan Yörük, kimseye silah doğrultmadığını, cebir ve şiddet uygulamadığını iddia etti.
Ankara'ya gelecek uçağa binmek için havaalanına giderken otobüste darbeyi öğrendiklerine dair iddiayı kabul etmeyen Yörük, 'Otobüsteki televizyonda Sayın Başbakan'ın açıklamalarını dinledik. 'Kalkışma hareketi.' Aynen geçen ifade buydu. 'Buna darbe diyemeyiz.' dedi Sayın Başbakan. Biz bu tabiri ilk kez duyduk. Bize de terör saldırısı var diye verildi bu alarm. Darbeye iştirak için gelmedik. Bize emir bu şekilde geldi. Otobüste 'Bu, bir kalkışma hareketidir.' diye duyduk. Böyle olunca herhangi bir şeyden şüphelenmedik.' diye konuştu.
Darbeci Semih Terzi tarafından özel seçildikleri iddiasını reddeden Yörük, davanın sanığı olmayan üstleri tarafından rastgele seçildiklerini öne sürdü.
'Faaliyetlerini bilmem mümkün değil'
Semih Terzi'nin emir astsubayı sanık Ahmet Kara da darbe girişiminden önce Terzi'nin bazı faaliyetlerinden haberdar olduğu iddiasını kabul etmedi.
Terzi'nin Ankara'ya gelmek için anne ve babasının hastalığını mazeret olarak kullanmak istediğini iddianameden öğrendiğini savunan sanık Kara, Terzi ile Gökhan Şahin Sönmezateş arasındaki telefon görüşmesinden de haberdar olmadığını iddia etti.
Ankara'ya geleceklerini Diyarbakır'da uçağa bindikleri sırada Terzi'den öğrendiğini öne süren Kara, şu beyanlarda bulundu:
'Normalde Terzi'nin bunu iki gün önceden söylemesi gerekiyordu. Semih Terzi, Ankara'ya gidişini gizlemek için bana dahi uçağa bindiğimizde söyledi. Normalde biz Ankara'ya gelmek için Cizre'deki havaalanını kullanırız. Terzi, hareketini gizlemek için önce Diyarbakır'a, sonra da Ankara'ya geçti. Ankara'ya gideceğimizi bilsem neden Cizre'den değil de Diyarbakır'dan hareket ettiğimizi sorgulardım. Diyarbakır'da normalde kolordu kışlasına inmemiz gerekiyordu. Ben neden başka bir piste indiğimizi sorguladım. Buna tanıklar şahit.
Eğer darbeci olsaydım daha o sabah Irak'ın kuzeyine giderken yanıma aldığım teçhizatı kuşanırdım. Yazlık elbise türü kıyafetlerle gelmezdim. Uçağa elimde ütülü elbiseler ve evrakla binmezdim. Diyarbakır'a gideceğimizi öğrendiğim saatten itibaren ancak giyinmeye vaktim oldu. Ankara'ya gideceğimizi Diyarbakır'da uçağa bindiğimde öğrendim. Semih Terzi vurulduğunda ne darbeci olduğundan haberim vardı ne de birliği ele geçirmek için oraya gelen bir hain olduğundan. Darbe girişimini GATA'da öğrendim.'
'Yanlış zamanda yanlış yerdeydim'
TSK'de kritik görevler yürüten Semih Terzi'nin FETÖ'cü olduğunu bilemeyeceğini belirten Kara, 'Terzi, 3. sicil amiri Genelkurmay Başkanı olan biri. Bu kişinin hain olduğunu anlamayan bir tek ben miyim? O gece ne bir yerden ikaz aldım ne televizyon izleyebildim ne de internetten yaşananları takip edebildim. Toplamda 70 dakika yerde kalabildim. Bir kez uçak, 3 kez de helikopterle intikalim oldu. GATA'ya indikten sonra uçak seslerini duydum ve kurmay başkanından darbe girişimini öğrendim. O andan itibaren darbecilerle mücadele eden komutanların emri doğrultusunda hareket ettim.' ifadelerini kullandı.
Darbe girişiminden haberdar olsa Terzi'yi gözünü kırpmadan öldürebileceğini savunan Kara, 'Bana hain olduğunu bildirselerdi ben de gözümü kırpmadan onu öldürürdüm. Ailem de Halisdemir'in ailesi gibi gururla burada yerini alırdı. Yanlış zamanda yanlış yerdeydim. Kanunlara aykırı emir almadım. Üstün hesabını veren bir ast konumundayım. Bu, çocuğa anne babasının yaptığı hatanın hesabını sormak gibi. Bizim bu kişilerin emirlerini sorgulama şansımız yok. Halisdemir, nasıl emri yerine getirdiyse biz de emri yerine getirdik. Aramızdaki fark şu: Bana emir veren haindi. Ben masumum, beraatimi istiyorum.' şeklinde savunma yaptı.
Sanık avukatları da müvekkillerinin suçsuz olduğunu öne sürerek, beraat talebinde bulundu.
Beyanların ardından duruşmaya yarın sabah devam edilmek üzere ara verildi.
10.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki duruşma salonunda görülen duruşmaya tutuklu sanıklar ve avukatlarının yanı sıra şehit Halisdemir'in kardeşleri, olayda yaralanan Başçavuş İsmail Oğuz ile karargahta öldürülen Astsubay Nedim Şahin'in eşi Ayşe Şahin ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM, Başbakanlık ve Milli Savunma Bakanlığının da aralarında bulunduğu müştekilerin avukatları katıldı.
Şehit Ömer Halisdemir'e yaralı halde yerde yatarken 2 el ateş ettiği öne sürülen sanıklardan Mihrali Atmaca, üzerine atılı suçu kabul etmedi. Ömer Halisdemir'e ateş etmediğini savunan Atmaca, olay sırasında şehidin ayak ucunda durduğunu, bunun güvenlik kamerası görüntüleriyle de tespit edildiğini, otopsiye göre şehidin vücudunda kendi bulunduğu yerden atıldığı belirlenen kurşun girişi olmadığını öne sürdü.
Şehide isabet eden mermilerin ilk çatışma esnasında sırt ve boyun bölgesinden girdiğinin belirlendiğini söyleyen Atmaca, şehidin göğüs bölgesinde mermi giriş izi bulunmadığını anlattı.
'Ağaçlık bölgeye ateş ettim'
Çatışmanın ardından Halisdemir karargah önüne getirildikten sonra başka birileri bulunabilir düşüncesiyle ağaçlık bölgeye emniyet maksadıyla 2 el ateş ettiğini belirten Atmaca, 'Asla şehidi hedef almadım. Kamera kayıtlarında silahımın namlusunun yere paralel şekilde ağaçlık bölgeye doğrultulduğu görülüyor. Atışlarım şehide yönelik değil. Ağaçlık, karanlık bölgede bulunabilecek bir tehdide karşı askeri usullere uygun şekilde cebri keşif amacıyla 2 el kontrollü ateş ettim. Benim bulunduğum konumdan ateş edilerek şehidin vücuduna girmiş bir mermi yok. Bu husus otopsi raporundaki mermilerin oluşturduğu giriş çıkış yaraları ve mermilerin vücutta izlediği yollar dikkate alındığında net bir şekilde ortaya çıkıyor.' diye konuştu.
Tabur komutanı Ümit Bak ve Mehmet Ali Çelik'in hain olduğunu öğrendikten sonra darbecilere karşı mücadele ettiğini belirten Mihrali Atmaca, timiyle Bak ve Çelik'i derdest edip Özel Kuvvetler Komutanlığını darbecilerden temizlediğini söyledi.
Darbe girişiminin başarısız olduğunu anlayınca taraf değiştirdiği yönündeki iddiayı kabul etmeyen Atmaca, 'Taraf değiştirme gibi bir durum söz konusu değil. Semih Terzi vurulup helikoptere konulduğu anda tim komutanı beni aradı ve Ümit Bak ile Mehmet Ali Çelik'in hain olduğunu söyledi. Semih Terzi'nin vurulduğunu onlara ilettim. Bak ve Çelik'i canım pahasına derdest ettim. Karargahı darbecilerden temizledim ve emniyetini aldım.' dedi.
Kendisi hakkında 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' ve Ömer Halisdemir'e yönelik 'nitelikli kasten adam öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen savcılık mütalaasına katılmadığını ifade eden Atmaca, 'Bu, 'Sen neden darbeyi durdurdun.' diye kin duyularak hazırlanmış bir mütalaa. Savcı bana göğsünden vurdun diyor. Otopsi raporunda göğsünden vurulmamışsa ben vurmamışımdır. Kamera kayıtlarında istikamet başka tarafı gösteriyorken benim vurduğum iddiası gerçeğe uygun değil. Taraf değiştirdin diye yaptığım her şey gölgeleniyor. Eğer taraf değiştirdiğime dair hukuki bir deliliniz varsa ben tüm suçlamayı kabul ederim. Savcının niyetini anlamadım.' diye konuştu.
Sağlıkçılara engel olduğu iddiası
Halisdemir'e müdahale etmek isteyen sağlıkçılara engel olduğu iddiasını da kabul etmeyen Atmaca, tanık olarak dinlenen sağlıkçıların kendisini doğruladığını söyledi.
'Şehide nabzı atıyorken ateş etti, sonrasında sağlıkçılara müdahale etti, ambulansı gönderdi ve ardından taraf değiştirdi iddiası kesinlikle gerçek değil.' diyen Atmaca, şunları kaydetti:
'Halisdemir'in nabzına bakan herkes nabzın olmadığını söylüyor. Sadece ambulans personeli, 'Olabilir' diyor, diğeri de onaylıyor. Sonra Volkan Vural Bal bakıyor, o da nabzı bulamıyor. Olabilirden varmış gibi bir çıkarım yapmak yanlış. Şehidin vücudunda 16 kurşun giriş çıkış yarası var. İlk çatışma sırasında şehide isabet eden 4 numaralı kurşun sırttan girip kalbe isabet etmiş. Kalbin bu şeklide 10 dakika çalışmasına imkan yok. 'Nabzı olabilir' diyen Kamil astsubay geldi ifade verdi ve 'Hata yapmış olabilirim.' dedi. Bu beyandan yola çıkıp nabzı vardı demek ne kadar doğru.'
Suçsuz olduğunu savunan Atmaca, beraatini istedi. Sanık avukatını da dinleyen mahkeme, duruşmaya öğle arası verdi.
11.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki duruşma salonunda görülen duruşmaya tutuklu sanıklar ve avukatlarının yanı sıra şehit Halisdemir'in kardeşleri, olayda yaralanan Başçavuş İsmail Oğuz, karargahta öldürülen Astsubay Nedim Şahin'in eşi Ayşe Şahin ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM, Başbakanlık ve Milli Savunma Bakanlığının da aralarında bulunduğu müştekilerin avukatları katıldı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan sanıklardan Furkan Aslanbay, üzerine atılı suçları kabul etmediğini, beraat istediğini söyledi.
Aslanbay'ın Avukatı Dilek Aras, aleyhteki tanık beyanlarının değiştiğini, HTS kayıtlarının da Aslanbay'ı doğruladığını belirterek, Zekai Aksakallı başta olmak üzere bazı komutanların HTS kayıtlarının dosyaya kazandırılması talebinin reddedilmesinin, maddi gerçeğe ulaşılmasını imkansız hale getirdiğini kaydetti.
Sanıklardan Erhan Almaz, yaşadıklarını detaylı şekilde anlattığı önceki ifadelerini tekrar ettiğini dile getirerek, 'Verilen emirlerin sıralı amirlerimizce onaylanması, Ankara'ya gelişimizin yetki ve görevimizin kapsamında olması darbeci olmadığımızı gösterir. Havaalanına giderken bize polis eskortluk yapmışken, kalkışmaya gittiğimizi nasıl anlayabilirdik?' dedi.
'Aktif bir darbe karşıtıyım'
Haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen, savcılık mütalaasını temelsiz, gerekçesiz ve hayal ürünü olarak nitelendiren Almaz, mütalaaya katılmadıklarını söyledi. Almaz, şöyle devam etti:
'Aslında siz bizim suçsuz olduğumuzu çok iyi biliyorsunuz. Savcının, Semih Terzi vurulunca taraf değiştirdiğimiz rüyasına gelince, biz Terzi'nin öldüğünü ertesi sabah öğrendik. Çünkü vurulmasına rağmen dinç ve sağlamdı. Öyle öldüm, bittim hali yoktu. Zaten Ümit Bak da 15 dakika sonra gelip, 'Komutanın bir şeyi yok.' dedi. Kaldı ki komutan vurulsun, karargahı ele geçirmiş olan Ümit Bak var, onunla devam ederdik. Ama biz onları derdest ederek, anayasal düzeni koruduk. Savcı, 'Terzi, GATA'ya götürülünce umutsuzluğa kapıldılar.' diyor. Bu beni niye umutsuzluğa düşürsün? Bu özel kuvvet personeline hakarettir. Bir ÖKK mensubu asla umutsuzluğa düşmez.'
Semih Terzi vurulduktan sonra halen görevinin başında bulunan Yüzbaşı Ahmet Kemal Yılmaz'ın emriyle hareket edip Ümit Bak ve Mehmet Ali Çelik'i derdest ederek ÖKK'yı darbecilerden temizlediklerini ileri süren Almaz, 'Bu saatlerde darbeciler faal ve etkindi. Darbe girişiminin halen devam ettiği saatlerdeki hareket tarzım göz önüne alındığında darbeci olmadığım, aktif bir darbe karşıtı olduğum açık, net, tereddüt dahi götürmeyen bir gerçektir. Bunun aleyhini iddia edenin, dosyaya somut bir delil koyması gerekir. Dosyada bizim aleyhimize somut bir delil yok.' dedi.
Almaz, Diyarbakır'dan Ankara'ya hareket ettikleri saatlerde terör saldırısı ve küçük bir grubun kalkışması haberlerinin konuşulduğunu aktararak, 'FETÖ ile ilgisi olmayan bir subay olarak 'küçük bir grubun kalkışması' açıklamasını, biz bu grubu bastırmaya gidiyoruz şeklinde algıladım. Ankara'ya gitmiyoruz deseydik bu kez de darbeyi bastırmaya gitmediğimizden bize darbeci yaftasını yapıştıracaklardı. Diyarbakır'dan Ankara'ya gelmek suçsa, bu suça aracılık eden pilotlara neden en küçük bir işlem yapılmadı. O pilotlar marşa basmasalardı biz bugün burada olmazdık.' diye konuştu.
'Ömer Başçavuşun başında dua ettim'
Helikopterle ÖKK'ya indikten sonra komuta binasına yürürken şehit Ömer Halisdemir'i gördüğünü anlatan Almaz, savunmasını şöyle sürdürdü:
'Ömer başçavuşa 'Merhaba ağabey.' dedim. Bana komutanın nerede olduğunu sordu. 'Ağabey, arkadan geliyor.' karşılığını verdim. Benden sonra Hasan ile de konuşmuş. Aksakallı bilgilendirmemiş olsaydı Ömer Başçavuş, Terzi'nin darbeci olduğunu nereden bilebilirdi? Ben de aynı statüde bir astsubayım. Benim de bilememem normal. Aksakallı bu emri bize verse Terzi bugün yaşıyor ve burada hesap veriyor olurdu. Onu derdest ederdik. Şehit olduğunu gördükten sonra Ömer Başçavuşun başında dua ettim. Bu kamera görüntülerini inceleyen bilirkişi raporlarına da yansıdı. Ömer Başçavuş yaşasaydı bana tanıklık ederdi, beni canla başla savunurdu.'
'Silahım havaya dönüktü'
Sanıklardan Hasan Aksoy da üzerine atılı kasten öldürmeye teşebbüs iddiasını kabul etmediğini söyledi.
Silahının namlusunun havaya dönük olduğunun güvenlik kamerası görüntülerine de yansıdığını ifade eden Aksoy, 'Şehidin atışlarından sonra, atış baskısı oluşturmak için Fatih Şahin'in emriyle hedef gözetmeksizin havaya ateş ettim. Namlunun havaya dönük olduğu görüntü kayıtlarına da yansıyor. Silahım keskin nişancı silahı olup büyük kalibreli bir silahtır. Şehitte silahıma ait herhangi bir merminin olmadığı otopsi raporunda ortaya çıktı. Bu beni vicdanen rahatlattı.' diye konuştu.
Halisdemir'i çalılıkların arasından komuta binasının önüne taşımalarının yanlış anlaşıldığını savunan Aksoy, 'Biz şehidi güvenlik ve aydınlık bir noktaya taşıdık. Şehide 5 dakika içinde ilk yardım müdahalesi yapıldı. Çok küçük bir nabız var denmesi üzerine hemen hastaneye taşıyalım dedik. Bu sırada iki el silah sesi duydum. O anda kimin hangi tarafta olduğunu bilmediğim için 'Keşke yaşasaydı da hesap verseydi.' dedim. Şehidin üzerini örtmem, savcılık tarafından yanlış değerlendirilmiş. Volkan Vural Bal şehidin gözlerini kapattı. Ben de vefat eden birine nasıl davranılması gerekiyorsa öyle yaptım. İnsani bir davranış.' ifadelerini kullandı.
Aksoy, yaralı haldeki Semih Terzi'yi GATA'ya götürdükten sonra beraberlerinde bulunan Fatih Şahin'i derdest etmeleri yönünde bir emir aldıklarını ancak GATA komutanının emriyle silah bıraktıkları için bu emri yerine getiremediklerini söyledi.
Aksoy, 'Beni cemaat evine götürdü.' şeklinde hakkında ifade veren Yusuf Sevinç'in beyanını kabul etmedi.
'Darbe girişimini engellemek için mücadele ettik'
Sanıklardan Gökay Engin de mütalaada, Diyarbakır'dan Ankara'ya gelişlerinin darbeye yönelik somut delil olarak gösterildiğini belirterek, 'Aynı uçakta bizimle Ankara'ya gelen timin diğer yarısı ile pilot ve teknisyenler için suç teşkil etmeyen intikalin, bizim için somut delil olarak gösterilmesi hukuki değil.' beyanında bulundu.
Engin, ÖKK'yı ele geçirmeye gittikleri, Terzi vurulunca umutsuzluğa kapılıp taraf değiştirdikleri iddialarını da kabul etmedi.
Darbe girişimini engellemek için aktif şekilde mücadele ettiklerini savunan Engin, 'Darbeci olsak Ümit Bak'ın emrine girer darbe faaliyetine devam ederdik. Oysa biz Ümit Bak ve Mehmet Ali Çelik'i derdest ettik. Darbeci olmadığımız ortada, taraf değiştirmemiz söz konusu değil. Darbe aktif şekilde devam ederken ÖKK'yı düşürdük ve kışlayı darbecilerin elinden aldık.' ifadelerini kullandı.
Beyanların ardından heyet, yarın devam etmek üzere duruşmayı tamamladı.
12.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar ve avukatlarının yanı sıra şehit Halisdemir'in kardeşleri, olayda yaralanan Başçavuş İsmail Oğuz, karargahta öldürülen Astsubay Nedim Şahin'in eşi Ayşe Şahin ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM, Başbakanlık ve Milli Savunma Bakanlığının da aralarında bulunduğu müştekilerin avukatları katıldı.
Esasa ilişkin savunmasını yapan eski binbaşı Fatih Şahin, darbe girişimi öncesi Diyarbakır Lice kırsalında gerçekleştirilmesi planlanan operasyon için hazırlık yaptıklarını, 15 Temmuz 2016 akşam saatlerinde darbeci general Semih Terzi'nin alarm emri vermesi üzerine de Diyarbakır Havaalanı'na gittiklerini ifade etti.
Verilen alarmın içeriğinin kendisine söylenmediğini öne süren sanık Şahin, o tarihte başka ilde görevli olan bir komutanı arayarak alarm verildiğini aktardığını ancak neden alarm verildiğini bilmediğini söylediğini belirtti. Telefonda görüştüğü komutanına alarmın içeriğini sorduğunu anlatan sanık Şahin, onun da bilmediğini söylediğini beyan etti.
Şahin, verilen alarmın içeriğini bilmediğini mahkemede dinlenen sanıkların ve tanıkların da kendisini doğruladığını, bunun üzerine personeline her koşula uygun olacak şekilde hazırlık yapmaları emri verdiğini dile getirdi.
Uçak ile Ankara'ya, buradan da Gölbaşı'ndaki ÖKK'ye geçtiklerini bildiren sanık Şahin, karargaha yöneldiklerinde üzerilerine ateş edildiğini söyledi. Sanık Şahin, Halisdemir'in şehit edilmesini şu sözlerle anlattı:
'ÖKK'ye geldikten sonra Semih Terzi ile birlikte karargaha yöneldik. Hiçbir uyarı yapılmadan bir anda ateş edildi. Ortam çok karanlık olduğundan ateş eden kişiyi ya da kişileri görmedim, sadece namlu alevini gördüm. Önümde bulunan birinin 'ah' diye sesini duydum. Kendimi ve personelimi koruma içgüdüsüyle ben de ateş ettim. Karşı taraf ateşi kesince ben de ateşi kestim. Biz ölüm bölgesi içindeydik. Ölüm bölgesi içindekilerin ilk yapacağı şey karşısındakini ateş ile baskı altına almaktır. Ben de ne yazık ki ÖKK'de almış olduğum eğitimler sonucu refleks olarak, kime ateş ettiğimi bilmeden ateş ettim. Olay bu şekilde gerçekleşmiştir.'
Halisdemir'in yaptığı 'silah kullanma yetkisi'ne aykırıymış
Darbe girişiminin seyrini değiştiren şehit Halisdemir'i 'kasten öldürmek'le de suçlandığına işaret eden Şahin, bunun doğru olmadığını savundu.
Şahin, 'Hiçbir ikaz yapılmadan, baskın tarzında, gece karanlığında üzerimize ateş edilmiştir. Yıllarca ÖKK'de görev yapmış biri olarak ateşe ateşle karşılık verdik. Ayrıca kim olduğunu bilmediğimiz bir kişiyi nasıl kasten öldürmüş olabiliriz? Halisdemir, çok halisane duygularla Zekai Aksakallı'nın emirini yerine getirmiştir. Onun yerinde ben olsaydım ben de aynı şekilde yapardım ancak yaptığı şey askerin silah kullanma yetkisi ve emirlere aykırıdır.' diye konuştu.
'Ben örgüt mensubu değilim'
Semih Terzi'nin çarşaf ile helikoptere taşındığını anlatan Şahin, tanık Ümit Bak'ın telkini üzerine kendisinin de helikoptere binerek Terzi'yi hastaneye götürenler arasında bulunduğunu anlattı. Bu hususun Terzi ile fikir ve eylem birliği olarak değerlendirilmemesi talebinde bulunan Şahin, 'Semih Terzi'nin benim tugay komutanım olması ve onun başka hesaplar içinde olduğunu bilmemem sebebiyle ben de onunda birlikte hastaneye gittim. Ben örgüt mensubu değilim. Terzi'nin nasıl bir iş içinde olduğunu bilmeden hareket ettim.' ifadelerini kullandı.
Olay gecesi emir komuta zinciri içerisinde hareket ettiğini, darbe girişiminden haberdar olmadığını ve darbeye yönelik bir faaliyette bulunmadığını iddia eden eski binbaşı Şahin, mahkeme heyetinden beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya ara verildi.
DAVADA SONA GELİNDİ
15 Temmuz darbe girişimi sırasında Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir'in şehit edilmesiyle ilgili 18 sanığın yargılandığı davada, sanık ve avukatlarının esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmaları tamamlandı. Mahkeme, önümüzdeki haftaya gün vererek kararını açıklayacağını bildirdi.
FETÖ'nün, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda, darbeci general Semih Terzi'yi öldüren Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir'in şehit edilmesiyle ilgili 18 kişi hakkında açılan davada sona gelindi. Duruşmanın bir öncesi celsesinde savcı, 15 sanığın 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, 3 sanığın ise 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' ve 'kasten öldürmek suçlarından' 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını talep etti.
Davanın 4 gün süren son celsesinde sanık ve avukatları savcının mütalaasına karşı savunmalarını tamamladı. Savunmaların ardından ara kararını açıklayan mahkeme, karar için değerlendirme yapılacağını, 19 Nisan Perşembe günü kararını açıklayacağını bildirdi.
Mahkeme ayrıca, Ankara Barosu'ndan gelen yazıya göre, sanıklardan Cihat İbrahim Yörük'ün avukatının yaşamını yitirdiğinin anlaşıldığını ve sanığa 17 Nisan Pazartesi gününe kadar yeni bir müdafi tutması için süre verilmesine hükmetti.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-03 Eylül (2016) 'Ankara 18 sanık Darbe/ÖKK-Halisdemir'in şehit edilmesi' davası
(14 Nisan 2018, 13:38)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: