Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Bu kapsamda eski Yarsav Başkan Yard. ve Danıştay üyesi Oktay Aydın, Danıştay eski üyeleri Osman Çırak, Ünal Demirci, Bülent Olcay, Salih Özaykut, Yargıtay eski üyeleri Arif Bekler, Bekir Özenir ve Ahmet Karadavut hakim karşısına çıkarıldı.
15.04.2018 16:16 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Bu kapsamda eski Yarsav Başkan Yard. ve Danıştay üyesi Oktay Aydın, Danıştay eski üyeleri Osman Çırak, Ünal Demirci, Bülent Olcay, Salih Özaykut, Yargıtay eski üyeleri Arif Bekler, Bekir Özenir ve Ahmet Karadavut hakim karşısına çıkarıldı.
ESKİ YARSAV BAŞKAN YARD. VE DANIŞTAY ÜYESİ OKTAY AYDIN
9 Nisan'da ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, KHK ile kapatılan Yargıçlar ve Savcılar Birliğinin (YARSAV) eski Başkan Yardımcısı ve eski Danıştay üyesi Oktay Aydın hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, sanık Aydın, avukatı ve yakınları katıldı.
Duruşmada sanık hakkındaki iddianamenin özeti okundu. İddianamede, sanığın örgütte yer aldığı, gizli haberleşme programı ByLock kullandığı, örgüt toplantılarına katıldığı, örgüt talimatıyla Danıştay üyesi seçildiği, örgüt lideri Fetullah Gülen'in "YARSAV'ı ele geçirin" talimatıyla dernek üyesi olduğu, derneğin yönetim kurulunda görev alarak, derneğin örgüt tarafından ele geçirilmesinde etkin rol oynadığı ve örgüt içinde yönetici konumunda bulunduğu belirtildi.
Savunma için söz verilen sanık Oktay Aydın, "asılsız, kurgusal, tanık beyanlarına dayalı iddianamenin şokunu yaşadığını" söyledi. Aydın, dosyadaki bazı bilgi ve belgelere ulaşamadığını, avukatıyla görüşmesinde sıkıntılar yaşadığını iddia ederek, esasa yönelik savunma için süre istedi.
Usul itirazlarını dile getiren Aydın, hakkında suçüstü hükümlerinin uygulanamayacağını ve hakkındaki soruşturmanın usule uygun yapılmadığını öne sürerek, dosyanın Anayasa Mahkemesine göndermesini talep etti.
Verilen aranın ardından Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyeti, sanığın görevsizlik kararı verilmesi talebini reddederek, tutukluluk halinin devamına karar verdi. Sanığa esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için gelecek celseye kadar süre verilerek duruşma ertelendi.
YARSAV'ı ele geçirme planı
Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in, YARSAV'ın ele geçirilmesi talimatını vermesinin ardından örgüt mensuplarınca yürütülen faaliyetler, bazı itirafçı beyanları ve fezlekelerde yer aldı. Hakkında hazırlanan iddianamede de Aydın'ın, YARSAV'ı ele geçirme planı kapsamında "Sivaslılar Birimi" kurduğu, bu birimde görev yapan örgüt mensuplarının ByLock üzerinden haberleştiği belirtildi.
Bu birimin özellikle sosyal demokrat bir dernek görünümündeki YARSAV içerisinde etkin hale gelip, sosyal demokrat yargı mensuplarını etkilemeye çalıştıkları ve bu şekilde kendilerinin de sosyal demokrat bir yapıya sahip olarak gösterdikleri belirlendi.
Bu birimin, bir dönem YARSAV içerisinde yönetici konumunda olan örgüt mensubu Oktay Aydın tarafından kurulduğu ve Aydın'ın birim içerisinde yer alan örgüt mensuplarını yönlendirdiği kaydedildi.
DANIŞTAY ESKİ ÜYESİ OSMAN ÇIRAK
9 Nisan'da ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, eski Danıştay üyesi sanık Osman Çırak, hakim karşısına çıkarıldı.
İddianamede, sanığın örgüt içinde yer aldığı, örgüt talimatıyla Danıştay üyesi seçildiği, seçildikten sonra örgüt faaliyetlerine devam ettiği, örgütün gizli haberleşme programı ByLock kullandığı, böylelikle örgüt hiyerarşisine dahil olduğu, örgütün stratejisi ve amaçları doğrultusunda sıkı bir disiplinle hareket ettiği belirtildi.
Savunmasında örgüt üyeliği iddiasını reddeden Çırak, meslek hayatında hukuk dışında bir karar vermediğini, hukuka aykırı bir eylemi bulunmadığını savundu.
Örgüt talimatıyla Danıştay üyesi seçildiği iddiasını da kabul etmeyen Çırak, üye seçilmek için gerekli kriterleri taşıdığını, iradesi dışında yapılan bir seçim nedeniyle suçlanamayacağını ileri sürdü.
Hakkındaki tanık beyanlarını da reddeden Çırak, ifade verenlerin aynı suçtan yargılandığını, ifadeler arasında kendisinin örgüt üyeliğini ortaya koyacak somut bir beyan bulunmadığını öne sürdü.
Sanık Çırak, iddianamede örgütün sivil imamlarından birisiyle aynı tarihte İzmir'de aynı baz istasyonundan sinyal vermesinin, "örgütün sivil imamıyla görüştüğü" şeklinde yorumlandığını söyledi. Baz sinyalinin, adli tatilde İzmir'de adliyeye yakın merkezden alındığını belirten Çırak, "Adli tatili 24 yıldır İzmir'de geçiririm. Ailem de şu an orada yaşıyor. Sivil imam denilen kişi bu baz istasyonundan saat 12.47'de sinyal vermiş, ben ise 40 dakika sonra buradan geçmişim. Binlerce kişinin kullandığı bir baz istasyonu. Dayanaksız bir iddia." savunmasını yaptı.
"ByLock kullandığı ancak yazışma ve mesaj içeriklerine rastlanmadığı" şeklindeki tespitleri de yanıtlayan sanık Çırak, ByLock'u ilk kez basından öğrendiğini, telefonuna kesinlikle bu programı indirmediğini, kullanmadığını iddia etti. Çırak, "ByLock kullandığım yönündeki tespiti de ilk kez ocak ayında tutukluluğa yaptığım itirazın reddi yönündeki kararın içinde gördüm. Çok şaşırdım, itiraz ettim. 'İçeriğine bakıldığında bana ait olmadığı anlaşılacaktır' dedim ama içerik bulunamadığına dair yazı geldi. Örgüt mensuplarının ByLock yazışmalarında bile adım geçmemektedir. Kesinlikle kullanmadım" diye konuştu.
Örgüt üyeliği iddiasının dayanaksız olduğunu, iddianamede hakkında tek bir somut delil bulunmadığını öne süren Çırak, tahliyesine karar verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, aranın ardından 3'e 2 oy çokluğuyla sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Sanık hakkında ifade veren eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem, eski HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur ile eski Danıştay üyeleri Hamza Eyidemir ve Vahit Bektaş'ın tanık olarak dinlenmesine karar verildi.
Duruşma 2 Ağustos'a bırakıldı.
YARGITAY ESKİ ÜYESİ SALİH ÖZAYKUT
10 Nisan'da ik derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, eski Yargıtay üyesi Salih Özaykut, hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, sanık Özaykut ile avukatı ve yakınları katıldı.
Duruşmada sanık hakkındaki iddianamenin özeti okundu. İddianamede, sanığın örgüt liderinin talimatıyla Yargıtaya seçilmesine karar verilenler arasında yer aldığı, HSYK üyesi olmamasına karşın Yargıtaya seçilecek üyeler konusunda belirleyici olduğu, örgüt faaliyetlerine Yargıtay üyeliği sırasında da devam ettiği, örgütün kriptolu programlarını kullandığı, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle stratejisi ve amaçları doğrultusunda hareket ettiği belirtildi.
Savunma için söz verilen Özaykut, meslek hayatı boyunca ailesini ihmal ettiğini ancak işinden ödün vermeden çalıştığını öne sürdü.
Kimseden emir, talimat almadığını, kimseye emir, talimat vermediğini savunan Özaykut, Yargıtay üyeliğine örgütün yardımıyla değil mesleki bilgi ve birikimi sayesinde seçildiğini iddia etti.
Darbe teşebbüsünü evinde izlediğini, daha sonra rahatsızlanan babasının sağlık durumu nedeniyle yanında kaldığını anlatan Özaykut, babasının iyileşmesinin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına teslim olduğunu söyledi.
Bir Yargıtay üyesi olarak özel soruşturma hükümlerine göre yargılanması gerektiğini, bunun tek istisnasının suçüstü hükümleri olduğunu ifade eden Özaykut, kendi isteğiyle teslim olduğu için hakkında suçüstü hükümlerinin uygulanamayacağını ileri sürdü.
Gözaltı ve tutuklama kararının hukuka aykırı olduğunu savunan Özaykut, şablon gerekçelerle tutukluluk halinin devamına yönelik karar verilmesi nedeniyle özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiği iddiasında bulundu.
Aleyhine ifade veren kişilerin aynı suçtan soruşturulduklarını, bu nedenle beyanlarına delil olarak itibar edilemeyeceğini öne süren Özaykut, bu beyanların zanna dayalı, kurgusal nitelikte olduğunu savundu.
Sanık Özaykut, Yargıtay 9. Ceza Dairesinde yargılanmasının tabii hakimlik ilkesine aykırı olduğunu ileri sürerek, gözaltına alındığı tarihteki mevzuat uyarınca durma kararı verilmesini ve dosyanın Anayasa Mahkemesine ya da Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesini istedi.
Yargıtaya seçilecek üyelerin belirlenmesinde aktif rol aldığı, örgüt mensuplarının kriptolu programlarına şifreleri kendisinin verdiği yönündeki suçlamaları da kabul etmeyen Özaykut, tahliye talebinde bulundu.
Verilen aranın ardından toplanan mahkeme heyeti, tahliye talebini kabul etmediği sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Sanık hakkında ifade veren eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, eski HSYK üyeleri İbrahim Okur, Kerim Tosun, Mustafa Kemal Özçelik ve eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem ile eski Yargıtay üyesi Günal Akyol'un tanık olarak dinlenmesine karar verilerek duruşma ertelendi.
Bildiriyi okumuştu
FETÖ'nün yüksek yargıdaki etkinliğini kırmak amacıyla çıkarılan "Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un yürürlüğe girmesinin ardından üyelikleri sona erecek bazı Yargıtay ve Danıştay üyeleri, darbe girişiminden 4 gün önce Yargıtay önünde protesto eyleminde bulunmuştu.
Çoğunluğu FETÖ üyeliğiyle yargılanan eski Yargıtay ve Danıştay üyesi bir grup, Yargıtay Başkanlığı önünde toplanmış, "Yargıtay ve Danıştay üyeleri" adına hazırlanan açıklamayı eski Yargıtay 5. Hukuk Dairesi Üyesi Salih Özaykut okumuştu.
YARGITAY ESKİ ÜYESİ ARİF BEKLER
10 Nisan'da ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, eski Yargıtay üyesi Arif Bekler, hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, sanık Bekler ile avukatı ve yakınları katıldı.
Duruşmada sanık hakkındaki iddianamenin özeti okundu. İddianamede, sanığın örgütün HSYK'da etkin olduğu dönemde örgüt liderinin talimatıyla Yargıtaya seçilmesine karar verilenler arasında yer aldığı, sivil imamlarla çeşitli tarihlerde çeşitli yerlerde bir araya geldiği, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, stratejisi ve amaçları doğrultusunda sıkı bir disiplinle hareket ettiği belirtildi.
Savunma için söz verilen Bekler, usul itirazlarını dile getirdi.
İddianamenin kabulü şartlarının oluşmadığını ileri süren Bekler, lehine delillerin toplanmadığını, bu nedenle iddianamenin reddedilmesi gerektiğini savundu.
Suç tarihindeki mevzuata göre özel hükümlere göre yargılanması gerektiğini öne süren Bekler, Yargıtay 9. Ceza Dairesinde yargılanmasının tabii hakimlik ilkesine aykırı olduğu iddiasında bulundu.
Hakkında suçüstü hükümlerinin uygulanamayacağını savunan Bekler, tahliyesini istedi.
Verilen aranın ardından toplanan mahkeme heyeti, sanığın tahliye taleplerini reddederek, tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Sanık hakkında ifade veren eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem ile eski Yargıtay üyesi İlhami Dal'ın tanık olarak dinlenmesi, duruşmanın 7 Ağustos'a bırakılması kararlaştırıldı.
YARGITAY ESKİ ÜYESİ BEKİR ÖZENİR
11 Nisan'da ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen bugünkü duruşmada, eski Yargıtay üyesi Bekir Özenir hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, sanık Özenir ile avukatı ve yakınları katıldı.
Duruşmada sanık hakkındaki iddianamenin özeti okundu. İddianamede, sanığın üniversite yıllarından itibaren örgüt içinde yer aldığı, örgüt talimatıyla Yargıtaya üye seçildiği, sivil imamlarla çeşitli tarihlerde çeşitli yerlerde bir araya geldiği, kamuoyunda "Hipnoz Davası" olarak bilinen davada yerel mahkeme kararını onayan Yargıtay 8. Ceza Dairesi heyetinde yer aldığı, böylelikle örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, stratejisi ve amaçları doğrultusunda sıkı bir disiplinle hareket ettiği belirtildi.
Savunma için söz verilen Bekir Özenir, 15 Temmuz darbe girişimini lanetledi. Savunmasında, cemaat adıyla bilinen örgütün faaliyetlerini anlatırken, örgüt lideri Fetullah Gülen ile ilgili "FG" kısaltmasını kullanan Özenir, "Bu şahsın adını ağzıma bile almak istemediğim için FG kısaltmasını kullanacağım." dedi.
Sanık Özenir, cemaat adı altında, eğitim alanında, zeki, çalışkan seçme çocuklara odaklanan örgütün, yürüttüğü hukuksuzlukların ardından ancak 2015'te Milli Güvenlik Kurulu kararıyla "Paralel Devlet Yapılanması" şeklinde tanımlandığını, 15 Temmuz'da ise yapının terör örgütü olduğunun ortaya çıktığını belirtti.
15 Temmuz hain darbe girişimini yapan askeriye içine yuvalanmış bir grup ihanet şebekesinin eyleminin, tarihte görülmemiş bir terör eylemi olduğunu anlatan Özenir, "Bu yapı, gizli bir ajandaları olduğunu, devletten hatta kendi mensuplarından gizlemeyi başarmışlardır. Hangi dini ideolojik görüşe sahip olursa olsun, bir devlet görevlisinin mensup olduğu grubun çıkarına çalışması, onlardan emir talimat alması vatana ihanettir." dedi.
Cemaat denilen yapının, iki niteliğe sahip olduğunu, ılımlı İslam, dini eğitim, Türkçe'nin yayılması gibi birinci niteliğiyle iyi niyetli, hayırsever, saf insanların sempatisini kazandığını belirten Özenir, devleti yıkmaya yönelik amaç ve hedeflerle ilgili şiddeti kullanma şeklindeki ikinci niteliğinin ise 15 Temmuz ile ortaya çıktığını söyledi.
Sanık Özenir, "Bu yapıya saf duygularla inanmış, sempati duymuş bir kısım iyi niyetli kişilerin de terör örgütü üyeliğiyle suçlanması, sosyal etkisi aylarca sürecek büyük mağduriyetlere sebebiyet verecektir." iddiasında bulundu.
Yoksulluk içinde okuduğu üniversite yıllarında devletin yurdunda kaldığını, hakim adayı olarak başladığı meslek hayatında, hukuk dışı hiçbir eyleminin bulunmadığını savunan Özenir, örgüt talimatıyla üye seçildiği iddiasını da reddetti. Özenir, "Seçim sürecindeki pazarlıklardan haberim olsaydı asla seçilmek istemezdim." dedi.
Yargıtayda 2001'den itibaren savcı olarak görev yaptığını, 2011'de de Yargıtay üyeliğine seçildiğini anlatan Özenir, şunları kaydetti:
"Hukuk okuyan oğlumu da hiçbir şarlatanla muhatap etmeden Cumhuriyet genci olarak yetiştirdim. Hiçbir göreve hak etmeden gelmedim. Sadece devlete ve milletime sadakatle görev yaptım. Yargı mensuplarının iradesini ve vicdanını birilerine ipotek etmesi hem kendine hem devlete ihanettir. Hayatım boyunca hiçbir grubun müttefiki veya muhalifi olmadım. Yargıtayda görev yaptığım yıllarda, Yargıtay gelenekleri, kültürü ve görgü kuralları çerçevesinde ayrım yapmadan herkese hoşgörülü davrandım. Bu tavrımdan ve bağımsız ve tarafsız yargı inancımdan asla ödün vermedim. Yargıtaydaki örgüt sohbetleri, grup sorumluları, himmet toplantıları gibi faaliyetlerden haberim olmadı. Yakın oyun arkadaşlarım arasında bu gruptan olan insanlar, bu faaliyetlerini benden gizledi. Bu faaliyetlerinden haberim olsaydı onlarla arkadaşlığıma son verirdim."
Sanık Bekir Özenir, örgütün sohbet toplantılarına katılmadığını, çağrılmadığını, himmet parası vermediğini, Bank Asya'da hesabı bulunmadığını, ByLock kullanmadığını, kimseden emir ve talimat almadığını da öne sürdü.
17-25 Aralık sonrası bazı internet sitelerinde "İşte paralelci Yargıtay üyeleri" şeklinde yayınlanan listede adının bulunmadığını, ifadesi alınan tanıklardan eski HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur, eski Yargıtay Üyeleri Kerim Tosun ve Mustafa Kemal Özçelik'in de kendisinin cemaatçi olmadığı yönünde açık beyanları bulunduğunu anlattı.
"Cemaatle bunlar gibi cinnet geçirenlerle alakam yoktur"
Silahlı terör örgütü üyeliği suçlamasını asla kabul etmeyeceğini dile getiren Bekir Özenir, "Cemaatle bunlar gibi cinnet geçirenlerle alakam yoktur. Cemaatin gerçek yapısını görecek kadar temas etmediğim için buradayım. İnsanları hep iyi kabul ettim, uzlaştırıcı oldum, dedikodudan uzak durdum. Bu nedenle ait olmadığım bir grupla damgalandım." diye konuştu.
Kamuoyunda "Hipnoz Davası" olarak bilinen davada yerel mahkeme kararını örgütün talimatıyla onayan Yargıtay 8. Ceza Dairesi heyetinde yer aldığı iddiasını da kabul etmeyen Özenir, dosya üzerinden karar verdiklerini savunarak, iddianın temelsiz ve dayanaksız olduğunu iddia etti.
Örgüt talimatıyla Yargıçlar ve Savcılar Birliğine (YARSAV) üye olduğu iddiasını da yanıtlayan Bekir Özenir, iddia edildiği gibi örgütün, derneğin ele geçirilmesi talimatını verdiği 2008'de değil, kurucu başkan Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun isteğiyle 2006'da kurucu üye olarak YARSAV'da yer aldığını söyledi.
Kendisi hakkında ifade verenlerin tamamının cemaat mensubu olmadığı yönünde beyanda bulunduklarını, iddianamede aleyhinde tek bir delil bile bulunmadığını savunan Özenir, tutuklu kaldığı süre göz önünde bulundurularak, tahliyesine karar verilmesini istedi.
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti, sanığın adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasına karar verdi.
Sanık hakkında ifade veren eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem, eski HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, eski HSYK üyeleri Kerim Tosun ve Mustafa Kemal Özçelik'in tanık olarak dinlenmesine karar verilerek duruşma ertelendi.
DANIŞTAY ESKİ ÜYESİ ÜNAL DEMİRCİ
11 Nisan'da ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, eski Danıştay üyesi Ünal Demirci hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, sanık Demirci ile avukatı ve yakınları katıldı.
Duruşmada sanık hakkındaki iddianamenin özeti okundu. İddianamede, sanığın örgütün HSYK'de etkin olduğu dönemde örgüt liderinin talimatıyla Danıştaya seçilmesine karar verilenler arasında yer aldığı, FETÖ'nün Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) sızması amacıyla buraya üye olarak seçilmesinin sağlandığı, sivil imamlarla bir araya geldiği, eğitim biriminin sanığın çocuğuyla ilgilendiği belirtildi.
Savunma için söz verilen Demirci, meslek hayatı boyunca çalışkanlığıyla hep takdir edildiğini, Danıştaya ve YSK'ye bu nedenle seçildiğini ileri sürdü.
Demirci, darbe girişiminin ertesi günü evinde gözaltına alındığını, aramalarda hiçbir suç unsuruna rastlanmadığını savunarak kuvvetli suç şüphesini gösterir hiçbir delil olmadan tutuklandığı iddiasında bulundu.
Gözaltına alınıp tutuklandığında Danıştay üyesi olduğunu ve özel soruşturma hükümlerine göre yargılanması gerektiğini anlatan Demirci, yalnızca ağır cezayı gerektiren suçüstü hali durumunda genel hükümlere göre yargılanabileceğini ancak bu hususun göz ardı edildiğini öne sürdü.
Sanık Demirci, hakkında suçüstü hükümlerinin uygulanamayacağını iddia etti.
Atılı suçun görev suçu olduğunu, bu nedenle dosyanın Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesine gönderilmesini isteyen Demirci, kişisel suç kabul edilmesi halinde de Yargıtay Ceza Genel Kurulunda yargılanması gerektiğini savundu.
Aleyhine verilen tanık ifadelerine de değinen Demirci, tanıkların bir bölümünün aynı suçtan şüpheli durumunda bulunduğunu, bu nedenle beyanlarına itibar edilemeyeceğini ileri sürdü.
Suçlamaları reddeden sanık Demirci, tahliye talebinde bulundu.
Verilen aranın ardından toplanan mahkeme heyeti, sanığın tahliye taleplerini reddederek tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Sanık hakkında ifade veren eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem, eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, eski HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, Ankara İdare Mahkemesi Başkanı Abdullah Şahin ile eski Danıştay üyesi Vahit Bektaş'ın tanık olarak dinlenilmesi, duruşmanın 8 Ağustos'a bırakılması kararlaştırıldı.
DANIŞTAY ESKİ ÜYESİ BÜLENT OLCAY
12 Nisan'da ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, eski Danıştay Üyesi Olcay hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, sanık Olcay ile avukatı katıldı.
Duruşmada sanık hakkındaki iddianamenin özeti okundu. İddianamede, sanığın akademik kariyerine başladığı andan itibaren örgütün içinde yer aldığı, Polis Akademisinde görev yaptığı dönemde akademi öğrencilerinden sorumlu olduğu, Danıştay üyeliğine seçildikten sonra da örgüt faaliyetlerine devam ettiği belirtildi.
Sanığın, örgütün takip ettiği dosyaların örgüt menfaatleri doğrultusunda çıkarılmasını sağladığı anlatılan iddianamede, yüksek yargı üyelerinin görevlerini sona erdiren 6723 sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'u protesto amacıyla cübbesini camdan sarkıtıp, kapısına yazı asarak örgütün stratejisi doğrultusunda hareket ettiği kaydedildi.
Savunma için söz verilen Olcay, iddianamede yer alan hakkındaki tanık beyanlarının vurgu amacıyla koyu yazılması nedeniyle okunamadığını, bu nedenle esasa yönelik savunmasını hazırlayamadığını söyledi.
Usule yönelik itirazlarını dile getiren Olcay, iddianamenin kabulüne ilişkin kararın gerekçesiz olduğunu, bu nedenle kabul şartlarının oluşmadığını savundu.
İddianamede örgüt üyeliğine ilişkin hakkında herhangi bir eylemden söz edilmediğini ileri süren Olcay, cübbe sarkıtma eyleminin ise suçlandığı konuyla ilgisinin olmadığını iddia etti.
Yüksek yargı üyesi olması nedeniyle özel soruşturma hükümlerine göre yargılanması gerektiğini savunan Olcay, soruşturma ve kovuşturma şartının gerçekleşmemesi nedeniyle durma kararı verilerek, dosyanın Danıştaya gönderilmesini istedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisiz ve görevsiz olduğunu öne süren Olcay, "Gece yarısı yüksek yargıcı evinden almak adet haline gelirse bu memleketin çekeceği var. Bugün bize yapıldı, yarın size yapılır. Bunu engelleyecek olan sizlersiniz. Ben engellemeye çalıştım, cübbemi astım ama dinlemediler." ifadelerini kullandı.
Sanık Olcay, evinde gözaltına alındığını, hakkında suçüstü hükümlerinin uygulanamayacağını savundu.
Soruşturma sürecinde yaşadıklarının Ergenekon davasında yaşananlara benzediğini ifade eden Olcay, arama, yakalama ve gözaltı işlemlerinin hukuka aykırı olduğunu öne sürdü.
Dijital delillerle ilgili, yasanın öngördüğü prosedürün yerine getirilmediği iddiasında bulunan Olcay, bunların tamamını reddettiğini söyledi ve dosyadan çıkarılmasını istedi.
Bülent Olcay, eşinin çalışmadığını, banka hesapları dahil bütün malvarlığına tedbir konulduğunu belirterek, "Beni meslekten ihraç ettiler, içeri attılar, bari karım ve çocuğumu aç bırakmasalardı. Suriye'ye o kadar yardım gönderiyoruz, bizim de o kadar hakkımız olsun. Velev ki Fetullahçı bile olsa bu insanlık hukukunun gereğidir." dedi.
Polis Akademisinde, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan ile çalıştığını, profesörlük ünvanını Arslan'ın imzaladığını öne süren Olcay, "Milli görüşçü olduğum, Arslan ile hareket ettiğim görülecektir. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından üye seçilmem suç olamaz." savunmasını yaptı.
Hukukun objektif olmayı gerektirdiğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şiir okuduğu için cezaevine gireceği süreçte kendisinin avukatlığını yapmayı teklif ettiğini öne süren Olcay, savunmasında FETÖ'cü olmadığını dile getirdi ancak terör örgütü lideri Fetullah Gülen'den "Fetullah Hoca" şeklinde bahsetti.
Olcay'ın, CMK'den atanan zorunlu avukatı da müvekkilinin tahliyesine karar verilmesini istedi.
Verilen aranın ardından toplanan mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Sanığa esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için gelecek celseye kadar süre verilmesi, duruşmanın 9 Ağustos'a bırakılması kararlaştırıldı.
Cübbesini sarkıtmıştı
Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi iken 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Danıştaya üye seçilen Olcay, 2005-2009 yılları arasında TÜBİTAK Başkan Danışmanlığı görevini yürütmüş, darbe girişiminin ardından Olcay'ın, o dönemde TÜBİTAK'taki cemaat kadrolaşmasını organize ettiği de iddia edilmişti.
FETÖ'nün yargıdaki etkinliğini kırmak amacıyla yüksek yargı üyelerinin görevlerini sona erdiren 6723 sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un görüşmeleri sırasında Danıştayda bir üye cübbesini binadan sarkıtmıştı. Bülent Olcay olaydan sonra cübbeyi kendisinin sarkıttığını açıklamıştı. Olcay, ayrıca odasının kapısına, "Giderken odamı boşaltmayacağım. Hırsızlara her şey caiz." yazılı bir kağıt asmıştı.
YARGITAY ESKİ ÜYESİ AHMET KARADAVUT
12 Nisan'da ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, eski Yargıtay üyesi Ahmet Karadavut hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, sanık Karadavut ile avukatı ve yakınları katıldı.
Duruşmada sanık hakkındaki iddianamenin özeti okundu. İddianamede, sanığın örgüt içinde yer aldığı, örgütün HSYK'yi ele geçirmesinden önce Yargıtay üyesi seçilmesine rağmen 2011'de örgüt talimatıyla seçilen üyelerle birlikte hareket ettiği, sivil imamlarla bir araya geldiği belirtildi.
Savunma için söz verilen Karadavut, üzerine atılı terör örgütü üyeliği suçlamasını kabul etmedi.
Karadavut, Yargıtay 6. Ceza Dairesinde 16 yıl tetkik hakimliği yaptıktan sonra en kıdemli tetkik hakimi olarak 53 yaşında eski Yargıtay üyelerinden Ali Suat Ertosun ve diğer daire üyeleri tarafından 2010'da üye seçildiğini savundu.
Yargıtay'a 22 yıl hizmet verdiğini, sabah akşam müzakere salonunda çalıştığını, herhangi bir parti, cemaat, oluşum içinde değil, vicdani kanaatine göre karar verdiğini ileri süren Karadavut, bu yapının lehine olduğu söylenen hiçbir karara imza atmadığını öne sürdü.
Sanık Ahmet Karadavut, "Devletime, kanunlara bağlı hayat yaşadım. Hep devletime, milletime, ülkeme en iyi hizmet etmenin gayreti içinde oldum. Hain darbe girişimini hep lanetledim. Bu hain darbe girişiminin faillerinin en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum." dedi.
Aleyhindeki tanık beyanlarını da kabul etmeyen Karadavut, tanıkların aynı suçtan haklarında soruşturma bulunduğunu, bu kişilerin beyanlarına itibar edilemeyeceğini savundu.
Sanık Karadavut, ifadelerde "yapıya mensup olduğunu duydum, biliyorum" gibi muğlak, somut delil içermeyen beyanların yer aldığını öne sürdü.
Sivil imamlarla aynı yerlerden baz sinyali verdiği, bunun da sivil imamlarla bir araya geldiğini gösterdiği yönündeki iddiayı da reddeden Karadavut, bu kişileri tanımadığını, sinyal bilgilerinin lojman ve iş yerine ait olduğunu, buradan binlerce kişinin aynı şekilde baz sinyali verebileceğini söyledi.
Sanık Karadavut, tutukluluk süresinin göz önüne alınarak tahliye edilmesini istedi.
Verilen aranın ardından toplanan mahkeme heyeti, sanığın tahliye talebini reddederek tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Sanık hakkında ifade veren eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem, eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, eski HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur ve eski HSYK üyesi Ömer Köroğlu'nun tanık olarak dinlenmesi, duruşmanın 8 Ağustos'a bırakılması kararlaştırıldı.
Paralel yapı-Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, HSYK üyelerine açılan davalar
Paralel yapı-08 Ekim (2017) 'Ankara 77 sanık Yüksek Yargı Yapılanması' soruşturması/fezlekesi (Yargıtay)
(15 Nisan 2018, 16:16)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: