Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'ndaki eylemlere ilişkin, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski başyaveri albay Ali Yazıcı ile eski alay komutanı albay Muhsin Kutsi Barış'ın da bulunduğu 534 kişinin yargılanmasına devam edildi.
03.03.2018 15:56 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'ndaki eylemlere ilişkin, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski başyaveri albay Ali Yazıcı ile eski alay komutanı albay Muhsin Kutsi Barış'ın da bulunduğu 534 kişinin yargılanmasına devam edildi.
26.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Yerleşkesi'nde yapılan duruşmaya, sanıklar, avukatları ve yakınları ile TBMM, Başbakanlık, TRT ve diğer müşteki kurumların avukatları katıldı.
Savunma yapan tutuklu sanık Salih Akarca, darbe girişiminden önce uzman çavuş olarak Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında görev yaptığını söyledi.
Üzerine atılı suçlamaları reddettiğini belirten Akarca, 13 Temmuz'da bölük komutanı Burak Ercan'ın tatbikat olacağını, herkesin silahının yanında olması gerektiğini ve tatbikatın "Pars" kodu ile başlayacağını söylediğini ifade etti.
Darbe girişiminin yaşandığı akşam sözde tatbikatın başladığının söylenmesi üzerine birliğine katıldığını anlatan Akarca, silah ve mühimmat alıp içtimaya çıktıklarını, burada eski yarbay Ekrem Işık'ın emriyle telefonların toplandığını, daha sonra da TRT yerleşkesine gittiklerini belirtti.
Burada, DEAŞ saldırısı olabileceğinin konuşulduğunu ileri süren sanık Akarca, darbe girişiminden habersiz olduğunu savundu.
Akarca, TRT nizamiyesi önünde vatandaşların toplanmaya başlamasından sonra eski kurmay albay Tanju Poshor'a durumu sorduğunda içeriye sivillerin alınmaması emrini verdiğini, bir süre sonra gelen helikopterlerin bölgeye atış yaptığını söyledi.
Burada bulunanlardan birinin yaralanmasından sonra sanık Poshor'un askerlere "ateş edin" emrini verdiğini beyan eden Akarca, darbe girişimi olduğunu bundan sonra vatandaşlardan öğrendiğini savundu.
FETÖ üyesi olmadığını iddia eden sanık Akarca, mahkeme heyetinden tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Eski komutanlarından şikayetçi oldu
Tutuklu sanık Emre Bitirir de darbe girişiminden önce uzman çavuş olarak görev yaptığını, 15 Temmuz haftasında da alayda tatbikat yapılabileceğinin konuşulduğunu anlattı.
FETÖ'nün darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz akşamı tatbikatın başladığının söylenmesi üzerine içtimanın ardından TRT'ye götürüldüklerini belirten Bitirir, burada emniyet alacaklarının söylendiğini öne sürdü.
Bitirir, gecenin ilerleyen saatlerinde darbe girişiminden haberdar olduğunu, darbeye yönelik bir faaliyetinin bulunmadığını savunarak, "Vatana ihanet etmem mümkün değildir. Bizi ateşin içine atan Muhsin Kutsi Barış, Ekrem Işık, Anıl Aktaş, Ümit Gençer, Tanju Poshor ve tüm vatan hainlerinden şikayetçiyim." dedi.
"Polisle konuşunca kandırıldığımı anladım"
Tutuklu sanık Serkan Yaman da tatbikat yapılacağı söylenerek 15 Temmuz akşamı TRT'ye götürüldüklerini, burada sanıklardan eski kurmay albay Poshor'un da bulunduğunu ifade etti.
Tatbikat diyerek kışla dışına çıkmalarına rağmen TRT bölgesinde terör saldırısı olabileceğinin söylendiğini anlatan Yaman, bir süre sonra gelen helikopterlerden bölgeye ateş edildiğini belirtti.
Nizamiye bölgesinden de ateş edildiğini ileri süren sanık Yaman, askerlerin havaya ateş ederek geri çekildikleri esnada sanıklardan Poshor'un yanına gelerek kendisine, "Neden ateş etmiyorsun?" diye sorduğunu, kendisinin de silahının tutukluluk yaptığını söylediğini dile getirdi.
Yaman, bunun üzerine arabaya giderek telefonunu aldığını ve darbe girişimini öğrendiğini, polislerden yardım istediğini söyledi. Yaman, "Polisle konuşunca kandırıldığımı daha net anladım." dedi.
İlerleyen zamanda da polislere sığındığını, darbe girişimde bulunmadığını belirten Yaman, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Savunma yapan diğer tutuklu sanıklar Aytekin Kahriman, Engin Yalçınkaya, Ruhi Göktaş ve Ebubekir Şahin de suçlamaları kabul etmeyerek tahliye ve beraatlerini istediler.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
27.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Yerleşkesi'nde yapılan duruşmaya, sanıklar, avukatları ve yakınları ile TBMM, Başbakanlık, TRT ve diğer müşteki kurumların avukatları katıldı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan sanık eski uzman çavuş Turgay Baştuğ, olay günü nöbetçi olduğunu "alarm tatbikatı" emri üzerine silah ve teçhizat alıp içtimaya çıkıp ardından garajlar bölgesine gittiğini anlattı. Baştuğ, içtima alanında telefonlarının Ekrem Işık'ın emri ile toplandığını, akabinde verilen emir üzere araçlara binip alay dışına çıktıklarını ifade etti.
TRT yerleşkesine geldiklerinde binbaşı Anıl Aktaş'ın yarım dolduruş emri verip kendilerini bir bölgeye gönderdiğini, sabaha kadar o bölge beklediklerini öne süren Baştuğ, "Havada uçak ve helikopterler uçuyordu. Bir süre sonra Recep Karabayır yanımıza geldi. 'Olaylar bildiğimiz gibi değilmiş, toplanın gidiyoruz.' dedi. TRT' den çıkıp önce MSB lojman bölgesine, sonrasında da alaya gittik." diye konuştu. Darbe bildirisinin okunduğunu alaya döndüğünde öğrendiğini öne süren Baştuğ, darbeyi planlayan, icra eden ve kendisini kullanan üst rütbeli komutanlarından şikayetçi olduğunu söyledi.
Sanık eski uzman çavuş Gazi Çelik de 13 Temmuz'da bölük komutanı Recep Karabayır'ın yakın zamanda tatbikat olacağını, bu tatbikatın amacının birliğin reaksiyon seviyesini tespit etmek olduğunu ve ikinci başkanın tatbikatı denetleyeceğini söylediğini aktardı.
Çelik, 14 Temmuz'da nöbet tuttuğu sırada saat 22.45 civarında telsizden Alay Komutanı ve Cumhurbaşkanı başyaverinin kodunun söyleyerek botanik bölgesinde olduklarının anons edildiğini, neden geldiklerini komutanına sorduğunda ise tatbikatla alakalı olabileceğinin söylendiğini ifade etti.
Darbe girişiminin yaşandığı gün gelen emir üzerine alaya gittiğini söyleyen Çelik, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Tatbikat başlayınca teçhizat ve mühimmat alıp mangadaki yerime geçtim. Tabur Komutanı Fedakar Akça 'Reaksiyon çok iyi, prosedürü bırakın malzeme alıp garajlar bölgesine gidin.' dedi. Ekrem Işık'ın emriyle telefonlar toplatıldı. Ardından araçlara bindik ve TRT'ye gittik."
TRT yerleşkesine girdiklerinde çok sayıda silah sesi geldiğini, yanında bulunan askerleri emniyete alıp hiçbir şey yapmamalarını söylediğini iddia eden Çelik, helikopterin ateş açtığını gördüğünü bir askerin yaralandığını duyduğunu ifade etti. Çelik, çıkış emri üzerinde bayrak olan binanın önünde toplanarak bir polisin yardımıyla dışarı çıkıp önce lojmana, sonra alaya döndüklerini anlattı.
Silah kullanmadığını, halkla karşı karşıya gelmediğini, silah ve mühimmatını eksiksiz olarak teslim ettiğini savunan Çelik, TRT ye suç işleme kastıyla gitmediğini ve komutanları tarafından kandırılarak bu olaya alet edildiğini ileri sürdü.
Kendisini bu duruma düşüren Recep Karabayır, Fedakar Akça, Ekrem Işık, Anıl Aktaş, Muhsin Kutsi Barış ve FETÖ elebaşından şikayetçi olduğunu belirten Çelik, tahliyesini talep etti.
- "Kutsi, söyle şu salak pilotlara bize ateş açıyorlar"
Sanık eski uzman çavuş Yaşar Keskin de 15 Temmuz günü tatbikat olacağı söylenerek Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına çağrıldığını, tatbikatın başlamasıyla teçhizatlarını alıp içtimaya çıktığını, orada verilen emir üzerine araçlara binip TRT'ye götürüldüğünü anlattı.
Keskin, TRT yerleşkesinde Ekrem Işık'ı gördüğünü, ona neden geldiklerini sorduğunu, Işık'ın da DEAŞ saldırısı olduğunu, emniyet için geldiklerini söylediğini aktardı.
Cep telefonunu açtığında darbe girişimini öğrendiğini, arkadaşlarının yanına gidip onları da bilgilendirdiğini öne süren Keskin, "Bir araya toplandık, çıkmaya çalıştık ancak helikopterler ateş ediyordu. Bir ara Muhafız Alay Komutanı Albay Tanju Poshor'u telefonla konuşurken gördüm, 'Kutsi söyle şu salak pilotlara bize ateş açıyorlar.' dediğini duydum. Sonrasında da helikopterler nizamiyenin dışına ateş açmaya başladı." diye konuştu.
Daha sonra polislerin yardımıyla dışarı çıktıklarını, önce lojmana, sonra alaya gittiklerini, vatan haini olmadığını belirten Keskin, tahliyesini talep etti.
Sanık eski uzman çavuş Esat Özgül de olay günü nöbetçi olduğunu, saat 21.00 sularında telsizden tatbikat anonsu geldiğini, telefonuna baktığında ise bölük komutanının WhatsApp grubuna "pars" yazdığını gördüğünü, bunun üzerine alarm verildiğini anladığını söyledi.
Bölük komutanının nöbet tutan timlerin tatbikata katılacağını söylediğini, bu yüzden nöbeti devrettiğini ifade eden Özgül, daha sonra toplanma alanına gidip araçlara binerek TRT yerleşkesini gittiklerini anlattı.
Özgül TRT'ye girdikten sonra yaşadıklarına ilişkin şu bilgileri verdi:
"Anıl Aktaş askerlere tam dolduruş emri verdi. 'Kimse içeri girmeyecek, terör saldırısı bekleniyor' dediğini duydum. Ben de yanımdaki askerlere silahınızı karşıya doğrultmayın diye emir verdim. Helikopter ateş açıyordu. Nizamiye tarafında Tanju Poshor' u gördüm, yanına gidip ne olduğunu sorduğumda 'Emir bekliyoruz' deyip beni itekledi. Daha sonra polislerin yardımıyla oradan çıktık."
Darbe bildirisinin okutulduğunu karakolda polislerden öğrendiğini, darbe girişiminde komutanları tarafından kullanıldığını savunan Özgül, tahliyesini talep etti.
Özgül savunmasını bitirmek üzereyken mahkeme heyetine dönerek, "Başkanım, şu tek tip kıyafet uygulaması çıkmadan bizi buradan çıkarın. Başkanım içeride yok rüya görüyorlar, yok garip garip şeyler okuyorlar. Bizim gibi uzman çavuşların burada olmasından mutlu oluyorlar." dedi.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
28.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Yerleşkesi'nde yapılan duruşmaya, sanıklar, avukatları ve yakınları ile TBMM, Başbakanlık, TRT ve diğer müşteki kurumların avukatları katıldı.
Duruşmada savunma yapan sanık eski uzman çavuş Murat Dumlupınar, darbe girişiminin yaşandığı gün rutin mesaisine devam ettiğini, sabah içtimasında bölük komutanı Recep Karabayır'ın yakın zamanda tatbikat yapılacağını, tatbikatın kodunun da "pars" olacağını söylediğini aktardı.
Dumlupınar, mesaisini tamamladıktan sonra evine döndüğünü, saat 21.00 sıralarında uzman çavuş Yalçın Keskin'in kendisini arayarak tatbikatın başladığını söylemesi üzerine alaya gittiğini ifade etti. Muhafız Alayına girdikten sonra verilen emir üzerine tatbikatın yapıldığı bölgeye geçtiğini söyleyen Dumlupınar, "Araç bin emri verildi. Araçlarla 3 nolu nizamiyeden çıkış yaptık. Oran askeri lojmanlarına gidileceği söylendi. Araç ansızın TRT bahçesine girdi. Hepimiz şaşırdık. Araçlardan indirildik. Binbaşı Anıl Aktaş şarjör tak emri verdi. Sonra bölgeye dağıldık." diye konuştu.
TRT yerleşkesine girdikten kısa süre sonra telsizden " Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koymuştur" anonsu duyduğunu ifade eden Dumlupınar, "Allah belanızı versin' dedim. Dağınık olan mangamı toplamak için araçların oraya gittim. Askerlere silah kullanmamalarını tembih ettim. Kısa süre sonra helikopterler geldi, bulunduğumuz bölgeyi taradılar." dedi.
Açılan ateş sonrası askerinin yaralandığını ve acilen hastaneye sevk etmek için çaba sarf ettiğini ileri süren Dumlupınar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Nizamiyenin dışına ambulans aramak için çıktığımda, vatandaşlar beni aldılar, polis aracına götürdüler. Polis memurları ellerimi kelepçeledi. İlk giden bendim. Benim durumumu bilmiyorlardı. Polislerle konuşarak içerisi hakkında bilgi verdim. Polislere tahmini olarak araç sayısını ve içerideki personel sayısını söyledim. Ardından Yıldızevler Polis Karakoluna gittik. Orada polisler birini getirdiler. 'Tanıyor musun bunu?' diye sordular. Ben tanımadığımı söyleyince 'Bildiriyi zorla okutan Ümit Gençer bu.' dediler. Polisler gözümün önünde Gençer'e 'Neden böyle bir şey yaptın?' diye sordular. Gençer de onlara da 'Ben rejim karşıtıyım' dedi."
Sanık eski uzman çavuş Seval Genç de iddianamede geçen üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini, uzman çavuş rütbesinde olan bir askerin ilgili suçları işlemeye gücünün yetmeyeceğini savundu.
Uzun yıllar terörle mücadele operasyonlarına katıldığını, terörist ya da darbeci olmadığını belirten Genç, "Hiçbir zaman devletimin, vatanımın karşısında olmadım. Tatbikat diye çağrıldım, aldığım emir neticesinde araca bindim. İndiğimde TRT'nin içindeydik." diye konuştu.
TRT yerleşkesi içerisinde binbaşı Anıl Aktaş'ın yarım dolduruş emri verip kendilerini bir bölgeye gönderdiğini, uzun bir süre o bölgede beklediklerini öne süren Genç, biraz bekledikten sonra bağırış seslerinin geldiğini, Sedat Tuna'nın ne olduğuna bakmaya gittiğini, geldiğinde ise "Darbe yapıyorlarmış" dediğini aktardı.
Genç, halkın bulundukları bölgeye gelmesi üzerine ellerindeki silahları polislere teslim ederek dışarı çıktıklarını söyledi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan sanık eski uzman çavuş Önder Yılmaz, olay haftasında bölükte tatbikat olacağının duyurulduğunu ve herkesin parkalarının yanında olmasının istendiğini belirtti. Yılmaz, olay günü Alay Komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın kendisinin ve Fatih Gazel'in de dahil olduğu 11 kişiyi odasına çağırdığını ve "Siz benim en güvendiğim adamlarımsınız. Ümit yarbayınız Genelkurmay'dan geldi. Tatbikatta onun emrine gireceksiniz." dediğini beyan etti.
Askerlik hayatında bunun gibi birçok kez üst rütbeli komutanlarından motivasyon konuşması duyduğunu aktaran Yılmaz, o gün odada konuşulanların rutin tatbikat konuşması olduğunu iddia etti.
Akşam saatlerinde tatbikat emri verildiğinde Ümit Gençer'in timi lojistik tarafına gönderdiğini ve sonrasında araçlara binerek TRT'ye gittiklerini anlatan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Girişte Ümit Gençer askerlere IŞİD saldırısı olacağını, basın bildirisi okutacaklarını ve TRT personelin içine sızmış olabileceklerini söyleyip güvenlik görevlilerini kelepçelemelerini emretti. Daha sonra Ümit Gencer kamuflajlarını çıkarıp harici üniformasını giydi. Binanın içine girdik. Bir spiker geldi ve odaya girdiler. Bir TRT çalışanını yanımıza verdiler. Haber merkezine girdiğimde Ümit yarbayın yanındaki spiker haber sunuyordu. Reji kısmında televizyon vardı. Oradaki televizyona baktığımda TSK'nın yönetime el koyduğunu söylüyordu. Ben de darbe lafını orada öğrendim."
Yılmaz, bir süre sonra binadan çıktıklarını, daha sonra da sivil birinin koluna girip silahını istediğini, sonrasında bu kişinin polis olduğunu öğrenince polise sığındığını ifade etti. Terör saldırısı var deyip kendisi kullandıklarını savunan Yılmaz, tahliyesini talep etti.
Mahkeme Başkanı Murat İlhan'ın "O gece yaşananları gördünüz. Bu darbeye teşebbüs eylemini biliyorsunuz. Sizce o gece yapılanlar içinde birinci sıraya hangi olayı koyarsınız?" sorusuna sanık Yılmaz, "Birinci sıra Özel Harekatın vurulmasıdır. İkinci de bildirinin okunmasıdır. Ama başkanım, biri bana telefon açsaydı, 'Başındaki adam hain' deseydi. Allah şahit devletin tek mermisini harcamadan o adamı etkisiz hale getirirdim." diye yanıt verdi.
Sanık eski uzman çavuş Refik Yaman da uzun yıllar terörle mücadele operasyonları kapsamında doğuda görev yaptığını anlattı.
13 Temmuz'da bölük astsubayı Abdülgani Gürbüz'ün bölük komutanı yüzbaşı Burak Ercan'ın "Bir iki güne tatbikat olacak" emrini kendisine ilettiğini söyleyen Yaman, daha sonra Ercan'ın kendisini çağırarak Alay Komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın odasına götürdüğünü, orada cuma günü saat 01.00 gibi tatbikatın başlayacağını söylediklerini aktardı.
15 Temmuz günü yapılacaklardan üst rütbeli komutanların bilgisi olduğunu ileri süren Yaman, kendisi gibi uzman çavuş rütbesinde olan askerleri tatbikat bahanesiyle darbe girişiminde kullandıklarını bildirdi.
Yaman, darbe girişiminin yaşandığı gün saat 21.00 sıralarında tatbikat olacağının söylendiğini ve Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na çağrıldığını, tatbikatın başlamasıyla teçhizatlarını alıp içtimaya çıktığını, orada verilen emir üzerine araçlara binip TRT'ye götürüldüğünü belirtti.
Yaman, o gece TRT yerleşkesinde yaşadıklarına ilişkin şunları anlattı:
"Binanın önüne geldiğimizde oradaki güvenlik görevlilerini yatırmış kelepçelemişlerdi. Bir kapıdan geçip kata çıktık. Yusuf Yaylacı'nın elinde kelepçe vardı. Ümit yarbayın emri üzerine askerler TRT personelini kelepçeliyorlardı. Ümit Gençer oradaki TRT çalışanlarına hitaben, 'Aranızda teröristler var. IŞİD militanları var. Güvenliğiniz için kelepçeliyoruz.' dedi. Tanju Poshor da oradaydı."
Daha sonra bildiri okunduğunu gördüğünü, ardından binayı terk ettiğini ve polise sığındığını vurgulayan Yaman, FETÖ üyesi olmadığını, darbe girişimine bilerek, isteyerek dahil olmadığını kaydetti.
Savunma yapan eski uzman çavuş Bekir Akçura da üzerine atılı suçları kabul etmeyerek, beraatını talep etti.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
01.03.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, avukatları ve yakınları ile TBMM, Başbakanlık, TRT ve diğer müşteki kurumların avukatları katıldı.
Sanık eski uzman çavuş Bayram Duran, 15 Temmuz'da rutin mesaisini tamamladıktan sonra evine gittiğini, uzman çavuş Salim Yozgatlı'nın kendisini saat 21.30 sıralarında WhatsApp'tan mesaj atarak "Birliğe gel, tatbikat var." diyerek çağırdığını, bunun üzerine hemen taksiye binip Ferhat uzman çavuşla buluşarak alaya gittiklerini söyledi.
Duran, alaya gittiklerinde teçhizat ve mühimmat aldığını, daha sonra brifing salonuna alay komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın Ümit Gençer ile geldiğini ve "Ümit yarbay Genelkurmay'dan geliyor. Terör saldırısı bekleniyor. Bu yüzden onun emrinde olacaksınız. Onun emirleri benim emirlerimdir." dediğini iddia etti.
Daha sonra Ümit Gençer'in yönlendirmesiyle araçlara bindiklerini, yolda giderken Gençer'in terör saldırısı olabileceğini, TRT'ye gideceklerini ve teröristlerin oradaki güvenlik görevlilerinin arasına sızmış olabileceğini söylediğini anlatan Duran, savunmasına şöyle devam etti:
"TRT'ye girdiğimizde güvenlik görevlilerinin yere yatırıldığını gördüm. Ümit Gençer binaya girdi. Ben dışarıda bekledim. Tanju Poshor da oradaydı. Sivillerin telefonda konuşmasına izin vermediğine şahit oldum. Ümit Gençer elbise poşetini yukarı çıkarmamı söyledi. Poşeti yukarı çıkarttım. Orada Tijen hanımın fenalaştığını ve ona meyve suyu verdiklerini gördüm."
Duran, binayı terk etmesinin ardından dışarıda halkın slogan attığını, bunun üzerine Poshor'un havaya ateş açtığını ve yanındaki askerlere de ateş emri verdiğini duyduğu beyanında bulundu.
Polise sığındığını, kimseye kelepçe takmadığını ve ateş etmediğini savunan sanık Duran, beraatini istedi.
Sanık eski uzman çavuş Ferhat Kırar da olay günü emir üzerine saat 22.00 sıralarında alaya girdiğini, o gün ilk kez gördüğü bir yarbayla Tanju Poshor'un askerleri topladığını ve "Bana gelen istihbaratta IŞİD, kamu kurum ve kuruluşlarına eylem yapacak. Ümit yarbayın emrinde olacaksınız." dediğini anlattı.
Alayın garajlar bölgesine gittikten sonra binbaşı Anıl Ataş ve yarbay Ekrem Işık'ın askerlere "Araç bin" emri verdiğini ileri süren Kırar, "Araca bindim. TRT nizamiyesinden girerken yarbay Ümit Gençer'in güvenlik görevlilerini kelepçelediğini gördüm. 'Neler oluyor?' diye sorduğumda, Yarbay Ekrem Işık, bana 'Çok konuşma, işini yap.' dedi. Daha sonra binanın içine girdiler." diye konuştu.
Sanık Kırar, TRT nizamiyesinin girişi ile kreş arasında beklediğini, kimseye karşı silah kullanmadığını, TRT yayınında zorla okutturulan bildiriden alaya döndüğünde haberdar olduğunu iddia etti.
Nizamiye bölgesinde beklediği sırada bir askerin havadan açılan ateş sonucu yaralandığını öğrendiğini dile getiren Kırar, "Ambulansın yanına Tanju Pashor geldi. Murat Şahin binbaşı, Tanju Poshor'a dönüp, 'Bu, Kara Kuvvetlerinin emri değil. Bu, kanunsuz bir emirdir. Askerleri çekiyorum." dediğini duyduğunu öne sürdü.
Sanık eski uzman çavuş Alper Yörük de olay günü verilen alarm tatbikatı emrine riayet edip alaya geldiğini, daha sonra araçlara binerek TRT yerleşkesine gittiklerini anlattı.
Yörük, TRT binasına gittiklerinde zemin katta nöbet tuttuğu esnada yanına gelen TRT çalışanının, "Cumhurbaşkanı açıklama yaptı. Ortalık karışık. Sizi buraya IŞİD saldırısı diye getiren komutanlarınız kaçtı." dediğini söyledi.
Komutanları tarafından kandırılarak darbeye alet edilmek istendiğini, TRT çalışanlarının uyarısıyla olaydan haberdar olduğunu ileri süren sanık Yörük, tahliye talebinde bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan eski uzman çavuş Salim Yozgatlı, 15 Temmuz günü İnönü Kışlası'nda nöbetçi olduğunu, istirahat etmek için bölükteki dinlenme odasına çıktığında WhatsApp grubundan "Pars" tatbikatı başladığına yönelik mesaj atıldığını ifade etti.
Bunun üzerine içtima alanına gittiğini, Muhsin Kutsi Barış'ın emri üzerine eski yarbay Ümit Gençer ile askeri araçlara binerek TRT'ye gittiklerini beyan eden sanık Yozgatlı, Gençer'in kendilerine, "Arkadaşlar IŞİD terör örgütü TRT'yi ele geçirmiş olabilir. Güvenlikler arasına sızmış dahi olabilirler. TRT'yi ele geçirerek dünyaya yayın yapacaklar ve ülkemizi karalayacaklar." dediğini öne sürdü.
TRT önüne gittiklerinde güvenlik görevlilerinin ellerinin kelepçelendiğini, içlerinden birinin ellerinin çok sıkı bağlandığını söylemesi üzerine, terörist olmadığını düşünerek ellerini çözdüğünü kaydeden Yozgatlı, bir süre sonra telefonundan internete baktığında darbeye ilişkin haberleri gördüğünü beyan etti.
Salim Yozgatlı, gecenin ilerleyen saatlerinde helikopterin bulundukları bölgeyi taradığını, daha sonra polislere sığındıklarını anlattı.
Sanık eski uzman çavuş Zülfü Bulut da alarm tatbikatı emri üzerine Alay'a geldiğini, içtimanın ardından TRT'ye götürüldüklerini, burada emniyet tedbiri alacaklarının söylendiğini ileri sürdü.
Bulut, olay akşamı Muhsin Kutsi Barış'ın içtima alanına yanında komando bereli bir yarbayla geldiğini, askerlere yönelik "Komutanınız Genelkurmay'dan geldi. IŞİD dünya genelinde eylemler yapıyor. Türkiye'deki kamu kurumlarında yapabilir. Komutanınızın emrindesiniz." dediğini aktardı.
Daha sonra araçlara binerek TRT yerleşkesine götürüldüklerini ifade eden sanık Bulut, içeride yaşadıklarına ilişkin şu bilgileri verdi:
"Nizamiyeden içeri girdik. Öndeki araçtan yarbay ya da albay rütbesinde biri indi. Yarbay Ümit Gençer de bize güvenlikçileri gösterdi. 'Bunlar IŞİD'ci, alın' dedi. Biz güvenlik görevlilerini yatırdık. Daha sonra Ümit yarbay önde, biz arkada içeri girdik. Merdivenlerden yukarı çıkıp koridora geldik. TRT çalışanını gördük. Yarbay ona, 'Haber stüdyosu nerede?' dedi. Çalışan önde biz arkada bir odaya girdik. Ümit Gençer'in emriyle odadakileri yere yatırdık. 'Kelepçe takın' diye emir verdi. Mümin uzman 'kelepçe yok' dedi. Yarbay Ümit kelepçe getirtti. Gençer'in ilk başta üzerinde kamuflaj vardı. Odaya gidip harici elbiseli geldi. Daha sonra bildirinin okunduğunu gördüm. Ben şoka girdim. Yalan söyleyerek sinsi oyunlarına alet ettiler beni."
Komutanları tarafından terör saldırısı bahane edilerek kandırıldığını ileri süren Zülfü Bulut, vatanı ve milleti için yıllarca terör operasyonlarında görev almış bir uzman çavuş olarak terörist gibi yargılanmanın kendisi için ölümle eş değer olduğunu söyledi.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
02.03.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Yerleşkesi'nde görülen duruşmaya, sanıklar, avukatları ve yakınları ile TBMM, Başbakanlık, TRT ve diğer müşteki kurumların avukatları katıldı.
Eski uzman çavuş Mümün Bayrakdar, savunmasında, darbe girişiminden birkaç gün önce tatbikat olacağını öğrendiğini, uzman çavuş Salim Yozgatlı'nın gelerek tatbikatta alay komutanının yanında görev yapacağını söylediğini belirtti.
Bayrakdar, 15 Temmuz'da tatbikat başladığına dair emir ulaşınca alaya gidip teçhizat ve mühimmat alarak içtima alanında beklediğini, o sırada alay komutanının tatbikat boyunca eski yarbay Ümit Gençer'in emrine gireceklerini söylemesi üzerine Gençer idaresinde TRT binasına gittiklerini anlattı.
TRT yerleşkesine gittiklerinde bir albayın güvenlik görevlilerini yer yatırıp, kelepçe taktığını gördüğünü savunan Bayrakdar, şöyle devam etti:
"Daha sonra binaya girmeye başladık. İçeride Gençer bir sivili yere yatırıp terör saldırısı olduğunu söyledi. Stüdyoya girince oradakileri de yere yatırarak, 'Aranızdaki IŞİD'li kim?' dediğini duydum. Oradaki herkesi yatırıp kelepçe taktırdı. Sivil kıyafetli 4-5 kişi geldi. Gelenlerden birinin üsteğmen olduğunu anladım. Ümit Gençer bana orada beklememi emretti. Spiker oradaki kağıttan bir şeyler okumaya başladı. Odada bulunan TRT personelinden tuvalete gitmek isteyen ve sigara içmek isteyen oldu. Zorluk çıkarmadık."
Binanın dışına çıktıklarında nizamiyede eski albay Tanju Poshor'un emriyle havaya ateş ettiğini öne süren Bayrakdar, "Orada kendisinin İstihbarat Şube Müdürü olduğunu söyleyen bir polis geldi. 'Arkadaşlar bu bir terör saldırısı değil. Sizi kandırmışlar, bir darbe oluyor.' dedi. Oradan Yıldızevler Polis Karakoluna gittim. Ümit Gençer'i getirdiler. Polisler 'Neden böyle bir işe kalkıştınız? Ne zaman planladınız?' diye soruyorlardı. Gençer de 'Darbeden 3 gün önce haberim vardı. Ben rejime karşıyım diyordu.'" ifadelerini kullandı.
"Kimsenin günahını almayım"
Sanık eski uzman çavuş Yusuf Yaylacı da olay tarihinde lojistik taburuna bağlı ulaştırma birliğinde görev yaptığını, dönemin Alay Komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın şoförü olduğunu söyledi.
Uzman çavuş olarak darbenin planlama ve icra aşamasında yer aldığına dair iddiaların mümkün olmadığını ileri süren Yaylacı, alay komutanın verdiği emirleri ilk aşamada kanuna aykırı olup olamayacağını sorgulama gibi bir durumu bulunmadığını savundu.
Bunu bir örnekle açıklamak istediğini dile getiren Yaylacı, şunları kaydetti:
"Darbe girişiminde 2-3 ay önce kurmay albay Muhsin Kutsi Barış havalimanından misafirini almamı istedi. O gün karşıladığım kişi Kadir Has Üniversitesinde görevli Doç. Dr. Ahmet Kasım Han'dı. Barış'ın emriyle 2 gün ben bu kişinin emrine verildim. Kutsi Barış ve misafiriyle saat 16.00 civarı alaydan çıktık. Genelkurmay karargahına gittiler. Saat 20.00-21.00'e kadar kaldılar. Daha sonraki gün Ahmet beyi Başkent Üniversitesine götürdüm. Daha sonra Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi'nde görevli kurmay başkanını AŞTİ'den araca aldık. Havaalanına götürene kadar arkada tartışma programlarıyla ilgili konuştular. Elinde evrak vardı. Ne gösterdi, ne yaptı bilmiyorum. Ben kimsenin günahı almayım."
Bu durumu Barış'a anlattığı ve rapor ettiğini bildiren Yaylacı, bir uzman çavuş olarak emirleri sorgulayamayacağını yineledi.
Darbe girişiminden birkaç gün önce Muhsin Kutsi Barış'ın kendisine bir kağıt verdiğini, burada yazan listedeki uzmanları yanına çağırmasını istediğini belirten Yaylacı, uzmanlar odadan çıkınca hafta içinde zamanı belli olmayan bir tatbikat yapılacağının söylediğini duyduğu ifade etti.
Darbe girişimi günü alarm tatbikatı emri üzerine alaya geldiğini, Barış'ın yanında duran Ümit Gençer'i göstererek "Komutanınızın emrindesiniz." dediğini aktaran Yaylacı, araçlara binerek TRT yerleşkesine gittiklerini söyledi.
Yaylacı, TRT yerleşkesinde yaşadıklarına ilişkin şunları anlattı:
"Terör saldırısı olduğu için gittiğimizi biliyordum. Tanju Poshor'un güvenlik görevlilerini yere yatırarak kelepçelediğini gördüm. Ümit Gençer'in aracından inenlerin ana binaya doğru gittiler. Daha sonra ben de Poshor'un emriyle binaya girdim. 4 sivil şahsa refakat etmem söylendi. Onlarla aşağı kata indik. Bazı kapıları kontrol ettiler. Daha sonra yukarı çıktım. Ümit Gençer'in TRT spikerine 'ülke güvenliği tehlikeye girdi, sıkıyönetim ilan edildi.' ifadelerini duydum."
Bildirinin okutulmasından sonra 01.00 bina dışına çıktıklarını belirten Yaylacı, dışarıda Poshor'a ne olduğunu sorduğunda ateş etme emri verdiğini, diğer askerlerle kendisinin de Poshor'un emriyle havaya ateş açtığını savundu.
Yusuf Yaylacı, TRT önünde yaralı askerleri ambulansa alarak Poshor ile GATA'ya götürdüklerini, Poshor'un orada kaldığını, kendisinin de saat 03.00 sıralarında alaya döndüğünü beyan etti. FETÖ ile irtibatı olmadığını ve darbe girişimine katılmadığını iddia eden Yaylacı, tahliye talebinde bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde dönemin alay komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın habercisi eski uzman çavuş Fatih Gazel savunma yaptı.
Sanık Gazel, darbe girişiminden birkaç gün önce albay Barış'a, jandarmadan binbaşı Tarık Görener'in misafir geldiğini, Barış'ın mühimmat sandıklarını büyük boy çöp poşetlerine koydurup askerlere taşıtarak Görener'e teslim ettiğini öne sürdü.
15 Temmuz saat 15.30 civarında Barış'ın kendisi ve Yusuf uzmanı yanına çağırarak, "Kısa sürede tatbikat olacak. Reaksiyon sürenize ve evden ne kadar zamanda geleceğinize bakacağım." dediğini belirten Gazel, mesaisini tamamladıktan sonra evine gittiğini anlattı.
Akşam saatlerinde verilen "tatbikat" emri üzerine Muhafız Alayı'na gittiğini ifade eden Gazel, komuta katına çıktığında odada Ümit Gençer, Tanju Poshor ve Kutsi Barış'ı kamuflajlı şekilde odalarında televizyon izlerken gördüğünü ve daha sonra brifing salonuna geçtiği söyledi.
Saat 22.00 sıralarında Barış'ın brifing salonunda toplanan uzman çavuşlara hitaben "Harp Okulunda tabur komutanı olan Ümit Gençer tatbikatı yönetecektir. Komutanınızın emirlerine harfiyen riayet edeceksiniz. Onun verdiği emirler benim emirlerimdir." dediği beyanında bulunan Gazel, şöyle devam etti:
"Merdivenlerden inerken Poshor, Barış'a, 'Kutsi, benim irtibatımı kim sağlayacak?' dedi. O da 'Fatih sen git.' dedi. Ben Poshor'un habercisi değilim, ben Kutsi Barış'ın habercisiyim. Benim kaderim orada değişti. 'Emredersiniz.' dedim ve gittim. Poshor, ifadesinde 'Silahları Fatih getirdi.' diyor. Utanmasa Kosova'dan beni Fatih çağırdı diyecek."
Gazel, daha sonra konvoy halinde saat 22.45 civarında 3 No'lu nizamiyeden çıkış yaptıklarını, Tanju Poshor, "IŞİD şuan Türkiye genelinde çok büyük bir saldırı içinde. TRT çalışanları arasında teröristler var. TRT'de gözaltı yapılacak. Dışarıdan provokatif eylemler olabilir, kimseyi binaya yaklaştırmayacaksınız. Yaklaşan olursa vurabilirsiniz." dediğini iddia etti.
Terör saldırısı olduğunu düşünerek hareket ettiğini ileri süren Gazel, TRT yerleşkesinde yaşadıklarına ilişkin şunları anlattı:
"Nizamiyeden içeri saat 23.00 gibi girdik. Albay Poshor hepimizden önce arabadan fırladı. Güvenliklere yere yatmasını söyledi ve kelepçeleme emri verdi. Daha sonra ana binaya girdik. Tanju albay orada Genelkurmay'ın emri olduğunu söyleyerek sivillere reji odasını sordu. Oradaki siviller de 'Madem öyle bir şey var, yardımcı olalım sizlere.' dediler. Tanju albay, 'IŞİD militanları halkın arasına sızmış, askerlere sıkıyorlar.' dedi. Ben de komutanın her söylediğine inandım. Daha sonra Poshor ile TRT ana nizamiyesine indik."
Fatih Gazel, nizamiyeye indiklerinde hengame yaşandığını ve kaos olduğunu, itişmeler esnasında kazayla uzman çavuş Arif Gökçe'yi ayağından vurduğunu öne sürdü.
İlerleyen saatlerde nizamiyenin karşısından gelen helikopter tarafından tarandıklarını söyleyen Gazel, "Orada Ekrem yarbay, Ahmet binbaşı, Poshor albay ve ben yaralandım. Poshor albayla birlikte ambulansla GATA'ya gittik." diye konuştu.
FETÖ üyesi olmadığını, komutanları tarafından kandırıldığını savunan Gazel, tahliye talebinde bulundu.
Duruşmaya 5 Mart Pazartesi sanık savunmalarıyla devam edilecek.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-08 Mayıs (2017) 'Ankara 534 sanık Cumhurb. Muhafız Alayı Darbe Yap.' davası
(03 Mart 2018, 15:56), son güncel.: (10 Mart 2018, 17:19)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: