İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin aralarında 4 generalin de bulunduğu tutuklu 14 sanığın yargılandığı İstanbul'daki 'ana darbe' davasına devam edildi.
14.04.2018 16:24 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin aralarında 4 generalin de bulunduğu tutuklu 14 sanığın yargılandığı İstanbul'daki 'ana darbe' davasına devam edildi.
09.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'ndeki büyük salonda yapılan 26. duruşmaya, eski 1. Ordu Harekat Yarbaşkanı Tuğgeneral Eyyüp Gürler, eski 2. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Özkan Aydoğdu ve eski 1. Ordu İdari Kurmay Başkanı Tuğgeneral Yüksel Durak'ın da aralarında bulunduğu 14 tutuklu sanık katıldı.
Müşteki ve sanık avukatlarının da hazır bulunduğu duruşma, sanıklar ve avukatlarının esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarının alınmasıyla devam edildi.
Duruşmada, olay tarihinde Kurmay Albay rütbesiyle Hava Harp Okulu Dekanı olarak görev yapan tutuklu sanık Ahmet Gümüş'ün esas hakkındaki mütalaaya karşı savunması alındı.
Sanık Gümüş, darbe girişimi gecesi, emir komuta zinciri içinde hukuka aykırı bir emir veya talimat alma durumunun olmadığını belirterek, hakkındaki suçlamaları reddetti.
'Yurtta Sulh Konseyi' isimli WhatsApp grubuna bilgisi ve iradesi dışında eklendiğini savunan Gümüş, o gece internetinin kapalı olduğunu, söz konusu grupta yazışma yapmadığını, yazılan mesajları görmediğini, bu nedenle de herhangi bir talimat almadığını iddia etti.
Yargılanan diğer sanıklardan Fethi Alpay dışında hiç kimseyle ortak bir geçmişinin olmadığının HTS kayıtlarıyla da anlaşıldığını ileri süren Gümüş, 'Bu WhatsApp grubuna kendi irademle katılsaydım, bu yazışmalara katılarak bu irademi ortaya koyardım. Yazışma yapmadığım iddianamede açıkça belirtilmiştir. Yazışma yapmadığıma göre talimat almadığım da açıktır. Dosyaya giren evraklarda internetimin kapalı olduğu açıkça görünmektedir.' dedi.
Örgüt üyesi olmakla suçlandığını kaydeden Gümüş, 'Örgütle hiçbir surette temasta bulunmamış biri açısından atılı suçun oluşması için yeterli delil yoktur. Bunun somut delillerle ispatlanması, dolayısıyla örgütün şemasının ve hiyerarşik yapısının tespit edilmesi ve hakkımda isnat edilen örgütün hiyerarşik yapılanması içindeki konumumun hukuki verilerle ispat edilmesi gerekir. Bu yönde bir maddi gerçek bulunmamaktadır.' diye konuştu.
Sanık Gümüş, örgüt üyeliği suçunun kasten işlenebilecek bir suç olduğunu belirterek, örgüte ne zaman ve nasıl girdiği, kim tarafından dahil edildiği, hangi gerekçelerle emir ve talimat aldığı, ne tür bir suç işlediğinin delillerle ortaya konması gerektiğini söyledi.
Tarafına yöneltilen örgüt üyeliği suçlamasının mesnetsiz olduğunu ileri süren Gümüş, 'Örgüt üyeliği için özel kasıt unsurunu gösteren aleyhime hiçbir kanıt yoktur. Herhangi bir yapıya üye olmam veya iltisaklı olmam imkansızdır. Çünkü örgüte iştirak edecek bir iradem yoktu.' ifadelerini kullandı.
Sanık Gümüş, 15 Temmuz 2016 gecesi Moda Deniz Kulübü'nden Hava Harp Okulu'na gelen generallerin mükerrer olarak verdikleri ifadelerde örgütle bağlantısının ve darbe girişimine iştirakinin olduğuna dair bir delil olmadığını söylediklerini belirtti.
'Örgüt üyeliği suçlamasını kesinlikle reddediyorum'
Gümüş, örgütsel bağlantıya delil olarak gösterilen ByLock, gazete, dergi aboneliği, banka hesabı gibi durumların da kendisinde bulunmadığını öne sürerek, 'Darbeye kalkışan bu örgütün hukuksuz eylemini ve atama listesini kabul etmiyorum. Örgüt üyeliği suçlamasını ve örgüt adına suç işlediğim yönündeki tüm iddiaları kesinlikle reddediyorum. Örgütle hiçbir şekilde bağım olmadığı gibi bu yönde hiçbir delil de bulunmamaktadır. Darbe girişimi amacına yönelik elverişli bir davranışım ve bu davranışı başarabilecek, uygulayacak imkan ve kabiliyetim yoktu. Şiddet ve cebir içeren hiçbir harekette bulunmadım.' ifadelerini kullandı.
Darbe girişimi gecesi pasif konumda olduğunu ileri süren sanık Gümüş, 'Dekanlık binasının dışına çıkmadığım kamera kayıtlarıyla ve tanık ifadeleriyle sabittir. Tanımadığım kişiler tarafından atama listesine adımın yazılması, bilmediğim kişilerden telefonuma gelen aramalar, yazışmalarını görmediğim ve fark edemediğim WhatsApp grubuna tanımadığım bir kişi tarafından adımın eklenmesi...Benim bu fiilleri engelleyebilmem için öncelikle bu olaylardan haberdar olmam gerekir.' dedi.
Gümüş, 14 Temmuz akşamı okulda yapıldığı beyan edilen toplantıya da katılmadığını iddia ederek, bu yöndeki iddianın maddi gerçeğe değil, varsayıma dayandığını ileri sürdü.
Duruşma, sanıkların esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarının alınmasına devam edilmek üzere yarına ertelendi.
10.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesindeki büyük salonda yapılan 27. duruşmada, tutuklu sanık eski Kurmay Albay Müslüm Kaya'nın esas hakkında mütalaaya karşı savunması alındı.
Savcılığın mütalaasında tarafına isnat edilen hiçbir suçlamayı kabul etmediğini belirten sanık Kaya, 22 yıllık meslek hayatı boyunca tarafına tebliğ edilen tüm görevleri astlarıyla birlikte layıkıyla yaptığını savundu.
Sanık Kaya, son görev yerinin Hasdal'da bulunan 6. motorlu Piyade Alayı Komutanlığı olduğunu belirterek, '15 Temmuz gecesi ve sabahına kadar üst komutanlarımın emirleri doğrultusunda kışlada bulundum. Şahsıma isnat edilen çeşitli noktalara birlik sevk ettiğim kapsamındaki suçlamaları kabul etmiyorum.' dedi.
TRT'de yayınlanan sözde sıkıyönetim direktifini kışlada bulunan askerlere canlı izlettirdiği iddiasını da kabul etmeyen sanık Kaya, 'Orgeneral Ümit Dündar'ın emriyle, tümen komutanının bilgisi dahilinde evimden alınarak kışlaya intikal ettim. KOKTOD kapsamında terör olaylarını önleyici mahiyetteki faaliyetin mahiyetinin farklı olduğunu sayın Cumhurbaşkanımızın konuşmasını 02.00 sıralarında izleyince anladım. Durumu anlayınca kışlada hazır bekleyen unsurların istirahate gönderilmesini, sahaya sevk edilen birliklerin geri çekilmesini tavsiye ettim.' savunmasını yaptı.
WhatsApp yazışmalarını kabul etmedi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 'Yurtta Sulh Biziz' adlı WhatsApp grubundan, Taksim'e hava desteği talep eden mesajın da yer aldığı toplam 84 mesaj yazdığı belirtilen tutuklu sanık eski Kurmay Albay Müslüm Kaya, savunmasında bu yazışmaları yapmadığını ileri sürdü.
Sanık Kaya, 'Yurtta Sulh Biziz' adlı WhatsApp grubunda şahsının herhangi bir yazışma yapmadığını ileri sürerek, 'Cep telefonumu kışlaya girmeden önce kapatmıştım. Ancak WhatsApp mesajları incelendiğinde telefonumdan bir WhatsApp mesajı atıldığı görülüyor. Yani telefon kapalı ama mesaj atılmış görülüyor. Anlaşılacağı üzere kapalı haldeki telefondan mesaj gönderilmesiyle ilgili bir garabet söz konusudur. Telefonumdan gönderildiği teknik bir raporla doğrulanmayan bu gibi çelişkili mesajları yazıp göndermeyen şahsım, hiçbir mesaj yazıp göndermemiştir.' ifadelerini kullandı.
Mütalaada, ByLock kullanıcısı olduğunun belirtildiğini kaydeden sanık Kaya, bu iddiayı kesinlikle kabul etmediğini, emniyet müdürlüğünce şahsına ait ByLock ile ilgili herhangi bir delile rastlanmadığının bildirildiğini söyledi.
Sanık Müslüm Kaya, 'Anlaşılan o ki bir yapı kendi çıkarları kapsamında kendisine rakip gördüğü farklı kurumlardan pek çok masum bireyi FETÖ'cülük iddiasıyla saf dışı bırakmıştır. Ben de onlardan birisiyim.' dedi.
FETÖ'nün kurumlarıyla hiçbir ilgisi, irtibatı ve iltisakı olmadığını ileri süren sanık Kaya, Yurtta Sulh Konseyi üyesi sanıklarla irtibatta olduğu iddiasının da gerçek dışı olduğunu iddia etti.
Sanık Kaya, 'Sözde atama listesinde ismim yoktur. Şahsıma da görev verilmemiştir. Hiçbir kanunsuz eylemde bulunmadım. 15 Temmuz gecesi de verilen emirler doğrultusunda Hasdal Kışlası'na gittim. Darbe teşebbüsü dahil herhangi bir eylem içerisinde bulunmadım. Bilgilendirme toplantısında darbe konusunun görüşüldüğüne de şahit olmadım.' ifadelerini kullandı.
Duruşma, yarına ertelendi.
11.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'ndeki büyük salonda yapılan 28. duruşmada, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunması alınan tutuklu sanıklardan eski 47. Motorize Piyade Alay Komutanı Kurmay Albay Sadık Cebeci, iddianamede üzerine isnat edilen suçlamaları reddettiğini söyledi.
Verilen vazifeleri emir komuta zinciri içinde yaptığını ileri süren sanık Cebeci, '15 Temmuz günü ben ve alayıma bir tuzak kurulmuş ve bu darbe kalkışmasına bulaştırılmıştır. İddianamede somut bir delil yoktur. Askeri görev yaptığım unutularak hayatın olağan akışına uygun olan askeri vazifeler darbe kalkışması ile ilişkilendirilmeye çalışılmıştır.' ifadelerini kullandı.
Sanık Cebeci, 15 Temmuz gecesi aldığı sözlü ve yazılı emir kapsamında, kendi sorumluluk sahasında alayına verilmiş bir görevi icra etmek için birliklerini göreve gönderdiğini savunarak, 'Kalkışmadan haberim yoktu. İstanbul'da beklenen bir terör saldırısı olduğundan kendi görev alanım içerisinde bana verilen bölgelerden üçüne KOKTOD kapsamında birlik gönderdim. Sayın Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımızın televizyondan konuştuğunu duyuncaya kadar darbe girişiminden haberim yoktu. Ben gerçek durumu anladığımda emrimdeki personeli saat 23.45'ten itibaren geri çağırdım ve dönmeleri için çaba sarfettim.' diye konuştu.
İstanbul'da olası bir terör olayı olması durumunda hazır bekletilen 3 alay olduğunu kaydeden Cebeci, bunlardan birinin de kendi komutanlığını yaptığı 47. Motorize Piyade Alay Komutanlığı olduğunu söyledi.
Sanık Cebeci, hiçbir askerine kanunsuz emir vermediğini, kendisinin de kimseden kanunsuz olduğunu düşündüğü bir emir almadığını ileri sürerek, 'Saat 23.45'ten itibaren birliklerin herhangi bir olaya karışmadan, emniyetli bir şekilde dönmeleri için, hiçbir zarara sebep olmadan dönmeleri için emir verdim. Emir komuta zinciri içerisinde, KOKTOD kapsamında emirler aldığımızı, uyguladığımızı düşünüyordum. Onlara bir yerlere ya da birilerine zarar verme konusunda asla emrim olmadı. Ancak sonradan öğrendiğim kadarıyla bir grup personel tuzağa düşürüldükleri için meşru müdafaa kapsamında olaylara karıştırılmıştır.' savunmasını yaptı.
FETÖ ile hiçbir bağının olmadığını iddia eden Cebeci, suç işleme kastıyla bu yapıya girdiğine ilişkin de hiçbir delil bulunmadığını ileri sürdü.
Sanık Cebeci, sözde atama listesinde isminin olmadığını belirterek, 'Şahsımın komutanlığını yaptığım 47. Alay Komutanlığı bu olaya sürüklenmek istenmiştir. Gerçek saklanmış ve böylelikle kandırılmıştır. Hiçbir kanunsuz eylemim olmadı. Yalnızca askeri hizmete uygun görev yaptım.' ifadelerini kullandı.
'WhatsApp'a üye olduğumu, telefonumdan mesaj çekildiğini emniyette öğrendim'
Tutuklu sanıklardan eski Kurmay Albay Nebi Gazneli de hakkındaki tüm suçlamaları reddederek, 'Hiçbir kanunsuz emir almadım, kanunsuz iş yapmadım. Darbe girişimi içinde bilerek ve isteyerek yer almadım. Ben ve birliğim olan 6. Motorize Piyade Alayı kesinlikle darbeci değildir.' diye konuştu.
Kışla dışına usulsüz birlik çıkardığı iddiasını da kabul etmeyen sanık Gazneli, terör tehdidine karşı KOKTOD faaliyeti kapsamında kışla dışına birlik görevlendirmesi yaptığını söyledi.
Sanık Gazneli, 'Yurtta Sulh Biziz' WhatsApp grubuna üye olduğu iddiasını da kabul etmeyerek, şunları kaydetti:
'Bu WhatsApp grubunda kendi faaliyetlerim hakkında rapor vererek girişimin yönlendirilmesi konusunda faaliyette bulunduğum iddia edilmektedir. Malum 23.50 sıralarında bu gruba atılan 'Taksime takviye istiyoruz. Kalabalık toplanıyor' şeklindeki mesajı da benim faaliyetlerim ile ilgili rapor verdiğim iddiası şeklinde yer almıştır. İddiayı kabul etmiyorum. İddianamede geçen sözde şahsıma ait olduğu belirtilen mesajın kim tarafından, ne zaman atıldığını, nasıl atıldığını bilmiyorum. İradem, bilgim ve isteğim dışında bu gruba kaydedilmişim. Birileri benim telefon numaramı kaydetmiş. Ben gece boyunca WhatsApp mesajlarına hiç bakmadım. Ben WhatsApp'a üye olduğumu, telefonumdan mesaj çekildiğini emniyette öğrendim.'
Darbe gecesi 'sıkın, ateş edin' gibi emirleri kesinlikle vermediğini savunan sanık Gazneli, o gece şehit olanların da askerler tarafından açılan ateş sonucunda şehit olduğunun kesin delillerle ispatlanmadığını ileri sürdü.
Sanık Gazneli, FETÖ üyeliği iddiasını da kabul etmediğini, örgütle uzaktan yakından ilgisinin olmadığını savundu.
Duruşma, sanıkların esas hakkındaki savunmalarının alınmasına devam edilmek üzere yarına ertelendi.
12.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesindeki büyük salonda yapılan 29. duruşmaya, eski 1. Ordu Harekat Yarbaşkanı Tuğgeneral Eyyüp Gürler, eski 2. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Özkan Aydoğdu ve eski 1. Ordu İdari Kurmay Başkanı Tuğgeneral Yüksel Durak'ın da aralarında bulunduğu 14 tutuklu sanık katıldı.
Müşteki ve sanık avukatları ile izleyicilerin de hazır bulunduğu duruşma, tutuklu sanıkların esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarının alınmasıyla devam edildi.
Duruşmada, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunması alınan eski 1. Ordu İdari Kurmay Başkanı Tuğgeneral Yüksel Durak, hain darbe girişimi şiddetle lanetlediğini söyledi.
Böyle bir eyleme katılmadığı gibi, aklına bile getirmediğini ileri süren Durak, 'Ne darbe girişiminin planlanmasına fiilen iştirak gibi ne de Yurtta Sulh Konseyi'nin darbe planlamasına katıldığıma yönelik delil bulunmaktadır. Darbe girişiminin yapılacağından hiçbir haberim yoktu. Darbe girişiminin hiçbir safhasında, ne fikri ne de icrai olarak, yer almadım. Sözde konsey üyeleri denilen kişilerle darbe öncesi ve sonrasında irtibatta olmadım. Whatsapp grubunda olmadığım da malumdur.' dedi.
Sanık Durak, kendisi hakkındaki suçlamalardan birisinin 'Saat 21.27'de nöbetçi olmamasına rağmen karargaha döndüğü' iddiası olduğunu belirterek, 'General seviyesinde birinin, hele hele kurmay başkanvekili olan birisinin nöbetçi olması TSK'da örneği olmayan bir durumdur. Benim karargaha gelmem değil çağrılmam söz konusudur. O gece beni çağıran Eyüp Gürler'i ısrarla aradım ama ne için çağırdığını söylemedi. Bu şekilde karargaha gittim. Gürler ifadesinde o anda amiri konumunda olmamdan dolayı çağırdığını belirtmiştir. İddia makamı sanki benim bir şeyleri önceden biliyormuş gibi karargaha döndüğüm iddiasında bulunmuştur. Bunu reddediyorum. Asılsız ve mesnetsiz bir iddiadır.' ifadelerini kullandı.
'Darbe girişimini duyar duymaz karşı çıktım'
İddianamede, ordu imkanlarının darbe girişiminde kullanılmasına göz yumarak görevi ihmal ettiği yönünde suçlamada bulunulduğunu kaydeden sanık Durak, bu iddiayı kabul etmediğini söyledi.
Sanık Durak, darbe girişimine iştirak maksadıyla hareket etmediğini savunarak, 'Ordu karargahındaki hiçbir eylem benim eserim değildir. Benim yardımım söz konusu olmadığı gibi ihmalim nedeniyle de olmamıştır. Benim FETÖ'yle organik bir bağım olmadığı, örgüt hiyerarşisine dahil olmadığım, örgüt adına eylemde bulunmadığım, görev almadığım sabittir. Örgüt adına örgüt iradesiyle hareket ettiğim, hatta işlemediğim iştirak suçlamasında bulunulması varsayıma dayalı bir suçlamadır.' diye konuştu.
FETÖ adına faaliyette bulunduğu iddiasını reddeden sanık Durak, 'Darbe girişimine karşı duruşum, en başta olmuştur. Örgüt faaliyetini öğrenmemden sonra da bu davranışım devam etmiştir.' dedi.
Sanık Yüksel Durak, hakkındaki suçlamalardan birinin de sözde 'sıkıyönetim' komuta listesinde isminin karşısında 'mevcut görevine devam' yazılması olduğunu ifade ederek, söz konusu listeyi görmediğini, bilgisi ve rızası dışında hazırlanan listenin de hukuki anlamda bir delil olamayacağını ileri sürdü.
Darbenin seyrine hizmet olarak adlandırılabilecek bir eylemi olmadığını savunan Durak, şunları anlattı:
'Her şeyden habersiz geldiğim karargahta öngörmediğim bir durumla karşılaştım. Darbe girişimini en başta duyar duymaz karşı çıktım. İçinde bulunduğum şartların gereği askeri bir değerlendirme ile kışladan hiçbir tereddüde mahal vermeyen bir saatte çıktım. Görevimi ihmal ettiğim veya geciktirdiğim bir husus yoktur. Öngörmediğim gibi önleme imkanı da olmayan bir durumla karşı karşıya kaldım ve darbeye karşı faaliyette bulunmak üzere kışladan çıktım.'
'Yazdığım bir kelime eksik çıkmış'
Tutuklu sanıklardan eski Kurmay Yarbay Şakir Çınar da 15 Temmuz'da terör tehdidi gerekçesiyle güvenliği sağlamak amacıyla Sabiha Gökçen Havalimanı'na gittiğini, darbe girişimi olduğunu öğrendikten sonra da gece 00.00 sıralarında birliklerin tugaya dönmesi emrini verdiğini iddia etti.
'Yurtt Sulh Biziz' isimli WhatsApp grubuna kendi iradesi dışında eklendiğini öne süren sanık Çınar, 'Bu WhatsApp mesajında benim yazdığım bir kelime eksik çıkmış. Sadece bir kelimeden dolayı anlam tamamen değişiyor. Cümlenin sonunda 'diyormuş' kelimesi eksik çıkmış. WhatsApp mesajlarında eksiklikler olmuş, hızlı yazmaktan dolayı.' dedi.
Sanık Çınar, terör örgütü üyeliği suçlamasını da kabul etmediğini belirterek, dosyada örgüt üyesi olduğuna dair hiçbir somut bir delil olmadığını savundu.
İddianamede hakkında hava ulaşım araçlarının alıkonulmasına teşebbüs ettiği yönünde suçlama bulunduğunu kaydeden Çınar, 'Bu suçlamayı reddediyorum. Benim böyle bir niyetim olsaydı 8 zırhlı araçla gitmişim. Tamamen emniyet maksadıyla gitmişim. Sabiha Gökçen Havalimanı'nda olayın kalkışma olduğunu bilmeden göreve başladım. Olayın gerçek mahiyetini anlayınca geri dönmek için çaba sarf ettim. Tankların önü, arkası vatandaşlarla dolu olduğu için onlara zarar vermemek için dönemedik. Kimseye zarar vermemişim. Kimse şehit olmamış, yaralanmamış.' ifadelerini kullandı.
Sanık Çınar, yaptığı hiçbir faaliyette kasıt olmadığını savunarak, 'Ben darbeci olsam imkan ve kabiliyetim vardı. 8 zırhlı araçla havalimanına gitmişim. Çok fazla şehit ve yaralı olurdu ama bir kişi bile şehit olmadı.' şeklinde konuştu.
Duruşma, yarına ertelendi.
13.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesindeki büyük salonda yapılan 30. duruşmaya, tutuklu 6 sanık katıldı. Müşteki ve sanık avukatlarının da katıldığı duruşmada, izleyiciler de hazır bulundu.
Bugüne kadar 13 tutuklu sanığın esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmasının alındığı duruşmada, son tutuklu sanık eski Kurmay Yarbay Fatih Karakaya'nın mütalaaya karşı beyanları alındı.
Duruşmada, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunması alınan Maltepe'deki 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'nda kurmay başkanı olarak görev yapan eski kurmay yarbay Fatih Karakaya, hakkındaki tüm suçlamaları reddetti.
Darbe gecesi, hiç kimseye emir veya talimat vermediğini ileri süren Karakaya, 'Dışarı çıkış emrini benim vermediğim idari tahkikat raporuna göre sabittir. Hiçbir personelim ve astım ifadelerinde kendilerine kışla dışında bir görev verdiğimi iddia etmemektedir. O gece bir yerleri kontrol altına alma gibi bir emri olmayan bir kişinin, insanlara ateş emri vermiş olması saçma. Bana bağlı birliklerden dışarı çıkanları emniyet almak maksadıyla görevlendirdim, darbe kastıyla hareket etmeleri için değil.' şeklinde savunma yaptı.
Sanık Karakaya, 13 Temmuz'da tugayda yapıldığı iddia edilen toplantıya katılmadığını savunarak, 'O görüşmenin darbe için yapıldığına şahit olmadım. Benim toplantıya katıldığımı gösteren, odaya girdiğimi, orada kaldığımı gösteren bir kamera görüntüsü 20 aydır bulunmuş değildir. Ortada somut maddi gerçek yoktur. Benim odam toplantının yapıldığı iddia edilen odanın 2 oda yanındadır. O koridoru gösterir kamera görüntüsü benim için delil sayılamaz. O günkü toplantılar karargah binasında değil de başka bir binada yapılsaydı bu suçlama olmayacaktı.' ifadelerini kullandı.
'Darbeye yönelik kesinlikle bir emir vermedim'
'Yurtta Sulh Biziz' isimli WhatsApp grubuna bilgisi ve rızası dışında üye yapıldığını ileri süren Karakaya, 'Grupta hiçbir yazışmam bulunmadığı, sahadaki eylemlerle ilgili bilgim bulunmadığı açıktır. Benden emir alan astlarımın hiçbiri bu gruba üye değildir. Yazışmalarda ne ismim, ne de unvanım geçmemektedir. Herhangi bir yazışmam, okunan iletişimim de yoktur. Benim bu olaya dahil olduğuma dair, grubun kurulma aşamasında olduğuma dair bir delil bulunmamıştır. Grubu kuranlar arasında ben yokum.' şeklinde konuştu.
Sanık Karakaya, 15 Temmuz'da yaptığı tüm işlemlerin emir komuta hiyerarşisi dahilinde aldığı emirlerin gereği olduğunu savunarak, 'Emirleri tugay komutanından aldım ve birinci amirleri olduğum astlarıma verdim. Verdiğim emirlerin hiçbirisi kanunsuz değildir. Kanun dışı emir almadım, vermedim. Darbeye yönelik kesinlikle bir emir vermedim. Sıkıyönetim direktifini görmedim. Sözde bu direktife dayanarak kimseye bir iş yaptırmadım. Aldığım ve verdiğim emirlerin tek kapsamı vardı. O da muhtemel bir terör eylemine karşı kışladaki emniyetin artırılmasıdır. Fenerbahçe Orduevi, 1. Ordu Karargahı ile kendi kışlamızın bu kapsamda tedbirlerini aldım.' ifadelerini kullandı.
FETÖ ile hiçbir alakası ve iltisakının olmadığını iddia eden Karakaya, 'Geçen 20 ayda benim FETÖ'yle iltisakımı gösterir tek bir maddi somut gerçek ortaya çıkmamıştır. O akşam kışlada olan herkese FETÖ'cü damgası yapıştırılmıştır.' şeklinde savunma yaptı.
Duruşmada, sanık avukatları da son savunmalarını tamamladı.
Mahkeme heyeti, duruşmayı karar açıklanmak üzere 17 Nisan Salı gününe erteledi.
Savcılık mütalaası
Davaya ilişkin 25 Ocak'ta mütalaasını açıklayan cumhuriyet savcısı, tutuklu sanıklar Tümgeneral Fethi Alpay, Tuğgeneral Eyyüp Gürler, Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, Tuğgeneral Yüksel Durak, Kurmay Albay Ahmet Gümüş, Kurmay Albay Mehmet Kapan, Kurmay Albay Muzaffer Düzenli, Kurmay Albay Müslüm Kaya, Kurmay Albay Nebi Gazneli, Kurmay Albay Ömer Faruk Özköse, Kurmay Albay Sadık Cebeci, Kurmay Yarbay Şakir Çınar, Kurmay Yarbay Fatih Karakaya ve Kurmay Binbaşı Murat Yanık'ın 'cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etme'? suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etmişti.
Ayrıca bu sanıkların darbe girişimi esnasında İstanbul'da şehit düşen vatandaşların ölümünden sorumlu olduğunu değerlendiren savcı mütalaasında, tutuklu sanıklar Fethi Alpay 88 kez, Eyyüp Gürler 88 kez, Özkan Aydoğdu 88 kez, Mehmet Kapan 44, Muzaffer Düzenli 88 kez, Müslüm Kaya 3 kez, Nebi Gazneli 3 kez, Sadık Cebeci 14 kez, Fatih Karakaya 44 kez ve Murat Yanık'ın 88 kez' tasarlayarak öldürme', 'çocuğa karşı öldürme' ve 'kasten öldürme' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasını istemişti.
Savcı mütalaasında, bazı sanıkların 'terör örgütüne üye olma', 'konut dokunulmazlığını ihlali teşebbüs', 'hava ulaşım araçlarının alıkonulmasına teşebbüs', 'kamu malına zarar verme' suçlarının da aralarında olduğu bazı suçlardan da değişen oranlarda hapisle cezalandırılması talebinde bulunmuştu.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Can Tuncay tarafından hazırlanan 351 sayfalık iddianamede, İstanbul genelinde şehit edilen 89 isim 'maktul' sıfatıyla, olay tarihinde kaçırılmaya teşebbüs edilen 15 Temmuz'da 1. Ordu Komutanı olan Orgeneral Ümit Dündar, Deniz Harp Okulu Komutanı olan Mesut Özel, Deniz Harp Akademisi Komutanı Tayyar Ertem ve eşi Emel Ertem ile Harp Akademileri Komutanı Tahir Bekiroğlu müşteki, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bulunduğu 89 kişi, TBMM Başkanlığı, 65. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı, Doğan Şirketler Grubu, Digitürk Genel Müdürlüğü, Casper Bilgisayarlar Sistemi Anonim Şirketi de 'suçtan zarar görenler' sıfatıyla yer alıyor.
İddianamede, davanın bir numaralı sanığı FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yanı sıra, eski askerler Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit, Albay Ahmet Zeki Gerehan, Kurmay Albay Onur Özden, Kurmay Albay Rıfkı Keser, Kurmay Albay Uzay Şahin, Kurmay Yarbay İrfan Arat, Kurmay Yarbay Engin Durmaz ve Kurmay Binbaşı Mehmet Murat Çelebioğlu, hakkında yakalama kararı bulunan firari sanık olarak geçiyor.
Davada, suç tarihinde 3. Kolordu Komutanı olan Korgeneral Erdal Öztürk, Tümgeneral Fethi Alpay, Tuğgeneral Eyyüp Gürler, Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, Tuğgeneral Yüksel Durak, Kurmay Albay Ahmet Gümüş, Kurmay Albay Mehmet Kapan, Kurmay Albay Muzaffer Düzenli, Kurmay Albay Müslüm Kaya, Kurmay Albay Nebi Gazneli, Kurmay Albay Ömer Faruk Özköse, Kurmay Albay Sadık Cebeci, Kurmay Yarbay Şakir Çınar, Kurmay Yarbay Fatih Karakaya ve Kurmay Binbaşı Murat Yanık, tutuklu olarak bulunuyor.
İddianamede, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen hakkında, 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme', 'bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle ve kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme', 'tasarlayarak bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle kasten öldürme', 'cebir kullanarak, silahla, birden fazla kişi tarafından birlikte, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya teşebbüs etme, 'cebir kullanmak suretiyle gece vakti, silahla, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ve birden fazla kişi tarafından birlikte konut dokunulmazlığını ihlal etme', 'silahlı terör örgütü kurmak', 'kara ulaşım araçlarının alıkonulması', 'hava ulaşım araçlarının alıkonulması', 'gece vakti, cebir kullanmak suretiyle, silahla, birden fazla kişi tarafından birlikte ve kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle iş yeri dokunulmazlığını ihlal', 'haberleşmenin engellenmesi', 'iş yeri dokunulmazlığını ihlal', 'silahla, birden fazla kişi tarafından birlikte ve kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi' ile 'silahla, birden fazla kişi tarafından birlikte ve kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi' suçlarından 92 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 56 yıldan 174 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Sanıklar eski askerler Tümgeneral Fethi Alpay, Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit, Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, Tuğgeneral Eyyüp Gürler, Muzaffer Düzenli, Uzay Şahin, Onur Özden, Ahmet Zeki Gerehan, Mehmet Murat Çelebioğlu ve Murat Yanık'ın da aynı suçlardan ayrı ayrı 92 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 56 yıldan 174 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilen iddianamede, Engin Durmaz, Mehmet Kapan ve Fatih Karakaya hakkında 47 kez, Sadık Cebeci hakkında 17 kez, Nebi Gazneli, Müslüm Kaya hakkında 6 kez, Şakir Çınar, Rıfkı Keser, İrfan Arat, Ömer Faruk Özköse, Ahmet Gümüş, Erdal Öztürk ve Yüksel Durak hakkında ise üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 7,5 yıldan on beşer yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.
İddianamede, İstanbul'daki darbe girişimi faaliyetlerini, öncesinde yaptığı toplantılarla planlayan, görev dağılımı yapan, kontrol altına alınacak bölgeleri belirleyen veya girişim günü icrasında yönlendirici ve azmettirici vasıfta olup darbe girişimi kapsamında hakimiyet sağlanması için işlenen muhtelif suçlardan doğrudan veya dolaylı fail sıfatıyla sorumlu olan 'Yurtta Sulh Konseyi' İstanbul yapılanmasının, Fethi Alpay, Mehmet Nail Yiğit, Özkan Aydoğdu, Eyyüp Gürler, Muzaffer Düzenli, Uzay Şahin, Onur Özden, Ahmet Zeki Gerehan, Mehmet Murat Çelebioğlu ve Murat Yanık isimli sanıklardan oluştuğu vurgulanıyor.
İstanbul'daki darbe girişimiyle ilgili istatistiki bilgilerin de yer aldığı iddianamede, askerlerin eylemleri sonucu 2'si asker, 5'i polis, 82'si sivil vatandaş olmak üzere toplam 89 kişinin hayatını kaybettiği, kolluk görevlileri dahil 719 kişiye karşı hedef gözetmeksizin silahla veya tankla ateş açılarak öldürülmelerine teşebbüs edildiği, eylemlerin yöneldiği mağdurlardan 685'inin yaralandığı, 34'ünün yara almadan kurtulduğu, 155 kişinin yaralama kastıyla gerçekleştirilen eylemlerin mağduru olduğu, kolluk görevlileri dahil 148 kişiye karşı yağma ve hürriyeti tahdit eylemi gerçekleştiği, 214 özel şahsa ait mal ile askeri kurumlara ait olanlar hariç 25 kamu malının zarar gördüğünün tespit edildiği belirtiliyor.
Öte yandan, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, davanın 21. duruşmasında firari sanıklar FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, Uzay Şahin, Ahmet Zeki Gerehan, Engin Durmaz, İrfan Arat, Mehmet Murat Çelebioğlu, Mehmet Nail Yiğit, Onur Özden ve Rıfkı Keser ile tutuksuz sanık Erdal Öztürk'ün dosyalarının ayrılmasına karar vermişti.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-10 Mart (2017) 'İstanbul 14 sanık (ilk 24) Darbe/Ana Yapılanma' davası
(14 Nisan 2018, 16:24)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: