Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı'ndaki eylemlerle ilgili, sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de aralarında yer aldığı 224 sanığın yargılandığı Genelkurmay "çatı" davasının görülmesine devam edildi.
07.04.2018 16:51 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı'ndaki eylemlerle ilgili, sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de aralarında yer aldığı 224 sanığın yargılandığı Genelkurmay "çatı" davasının görülmesine devam edildi.
02.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, yakınları, müştekiler ve avukatları katıldı.
Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, örgütlü suçlar bilgi bankasından yapılan aramada sanıklar Abdurrahman Aydoğan ve Abdülvahap Berke hakkında Ö.M'nin beyanlarda bulunduğunu, sanıklar Emre Karslı ve Ertan Özmen hakkında da itirafçı beyanları olduğunu ifade ederek, beyanların dava dosyasına eklendiğini açıkladı.
Daha sonra Başkan Dik, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Güler'in müşteki sıfatıyla mahkemeye verdikleri beyanları hatırlatarak Güler'in sanıklardan şikayetçi olduğunu ve davaya müdahillik talebinde bulunduğunu ifade etti.
Talebi değerlendiren mahkeme heyeti, "suçtan doğrudan zarar görmesi ihtimaline binaen" Orgeneral Güler'in davaya katılma talebinin kabulüne karar verdi. Mahkeme, Genelkurmay Başkanı Akar'ın davaya müdahillik talebini 13 Şubat'ta görülen celsede kabul etmişti.
Daha sonra Güler'in ifadelerinde adı geçen sanık eski orgeneral Akın Öztürk söz alarak beyanlarda bulundu. Akıncı Üssü'nde Güler'in rehin tutulduğu yere gelerek ellerini çözdüğünü aktaran Öztürk, daha sonra da rehin tutulan diğer komutanları kurtarmak için faaliyette bulunduğunu iddia etti.
Öztürk, Güler'den sonra emekli Orgeneral Abidin Ünal'ı da kurtardığını, daha sonra da Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na birlikte gittiklerini belirterek, "Yalvarmam söz konusu değildir." diye konuştu.
Güler, beyanlarında Akın Öztürk ile ilgili "Akın Öztürk gelerek, televizyonda arandığını söylediklerini, haberim olup olmadığını sordu. Haberim olmadığını bildirdim. Bir süre sonra Akın Öztürk tekrar geldi, oradakilerin teslim olmaya karar verdiklerini söyledi. Saat 18.00 sıralarında Yıldırım Güvenç ile birlikte Özel Kuvvetler Komutanlığından bir ekip geldi, beni aldılar. Bu esnada Akın Öztürk yalvararak, 'Ben de sizinle geleyim' dedi." ifadelerini kullanmıştı.
Davanın görülmesine öğle arasından sonra devam edilecek.
Duruşmada, sanıklardan eski binbaşı Adnan Arıkan hakkında ek iddianame hazırlanarak "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlamasıyla dava açıldığı ve mevcut dava dosyası ile birleştirildiği açıklandı.
Sanık Arıkan, birleşen dosyaya ilişkin savunmasında, olay tarihinden kısa süre önce Ankara dışında bir birliğe atandığını, Ankara'dan ayrılmadan önce bir amirinin 15 Temmuz'da Akıncı Üssü'nde olması emri sebebiyle de 14 Temmuz 2016'da Ankara'ya geldiğini anlattı.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'un akşam saatlerinde Akıncı Üssü'ne gittiğini bildiren sanık Arıkan, aralarında sanık eski albay Fırat Alakuş'un da olduğu bazı Özel Kuvvetler personelinin de burada bulunduğunu aktardı.
Bir süre sonra otobüsle Genelkurmay Başkanlığına gittiklerini beyan eden Arıkan, komuta katına giderek güvenlik amaçlı beklemeye başladıklarını, bu sırada dışarıdan silah sesleri geldiğini belirtti. Dışarı çıktıktan sonra dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'ın kışla içine girdiğini aktaran Arıkan, Çolak'ın karargah binasına yönelmesinden sonra davanın müştekilerinden Burak Akın'ın, "Ateş etmeyin, Kara Kuvvetleri Komutanı geldi." diyerek bina girişine yöneldiğini, bir süre sonra da vurularak yere düştüğünü ifade etti.
Arıkan, müşteki Akın'ın ifadesinde kendisine ateş ettiğini söylediğini hatırlatarak, Akın'a ateş etmediğini iddia etti.
Sanıklardan Alakuş'un kendisine saat 22.00 sularında, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ı helikopterle güvenli bölgeye götüreceklerini söyleyerek Akar'ın güvenliğini sağlaması emrini verdiğini bildiren Arıkan, uçuşta eski tümgeneral Mehmet Dişli'nin de bulunduğunu dile getirdi.
Genelkurmaydan kalkış yaparken Akıncı Üssü'ne gideceklerinden haberi olmadığını ileri süren Arıkan, burada gece yarısından sonra telefonuna baktığında darbe girişiminden haberdar olduğunu savundu.
Bazı komutanların darbe girişimini önceden bildiği iddiasında bulunan Arıkan, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Mahkeme başkanından sanığa tepki
Arıkan'ın savunmasında sıklıkla "sözde darbe girişimi" ifadelerini kullanması üzerine Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, "Neden sözde darbe girişimi diyorsun?" sorusunu yöneltti. Bunun üzerine sanık Arıkan, "Çünkü darbe girişimi olduğuna inanmıyorum." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın'ın, "Darbe girişiminde Fetullah Gülen ve örgütünün rolü nedir?" sorusu üzerine Arıkan, konuyla ilgili söyleyeceklerinin "afaki" kalacağını beyan etti.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, "Adnan sen bu ülkede yaşamıyor musun? Bu ülkede çok ciddi bir şey oldu, 250 insan şehit oldu." diyerek sanık Arıkan'a tepki gösterdi.
Sanık Arıkan'ın savunmasında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve bazı komutanlar hakkında suçlayıcı ifadeler kullanması üzerine söz alan Orgeneral Akar'ın avukatı Samet Can Olgaç, "Sanığın, müvekkilim Sayın Genelkurmay Başkanımız ile ilgili çirkin, seviyesiz, ahlak dışı ithamlarının hepsini kendisine iade ediyoruz. Sanığın tüm bu anlatımlarından, duruşmadaki tutum ve davranışlarından anlıyoruz ki Sayın Genelkurmay Başkanımızın ifadesinde belirttiği özellikleri taşıyan, hain bir darbeciyle karşı karşıyayız." karşılığını verdi.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
03.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen davaya sanıklar, yakınları, müştekiler ve avukatları katıldı.
Davanın sivil sanıklarından Birol Kurubaş, 1998'den 2014'e kadar FETÖ'ye ait kurumlarda öğretmen olarak çalıştığını, daha sonra öğretmenliği bırakarak özel bir şirkette çalışmaya başladığını belirtti. Darbe girişiminden bir süre sonra İstanbul'daki evinde yakalandığını beyan eden Kurubaş, daha sonra Ankara'ya getirilerek tutuklandığını söyledi.
Kurubaş, darbe toplantılarının yapıldığı villada bir meşrubat şişesinde parmak izi çıktığı için sanık konumuna düştüğünü, dava kapsamında dinlenilen gizli tanıkların da kendisinin söz konusu villada olduğuna dair ifade vermediğini savundu.
Parmak izinin çıktığı şişenin bir şekilde bu eve taşınmış olabileceğini savunan Kurubaş, toplantıların yapıldığı belirtilen 5-10 Temmuz 2016 tarihleri arasında ailesiyle Ankara dışında tatilde olduğunu öne sürdü.
Sanık Kurubaş, "Ben bu hain darbe girişiminin bir parçası olsaydım kesin yurt dışına kaçardım veya birileri beni kaçırırdı. Toplantıya katıldığı belirtilen kişiler bir bir gözaltına alınmış, mal varlıklarına tedbir konulmuş, bir kısmı kaçmış. Toplantıya katılmış olsam benim kaçmamam akıl dışıdır." diye konuştu.
FETÖ'nün mahrem yapılanmasında yer aldığına ilişkin suçlamaları da kabul etmediğini dile getiren Kurubaş, aleyhinde ifade veren itirafçıların beyanlarında çelişki olduğunu, Emniyet Müdürlüğünde "Sami" kod adıyla yaptığı itiraf niteliğindeki ifadeyi de baskı altında verdiğini ileri sürdü.
Kurubaş, ayrıca KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin hakkında dava açıldığına değinerek, hakkındaki KPSS iddianamesinin gözaltına alındıktan sonra hazırlandığını söyledi. KPSS'ye üç defa girdiğini bildiren Kurubaş, üç sınavda da birbirine yakın puanlar aldığını, KPSS sorularını daha önceden elde etmediğini iddia etti.
FETÖ'nün tepe yönetiminden Cemil Koca ve Barbaros Kocakurt ile telefon irtibatı olduğu tespiti hakkında ise Kurubaş, her iki şahsın da çalıştığı kurumlarda yönetici olduğunu söyleyerek görüşmelerin bu sebeple gerçekleştiğini savundu.
Kurubaş, "Bir gün içinde bulunduğum cemaatin terör örgütü olabileceğini düşünmedim. Ne darbe ne de örgüt üyeliği suçlamalarını kabul etmiyorum." savunmasını yaptı.
Çapraz Sorgu
Savunmanın ardından Başbakanlık avukatı Süleyman Ayhan, sanık Kurubaş'a, firari Adli Öksüz ile yakın tarihlerde ABD'ye gittiğini belirterek, Öksüz'ü tanıyıp tanımadığını sordu. Kurubaş, Öksüz'ü tanımadığını beyan etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın'ın, Amerika seyahatindeki bilet paralarını nasıl ödediğine ilişkin sorusuna ise sanık Kurubaş, "Ya kendi kredi kartımla ya da nakit olarak ödedim." cevabını verdi.
Kurubaş, Amerika'da kimleri ziyaret ettiğinin sorulması üzerine burada bulunan arkadaşlarını ziyaret ettiğini ileri sürdü.
Avukat Aydın'ın, FETÖ'nün mahrem yapılanmasında yer alanların genelde öğretmenlerden seçildiğine dikkati çekerek, "Mahrem yapıdan tanıdığın FETÖ mensubu var mı?" sorusunu yönelttiği Kurubaş, mahrem yapılanmadan kimseyi tanımadığını kaydetti.
İddianame Birol Kurubaş
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede sanık Kurubaş'ın, örgüte ait şirket adına Ankara Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi'nde kiralanan üç katlı villada, firari Adil Öksüz başkanlığında yapılan darbeye hazırlık toplantılarına katıldığına yer verilmişti. İddianamede, toplantıya Öksüz ve Kurubaş'ın yanı sıra Bilal Akyüz, Mustafa Barış Avıalan, Sinan Sürer, Gökhan Şahin Sönmezateş, Ömer Faruk Harmancık, Turgay Sökmen, Fırat Alakuş, Ali Osman Gürcan ve Murat Koçyiğit'in de katıldığı ifade edilmişti. Kurubaş'ın 5, 6, 7, 8 ve 9 Temmuz 2016'daki beş ayrı toplantıya katıldığı kaydedilen iddianamede, evde yapılan aramada elde edilen cam şişede Kurubaş'ın parmak izlerine rastlandığı belirtilmişti. İddianamede Kurubaş hakkında, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve " Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "silahlı terör örgütü yöneticiliği" suçlarından üç kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 22 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti. 2010 KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin hazırlanan ve mevcut dava ile birleştirilen iddianamede ise Kurubaş'ın, "nitelikli dolandırıcılık", "resmi belgede sahtecilik" ve "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan 36 yıla kadar hapsi istenmişti.
Duruşmada tanık sıfatıyla ifade veren Başbakan Binali Yıldırım'ın danışmanı Ömer Sertbaş, albay rütbesindeyken emekliye ayrılarak Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığında görev almaya başladığını, 2015'ten sonra da Başbakan Binali Yıldırım'ın danışmanı olarak görevine devam ettiğini belirtti.
Darbe girişiminden önce Başbakan Yıldırım'ın talimatıyla ordu içindeki FETÖ yapılanmasına dair çalışma yürüttüğünü kaydeden Sertbaş, darbe girişiminden kısa süre önce konuyla ilgili sanık eski korgeneral Salih Ulusoy ile görüşme yaptığını, Ulusoy'un ordu içinde güçlü bir FETÖ yapılanması olmadığı yönünde kendisine beyanda bulunduğunu aktardı.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da Başbakan Yıldırım ile görüşerek Ankara'da beklemeye başladığını dile getiren tanık Sertbaş, yaşananlara ilişkin Ulusoy ile birkaç defa görüşme yaptığını ancak kendisinden net bir bilgi alamadığını kaydetti.
Tanık Sertbaş, 16 Temmuz saat 04.00'ten sonra da Başbakan Yıldırım'ın Akıncı Üssü'ndeki pistin bombalanması talimatını ilgili komutanlara ilettiğini bildirdi.
Sertbaş, darbe girişimi gecesi sanık eski orgeneral Akın Öztürk'ü de defalarca aradığını ancak Öztürk'ün telefonuna cevap vermediğini ifade etti.
Tanklarla delilleri yok etmeye çalışmışlar
Tanık Süleyman Yeşiltaş, olay günü Genelkurmay'da astsubay rütbesinde görevli olduğunu, görevinin Genelkurmay Başkanının giriş ve çıkış yaptığı kapıların güvenliğinin sağlanması olduğunu bildirdi.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz akşam saatlerinde bir tabur komutanının geldiğini ve çekiç uygulaması yapacaklarını söylediğini belirten Yeşiltaş, "çekiç"in kışlaya silahlı saldırı anlamı taşıdığını beyan etti.
Bir süre sonra görev yerine silahlı ve teçhizatlı 2 kişinin geldiğini anlatan tanık Yeşiltaş, bu 2 kişinin güvenlik için geldiklerini söylediğini, kendisinin de onlara güvenlik görevleri olmadığını ifade ettiğini bildirdi. Bunun üzerine ellerine kelepçe takmaya çalıştıklarını kaydeden Yeşiltaş, duvardan atlayarak bölgeden uzaklaştığını aktardı.
Sabah saatlerinde darbenin başarısızlıkla sonuçlanacağının anlaşılmasından sonra bazı darbecilerin teslim olmaya başladığını anlatan tanık Yeşiltaş, bazı darbecilerin de delil niteliğindeki bilgisayar hard disklerini sökerek tankla ezmeye ve imha etmeye çalıştıklarını kaydetti.
Yeşiltaş, bunu üstlerine bildirerek engel olmaya çalıştığını, kışla içine yapılacak olası müdahale için hazır beklediğini kaydetti.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
04.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen davaya sanıklar, yakınları, müştekiler ve avukatları katıldı.
Duruşmada, 11 Ekim 2014'ten itibaren FETÖ'nün kriptolu haberleşme programı ByLock'u kullandığı belirtilen sanık eski yarbay Hüseyin Yıldırım'ın ek savunması alındı. Yıldırım, "Ben bu programa girmedim, yazışma içeriği de yok zaten. IP çakışması olabilir ya da mor beyin gibi bir şey olabilir." ifadelerini kullandı.
Savunmanın ardından Yıldırım'ın avukatı, Mustafa Güneş'in tanık olarak dinlenilmesi talebinde bulundu. Mahkeme heyetinin talebi kabul etmesinden sonra Güneş'in beyanları alındı.
Emekli albay olduğunu bildiren tanık Güneş, 2012-2015 yılları arasında sanık Yıldırım ile birlikte Genelkurmay Başkanlığı'nda görev aldıklarını belirtti. Yıldırım'ın İzmir askeri casusluk davasında Genelkurmay bünyesinde oluşturulan heyete bilgilendirme yaptığını söyleyen tanık Güneş, söz konusu çalışmaların ilgili komutanların bilgisi dahilinde yürütüldüğünü, Yıldırım'ın konusu suç teşkil eden bir eyleminin olmadığını savundu.
Tanık Güneş, Balyoz kumpasının ortaya çıkarılmasında da sanık Yıldırım'ın çalışma yürüttüğünü ifade etti.
Tanık olarak ifadesi alınan Tuğba Öz, Genelkurmay Başkanlığı'nda sivil memur olarak çalıştığını, 15 Temmuz Cuma günü saat 17.00 sularında mesaiden ayrıldığını kaydetti.
Pazartesi gününe yetişmesi gereken bir evrak olduğu için 15 Temmuz'da tekrar Genelkurmay'ı aradığını, telefonda görüştüğü kişinin kendisine komutanların toplantıda olduğunu söylendiğini bildiren tanık Öz, ilerleyen saatlerde tekrar aramasına rağmen telefonlara cevap verilmediğini söyledi.
Tanık beyanının ardından söz alan eski yarbay Özgür Solakoğlu, tanık Öz ile olay günü telefonda konuşan kişinin kendisi olduğunu öne sürdü. Sanık Solakoğlu, 15 Temmuz günü Genelkurmay'da bulunmasının sebebinin, söz konusu evrakın komutanların imzasına sunulacak olması olduğunu, darbe girişiminde yer alma maksadı taşımadığını ifade etti.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, inceleme raporlarına karşı sanıkların ek savunmaları alındı.
Sanık eski kurmay albay Cemil Turhan, odasından alınan ve incelemesi yapılan cep telefonunun kendisine ait olmadığını, incelenen bilgisayarında da suç unsuru taşıyan bir belgenin bulunmadığını iddia etti.
Turhan, sözde atama listesinin de kendi bilgisayarında hazırlanmadığını ileri sürdü.
Eski albay Murat Koçyiğit de emniyetten gelen ByLock kullandığına ilişkin rapordaki programı kullanmaya başladığına ilişkin tarih ile iddianamede yer alan giriş tarihinin farklı olduğunu beyan ederek ByLock'u kullanmadığını savundu.
Duruşmada, sanık eski albay Murat Koçyiğit'in kardeşi Hakan Koçyiğit tanık olarak beyanda bulundu. Tanık Koçyiğit, darbe girişiminden kısa süre önceki bayram tatili nedeniyle Ankara'ya geldiğini ve sanık Koçyiğit'in aralarında bulunduğu aile fertleriyle vakit geçirdiklerini anlattı.
Koçyiğit, ağabeyi olan sanık Koçyiğit'in o tarihte Giresun'da düşen helikopterde şehit olan askerlere ilişkin telefon görüşmeleri yaptığını dile getirdi.
Tanık Şevket Cumaoğlu da sanık Koçyiğit ile 5 Temmuz 2016'da Giresun'da düşen helikopterde şehit olan askerlerin cenazelerine katıldıklarını beyan etti.
Tanık Zehra Bahşi, 5 Temmuz 2016'da Giresun'da düşen helikopterde bir yakının şehit olduğunu, cenazenin Ankara'ya gelmesinden sonra sanık Koçyiğit'in cenaze işlemleri ile ilgilenerek kendilerine taziye ziyaretinde bulunduğunu aktardı.
Zuhal Kumser de tanık olarak verdiği ifadesinde, 2016'nın 5-7 Temmuz tarihlerindeki Ramazan Bayramı süresince aralarında Koçyiğit'in de olduğu aile fertleriyle birlikte vakit geçirdiklerini beyan etti.
Tanık olarak ifadesi alınan Ferman Şen, sanık Murat Koçyiğit'in eşinin yakını olduğunu, Ramazan Bayramı'nın son günü olan 7 Temmuz 2016'da Koçyiğit'in kendisine ziyarette bulunduğunu dile getirdi.
Tanık beyanlarının ardından söz alan sanık Koçyiğit, iddianamede yer alan 5-10 Temmuz 2016 tarihleri arasında firari Adil Öksüz liderliğinde Ankara'daki bir villada darbe toplantılarına katıldığı hususunun tanık beyanları doğrultusunda çürütüldüğü iddiasında bulundu.
Koçyiğit'in beyanlarının ardından dijital materyallere ilişkin inceleme raporlarına karşı sanıklara ek savunma hakkı tanındı.
Sanık Fatih Ekici, darbe girişiminden önce sosyal medyada FETÖ'nün propagandasını yapan "Fuat Avni" isimli sosyal medya hesabından atılan tweetleri dosyalayarak komutanlara arz ettiğini, takip edilen sosyal medya hesapları arasında FETÖ dışındaki terör örgütleriyle ilgili hesapların da bulunduğunu, bunu görevi gereği yaptığını ifade etti.
"Tehdit ediliyorum"
Sanıklardan sonra söz alan şehit Bülent Aydın'ın eşi Şahnaz Aydın, şehit Aydın'ın yaralandıktan sonra bilerek bekletildiğini belirterek bu konuda ihmali olanların ve olayın tanıklarının kamera kayıtlarının tekrar izlenerek tespit edilmesini istedi.
Darbe girişiminde yaralanan askeri personelin hastanelere sevkine ilişkin ifadesinde ise Aydın, "FETÖ'cü olanlar Gülhane'ye, FETÖ'cü olmayanlar sivil hastaneye gönderildi." diyerek bu hususun araştırılması talebinde bulundu.
Bu durumla ilgili savcılığa daha önce de suç duyurusunda bulunduğunu aktaran müşteki Aydın, konuyla ilgili gerçeklerin ortaya çıkmamasını isteyenlerin olduğunu bildirerek, "Tehdit ediliyorum." diye konuştu
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
06.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili, sözde yurtta sulh konseyi üyelerinin de aralarında bulunduğu 224 sanığın yargılandığı Genelkurmay Çatı Davası, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye devam edildi. Duruşmada sanıklar, sanık yakınları, müştekiler ve taraf avukatları da hazır bulundu.
Tanık olarak beyanda bulunan emekli polis Şadi Kızıloğlu, darbe girişimi sırasında dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Salih Zeki Çolak'ın aracına güvenlik amacıyla eşlik ettiğini ve Çolak ile birlikte Genelkurmay Başkanlığına giriş yaptıklarını aktardı. Genelkurmay kışlasından sabah saatlerinde dışına çıkabildiklerini ifade eden Kızıloğlu, "Kışla girişinden sonra terör saldırısı olduğu söylenerek yere yatırıldık ve silahlarımız alındı" diye konuştu.
Tanığın beyanın alınmasının ardından, Orgeneral Salih Zeki Çolak'ın koruma ekibindeki polislerden biri olan bir diğer tanık Selami Aslaner'in beyanına geçildi. Aslaner, Çolak'ın Kara Havacılık Komutanlığından çıkıp Genelkurmay'a gelişine eşlik ettiğini ifade etti. Aslaner, "Biz kışla içine girdikten sonra silah sesleri gelmeye başladı. Sonrasında 'Akın1'in vurulduğu haberi geldi. 'Akın1' şehit Bülent Aydın. Ben yaşananların ne olduğunu anlayamadım, darbe girişiminden haberim yoktu" dedi.
Tanıkların beyanının ardından çapraz sorguya geçildi. Müştekilerin yüksek sesle araya girmesi üzerine, sanıkların da bağırmasıyla duruşmada tartışma çıktı. Olay, salonda bulunan güvenlik güçlerinin müdahalesiyle giderildi. Mahkeme başkanı da duruşmaya ara verdi ve müşteki ve sanık yakınlarının salondan çıkarılmasına karar verdi.
Tanık olarak ifadesi alınan Ahmet Çevik, FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi esnasında Genelkurmay 2. Başkanı olan Orgeneral Yaşar Güler'in korumalarından olduğunu, akşam saatlerinde Güler'in çıkış yapacağının söylenmesi üzerine nizamiyede beklemeye başladığını ifade etti.
Bir süre sonra Orgeneral Güler'in çıkışının iptal edildiğine dair bilgi geldiğini beyan eden tanık Çevik, kendilerine ait odaya giderek beklemeye başladığını, birkaç dakika sonra odaya gelen Özel Kuvvetler Komutanlığı mensubu darbeci askerlerce silah ve mühimmatlarının alınarak ellerinin bağlandığını anlattı.
Gece boyunca söz konusu odada beklemek durumunda kaldıklarını aktaran tanık Çevik, sabah saatlerinde rehin tutuldukları odadan çıkabildiğini belirtti.
Hakkında başka bir ilde FETÖ soruşturması bulunan Y.G'nin sanık eski üsteğmen Murat Aletirik hakkında verdiği beyanda, Aletirik ile Kara Harp Okulu'nda öğrencilik yıllarından itibaren tanıştıklarını, Tuzla Piyade Okulu'nda eğitim gördükleri dönemde de aynı evi paylaştıklarını dile getirdi.
Söz konusu dönemde ismini bilmediği FETÖ üyesi ile toplantıların yapıldığını, sanık Aletirik'in de toplantılara katıldığını aktaran Y.G, Aletirik'in örgüt üyeliğine ilişkin ise kesin bir bilgisi olmadığını ifade etti.
Davanın görülmesine 9 Nisan Pazartesi devam edilecek.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-03 Mart (2017) 'Ankara 224 sanık (ilk 221) Darbe Ana (Çatı) Yapılanması' davası
(07 Nisan 2018, 16:51)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: